Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

namaz (2 Kullanıcı)

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Ashab-ı Kiram'ın (Sahabelerin) Namazı Fudayl bin İyâz -radıyallahü anh- şöyle anlatır:

"Ashab-ı Kiram (Allah onlardan razı olsun), sabaha girdikler zaman saçları dağınık, renkleri sararmış bir şekilde bulunurlardı. Geceyi secde edici, rükû edici olarak geçirirlerdi. Bazen uzun müddet kıyamda kalırlar, bazen de uzun müddet secdeye kapanırlardı. Aziz ve Celil olan Allah'ı andıkları zaman, rüzgarlı bir günde ağaç sallanır gibi sallanırlar; gözlerinden, elbiselerini ıslatıncaya ve yerde abdest suyu ölçüsünde eser bırakıncaya kadar yaş boşanırdı. Sabah olunca yüzlerine yağ sürerler, gözlerine sürme çekerler; halk içinde sanki geceyi hep uykuyla geçirmiş gibi çıkarlardı.

Sahabe-i Kiram, namaza durdukları zaman kendilerini Allah korkusu ve azameti kaplardı. Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-, abdest alırken rengi değişirdi. Biri:

"- Niye böyle oluyorsun?" diye sorunca Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-:

" Azametli, mutlak kudret sahibi, her istediğini derhal yapan bir sultanın huzuruna dikilme zamanı gelmiştir.

*

Hz. Ali (r.a)'nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı. Çıkarmak için uğraşılmış da çıkarılamamıştı, çok acı veri veriyordu. Hz. Ali'inin namaza durmasına ve okun bu ara da çıkarılmasına karar verildi. Nafile Namaz kılmaya başlayan Hz.Ali secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar. Namazı bitirince etrafına bakınarak "oku çıkardınız mı?" diye soran Hz. Ali'ye Oradakiler çoktan çıkardık dediler.

Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahü anh- namazını hûşu ve kalp huzuru ile kılardı. Öyle ki namazda duruşları esnasında adeta bir cansız direk gibiydi.

Mücahit -radıyallahü anh-, Hazret-i Ebû Bekir ve Abdullah bin Zübeyr -radıyallahü anhüma-'nın namaz kılışlarını şöyle anlatıyor:

"Onlar namaz kılarken, sanki bir direk gibi hareketsiz dururlardı."

Misver b. Mahreme diyor ki:

Ömer bin Hattab hançerlendikten sonra yanına geldim. Oradakilere:

"-Durumu nasıl?" dedim.

"-Gördüğün gibi." diye cevap verdiler.

"Namazı hatırlatarak onu uyandırın namazdan daha önemli dahi olsa, başka bir şeyi hatırlatarak onu uyandıramazsınız."dedim.

"-Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldi."dediler.

"-Ha! Peki kalkayım."dedi.

İslam'da namazı terk edenin durumunu düşündü. Yarasından kan aka aka namazını kıldı. (Teberani, Hayatü's sahabe)

*

Hz Osman -radıyallahü anh-, bir suikast sonucu hançerle yaralandıktan sonra , sürekli kan kaybetmeye başladı. Ve komaya girdi. Bu durumda dahi namaz vakti geldiği söylenince kendine gelmiş namazını kılmış ve şöyle demişti:

"-Namazı terk edenin İslam'da yeri yoktur."

Hz Osman -radıyallahü anh- bütün geceyi uyanık geçirir ve bir rekatta tüm Ku'an'ı kerimi hatmettiği olurdu. Hz. Ali -radıyallahü anh-'ın namaz vakti gelince, vücudu titremeye başlar ve yüzü sararırdı. Sebebini soranlara şöyle derdi:

"Yerle göğün kaldıramadığı, dağların taşımaktan aciz kaldığı bir emaneti eda etme zamanı gelmiştir. Onu kusursuz olarak yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım bilemiyorum.

Sâbit -radıyallahü anh- diyor ki:

"Zübeyr oğlu Abdullah namaz kılarken, sanki ayakta dikili bir ağaç gibi dururdu. Kendini namaza öyle verirdi."

