RE: ***MÜMİNİN 14 ŞUBATI***
[big]AŞKTA İHLAS VAR[/big]
İhlasla aşkın çok benzerlikleri mevcut. Mesela r0;Bugün ihlaslı olmaya karar verdim. Saat 14.20 sularında ihlaslı olucamr1; denmez. Riyasız, galatsız, samimi, duru, iyi niyetli ve Rıza için bir iş yapılırsa ihlaslı olur. Aşık olmaya da karar verilmez. Aşk ne zaman, nerede kimin kalbine geleceğine kendisi karar verir. Yani ilahi bir rast gelme ile Allah kalpleri rezonans ettirir ve duygu frekansları girişime uğrarsa (elektrik aldım diyorlar ya) aşk doğar. Aşk, baştan aşağı samimiyet kokar, ihlas gamzelidir. Durudur. Duyguların incelmesini, hislerin keskinleşmesini, zihnin yükselmesini, kalbin gözlerinin açılmasını ve duyarlılığı getirir.
[big]AŞKTA KUTSALLIK VAR [/big]
Evet, keskinleşen duygular, incelen kalp, yükselen zihin ve olgunlaşan ruhunla hayata farklı bakmaya başlarsın. Ağzından, burnundan ve tüm hücrelerinden SEROTONİN, DOPAMİN, ENDORFİN vs. fışkırmaya başlar. Aşk, mutluluk, şevk, bağışıklık hormonların sular seller gibi akar. Yaprakların hışırtısı, cırcır böceğinin tespihatı, yıldızlar, seni duygulandırmaya başlar. Her bir yağmur tanesiyle inen melekleri bir bir görürsün. Hayalen asırlar öncesine gider, vazife başındaki elçiyle görüşür, konuşursun. Kurr17;an okunurken gözlerin dolar, kıyamda ağlar, rükuda hıçkırır, secdede inlersin. Sevgi dürbünüyle yitirilmiş cennetleri buradan seyredersin. Yani AŞK ALLAHr17;I KALBİNE DAVET ETMEKTİR. BİRİNE AŞIK OLAN KİŞİ ONUN YÜZÜNDE ALLAHr17;IN YÜZÜNÜ (Cemal) GÖRÜR... KISACASI BİRİNE AŞIK OLAN ALLAHr17;A DA AŞIK OLMUŞ DEMEKTİR...
[big]HER GÜN ŞUBAT 14 [/big]
Böylece ihlaslı, temiz, odaları paklanmış ve sahibi davet edilen KALBE ALLAH yerleşir. Böyle bir kalbe vesile olan SEVGİLİ de oradadır. Artık her gün 14 Şubatr17;tır. Her an bir elinde GÜL, diğer elinde çikolata, içinde Yaratıcır17;yı barındıracak kadar geniş olan kalbinizde SEVGİLİLER GÜNÜ kutlanır, uçsuz bucaksız derinliklerde muhteşemlikler yaşanır. Ailelere haber verilir, söz, nişan yapılır ve cennetteki köşklerin projesine uygun, pembe panjurlu yuvanın tasarımları yapılır.
Evet, AŞK ilahi endeksli, samimi, katıksız duygu yoğunluğunu ifade eder. Aşık olunan kişi, insanın SEVGİLİSİDİR. Nezahet çerçevesinde, ciddi evlilik niyetiyle, kırmızı çizgilere riayetle, iyi niyetli, kibar, soylu ve onurlu bir ilişki başlamıştır. Evlilikten sonra da AŞK ve SEVGİLİLİK devam eder, gerçek aşklar da... Yoksa, kenar mahalle aşkı da diyebileceğimiz, cismaniyete dayalı, şartlara, fiziksel ölçülere, fallara ve burçlara dayanan, seviyesiz, günah kokulu, r0;arka sokaklarda neler oluyor?r1; ya da r0;cebine gelen mesajlar kimden?r1; sorularıyla yıkılan kumdan şatolar, kartondan evler değil 14 Şubatr17;ta kutlanan...
[big]HERKESE VE HER ŞEYE AŞK [/big]
İnsan yaratılan canlı, cansız neye aşık olursa olsun onun özündeki muhteşem ESMAr17;yı görüp, önce ve sonra, zahir ve batın her şey ve herkesle beraber önce Allahr17;a aşık olur. Onun dışında her ANNE bir sevgilidir. Tabii ki baba da. Kurda-kuşa, börtüye-böceğe, dağa-taşa hatta bize AŞKI anlatan ŞAİRLERİN aşık olduğu KELİMELERE de aşık olur insan. Kimisi işine kimisi kendine aşıktır. Önemli olan bu aşkları baki kılmak, ebediyete, sonsuza taşımak ve asla PUTLAŞTIRMAMAKTIR. Zira kalbe putlaştırılmış sevgi girince Allah uzaklaşır.
[big]NASIL SEVELİM? [/big]
* Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mâna-yı harfiyle sevelim. Mâna-yı ismiyle sevmeyelim: Yani, güzel bir şey gördüğümüzde r0;Ne kadar güzel yaratılmışr1; diyelim, r0;Ne kadar güzelr1; demeyelim. Ve kalbin derûnuna, başka muhabbetlerin girmesine meydan vermeyelim.
* Nefsine muhabbet, ona acımak, terbiye etmek, zararlı heveslerden alıkoymaktır. O vakit nefis sana binmez, seni hevâsına esir etmez. Belki sen nefsine binersin. Onu hevâya değil, Hüdâr17;ya sevk edersin.
* Enbiya ve evliyaya sevgi bazen faydasız kalır, sen de öyle sevme. Sevgide aşırıya gidip fâni insanlara r0;uluhiyetr1; atfedenlerden olma. Böyle bir sevgi ahirette cezaya sebep olduğu gibi, bu çok sevdiklerini sandıkları zâtlar da ahirette onlardan davacı olacaktır!
* Hayat arkadaşına duyulan sevgi, onun huy güzelliğine, şefkat kaynağı ve rahmet hediyesi oluşuna bina edilmelidir. O eşe samimî muhabbet ve merhamet edersen, o da sana ciddî hürmet ve sevgide bulunur. İkiniz yaşlandıkça bu hâl fazlalaşır. Hayat mutluluk içinde geçer. Yoksa sadece yüz güzelliğine muhabbet olsa, o muhabbet çabuk bozulur, iyi geçimi de bozar.
* Anne ve babaya karşı sevgin, Cenâb-ı Hak hesabına olduğu için ibâdet niteliğindedir. Gayet samimi olarak onların hayırlı uzun ömürler sürmesini istersin. Onların yüzünden daha ziyade sevap kazanayım diye samimî hürmetle onların hizmetine koşmaya çalışırsın. Eğer bu sevginin özünü fani dünya zevkleri ve menfaat oluşturursa, onlar yaşlandıkları ve sana yük olacak bir vaziyete girdikleri zaman en süflî ve en alçak bir his ile onların r0;hâlâ yaşıyor olmalarından rahatsızr1; olursun. Daha hayatta iken r0;mirasr1; kavgası verir, senin hayat sebebin olan o insanların ölümlerini arzu etmek gibi bir vahşete düşersin.
* Evlâdına yönelttiğin sevgi karşılıksız ve hasbidir. Cenâb-ı Hakkr17;ın senin terbiyene emanet ettiği sevimli, tatlı o canlılara muhabbet tarifsiz bir muhabbet, eşsiz bir nir17;mettir. Ne musibetleriyle fazla elem çekersin ne de ölümleriyle mer17;yusâne feryad edersin. Çünkü sevgin Rahmanidir.
* Dostlarına muhabbetin eğer r0;Lillahr1; içinse, onlardan ayrılman, hatta onların ölümleri kardeşliğinize ve manevi bağlarınıza mâni olmadığı için, o mânevî muhabbet ve ruhanî irtibattan her zaman istifade edersin. Bu sevgi Allah rızası için olmazsa bir günlük kavuşma lezzeti, yüz günlük ayrılık sıkıntısını netice verir.
Netice olarak, Allah için sevmeli, Rabbimiz in hoşnut olduğu şey ve işlere gönül vermeliyiz.
[big]SEVMEYİ BİLİYOR MUYUZ? [/big]
Sevmeyi bilmiyoruz. Öğrenmek için Efendimizr17;in (sas) hayatını ve sözlerini çok iyi öğrenmemiz gerekiyor. Onun her hali bizim için r0;usve-i hasener1; yani en güzel örnektir. Her şeyin özüne r0;imanr1;ı ve r0;iman kardeşliğinir1; koyabilen bir muhabbetin en şâhikasındaki isimdi o. Eğer O (sas) sevgide tevhidden uzaklaşsaydı, amcası Hz. Hamzar17;yı şehit eden Vahşi, tövbe edip Müslüman olduğunda asla onun İslâmr17;a girmesine izin vermez, hakkındaki r0;vur emrir1;ni kaldırmazdı. Yine Allahr17;ın aslanı Hz. Hamzar17;yı şehit ettiren Hindr17;e dünür olmaz, onun tövbesini kabul etmezdi. Bizim bugünkü muhabbet anlayışımıza göre ölene kadar kan davası güderdi (hâşâ!) Böyle olmamıştır. O r0;Allah için seviyor, Allah için buğz ediyordur1;. Demek ki, sevginin özü r0;Muhabbetullahr1;a dayanıyor. Değil mi ki Rabbr17;imiz bir şeyden razı oluyor, biz de olmalıyız.
[big]MUHABBET KÂİNATIN NÛRUDUR[/big]
Muhabbet, kâinatın hem nûru, hem hayatıdır. İnsan, kâinatın en kapsamlı bir meyvesi olduğu için, kâinatı kapsayacak bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine yerleştirilmiştir. Böyle sonsuz bir muhabbete ancak nihayetsiz bir Kemâl Sahibi (cc) lâyık olabilir.
İnsanda korku ve sevgi gibi temel duygu vardır. Bu iki duygu ya insanlara ya da Rabbr17;imize (cc) dönük olacaktır. Halbuki insanlardan korkmak elemli bir beladır. Fani şeylere sevgi dahi, belalı bir musibettir. Çünkü, insan öylelerinden korkar ki, ancak o ona merhamet etmez veya onun ricalarını kabûl etmez. Böyle bir hâlde korku elîm bir beladır. Aynı mantıkla sevmen durumunda ise sevdiğin şey ya seni tanımaz, (gençliğin ve malın gibi Allahr17;a ısmarladık bile demeyip çekip gider) ya da gösterdiğin muhabbet için seni aşağılar. Hiç fark etmiyor muyuz mecâzî âşıkların yüzde doksan dokuzu sevdiğinden niçin şikayet ediyor. Bunun sebebi r0;Samed âyinesir1; olan kalbinin derinliklerini dünyevî sevgililere tahsis edip, onlara adeta tapmak, r0;kulu, kölesir1; olmaktır. Bu hâl, o r0;sevgililerinr1; nazarında da aşağılık bir iştir ve zaten o da böyle bir kişiyi aşağılar ve reddeder. Zira insan fıtratı, fıtrî olmayan herşeyi reddeder, atar
[big]SEVGİMİZİ KİME YÖNLENDİRELİM?[/big]
Korku ve muhabbeti öyle birine yöneltmeliyiz ki, bizim korkumuz lezzetli bir boyun eğme olsun. Muhabbetimiz de zilletsiz bir mutluluk olsun. Evet Celal sahibi Rabbr17;imizden korkmak, Or17;nun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Korku, bir kamçıdır; bizi Or17;nun rahmetinin kucağına atar: Aynen bir annenin yavrusunu korkutup kendi kucağına yönlendirmesi gibi. Böyle bir korku o yavruya gâyet lezzetlidir. Halbuki, bütün annelerin şefkatleri, rahmet-i İlahiyer17;nin bir yansıması, parıltısıdır. Demek Allahr17;tan korkmakta büyük bir lezzet vardır. Mâdem Allahr17;tan r0;korkmaktar1; dahi böyle bir lezzet varsa, Muhabbetullahr17;ta yani Allahr17;ı sevmekte ne kadar sonsuz lezzet bulunduğu ortaya çıkar. Hem sadece Allahr17;tan korkan, başkalarından korkmaktan kurtulur. Aynı şekilde muhabbeti de Allah hesabına olduğu için mahlukata ettiği muhabbet dahi ayrılıklı, elemli olmaz.
[big]Sevgide hiyerarşi [/big]
İnsan önce kendi nefsini, sonra akrabalarını, milletini, canlıları ve en son olarak da kâinatı sever. Bu aşamaların her birisiyle ilgilidir. Sevilen şeyler de birer birer onu terk ediyor, birçoğu da üzüyor ve yaralıyor. İşte, aklımız varsa, bütün o muhabbetleri toplayıp hakikî sahibine verip bu belâlardan kurtulmalıyız. r0;Sonsuz muhabbetr1;e ancak r0;sonsuz ve ebedî olan Rabbr17;imizr1; layıktır ve böyle bir sevgi ancak ona mahsustur. Her şeyiyle kâinatı kuşatabilen ve Rabbr17;ini sevmek için yaratılan kalbî dünyevî fani şeylerin sevgisiyle doldurmak, Rabbr17;imize karşı haksızlıktır. Bu sevgiyi hakikî sahibine verirsek, işte o zaman bütün eşyâyı Or17;nun nâmıyla ve Or17;nun âyinesi olduğu için ızdırapsız sevebiliriz. Yoksa muhabbet en leziz bir nimet iken, en elîm nimetsizlik haline dönüşebilir.
[big]Narsizm/kendini sevmek![/big]
Sevgimizi tamamen kendi benliğimize sarf edemeyiz. Kendi nefsimizi kendimize r0;mâbudr1; ve r0;mahbubr1; yapamayız. Her şeyi kendi nefsimize fedâ edemeyiz. Ona bir nevi Rubûbiyet veremeyiz. Nefsimiz Rabbr17;imizin r0;efr17;al-esma ve sıfatlarınar1; aynadır. Benliğimizdeki r0;ben-ene-egor1;yu yırtıp onun içindeki gizli r0;Hüver1;yi (cc) görüp, kâinata dağınık bütün sevgilerin Or17;nun isim ve sıfatlarına karşı verilmiş bir muhabbet olduğunu anlamalıyız. Eğer, bu sevgiyi yanlış yerde kullanıp sûiistimal edersek, sonunda cezasını biz çekeriz. Çünkü, r0;Yerinde sarf olunmayan gayri meşru bir muhabbet merhametsiz bir musibettir.r1; Rabbr17;imizin bize yönelik küçücük bir muhabbeti, kâinata bedel olabilir. Or17;nun küçücük bir muhabbet tecellisine hiçbirşey denk olamaz.
Erkek hanımına, hanım da beyine sevgiyle baktıklarında Cenab-ı Hak da onlara rahmet nazarıyla bakar. (Camiür17;s Sağir, 1977)
Bir bakış, bir gülüş, küçük bir jest, anlayış ve hoşgörüyle eşin gönlünü yapıp, kalbini hoş tutarak Cenab-ı Hakkr17;ın rahmetine mazhar olabilir insan.
Bir başka hadiste de Aile fertlerine yapmış olduğun her iyilik onlara bir sadakadır.(Camiür17;s Sağir, 6339) buyuruluyor. Müslümanr17;a yakışan tavır, aile fertlerine iyilik yaparak sadaka sevabı kazanmaktır.
[big]NETİCE OLARAK SEVGİ BİZLERİ ALLAHA YAKLAŞTIRAN DUYGULARIN EN İLKİ OLMALIDIR.SEVMEDEN İTAAT EDİLEMEZ.SEVMEK YARADANI VE YARADANIN NAZARINDA YARADILANI SEVEBİLMEKTİR.İÇİNDE BİZLERE, ALLAHI VE ONUN YARATMA KUDRETİNİ HATIRLATAMAYAN SEVGİ SADECE BOŞ BİR HEVESTİR.
VE NASILKİ RABBİMİZ BİZLERİ BİR AN BİLE UNUTMUYORSA BİZDE ONA YAKLAŞMAYA VESİLE OLAN SEVGİYİ SADECE BİR GÜNE SIĞDIRMA GAFLETİNDE BULUNAMAYIZ.BUDA DEMEK OLUYORKİ BİZLER İÇİN HER GÜN 14 ŞUBAT OLMALIDIR.
SELAM VE MUHABBETLE[/big]