Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namazı Son Ana Mı Bırakıyosunuz??(Dikkat!!) (1 Kullanıcı)

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı. Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep... namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine. Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. Çok seviyordu onu ...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki... hicabından renkten renge girerdi. O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece.... Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti. Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek..... Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...." Şükürler olsun " dedi, kendi kendine ve devam etti; " Gözlerimi dünyaya açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. "Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." Diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi. Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti. Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı." Olamaaaazzzz " diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep rabbimi anlattım." Diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.."Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'anlar......Namazım....Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı. Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler." Buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu. " Namazlarım.....Namazlarım....Namazlarım." diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu. Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu. Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. "Siz de kimsiniz ?" dedi. İhtiyar gülümsedi: " Ben senin namazlarınım." "Neden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum."dedi.... İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı; " Sen beni hep son anda yetiştirirdin, ...hatırladın mı? Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu.Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu. [ Ya kılmayanlar..!?]

Alıntıdır...B)B)B)B)B)B)
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namazı Son Ana Mı Bırakıyosunuz??(Dikkat!!)

SelamunAleyküm
Lana bacım gözyaşlarım süzülüyor.
Allah razı olsun.
Başka söyleyecek bir şeyim yok...
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namazı Son Ana Mı Bırakıyosunuz??(Dikkat!!)

Vealeykümesselam kardeşim Allah razı olsu ne güzel kardeşim. Allah namazını devamlı kılanlardan nasip eylesin...B)
 

Ahmed_1907

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
992
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
TOKAT
RE: Namazı Son Ana Mı Bırakıyosunuz??(Dikkat!!)

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namazı Son Ana Mı Bırakıyosunuz??(Dikkat!!)

Selamunaleyküm kardeşim İNŞ. Rabbim Bizden razı olur İNŞ. cennetine kabul eder.Selametle kalın...B)
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Geç Gelen Kurtarıcı

Geç Gelen Kurtarıcı

(Biraz uzun ama ÇOK HOŞ tavsiye ederim okumanızı, pişman olmayacaksınız göreceksiniz) <
<
<
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı. <
<
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep... namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine

Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. Çok seviyordu onu ...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki... hicabından renkten renge girerdi.

O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece....

Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.

Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek.....

Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...." Şükürler olsun " dedi, kendi kendine ve devam etti; " Gözlerimi dünyaya açtım, Hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. "Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." Diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.

Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.

Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı." Olamaaaazzzz " diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." Diyordu.

Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?

Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.."Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'anlar......Namazım....Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler ve sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.

Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler." Buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu.

"Namazlarım.....Namazlarım....Namazlarım." diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.

Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.

Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı.

- "Siz de kimsiniz ?" dedi.

İhtiyar gülümsedi: " Ben senin namazlarınım."

- "Neden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum."dedi....

İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;

- " Sen beni hep son anda yetiştirirdin, ...hatırladın mı?

Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kanter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.

alıntı
 

merve18_19

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
172
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Geç Gelen Kurtarıcı

RE: Geç Gelen Kurtarıcı

bundan sonra namazımı tam vaktınde kılacm bıraz tembellık yapmıyor degıldım amam bu hıkayeyı okuduktan sonra...yorum yapamıyorum.allah razı olsun ıstıkbal kardes boylebır hıkaye gondermen cok guzeldı.boyle anlamlı hıkayeler beklerız ınsaalalh
 

kum_saati

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2006
Mesajlar
189
Tepki puanı
0
Puanları
0
Vaktinde Kılınan Namaz

Vaktinde Kılınan Namaz

Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:
"-Oğlum, Süleyman'ım, namaz hiç bu vakte bırakılır mı?"
Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı. Ama ezan okunduğu vakit yaşından beklenmeyecek bir hızla yerinden sıçrar, abdestini alır ve huşû içinde namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, namaz hep son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele edâ ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak:
"Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı edâ etti.
Tesbihâtını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi.
"-Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." diye içinden geçirdi. Çok seviyordu onu... Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu her defasında bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki... Hicâbından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu.
"-Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece....
***
Kıyâmet kopmuştu. Mahşerî bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyâmet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve âhiret hayatı hakkında bir çok bilgi edinmişti. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin insana bu denli dehşet vereceğini tahmin bile edemezdi.
Hesap devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı.
"-Benim ismim mi okundu?" dedi dudakları titreyerek...
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. O esnada iki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezî bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...

"-Şükürler olsun!" dedi, kendi kendine ve devam etti; "Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, elimden geldiğince insanlara hizmet etmeye çalıştım. Dilim döndüğünce onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım."
Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken,
"-Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." diyordu. Ama bir yandan da:
"-O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." diye düşünüyordu. "Ama Rabbim çok merhametli, günahları setreden ve af edendir. Beni de af eder, inşâallah" dedi. Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Kullar üzerinde kalan haklar tek tek hesaplanmış, bunun neticesinde amellerinin karşılığı azaldıkça azalmıştı. Gözleri terazinin ibresinden bir ân olsun ayrılamıyordu. Hesap o kadar uzun ve zahmetli gelmişti ki!.. Sonunda hüküm verilecekti.
Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşerî kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı.
"-Olamaaaazzzz!" diye bağırdı. Çaresiz sağa sola koşturdu.
"-Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." diyordu.
Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru sürüklemeye başladılar. Çırpınıyordu.
Medet yok muydu?
Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kırık dökük kelimeler, yalvarmayla karışık döküldü..
"-Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'an-ı Kerimler... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu.
Cehennem melekleri sanki onu hiç duymuyor, kendilerine verilen emri yerine getiriyorlardı. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.

Bir ân, aklına Allah Rasûlü'nün "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizlerse, günde beş vakit namaz da insanı günahlardan öyle temizler." hadîs-i şerîfi geldi.
"Şimdi namazlarım da mı beni yalnız bırakacak?" diye içinden geçirdi.
"-Namazlarım... Namazlarım... Namazlarım!" diye hıçkırdı.
Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler, cehennem çukurunun başına geldiler.
Alevlerin harâreti insanın yüzünü yakıyordu. Süleyman, son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.

Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudu boşlukta aşağıya doğru düşüyordu. Düştükçe sıcaklık artıyor, daha alevlere ulaşmadan ateş insanı yakıyordu. Alevlere iyice yaklaşmıştı ki, bir el kolundan sıkıca yapıştı ve kendisini yukarıya çekmeye başladı.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar, onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı.
"-Siz de kimsiniz?" dedi.
İhtiyar gülümsedi:
"-Ben senin namazlarınım!..."
"-Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse ateşe düşüyordum." dedi.
İhtiyar başını sallayarak, tekrar güldü:
"-Sen de beni hep son ânda yetiştirirdin, hatırladın mı?"
***
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.
 

goNuL_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
551
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Vaktinde Kılınan Namaz

RE: Vaktinde Kılınan Namaz

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM HİKAYE ÇOK GÜZELDİ RABBİM HEPİMİZE NAMAZIMIZI VAKTİNDE KILMAYI NASİP ETSİN TABİ BU BİZİM KENDİ NEFSİMİZLE İLGİLİ NEFSİMİZİ YENMEYİ NASİP ETSİN BİRDE HİKAYE SANKİ YARIM MI KALMIŞ YADA BANAMI ÖYLE GELDİ
 

kum_saati

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2006
Mesajlar
189
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Vaktinde Kılınan Namaz

RE: Vaktinde Kılınan Namaz

YOK HİKAYE TAM GÖNÜL ARKADAŞIM.UYKUDAN UYANIYIR.HEMEN ABDEST ALMAYA GİDİYOR
 

@ebruli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
811
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
belcika /bursa
RE: Vaktinde Kılınan Namaz

RE: Vaktinde Kılınan Namaz

cok guzel bi hikayeydi inanin okurken cok tuhaf oldum ve kendimi elestirdim :(ALLAHim yardimcimiz olsun insaallah.nefsimize seytana uydurmasin bizleri
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
NAMAZIMM!!!

NAMAZIMM!!!

ÇOK ESKİ Bİ HİKAYE AMA BELKİ HATIRLAMAYA İHTİYACIMIZ VARDIR!!!
NAMAZIM
Abdulkadir DEMİR
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:

— Oğlum, namaz hiç bu vakte bırakılır mı?

Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.

Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Hep ‘ne oluyorsa?’ namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına onbeş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, “Yine geciktirdim namazı,” dedi kendi kendine....

Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazını edâ etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi.... “Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana.” dedi. Çok seviyordu onu... Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki, hicâbından renkten renge girerdi.

O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde... Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. “Ne kadar da yorulmuşum.” dedi. Daldı gitti öylece...

Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu.

Yüreği, yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.

Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. “Benim ismimi mi okudunuz?”, dedi, dudakları titreyerek....

Kalabalık birden yarılmış, bir yol oluşmuştu önünde... İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar.

Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.... “Şükürler olsun.” dedi, kendi kendine ve devam etti; “Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşturuyor, malını İslâm yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım.”

Kirpiklerinden aşağıya gözyaşları dökülürken, “Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” diyordu. Ama bir yandan da “O’nun için ne yapsam az, Cennet’i kazanmama yetmez.” diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi.

Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyor; sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.

Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kâğıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.

Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi Cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten donakalmıştı.

“Olamaaaaz.” diye bağırdı. Sağa-sola koşturdu. İnanamıyordu. “Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım.” diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehenneme doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?

Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.

“Hizmetlerim... Oruçlarım…Okuduğum Kur’ân‘lar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?” , diyordu...

Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler, sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.

Resûlullah, “Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler.” buyuruyordu. “Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu.

“Namazlarım... Namazlarım... Namazlarım.” diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı, Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.

Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birdenbire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu.

Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu. Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. “Siz de kimsiniz?” dedi.

İhtiyar gülümsedi:

“Ben senin namazlarınım.”

“Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum.” dedi... İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; başını salladı;

“Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?..”

Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu...
SIZINTI OCAK 1998
SELAM VE DUA İLE....
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
KAYSERİ
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM SAĞOLASIN
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

ALLAH RAZI OLSUN,NAMAZLARIMIZ,NAMAZLARIMIZ.VAKTİNDE KILMAK KADAR,KAFAMIZI TAM BOŞALTIP İHLASLA VE HUŞU İÇİNDE KILABİLİYOR MUYUZ?ALLAH cümlemizin ibadetlerini eksikleriyle kabul eder inşallah.AMİN.
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

bezmi safa yazdı:
EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM SAĞOLASIN
siz sağolun vakit ayırıp okumuşsunuz yararlı olabildiysek ne mutlu.Allaha emanet olun...B)
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

Avukat yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN,NAMAZLARIMIZ,NAMAZLARIMIZ.VAKTİNDE KILMAK KADAR,KAFAMIZI TAM BOŞALTIP İHLASLA VE HUŞU İÇİNDE KILABİLİYOR MUYUZ?ALLAH cümlemizin ibadetlerini eksikleriyle kabul eder inşallah.AMİN.
İNŞALLAH ABLACIM AMİN. SİZE SÜREKLİ YANİ YAZILARDA ABLACIM DİYORUM EĞER HERHANGİ Bİ RAHATSIZLIK DUYUYORSANIZ DEMEM ÇOK DÜŞÜNCESİZİM YENİ AKLIMA GELDİ.ALLAHA EMANET OLUN...
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

makinaci06 yazdı:
Avukat yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN,NAMAZLARIMIZ,NAMAZLARIMIZ.VAKTİNDE KILMAK KADAR,KAFAMIZI TAM BOŞALTIP İHLASLA VE HUŞU İÇİNDE KILABİLİYOR MUYUZ?ALLAH cümlemizin ibadetlerini eksikleriyle kabul eder inşallah.AMİN.
İNŞALLAH ABLACIM AMİN. SİZE SÜREKLİ YANİ YAZILARDA ABLACIM DİYORUM EĞER HERHANGİ Bİ RAHATSIZLIK DUYUYORSANIZ DEMEM ÇOK DÜŞÜNCESİZİM YENİ AKLIMA GELDİ.ALLAHA EMANET OLUN...
AŞKOLSUN ÇOK SEVİNİRİM ABLA DEMENE,BAKMA AVATAR İSMİMİ BÖYLE YAZDIM,İNAN BÜYÜKLENMEK YADA ETİKET İÇİN DEĞİL,SEÇTİĞİM İSİMLER HEP DAHA ÖNCE ALINMIŞ MECBUREN BUNU YAZDIM.RABBİMİN KARŞISINDA ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR.ALLAHA EMANET OL,MESLEĞİN DE ÇOK GÜZEL,UMARIM SEVEREK SEÇMİŞSİNDİR.B)
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

Avukat yazdı:
makinaci06 yazdı:
Avukat yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN,NAMAZLARIMIZ,NAMAZLARIMIZ.VAKTİNDE KILMAK KADAR,KAFAMIZI TAM BOŞALTIP İHLASLA VE HUŞU İÇİNDE KILABİLİYOR MUYUZ?ALLAH cümlemizin ibadetlerini eksikleriyle kabul eder inşallah.AMİN.
İNŞALLAH ABLACIM AMİN. SİZE SÜREKLİ YANİ YAZILARDA ABLACIM DİYORUM EĞER HERHANGİ Bİ RAHATSIZLIK DUYUYORSANIZ DEMEM ÇOK DÜŞÜNCESİZİM YENİ AKLIMA GELDİ.ALLAHA EMANET OLUN...
AŞKOLSUN ÇOK SEVİNİRİM ABLA DEMENE,BAKMA AVATAR İSMİMİ BÖYLE YAZDIM,İNAN BÜYÜKLENMEK YADA ETİKET İÇİN DEĞİL,SEÇTİĞİM İSİMLER HEP DAHA ÖNCE ALINMIŞ MECBUREN BUNU YAZDIM.RABBİMİN KARŞISINDA ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR.ALLAHA EMANET OL,MESLEĞİN DE ÇOK GÜZEL,UMARIM SEVEREK SEÇMİŞSİNDİR.B)
TEŞEKKÜR EDERİM ABLACIM İNANIN ÇOK SEVİNDİM.EVET SEVEREK SEÇTİM KENDİ İŞİMİZDE ÇALIŞIYORUM ÇOK RAHATIM EŞERP SORUNUM YOK YANİ.aLLAHA EMANET OLUN ABLACIM...
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZIMM!!!

RE: NAMAZIMM!!!

BİLİYORMUSUNUZ NAMAZLARIMI GEÇ KILDIM BUGÜN YAŞANTIMA UYGULAMADAN SİZLERE BİŞEY ANLATMAYA ÇALIŞIYORUM YAZIK BANA.REZALET DİMİ...İNŞALLAH GECİKTİRMRM Bİ DAHA. HAKKINIZI HELAL EDİN KATILAN OKUYAN ARKADAŞLAR...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt