Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mazlumder'den Suriye için eylem çağrısı (2 Kullanıcı)

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Mazlumder'den Suriye için eylem çağrısı


14 Nisan 2011 Perşembe 12:04
Mazlumder'in önderdliğinde çok sayıda sivil toplum örgütü Beyazit'te buluyor.



Suriye'nin birçok şehrinde güvenlik güçlerinin şiddetle bastırmaya çalıştığı gösterilerde kan akmaya devam ediyor.

Türkiyeli Müslümanlar Suriye'de yaşananlara kayıtsız kalmamak için protesto eylem çağrısı yaptılar. Akabe Vakfı, Araştırma ve Kültür Vakfı, Anadolu Platformu, Fatih Akıncıları Derneği, Hikmet Vakfı, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi Derneği, MAZLUMDER, Medeniyet Derneği ve Özgür-Der gibi STK'lardan yapılan ortak açıklamada 15 Nisan Cuma günü Cuma Namazı sonrasında Beyazıt Meydanı'nda gıyabi ceneza namazı kılınacağı ve basın açıklaması yapılacağı bildirildi.

STK'lar yapılan ortak açıklamada tüm İstanbullular Cuma Namazı sonrası yapılan eyleme davet edildi.

Yer: Beyazıt Meydanı

Tarih: 15 Nisan Cuma

Saat: 13.30
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images

MÜSLÜMAN SÜNNİLER SURİYEDE KATLEDİLİYOR...
BÜTÜN MÜSLÜMANLAR BEYAZIT MEYDANINA...
STK'lar yapılan ortak açıklamada tüm İstanbullular Cuma Namazı sonrası yapılan eyleme davet edildi.

Yer: Beyazıt Meydanı

Tarih: 15 Nisan Cuma

Saat: 13.30
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Suriye`de halkının başlattığı reform isteklerini kanlı bir şekilde bastıran Beşar Esad yönetimi Beyazıt meydanında bir araya gelen yüzlerce kişi tarafından protesto edildi.
15 Nisan 2011 Cuma 16:31:00
Resim_1302875105.jpg



Şükrü gündüz / İstanbul
Suriye’de halkının başlattığı reform isteklerini kanlı bir şekilde bastıran Beşar Esad yönetimi İstanbul’da protesto edildi. Cuma namazından sonra Beyazıt meydanında bir araya gelen yüzlerce kişi Esad yönetimine çağrıda bulunarak yaptığı katliamlara son vermesi halkın reform taleplerine cevap verilmesi istendi. Eylemde sık sık “Şehitlerin Kanı Zalimler Boğacak, İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti, İsyan Ateşi Tağutları Yakacak” sloganları atıldı.


“ZALİMLERİN SALTANATINI YOK ET”
Cuma namazından çıktıktan sonra Beyazıt meydanında gelen yüzlerce kişi önce Suriye’de meydana gelen olaylarda hayatını kaybeden insanlar için cenaze namazı kıldı. Cenaze namazından sonra yaşanan zulümlerini son bulması için dualar yapıldı. “Zalimlerin ellerinde olan göçlerini al, saltanatlarını yok et” denildi.

KATLİAMLARIN SORUMLULARI CEZALANDIRILSIN
Suriye yönetimin reform isteyen halkını katlederek insan haklarını ihlal ettiğini belirten Suriyeli Doktor Hamit Hocaoğlu “Yolsuzlukların son bulması için barışçıl bir şekilde sokaklara dökülüp hak isteyen insanlara karşı baas yönetimi bir savaş başlatmış ve sokağa dökülen sivil insanlar sokak ortasında öldürülüp tutuklanıyor. Suriye yönetimi yaptığı açıklamalarla dünya kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Bunu ortaya çıkan dehşet veren görüntüler kanıtlıyor.

Bu oyun artık bozulmuştur kimse onların yaptığı açıklamalara inanmıyor. Suriye halkı birlik içinde hareket ederek onlara bütün hakları verilinceye kadar sokaklardan çekilmeyecek” dedi. Doktor Hamit Hocaoğlu ayrıca Beşar Esad yönetimine çağrıda bulunarak yapılan katliamların sorumlularını bularak cezalandırılmasını istedi.


Mazlum-Der ve birçok STK’nın destek verdiği miting yapılan basın açıklamasının ardından sona erdi. Yapılan basın açıklamasında “Suriye’de katliama hayır, Baas diktasına son” denildi.



1_1302875675.jpg


2_1302875716.jpg


3_1302876381.jpg


4_1302876521.jpg


5_1302876616.jpg


1_1302876755.jpg


2_1302876801.jpg


5_1302876940.jpg
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Suriyeli gazeteci yalan haberlere dayanamadı


Suriyeli bir gazeteci, yalanları sebebiyle Suriye resmi televizyonundan istifa etti. Gazeteci göstericilere yapılan işkencelerin kasıtlı olarak görüntülenmediğini açıkladı.




Ahmet Yılmaz / TİMETURK

Suriye Radyo ve Televizyon Genel Kurumu’na bağlı Suriye resmi televizyonunda çalışan Mahir Theeb, televizyon kanalının gösterileri çekmede izlediği başarısız politika nedeniyle istifasını sundu. Gazeteci Theeb, protestocuların taleplerine odaklanılmadığını, göstericilere uygulanan zulmün kesinlikle görüntülenmediğini açıkladığı istifa dilekçesinde bu haksızlıkların kendisini halkın saflarında durmaya ittiğini ifade etti.

Suriye televizyonunda çalışan Mahir Ziib isimli gazeteci, protesto hareketleri hakkında yalan haberler yaptığı gerekçesiyle Suriye resmi televizyonundan istifa ettiğini açıkladı. Şair ve yazar olan Alaaddin Abdulmevla’nın Arap Yazarlar Birliği’nden, İyad İsa’nın da Tişrin gazetesinden istifasının ardından bu, üçüncü istifa oldu.

Theeb, Bilgi ve Enformasyon bakanına hitaben yazdığı mektubunda şöyle dedi: ‘Sayın bilgi ve enformasyon bakanı;
Sunuş: Gazeteci Mahir Theeb… Radyo ve TV Genel Kurumu’na bağlı Kanitara radyo ve tv merkezinde program destekçisi ve hazırlanmasına katılımcı olarak görev yapmaktayım. Arap-Suriye kanalından istifamın kabul edilmesini rica ediyorum. Zira Suriye televizyonu; özellikle de Dünya Kanalı tarafından temsil edilen Suriye resmi medyasının, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde ve şehirlerinde gerçekleşen halk gösterilerini çekmede uyguladığı başarısız programcılığına daha fazla tahammül edemeyeceğim. Protestocuların taleplerine odaklanılmıyor. Bazı güvenlik kesimlerinin ve halk komitelerinin göstericileri tutuklamaları, onlara saldırmaları ve ettikleri işkenceler görüntülenmiyor.

Esad’ın bu konuda emri yok

Sayın başkan Beşşar Esad’in insanların öldürülmesinde bir rolü olmadığına kanaat getirdim. Gerçekten de göstericilere saldırılması, öldürülmeleri ve tutuklanmaları hususunda hiçbir emri bulunmuyor. Ancak bazı üst düzeyli güvenlik görevlileri kendi kafalarından; hasta ruhlarının tesiriyle –cumhurbaşkanının direktiflerine aykırı olarak- vatandaşları öldürüyor. İşte bu nedenle kendimi Arap-Suriye halkı safları arasında buldum.
İstifamın kabulünü rica ediyorum
Gazeteci Mahir Theeb


DER'A GÖSTERİSİ


http://www.youtube.com/watch?v=mrBANgfyRPU&feature=player_embedded
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
cenaze-toreninde-12-kisi-olduruldu.jpg

Cenaze töreninde 12 kişi öldürüldü


Suriye'deki bir insan hakları örgütü, dün ölen protestocuların toplu cenaze törenlerinde güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu hayatını kaybedenlerin sayısının 12 olduğunu bildirdi.

http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0


23 Nisan 2011 Cumartesi - 22:30


Bağımsız insan hakları örgütü Savasiye, güvenlik güçlerinin başkent Şam ve yakınındaki bölgeler ile İzraa'daki cenaze törenlerinde en az 12 kişiyi öldürdüklerini bildirdi.

Suriye Ulusal İnsan Hakları Örgütü'nden Ammar Kurabi de ülkede son iki günde çıkan olaylarda ölenlerin sayısının 120 olduğunu söyledi.

Ülkede son 5 hafatadaki gösterilerde ölenlerin sayısının ise 300'ü geçtiği bildiriliyor.

AA
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
disisleri-nden-suya-sabuna-dokunmayan-aciklama.jpg

Dışişleri'nden suya sabuna dokunmayan açıklama


Suriye'de yaşananlarla ilgili Dışişleri Bakanlığı'ndan açıklama geldi. Açıklamada sanki halk güç kullanıyormuş gibi rejime 'orantısız ve aşırı güç kullanma' çağrısı yapıldı.


Paylaş | http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0


23 Nisan 2011 Cumartesi - 23:12

HABER MERKEZİ / TIMETURK

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada "Suriye’nin çeşitli şehirlerinde 22 Nisan Cuma günü yaşanan olaylardan ve bu olaylarda aralarında güvenlik güçlerinin de bulunduğu çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinden derin endişe ve üzüntü duyduk. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılara acil şifa diliyoruz" denildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada şu görüşlere dile getirildi: "Dostumuz ve komşumuz Suriye’nin istikrarı, kardeş Suriye halkının esenliği ve refahı Türkiye için önceliklidir.

Türkiye, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın halkın meşru taleplerine karşılık verileceği ve bu amaçla bir dizi reformun uygulamaya konulacağı yolundaki açıklamaları ile bu yolda başlatılan çalışmaları ve şimdiye kadar atılan bazı adımları memnuniyetle karşılamış, reform sürecinde elinden gelen desteği vermeye hazır olduğunu Suriye’ye bildirmişti"

Türkiye, Suriye’nin içinde bulunduğu bu hassas dönemde;

Azami teenniyle hareket edilmesi, orantısız ve aşırı güç kullanımından kaçınılması, kitle gösterilerine karşı mukabele yöntemlerinin doğru seçilmesi,

Reform çalışmalarının kararlılıkla sürdürülmesi, mümkün olan en kısa zamanda tamamlanması ve zaman kaybedilmeden yürürlüğe konulması,

Açıklanan reformların lafzına ve ruhuna uygun olarak hareket edilmesi,

Toplumsal barışın yeniden tesis edilmesi, olayları daha da tırmandıracak uygulamalardan kaçınılması,

Olayların şiddet sarmalına dönüşmemesini teminen, sabır, aklı selim ve suhuletle hareket edilmesi çağrısında bulunmaktadır."
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
dera-lilar-olumune-direniyor.jpg

Dera'lılar ölümüne direniyor


Suriye Ordusu’nun bu sabah saatlerinde tanklarla Der’aya girmesinin ardından Der’alı gençler askerlere karşı direnişe geçti.


http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0http://www.addthis.com/bookmark.php...39074NXC&pre=http://www.timeturk.com/tr/&tt=0


25 Nisan 2011 Pazartesi - 11:58

Hasan Doğan/TIMETURK

Bir görgü şahidi şehrin her yerinden “Allahuekber” seslerinin geldiğini, gençlerin ölümüne direndiklerini haber verdi.

Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın emriyle katliam yapmak için Der’a’ya giren Suriye Ordusu’na karşı şehir halkı direniş başlattı. Şehrin birçok yerine barikatlar kuran Der’alı gençler taşlarla ve Molotof kokteylleriyle askerlere karşı direniyorlar. Der’aya yakın
bir köyde oturan görgü şahitlerinden biri, “Der’a’nın her yerinden Allahuekber ve Lailahe illallah sesleri yükseliyor. İnsanlar askerlere karşı direniyorlar. Ölü sayısı her geçen dakika artıyor” dedi.
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
4 oğlu da şehit....La havle vela kuvvete illa billah!
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Bize gelmez mi sanıyorsunuz?
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bir çığlık.. “Va Mu’tasımah!!!”

Tarihçi el-Kelkeşendi “Measiru’l-İnaka Fi-Mealimi’l-Hilafe” adlı eserinde Abbasi Halifesi Mu’tasım Billah’ın Amuriye üzerine fetih düzenlemesine, Rumların elinde esir düşmüş bir Müslüman kadının “Va Mu’tasımah! haykırışının sebep olduğunu anlatır. Günümüzde de işgal altındaki Müslüman halkların ortak haykırışına dönüşmüş olan bu çığlığa neden olan hadise şu şekilde gelişmiştir:

Bugün Afyon/Emirdağ dolaylarında bulunan, eski adıyla Amuriye şehrinin Rum valisi, yağmaladığı civar Müslüman kasabalarından birisinden çıkarken birçok esir almıştır. Bu esirler içinde bulunan bir Müslüman kadın Rum valisinin kendisine eziyet ve hakaretleri karşısında “Va Mu’tasımah/Mu’tasım neredesin?!!” diye haykırmıştır. Bunun üzerine vali -dalga geçercesine-kadına: “Tabi, Mu’tasım beyaz atlı ordularıyla şimdi gelir ve seni kurtarır” der. Bu haber Hilafet sarayına ulaşır ulaşmaz Mu’tasım Billah tam da Rum valisinin alaycı dille ifade ettiği gibi beyaz atlı 4.000 kişilik süvari birliğinin öncülük ettiği devasa bir ordu hazırlar.

Rum valisine bir mektup gönderen Abbasi Halifesi bu mektubunda aynen şöyle der: “Müminlerin Emiri Mu’tasım Billah’dan Rumların köpeğine! Esir aldığın bacımı derhal serbest bırakmazsan sana öyle bir ordu hazırlıyorum ki, bir ucu burada (Bağdat) öteki ucu da orada (Amuriye) olacak.”

Ve Mu’tasım bir tek kadının “Va Mu’tasımah!” haykırışı üzerine dediğini yapar, devasa bir orduyla Amuriye üzerine yürür ve bu büyük Rum şehrini zapt eder. Kendisine haykırışta bulunan kadını kurtarır ve ona “Ey mümine hanım! Emin ol ki, çağrını işitir işitmez bir an bile beklemeden hemen yola koyuldum” der. (Bu, Müslüman bir yöneticinin teb’asının haklarını koruyamadığından dolayı Allah’a vereceği hesabın korkusuyla söylenmiş bir tür helallik talebini içeren bir sözdür. Zira Allah Rasulü (s.a.v.) “Allah kime bir yöneticilik verir de o halkını aldatır halde ölürse Allah ona cenneti haram kılar” buyurmuştur.)

İbni Haldun ve İbni Esir ise hadiseyi şöyle anlatılır: “O kadının haykırışı Hilafet sarayına ulaştığında Mu’tasım Billah tahtında kurulmuş oturuyordu. Kadının bu haykırışı kulağında yankılanır yankılanmaz: “Yetiştim! Geldim! Askerler! Askerler!” diyerek yerinden fırlayan Abbasi Halifesi derhal ordunun teçhiz edilmesi emrini verdi.

İbnü’l-Imad el-Hanbeli “Şezirat’üz-Zeheb Fi Ahbarin Min Zeheb” adlı kitabında konuyla ilgili şu ilaveleri yapmaktadır: “O kadının haykırışı Hilafet sarayına ulaştığında Mu’tasım Billah çok sevdiği bir içeceği yudumluyordu. “Va Mu’tasımah!” diyerek bir kadının kendisinden imdat dilediği haberini alır almaz elindeki kaseyi hizmetkara verdi ve “O kadını esaretten kurtarmadan, o Rum valisini öldürmeden bana yeme içme yok” dedi. Mu’tasım Billah Amuriye’u fethedince şehre girerken şöyle haykırır: “Yetiştim, yetiştim!”. Şehri zapt eden Mu’tasım Billah Amuriye valisini öldürür, kendisine haykıran kadının elinin bağlarını çözer, onu tutsaklıktan kurtarır ve hizmetkara şunu söyler: “Şimdi içeceğimi getirin”. Mu’tasım Billah içeceği içerken “İşte bunun tadına şimdi doyum olmaz” der.

Miladi 9. yüzyılda Abbasi Halifesi Mu’tasım Billah döneminde Rum diyarında esir düşmüş ve hakarete maruz kalmış bir kadının çığlığı bugün işgal edilmiş İslam coğrafyasının meydanlarında milyonların çığlığına dönüşmüş durumda. Bu yürek yakıcı çığlık en son olarak dün Suriye’den, küçük bir kız çocuğundan geldi.*




Suriye’nin Humus kentinde düzenlenen yürüyüşte konuşan bu kızcağız:

“Ey Mu’tasım neredesin! Ey Recep Tayyip Erdoğan neredesin! Ey yiğit Osmanlı, Ey Abdulhamidin torunu bizi yalnız bırakma! Biz Suriye’de doğranıyoruz!!! "Ey Erdoğan! Tarih, sen aramızda yaşıyorken Suriye halkının katledildiğini yazmasın" diye haykırıyordu.

Bu çığlıklar daha önce Ebu Gureyb ceza evinde Amerikan askerlerinin tecavüzüne uğramış olan binlerce Iraklı kadından sadece birisi olan Fatma Nur bacıdan da gelmişti. Fatma Nur bacının “Kardeşlerim nerede?” diye başlayan mektubunu hatırlayalım. Fatma Nur bacı Ebu Gureyb ceza evinden yazdığı mektubunda şöyle yakarıyordu:
“Kardeşlerim… Benimle birlikte burada 13 bekar kız daha var ve her birimize her gün herkesin önünde çığlıklar arasında tecavüz ediliyor. Elbise ve namaz elbisesi giymemizi yasakladılar. Bir kardeşimiz, Amerikan köpeği tarafından tecavüze uğrayıp şiddetli bir şekilde işkenceye maruz kaldıktan sonra kafasını duvara vurarak intihar etti.
Ben Allah yolundaki kardeşiniz Fatıma; size diyorum ki; Allah’tan korkun... Dışarıdaki tanklarını, uçaklarını bir tarafa bırakın ve bize; Ebu Greyb Hapishanesi’ne yönelin, bizleri onlarla beraber öldürün, yerle bir edin. Bizleri onlara bırakmayın. Bizi öldürün ki; belki rahatlarız. Bizi öldürün ki belki rahata kavuşuruz.”

Yine yıllar önce babası Siyonist İsrail cezaevlerinde tutuklu bulunan bir Filistinli kızın gözü yaşlı haykırışlarını işitti kulaklarımız. Filistinli kız “Ey sabah akşam çocuklarını öpen babalar! Utanın, çünkü benim babam demir parmaklıklar arkasında!!” diyordu.
Bizler Allah Rasulü (s.a.v.)’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi şerifini çok işittik, ezberledik. Hadisi şerifte geçen komşuluk sadece kapı komşuluğu mudur? Bugün cilve gözü yada başkaca sınır kapılarıyla komşu kılındığımız halklar komşumuz değil, bir zamanlar bizim bir parçamızdı. Üstelik onlar şu anda sadece aç bırakılmıyor aynı zamanda ceberrut yöneticileri tarafından katlediliyorlar.

Bizler Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, işgalin olduğu her yerde ve şimdi ayaklanmaların yaşandığı diyarı İslam’da diktatörlerin katlettiği yada tutukladığı binlerce Müslüman; kadın, erkek, yaşlı ve çocukların -iletişim çağında olmamıza rağmen- bize ulaşmamış olan daha nice acı hikayelerinin olduğunu, yeri ve göğü titretecek çığlıklarının olduğunu biliyoruz.
Bu çığlıkları kim duyacak? Gerçekte bu çığlıkları duyması gerekenler kimlerdir?

Ordularını, İslam coğrafyasında işgalci konumda olan Amerikan’ın tek bir çağrısı ile harekete geçiren ve Nato’nun emrine verenlerin nezdinde bu çığlıkların hiçbir kıymeti yok mu?

Suriye’nin Humus kentinden yükselen yürek yakıcı çığlık her ne kadar muhataplarınca reel politiğe kurban edilmişse de Müslüman halkımızın vicdanında hak ettiği yeri bulmuş, ondan da önemlisi âlemlerin rabbi olan Allah (c.c.)’ın katına ulaşmıştır. Şüphesiz Allah tüm yakarışları işitendir.

*İlgili video için bakınız: (Suriyeli çocuktan Erdoğan'a tarihi çağrı
YouTube - may 6 Distress call from a Syrian girl to Erdogan ???? ????? ??? ???????)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İslamcılar Suriyeye niçin sessiz?
Gerçek Hayat dergisinden *Adem Özköse İslamcıları Suriye konusunda eleştirdi...

Gerçek Hayat dergisi İslamcıları Suriye konusunda fena halde eleştirdi. İşte İslamcılar arasında tartışmalara neden olan o dosya…


Adem Özköse / Gerçek Hayat

Çocukluk yıllarımda Müslümanları hep zalimlere karşı çıkan, her kim olursa olsun mazlumları koruyan kimseler olarak hayal ederdim. Çocuk dünyamda İslami kesim kötülere karşı verilen mücadelede iyileri temsil ediyordu ve iyiler de bir gün mutlaka galip gelecekti. Özellikle üniversite yıllarımda Müslüman olmadıkları halde mazlumlar için mücadele eden insanları tanıdıkça bu düşüncemin aslında tam da gerçeği yansıtmadığını fark ettim. Müslüman olmadıkları halde vicdanlarının, fıtratlarının sesine kulak vererek hayatlarını mazlumlara adayan birçok insan vardı. Bu insanlara her ne kadar saygı duysam, hatta sevgi beslesem de ben mazlumlar için savaşmayı, en çok Müslümanlara yakıştırdım. “Allah” diyen, sadece yaratıcının karşısında eğilen bir insanın mazlumlar için mücadele etmesi bana hep çok asil geldi. Böyle birçok Müslüman, İslamcı tanıdım. Hatta İslamcılığın biraz da zulüm karşısında sessiz kalan, yerinde oturan Müslümanlardan sessiz kalmayanları, mücadele edenleri ayırdığını düşünüyordum. Benim İslamcılık algım; iyi bir Müslüman’ın mazlumlar, ezilenler için mücadele etmesi; iyiliğin, adaletin hakim olduğu bir dünyanın kurulması çaba göstermesiydi. Çünkü Hasan el Benna hayatın iman ve cihad olduğunu söylüyor, biz de buna inanıyorduk.

İktidar aşkı bitiriyor

Son yıllarda, özellikle de son aylarda şahit olduklarım itiraf etmeliyim ki Müslümanlara, İslamcılara karşı algı ve değerlendirmelerimi yeniden gözden geçirmeme neden oluyor. Daha önceden ideallerden, davadan, mazlumlardan bahsedenlerin artık dengelerden, milli çıkarlardan, uluslar arası denklemlerden, hükümeti zor durumda bırakmamaktan, saçma sapan komplo teorilerinden bahsettiklerine şahit oluyorum. Tertemiz, imanlı, harbi kalplerin yerini hesapçı, çıkarcı, hükümetçi zihinler almaya başlamış. Hadi hep birlikte itiraf edelim; iktidar nimeti dava aşkımızı, ideallerimizi, duyarlılıklarımızı, insani yönlerimizi, protesto kültürümüzü tüketiyor, bitiriyor. Hükümetin Ergenekon’a, çetelere, darbecilere karşı verdiği mücadeleyi alkışlayalım. Fakat alttan her geçen gün dininden, tarihinden, kültüründen, toprağından daha da uzaklaşan bir nesil geldiğini ve böyle bir neslin oluşmasında en çok mevcut siyasi iktidarın ve siperlerini terk ederek siyasi iktidara eklemlenen İslami cemaatlerin payının olduğunu da unutmayalım. Ülkenin bütün sorunlarını hallettiğimizi, bütün bir ülkeyi baştan aşağı asfalt yollarla döşediğimizi düşünelim.Dinine, tarihine, kültürüne sahip çıkan bir nesil yetiştiremedikten sonra yapılanların çok mu önemi olacak?

Mazlumlar arasından torpilliler

İslami kesimde son yıllarda iyice artış gösteren İslami, vicdani ve insani olanı değil de dengeleri, hesapları, çıkarları gözeten sapma Suriye olayı ile bir kez daha ortaya çıktı. Hemen yanı başımızda, komşumuzda çocuklar Baas diktatörlüğüne bağlı silahlı Nusayri milisler tarafından katledilirken, gençler işkencelerden geçirilip zindanlara doldurulurken, kadınlara hasta ruhlu Baascılar tarafından tecavüz edilirken İslami cemaatlerin ekseriyeti susmayı, sessiz kalmayı tercih etti. Bu suskunluğu kimisi “AK Parti hükümetinin politikalarıyla ters düşmemek gerekir, hükümeti zor durumda bırakmayalım” düşüncesiyle savunurken, kimileri de fanatizm ve saplantı derecesinde bağlı oldukları İran devletinin ali menfaatlerini öne sürerek açıklamaya çalıştı. Farkında mısınız Filistinli mazlumlar için gösterilen duyarlılığın yüzde biri Suriyeli mazlumlar için gösterilmiyor? Artık mazlumlar arasında bile ayrım yapmaya, hükümetin desteklediği mazlumlara daha torpilli davranmaya başladık. Çünkü iktidarı kazanırken, evlerimizi büyütürken; kalbimizi, vicdanımızı, en temiz kalması gereken yanlarımızı kaybettik.

Var mı bundan ötesi

Biliyor musunuz, Suriye’de son üç buçuk ay içinde 40’dan fazla çocuk katledildi? Öldürülen çocuklar arasında gördükleri işkenceler nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise çoğunluğu temsil ediyor. Suriyeli arkadaşım Ebu İmad ise gözyaşlarının eşliğinde telefonda şunları söylüyor: “Bu hasta ruhlu Baascıların yaptığını İsrail bile yapmaz. Amcamın 12 yaşındaki oğluna gösteriye katıldığı için istihbarat binasında tecavüz etmişler. Bunlar insanlıktan tamamen çıktılar. Artık gözaltına aldıkları erkek çocuklarına da tecavüz ediyorlar. Amcamın oğlu artık kimseyle konuşmuyor. Hayata küstü. Ne olur bizim için bir şeyler yapın.” Ben de uzun zamandır Suriye ile ilgili videolara bakamıyorum. Katliam görüntüleri, işkence fotoğrafları ise artık dayanılacak gibi değil. Suriye’den bir arkadaşım aradığında ise telefonu korku ve tedirginlikle açıyorum. Anlatılanlar, söylenenler ne yazılacak, ne de konuşulacak gibi… Çocuklara işkence yapıyorlar, Hamzaları, Hacerleri öldürüyorlar. Var mı bundan ötesi, bundan felaketi? Öyleyse tekrar soruyoruz. Çağın vicdanı, kalbi olması gereken İslamcılar Suriye konusunda niçin sessiz, duyarsız kalıyorlar? Suriyeli mazlumlar için daha neyi bekliyorlar? Bu soruları İslami kesimdeki gazeteci, yazar ve aktivistlere de sorduk.

İşte cevapları:

Ahmet Varol-Gazeteci-Yazar: "Mazlumları ayırmamalıyız"

İran devrimi nedeniyle Türkiye’deki İslami çevreler üzerinde İran’ın önemli bir etkisi oldu. Bugün de İran’a temayül sürüyor. Bu temayül İslami kesime iki şekilde yansıyor. Bir kesim İran’a olumlu bakmakla birlikte yaptığı yanlışları asla tasvip etmiyor. Diğer kesim ise İran’daki dini yapıyı temsil eden velayeti fakih inanışını kendi siyasi bakış açısına yansıtıyor. Bundan dolayı İran yanlış bile yapsa İran’ı destekliyor veya İran’ın yanlışlarına mazeretler uyduruyorlar. Ayrıca Türkiye hükümeti Mısır ve Tunus’da gösterdiği açık tavrı Suriye konusunda gösteremedi. Hükümetin siyasi çizgisi İslami kesimin önemli bir kesiminin üzerinde etkili olduğu için ortaya bir duyarsızlık çıktı. Suriye’de yaşananların Mısır ve Tunus’da yaşananlardan bir farkı yoktur. Hatta Suriye’deki Baas rejimi Tunus rejiminin işlediği cinayetlerden, yaptığı zulümlerden çok daha fazlasını gerçekleştirmiştir. Bundan dolayı diğer ülkelerdeki devrim hareketlerini destekleyip, sıra Suriye’ye gelince susmak doğru bir tavır değil. Bahrey’deki zulme tavır aldığımız gibi Suriye’deki zulme de tavır almalıyız ve mazlumları ayırmamalıyız.

Kemal Özer-Gazeteci-Yazar: "Kan akarken siyasi hesap yapılmaz"

Suriye konusunda İslamcılar genel olarak iyi bir imtihan veremediler. Suriye’de mazlum insanların kanları akıtılırken sırf mevcut siyasi iktidarla ters düşmemek için susmayı ben Müslümanlara yakıştıramıyorum. Suriye’de zalim ve despot bir yönetim var. Bu yönetime her ne olursa olsun karşı durulmalıydı. Mazlumların kanı akarken siyasi hesaplar yapmak doğru bir tavır değil. Ne İslam, ne de vicdan böyle bir tavrı onaylar.

Selman Maltaş / Kurtuba dergisi yazarı: "Doğu Konferansı nerede?"

Arap coğrafyasında halkların tertemiz devrimlerine şahit oluyoruz derken, komplo teorisyenleri devreye girdiler. Amerika dediler, İsrail dediler, Fransa dediler, İngiltere dediler. Ama bir kez olsun Allah demediler. Sivil inisiyatifler de Arap devrimleri konusunda henüz harekete geçmedi. Şu an işi siyasi iradeye havale ediyorlar. Örneğin, içinde pek çok yazarı barındıran, “halklarımızın geleceği ile ilgili ortak kaygılar ve sorular temelinde, bir sorgulama, arayış ve keşif harekâtı başlatacağız” diyerek Arap ülkeleriyle sıkı ilişkiler geliştiren Doğu Konferansı bile Suriye’de cereyan eden soykırıma sessiz kalıyor. Farkındayım, bazıları dengeler adına hareket ediyorlar. Ancak şunu unutmayalım: Bu coğrafyanın kaderini komplo teorisyenleri değil, bizzat bu coğrafyanın halkları belirleyecektir.

İsmail Yaşa: Ortadoğu Uzmanı: "Cemaatler hükümetin etkisinde"

Türkiyeli İslamcıların Suriye konusunda sessiz kalmalarının birçok nedeni var. Bu nedenlerin başında hükümetin henüz Suriye konusunda tavrını netleştirmemesi geliyor. Türkiye'de İslami kesimlerin birçoğu artık hükümetin tavrına bakarak tepki geliştiriyor. Hatta şunu söyleyebiliriz. Eskiden birçok konuda daha duyarlı davranan ve tavır koyan cemaatler şimdi topu tümüyle hükümete atmış durumdalar. "İyi bir hükümetimiz var, o gereğini yapar" gibi bir hava hâkim. Hükümetin ise Suriye konusundaki tavrı hâlâ net değil. Suriye halkının yanında olduğunu gösteren net bir tavır ortaya koysa hükümetin tavrına göre pozisyon alan medya ve cemaatler de benzer şekilde tavırlarını netleştirecektir.

Mustafa Özcan: Gazeteci-Yazar: "Kamuoyu yanlış yönlendiriliyor"

Arap isyanlarıyla birlikte bir dönemin sonu, önemli bir dönemin de başlangıcı gerçekleşti. Bu değişimin en önemli halkalarından biri ise Suriye’dir. Suriye’de Baas rejimi devrilirse bu değişim İslam dünyasına da etkili ve olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Fakat başından beri Suriye konusunda Türkiye kamuoyu yanlış yönlendiriliyor. İran ve Suriye rejimleri Türkiye’de bir takım kişileri kullanarak bu kişiler üzerinden özellikle İslami kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Gazetelerde, internet sitelerinde yazılar yazan bu kişiler ortaya sürdükleri komplo teorileriyle İran ve Suriye rejimlerinin parelerinde bir propaganda çalışması yapıyorlar.

Osman Atalay- Suriye Uzmanı: "İslami kesim Arap dünyasını tanımıyor"

Türkiye’de laikler yıllarca Arap dünyası ve İran hakkında yanlış yorumlarda bulundular. Laiklerin bu tavrı İslamcılar tarafından haklı olarak eleştirildi. Fakat Arap devrimleri esnasında aynı yanlışı bu sefer de İslamcılar yaptılar. Arap devrimlerini bölgeye gitmeden, Arap aydınlarıyla, gençleriyle konuşup onları anlamadan komplo teorileriyle yorumladılar. Arap devrimlerini anlamak için Tunus’a, Mısır’a, Suriye’ye, Libya’ya, Yemen’e İslami kesimden kaç tane yazar ve gazeteci gitti? Kaç tane sivil toplum örgütü temsilcisi tarihin en önemli kırılma noktalarından biri olan Arap devrimlerini anlamak için saha çalışması yaptı? İslami kesim ne yazık ki Arap coğrafyasını layıkıyla tanımıyor. Arap dünyasındaki öfkeyi, isyanı anlamak için sahada olmak; muhalefetle, işçilerle, öğrencilerle, aydınlarla görüşmek; onları dinlemek gerekir. Arap devrimleri komplo teorileri kurarak, felaket senaryoları üreterek değil; ancak yapılacak ciddi saha çalışmalarıyla anlaşılabilir.

Samet Doğan-Ortadoğu Muhabiri: "Hüsnü Mahalli kafaları karıştırdı"

Kamuoyu üzerinde etkisi olan bir takım gazeteci ve yazarlar Ortadoğu’daki son gelişmeleri, başbakanın uçağından veya gazetelerindeki bürolarından okumaya kalktılar. Bu da Arap devrimlerinin yanlış algılanmasına, insanların yanlış bilgilendirilmesine neden oldu. Ben Suriye’de yıllarca yaşadım. Bir komşumuz vardı. Bu komşumuzun eşi 10 yıl önce cezaevine girmiş ve ailesi 10 yıldır bu kişiden haber alamamış. Suriye’de aynı durumda olan on binlerce insan var. Suriye’de son yaşanan olayları anlamak için her şeyden önce bu acılara şahitlik etmek, bu insanları anlamak gerekiyor. Bir de İslami kesim pek fazla tanımadan, çok kolay bir şekilde insanları baş tacı ediyor. Tıpkı yıllarca büyük kıymet verilen Hüsnü Mahalli gibi… İslamcıların, kamuoyunun Suriye konusunda kafalarının karışmasında büyük emeği olan Hüsnü Mahalli en son izlediğim televizyon konuşmasında, “Suriye’de işlenen cinayetleri konuşmadan önce, Türkiye’nin Doğu’da işlediği cinayetleri konuşalım” demişti. Suriye’yi bu kafa yapısına sahip kişilerden öğrenmeye devam ettiğimiz sürece zihinlerimiz de karışmaya devam edecektir.

Rıdvan Kaya-Özgür-Der Başkanı: "Komplocu düşünme biçimi yaygınlaştı"

28 Şubattan sonra Türkiyeli Müslümanların ümmet perspektifinde bir duyarlılık kaybı meydana geldi. Bu durum Suriye ile birlikte daha da belirginleşti. Türkiye hükümetinin dış politikadaki öncelikleri İslami kesimin zihninde bir rezerv oluşturdu. Suriye konusunda gereken duyarlılığın oluşmamasında İslami kesimde son yıllarda iyice yaygınlaşan komplocu düşünme biçiminin yaygınlaşmasının da etkisinin olduğunu düşünüyorum. Müslümanca düşünme biçimi zayıflayınca komplocu düşünüş biçimi yaygınlaştı. Biz olaylara Müslümanca bakmak yerine farklı kaygıları, denklemleri, politikaları merkeze alırsak hata yaparız diye düşünüyorum.

Bülent Şahinerdeğer-Gazeteci-Yazar: "İran İslamcıları yanlış yönlendirdi"

İHH, Özgür-Der, Mazlum-Der gibi kuruluşlar Suriye’de yaşanan olaylara son derece ilkeli ve hakkaniyet ölçüsünde yaklaştılar. Öncelikle bunu belirtelim. Suriye konusunda İslami kesimde bazı çevrelerin sessizliğinin temel sebebi ise kendilerini farklı siyasi çevrelere endekslemeleridir. Böyle olunca kimi çevreler hükümeti, kimi çevreler de İran’ı eksene alarak politika ve tavır geliştirme yolunu tuttular. Hükümet veya İran ses çıkarın deyince ses çıkarma, susun deyince susma tavrını doğru bulmuyorum. İran ne yazık ki İslamcıların bir kısmını Suriye konusunda yanlış yönlendirdi.

Murat Özer-Haksöz Yazarı: "Afganistan konusunda da sessiz kalındı"

Türkiyeli Müslümanlarda zulüm coğrafyalarına karşı genel bir duyarsızlık oluştu. Mesela Afganistan’da 10 yılı aşkın bir süredir işgal var. Fakat binlerce insan öldürülürken Afganistan’daki mazlum Müslümanlara destek verme konusunda İslami çevreler tepkisiz kalıyorlar. Ayrıca İslami kesim içinde bir kesim politikalarını daha çok İranın’ın ulusal çıkarlarına göre belirliyor. Hatta bu kesim Suriye muhalefetini sırf İran’la ters düşmemek için karalama yolunu seçti. Hatta işi Suriyeli devrimcileri İsrail ve ABD ajanı olmakla suçlamaya kadar vardırdılar. Bu kesimin kitlesel bir tabanı yok. Fakat Filistin ve diğer konularda duyarlı olan kalabalıkları yönlendirmek için çaba gösteriyorlar.
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Türkiye'nin büyümesi yahut küçülmesi Suriye Politikasına bağlı...

Kırılma noktası Suriye...Hadi Erdoğan göreyim seni...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

h_suriye_7ff.jpg

Gençler Suriye Sınırına Dayanıyor!



Türkiye'den bazı gençlik gruplarının organize ettiği Suriye Sınırına Dayanıyoruz etkinliğiyle Türk gençleri Suriyeli mültecilerle buluşacak.
Baas rejiminin uyguladığı işkence ve cinayetler karşısında çaresiz kalan Suriye halkı çareyi Türkiye sınırına sığınmakta bulmuştu. Halen Suriye hükümetinin askerleri tarafından basılan köylerden kaçabilen insanlar Türkiye sınırına akın ediyor.

Türkiye hükümetinin sahip çıktığı mülteciler, ne kadar da sığınacak bir yer bulabileseler de zor günler geçiyor. Türkiye'den farklı gençlik örgütleri ise komşu ülke halkının dertlerini paylaşmak üzere Suriye sınırına gitmeyi kararlaştırdığını açıkladı.

Konvoy, 15 Temmuz'da İstanbul'dan yola çıkacak ve 16 Temmuz Cumartesi sabahı Hatay sınırında olacak. 17 Temmuz Pazar günü genel program bitecek. Suriye sınırına giden gençler, mülteci çocuklara hediyeler götürecek ve Suriye halkıyla kucaklaşacak. Aynı zamanda gençler uçan balonlara Arapça, İngilizce ve Türkçe destek mesajları yazıp sınırın diğer tarafına gönderecek..

Destek için ulaşım...

Fatih Kaşçıoğlu - 0534 356 37 57
İhsan Aslan - 0537 935 61 09

on5yirmi5
.com
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Suriye rejimi 19 sünniyi daha şehid etti
suriye-rejimi-19-kisiyi-daha-katletti.jpg


Görgü tanıkları ve insan hakları aktivistlerinin verdiği bilgilere göre, Suriye güçleri Cebel Ezzevye bölgesinde özellikle Rameh köyünde 2 gün boyunca ağır topçu ateşi düzenledi ve bunun ardından, Türkiye'ye kaçışları önleyecek şekilde, bölgede güçlerini yoğunlaştırdı.

19 kişinin büyük bölümünün dün ve bu sabah öldüğü kaydedildi. Tank destekli Suriye askerlerinin bölgedeki köylerde birinden diğerine hareket ettiğini, bölgede korku saldığını ileri süren aktivistler, "Halka, 'geliyoruz dikkatli olun' mesajı vermeye çalışıyorlar" görüşünü savunuyor.

Öte yandan sınırdaki Kürt köyü Amoud'da da bir gösteri düzenlendiği ve askerlerin eylemcileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandığı kaydedildi.
 

ayhanD

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Haz 2011
Mesajlar
56
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
M Şevket Eygi'nin çok güzel bir tespiti var,"Mücahiddiler, müteahhit oldular"

İnsanlar muradına erdiler.Kimsenin bir şey yapacağını sanmıyorum. Yazık olacak bir çok mazlum suriyeliye.
 
T

tevbekarım

Suriye rejimi 19 sünniyi daha şehid etti
suriye-rejimi-19-kisiyi-daha-katletti.jpg


Görgü tanıkları ve insan hakları aktivistlerinin verdiği bilgilere göre, Suriye güçleri Cebel Ezzevye bölgesinde özellikle Rameh köyünde 2 gün boyunca ağır topçu ateşi düzenledi ve bunun ardından, Türkiye'ye kaçışları önleyecek şekilde, bölgede güçlerini yoğunlaştırdı.

19 kişinin büyük bölümünün dün ve bu sabah öldüğü kaydedildi. Tank destekli Suriye askerlerinin bölgedeki köylerde birinden diğerine hareket ettiğini, bölgede korku saldığını ileri süren aktivistler, "Halka, 'geliyoruz dikkatli olun' mesajı vermeye çalışıyorlar" görüşünü savunuyor.

Öte yandan sınırdaki Kürt köyü Amoud'da da bir gösteri düzenlendiği ve askerlerin eylemcileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandığı kaydedildi.



Ya Kahhar...

Ya Kahhar...

Ya Kahhar...
 

ayhanD

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Haz 2011
Mesajlar
56
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Ahmet Varol - Yeni Akit

Kemal Gümüş uzun süre birlikte çalıştığımız çok değerli bir kardeşimizdir. Gazetemizde de epey bir süre muhabirlik yaptı. Mavi Marmara'da birlikteydik. Şimdi Star'da çalışıyor. Sözünde ve özünde güvenilir açık yürekli, doğru sözlü bir kardeşimizdir. İki gün önce kendisine telefon ettim. "Şu an Hatay'dayım ve Suriye'den yeni geldim" diyerek gözlemlerini, tespitlerini aktardı. Suriye'de durumun gerçekten korkunç olduğunu ve tam bir vahşet yaşandığını söyledi. "Kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden öldürüyorlar" diyerek bütün her tarafta tam anlamıyla bir dehşetin hâkim olduğunu ifade etti. Kendisi de zaten yazdığı haber ve dosyalarda gördüklerini, Baas rejimi şiddetine muhatap olanların ağzından dinlediklerini dile getiriyor; daha da dile getirecek. Suriye rejimi yönlendirdiği medya ve bu alanındaki temsilcileri vasıtasıyla kamuoyunu yanıltmaya, gerçekleri çarpıtmaya çalışıyor. Ama gerçekler hiç de onların söylediği gibi değil.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt