Üstad'ın vefat yıldönümünde konuşanlar, ekseriye "ölü ağlayıcıları"dır. Onların tipik vasfı, Üstad'ı "şöyle şairdi, böyle edebiyatçıydı" diye anlatmaktır.Fikir adamı, teşrih masasında bölünüp parçalanamaz. Eflatun'a, "şöyle nesirciydi, böyle tarihçiydi" denilir mi hiç? Büyük adam, bir bütün olarak ortaya konulmalıdır.
O halde tesbiti başa alalım:
- Üstad, şöyle şair, böyle piyesçi falan değildir; bu vasıfları daha sonra gelir. Üstad, tek kelimeyle, Büyük Doğu Mimarı'dır.
İşte, ölü ağlayıcılarının en hoşlanmadıkları kelime budur: Büyük Doğu!..
"20. ASRIN EN ÖNEMLİ ADAMI"
Büyük Doğu'yu Üstad, kendi ölümüyle son bulacak bir dergi faaliyeti olarak görmemiştir. Büyük Doğu, büyük bir dâvânın adıdır. Büyük Doğu, İslâm âleminin "büyük doğuş"unun adıdır. Üstad bunu böyle ifade etmiştir. Onun için biz, konuşmak için, O'nun doğum gününü bekledik.
Daha önce, Vakit'te yayınlanan röportajımda demiştim ki: 'Bana 20. asrın en önemli adamı kimdir' diye sorarsanız, hiç düşünmeden "Necip Fazıl" cevabını veririm. İslam'a Muhatap Anlayış'ın dünya görüşünü örgüleştiren adam...
Salih Mirzabeyoğlu, bunu ilk ve kâmil şekliyle ifade eden kimsedir:
- "Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte, içinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasında bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıztırabını, İslam'ın hakikatine nisbetle heykelleştiren adam..."
Doğrusunu isterseniz, biz Necip Fazıl'ın kim olduğunu bilmezdik. O'nu Salih Mirzabeyoğlu'ndan öğreniyoruz. Salih Mirzabeyoğlu, 50 cilde varan eserlerinde, Eflâtun'un, Sokrat'ı anlattığı gibi, hep O'nu anlatıyor. Üstad'ı bize "Büyük Doğu Mimarı" olarak O tanıtıyor.
Ve orada da bırakmıyor: "Yürüyen Büyük Doğu Yaşayan Necip Fazıl" nisbetiyle, Üstad'ın dâvâsını yeni iklimlere taşıyor....alıntı...