Müslümanlar Arasi Ilişkilerde Sorumluluk
20. Hasta Kardeşini Ziyaret Eder.
Bir müslüman,hasta kardeşini ziyaret eder ve bunu üzerine İslami bir borç olarak kabul eder.Çünkü Resulullah şöyle buyurmaktadır:
"Hastaları ziyaret ediniz.Aç kimseleri doyurunuz.Esirleri serbest bırakınız."(Buhari)
Bera b. Azib de şöyle der;
"Resulullah bize HASTA yı ziyaret etmeyi,CENAZE yi kajdırmayı, AKSIRANA Yerhamukellah demeyi,YEMİN edenin yeminini kabul etmeyi,MAZLUMA yardımı,DAVETE İCABETİ ve SELAMI açıktan açığa çokça vermeyi EMRETTİ."(Buhari-Müslim)
Hasta ziyaretinden daha bereketli bir amel yok gibidir.Zayıf ve hasta kardeşini ziyaret eden müslüman,Rabb 'i nin huzuruna çıkar.Allah onun amelini gözetler ve sevap verir.Allah 'ın şeref ve bereketlendir diği ziyaret ne büyük bir ziyaret,ne büyük bir ameldir!
Allah(CC) kıyamet günü:
"Ey Ademoğlu!Ben hastalandım,Beni ziyaret etmedin!"buyurur.Kul;
"Ya Rab!Sen Alemlerin Rabb 'i sin,ben Seni nasıl ziyaret ederim?"der
"Filan kulumun hasta olduğunu bilmiyor muydun ki,onu ziyaret etmedin?Onu ziyaret etseydin Beni onun yanında bulacağını bilmedin mi?"der.
Böylelikle,hasta hiçbir zaman kendisinin yalnız olduğunu hissetmez. Onu ziyaret edenlerin duaları onun acılarını hafifletecektir.Bu ise, kardeşliğin zirvesidir.
İslam'ın getirdiği bu sosyal dayanışma başka hiçbir din ve toplumda görülmez.Müslümanlar,bu güzel sünneti nesilden nesile aktardılar.
Böylece bu sünnet onların sosyal hayatlarında birbirlerine karşı sevgi,şefkat,yardımlaşma ve dayanışmanın bir simgesi oldu.Bu sünnet ile yaralar sarılır,mahzunun gözyaşı silinir,üzüntü perdesi kalkar,ümitsizlik karanlığı aydınlanır,sevgi bağları kurulur,kardeşlik bağları güçlenir,vefa kaynağı fışkırır ve ümit gülücükleri belirir.
21. Cenazede Bulunur.
Muttaki ve şuurlu müslüman,Resulullah(SAV)'in emrine uyarak cenazelerde hazır bulunur
Cenazede,İslami yoldan ayrılanları,meşgul olduğu bi'datlerden sakındırıp doğru yola davet eder ve cenaze sahiplerinin ölüm acılarını hafifletmek için onlarla ilgilenir,onları teskine çalışır.Sabredildiği takdirde nail olacakları sevaptan bahsedilir.
Müslüman,vefat eden kardeşine,Resulullah(SAV)'in,Ebu Seleme(r.a.)'a ölümünde yaptığı duayı yapar.O DUA ŞUDUR:
"Allah 'ım Ebu Seleme 'yi bağışla.Derecesini hidayete erenlerin arasına yükselt. Arkasın
dan onun yerini tutacak kimse halket.Bizi ve onu bağışla,Ey Alemlerin Rabbi!Kabrini genişletip onu oradan nurlandır."(Müslim)
Muttaki bir müslüman,cenaze defnedilinceye kadar hazır bulunur.Çünkü Resulullah(SAV) 'in haber verdiği büyük sevabı kaçırmaması lazımdır.Resulullah şöyle buyurur:
"Cenazede,namaz kılınıncaya kadar orada bulunanlara sevap olarak bir kırat, defnedilince ye kadar bulunanlara iki kırat vardır."
