Soru: Nazar olayının ilmi gerçekliği var mı? Bir göz nasıl oluyor da bakarak zarar veriyor. Şayet zarar veriyorsa, bakılan insanın ne suçu var. Haşa Allah böyle zararlı göz verir mi?
Cevap: Nazar olayıyla , halkın anladığı manada bakışlarıyla “insanı mezara, deveyi de kazana” sokacak güç kimseye verilmemiştir. Kur’an da bu konuda açık bir ifadenin yer almadığını, bilakis bütün güç ve kuvvetin Allah’a ait olduğunu görüyoruz. Felak ve Nas surelerinde şöyle buyrulmaktadır:
“Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden; düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden; karanlığı bastığı zaman gecenin şerrinden; sabahın Rabbına sığınırım” (113/ 1-5)
“ İster cinden olsun ister insandan, insanların gönüllerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinde, insanların sahibine ve insanların Rabbine sığınırım” (114/ 1-6)
Bizleri yaratan, yaşatan, ölümümüze ve dirilmemize karar veren sadece Allah’tır. Başımıza gelen her şeyi onun tarafından bize isabet ettirilen şeyler olduğuna inanır ve yine ona sığınırız.
“Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksilterek imtihan ederiz. (Ey Muhammed) sabredenleri müjdele” (2/ 155)
İmtihan sonucu olarak Allah’ın kullarına isabet ettirdiği bir mahrumiyeti görünce sabretmek, daha beterinden koruyan Allah’a şükretmek gerekir; onun kendi gibi bir insanın nazarından olduğunu düşünüp inanmak doğru değildir.
“ Ve (bil ki) eğer senin başına Allah bir darlık, bir sıkıntı saracak olursa, ondan başka onu giderecek yoktur; ve hakkında iyilik, genişlik diliyorsa, onun lütuf ve cömertliğini engelleyebilecek kimse de yoktur. O lütuf ve cömertliğini kullarından dilediğine nasip eder. Çünkü o çok bağışlayıcıdır ve çok merhametlidir.” (10/107,48/11,72/71)
Nazardan korunmak ve kurtulmak için kullanılan malzemeye ve kullanma yöntemlerine bakıldığı zaman; Batıl inançların kalıntılarından olduğunu anlamak zor değildir. Soğan , sarımsak kabuğu, ve unun karıştırılarak ateşe atıp dumanına durmak, nazarı değen kimsenin elbisesinden veya kapısından bir parça alarak ateşe atıp dumanına durmak, kurşun dökmek gibi tedavi yöntemleri olduğu gibi, korumak içinde muska takmak, kızarmış çalı parçası ve mavi boncuk takmak, çörek otu ve şeb denilen şeyi koltuk altına dikmek, at nalı ve hayvan kafasının kemiğini duvara asmak, yüzellik otu bağlamak gibi şeyler kullanılır. Bu uygulamalrın Allah’a inana insan için ne anlamı olacaktır? Allah’ı bırakıpta bunlardan yardım beklemenin insanı şirke götüreceği açıktır. Şirke götüren bir anlayışın ise Kur’an da adresi bellidir
Cevap: Nazar olayıyla , halkın anladığı manada bakışlarıyla “insanı mezara, deveyi de kazana” sokacak güç kimseye verilmemiştir. Kur’an da bu konuda açık bir ifadenin yer almadığını, bilakis bütün güç ve kuvvetin Allah’a ait olduğunu görüyoruz. Felak ve Nas surelerinde şöyle buyrulmaktadır:
“Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden; düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden; karanlığı bastığı zaman gecenin şerrinden; sabahın Rabbına sığınırım” (113/ 1-5)
“ İster cinden olsun ister insandan, insanların gönüllerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinde, insanların sahibine ve insanların Rabbine sığınırım” (114/ 1-6)
Bizleri yaratan, yaşatan, ölümümüze ve dirilmemize karar veren sadece Allah’tır. Başımıza gelen her şeyi onun tarafından bize isabet ettirilen şeyler olduğuna inanır ve yine ona sığınırız.
“Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksilterek imtihan ederiz. (Ey Muhammed) sabredenleri müjdele” (2/ 155)
İmtihan sonucu olarak Allah’ın kullarına isabet ettirdiği bir mahrumiyeti görünce sabretmek, daha beterinden koruyan Allah’a şükretmek gerekir; onun kendi gibi bir insanın nazarından olduğunu düşünüp inanmak doğru değildir.
“ Ve (bil ki) eğer senin başına Allah bir darlık, bir sıkıntı saracak olursa, ondan başka onu giderecek yoktur; ve hakkında iyilik, genişlik diliyorsa, onun lütuf ve cömertliğini engelleyebilecek kimse de yoktur. O lütuf ve cömertliğini kullarından dilediğine nasip eder. Çünkü o çok bağışlayıcıdır ve çok merhametlidir.” (10/107,48/11,72/71)
Nazardan korunmak ve kurtulmak için kullanılan malzemeye ve kullanma yöntemlerine bakıldığı zaman; Batıl inançların kalıntılarından olduğunu anlamak zor değildir. Soğan , sarımsak kabuğu, ve unun karıştırılarak ateşe atıp dumanına durmak, nazarı değen kimsenin elbisesinden veya kapısından bir parça alarak ateşe atıp dumanına durmak, kurşun dökmek gibi tedavi yöntemleri olduğu gibi, korumak içinde muska takmak, kızarmış çalı parçası ve mavi boncuk takmak, çörek otu ve şeb denilen şeyi koltuk altına dikmek, at nalı ve hayvan kafasının kemiğini duvara asmak, yüzellik otu bağlamak gibi şeyler kullanılır. Bu uygulamalrın Allah’a inana insan için ne anlamı olacaktır? Allah’ı bırakıpta bunlardan yardım beklemenin insanı şirke götüreceği açıktır. Şirke götüren bir anlayışın ise Kur’an da adresi bellidir