Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

[<DAMLA>]

 

[aliye_aliye]

İnsan niçin didinir, çırpınır, ordan oraya koşar? Birşeyler kazanıp rahat bir hayat sürebilmek için değil mi? Karların en üstünü hiç şüphesiz Allah ile alışveriş yapabilmektir. Allahla alış veriş demek sahip olduğumuz, daha doğrusu emanet olarak verilen organ, duygu ve yeteneklerimizi emanet sahibinin emirleri istikametinde kullanmaktır. Nitekim bir ayet-i kerimede, `Allah, mü`minlerden canlarını ve mallarını karşılığında onlara Cenneti vererek satın aldı` buyurulmuştur. Evet, canı, malı Allah`a satmak demek bütün bunları Allah yolunda kullanmak demektir. Süheyb-i Rumi lakabıyla tanınan Süheyb bin Sinan, Allah Resulünden(a.s.m.) sonra hicrete karar verip yola çıktığında müşrikler tarafından yolu kesilmişti. `Sen buraya bir yoksul olarak geldin. Zenginleştin. Şimdi bu malları alıp da gidemezsin` dediler. O ise, yanındaki okdanlığı ve okları göstererek, `Bilirsiniz ki içinizde benim kadar ok atanınız yoktur. Bu oklar bitinceye kadar size ok atarım. Sonra da sıra şu kılınca gelir. Hakkımdan gelmedikçe servetime konamazsınız.` Seslerini kesmişlerdi müşrikler. Hz. Süheyb devam etti: `Eğer sizin niyetiniz parada pulda, malda mülkte ise ben onları size vereyim, yerlerini göstereyim. O zaman benim gitmeme müsaade eder misiniz?` Sevinçle, `Evet` dediler müşrikler. O da bütün servetini onlara bırakıp Resulullaha(a.s.m.) kavuşma iştiyakıyla yollara düştü. Onun için önemli olan para, pul, servet değil, Allah ve Resulü yolunda olmaktı. Bu uğurda gerekirse para da, pul da her şey feda edilirdi. Nitekim o öyle yaptı ve yollara düştü. Nihayet Kuba`da Efendimize (a.s.m.) kavuştu ve başından geçenleri anlattı. Allah Resulü(a.s.m.), `Süheyb kazandı! Süheyb kazandı!` buyurdular. Allah ile yapılan alış verişte Hz. Süheyb kazanmıştı. Nitekim gelen ayet de onu tebrik ediyordu. Bakara Suresinin 207. ayeti olan bu ayet şu mealdeydi: `İnsanlardan öylesi vardır ki Allah`ın rızasını kazanmak için canını seve seve feda eder. Allah ise kullarına karşı çok şefkatlidir.` Evet, Halık-ı Kerim, kendi mülkünü bizden satın alıyor. Karşılığında Cennet gibi büyük bir fiyat veriyor. Hem o mülkü bizim için güzelce muhafaza ediyor, kıymetini yükselttiriyor. Sonra da bize hem baki, hem mükemmel bir surette veriyor. `Fesübhanellah! Cenab-ı Hakkın insanlara fazl u keremi o kadar büyüktür ki, insana vedia [emanet] olarak verdiği malı, büyük bir semeni ile insandan satın alır, ibka ve himaye eder. Eğer insan o malı temellük edip Allah`a satmazsa, büyük bir belaya düşer. Çünkü o malı uhdesine almış oluyor. Çünki, arkasına alırsa, beli kırılır; eli ile tutarsa, kaçar, tutulmaz. En nihayet meccanen fena olur gider, yalnız günahları miras kalır.` Evet, `Baki yoluna sarfolunan her şey bir nevi bekaya mazhar olur.`


ŞABAN DÖĞEN
​

 

[aliye_aliye]

Hayırlı ve Bereketli Cuma'larımız olsun inşallah..
Baki Dualar ile..B)
​

 

[safiye]

s.a. gözel bacım
nasılsın çok uzun zamandır görüşmedik. yazdıklarımın konunla hiçbir alakası yok farkındayım ancak gördüğüm zaman halini sormadan geçemedim. hakkını helal et kardeşim dualarınız özledim:a29: hayırlı akşamlar

 

[aliye_aliye]

s.a. gözel bacım
nasılsın çok uzun zamandır görüşmedik. yazdıklarımın konunla hiçbir alakası yok farkındayım ancak gördüğüm zaman halini sormadan geçemedim. hakkını helal et kardeşim dualarınız özledim:a29: hayırlı akşamlar

Ve Aleyküm Selam güzel kardeşim..
Rabbimiz c.c razı olsun, bu sürpriz mesajla beni sevindirdin.. Forumlarda uzun zamandır seninle hiç karşılaşamadık.. Çok şükür yine bizlerlesin inşallah.. Çok teşekkür ederim güzel kardeşim. Hamd olsun iyiyim ben.. İnşallah sen de çok iyisindir, dilerim her şey yolundadır.. Acizane dualarda buluşmak dileğiyle, Rabbimiz c.c her daim yar ve yardımcın olsun inşallah..
Rabbimize emanetsin güzel kardeşim.. Selam ve Dua ile..B)
​

 

[safiye]

Ve Aleyküm Selam güzel kardeşim..
Rabbimiz c.c razı olsun, bu sürpriz mesajla beni sevindirdin.. Forumlarda uzun zamandır seninle hiç karşılaşamadık.. Çok şükür yine bizlerlesin inşallah.. Çok teşekkür ederim güzel kardeşim. Hamd olsun iyiyim ben.. İnşallah sen de çok iyisindir, dilerim her şey yolundadır.. Acizane dualarda buluşmak dileğiyle, Rabbimiz c.c her daim yar ve yardımcın olsun inşallah..
Rabbimize emanetsin güzel kardeşim.. Selam ve Dua ile..B)
​

hamdolsun kardeşim bir müddet giremedim gaflate ve nefsime yenik düştüm ama rabbime şükürler olsun ki yine buradayım...el açıyorum onca günahtan sonra:a45: özledim benliğimi,rabbimi,imanımı, dinimi ve sizleriş özledim kardeşim...gözyaşlarımla birlikte dualara sığınıyorum işte ))): dualarında yer almak duası ile

 

[aliye_aliye]

hamdolsun kardeşim bir müddet giremedim gaflate ve nefsime yenik düştüm ama rabbime şükürler olsun ki yine buradayım...el açıyorum onca günahtan sonra:a45: özledim benliğimi,rabbimi,imanımı, dinimi ve sizleriş özledim kardeşim...gözyaşlarımla birlikte dualara sığınıyorum işte ))): dualarında yer almak duası ile

Safiye kardeşim, tekrar aktif olmana sevindim.. Hoşgeldin yeniden..B)
Rabbimiz c.c dünyevi ve uhrevi tüm sıkıntılarını gidersin, her daim yar ve yardımcın olsun inşallah güzel kardeşim.. Hayırlı çalışmalarını bekliyor olacağım tekrar.. Dualarda buluşmak duası ile, Rahman ve Rahim olan Mevla c.c'ye emanetsin inşallah..
​

 

[aliye_aliye]

"Satmak" ,"çalıştırtmak" demektir





Akıl aleti kimin hesabına çalışırsa, ücretini de o verir. Nefis hesabına çalıştırılırsa ücreti uhrevidir, daimidir ki, onu da Allah takdir eder.

Nitekim çalıştırmak tabiri, göz hassesinden bahsederken de kullanılmıştır. Nefis hesabına çalıştırılan bir göz geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyrederek, şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir "kavvad" derecesinde hizmetkâr olur. Ücretini içinde bin elem bulunan "acil lezzet" olarak alır. Ama o gözü, Saniine satıp, Onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsa o zaman, bu büyük kainat kitabının bir mütalaacısı, Rabbanî sanat mucizelerinin bir seyircisi derecesine çıkar. Ve küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı olur.

Bu izahta da "gözü Allah'ın izni dairesinde çalıştırmak" ifadesi yeni bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Demek ki, gözü Allah'a satmak onu, O'nun izni çerçevesinde kullanmak demektir.

Öyleyse göz harama nazar etmeyip helâl ile iktifa etmeli, marifetullah balı için bir arı gibi kâinatı çiçek çiçek dolaşmalı, topladığı nektarları aklın tefekkür teknesine atmalıdır ki, o göz Allah'a satılmış olsun, Allah hesabına çalıştırılmış olsun. Buradan anlaşılan; iman ve ibadetin aza ve hasselerle donatılan insan bedeninin kıymetinin birden bine çıktığı olur.

Ona göre nefis ve malını, nefsine ve bedenine takılan aza ve duygularını Allah hesabına satan bir insanın dördüncü kârı, tevekküldür. Allah'a tevekkül etmeyen bir insanın vicdanı daima azablar içinde kalır.

Beşinci kâr ise, insanın bütün o aza ve aletlerinin ibadeti, tesbihatı ve o yüksek ücretleri en muhtaç olduğu bir zamanda cennet yemişleri tarzında insana verilecek olmasıdır.

-Alıntı-

​

 

[aliye_aliye]

Allah'ın istediği ticaret

Allah Kuranında bize çok karlı bir ticaretten bahsediyor... Allah size karşılığında cenneti vererek canınızı ve malınızı satın alıyor... Bir başka ayette ahiret daha hayırlıdır ve devamlıdır diye bildirdiği ahireti kendi bize karşılıksız olarak vermesine rağmen birde cennet vererek satın alıyor.. Ama biz anne karnındaki çocuğun Dünya’dan habersiz olduğu gibi ve balıkların su nimetinden habersiz olduğu gibi bizde ahiret hayatını anlayamıyoruz ve gerekli olan şeyleri de yapmıyoruz. Allah’ın bizden istediği şeylerde nihayetinde muhakkak elimizden çıkacak olan şeylerdir.. Canımız muhakkak bedenimizden ayrılacak ve bu ayrılık neticesinde de biz bütün mallarımızdan ayrılacağız.. Allah’ın bizden istediği de bu emanetleri Allah yolunda kullanmak olmalıdır..

O emaneti Allah’a satmanın karlarından bazıları şunlardır:

1- Fani olan canımız ve malımız baki olur.
2- Cennet gibi bir fiyat veriyor.
3- Bütün değerlerin kıymeti birden bine çıkar. Yani akıl gibi bir değer serserilik görevinin dışında kullanıcısına bir yol gösterici görevini üstlenir.
4- İnsan zayıftır, düşmanları çoktur. Bir Rabbe dayanıp tevekkül etmezse elemler meşakkatler boğar ve mahveder..
5- Vücudundaki tüm aza ve aletlerin senin haberin olmadan yaptığı ibadetleri de sana verilecektir..

O emaneti Allah’a satmamanın zararlarından bazıları şunlardır:

1- Çok sevdiğin hayat, mal, evlat gibi değerlerin seni terk edecek..
2- Verilen emanete hıyanet cezasını çekeceksin..
3- Bütün azalarını hayvan gibi kullandın ve Allah’ın nimetlerine hakaret ettin..
4- Aciz olmana rağmen Allah’a sırtını vermeyip o kadar yükü taşımaya çalıştın..
5- Allah’ın lütfedip sana verdiği akıl göz gibi nimetleri cehennem kapısını açmak için kullandın..

alıntı​

 

[mir_erhan]

Allah'ın istediği ticaret

Allah Kuranında bize çok karlı bir ticaretten bahsediyor... Allah size karşılığında cenneti vererek canınızı ve malınızı satın alıyor... Bir başka ayette ahiret daha hayırlıdır ve devamlıdır diye bildirdiği ahireti kendi bize karşılıksız olarak vermesine rağmen birde cennet vererek satın alıyor.. Ama biz anne karnındaki çocuğun Dünya’dan habersiz olduğu gibi ve balıkların su nimetinden habersiz olduğu gibi bizde ahiret hayatını anlayamıyoruz ve gerekli olan şeyleri de yapmıyoruz. Allah’ın bizden istediği şeylerde nihayetinde muhakkak elimizden çıkacak olan şeylerdir.. Canımız muhakkak bedenimizden ayrılacak ve bu ayrılık neticesinde de biz bütün mallarımızdan ayrılacağız.. Allah’ın bizden istediği de bu emanetleri Allah yolunda kullanmak olmalıdır..

O emaneti Allah’a satmanın karlarından bazıları şunlardır:

1- Fani olan canımız ve malımız baki olur.
2- Cennet gibi bir fiyat veriyor.
3- Bütün değerlerin kıymeti birden bine çıkar. Yani akıl gibi bir değer serserilik görevinin dışında kullanıcısına bir yol gösterici görevini üstlenir.
4- İnsan zayıftır, düşmanları çoktur. Bir Rabbe dayanıp tevekkül etmezse elemler meşakkatler boğar ve mahveder..
5- Vücudundaki tüm aza ve aletlerin senin haberin olmadan yaptığı ibadetleri de sana verilecektir..

O emaneti Allah’a satmamanın zararlarından bazıları şunlardır:

1- Çok sevdiğin hayat, mal, evlat gibi değerlerin seni terk edecek..
2- Verilen emanete hıyanet cezasını çekeceksin..
3- Bütün azalarını hayvan gibi kullandın ve Allah’ın nimetlerine hakaret ettin..
4- Aciz olmana rağmen Allah’a sırtını vermeyip o kadar yükü taşımaya çalıştın..
5- Allah’ın lütfedip sana verdiği akıl göz gibi nimetleri cehennem kapısını açmak için kullandın..

alıntı​

Allah razı olsun ellerine sağlık inşallah daha çok okur daha çok nasipleniriz..
selam ve dua ile

 

[aliye_aliye]

Allah razı olsun ellerine sağlık inşallah daha çok okur daha çok nasipleniriz..
selam ve dua ile

Rabbimiz sizlerden de razı olsun kardeşim..
Amin inşallah, Rabbimiz'in her bir ayet-i kerimesi farklı güzelliklerin birer miftahı.. Muhterem Senai Demirci'nin bu mini tefsiri vesilesiyle de, O'na kurban olmanın mükafatlarını, en kârlı alışverişin ancak O'nunla yapılacak alışveriş olacağını öğrenmiş ve hayatımızı istikametlendirirken, Kur'anî nasslarla yolumuzu çizmiş oluyoruz inşallah..Katılımınız için teşekkür ederim..
Rabbimize emanet olunuz kardeşim. Selam ve Dua ile.
​

 

[-Ammar Bin Yasir-]

[ı]selamun aleyküm kardeşim rabbimiz razı olsun ne güzel bir konudur bu böyle vesile olduğun için sağol inşaallah..[/ı]

 

[erdal]

Selamın Aleyküm Aliye kardeşimiz ...

Bizi bizden daha iyi bilen ve tüm kusurlarımızı bağışlayan yüceler yücesi

Rabbimiz siz kardeşimizden razı ve hoşnut olsun İnşaAllah...

Ellerinize sağlık , güzel bir yazı dizisi olmuş. Biraz akademik olmakla

beraber okumaya gayret ettik.Anladıklarımızı uygulamayı Rabbimiz bizlere

lütfetsin İnşaAllah,sizlerede ecrini.


ihsan ve lütfuna karşılığını veremediğimiz Rabbimize emanet olunuz...​

 

[aliye_aliye]

Selamın Aleyküm Aliye kardeşimiz ...

Bizi bizden daha iyi bilen ve tüm kusurlarımızı bağışlayan yüceler yücesi

Rabbimiz siz kardeşimizden razı ve hoşnut olsun İnşaAllah...

Ellerinize sağlık , güzel bir yazı dizisi olmuş. Biraz akademik olmakla

beraber okumaya gayret ettik.Anladıklarımızı uygulamayı Rabbimiz bizlere

lütfetsin İnşaAllah,sizlerede ecrini.


ihsan ve lütfuna karşılığını veremediğimiz Rabbimize emanet olunuz...​

Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatühü Kıymetli Abimiz.
Rahman ve Rahim Mevla siz abimizden de daimen razı ve hoşnut olsun..
Okuduğunuz, güzel dualarınız ve ilginiz için çok teşekkür ederim..Sizlerin de ecrini ziyade eylesin Rabbimiz inşallah. Muhterem Senai Demirci Hocamızın anlatımı acizane kanaatimce sade idi.. Sanırım eklediğim diğer tefsirler, akademik gelmiş olabilir değerli abimiz. Acizane bazı tefsirlerden alıntı yapmanın uygun olacağını düşünmüştüm.. Güzel dualarınıza Rabbimiz ahsen suret ile icabet buyursun inşallah.. Alışverişlerin en kârlısını yaparak O'nun huzuruna varmak nasip olsun..Amin..
Selam ve Dua ile, Rabbimize emanet olunuz inşallah.Hayırlı günler.
​

 

[aliye_aliye]

[ı]selamun aleyküm kardeşim rabbimiz razı olsun ne güzel bir konudur bu böyle vesile olduğun için sağol inşaallah..[/ı]

Ve Aleyküm Selam güzel kardeşim..
Rahman senden de ebeden razı olsun.. Teşekkür ederim kardeşim..
Cuma'n mübarek olsun inşallah.. Rabbimiz yar ve yardımcın olsun her daim. Rabbimize emanetsin. Selam ve Baki Dua ile..B)
​

 

[aliye_aliye]

=O'na Kurban Olanlar, Varlıklarını O'na Satanlar=

TABERİ, "İSMAİL'İN KURBAN EDİLMESİ"Nİ ANLATIYOR





İbrahim (a.s.) rüyayı görünce oğlu İsmail'e:
-Ey oğlum! Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm! Dedi. Onu alıp kurban yerine götürdü.

Oğlunun anasına(Hacer'e):
-Bu çocuk büyüdü. Onu benimle gönder! Dedi.

İbrahim (a.s.) oğlunu aldı. Bir keskin bıçak yanına alarak, oğlu İsmail'le yola çıktı. Göklerin melekleri, bu hali görüp ağlaştılar.

-Yarabbi, dediler, İbrahim, ne büyük köledir. Onu, Sen'den ötürü ateşe attılar. Hiç kaygılanmadı.
Şimdi de:
-Oğlunu kurban et! Diyorsun, yine kaygılanmıyor.

İbrahim(a.s.), oğlu ile dağa çıkmaya başladı. Dağa bir sarsılma geldi:
-Bu ne gündür ki, bir Peygamber, oğlunu benim üstümde öldürecek! Dedi.
Dağ titreyince, İbrahim(a.s.)'ın oğlu İsmail korktu. Babasına:
-Ey baba! Dedi. Bu dağ niçin böyle sarsılıyor?

İbrahim(a.s.):
-Ey oğul, dedi, Yüce Allah, her şeye Kadir'dir, her ne dilerse yapar!

İblis ise, İbrahim'in Allah'a vefasına üzüldü. Ne yapacağını, ne edeceğini bilemedi. İsmail'in anasının yanına geldi:
-Ya Hacer! Dedi. İbrahim, senin oğlunu nereye götürdü?

Hacer:
-Babası ile birlikte gitti. Dedi.

Şeytan:
-Sana söylemedi, ama İbrahim, oğlunu alıp öldürmeye götürdü. Dedi.

Hacer:
-Sen İblis'sin. Allah'ın Peygamberi, oğlunu nasıl öldürür? Sen bunu nasıl söylersin?

Şeytan:
-Oğlunu öldürmesini, Allah buyurdu! Diye cevap verdi.

Hacer:
-Eğer bu Allah'ın buyruğu ise, ben de o buyruğa baş eğerim! Dedi.
Şeytan, Hacer'den umudunu kesince, İsmail'e geldi ve onu aldatmak istedi. Çünkü çocukların gönlünün zayıf olacağını düşünüyordu. Onun ardından yetişip:
-Ey oğul, baban seni öldürmeye götürüyor. Dedi.

Çocuk İsmail:
-Sen İblis'sin, bu Allah'ın babama bir buyruğudur! Dedi. Eğer, bu, Allah'ın bir emri ise, ben o emre boyun eğerim! Dedi.

Oğuldan da ümit kesen Şeytan, İbrahim(a.s.)'ın karşısına dikildi:
-Rüyanda sana İblis; 'Bu oğlunu kurban et' dediği için oğlunu öldürmeğe gidiyorsun. Eğer onu öldürürsen, Allah'a asi olursun! Dedi. İbrahim(a.s.), onun Şeytan olduğunu anladı.
-Ey Allah'ın düşmanı! Dedi. Hiç bana layık mıdır ki senin sözüne kanarak, Yüce Allah'ın buyruğundan ayrılayım?
İblis, bu sözlerden ümidini kaybetti. Yine geri döndü, gitti. İbrahim(a.s.) da o dağa çıkp, oturdu. Oğlunu da önüne oturttu.
Yukarda geçtiği gibi Kur'an şöyle der:
"Ne zaman ki o(çocuk), onunla beraber koşacak (yaşa) erişti; (İbrahim) dedi ki:
"Ey oğlum, ben, rüyamda seni boğazlarken görüyorum. Bak, sen ne görüyorsun(diyorsun)." (İsmail) dedi ki:
"Ey babam, emrolunduğun şeyi yap! Sen beni, İnşallah, sabredenlerden bulursun."

[SAFFAT (37)/102] ​

İsmail:
-Ey baba! Keşke bu olayı bana evde söyleseydin. Annemle helalleşip, evden çıkardım! Dedi. Bu söz üzerine baba, oğul sarılıp kucaklaştılar. Ağlaşıp gözyaşı döktüler.
İsmail sonra:
-Ey baba! Dedi. Allah'ın hükmünü tez yerine getir! O emre uy! Vakit geçirme ki, Allah'a asi olursun! Hem, belki de anam bunu işitir. Gelir, beni senin elinden alır. O duyup işitmeden elini tez tut.
İsmail, böyle deyince, İbrahim(a.s.) da iki bileğini sığadı. İsmail'in ellerini sıkıca bağladı. Boğazlamaya hazırlandı. Sonra İsmail'i, sağ yanı üstüne yatırdı. İsmail, Yüce Allah'a, gönülden teslim oldu. Boğazına bıçağın vurulmasını bekliyordu. İbrahim(a.s.)'ın ise eli titriyordu. Gözyaşları, İsmail'in yüzüne düştü. O da gözlerini açtı, babasının yüzüne baktı. Onun kendisine kıyamadığını anladı.
Ona:
-Ey baba! Dedi. Beni boğazlamaya kıyamıyorsun! Hemen yüzümü ört ki, yüzüme bakıp bana kıyamamazlık etmeyesin. Hem de anamada, hakkını helal etmesini söyle!
Bir rivayete göre de İsmail şöyle demişti:
-Ey baba! Beni yüzümün üstüne döndür. Belki yüzüme bakınca şefkatin artar, beni boğazlayamazsın.
İbrahim de öyle yaptı. Bıçağını, oğlunun ensesine koydu:
"Bismillah!" diyerek, bıçağını kuvvetle bastırdı. Bıçağın ağzı, ters döndü. İsmail'i kesmedi.
İsmail:
-Baba, niçin geç davranıyorsun? Bıçağa ne oldu ki beni kesmiyor? Diye sordu.
İbrahim:
-Bilmiyorum ki ne oldu. Ben ne kadar uğraşsam, bıçak kesmiyor. Allah'ın hikmetinden acayiplikler görüyorum! Dedi.
İsmail:
-Bir daha bıçağı sağlamca tut! Kuvvetlice bas! Belki boğazımı kesersin! Dedi.
İbrahim, bütün kuvvetiyle bıçağı bastırdı. Bıçak, Yüce Allah'ın emri ile ikiye katlandı. Hiç kesmedi. O anda Yüce Allah, Cebrail'i gönderdi. Cebrail, bir beyaz koç getirdi. Gözleri siyahtı. Ayakları ve boynuzları da siyahtı. Cebrâil, koçun boynuzundan tutup, o dağa indirdi. İbrahim(a.s.)'ın yakınında durdu.
Yüce Allah:

Ve Biz, ona: "Ey İbrahim!" Diye seslendik.
"Sen, rüyana sadık oldun. Muhakkak Biz, muhsinlere, böyle ihsanda bulunuruz."

[SAFFAT (37)/104-105]​

Diye buyurdu. İbrahim(a.s.), bu sözü işitince, Yüce Allah'ın vahyinin heybetinden titredi. Bıçak elinden düştü. Cebrail 'in; "Allahü Ekber, Allahü Ekber" sesini işitti. Başını kaldırdı. Onu gördü:
-"Allah'tan başka İlah yoktur!" Dedi.


Oğluna:
-Başını kaldır! Bak! Yüce Allah, bize, "bayram-sevinç" verdi! Dedi.
İsmail baktı, Cebrail'i gördü. Koç elindeydi. Kendisi de; "vallahü Ekber ve lillâhilhamd!". Dedi.

İbrahim'e selam olsun.
Biz, muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.

Muhakkak o, bizim mü'min kullarımızdandır.​

Kaynaklar:
1) Kur'an-ı Kerim
2)Tarih-i Taberi, çev: M.Faruk Gürtunca, Sağlam Yy, İst.

​

 

[kimkimdir]

Müminler içinde ALLAH'a verdikleri sözde duran nice erler var.
İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir;
Kimi de (Şehitliği) beklemektedir.
Onlar hiç bir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.


Ahzâb - 23​

 

[Nadas06]

Allah razı olsun ...