Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın (1 Kullanıcı)

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Muhammed b. Sabih şöyle buyurmuştur:
“Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”

Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”

Ubeyd oğlu Abdullah’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir cenazede şöyle buyurmuştur:
“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; “Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?” (İbn Ebi’d-Dünya)

Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:,
“Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e; “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu:
“Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala’nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi’d-Dünya)

KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:

1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.

İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.

Buna göre her Müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah’a sığınmak ve kabre girmeden önce Salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.
O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal’i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.
Onun için Yahya b. Muaz şöyle demiştir:
“Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”

Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır:
“Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü’min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap.
Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır
(alıntı)
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
RE: Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın

KAAN ERDEM yazdı:
Muhammed b. Sabih şöyle buyurmuştur:
“Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”

Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”

Ubeyd oğlu Abdullah’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir cenazede şöyle buyurmuştur:
“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; “Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?” (İbn Ebi’d-Dünya)

Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:,
“Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e; “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu:
“Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala’nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi’d-Dünya)

KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:

1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.

İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.

Buna göre her Müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah’a sığınmak ve kabre girmeden önce Salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.
O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal’i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.
Onun için Yahya b. Muaz şöyle demiştir:
“Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”

Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır:
“Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü’min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap.
Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır
ALLAH RAZI OLSUN....ALLAH CÜMLEMİZE SALİH AMELLER İŞLEMEYİ NASİP ETSİN.....A.E.O... SELAMETLE...:(:(:(
 

ruveyda28

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
314
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın

ALLAH RAZI OLSUN HEPİMİZE AHİRET İÇİN EN GÜZEL ŞEKİLDE HAZIRLANMAYI NASİP ETSİN.AMİN.DUAİLE.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
RE: Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın

ALLAH CC RAZI OLSUN SELAM VE DUA İLE.ALLAH CC EMANET..........


nihalim yazdı:
KAAN ERDEM yazdı:
Muhammed b. Sabih şöyle buyurmuştur:
“Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”

Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”

Ubeyd oğlu Abdullah’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir cenazede şöyle buyurmuştur:
“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; “Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?” (İbn Ebi’d-Dünya)

Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:,
“Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e; “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu:
“Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala’nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi’d-Dünya)

KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:

1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.

İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.

Buna göre her Müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah’a sığınmak ve kabre girmeden önce Salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.
O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal’i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.
Onun için Yahya b. Muaz şöyle demiştir:
“Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”

Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır:
“Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü’min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap.
Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır
ALLAH RAZI OLSUN....ALLAH CÜMLEMİZE SALİH AMELLER İŞLEMEYİ NASİP ETSİN.....A.E.O... SELAMETLE...:(:(:(
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
RE: Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın

ALLAH CC RAZI OLSUN SELAM VE DUA İLE.ALLAH CC EMANET..........

ruveyda28 yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN HEPİMİZE AHİRET İÇİN EN GÜZEL ŞEKİLDE HAZIRLANMAYI NASİP ETSİN.AMİN.DUAİLE.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:


1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.

İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
ELLERİNE YÜREĞİNE SAGLIK KARDEŞİM OKURKEN TÜYLERİM ÜRPERDİ...
RABBİM KABİR AZABI YAŞATMASIN BENİMDE BİLDİĞİME GÖRE SABAH NAMAZINDAN SONRA TEBAREKE SÜRESİNİ OKUUNCA KABİR AZABI YAŞAMIYORMUSSUN İNŞALLAH...BİLGİLENDİRDİĞİNİZ İÇİN ALLAH RAZI OLSUN...
RABBİMİZE EMNETSİNİZ...B)
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamün aleyküm kaan abi eline emeğine sağlık çok güzel bir paylşımdı rabbim bizleri kabir azabı yaşamaktan korusun inşALLAH
selam ve dua ile
RAHMAN razı olsunB)B)B)
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
ALLAH cc razı olsun..amin..selam ve dua ile kalın selametle...