"İki kırat nedir?"diye sorulunca,Resulullah;
"İki büyük dağ gibidir."(Buhari-Müslim) buyurdular.
İslam,cenazeyi defnedilinceye kadar takip etmeyi teşvikle müslümanlar arasındaki kardeşliği ve vefa duygularını kuvvetlendirmektedir.Bir acısı olanlar da bu gibi durumlar da,cenazenin arkasında sıralanmış müslümanların taziyesi ile teselli bulurlar. Çünkü namaz kılanlar,ölüleri için şefaatçi olacaktır.
Avf b. Malik(r.a.),Peygamberimiz(SAV)'in bir cenaze namazı kılarken şu duayı okuduğunu duyduğunu rivayet etmektedir;
"Allah 'ım!Onu bağışla,ona acı,ona afiyet ver,onu affet ve onu güzel ağırla,yerini genişlet, onu kar,su ve dolu ile yıka,onu günahlardan beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi temizle.Ona dünyadaki yurduna bedel daha hayırlı bir aile ihsan et.Onu cennete koy,onu kabrin fitnesinden ve cehennemin azabından koru."
Avf b. Malik(r.a.) bu duayı duyunca:
"Bu ölünün yerinde olmayı temenni ettim."demiştir.(Müslim)
Müslümanın,kardeşinin ölümünde bile onu terk etmemesi,sosyal hayatın bütün boyutlarını kavradığının bir delilidir.
Hayat sadece düğünler ve mutlu günlerden ibaret değildir.Düğün de vardır..ölüm de. sevinç ve hüzün ikisi bir aradadır.Zorluk ve kolaylıkta,gülmek ve ağlamakta beraberlik vardır.Kardeşliği böylesine mükemmel tesis eden bir düzen ve yapılanma acaba başka hangi sistem,ideoloji ve hayat tarzında vardır?YOKTUR..Çünkü İslam VAHYE dayanırken, İslam 'ın dışındaki bütün sistemler BEŞER kaynaklıdır.Beşerin ise,İlahi vahyin üzerinde kurallar koyması ve LAİK AHLAK oluşturma çabası boşunadır.Çünkü bu insanın fıtratına terstir.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Müslümanların,kendi aralarındaki ilişkilerinde uymaları gereken ahlaki vasıflar şüphesiz ki,bunlardan ibret değildir.Bunlara ayrıca şu MADDELERİ de ilave etmek mümkündür:
* Hakk'a çağırması,
* Müslümanların arasını yapmaya çalışması,
* İyiliği emredip-kötülükten alıkoyması,
* Riya ve gösterişten uzak durması,
* İyiliğe teşekkür edip,mukabelede bulunması,
* Kardeşlerini sevindirmesi,
* Adaleti gözetmesi,
* Zulmetmemesi,
* Şerefli işlere talib olması,
* Kardeşinin başına gelen bela ve musibete üzülmesi,
* Yaptığı iyilikleri başa kakmaması,
* Misafirperver olması.....................vb.
Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerin ışığı altında,emir ve tavsiye edilen bu hususlara dikkat eden fertler,birlik ve beraberliklerini böylece kuvvetlendirirler.Aralarındaki muhabbet, sevgi ve yardımlaşma hisleri güçlenir.Birbirlerine güven gelir.Rabb 'lerinin rızasına ve ahiretteki cennet nimetlerine kavuşurlar.
Kurtuluşa ermemiz,birbirimizi sevmek ve Allah 'ın dinine muhalefette bulunanlara karşı birlik olup beraberce hareket etmekten geçmektedir.
Sözlerimizi ASR Sure-i Celilesinin Meali ile bitirelim:
"Asra yemin olsun ki;Şüphesiz insanlık hüsrandadır.İman edenler,Salih amel işleyenler ve Birbirlerine Hakk 'ı ve Sabr 'ı tavsiye edenler bundan müstesnadır."