Başka bir Zât şöyle diyor:

İbn-i Zübeyr secdeyi öyle uzun ve hareketsiz yapardı ki, kuşlar gelir, omzuna konardı. Bazen de öyle rükû ederdi ki, bütün gece rükû ile geçerdi. Bazen de secdeyi uzatır, butün geceyi secde ile geçirirdi.

İbn-i Zübeyr Hazretleri, yapılan bir saldırıda evde namaz kılıyordu. Atılan şey mescidin kapısına çarptı. Duvardan sıçrayan bir parça da İbn-i Zübeyr -radıyallahü anh- 'ın boğazı ile sakalı arasına çarptı. Buna rağmen o, ne namazını bozdu, ne rükû ve secdesini kısalttı. Bir keresinde namaz kılarken, Haşim isimli oğlu yanında yatıyordu. Tavandan bir yılan atıldı, oğluna sarıldı. Çocuk feryat etmeye başladı. Ev halkı yetiştiler bir gürültü koptu, yılanı öldürdüler. İbn-i Zübeyr namazını sükunetle kılmaya devam etti. Selam verdikten sonra :

"-Gürültüye benzer bir şey işittim, neydi o?" buyurdu. Hanımı:

"-Allah sana acısın! Çocuğun ölüyordu. Senin haberin olmadı mı?" dedi.

Buna karşılık İbn-i Zübeyr Hazretleri şöyle cevap verdi:

"-Allah hayrını versin! Eğer namazda başka bir şeyle ilgilenseydim, namaz nerede kalırdı?"

*

Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp, zindandan çıkardılar. Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler. Çünkü bütün mel'anetlerini, orada yapmayı âdet edinmişlerdi.

Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise, heyecanlı değildiler. Yolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler.

Az sonra bir müşrik bağırdı:

- Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı, Hâris bin Âmir'i öldürdün. Bugün onun intikamını senden alacağız. Ölmeden önce bir isteğin var mı?

Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin, şunları söyledi:

- Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan, yalnız Cenâb-ı Allahtır.. O'na binlerce hamd olsun.

Darağacında namaz

Müşrikler hayretle tekrar sordular:

- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?

- Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım...

- Kıl orada.

Elleri ve ayakları çözülen Hz. Hubeyb, hemen namaza durup, büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı. Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı.

Toplanan müşrikler, kadınlar, çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardı. Namazını bitirdikten sonra

- Vallahi eğer ölümden korkarak namazı uzattığımı zannetmeyecek olsaydınız, namazı uzatırdım ve daha çok kılardım, dedi.

Böylece idam edilirken iki rekât namazı ilk kılan, âdet ve sünnet olmasına sebep olan Hubeyb bin Adiy'dir. Peygamber efendimiz, onun idam edilirken iki rekât namaz kıldığını işitince bu hareketini yerinde ve uygun bulmuştur.
 

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

İslam Büyüklerinin Namazları
- Meşhur İslam büyüklerinden Üveys el-Karani bazen rükû sırasında bütün gece öyle kalırdı. Bazen de secdede kalır bütün geceyi öylece geçirirdi.
- Amir Bin Abdullah (r.a) namaz kılarken ev halkının konuşması şöyle dursun davul sesi olsa haberi olmazdı. Kendisine; namazda neyin farkına varırsın diyen birine şöyle dedi: Evet benim bir gün Allah'ın huzuruna çıkacağımdan cennet yada cehennem birine gideceğimden haberim olur. Ben bunu sormak istemedim. Bizim sözlerimizin hangisinden haberin olur demek istedim. Diyen o kişiye Namazda sizin söz ve hareketlerinizin farkına varmaktansa vücuduma ok saplanmasını tercih ederim.

- Zeynel Abidin (r.a) Hazretleri de Her gün yüzlerce rekat namaz kılarlardı. Teheccüt Namazını seferde olmadığı durumda asla bırakmazlardı. Abdest alırken yüzü sararır, namaz kılmak üzere ayağa kalkınca ayakları titrerdi. Sebebini sorana: Kimin huzuruna durduğumdan haberin yok mu? diye cevap verdi. Bir gün namaz

kılarken evinde yangın çıktı. O namaza devam ediyordu. Daha sonra hadiseyi anlatanlara, " Ahiret yangını bana evimin yangınını unutturdu da haberim olmadı " dedi.

Büyük zahitlerden Hâtem-i Esam -kuddise sirruh- Asım Bin Yusuf'u ziyarete gitmişti. Asım ona:

"- Ey Hâtem! Namazını güzel kılar mısın?"diye sordu. Hâtem:

"- Evet buyurdu. Asım nasıl kıldığını sordu. Hâtem -kuddise sirruh- dedi ki:

"- Namaz vakti yaklaştığı zaman, Abdest azalarımı tam yıkayarak güzelce abdest alırım. Sonra gelir namaz kılacağım yere dikilirim. Bütün azalarımın sükunet bulmasını beklerim. Kabe'yi iki kaş arasında, makamı sadrımda, Allah Teala'yı üzerimde kabul ederim. O, kalbimde ne varsa bilmektedir. sonra ayaklarımı sırat üzerinde, cenneti sağımda, cehennemi solumda, ölüm meleğini de arkamda farz ederim. Ve bu namazıma son namazıma son namazımmış gibi niyet ederim. sonra ihsan üzere yani Allah'ı görürcesine bir tekbir alırım. Kıraatimi tefekkürle, rükûu tevazuyla, sücudu tazarru ile yaparım. Bunları tam yapmış olarak otururum. Reca üzere teşehhüd ederim, sünnet üzere selam veririm, sonra bu namazımı ihlasla tamamlarım. sonra havf ve reca (korku ve ümit) arasında yaşarım. Namazımı böyle kılmaya sabırla devam ederim."

Bunları dikkatle dinleyen Asım dedi ki:

"- Ey Hâtem! Sen her zaman namazını böyle mi kılarsın? Hâtem -k.s.- :

"Evet otuz senedir böyle kılarım." dedi. Bu cevabı üzerine Asım ağladı ve dedi ki:

"Ben şimdiye kadar hiçbir namazımı böyle kılmadım." (Ebü'l Leys Semerkandi, Gafletten Kurtuluş, c. 2 s 772)

Ebü'l Cüveyriye (r.a.) anlatıyor:

"Ben, Ebû Hanife'ye tam altı ay hiç ayrılmadan arkadaşlık ettim. Bir gece olsun uzandığını görmedim."

Süfyan-ı Sevri derdi ki: "Ben, Ebû Hanife'den daha fazla ibadete düşkün, kimse görmedim." (İmam-ı Şarani, İslam Büyüklerinin Örnek Ahlakı ve Hikmetli sözler, s. 111)

Cüneyd-i Bağdadi kuddise sirruh, kırk yıl yatsı abdestiyle sabah namazını kıldı. Namazda gece o kadar ayakta dururdu ki ayakları şişerdi.

Veysel Karani Hazretleri kendini bildi bileli ömrü içinde bir gece yatıp uyumamıştır. Bir geceye, "bu gece leyle-i sücud" der, sabaha kadar secde ile geceyi ihya ederdi. Diğer bir geceye de "bu gece leyle-i kıyam" der, sabaha kadar ayakta ibadetle geceyi ihya ederdi. Bir gün:

"Namazda hûşu nedir? " diye soran bir zâta:

"Namaza durduğunda, biri keskin bir kılıçla sırtına vursa, kılıcın ucu göğsünden çıksa, yine hiçbir acı duymamandır." diye cevap vermişti.

Amr İbn-i Zer'in elinde bir hastalık hasıl olmuştu. Tabipler elinin kesilmesi gerektiğini söylediler. O da;

"-Kesin" dedi. Tabipler;

"-Seni iple bağlayıp öyle kesebiliriz." deyince Amr İbn-i Zer:

"-Buna lüzum yok, ben namaza durunca rahatlıkla kesebiliriniz." dedi. Amr İbn-i Zer namaza durunca elini kestiler. O, bunu hissetmedi bile! (İmam-ı Gazali, İlahi Nizam, s. 89)

İbni şirin hazretleri namaza durduğunda sapsarı kesilir bayılacak gibi bir hale girerdi. Diyor ki:

"-Bana, cennete gitmekle iki rekat namaz kılmaktan birini tercih et, deseler, iki rekat namaz kılmayı tercih ederim. Çünkü cennete gitmek benim hoşnut olmam içindir. Namaz ise, Rabbimin hoşnut olması içindir."

Abdullah bin Abbas -radıyallahü anhüma- her gün bin kere secde ederdi. Kendisine çok secde ettiği için "seccâd" denilirdi.

Ömer bin Abdulaziz de, tevazudan kuru yerde namaz kılar ve toprağa secde ederdi.
 

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Tadil-i Erkan
Tadil-i Erkan; rükûnları düzgün yapmak anlamına gelir. Namazla ilgili bir terim olarak Tadil-i Erkan; rükûnların hakkını vermek, itminan halinde bulunmak, hareketten sonra durmak yahut kalkması eğilmesinden ayrılacak şekilde iki hareket arasında sükunet bulmaktır.

Namazda Tadil-i Erkan; rükûda, rükûdan doğrulmada, secdede iki secde arasındaki oturuşta söz konusu olur. Mesela rükûdan kıyam doğrulurken vücut dimdik bir hale gelmeli ve sükunet bulmalı, en az bir kere "Sübhânallahi'l azîm" (Yüce olan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim) diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında bu şekilde bir tespih miktarı durmalıdır. Nitekim Hadîs-i Şerîfte;

"Sizden biri, rükû ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz" buyurudur (Ebu Davud, Salat, 148 )

Diğer bir Hadîs-i Şerîfte de rükû ve secdelerin tadil-i erkana uygun olarak yapılması emredilmekte ve şöyle buyurulmaktadır:

"Rükû ve secdeleri yerine getirin, Allah'a yemin olsun, siz secde ve rükû ettikçe ben arkamda olanları da görüyorum" (Buhari, Eyman, 3).

Tadil-i Erkan İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed'e göre vaciptir. Bu iki ayrı görüşten birincisine göre, tadil-i erkan yapılmaksızın kılınan bir namazı yeniden kılmak (iade etmek) gerekir. İkinci görüşe göre ise, Bu durumda yalız sehiv secdesi etmek yeterlidir. Fakat böyle bir namazı yeniden kılmak daha uygundur. Böylece insanlar itilaftan kurtulmuş olur.

Namazdan manevi feyiz ve zevk almak isteyenler, namazda tadil-i erkana riayet ederler, acele etmekten sakınırlar. Acele etmeyi saygıya ve edebe aykırı görürler.

Ebu Hüreyre -radıyallahü anh- 'den rivayet edildiğine göre;

Bir adam mescide gelip rükû ve secdelerinde tadil-i erkana riayet etmeden bir namaz kıldı. Nebi -sallallahü aleyhi ve sellem- de onu gözetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi ve Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- :

"Git tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın." buyurdu.

Adam gidip tekrar kıldı. Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- tadil-i erkana riayet edinceye kadar, onu üç defa geri çevirdi.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- , bu adama sonunda şöyle demiştir:

"-Namazı kalktığın zaman, güzelce abdest al, sonra kıbleye ve tekbir al, sonra Kur'an'dan bildiğin sonra kolayına gelen bir yeri oku, sonra rükû et ve organların yatışıncaya kadar rükûda kal, sonra başını kaldırarak iyice doğrul! sonra secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde halinde kal, sonra başını kaldır ve organların yatışıncaya kadar otur! sonra tekrar secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde hakinde kal, sonra bütün namazlarda aynen yap." (Müslim, Salat, 45)

Tirmizi'nin rivayetinde şu ifade vardır:

"Bunu yaptığın zaman, namazın tamam olur; eğer bunlardan noksan yaparsan, namazını da noksan yapmış olursun. " (Tirmizi, Mevakit, 110)

Bir gün Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin yanında hırsızlıktan söz edildi, Efendimiz sordu;

"-Hırsızlığın hangi çeşidi daha çirkindir?" Sahabeler:

"-Allah ve Resulü daha iyi bilir. " diye cevap verdiler. Bunun üzerine İki Cihan Güneşi Efendimiz şöyle buyurdu: "-Hırsızların en kötüsü namazdan çalandır. Yani rükûunu, secdesini, hûşu ve kıraatini tam yapmayarak çalandır. "

"Bu hırsızın eli kesilir mi? " dediler.

Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- de:

"-Bilakis kesilir." Buyurdular, orada hazır bulunanlar güldüler. (Darimi, Salat, 78)

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- , namaz kılan fakat kıyam rükû ve celsesinin ahkamını yerine getirmeyen birini gördüğünde şöyle buyurmuştu:

"-Eğer bu hal üzere ölürsen, kıyamet gününde sana Ümmet-i Muhammed demezler."

Rükû ve secdeleri düzgün yapılmayan namaza Allah değer vermez. Nitekim Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:

"-Altmış sene namaz kıldığı halde bir tanesi kabul olmaz. Çünkü güzel rükû etse de, secdesini güzel etmez. Secdesi düzgün olsa, Rükûu düzgün olmaz."

Zeyd Bin Vehb anlatıyor:

Huzeyfe -radıyallahu anh-namaz kılarken Sücut ve rükûunu yerine getirmeyen bir kimseyi gördü ve onu çağırıp:

" -Ne vakitten beri bu şekilde namaz kılarsın?" dedi. O kimse de:

" -Kırk senedir" dedi. Huzeyfe -radıyallahu anh- Buyurdu ki:

"-Öyleyse sen kırk senedir namaz kılmadın, eğer vefat edersen Muhammed Rasulullah sünneti üzere ölmezsin " (Buhari, Ezan, 119)

Müslüman tadil-i erkana riayet etmeli, namazını acele etmeden ağır ağır, Ruhuna sindirerek, huzur sükun ve hûşu içinde kılmaya çalışmalıdır.
 

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Namaz ve Sağlığımız
Müslüman, beş vakit namazı, Allah Teala emrettiği için kılar. Cenabı Hakkın her emrinde bir çok hikmetler vardır. Namaz kılarken yapılması emredilen her hareketin, hem bedene hem de ruha sağladığı faydalar vardır. Namazın sağlığımız üzerindeki faydalarından bazıları şunlardır:

1. Namazda yapılan hareketler hafif olduğundan kalbi yormaz. Ve Günün değişik saatlerinde kılındığı için insanı devamlı zinde ve dinç tutar.

2. Namaz sebebiyle başını günde seksen defa yer koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak kan fazla ulaşır. Bu yüzden beyin hücreleri yeterince beslendiğinden, Namaz kılanlarda hafıza ve şahsiyet bozukluklarına daha az rastlanır. Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler. Bu gün tıpta "demans senil" bunama hastalığına uğramazlar.

3. Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip doğrulmaktan dolayı, daha kuvvetli kan deveranına malik olur. Bu sebeple göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvını devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Gözü "Katarakt" veya "Karasu" hastalığından korur.

4. Namaz kılmaktaki izometrik hareketler, midedeki gıdaların karışmasına, safranın kolay akmasına ve dolayısıyla safra kesesinde birikinti yapmamasına, pankreastaki enzimlerin kolay boşalmasına yardımcı olacağı gibi, kabızlığın giderilmesinde de rolü büyüktür. Böbreğin ve idrar yollarının iyice çalkalanmasından, börekte taş oluşumunun önlenmesinde ve mesanenin boşalmasına da yardımcı olur.

5. Beş vakitte kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamayan adale ve eklemleri çalıştırarak artoz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler.

6. Vücut sağlığı için temizlik muhakkak lazımdır. Abdest ve gusül, hem maddi hem de manevi bir temizliktir. İşte namaz temizliğin ta kendisidir. Zira hem bedeni hem de ruhi temizlik olmada namaz olmaz. Abdest ve gusül, bedeni temizliği sağlar. Namaz ibadeti insanı ruhen ve bedenen temizlemiş dinlendirmiş olur.

7. Koruyucu hekimlikte belirli zamanlarda yapılan beden hareketleri çok mühimdir. Namaz vakitleri, kan dolaşımını tazelemek ve teneffüsü canlandırmak için en uygun vakitlerdir.

8. Uykuyu tanzim eden en önemli unsur namazdır. Hata vücutta biriken statik elektriklenme, secde yapmakla topraklama yapmış olur yani statik elektrik boşalır. Böylece vücut tekrar zindeliğe kavuşur. (Hasan Yavaş, Namaz Kitabı, s. 134)
 

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Namaz Kılmayın
Bektaşi'nin biri hocaya gitmiş:
- Hoca bak, Kuran'da açık açık yazıyor: "Namaz kılmayın!"
Hoca köpürmüş:
- Nerede yazıyor, göster bakayım!
Bektaşi almış eline Kuran'ı, Nisa suresinin olduğu sayfayı açmış ve göstermiş hocaya ayeti!
Hoca şaşırmış elbet... Biraz dikkatli bakmış ayete:
- İyi de bunun başında "sarhoşken" var! Burada "Sarhoşken namaz kılmayın" diyor!
Bektaşi arkasına yaslanmış:
- Valla ben o kadarını bilmem!


*

Hem de Oruçluydum
Camide gencin biri çok güzel namaz kılıyormuş. Onu görenler gıptayla:
- "Vay be ne kadar da huşu içinde namaz kılıyor" demişler. Genç namazını bitirmiş, Kendine bakanlara dönerek:

- "Sadece namaz mı? Ben hem de oruçluydum." demiş.

*

Hızlı İmam
Çok hızlı teravih kıldırmayı bir marifet sayan hoca efendi arkadaki cemaat kan ter içinde bırakıp namaza devam ederken, camiden içeri geç kalmış biri girer. O sırada yanında bulunan kan ter içindeki adama: "Çok kıldınız mı? Yetişebilir miyim?" diye sorar. Kan ter içindeki adam yeni geleni şöyle bir süzer."Biz içindeyken yetişemiyoruz amca, sen dışarıdan nasıl yetişeceksin?"

*

İş İnada Bindi
Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir Yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi :
-Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş. Sen Müslüman değil misin?
Yörük ne desin? "Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş. Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında. Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok.
Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş :
-Oğlum, hayvanlara mukayyet ol. İmamla iş inada bindi.

*

Kaza Etmek
Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder.
Şoför sinirlenerek:
- Kaza edin efendim, der. Ne olur yani?
Adam, sakin sakin cevap verir:
- Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen?

*

Ne Faydam Oluyor?
Mehmet Kırkıncı: "Hocam, ben namaz kılmakla Allah'a ne faydam oluyor?" diye soran birine şu cevabı vermiş:
- Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?


*

İçimizdeki Horoz
Çocuk:
- Babacığım, demiş. Bana bir horoz alsan da, sabahları ötüp beni namaza kaldırsa.
Adam:
- Canım oğul, diye cevap vermiş. Senin içindeki horoz ötmedikten sonra, dışarıdaki horozun fayda vereceğini mi sanıyorsun?
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb'i:

- Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Salât, 188
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Müslüman bir kimse, farzların dışında nâfile olarak her gün Allah rızası için on iki rekat namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir köşk yapar
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz." (Buhârî, Salât 52; Müslim, Müsâfirîn 208
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz kılan ağaç

RE: namaz kılan ağaç

herşey ALLAHA secde ediyor
 

zenna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

güzel bi resim herkese ibret olması dileğiyle
;)
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Namaz kıldığında bir daha namaz kılmayacakmışsın gibi kıl

Hz.Ubbâde (R.A.)
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Müminin nûru, gece kıyâmdadır. (Gece-Teheccüd)

Hz.ALİ (R.A.)
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Namaz konusuna önem verin, onu koruyun, fazla olması için çalışın ve onunla Allah a yakınlaşın. Çünkü o, vakitli olarak müminlere farz kılınmıştır. Ateş ehlinin kendilerine Sizi cehenneme sokan nedir?[37] sorulduğunda: Biz namaz kılanlardan olmadık[38] cevabını vereceklerini duymamış mısınız?
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Rasulullah (as) buyurdular ki, münafıklara en ağır gelen namaz yatsı ve sabah namazlarıdır. Eğer bu iki namazdaki hayrın ne olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa onları kılmaya gelirlerdi. Nefsim kudreti elinde olan Allah a yemin olsun ki, ezan okutup namaza başlamayı, sonra halkın namazını kıldırmasını yerime birini bırakmayı, sonrada beraberlerinde odun desteleri olan bir gurup erkekle namaza gelmeyenlere gitmeyi ve evlerini üzerlerine yıkmayı düşündüm. (Buhari, Ezan 29, Husumat 5, Ahkam 52 müslim Mesacid 252, kütüb ü sitte, cilt 9, 2785)
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

3552 - Ukbe İbnu Âmir (R.a) anlatıyor: Üzerimizde develeri gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte) Resülullah aleyhissalâtu vesselâm a geldim, ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim

Güzelce abdest alıp, sonra iki rek at namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vâcib olmasın!
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Namaz sâdece hareketle kalmamalıdır. Kul, namazı kurtulmak istediği bir borç gibi düşünmemelidir. Aksine her an beklediği bir şey gibi özlemeli, Allahu Teala'ya yapılacak en büyük zikrin, şükrün, övgünün, hürmetin, saygının ancak namazla olabileceğini bilmelidir.
 

@hazal@

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
61
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

allah razı osun yusufk kardeşim.eline sağlık.aeo
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz


Soru:
Bir radyoda bir hocaefendi eğer kişinin kazaya kalmış namazlar varsa kişi bu namaz borçların verene kadar beş vakit namazların sünnetlerinin kılamaz, bunun yerine kazaya kalmış namazları kılması gereklidir diye söyledi. Benim kazaya kalmış namazlarım bir hayli çok. Ben sünnetleri terk edip yerine kazalarımı kılmam m gerekiyor? Şu an sünnetlere devam ediyorum. Veya hem kaza borçlarını hem de sünnetleri devam ettirsek sünnetler kabul olur mu? Bir de kazaya namazı kalmış kişi teheccüd namazı gibi nafile namazlar kılabilir mi?
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: namaz

Soru:
Bir radyoda bir hocaefendi eğer kişinin kazaya kalmış namazlar varsa kişi bu namaz borçların verene kadar beş vakit namazların sünnetlerinin kılamaz, bunun yerine kazaya kalmış namazları kılması gereklidir diye söyledi. Benim kazaya kalmış namazlarım bir hayli çok. Ben sünnetleri terk edip yerine kazalarımı kılmam m gerekiyor? Şu an sünnetlere devam ediyorum. Veya hem kaza borçlarını hem de sünnetleri devam ettirsek sünnetler kabul olur mu? Bir de kazaya namazı kalmış kişi teheccüd namazı gibi nafile namazlar kılabilir mi?


Cevap:
Kaza namazı olanların sünnet ve "kuşluk, evvâbîn, teheccüd, tahiyyetü'l-mescid" gibi adı konmuş nafile namazları kılması caizdir. Hanefîlere göre adı konmamış (mutlak) nafile namaz kılmak yerine kaza kılmak efdaldir, tercih edilmelidir. Bu sebeple kazaya kalmış namaz bulunan bir mümin, günlük namazların sünnetleriyle beraber kılmalı, vakit buldukça da ihmal etmeden kaza namazlarını kılmalıdır. Lüzumlu lüzumsuz birçok dünya işi için bir ömür geçirirken kaza kılmak için sünnetleri terketmek sorumluluk duygusuna sahip bir kula yakışmaz.
 

yusufk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
497
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılmayana kız verilmez ve kestiği yenilmez deniliyor. Bu doğru mudur?

RE: Namaz kılmayana kız verilmez ve kestiği yenilmez deniliyor. Bu doğru mudur?

Namaz kılmayan insanın inancına bakılır, kılmayış sebebine nazar edilir. Namazı kılmayışı farz olduğuna inanmayışından mı, yoksa tembellik ve ihmalden midir? Şayet (Allah korusun) namazın farz olduğuna inanmadığı için namaz kılmıyorsa imanı gider, küfre düşmüş olur. Ne kendisine kız verilir, ne de kestiği yenir?

Ancak,namazını imansızlıktan değil de, ihmal ve tembellikten kılmıyorsa o adam iman sahibi ama günahkâr bir Müslümandır. Günahkâr Müslümana ise kız da verilebilir, kestiği de yenilir.

Resûli Ekrem Efendimiz, kızını fâsık birine verene Allah ın lânet edeceğini hadîsinde haber vermiş, kız ve oğlan ana-babalarını böylece ikazda bulunmuştur.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt