Şaşır
Bakmayın siz attığıma kafadan,
Tek hayalim yumurta, rafadan.
Görmedim iki haftadır sıcak bir ekmek yüzü.
Fırıncıdan istedim morarttı benim iki gözü.
Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş.
Bir mısır tanesi verene incisini götürürmüş.
Kesse beni kasap çıkmaz on kilo safi et.
Derinin haricinde var koca bir iskelet.
Kemiklerim hep sayılıyor nereye baksanız.
Akbabalar kapımı bekliyor, inanmazsınız.
Bazen hayal ediyorum kuru ekmek ve peynir.
Diyorum nasılsa olmayacak, düşünsene kefir.
Çorba içtim dün gece, tadı hala dudağımda.
Geçen hafta ekmek buldum otobüs durağında.
Böldüm on parçaya küflenmesin diye.
Biraz sert oldu ama bitmedi yiye yiye.
Son marifetim yarısı yenmiş bir tost.
Onu da bana veren çok eski bir dost.
Ayakkabımın ucundan çıkar parmaklarım.
Canım ne zaman sıkılsa hep onlarla laflarım.
Pabucumun üzerimde çoktur hakkı bir bilseniz.
Onun bana iyiliklerini say say bitiremezsiniz.
Gömleğim benim ah bitanecik gömleğim,
Kirden taş gibi oldu, efendime söyleyim.
İlk bulduğumda rengi açık maviydi zavallının.
En büyük üzüntüsü kötü ünüydü markasının.
Kolunun altı yırtıktı, yeninin biri yok.
Hiç anlamadım ben ne demek overlok?
Pantolonun paçasını kıvırdım üç kat, içi hep kum dolu.
Ne zaman dökmek istesem bozuluyor böceklerin huzuru.
Çok rahatlar orda hiç kıyamıyorum.
Her akşam paçama ot doğruyorum.
Onlar benim evlatlarım canım ciğerim.
Aralarında en çok kara böceği severim.
Geçen hafta bir karınca taşındı aralarına, siyah.
Diğerleri ona birden saldırdı, eyvah ki ne eyvah
Evim çok güzel, izolasyonu yeni yaptım.
Önceki çamur dökülmüştü, iki kat attım.
Duvarda var üç delik, ikisi büyük biri küçük.
Her birinin içinden çıkmış ayrı birer cücük
Onları çok seviyom ben, her gün suluyom.
Bir gün onları göremesem hemen soluyom.
Ben mutluyum aslında bu eski duvar dibinde.
On yıldır buradayım, yok hiç problemim de.
Sadece karnım aç, guruldar biraz.
Ama bilir ki hep, boşuna ettiği naz.
Olsa dükkan onun diyorum hep ama anlamıyor.
Sonucun değişmeyeceğini bile bile mırıldanıyor.
Ayağımın ökçesi nasır oldu, kıvrım kıvrım.
Karınca ısırmaya çalışır hep boşuna zavallım
Elimin üzerindeki kıvrımlar sanki birer derin vadi.
Krem süreyim dedim geçenlerde, hiç mi hiç işlemedi.
Tam kendinden sorumlu devlet bakanıyım vesselam.
Her seferinde bir karınca ölür ne zaman yere otursam.
Bir komşum var yan delikte, sizden iyi olmasın.
Akşama kadar uyur, yeter ki kimse uyandırmasın.
Onu deliği benimkinden büyük, tam üç metrekare.
Hem besliyor orada sekiz sıçan dört de küçük fare.
Ama onun döşeği daha kalın, tam dört kat karton.
Biri buzdolabından çıkmış diğerleri hep arka fon.
Zeminde var biraz bozukluk, beton parçalanmış
İçinden hep su çıkıyor, ot tıkasam da bütün kış
Kışın çok rüzgar giriyor, yağmur hep tepemde.
Kafama damlıyor hep küfler hiç istemesem de.
Kar yağınca tıkanıyor hep giriş.
Onu açmak inanın çok zor bir iş.
Ama yaz için yaptım kendime bir klima ufakça.
İçeriye hava girer oldu, öbür uçtaki taşı kırınca.
Oradan giriyor egzoz dumanı, bol da ses.
Ama artık daha rahat alıyorum ben nefes.
Burası bir site gibi, var onlarca delik.
Ama inanın her biri en fazla bir kişilik.
Bazen akşam toplanıyoruz yan tarafta deliklerten çıkıp da.
Halimize şükrediyoruz karşımızdakinin yüzüne bakıp da.