ELLERİNE YÜREĞİNE SAGLIK KARDEŞİM OKURKEN TÜYLERİM ÜRPERDİ...
RABBİM KABİR AZABI YAŞATMASIN BENİMDE BİLDİĞİME GÖRE SABAH NAMAZINDAN SONRA TEBAREKE SÜRESİNİ OKUUNCA KABİR AZABI YAŞAMIYORMUSSUN İNŞALLAH...BİLGİLENDİRDİĞİNİZ İÇİN ALLAH RAZI OLSUN...
RABBİMİZE EMNETSİNİZ...B)
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Konum
kaosşehristanbul
Allah razı olsun...
emeğinize sağlık.. hatırlatmalarınızdan ibret almamız duası ile..

Allaha emanet olunuz

YA RABBİM KABİR AZABINDAN SANA SIĞINIRIZ..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.
 

leni

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
253
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
selamun aleyküm kardeşim ALLAH razı olsun tamda kabrimin ilk gecesini dinlerken tesadüf etti ikisi birlikte daha bir etkili oldu RABBİM cümlemizi kabir we cehennem azabından korusun inşallah hayırlı geceler
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam kardeşim..amin..selam ve dua ile kalın..ALLAH cc emanet olun selametle...

selamun aleyküm kardeşim ALLAH razı olsun tamda kabrimin ilk gecesini dinlerken tesadüf etti ikisi birlikte daha bir etkili oldu RABBİM cümlemizi kabir we cehennem azabından korusun inşallah hayırlı geceler
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Muhammed b. Sabih şöyle buyurmuştur:
“Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”

Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”

Ubeyd oğlu Abdullah’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir cenazede şöyle buyurmuştur:
“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; “Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?” (İbn Ebi’d-Dünya)

Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:,
“Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e; “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu:
“Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala’nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi’d-Dünya)

KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:

1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.

İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.

Buna göre her Müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah’a sığınmak ve kabre girmeden önce Salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.
O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal’i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.
Onun için Yahya b. Muaz şöyle demiştir:
“Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”

Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır:
“Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü’min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap.
Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır
(alıntı)

Selamunaleyküm Kardeşim,

Rabbim imanla nefesi tüketmeyi, daha evveli kabrini ışıtacak güzel amellerini yollayabilmeyi Allah Azze ve Celle cümlemize nasib etsin inşaallah.Cennet bahçelerinden bir bahçede Ebedi Yurdunun güzelliklerini seyre dalabilen Salih,Muhsin, kullarının zümresine katsın..Kabire girmekle başlayacak o çetin azabtan,Cehennem Çukurlarından bir çukura düşmekten hepimizi korusun,muhafaza buyursun, amin.

Ellerine sağlık kardeşim,hayra vesile kılsın Rabbim,ecrini ve sevabını bahşeylesin.Selam ve dua ile..

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.


Selamün Aleyküm, emeğinize sağlık olsun abi..
Güzel ve tefekkürlük bir paylaşım olmuş.. Allah razı olsun. dua ile.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam değerli abim..ALLAH cc razı olsun..amin..amin..amin..kıymetli evlatlarınızın vasıflarından dolayı da RABBİM kat kat razı olsun..ne mutlu size...selam ve dua ile kalın..ALLAH cc emanet olun..selametle....

Selamunaleyküm Kardeşim,

Rabbim imanla nefesi tüketmeyi, daha evveli kabrini ışıtacak güzel amellerini yollayabilmeyi Allah Azze ve Celle cümlemize nasib etsin inşaallah.Cennet bahçelerinden bir bahçede Ebedi Yurdunun güzelliklerini seyre dalabilen Salih,Muhsin, kullarının zümresine katsın..Kabire girmekle başlayacak o çetin azabtan,Cehennem Çukurlarından bir çukura düşmekten hepimizi korusun,muhafaza buyursun, amin.

Ellerine sağlık kardeşim,hayra vesile kılsın Rabbim,ecrini ve sevabını bahşeylesin.Selam ve dua ile..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam kardeşim...ALLAH cc razı olsun..selam ve dua ile kalın..ALLAH cc emanet olun..selametle inşALLAH...

