1- Müslüman hanımın elbisesinin, mahremi olmayan erkeklere karşı bütün bedenini örtecek bir şekilde olması gerekir. Mahremlerinin önünde ise ancak yüzü, elleri ve ayakları gibi açması adet olarak görüle gelmiş yerlerini açar.
2- Elbisenin, arkasından teni gözükmeyecek şekilde şeffaf olmayıp örttüğünü kapatması, setredici olması gerekir.
3- Elbisenin, kadının organlarının hacmini dışa vuracak kadar dar olmaması gerekir. Müslim’in Sahih’inde Peygamber sallallahu aleyhi vesellem den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cehennem ehlinden henüz görmediğim iki grup insan vardır. (Bunların biri) giyimli fakat çıplak, meyleden ve meylettiren, başları deve hörgüçlerini andıran kadınlardır. Bunlar cennete girmezler, kokusunu da almazlar. Diğeri ise beraberlerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan ve onlarla Allah’ın kullarını döven erkeklerdir.”
Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[1] şunları söylemektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem efendimizin “giyinmiş fakat çıplak” sözleri kadının kendisini örtmeyecek elbiseler giyinmesi diye açıklanmıştır. Böyle bir kadın elbise giyiniyor gibidir, amma gerçekte çıplaktır. Mesela tenini gösteren ince elbise yahut ta kalçaları, kolları ve buna benzer yaratılışının organlarını açığa çıkartan dar elbise gibi. Gerçek şu ki, kadının giyimi onu örten, bedenini ve organlarının hacmini, kalın ve geniş olduğundan ötürü göstermeyen giyimdir…”
4- Kadın giyiminde erkeklere benzemeye çalışmamalıdır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem erkeklere benzemeye çalışan kadınlara ve yine kadınlar arasından erkek kılıklarına giren kadınlara lanet etmiştir. Giyim noktasında kadının erkeğe benzemesi ise her toplumun kendi örfüne göre, tür ve nitelik itibari ile erkeğe özgü olan elbiselerinde erkeğe benzemeğe çalışmasıdır. Şeyhül-İslam İbn Teymiyye Fetvalarında[2] şunları söylemektedir: “Buna göre erkek ile kadın elbisesi arasındaki fark, erkekler için elverişli olan ile kadınlar için elverişli olanın ayırd edilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu da erkeklere ve kadınlara uygun olan giyim çeşidinin belirlenmesi ile ilgilidir. Bu da erkeklerin giymekle emrolundukları şeyle kadınların giymekle emrolundukları tarza uygun olandan ibarettir. Kadınlar süslenmeksizin, ortada görünmeksizin örtünmek ve tesettüre bürünmekle emrolunmuşlardır. Bundan dolayı kadınlar ezan okunurken, telbiye getirirken seslerini yükseltmeleri, Safa ile Merve’nin üstüne kadar çıkmaları, erkeklerin elbiselerini çıkardıkları gibi ihramda elbise çıkarmaları ile emrolunmamışlardır. Erkek başını açmakla alışılmış elbiseleri giyinmemekle emrolunmuştur. Alışılmış elbiseler ise onun azalarına göre biçilmiş olan elbiselerdir. O bakımdan ihramlı olan erkek gömlek pantolon bornoz ayakkabı gibi şeyler giymez.” Daha sonra şunları söylemektedir: “Kadına gelince ona herhangi bir elbise çeşidi yasaklanmış değildir. Çünkü kadınlar örtünmekle ve tesettürle emrolunmuşlardır. Bunun aksine iş yapması onun için meşru değildir. Ancak peçe takması ve eldiven giyinmesi (ihramda) yasaktır. Çünkü organın ölçülerine göre bir elbise çeşididir ve böyle bir elbiseye de ihtiyacı yoktur.”
Daha sonra onun yüzünü bunun dışındaki şeylerle örteceğini söz konusu etmekte ve sonunda şunları söylemektedir: “Erkek ile kadının erkeği kadınlardan ayırdedecek şekilde elbiseleri arasında fark olmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıktığına, kadınların giyecekleri elbiselerde onun maksadını gerçekleştirecek şekilde tesettür ve örtünme niteliğinin bulunmasının zorunluluğu anlaşıldığına göre bu bahsin de asıl ilkesi böylece ortaya çıkmış bulunmaktadır. Eğer elbise çoğunlukla erkek elbisesi ise kadına bunu giymenin de yasaklandığı anlaşılmaktadır.” Sonra da şunları söylemektedir: “Eğer elbisede az örtmek ve erkeğe benzerlik bir arada bulunacak olursa bu iki sebepten dolayı böyle bir kıyafet yasaktır. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır…”
5- Kadın süslenerek dışarıya çıkanlardan sayılmaması için evinden dışarıya çıktığı vakit, elbisesinde dikkatleri çekecek şekilde süs bulunmamalıdır.[1] XXII, 146.
[2] XXII, 148-149 ve 155.
2- Elbisenin, arkasından teni gözükmeyecek şekilde şeffaf olmayıp örttüğünü kapatması, setredici olması gerekir.
3- Elbisenin, kadının organlarının hacmini dışa vuracak kadar dar olmaması gerekir. Müslim’in Sahih’inde Peygamber sallallahu aleyhi vesellem den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cehennem ehlinden henüz görmediğim iki grup insan vardır. (Bunların biri) giyimli fakat çıplak, meyleden ve meylettiren, başları deve hörgüçlerini andıran kadınlardır. Bunlar cennete girmezler, kokusunu da almazlar. Diğeri ise beraberlerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan ve onlarla Allah’ın kullarını döven erkeklerdir.”
Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[1] şunları söylemektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem efendimizin “giyinmiş fakat çıplak” sözleri kadının kendisini örtmeyecek elbiseler giyinmesi diye açıklanmıştır. Böyle bir kadın elbise giyiniyor gibidir, amma gerçekte çıplaktır. Mesela tenini gösteren ince elbise yahut ta kalçaları, kolları ve buna benzer yaratılışının organlarını açığa çıkartan dar elbise gibi. Gerçek şu ki, kadının giyimi onu örten, bedenini ve organlarının hacmini, kalın ve geniş olduğundan ötürü göstermeyen giyimdir…”
4- Kadın giyiminde erkeklere benzemeye çalışmamalıdır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem erkeklere benzemeye çalışan kadınlara ve yine kadınlar arasından erkek kılıklarına giren kadınlara lanet etmiştir. Giyim noktasında kadının erkeğe benzemesi ise her toplumun kendi örfüne göre, tür ve nitelik itibari ile erkeğe özgü olan elbiselerinde erkeğe benzemeğe çalışmasıdır. Şeyhül-İslam İbn Teymiyye Fetvalarında[2] şunları söylemektedir: “Buna göre erkek ile kadın elbisesi arasındaki fark, erkekler için elverişli olan ile kadınlar için elverişli olanın ayırd edilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu da erkeklere ve kadınlara uygun olan giyim çeşidinin belirlenmesi ile ilgilidir. Bu da erkeklerin giymekle emrolundukları şeyle kadınların giymekle emrolundukları tarza uygun olandan ibarettir. Kadınlar süslenmeksizin, ortada görünmeksizin örtünmek ve tesettüre bürünmekle emrolunmuşlardır. Bundan dolayı kadınlar ezan okunurken, telbiye getirirken seslerini yükseltmeleri, Safa ile Merve’nin üstüne kadar çıkmaları, erkeklerin elbiselerini çıkardıkları gibi ihramda elbise çıkarmaları ile emrolunmamışlardır. Erkek başını açmakla alışılmış elbiseleri giyinmemekle emrolunmuştur. Alışılmış elbiseler ise onun azalarına göre biçilmiş olan elbiselerdir. O bakımdan ihramlı olan erkek gömlek pantolon bornoz ayakkabı gibi şeyler giymez.” Daha sonra şunları söylemektedir: “Kadına gelince ona herhangi bir elbise çeşidi yasaklanmış değildir. Çünkü kadınlar örtünmekle ve tesettürle emrolunmuşlardır. Bunun aksine iş yapması onun için meşru değildir. Ancak peçe takması ve eldiven giyinmesi (ihramda) yasaktır. Çünkü organın ölçülerine göre bir elbise çeşididir ve böyle bir elbiseye de ihtiyacı yoktur.”
Daha sonra onun yüzünü bunun dışındaki şeylerle örteceğini söz konusu etmekte ve sonunda şunları söylemektedir: “Erkek ile kadının erkeği kadınlardan ayırdedecek şekilde elbiseleri arasında fark olmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıktığına, kadınların giyecekleri elbiselerde onun maksadını gerçekleştirecek şekilde tesettür ve örtünme niteliğinin bulunmasının zorunluluğu anlaşıldığına göre bu bahsin de asıl ilkesi böylece ortaya çıkmış bulunmaktadır. Eğer elbise çoğunlukla erkek elbisesi ise kadına bunu giymenin de yasaklandığı anlaşılmaktadır.” Sonra da şunları söylemektedir: “Eğer elbisede az örtmek ve erkeğe benzerlik bir arada bulunacak olursa bu iki sebepten dolayı böyle bir kıyafet yasaktır. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır…”
5- Kadın süslenerek dışarıya çıkanlardan sayılmaması için evinden dışarıya çıktığı vakit, elbisesinde dikkatleri çekecek şekilde süs bulunmamalıdır.[1] XXII, 146.
[2] XXII, 148-149 ve 155.