desertrose
Kayıtlı Kullanıcı
ne çok ' seni seviyorum 'larınız var. her yere yazıyorsunuz. herkese
söylüyorsunuz. her zaman kullanıyorsunuz
sevginizden çok ' seni seviyorumlarınız. ' sen ' diye hitap
edebildiklerinizden bile çok. o kadar kısa ki sevgilerinizin ömrü, art arda
ekleseniz dahi, kelebek ömründen kısa kalıyor.
sevginizi saklamıyorsunuz güyya. ama sevgi ile olan mesafenizin uzaklığını'
seni seviyorum 'larınız ele veriyor. ortaya ' çok ' ekliyorsunuz,'
gerçekten ' ekliyorsunuz. başına ve sonuna mahzunluk ekliyorsunuz.
ekliyorsunuz ki, milyonlarca' seni seviyorum 'dan farklı olsun sizin
söylediğiniz. ama olmuyor.herkesi ' seni seviyorum ' demeye davet
ediyorsunuz. suç ortağı arıyorsunuz.ancak herkesin maske takmasıyla
hayati maskeli baloya çevirip, vicdaninizi rahatlatacaksınız.sadece sizin ve
sahte sevgilinizin değerini düşürmüyorsunuz. 'sevme'nindeğerini de yerle
yeksan ediyorsunuz.
öyle bir cümle kuruyorsunuz ki, 'sen' gerçekten 'sen' değil,
başkalarını kastediyorsunuz. 'sevmek' gerçek 'sevmek' değil, başka
duyguları anlatıyorsunuz. birinci tekil şahıs eki de sizi anlatmıyor, belki
başka yüreklere tercüman oluyorsunuz. kalp sekilleleri arasında olması neyi
değiştirir ki?
taş gibi soğuk. gülümseyerek söylemeniz ne farkeder ki?
takım elbiseden daha resmî. buğulu gözlerle telaffuz etseniz ne yazar?
içten olmadıgı besbelli. tamam, yüreğinizde bir yerlerde sevmeye karşı bir
iştah, bir açlık var. ama, bu açlığın reçetesi bol bol 'seni seviyorum' demek
mi? kalp resimleri mi?hüzünlü şarkılar mi? ayrılık agıtları mi?
dağlara, taşlara yazdınız ama yine de sevmiyorsunuz,değil mi?
Sevginiz tükeniveriyor... kalmıyor..."sevgim bitti, hâkim bey" diyorsunuz
bükük bir boyun ve kısık bir sesle. tutunamıyor kalbiniz, böyle kaygan
zeminlerde, böyle küçücük maskelere,böyle acemice...' seni
seviyorum 'larınız bol, herkese yetip de artacak kadar bol. ama 'seni
seviyorum'larınız bol, çok bol geliyor sevgin
alıntı
söylüyorsunuz. her zaman kullanıyorsunuz
sevginizden çok ' seni seviyorumlarınız. ' sen ' diye hitap
edebildiklerinizden bile çok. o kadar kısa ki sevgilerinizin ömrü, art arda
ekleseniz dahi, kelebek ömründen kısa kalıyor.
sevginizi saklamıyorsunuz güyya. ama sevgi ile olan mesafenizin uzaklığını'
seni seviyorum 'larınız ele veriyor. ortaya ' çok ' ekliyorsunuz,'
gerçekten ' ekliyorsunuz. başına ve sonuna mahzunluk ekliyorsunuz.
ekliyorsunuz ki, milyonlarca' seni seviyorum 'dan farklı olsun sizin
söylediğiniz. ama olmuyor.herkesi ' seni seviyorum ' demeye davet
ediyorsunuz. suç ortağı arıyorsunuz.ancak herkesin maske takmasıyla
hayati maskeli baloya çevirip, vicdaninizi rahatlatacaksınız.sadece sizin ve
sahte sevgilinizin değerini düşürmüyorsunuz. 'sevme'nindeğerini de yerle
yeksan ediyorsunuz.
öyle bir cümle kuruyorsunuz ki, 'sen' gerçekten 'sen' değil,
başkalarını kastediyorsunuz. 'sevmek' gerçek 'sevmek' değil, başka
duyguları anlatıyorsunuz. birinci tekil şahıs eki de sizi anlatmıyor, belki
başka yüreklere tercüman oluyorsunuz. kalp sekilleleri arasında olması neyi
değiştirir ki?
taş gibi soğuk. gülümseyerek söylemeniz ne farkeder ki?
takım elbiseden daha resmî. buğulu gözlerle telaffuz etseniz ne yazar?
içten olmadıgı besbelli. tamam, yüreğinizde bir yerlerde sevmeye karşı bir
iştah, bir açlık var. ama, bu açlığın reçetesi bol bol 'seni seviyorum' demek
mi? kalp resimleri mi?hüzünlü şarkılar mi? ayrılık agıtları mi?
dağlara, taşlara yazdınız ama yine de sevmiyorsunuz,değil mi?
Sevginiz tükeniveriyor... kalmıyor..."sevgim bitti, hâkim bey" diyorsunuz
bükük bir boyun ve kısık bir sesle. tutunamıyor kalbiniz, böyle kaygan
zeminlerde, böyle küçücük maskelere,böyle acemice...' seni
seviyorum 'larınız bol, herkese yetip de artacak kadar bol. ama 'seni
seviyorum'larınız bol, çok bol geliyor sevgin
alıntı