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.


Selamün Aleyküm, emeğinize sağlık olsun abi..
Güzel ve tefekkürlük bir paylaşım olmuş.. Allah razı olsun. dua ile.
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Selamunaleyküm Kardeşim;

Eğer mahsuru yoksa bu da ağabeyinin kardeşiyle üstü kapalı da olsa kısa bir dertleşmesi olacak.Çünkü yaklaşık bir hafta özellikle de dünden beri çok sıkıntı yaşadım, farkında olmayarak başkalarına da yaşattığımı hissetmek beni derinden yaraladı.Sebebine gelince şöyle izah edeyim;

Daha önce eski tarihli açmış olduğunuz "Kim kimdir" başlıklıydı yanılmıyorsam,bir forum'a ; adımı,yaşımı, medeni halimi,ne kadar zamandır evli olduğumu yazmış ve de bunun diğer üyeler tarafından, hiç değilse sizin tarafınızdan okunduğunu tahmin ediyorum. Birisi itiraz da bulununca, siz de Forum Yönetimine hitaben kaldırılması için mesaj bırakmıştınız,hatırladınız mı?Bu bir..Daha sonra Erdal Bey bir mesajıyla,yaşımla ilgili büyüğü olabilirim zannıyla "hitapta bir yanlış yok değil mi?"diye sormuş, kendilerinin de yaşını (52) yazmışlardı.Ve ben yine cevaben kendilerinden bir-kaç yaş küçük olduğumu beyan eden mesajımı bırakmıştım.

Bütün bunlar açık bir ortamda yazıldı..ancak tabii ki kimler okudu veya okumadı bilemiyorum ama ben bütün bunların biliniyor olduğu inancıyla çok rahattım.Hatta MAİL adresimde benim adım-soyadım bulunmaktadır.Bu bile benim herhangi bir gizli-saklı olayın içine girmeyeceğimin, başka insanlara böyle bir sıkıntı için burada olamayacağımın bence açık delilleridir. Ama hatam şu "Hemen Samimi" olduğum insanlara daha fazla ehemmiyet veriyor oluşum..başka da böyle bir hissi oluşturabilecek ne yaptım acaba diye inanın ki kahroldum,insanları acaba günaha sokacak bir davranışa ben mi sebep oldum diye kendi kendimi yedim,dünden beri moralim çok bozuk.

Hissetmek...arada sadece şu yazılar var,ne kimse birbirini görmüş,ne de böyle bir arzusu olmuş(Kendi adıma)..ama kalb hissediyor..bu sıkıntıyı ben yaşattıysam herkesten özür diliyorum,hakkını-zı helal ediniz.Benim kısa dörtlüğümü
Siteye neden gireriz bölümünde okudunuz,Avatarımla ilgili neden o resmi seçtiğime dair yazdığım dörtlük orada..başkalarında uyandırdığı tesiri değil benim ONU seçmemdeki gayeyi de öyle yorumladım.
Dün yazdığım şiir (dörtlük) hediyeden başkaca bir mahiyet taşımayan,en samimi duygularla yazılmış TAKDİRİN Şairane (Şiir heveslisi seveni birisi olarak) abartmadan kaynaklanan ..her neyse ...

Çocuklarım,babalarını kolay yoldan (!) Cennet'e aday yapabilmek için Allah(CC) onlardan razı olsun gayret gösteriyorlar,Üçüncü kızım da Allah izin verirse önümüzdeki yıl ablalarının yolunda olacak.En ufak o da ismine yaraşır bir çocuk olacak inşaallah(Furkan Muhammed)

Dua edelim kardeşim birbirimize,Allah(CC)'a sığınalım.Yeri belki değil ama bunları yazmazsam patlayacağım.Okuduktan sonra (bence kalmasında da mahzur yok ama) sildirebilirsinde.Selam ve dua ile..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt