Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Er- Re'y gazetesine konuşan Filistin Başbakanı Heniyye, Hamas ve Fetih hareketine mesaj göndererek Filistin'deki bölünmüşleğe son vermenin tek yolunu gösterdi.
Filistin Başbakanı İsmail Heniyye, diyaloğun iç anlaşmazlıkları çözmenin ve Filistin’deki bölünmüşlüğe son vermenin tek yolu olduğunu söyledi.
Heniyye, Filistin Enformasyon Bakanlığı’nın yayınladığı “Er-Re’y” gazetesine verdiği röportajda, ulusunu seven herkesin önündeki en iyi seçeneğin, Filistin halkının haklarını korumak üzere bir araya gelmek olduğunu belirtti.
Gazze Savaşı’ndan sonraki dönemi değerlendiren Heniyye, “Hükümet hummalı bir çalışmayla ve yüksek bir maneviyatla kısa sürede savaşın etkisini büyük ölçüde yok etmeyi başardı. İcraatımız sürekli daha iyiye gidiyor” dedi.
Filistin Başbakanı, Hamas üyelerine ve Fetih Hareketi’ne de bir takım mesajlar verdi.
- Savaşın üzerinden altı ay geçtikten sonra, hükümetin bu dönemdeki icraatını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiç şüphesiz bu altı ay daha önceki dönemden çok farklı. Gazze Şeridi’ne açılan savaşın ve ağır bir saldırının ardından geldi. İşgalci, Filistinli olan her şeyin üzerine ateş kustu. Altyapıyı, bakanlıklara ve güvenlik birimlerine ait binaları, sivillerin evlerini, okulları, çocuk parklarını ve üniversiteleri yıktı. Ağaçları söktü, ekili alanları ve caddeleri tahrip etti. Su, elektrik ve telefon şebekelerini kullanılamaz hale getirdi. Herşeyi yıkıp bozduktan sonra da Gazze’yi terk etmek zorunda kaldı.
Karanlık gibi görünen bu tabloya rağmen, savaş sonrasında yaşananlar Filistin halkının direnişinin savaşta gösterdiği kahramanlıktan daha az olmadığını göstermektedir. Bütün bakanlıklar yeniden ve hatta daha fazla çalışmaya başladı. Bakanlar ve görevliler çadırlarda ve dar mekanlarda kıt imkanlarla Filistin halkına hizmet için çalıştılar.
Gazze Şeridi, Sağlık Bakanlığı’nda, özellikle Gazze’ye saldırılar sırasında yaralananlarla ve saldırı kurbanlarıyla ilgilenmede eşi görülmemiş çalışmalara şahit oldu. Sosyal İşler, Kamu, Ulaştırma ve İletişim bakanlıkları da en kısa sürede gerekli hizmetleri halka götürebilmek için büyük bir özveriyle çalıştılar.
Örneğin, asfalt yokluğuna rağmen onlarca cadde onarıldı. Filistinli zekası devreye girdi ve savaşın ve ambargonun izlerini silmek için asfalt yerine küçük tuğla kullanıldı.
Hükümet hummalı bir çalışmayla ve yüksek bir maneviyatla kısa sürede savaşın etkisini büyük ölçüde yok etmeyi başardı. İcraatımız sürekli daha iyiye gidiyor.
Bununla birlikte bazı aksaklıkların olduğunu inkar etmiyoruz. Fakat bunlar kararlarımızın sonucu oluşan aksaklıklar değil. Bilakis savaştan sonraki çalışmanın ve yoğunluğun doğal bir sonucu.
- Bakanlıkların ve resmi dairelerin sorumlularının çalışmalarından memnun musunuz?
Kesinlikle. Bakan kardeşlerimize tamamen güveniyoruz. Olağanüstü ve zor şartlar altında çalışıyorlar. Ambargo, saldırılar, savaş, iç bölünmüşlük ve benzeri birçok sorun var. Bununla birlikte bakan kardeşlerimiz işlerin idaresini başarıyla yürütüyorlar. Daha da ötesi, zoluklara ve imkansızlıklara rağmen önemli icraatlar gerçekleştiriyorlar. Çalışmalar, çeşitli bakanlıklar arasında uyum, yardımlaşma ve koordinasyon içerisinde yürütülüyor. Geçmiş dönemlerde bulunmayan olağandışı sorunlarla mücadele için bakanlıklar arası komisyonlar oluşturuldu.
- Bazı zamanlar ortaya çıkmanıza engel olan güvenlik şartları hükümetin icraatını nasıl etkiledi?
Başbakan’ın veya bakanlardan herhangi birinin savaş anında, en kötü şartlarda ve en küçük ayrıntılarda bile işinin başından veya alınan kararlardan uzak kaldığı olmadı. Halkımızın bize verdiği görevi yerine getirebilmek için etkin ve mükemmel bir iletişim metodu geliştirdik. İşlerin ayrıntılarından haberimiz var. Tek tek ve topluca kabine üyeleriyle toplantılarımız sürüyor.
***- Hükümetiniz ile Hamas Hareketi arasındaki ilişkiye nasıl bakıyorsunuz?
Biz hükümet olarak, siyasi hareketler veya partiler olsun, sivil toplum kuruluşları veya aşiretler olsun, Filistin halkını oluşturan tüm gruplara açık olmaya özen gösteriyoruz.
Tabii ki Hamas Hareketi’nin özel bir konumu var. Filistin halkının çıkarlarına hizmet edecek şekilde toplumu oluşturan kesimlerle hükümetin bütünleşmesi için çalışıyoruz. Filistin halkının tamamını temsil eden hükümet ile hareket arasında bazı çalışma ve icraat farklılıkları var. Fakat bu farklar çelişki değil. Bilakis hareket ile hükümet arasında her birinin yapısının gerektirdiği doğal farklar. Şimdiye kadar hareketin hükümet içinde erimesini veya hükümetin hareket içinde erimesini engellemeyi başardık. Özgürlük hareketleriyle o hareketlerin içinden çıkan hükümetler arasındaki iç içe geçmeyi engelleyemeyen toplumların ve Filistin’deki geçmiş örneklerin deneyimlerinden yararlanarak hareket ile hükümet arasındaki dengeyi koruyabildik. Biz, Hamas’taki kardeşlerimiz olsun veya diğer ulusal gruplardaki kardeşlerimiz olsun, herkesin öğüdüne kulak veriyoruz ve ciddiye alıyoruz.
- Bazıları hükümetin direniş fikrini benimsemesinin siyasi intihar olduğunu söylüyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Tam tersi. Eşsiz bir siyesettir. Direniş sadece silah veya bomba değildir. Bilakis düşünce, kültür ve kimliktir. Biz aşamaları birbirine karıştırmadık. Biz hâlâ ulusal kurtuluş aşamasında olduğumuzun çok iyi farkındayız. Özgürlüğe kavuştuktan ve işgalcinin zulmünden kurtulduktan sonra devlet inşası hedefine ulaşmak için direnişin program ve seçeneklerini savunan ve koruyan bir hükümet yönetiyoruz. Şimdi birbiriyle çakışan bu ilişkileri akıcı bir şekilde idare ediyoruz. Haklardan siyasi taviz verme tehlikesine düşmeden vatandaşlarının çıkarlarını korumaya ve günlük yaşamlarını idare etmeye çalışıyoruz. Hükümetimiz, direniş projesine sığınak teşkil etmektedir.
- Obama ve Netanyahu’nun konuşmalarıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Amerika Birleşik Devletleri’nde olsun veya Siyonist işgal devletinde olsun, daha öncekilerden farklı bir siyasi dönemle karşı karşıya olduğumuz açıktır. ABD Başkanı Obama’nın konuşması, Amerika’nın genel olarak bölgeye ve özel olarak Filistin davasına yönelik siyasetlerinde değişiklik rağbetinden kaynaklanıyor. Bizi ilgilendiren fiillerin sözlere uygun olması. Yani fiiller Filistin halkının haklarını iade ve bağımsız Filistin devleti kurulması yönünde olmalıdır.
Obama’nın konuşmasını olumlu olarak değerlendirdik. Şimdi konuşmanın pratiğe dönüşmesini bekliyoruz. Bölgede güvenlik, barış ve istikrar sağlanmasının önünde engel olmayacağımızı vurguluyoruz.
Netanyahu’nun konuşmasına gelince, o konuşma halkımıza haklarını en alt düzeyde dahi geri vermeyi reddeden Siyonist zihniyetin ürünüdür. Düşmanı memnun etme ve anlaşmaları, özellikle de güvelikle ilgili maddelerini karşılıksız uygulama politikalarının başarısız olduğunun ispatıdır. Buna karşılık ulusal haklarımız inkar edilmekte, arazi gasbında ve Kudüs’ün Yahudileştirilmesinde ısrar edilmektedir. Dönüş hakkı reddedilmekte, uluslararası ve insani kanunlar yok sayılmaktadır. Savaş suçları işlenmeye ve halkımıza ambargo uygulanmaya devam edilmektedir. Bu da, “Yol Haritası” gibi haksız anlaşmalara bel bağlamanın Filistin halkının haklarının ve ulusal çıkarlarının kaybedilmesine yol açacak bir macera olduğunu göstermektedir.
- Ebu’l-Abd, her halükarda başbakanlığı istiyor mu?
Ben, Filistin halkının geçtiğimiz dönem boyunca beni başbakanlıkla görevlendirmesinden onur duyuyorum. Allah azze ve celle’den bu görevi Allah’ı razı edecek ve halkımızın çıkarlarını gerçekleştirecek, haklarını ve sabitelerini koruyacak şekilde yerine getirmiş olmayı diliyorum. Biz bu makamın bir onurlandırma değil, görevlendirme olduğunu düşünüyoruz. Halkımıza hizmet etmek için kardeşlerimizle birlikte sorumluluğu üstlendik. İsmail Heniyye, hiçbir gün varılacak bir ulusal uzlaşmanın önünde engel olmayacaktır. Halkımızın birlik ve bütünlüğü şahıslardan daha önemlidir. Herhangi bir makam ve mevkide gözümüzün olmadığını Allah bilir. Kendimiz için makam ve mevki peşinde değiliz. Fakat dünya siyasi haritasında halkımıza, direnişine ve fedakarlığına uygun hak ettiği saygın bir yer arıyoruz ve onlarca yıldır halkımızın gasbedilen doğal rolünün peşindeyiz.
- Ulusal ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ulusunu seven herkesin önündeki en iyi seçenek, Filistin halkının haklarını korumak üzere bir araya gelmektir. Ortada farklı düşünceler ve siyasi görüşler var. Fakat Filistin halkının hakkı veya nihai hedefi etrafında ihtilaf olmamalıdır. Madem ki aynı topraklarda yaşıyoruz, o zaman kaderimiz ortak çalışmak ve farklı programlar arasında barış içinde birlikte yaşamaktır. Siyonist partilerin tek bir safta birleşmesi karşısında, bizler de birlik olarak ulusal düzeyde ilerleme kaydetmek için hepimiz tek bir ekip gibi çalışmalıyız. Siyasi bölünmüşlük bize ancak güçsüzlük verir ve “böl-yönet” kuralı uyarınca işgalciye bizimle mücadelede güç kazandırır. Direniş seçeneği de dahil olmak üzere, halkımızın önündeki seçenekleri sağlamlaştırma, ulusal haklarını ve sabitelerini koruma temeli üzerinde halkımızın arzu ettiği uzlaşıyı gerçekleştireceğimizden ümitliyiz.
- Geçtiğimiz dönemde Gazze’yi ziyaret eden yabancı heyetler sizin için ne anlam ifade ediyor?
Biz bunu ambargonun kırılması yönünde atılmış olumlu bir adım kabul ediyoruz. O kişiler, heyetler ve kuruluşlar, ambargonun haksızlığını ve Filistin halkının mazlumiyetini teyit ediyorlar. Uluslararası topluma, Gazze Şeridi’ne uygulanan ambargonun her türlü şekliyle tamamen kaldırılması gerektiğini ifade eden insani bir mesaj gönderiyorlar.
Yine bu heyetler, ambargonun Filistin halkını tecrit etmede başarısız olduğunu vurgulamakta ve halkımıza sempatinin daha çok arttığını göstermektedir. Geçmiş yıllar boyunca çekilen sıkıntılar boşa gitmemiştir. Bilakis meyvesini vermiştir. Gelecek dönemde bu çok açık bir şekilde kendini gösterecektir.
- Hamas üyelerine mesajınız nedir?
Hamas üyelerine birkaç mesajım var.
Birincisi: Ekininiz ürün verdi. Sizler ulusal kurtuluş ve İslami yapı projesinin öncülerisiniz. Dünyanın gözü üzerinizde. Ümmetinizin size duyduğu hüsnü zannı boşa çıkarmayın. Sizler bu ümmetin ümidisiniz. Mescid-i Aksâ’yı kurtarma, şan ve izzet binaları inşa etme yolunda verdiği mücadelenin adresisiniz.
İkincisi: Şehitler, yaralılar ve esirler vererek çektiğiniz sıkıntıları biliyoruz. Fakat bu davetçilerin verdiği vergidir. Gelecek zaferin vergisidir. Halkımızın bizlere muhalefet eden evlatlarına şefkatle yaklaşın. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in dua ettiği gibi dua edin ve şöyle deyin: “Allah’ım! Kavmime doğru yolu göster. Çünkü onlar bilmiyorlar.” Bu mübarek toprakların sakinlerinden hayırlılığın arkası kesilmeyecektir.
Üçüncüsü: Güç faktörlerine sımsıkı sarılın. Bu faktörlerin başında Allah’a iman gelmektedir. Allah’tan hakkıyla korkmak, O’na muhalefetten sakınmak ve yasaklarını çiğnemekten kaçınmaktır. İslam ile gurur duyma sancağını yükseltmektir. Kim İslam’dan başkasında izzet ararsa, Allah onu zelil eder. Dünya ve nimeti, fitne ve aldatmadır. Gerçek gücümüz imana bağlılığımız ölçüsüncedir. Halkımıza şefkat kanatlarını yaymamıza bağlıdır. (Mü’minlere karşı yumuşak, kafirlere karşı şiddetlidirler) (Mâide: 54) Size öğrettiğimiz gibi olun. Allah’ın düşmanlarına karşı şiddetli, halkımıza karşı şefkatli olun. Dünyada gözünüz olmasın ki dünya size önünüzde eğilerek gelsin.
- Fetih Hareketi’ne mesajınız nedir?
Onlara da diyoruz ki; Allah bizi de, sizi de doğru yola iletsin. Biz ve siz, hepimiz aynı gemideyiz ve aynı topraklarda, Filistin’deyiz. Allah, dilediğini kaldırır ve öne geçirir, dilediğini de geride bırakır. Düşmanımız ortak. Ona karşı birlikte mücadele edelim. Haklarımızı geri almak ve devletimizi kurmak için koordineli hareket edelim.
Onlara diyoruz ki; baştan beri diyalogtan başka çözüm olmadığına ve yönü belli olduktan sonra farklı programların bir arada yaşamasına inandık ki bu yönün pusulası da bellidir. Pusulası; Kudüs, Mescid-i Aksâ ve halkımızın haklarıdır. Dışarıdan destek alıp güç gösterisi yapmaya ve herhangi bir çıkarı halkımızın çıkarından üstün tutmaya gelince, bunun bir yararı yoktur. Hile sahibine geri döner. Bilin ki; gücümüz, vatan ve dava olarak Filistin için birlik olmamızdadır. Bunun dışında bir şeye bel bağlamak, halkımızın çıkarlarıyla ve haklarıyla kumar oynamaktır. Sonu ise kesinlikle hüsrandır.
Ayrıca Fetih Hareketi’nin birlik içinde olmasını ve anlaşmazlıklarını sona erdirmesini dileriz. Köklerini ve direniş ve ulusal kurtuluş hareketi olarak kuruluş temellerini koruyacak bir tavır belirlemelidir. Şu veya bu yönde farklı akımların çekiştirdiği bir hareket gibi davranmamalıdır.
