Mostar, Aralık sayısında dünyanın içine düştüğü medeniyet krizinden "Medeniyet; mevcudu ihya mı, yeniden inşa mı?" sorusuyla çıkış yollarını arıyor.
Toplumsal dönüşümler bir takım tarihî kırılmaların neticesinde ortaya çıktı. Savaşlar kimi zaman mevcut kötünün yerine yeni iyiyi ikame etse de, neticenin her zaman böyle zuhur etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanlık Moğol istilasıyla büyük bir medeniyet kriziyle yüzleşirken, İstanbul'un fethiyle Ortaçağ karanlığından Yeniçağ aydınlığına kavuştu. Geçtiğimiz yüzyılda yaşanan savaşlar da toplumların kendilerini uzun süre toparlayamamalarına, uluslararası alanda çok ciddi medeniyet krizlerinin yaşanmasına neden oldu. Bu son krizin etkilerini bugün belki de her zamankinden çok daha fazla hissediyoruz. Dünya bir medeniyet kriziyle mücadele halinde. Krizi aşmanın yegâne yoluysa insanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış İslam medeniyetinin çizdiği yörüngede yürümek. Burada en önemli vazife Müslümanlara düşüyor kuşkusuz. Peki, Müslümanlar ne yapacak? Yeni bir medeniyet mi inşa edecekler, yoksa kadim medeniyetlerini ihya mı? Bu noktadan hareketle Mostar, bu ay ana dosya konusunu medeniyet tartışmalarına ayırıyor. Yusuf Kaplan'ın "Sünnet-i Seniyye ve Fütûhat-ı Medeniyye" başlıklı yazısı dünyaya bütüncül bakabilmenin imkânını söylerken, Hasan Hüseyin Öz "Selçuklu-Osmanlı hattında bir medeniyet tasavvuru" yazısında Maveraünnehir'den Avrupa'ya uzanan çizgide hiç değişmeyen bir anlamdan bahsediyor. Hulusi Üstün'ün "Musiki ve medeniyet" başlıklı yazısı da yüzyıl önceki reddediş ile bugün gelinen ibret verici tabloyu gözler önüne seriyor. Dosyanın söyleşi konuğu ise Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk. "Medeniyet problemlerimizi çözme metodu usul-ü fıkıhtır" diyen Şentürk okur için oldukça zihin açıcı tespitlerle önemli bir Medeniyet okuması sunuyor.
Mostar'ın bu ay bir diğer söyleşi konuğu NTV Haber Müdürü gazeteci Mete Çubukçu. "Her şeye rağmen Hamas kazandı" diyen Çubukçu sekiz gün süren son Gazze Savaşı'nın ardından yaşananları değerlendiriyor.
Mostar'ın ana dosyası ve gündem söyleşisinin dışında yer alan yazılar da hayli çarpıcı konular içeriyor. Nur Özkan Erbay'ın Amerikan seçimlerinin öncesi ve sonrasına Amerikan politikalarına yakın plandan baktığı "Obama ile gelen ikinci 4 yıl"; Ali Şahin'in Arap Baharı'yla Orta Doğu ikliminin değiştiği tespitini yaptığı "Arap Baharı, İsrail kışını iklimleyecek"; M. Mustafa Kulu'nun ise İsrail seçimleri öncesi yapılan son Gazze saldırısını değerlendirdiği "Siyonistlerin seçim mezesi: II. Gazze Savaşı" başlıklı yazıları dikkat çekiyor. Bunların dışında, derginin Gündemden, Görsel Hafıza, Medya, Toplum, Tarih, Edebiyat, Kitap ve Sinema bölümlerinde yer alan yazılar da zengin bir içerik sunuyor...
Toplumsal dönüşümler bir takım tarihî kırılmaların neticesinde ortaya çıktı. Savaşlar kimi zaman mevcut kötünün yerine yeni iyiyi ikame etse de, neticenin her zaman böyle zuhur etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanlık Moğol istilasıyla büyük bir medeniyet kriziyle yüzleşirken, İstanbul'un fethiyle Ortaçağ karanlığından Yeniçağ aydınlığına kavuştu. Geçtiğimiz yüzyılda yaşanan savaşlar da toplumların kendilerini uzun süre toparlayamamalarına, uluslararası alanda çok ciddi medeniyet krizlerinin yaşanmasına neden oldu. Bu son krizin etkilerini bugün belki de her zamankinden çok daha fazla hissediyoruz. Dünya bir medeniyet kriziyle mücadele halinde. Krizi aşmanın yegâne yoluysa insanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış İslam medeniyetinin çizdiği yörüngede yürümek. Burada en önemli vazife Müslümanlara düşüyor kuşkusuz. Peki, Müslümanlar ne yapacak? Yeni bir medeniyet mi inşa edecekler, yoksa kadim medeniyetlerini ihya mı? Bu noktadan hareketle Mostar, bu ay ana dosya konusunu medeniyet tartışmalarına ayırıyor. Yusuf Kaplan'ın "Sünnet-i Seniyye ve Fütûhat-ı Medeniyye" başlıklı yazısı dünyaya bütüncül bakabilmenin imkânını söylerken, Hasan Hüseyin Öz "Selçuklu-Osmanlı hattında bir medeniyet tasavvuru" yazısında Maveraünnehir'den Avrupa'ya uzanan çizgide hiç değişmeyen bir anlamdan bahsediyor. Hulusi Üstün'ün "Musiki ve medeniyet" başlıklı yazısı da yüzyıl önceki reddediş ile bugün gelinen ibret verici tabloyu gözler önüne seriyor. Dosyanın söyleşi konuğu ise Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk. "Medeniyet problemlerimizi çözme metodu usul-ü fıkıhtır" diyen Şentürk okur için oldukça zihin açıcı tespitlerle önemli bir Medeniyet okuması sunuyor.
Mostar'ın bu ay bir diğer söyleşi konuğu NTV Haber Müdürü gazeteci Mete Çubukçu. "Her şeye rağmen Hamas kazandı" diyen Çubukçu sekiz gün süren son Gazze Savaşı'nın ardından yaşananları değerlendiriyor.
Mostar'ın ana dosyası ve gündem söyleşisinin dışında yer alan yazılar da hayli çarpıcı konular içeriyor. Nur Özkan Erbay'ın Amerikan seçimlerinin öncesi ve sonrasına Amerikan politikalarına yakın plandan baktığı "Obama ile gelen ikinci 4 yıl"; Ali Şahin'in Arap Baharı'yla Orta Doğu ikliminin değiştiği tespitini yaptığı "Arap Baharı, İsrail kışını iklimleyecek"; M. Mustafa Kulu'nun ise İsrail seçimleri öncesi yapılan son Gazze saldırısını değerlendirdiği "Siyonistlerin seçim mezesi: II. Gazze Savaşı" başlıklı yazıları dikkat çekiyor. Bunların dışında, derginin Gündemden, Görsel Hafıza, Medya, Toplum, Tarih, Edebiyat, Kitap ve Sinema bölümlerinde yer alan yazılar da zengin bir içerik sunuyor...