cerennurum
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Ara 2007
- Mesajlar
- 1,298
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
Mansur bin İbrahim (K.S) şöyle anlatmıştır: "Abidlerden birisi bir kadın ile konuşuyordu. Kendisini o kadar kaptırmıştıki, farkına varmadan elini kadının baldırına değdiriyordu. Sonra birden bire farkına vardı ve bu hareketinden dolayı çok pişman oldu. Kadının baldırına dokunmuş olduğu elini ateşe soktu ve yaktı. O abidin eli kurudu.”
Bir zat, bir keresinde, gözleri kadına baktı. Buna çok pişman olan zat, O günden sonra ölene kadar bir daha soğuk su içmedi.
Hasan bin Ebu Sinan (K.S) bir köşkün önünden geçerken kendi kendine; -Bu ne zaman yapılmış acaba! diye sordu. Sonra yine kendi kendine;-Sen neden üzerine lazım olmayan ve vazifen olmayan işlere karışıyorsun? dedi ve bunun için bir gün oruç tuttu.Ashab-ı kiram Temim-i Dâri (R.A): Bir gece teheccüd namazına kalkamadı. Bunun yüzünden bir yıl yatağa yatmadı. Görüldüğü gibi, abidler, alimler, evliyalar ve sahabeler dahi nefislerini terbiye edebilmek ve onun esiri olmamak için türlü çareler aramış ve ona türlü türlü cezalar vermişler.
Onlar Allah'ın sevgili kulları oldukları halde nefislerinin işlediği küçücük bir hata yüzünden ne kadar ağır cezalar veriyor ve nefsini pişman ediyorlardı. Biz ise işlediğimiz günahlar gözümüze küçük göründüğü için nefsimize ceza vermeyi büyük bir iş gibi görüyoruz. Eğer onlar bu kadar ceza vermişler ise; bizim herhalde onlarınkinin yüz katı ceza vermemiz gerekiyor.
Ey nefsim!
Eğer günahlarda ısrar edersen, sana bu dünyada aklına gelmeyen cezalar verecek ve seni perişan edeceğim. Çünkü sen, bu dünyada biraz perişan olmaz ve kendini sıkıntıya sokmaz isen senin yüzünden ahirette bin pişman, üzgün ve perişan olacağım, diye nefsimizi azarlamalı ve gerektiği zaman ceza vermeliyiz...
Bir zat, bir keresinde, gözleri kadına baktı. Buna çok pişman olan zat, O günden sonra ölene kadar bir daha soğuk su içmedi.
Hasan bin Ebu Sinan (K.S) bir köşkün önünden geçerken kendi kendine; -Bu ne zaman yapılmış acaba! diye sordu. Sonra yine kendi kendine;-Sen neden üzerine lazım olmayan ve vazifen olmayan işlere karışıyorsun? dedi ve bunun için bir gün oruç tuttu.Ashab-ı kiram Temim-i Dâri (R.A): Bir gece teheccüd namazına kalkamadı. Bunun yüzünden bir yıl yatağa yatmadı. Görüldüğü gibi, abidler, alimler, evliyalar ve sahabeler dahi nefislerini terbiye edebilmek ve onun esiri olmamak için türlü çareler aramış ve ona türlü türlü cezalar vermişler.
Onlar Allah'ın sevgili kulları oldukları halde nefislerinin işlediği küçücük bir hata yüzünden ne kadar ağır cezalar veriyor ve nefsini pişman ediyorlardı. Biz ise işlediğimiz günahlar gözümüze küçük göründüğü için nefsimize ceza vermeyi büyük bir iş gibi görüyoruz. Eğer onlar bu kadar ceza vermişler ise; bizim herhalde onlarınkinin yüz katı ceza vermemiz gerekiyor.
Ey nefsim!
Eğer günahlarda ısrar edersen, sana bu dünyada aklına gelmeyen cezalar verecek ve seni perişan edeceğim. Çünkü sen, bu dünyada biraz perişan olmaz ve kendini sıkıntıya sokmaz isen senin yüzünden ahirette bin pişman, üzgün ve perişan olacağım, diye nefsimizi azarlamalı ve gerektiği zaman ceza vermeliyiz...