İsmail Haniye: Haksızlık sürerken barış nasıl olur..
Hamas yönetiminin başbakanı İsmail Haniye, bölgenin güneyindeki Refah'ta yaptığı açıklamada, Filistin yönetimi, Batı Şeria'da tutukladığı Hamas üyelerini serbest bırakmadıkça, Kahire'deki görüşmelerin sonraki turunun şansı olmadığını söyledi.
Gazze Şeridi'nde iktidarı elinde bulunduran Hamas örgütüyle Batı Şeria'daki Filistin yönetiminde etkin El Fetih arasında Mısır'ın arabuluculuğunda sürdürülen ulusal diyaloğu sağlama görüşmelerinin bir sonraki turu tehlikeye girdi.
Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetiminin başbakanı İsmail Haniye, bölgenin güneyindeki Refah'ta yaptığı açıklamada, Filistin yönetimi, Batı Şeria'da tutukladığı Hamas üyelerini serbest bırakmadıkça, Kahire'deki görüşmelerin sonraki turunun şansı olmadığını söyledi.
Hamas lideri, ''Hala diyalog taraftarıyız ve ulusal birliğin sağlanması için çalışıyoruz'' demesine karşın, Hamas dahil diğer siyasal grupların gelecek toplantıya katılacaklarından da emin olmadığını bildirdi. Haniye, ''Görüşmelere tüm taraflar katılsa bile, Batı Şeria'daki yaygın tutuklamalar durmadıkça başarılı olacağımız kuşkulu. Biz saf değiliz. Tutuklamalar sürerken diyaloğu kabul edemeyiz'' diye konuştu.
2007 yılı ortalarındaki kanlı çatışmalardan sonra birbirine rakip duruma gelen Filistinli iki grubu yeniden biraraya getirmeye çalışan Mısır'ın çabaları sürmesine karşın, her iki hareket de rakip taraf üyelerini gerek tutuklayarak, gerekse ''rehin'' tutarak birbirlerine meydan okumayı sürdürüyorlar. İki taraf arasında bundan sonraki görüşmenin 25 Ağustos'ta yine Kahire'de başlatılması öngörülüyor.
Milletvekillerinin maaşları yoksullara
Bu arada Haniye, geçen hafta Refah'ta tünellerin neden çöktüğünün araştırıldığını söyledi. Refah'ta önceki gün çöken 2 tünelde 2 Gazzeli yaşamını yitirmiş, son 1 hafta içinde tünel kazalarında ölenlerin sayısı 10'a yükselmişti. Gazze'deki El Mezan İnsan Hakları Örgütü'ne göre, bugüne dek ticari amaçlı tünel faaliyetlerinde ölenlerin sayısı 100'ü geçti. Haniye ayrıca, ayın sonlarında başlayacak Ramazan dolayısıyla Hamaslı milletvekillerinin maaşlarını yoksullara bağışlama kararı aldıklarını söyledi. Haniye, belirli kimi kamu görevlilerinin maaşlarında da bu amaç doğrultusunda yarı yarıya kesinti yapılabileceğini bildirdi.
Hamas 450 çifti evlendirdi
Öte yandan, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Şeyh Zaid kentinde Hamas tarafından düzenlenen toplu nikahla 450 çift, yaklaşık on bin kişinin katıldığı tören ile evlendirildi. Gazze'de ilk kez yapılan toplu nikah törenine Hamas liderleri de katılırken, evlenen çiftlere Hamas tarafından 500 dolar yardım verildiği açıklandı. Gazze'de yaşanan savaş sırasında suikaste uğrayan Hamas Lideri Şeyh Nizar Rayan'ın annesi Umm Ziad Ryan, "Ailemden Şeyh Nizar Rayan dahil 16 kişi öldü. Gazze'ye yeniden neşe ve sevincin gelmesini umuyorum" dedi. Umm Nabil Nofal, "Evlendirme töreni ile düşmanlarımıza karşı güzel bir zafer elde ettiğimizi düşünüyorum" derken törende gelinlikle gösteri yapan çocuklardan Sahar Hajjaj, "Savaş yerine evlilik ve özgürce yaşam hakkı istiyoruz" şeklinde konuştu.
Filistin tarihine Furkan Savaşı olarak geçen bugün, İsrailin Gazzeye başlattığı 23 günlük savaşın yıldönümü.
Bugün Siyonist terör rejiminin başlattığı en barbar ve vahşi savaşlardan birinin yıldönümü...27 Aralık tarihi, Siyonist terör rejiminin yüzlerce uçak, tank, hücum botu ve binlerce askeriyle kuşatma altındaki Gazze bölgesine saldırıp tonlarca mermi ve füze yağdırmaya başladığı işgal tarihinin en barbar ve en vahşi savaşlarından birinin yıldönümüdür. Bu savaşın “Furkan” olduğunu söyleyen Başbakan Heniyye’nin bu sözü çok geçmeden Ortadoğu intifaalarıyla gerçekleşmiş oldu. Bombardıman 23 Gün Sürdü
Savaşın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen Gazze halkı o günün dehşetini hâlâ unutmadı. 1967 yılından sonra Filistin halkına karşı yapılan bu en kanlı ve en vahşi saldırı 23 gün sürdü. Hamas’ı yönetimden düşürmeyi, bölgedeki direnişi bitirmeyi ve direnişin elindeki esir Siyonist asker Gilat Şalit’i kurtarmayı amaçlayan terör rejimi bunlardan hiçbirini elde edemeden savaşa son vermek zorunda kaldı.
19 Haziran 2008 tarihinde Mısır gözcülüğünde varılan ateşkes anlaşmasına rağmen,Gazze sınırına yığınak yapan, yedek askerleri göreve çağıran ve saldırı için bölgesel ve uluslararası şartları olgunlaştıran işgal ordusu 27 Aralık tarihinde aniden yüzlerce uçak, tank ve ağır silahla Gazze’ye saldırdı.
İlk saldırıda polis merkezlerini, hükümet binalarını, Kassam Tugaylarıyla diğer direniş güçlerine ait merkezleri vurdu.
Üç hafta süren savaşta işgal ordusu yarım ton ağırlığındaki füzeleri ve BM tarafından yasaklanmış olan beyaz fosfor ile misket bombalarını bile kullandı.
BİLANÇO
Ve bilanço çok ağırdı; 318’i çocuk, 111'i kadın olmak üzere 1500 kişi şehit oldu, 5500 kişi de yaralandı. Saldırıda resmi binaların yanında, okullar, hastaneler, camiler, fabrikalar, iş yerleri, elektrik santralleri ve binlerce ev yerle bir oldu. Gazze adeta enkaza dönüştü.
50 bin evin yıkıldığı dikkate alınırsa saldırının ne çapta ve boyuttu olduğu daha net anlaşılacaktır.
Ve Furkan Zaferi...
Dünyanın en güçlü ve donanımlı ordularından biriyle karşı karşıya kalan başta Kassam Tugayları olmak üzere direniş grupları üç hafta boyunca Gazze topraklarını ve Filistinhalkını korumak için destanlar yazdı. Düzenli atılan füzelerle düşmanı şok eden direniş güçleri, gösterdikleri olağanüstü direnişle düşmanı üç hafta sonra amacına ulaşamadan tek taraflı ateşkes ilan etmeye zorladı.
Saldırının hedefindeki Gazze hükümeti ise bütün kurum ve kuruluşlarıyla gösterdiği fedakarlıkla Filistin halkının takdirini bir kez daha kazandı.
Gazze’deki maddi hasarın takriben iki milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye halkı günlerce sokaklara çıkmış, İsrail işgalini ve ABDdesteğini aralıksız protesto etmişti. Gazze şehitlerimize Rabbimizden rahmet diliyor; Siyonist orduya karşı destan yazan kahraman savaşçılara selam ediyoruz. HAKSÖZ-HABER