Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

nefsini bilen Rabbini bilir (7 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ahlâki seviyenin temel göstergesi, kişinin nefsini eğitmesine bağlıdır. Şöyle bir örnekle konuyu açalım. Bir insan fırsat ve imkân bulamadığı için kötülük yapmıyor. Bu sebeple hırsız olmuyor, haksız olmuyor, yolsuz olmuyor... Neticede kötülüğe bulaşmıyor.

Diğer bir insan da bu yollara ulaşabilecek imkân ve fırsatlarla karşı karşıya gelebildiği halde, nefsine hakim oluyor. Hırsız olmuyor, haksız olmuyor, yolsuz olmuyor... Neticede kötülüğe bulaşmıyor.

Bu iki insanın elde ettiği sonuç aynı olduğu halde, ahlâki notu ve derecesi aynı değildir. Zira denemenin gereği olan yanlışla karşılaşıldığı halde, sırf Allah rızası için onu terk etmek esastır.

Hz. Yusuf’un denenmesini hatırlayalım. Genç, yakışıklı ve muktedir bir insan olduğu halde, kötü teklife sırf Allah rızası için karşı çıkıyor. Hapis tehdidi aldığı halde yine karşı çıkıyor. Nihayet 7 yıl gibi çok ciddi bir zaman, bu teklifi reddetmesi sebebi ile hapishanede geçiyor.

Sevgili Peygamberimize (sav), “eğer makam istiyorsan seni başımıza hükümdar yapalım, mal istiyorsan mal verelim, kadın istiyorsan kadın verelim” teklifi yapıldığında verdiği cevap çok anlamlıdır: “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysanız bile, ben yine kabul etmem. Benim maksadım Allah rızasıdır.”

Evet kulluk yolculuğunda, Allah rızası denilen en güzel servet amaçlanır. O, hazinenin kapısında da, imtihan gereği olarak bir ejderha vardır.

İnsanoğlu unutmamalıdır ki, en büyük engel, en büyük ejderha kendi benliğinde saklı olan nefsidir.

İnsanın kıymeti nefsini terbiye etmeye bağlıdır. Temiz nefs sahipleri Allah katında yücedir. Üstün insanlardır. Aksi halde bulunanlar ise, kıymet ve değer sahibi değillerdir.

Nefs eğitiminde sadece, haram ve mekruhların terki kafi gelmemektedir. İnsan, meşru olan bazı işleri dahi belirli bir süre terk eder. Bu terk sayesinde iki güzellik gerçekleşir. Birincisi, kişi Rabbinin emrine itaat etmek gibi en güzel bir maksada ulaşır. İkincisi, nefs hakimiyeti sağlanır, ömür boyu nefse karşı durmak ve onun telkin ve tavsiyelerinden, vesvese ve hilelerinden korunulmuş olunur.

Hayvanlar, nefsi arzularına tabi olarak yaşarlar, istediklerini yer–içerler. Kendilerinin dışında olanların hukukuna değer vermezler. Onların aleminde hak, kuvvetlinindir.

Bugün dünyayı bir tahlil süzgecinden geçirecek olursak görürüz ki; hakim olan anlayış, insani ahlak değil, aksine hayvani hallerdir. Kuvvetliler zayıfları eziyor. Af, rahmet, merhamet, sabır, çile... gibi güzellikler artık hayattan çekilmiş.

İnsanın, iffet ve namusu da tehlikede. Hususi olması gereken hayat, genelleştirilmiş durumda. Özellikle televizyon ekranları, Sodom ve Gomora sahneleriyle işgal edilmiş. Nikâh ve nikâhlılığın lüzumu reddediliyor. Aile dinamitlenmiş, çocuk doğruma ve tenasül durmuş durumda. İşte yaşlı batının durumu ciddi bir tehlike üzeredir.

Güzel ahlak her zaman ve her yerde insanlığın yitik malı. Onu elde etmek için seferber olmaktan başka çare yoktur.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
eğer makam istiyorsan seni başımıza hükümdar yapalım, mal istiyorsan mal verelim, kadın istiyorsan kadın verelim” teklifi yapıldığında verdiği cevap çok anlamlıdır: “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysanız bile, ben yine kabul etmem. Benim maksadım Allah rızasıdır.”
 

avsar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
38
Tepki puanı
0
Puanları
0
Güzel ahlak her zaman ve her yerde insanlığın yitik malı. Onu elde etmek için seferber olmaktan başka çare yoktur.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Evet kulluk yolculuğunda, Allah rızası denilen en güzel servet amaçlanır. O, hazinenin kapısında da, imtihan gereği olarak bir ejderha vardır.

İnsanoğlu unutmamalıdır ki, en büyük engel, en büyük ejderha kendi benliğinde saklı olan nefsidir.

İnsanın kıymeti nefsini terbiye etmeye bağlıdır. Temiz nefs sahipleri Allah katında yücedir. Üstün insanlardır. Aksi halde bulunanlar ise, kıymet ve değer sahibi değillerdir.

Nefs eğitiminde sadece, haram ve mekruhların terki kafi gelmemektedir. İnsan, meşru olan bazı işleri dahi belirli bir süre terk eder. Bu terk sayesinde iki güzellik gerçekleşir. Birincisi, kişi Rabbinin emrine itaat etmek gibi en güzel bir maksada ulaşır. İkincisi, nefs hakimiyeti sağlanır, ömür boyu nefse karşı durmak ve onun telkin ve tavsiyelerinden, vesvese ve hilelerinden korunulmuş olunur.

Hayvanlar, nefsi arzularına tabi olarak yaşarlar, istediklerini yer–içerler. Kendilerinin dışında olanların hukukuna değer vermezler. Onların aleminde hak, kuvvetlinindir.

Bugün dünyayı bir tahlil süzgecinden geçirecek olursak görürüz ki; hakim olan anlayış, insani ahlak değil, aksine hayvani hallerdir. Kuvvetliler zayıfları eziyor. Af, rahmet, merhamet, sabır, çile... gibi güzellikler artık hayattan çekilmiş.

İnsanın, iffet ve namusu da tehlikede. Hususi olması gereken hayat, genelleştirilmiş durumda. Özellikle televizyon ekranları, Sodom ve Gomora sahneleriyle işgal edilmiş. Nikâh ve nikâhlılığın lüzumu reddediliyor. Aile dinamitlenmiş, çocuk doğruma ve tenasül durmuş durumda. İşte yaşlı batının durumu ciddi bir tehlike üzeredir.

Güzel ahlak her zaman ve her yerde insanlığın yitik malı. Onu elde etmek için seferber olmaktan başka çare yoktur.
 

NAKŞIDİL

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Allah razı olsun. Bu yazı size mi ait yoksa bir alıntı mı? Bilgilendirirseniz sevinirim. Okuduğum yazıların kime ait olduğunu bilmeyi önemserim. Ve daha sonra da o kişinin diğer güzel yazılarını araştırmayı da tabi.

Selametle...
 

Maviufuk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
82
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
S.Aleyküm çok güzel bir konuya değinmissin kardeşim Allah razi olsun senden Nefisi dize getiren dünyayı dize getirir diye düşünüyorum. Nefise sormuşlar sen kimsin Seni yaratan kim diye, Nefis ben benim oda odur demiş böylece cehennem ateşine atmişlar nefisi ateşten tekrar çıkarıp sormuşlar aynı cevabi vermiş tekrar nefis, bu şekilde üç sefer daha şidetli şekilde ateşte yandirmişlar yine ayni cevabı vermiş nefis en son Nefisi üç gün aç bırakmışlar tekrar sormuşlar o zaman nefis derki ben Allah'in yaratmiş oldugu acizane nefisim oda benim ilahımdır demiş. demek oluyorki nefis gercekten cok büyük bir engel Allah bizi nefsimizle başbaşa birakmaksın inşallah.


Güle Kokusunu veren Rabime Emanet ol...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Allah razı olsun. Bu yazı size mi ait yoksa bir alıntı mı? Bilgilendirirseniz sevinirim. Okuduğum yazıların kime ait olduğunu bilmeyi önemserim. Ve daha sonra da o kişinin diğer güzel yazılarını araştırmayı da tabi.

Selametle...

alıntı olan yerleri var
beğendiyseniz yorumlarınızı beklerim
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
S.Aleyküm çok güzel bir konuya değinmissin kardeşim Allah razi olsun senden Nefisi dize getiren dünyayı dize getirir diye düşünüyorum. Nefise sormuşlar sen kimsin Seni yaratan kim diye, Nefis ben benim oda odur demiş böylece cehennem ateşine atmişlar nefisi ateşten tekrar çıkarıp sormuşlar aynı cevabi vermiş tekrar nefis, bu şekilde üç sefer daha şidetli şekilde ateşte yandirmişlar yine ayni cevabı vermiş nefis en son Nefisi üç gün aç bırakmışlar tekrar sormuşlar o zaman nefis derki ben Allah'in yaratmiş oldugu acizane nefisim oda benim ilahımdır demiş. demek oluyorki nefis gercekten cok büyük bir engel Allah bizi nefsimizle başbaşa birakmaksın inşallah.


Güle Kokusunu veren Rabime Emanet ol...

teşekkür ederim kardeşim, amin
bu konu her zaman müslümanın gündeminde olan bir konudur.
kimse nefsin şerrinden emniyette değildir
bu yüzden Resulallah Efendimiz (sav) ''küçük savaştan büyük savaşa dönüyoruz '' buyurdu.
diğer yandan arabça nefis ''benlik'' demektir. mesela ben kendim arabça ''ene binefsi'' demektir. İnsanda asıl olan o benlik ki ruhtur. Ruhun üzahı zor. Ruh Allahtandır. dolayısıyla onu tanıdıkça Rabbimizi tanımış oluruz. nefis engelini aşarak asıl benliğini tanıyabilir insan. ''bir ben vardır bende benden içeru''
kendi benliğini tanımadan dünyadan göçen insanlar eli boş gitmişler.
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
(Men talebeni vecedeni ve men vecedeni aşakani ve men aşakani kateltühü ve ene diyetühü) "Kim,beni anarsa beni bulur.Bulunduğum o kimseyi kendime aşık ederim,sevdiririm,kendime aşık ettiğim kimseyi arif ederim,arif ettiğim kimseyi katlederim,katlettiğim kimseye diyet ben olurum.Onunla benim aramda hiç bir fark kalmaz."
Bu hadisi kudsinin ledünni anlamı: Beni bilen arar,o arayan kimseye kendimi buldururum,diyor.Vecede: Bulmaktır.Bulunduğum o kimseyi kendime aşık ederim,onu kendime sevdiririm,aşık ettiğim kimseyi arif ederim,arif ettiğim kimseyi katlederim,yani öldürürüm diyor.Katlettiğim kimseye diyet ben olurum.Onunla benim aramda hiç fark kalmaz.Tabii ki,yine bilen arayacaktır.Aramasını bilmeyen kimseler,ibadetine güvenir,kitaba güvenir.Ben yapmış olduğum bu ibadetle,oruçla,namazla,hacla,Kur'an okumayla,aradığımı bulacağım diyorsa,aramasını bilmiyor demektir.Bir insan,eğer Kur'anı Kerimi anlayarak okusaydı,aramasını bilirdi.Çünkü,ur'anı Kerim,kendisinin nerede olduğunu bizlere açıklıyor.
Hak Teala Hazretleri,kendisini insanlarda mevcut etmiştir.Cenabı Allah Kur'anı Keriminde bize bizden daha yakın olduğunu bildiriyor. (Ve nahnü akrebu ileyhi min hablil verid) "Biz ona şah damarından daha yakınız" diyor.Şimdi,Kur'anı Kerimi okuyan,bu ayeti anlayarak okusa idi,bize bizden daha yakın olanı bulmanın,her halde ilimle olduğunu bilmiş olurdu.Onun için,buna şüphesiz bir ilim lazımdır.Daha önceki sohbetlerimizde,ilmin iki kısım olduğunu belirtmiştik.Bu ilimlerden birisi zahir ilim,birisi batın ilimdir.Bir insan,bu iki ilmi tahsil etmeyle aradığını bulacaktır.Fakat,ne yazık ki,zahir ilmini arıyoruz ve tahsil ediyoruz,biz zannediyoruz bu zahir ilimle aradığımız bulunacak.Madem ki,Kur'anı Kerimde adı geçen bir ledün ilmi vardır,o halde bu ilmi tahsil etmek lazımdır.Zahir ilmi tahsil eden uyanık bir kimse düşünür,ledün ilmi nerededir? Bunun okulu var mıdır? Bu ilim nerede öğretiliyor? Bunu aramaya çıkacak.
Fakat şimdiki zamanımızda bu ilim,gizli bir ilim olduğu için,bunu zahir ulemalarımız,zahir hocalarımız,bu ilmin var olduğunu fakat nerede öğrenildiğini bilmediklerinden diyorlar ki: bu ilim,peygamber ve evliyalara mahsustur.Biz peygamber değiliz,evliya da değiliz.Bu ilim bize gerekmez.Biz zahir ilmini,Allah'ın buyruklarını yapalım,yasaklarından da kaçınalım,böylelikle bu alemde bulamazsak ahirette bulacağız deyip kesip atıyorlar.
Cenabı Hak Teala Hazretleri,ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor (Vemen kane fi hazihi a'ma vehüve fil ahirati a'ma) "Bu dünyada ama olan,öbür alemde dahi amadır" Eğer bu ayeti anlasalardı,aramaya çıkarlardı.Bu aramaya çıkması da,bir ilme bağlıdır.Onun için bilen arar deniliyor.Bilmeyen cahildir,cehaletinden dolayı aramasını bilmez.Ne zaman bilen arayacak; o zaman Allah'ın insanlarda mevcut olduğunu anlayacak.O zaman insanlar da Allah'ı bulabilecek ve görebilecektir.Bu insan da olgun bir insan olabilecektir.Nasıl olgun bir insan olacak? İnsan bir ruhla ruhlanmış.Nasıl Kur'anı Kerimde Cenabı Allah Adem babamıza (Venefahtü fihi min ruhi fekau lehu sacidin) "Biz Ademe kendi ruhumuzdan ruh üfledik" demesiyle,o kişi insanı kamil oldu.Şimdi aramayı bilen bir kimse,bu insanı kamili arayacaktır.Yeryüzünde insanı kamili buldun mu,o zaman,Allah'ı bulması çok kolay olacaktır.
Fakat insanı kamili aramayıp da kendi ibadetine güvenerek bulurum diyenler,aramalarını bilmiyorlar,onlar bulamayacaklardır.
Büyüğümüz,okuduğumuz ilahilerin sahibi Mısri Niyazi Efendi Hazretleri,bunu açık açık anlatmış.
Hakkı istersen yürü insana bak
Şems-i zat yüzünde rahşan eylemiş
Fakat,bu tasavvufi olduğu için okumaya korkuyoruz.Kur'anı Kerim arapçadır,arabidir.Okuyoruz ama anlamıyoruz.Peygamber Efendimiz hadişi şeriflerinde diyor: "Hafızların küllüsü cahildir" neden? Ezbere okuyor,anlayarak okumuyor.Ondan,Niyazi Efendinin buyurduğu gibi,eğer Hakk'ı istiyorsan,Hakk'ı arıyorsan o insanı ara,Allah'ı insanda arayacaksın,insanda bulacaksın.Çünkü,Cenabı Hakk'ın zatının güneşi o insanın yüzünde parlamıştır diyor.Cenabı Allah'ın,insanların yüzünde yedi ayeti vardır.Kur'anı Kerimi,Mushafı Şerifi yak,bu yedi ayet yanmaz deniliyor.
Bu yanmayan yedi ayetini,Cenabı Allah kudret eliyle,insanların yüzüne yazmıştır.Bunun İçin Kur'anı Kerimde buyruluyor. (İkra kitabeke kefa binefsi kel yevme aleyke hasiba) "Sen (nefis) kitabını oku,bu gün,sana hesaba kifayet edecektir." insanın,kendisini Allah'tan gayri kabul etmesi bir nefistir.Nefsini okumak,kendini okumak demektir.
Resulullah Efendimiz de hadisi şeriflerinde (Men arafe nefsehu fekad arafe Rabbehu) "Kim kendi nefsini bildiyse o Rabbini bildi" buyuruyor.İşte ayeti kerimede bunun için diyor (İkra Kitabeke kefa bi nefsikel yevme aleyke hasiba) (nefis) kitabınızı okuyunuz bu gün hesaba kifayet edecektir.Fakat,bu ayeti kerimeyi ehli zahir,alemi ahirete atıyor.
Alemi ahirette,insanlar denilecek, "Kitabınızı okuyunuz." Çünkü insanlar dünyada her ne işlerler se,biri sağında,biri solunda iki melek onları yazıyor.İşte bu yazılanlar kitap halinde toplanacak ve alemi ahirette insanlara denilecek. "Kitabınızı okuyunuz" ve "Nereye layıksan oraya git." Kur'anı Kerim,ahiret için nazil olmuş değildir.Bu alem içindir.Bu alemde Kur'anı Kerimi anlayarak okusaydık,Kur'anı Kerimin bizim bir insanı kamile gitmemizi emrettiğini görecektik.Lakin şu ayeti okuyoruz anlamıyoruz.Buna vesile ayeti deniliyor. (Vebtegu ileyhil vesilete) "Ey iman edenler,siz Allah'tan korkunuz ve ona bir vesile arayınız ve bu yolda çok cehd ediniz ki felah bulasınız."
Bu vesile nedir? Bir alime soracak olursak,bize diyecek ki;Allah'ın emirlerini yap,yasaklarından kaçın.Bu yaptıkların,Allah'tan korktuğuna vesile olacaktır.Şayet böyle olmuş olsaydı,ayeti kerimenin şöyle demesi icab ederdi: Ey insanlar,Allah'tan korkuyorsanız Allah'ın buyruklarını yapın,yasaklarından kaçın,be vesileyle Allah'tan korktuğunuzu isbat edersiniz.
Allah'tan niçin korkulur? Allah öcü müdür ki ondan korkasın?
Bir hadisi şerif vardır.Peygamber Efendimiz bu hadislerinde şöyle buyuruyorlar: "Allah'tan en çok korkanlar,Allah'a en yakın olanlardır." Yine bir başka hadisde: (Re'sul hikmeti me hafetullah) "Hikmetin başı Allah korkusudur."
Mevzumuzun başında sözü geçtiği gibi,yine,Allah'ı bilen,Allah'ı bulan Allah'tan korkar.Allah'ı bilmeyen,Allah'ı bulmayan Allah'tan korkmuş sayılmaz.Çünkü o,şirkin ortasında tufan denizinde batmıştır.Buradan kurtulamaz.Kurtulabilmesi için vesile yaetine uyarak,o vesile olan insanı kamili bulacak,bunun sayesinde şirklerden kurtulmuş olacaktır.
Başka bir ayeti kerimede de şöyle buyruluyor: (Velimen hafe makame rabbihi cennetan) "Rabbın makamından korkanlar için iki cennet verilecektir." Cennetin birisinin büyüklüğü,dünyamızın kaç misli büyüklüğünde,cennet,bu kadar büyük iken bir kişi iki cenneti ne yapacak? Sana dünyayı verseler,bu dünya gibi bir tane daha verseler,ne yaparsın? Cennetler 8 olmak hasebiyle,4'ü amel mukabilinde verilecek,4'ü de irfan cenneti olacak.Amel cennetinde,yeme içmeyle,lezzetlenme vardır.
İrfan cennetinde,yeme içme yoktur.Peki öyleyse,orada lezzetlenme neyle olacak? Cemali İlahi ile olacak.Allah'a baktıkça zevk duyacaksın.Baktıkça,yemeyi içmeyi de unutacaksın.İşte kim Rabbın makamından korkuyorsa,onlara bu cennetler verilecektir.Nedir Rabbımızın makamı? Rabbımızın makamı,uluhiyyettir.Uluhiyyet nedir? Uluhiyyette 3 mertebe vardır.Bu mertebeler.Ef'aliyet,mevsufiyet ve mevcudiyettir.Yani,Allah tüm işlerin failidir,işleyicisidir.Bütün sıfatların mevsufudur,bütün sıfatlarla sıfatlanan O'dur.Bütün varlıkların,mevcudiyetin sahibi de yine O'dur.
Allah'ı bilmeyen cahil bir kimse,Allah'ın uluhiyetine el atmış,her fiilin faili Allah iken,ikinci bir fail olmuş,şu işi işledim şunu şöyle yaptım,bunu böyle yaptım der.Fail Allah iken,kendisi fail olmuş.Allah'tan korkmak bu mudur?
Tüm sıfatların sıfatlananı Allah iken,biz cehaletimizden,bilmeyişimizde dolayı Allah'a ortakçı olduk.Nedir bize verilen bu sıfatlar? Başta,yaşamamız gelir,Bu hayat,yaşamak bize emanet verildi.Neden sen,bunu kendine bağladın? Eğer hayat senin idiyse,neden ölüyorsun? Hayat sahibi ölmez.
Cenabı Allah,Kur'anı Kerim'inde hayatı kendine bağlıyor. (Allahü lailahe illa hüvel hayyül kayyüm) "O Rabbınız ki birdir,onun temsili,eşidi,akranı,yoktur.O tek olan Allah hayatla kaimdir." Hayatı kendine aldı.Allah,insanlara ilmini de emanet vermiştir.Biz bu ilme de sahip olduk.Ben okudum,ben tahsil ettim,şu ilimleri öğrendim,şunları biliyorum derim.Fakat kişi,Kur'anı Kerimi anlayarak okusaydı,bunu da Allah'ın kendisine aldığını görecekti. (Vallahu ya'lemu ve entüm la ta'lemun) "Bilen Allah'tır siz bilmezsiniz."
Görmeye,duymaya gelince,Cenabı Allah,Kur'anı Kerim'inde bunların da kendisinin olduğunu bildiriyor. (İnnallahe hüvessemi'ul basir) "O tek olan Allah duyar ve görür." Velhasıl,Cenabı Allah bizlere ne gibi sıfatlar verdi ise,bunları emaneten verdi.Ayeti kerimede buyruluyor. (Entüeddül emanati ila ehliha) "Allah size emanetleri ehline vermenizi emreder." Bu emanet ehli kimdir? Allah'tır.Bizlere verdiği emanetleri,bizler de sahibine verirsek,Allah'a ortak koşamkatn,şirkten kurtulmuş oluruz.Dolayısıyla,bütün bu varlıkların onun olduğunu anladığımız zaman,bizim burada hiç bir payımız olmadığını,kendimizin ancak bir mazhardan ibaret olduğumuzun idrakine vardığımızda da,Cenabı Allah'ın Adem'i kendisine alet ettiğini,işlerini Adem'le gördürüp,sıfatlarını Adem'in mazharından zuhura getirdiğini anlamış oluruz.
Bir kudsi hadiste buyruluyor: "Ey Adem oğlu sen olmasaydın,ben olmazdım.Ben olmasaydım,sen de olmazdın. "Allah'ın zuhuru,Allah'ın açığa çıkması insanladır.Adem'ledir.İnsan hayatını kaybettiği zaman kalıbı,eleri,ayakları,gözleri,kulakları ve dili meydanda,fakat hiç birisi iş görmüyor.Bu gün,bu saat gelmezden önce,nasıl olacağımızı Peygamber Efendimiz bizlere söylüyor. (Mutu kable entemutu) "Siz ölmeden önce ölünüz." Bu hususta Kur'anı Kerim'inde Cenabı Allah,Vesile ayetini bildirmiştir. "Bu yolda çok cehd ediniz ki felah bulasınız" diyor.
Ölmeden evvelki ölüm,ilimle olacaktır.İlimsiz olmaz.Bu ilmi yahsil etmeye başladığımızda,bu ilmin,Allah'ın bir ayeti olduğunu anlayacağız.Bizde tasarruf edenin Allah olduğunu anlamış olacağız.İzdirari ölüm geldiğinde,yani ruh bedenden çıktığında ne olacağız? kaygılarından bizi ilim kurtaracaktır.
Rabbine arif olmuş ve bu tevhid ilmini tahsil etmiş olan bir kimsenin ruhu,bedenden ayrılır ayrılmaz Rabbına kavuşacaktır.Bir ölüm hadisi vardır.Hak Teala Hazretleri buyuruyor. "Fail olduğum halde hiç bir işimden tiksinmedim,hiç bir işim bana zor gelmedi,lakin mü'min kulumun ruhunu kabzetmekten tiksindim.Ama ne yapayım o kulumun da bana vuslatı gerek." Onun için ölüm,Allah'a kavuşmaktır.Ama ihtiyari ölümle kavuşamadıysan,izdirari ölümle kavuşamazsın.Ayeti kerime vardır. (Men kane fi hazihi ama fehüve fil ahireti ama) "Bu alemde ama olan ahiret aleminde de amadır."
Bu ilmi tahsil etmemiz için,gerçek,olgun bir insan bulacağız.İşte Niyazi Efendi Hazretlerinin dediği:
Hakkı istersen yürü insana bak
Şemsi zat yüzünde rahşan eylemiş
Allah'ın zatının güneşi,insanın yüzünde parlamıştır.Çünkü Cenabı Allah,ölmez,çürümez,yanmaz olan yedi ayetini,insanın vechinde yazdı.Onun için diyor:
Zahida suret gözetme
İçeri gel cana bak
Vechi üzre gör ne yazmış
Defteri Rahman'a bak
Resulullah Efendimiz boşuna mı demiş? (El insanu vel Kur'anu tev'emani) "İnsanla Kur'an ikiz kardeştir." Kur'anda ne var ise,insanda da var.Pir Efendimiz de Kur'anın üç kısım olduğunu bize bildiriyor.İnsanın yüzünde Kur'anı okuyor.
Vechi üzre gör ne yazmış
Defteri Rahman'a bak
Vechinde manayı Kur'an okuyan
Eylemez Evrat içinde lafzı Kur'anı bahs.
Kim senin yüzünde Kur'anın manasını okuyorsa,o kağıt üzerinde yazılmış Kur'an sözlerinden bahsetmez.Biraz önce,Pir Efendimizin Kur'anın üç kısım olduğunu bildirdiğinden bahsetmiştik.
1) Lafzı Kur'an: Bu Mushaf Şeriftir.Kur'anın sözleridir.
2) Suveri Kur'an: Bu kainatta gözümüz ne görüyorsa,bunlar da Kur'andır.Yalnız,bu kainatın kitabını okumak için,ledün ilmini tahsil etmek lazımdır.Mısri Niyazi Efendi bunu şu beyitleriyle açıklamıştır:
Hep kitabı Haktır eşya sandığın
Ol okur kim seyri evtan eylemiş
Senin bu eşya sandıkların,hep Hakk'ın kitabıdır.Seyri meratip görenler,bu eşyanın,kitap olduğunu bilirler ve onu okurlar.
Hak Teala Hazretleri,bu kainatın kitap olduğunu Lafzı Kur'an dediğimiz Kur'anın sözlerinde bildirmiştir. (Vetturi ve kitabin mestur fi rakkin menşur) Tur,dağların en yücesidir.Hazreti Musa Aleyhisselam için diyor.Tur dağı dağların en büyüğüdür.Peki nedir bu Tur dağı? İnsanı kamilin gönlüdür.İnsanın kamilin gönlünden daha büyük bir yer yoktur.
Hak Teala Hazretleri,bir kudsi hadisinde buyuruyor: (Ma veseani ardi vela semai bel veseani kalbu abdi) "Yerler ve göklere sığmam mü'min kulumun kalbine sığarım." İşte,en büyük dağ budur.Kitab-ı mestur,bütün bu kainat,satırlarla yazılmış bir kitaptır.Bu kainata bakalım,sana kitap olduğunu nasıl söyleyecek? Bir ilahide geçer:
Her neye baksa gözün sırrı Sübhan ondadır
Neye baktın,gözün neyi gördü? Bitkileri mi gördü? O bitkide,Allah'ın bir sırrı var.Bir insan,eşyaya baktığı zaman o eşyada Hakk'ın ef'alini görecek.Bir bitkide hareket var,büyüme var,onu büyüten Allah'tır.O birkinin içinde de,onun mevcudiyeti var.Aç gözünü de,bu kitabı oku.Bu alem ve içindekilerin bir kitap olduğunu gör.İşte bu eşya da,bu kainat da,ikinci saydığım Kur'anın sureti olmuş oluyor.Anlayan,bilen bir kimse,eşyada Hakk'ın ef'alini,Hakk'ın sıfatlarını,Hakk'ın zatını görüyorsa Kur'anda da bunlar var.
3) Şimdi gelelim üçüncü manaya: Bu,Maani Kur'andır.Bu Kur'anı da insan kendisinde bulacaktır.Ancak,o vesileyi bulanlara okutulacaktır.Hiçbir ilim öğretmensiz öğrenilmez.Her ilmin bir öğretmeni vardır.Bu ilmin öğretmenini bulduğumuz zaman,kainatın nasıl bir kitap olduğunu,insanın yüzünün de Rahmanın defteri olduğunu,nasıl okuyabileceğimizi bize bu öğretmen öğretecek,Yunus'un bir sözü var:
Hasta olmuş iniler Kur'an ün'ünü dinler
Kur'an kendisi olmuş kendi Kur'an içinde
Hem Kuranı okuyor.Hem sadayı dinliyor,hem de kendisi Kur'an olmuş.İnsanlarda,okunmaya layık çok meseleler vardır.Kendimizde olan mevcudiyeti okuyabilmemiz için,bir öğretmene ihtiyaç var.Öğretmeni bulduğumuz zaman da,hem lafzı Kur'anı okuruz,hem kainatın,hem de kendimizin bir Kur'an olduğunu anlamış oluruz.
 

sonnur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Bu Azgin Nefsi Terbiye Etmek Için şarttir Bir Mürşide Gitmek Değil Mi?insan Ne Kadar Uğraşsa Da Nefs Ile Mücadele Edemez.tek Başina Mümkün Değil.ama Kamil Bir Zatin Rehberliğinde Bu Mümkün Olur.nasil Ki Bir Gemi Rehbersiz Pusulasiz Gideceği Yere Varamazsa Bu Zamanda Da Mürşidsiz Insan Menziline Ulaşamaz.allah Razi Olsun
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Bu Azgin Nefsi Terbiye Etmek Için şarttir Bir Mürşide Gitmek Değil Mi?insan Ne Kadar Uğraşsa Da Nefs Ile Mücadele Edemez.tek Başina Mümkün Değil.ama Kamil Bir Zatin Rehberliğinde Bu Mümkün Olur.nasil Ki Bir Gemi Rehbersiz Pusulasiz Gideceği Yere Varamazsa Bu Zamanda Da Mürşidsiz Insan Menziline Ulaşamaz.allah Razi Olsun

kesinlikle haklısınız. hem insan ister istemez örnek alıyor birilerini.
hastanın tabibsiz iyileşemediği gibi. yalnız bu konuda çok dikkatli olmamız gerekiyor. çünkü bizim mürşid olarak seçtiğimiz kimse nasıl biri ise bir de böyle oluruz. bu bizim ebedi hayatımızı etkileyecek konudur. onun için Allah Resulu (sav) bizim dahi yaşadığımız fitne zamanında yolumuzu aydınlatacak emanet bıraktı : Kuran ve Sünnet, bunlara uymayan kim olursa olsun, ne bahaneyle olursa olsun Allah yolundan sapmıştır. yani sözün kısası yol odur ki Hakka vara. Mürşid de bu yolun rehberidir. İstikamete dikkat edeceğiz yani.
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
51
hayırlı akşamlar cok guzel ve bılgılendırıcı bır paylaşım ALLAH SIZDEN RAZI OLSUN ALLAHA EMANET OLUN
 

DAĞLARKIZI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ocak 2008
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Sayin Din Kardeşleriiiiim!!!sizden Bir Ricam Var Sizi Anasayfa Da Kzim Için Başlikli Yaziyi Okumaya Davet Ediyorum şimdiden HepinizDEN Allah Razi Olsun
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Kendini kınamak

Kendini kınamak

Tasavvuf büyükleri, başkalarının kusurlarını ortaya döküp konuşmak ve başkalarına yaymaktan kaçınmamızı ve ancak kendi kusurlarımızı düzeltmekle meşgul olmamızı emir buyuruyorlar.
Biz insanlar bu konuda da aciz ve zayıf yaratılmışız. Diğer insanlarda arkadaşımız olsun, yakınımız olsun, kusur gördüğümüzde bunu dilimizle ya da başka şekillerde ifşa etmeye pek meraklıyızdır. İnsan kendi kusurlarına karşı çoğu zaman kördür.
Kendi kusurlarımızı görmeye başladığımızda, kendimizle yüzleşiriz ve bir de bakarız ki başkalarınınkini solda sıfırlayacak hatalarımız var. Kul olmayı da böylece öğrenmeye başlarız. Kur’an–ı Kerim’de kendini kınayan nefse değer verilmekte ve onun üzerine yemin edilmektedir( Kıyame, 2). Çünkü bu aşamada nefs artık kendini görmeye, tartmaya, hesap kitap yapmaya başlamıştır.
İnsanın başkalarınınkinden çok kendi kusurları ile haşır neşir olması onun kemalde ilerlediğini gösterir.
Kamil insan olma yolunda farklı duraklardan geçiyoruz. Bu sırada kendi içe bakışımızı gerçekleştiriyoruz. Bir kamil insana yakınlığımız varsa nefsin kendini görmesi ve hatalarını fark etmesi daha kamil bir manada gerçekleşiyor.
“Nefsini bilen Rabbini bilir” sözü gereğince kendimizi bilmeye çalışıyoruz. Kendini bilmek kendi kusurlarını görebilmekten ve kendini kınamaktan geçiyor. Kendi kusurlarımızın ne kadar farkında olabilirsek onlardan arınma çabamız o derece güçlü olacaktır.
Yarın mizan kurulduğunda korkudan uzak olacak olanlar, bu dünyada iken nefsini kınayıp, hesabını kitabını yapanlar olacaktır.
Kendi kusurlarımızı görmeye çalışmak hem dünyamız hem de ahretimiz için gereklidir. Tevbenin başlangıcı kusurlarımızı görebilmektir. “Ölmeden önce ölünüz hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekiniz“ emrini yaşayabilmek için gereklidir.
Yazının mutfağındayız, insan olmanın zorluklarını yaşıyoruz. Aslında çoğumuz bilinçli olarak kendimizi düzeltmeye çalışıyoruz. İmtihanlar çetin geçiyor.
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı üzerinize olsun.

www.yenimesaj.com.tr
 

Mekarim-i Ahlak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2008
Mesajlar
515
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
mevlam razı olsun selam ve baki dua ile saygılarımla.

eğer makam istiyorsan seni başımıza hükümdar yapalım, mal istiyorsan mal verelim, kadın istiyorsan kadın verelim” teklifi yapıldığında verdiği cevap çok anlamlıdır: “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysanız bile, ben yine kabul etmem. Benim maksadım Allah rızasıdır.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
mevlam razı olsun selam ve baki dua ile saygılarımla.

eğer makam istiyorsan seni başımıza hükümdar yapalım, mal istiyorsan mal verelim, kadın istiyorsan kadın verelim” teklifi yapıldığında verdiği cevap çok anlamlıdır: “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysanız bile, ben yine kabul etmem. Benim maksadım Allah rızasıdır.

Sizden de Allah razı olsun. bugün bizi Sünnetinden, kendi Tarihimizden herşeyimizden ayırmak isteyenlere de aynı şekilde karşı durmak tek çaremizdir.
kim olursa olsun, ne kadar olsalar olsunlar..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt