Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mazlum Hıristiyanlar Cennete... ! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
yahudileri kastettim yahudi ve hristiyan olmayanlar ustune alinmasin :)


hanif dini Islamdir ...

hiristiyanlik ve yahudilik hanif dinler degiller senin icin ozel olarak tekrar edeyim ayeti ..

Bakara 140 - "Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?" De ki: "Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah'ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.


Ali Imran ,67 - İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
68 - Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.


bu ayetlere ragmen hala elhi kitabin hanefi dinde olduklarini soylemeye devam edersen artik hakli olarak hosgorulu olmayacagim :)



kimsenin hoşgörüsüne ihtiyacım yok Rabbimin rahmeti yeter .Tek isteğim konu ile alakalı yazdıklarımı bir defa daha okuman okuduğun zaman da göreceksin ki Hristiyan ve Yahudilerin de cennete gideceği ile ilgili bir iddiam yok.İlk bu başlığa verdiğim cevapta bu iddiayı ortaya atanların kendilerine Ali İmran suresinin 113.114.115 ayetlerini dayanak olarak göstermiş olacaklarını belirttim.
İkinci yazdığım cevapta Tevrat İncil ve Zebur geldiğinde Peygamberlerimiz ile onlara inanan toplulukların ALLAH a ve onun gönderdiği resullerine iman ettiğini işaret ettim .Sonuncu yorumum da Peygamber efendimizin ailesi ve Ashab ı kehf ile ilgili hemen hemen her müslümanın bilgi dağarcığında olan bilgilerdi.Umarım okuduğunu anlar ve yorumlarsın Hristiyanları veya Yahudileri veya ocuları bucuları cennetlik yapmak gibi bir gayretim yok olmaz olamaz da..Sap la Saman ı ayırt edelim.. Saygılarımla.
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
[/BEhl-i kitabın hepsi bir değildir. Onların içinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki, Gece saatlerinde Allah’ın âyetlerini okuyarak secdelere kapanırlar.

Bunlar Allah’ı ve âhireti tasdik eder, iyiliği yayar, kötülükleri önler ve hayırlı işlere yarışırcasına koşarlar. İşte onlar salihlerdendirler.

Yaptıkları hayır ve iyiliklerden, mükâfatsız kalan bir tek iyilik bile bulunmayacaktır. Allah günahlardan korunan takvâ ehlini pek iyi bilir. (Ali İmran 113-114-115)


konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.Ayeti okuduğumda benim de dikkatimi çekmişti..


benim kişisel yorumum biraz daha farklı (Şüphesiz ALLAH doğru söyler) bana göre orda kasdedilen ehli kitap İncil Tevrat ve Zebur indiğinde tahrip edilmeden orjinal haline inananlar ve de Peygamber Efendimizin ailesi gibi Hanif dinine inananlar kasdediliyor.Dediğim gibi
şüphesiz doğrusunu ALLAH bilir.Ehli Kitap tan İslam ı kabul edenler zaten müslüman olmuştur onların böyle kabul edilmesinin pek bir mantıkla bağdaştıramadım.
ALLAH katında din İslamdır (Ali İmran 19) ayeti kerimesiyle sözlerime son veriyorum.

sen kendin ne yazdigini biliyor musun ? sadece ben degil baskalar da seni o sekilde anladi cunku sen oyle YAZDIN

onlarin adi Ehli kitab degil Muslumandir o dosdogru cemaat da iclerinden Musluman olanlarin cemaatidir
ne zaman Musluman olmaktan ciktilar Peygamberlerine kendilerine verilen kitablara kufrettikleri onlari degistirip baska incil ve tevratlar uydurduklari zaman
Muslumanlarin disinda herkes kafirdir bunun ortasi YOK

ayette bahsedilen cemaat de ehli kitabtan iman edip Musluman olanlar Hz Muhammede sav inananlar Islam dinine girenler ..

salihler sadece Muslumandirlar
ve anla artik sunu hanif dini ISLAMDIR
butun Peygamberler Islamla geldi ...
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
bana göre orda kasdedilen ehli kitap İncil Tevrat ve Zebur indiğinde tahrip edilmeden orjinal haline inananlar

çok merak ediyorum buradan Peygamberlerin getirdiklerine inananların ifade edildiğini anlamak bu kadar zor mu ?? illa cümlenin öğelerine mi ayrılması lazım ? Bakalım o zaman kitaplar indirildiğinde (indirildiğinde indirildikten yıllar sonra asırlar sonra değil) tahrip edilmeden (değiştirilmeden içine hurafeler sonradan eklemeler yapılmadan )orjinal haline inananlar mesela Hz.Harun gibi ..ben ne yazdığımı biliyorum ..

gelelim diğer belirttiğime;

konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.Ayeti okuduğumda benim de dikkatimi çekmişti.. Israrla yazmışım yanlış yorumlanması YANLIŞ yorumlanması demek ki neyi belirtiyormuşum insanlar bu ayeti kendilerine göre hatalı yorumlamış ondan dolayı böyle bir sonuç çıkarmış ..

Geri kalan yazdıkların ise:zaten benim söylediğimden farklı değil Hanif dini;
Hz İbrahim tarafından temsil edilen tevhid esasına dayalı hak din
Hanîf kelimesine lügat itibâriyle çeşitli mânalar verilmişse de genellikle kabul edildiğine göre "hakka ve doğruya yönelen, istikamet üzere bulunan kimse" demektir İslâm literatüründe ise câhiliye döneminde her türlü sapıklıktan ve putperestlikten yüz çevirerek hakka yönelen, Hz İbrahim'in dinine tâlip olarak yalnız bir Allah'a inanan kimseler için ad olmuştur.

Demek ki neymiş Peygamber Efendimiz Yeryüzünde teşrif etmeden tevhid inancı taşıyanlara da Hanif deniyormuş.

Şimdi gelelim senin yazdıklarına ;

ne zaman Musluman olmaktan ciktilar Peygamberlerine kendilerine verilen kitablara kufrettikleri onlari degistirip baska incil ve tevratlar uydurduklari zaman
Muslumanlarin disinda herkes kafirdir bunun ortasi YOK

bunu ben zaten Kutsal kitaplarını tahrip etmeden ifadesiyle senden çok önce ifade etmişim sen bunu yazarak neden fazladan emek sarfettin anlayamadım.Hanif dininin Hristiyanlıktan ve Yahudilikten çok farklı olduğunu Yüce Mevlam zaten bize bakara suresi 135.ayet i kerimesinde açıklamış.Herkes seni yanlış anlamış dediğin sen ve bir arkadaş daha topu topu 2 kişi.İnşallah bundan sonra yazdıklarımı anlamak istediğin gibi değil anlatmak istediğim gibi anlarsın..Saygılarımla.
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
bana göre orda kasdedilen ehli kitap İncil Tevrat ve Zebur indiğinde tahrip edilmeden orjinal haline inananlar

çok merak ediyorum buradan Peygamberlerin getirdiklerine inananların ifade edildiğini anlamak bu kadar zor mu ?? illa cümlenin öğelerine mi ayrılması lazım ? Bakalım o zaman kitaplar indirildiğinde (indirildiğinde indirildikten yıllar sonra asırlar sonra değil) tahrip edilmeden (değiştirilmeden içine hurafeler sonradan eklemeler yapılmadan )orjinal haline inananlar mesela Hz.Harun gibi ..ben ne yazdığımı biliyorum ..

gelelim diğer belirttiğime;

konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.Ayeti okuduğumda benim de dikkatimi çekmişti.. Israrla yazmışım yanlış yorumlanması YANLIŞ yorumlanması demek ki neyi belirtiyormuşum insanlar bu ayeti kendilerine göre hatalı yorumlamış ondan dolayı böyle bir sonuç çıkarmış ..

Geri kalan yazdıkların ise:zaten benim söylediğimden farklı değil Hanif dini;
Hz İbrahim tarafından temsil edilen tevhid esasına dayalı hak din
Hanîf kelimesine lügat itibâriyle çeşitli mânalar verilmişse de genellikle kabul edildiğine göre "hakka ve doğruya yönelen, istikamet üzere bulunan kimse" demektir İslâm literatüründe ise câhiliye döneminde her türlü sapıklıktan ve putperestlikten yüz çevirerek hakka yönelen, Hz İbrahim'in dinine tâlip olarak yalnız bir Allah'a inanan kimseler için ad olmuştur.

Demek ki neymiş Peygamber Efendimiz Yeryüzünde teşrif etmeden tevhid inancı taşıyanlara da Hanif deniyormuş.

Şimdi gelelim senin yazdıklarına ;

ne zaman Musluman olmaktan ciktilar Peygamberlerine kendilerine verilen kitablara kufrettikleri onlari degistirip baska incil ve tevratlar uydurduklari zaman
Muslumanlarin disinda herkes kafirdir bunun ortasi YOK

bunu ben zaten Kutsal kitaplarını tahrip etmeden ifadesiyle senden çok önce ifade etmişim sen bunu yazarak neden fazladan emek sarfettin anlayamadım.Hanif dininin Hristiyanlıktan ve Yahudilikten çok farklı olduğunu Yüce Mevlam zaten bize bakara suresi 135.ayet i kerimesinde açıklamış.Herkes seni yanlış anlamış dediğin sen ve bir arkadaş daha topu topu 2 kişi.İnşallah bundan sonra yazdıklarımı anlamak istediğin gibi değil anlatmak istediğim gibi anlarsın..Saygılarımla.
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
bana göre orda kasdedilen ehli kitap İncil Tevrat ve Zebur indiğinde tahrip edilmeden orjinal haline inananlar

çok merak ediyorum buradan Peygamberlerin getirdiklerine inananların ifade edildiğini anlamak bu kadar zor mu ?? illa cümlenin öğelerine mi ayrılması lazım ? Bakalım o zaman kitaplar indirildiğinde (indirildiğinde indirildikten yıllar sonra asırlar sonra değil) tahrip edilmeden (değiştirilmeden içine hurafeler sonradan eklemeler yapılmadan )orjinal haline inananlar mesela Hz.Harun gibi ..ben ne yazdığımı biliyorum ..

gelelim diğer belirttiğime;

konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.Ayeti okuduğumda benim de dikkatimi çekmişti.. Israrla yazmışım yanlış yorumlanması YANLIŞ yorumlanması demek ki neyi belirtiyormuşum insanlar bu ayeti kendilerine göre hatalı yorumlamış ondan dolayı böyle bir sonuç çıkarmış ..

Geri kalan yazdıkların ise:zaten benim söylediğimden farklı değil Hanif dini;
Hz İbrahim tarafından temsil edilen tevhid esasına dayalı hak din
Hanîf kelimesine lügat itibâriyle çeşitli mânalar verilmişse de genellikle kabul edildiğine göre "hakka ve doğruya yönelen, istikamet üzere bulunan kimse" demektir İslâm literatüründe ise câhiliye döneminde her türlü sapıklıktan ve putperestlikten yüz çevirerek hakka yönelen, Hz İbrahim'in dinine tâlip olarak yalnız bir Allah'a inanan kimseler için ad olmuştur.

Demek ki neymiş Peygamber Efendimiz Yeryüzünde teşrif etmeden tevhid inancı taşıyanlara da Hanif deniyormuş.

Şimdi gelelim senin yazdıklarına ;

ne zaman Musluman olmaktan ciktilar Peygamberlerine kendilerine verilen kitablara kufrettikleri onlari degistirip baska incil ve tevratlar uydurduklari zaman
Muslumanlarin disinda herkes kafirdir bunun ortasi YOK

bunu ben zaten Kutsal kitaplarını tahrip etmeden ifadesiyle senden çok önce ifade etmişim sen bunu yazarak neden fazladan emek sarfettin anlayamadım.Hanif dininin Hristiyanlıktan ve Yahudilikten çok farklı olduğunu Yüce Mevlam zaten bize bakara suresi 135.ayet i kerimesinde açıklamış.Herkes seni yanlış anlamış dediğin sen ve bir arkadaş daha topu topu 2 kişi.İnşallah bundan sonra yazdıklarımı anlamak istediğin gibi değil anlatmak istediğim gibi anlarsın..Saygılarımla.

soyle incelik var o ayette Ehli kitab degil Ehli Kitabin icinden Islami kabul etmis bir cemaat deniyor

Ehli kitab dersen farkli mana kazanir cunku ehli kitab yahudi ve hristiyanlardir ..
ehli kitab yazmayacaksin ehli kitabin icinden Musluman olanlardan soz ediliyor cunku

yoksa ehli kitab kafir ve musriktirler

Hz Ibrahimin dini Islamdi kelime oyununa gerek yok
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
soyle incelik var o ayette Ehli kitab degil Ehli Kitabin icinden Islami kabul etmis bir cemaat deniyor

Ehli kitab dersen farkli mana kazanir cunku ehli kitab yahudi ve hristiyanlardir ..
ehli kitab yazmayacaksin ehli kitabin icinden Musluman olanlardan soz ediliyor cunku

yoksa ehli kitab kafir ve musriktirler

Hz Ibrahimin dini Islamdi kelime oyununa gerek yok

aslında benim ne demek istediğimi ve de ne anlattığımı çok iyi biliyorsun lakin bu inat var ya ...insanı cevap vermek ihtiyacında hissettiriyor ...olsun sen böyle mutlu oluyorsak sana söyleyecek söz yok yeldeğirmenlerine saldırmak istiyorsan başarılar dilerim.
 

mervenur16

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2008
Mesajlar
1,098
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
(Beni duyup da Peygamber olduğumu kabul etmeyen Yahudi ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.) [Hâkim]
Evet ne hakla biz cennetliğiz diyebiliyorlar...:a13:
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
aslında benim ne demek istediğimi ve de ne anlattığımı çok iyi biliyorsun lakin bu inat var ya ...insanı cevap vermek ihtiyacında hissettiriyor ...olsun sen böyle mutlu oluyorsak sana söyleyecek söz yok yeldeğirmenlerine saldırmak istiyorsan başarılar dilerim.

bir soz butun manayi degistiriyor..
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,120
Tepki puanı
8,195
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

“İslâm ülkesinden çok uzakta ve yabancı bir ülkede yaşayan bir Hıristiyan veyahut değişik bir dine mensup kişi İslâm’ı tanımadan kırk elli yaşına gelip öldükten sonra âhirette onun yeri nasıl olacaktır? Veyahut İslâm’ı tanımayarak öldüğü için onun bundan ne suçu var? Aynı şekilde ergenlik çağına ulaşmadan yabancı bir dîne mensup olan ve daha sonra ölen bir çocuğun bundan ne suçu var? Âhirette onun yeri nasıl olacak?”

Allah zâlim değildir; hiç kimseye zulmetmez. Allah âdildir, herkese her işinde her zaman adâletle hükmeder. Allah kullarıyla ya adâletle, ya da rahmet ve mağfiretle muâmele buyurur. Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Eğer gazap edecekse, bu yine adâlet içinde cereyan eder.

Her nimet, nimet değeri oranında şükür ister. Müslüman bir çevrede yetişen ve İslâmiyet gibi bir büyük nimete eren bizler Müslümanlığı bilmek, yaşamak, Allah’ın adını başkasına bildirmek ve iyi örnek olmakla mükellefiz. Her Müslüman elinden geldiği kadar kendi çevresinden sorumludur. Hıristiyanlarla veya başka din mensuplarıyla birlikte yaşayan Müslümanlar da bu sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar.

Hıristiyan bir çevrede doğup büyüyen ve kendisine İslâmiyet tebliğ edilmeyen birisi ise ilk etapta Allah’a bir olarak inanmak ve Hazret-i Muhammed’in (asm) Peygamberliğini inkâr etmemekle mükelleftir. Başlangıçta bu îman onu kurtarır. Ancak İslâmiyet’i öğrenebilecek imkân ve fırsatları elde ettikçe îmanını ve irfanını genişletmek, bilgisini artırmak ve dîn-i mübîni yaşamakla o da mükellef olur.

Hıristiyanları sorgulayacaksak eğer, önce Kur’ân açısından değil, kendi Kitapları açısından sorgulamalıyız. Ellerindeki kitabın, Allah’ın vahyettiği kitap olup olmadığına bakıyorlar mı? Yoksa körü körüne mi inanıyorlar? Bir Müslüman kendi dînini ve kitabını defalarca sorgulamakta hiç bir mahzur görmezken; bir Hıristiyan “İlâhî Kitap” diye bağlanıp inandığı Kitabı hiç mi sorgulamıyor? Neden sorgulamıyor?

Oysa, Allah’ın vahyine sâdık kalmayıp İlâhî Kitabı bozmakla aslında kendilerine en büyük zararı ve ihâneti, kendi dinlerinin yaklaşık üçüncü kuşaktan dindaşları yapmışlar. Öyle bir ihânet ki, iki bin yıldan beri kendi dindaşlarını kör ve hurafe bir inancın eşiğine sürüklemişlerdir.

Kur’ân ehl-i Kitaba diğer inanç sahipleri yanında husûsî bir yakınlık duyar ve ehl-i Kitabı îmana çağırır: “De ki: “Ey ehl-i Kitap! Gelin, sizinle aramızda bulunan ortak bir sözde buluşalım: Ancak Allah’a ibâdet edelim; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp, bir birimizi Rab olarak benimsemeyelim!” Eğer yüz çevirirlerse, “bizim Müslüman olduğumuza şahit olun.” deyin!” (1)

Hıristiyanların; geçmişte her ne kadar Allah’ın sıfatlarını yanlış tanımış ve yanlış inanmış olsalar da, günümüzde eski bâtıl inançlarından her geçen gün biraz daha uzaklaşarak “Tevhid İnancına” yaklaştıkları, hattâ çok yerlerde “Tevhid İnancına” ulaştıklarını şükranla görmek mümkün. Geçmişin kini, husûmeti ve düşmanlığı da günümüzde yerini dinsizliğe karşı “ehl-i Kitap” olmanın verdiği dînî bir duyarlılık ile ittifak ve yakınlaşmaya bıraktığını dikkatimizden uzak tutmamalıyız. Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretlerinin (ra) ifâde buyurduğu gibi eğer biz Müslüman’lar İslâm ahlâkını kemaliyle yaşayıp, îmânımıza yaraşır olgunluğu fiillerimizle gösterebilirsek, Hıristiyanların ve sâir din mensuplarının cemaatlerle İslâmiyet’e girmekte zorlanmayacaklarını (2) aklımızdan çıkarmamalıyız.

İslâmiyet Allah katında en makbul, en son ve en mükemmel dindir. Hiç şüphesiz İslâmiyet’in bu vasfını bilen ve Hazret-i Muhammed’in (asm) son Peygamber olduğunu bildiği halde kabul etmeyen ve yüz çeviren birisinin, Allah’ın bir olduğuna îman etse de, bu îmanın kendisini kurtaracağını söylemek zordur.

Ancak Üstad Bedîüzzaman’ın (ra) ifâdesiyle “adem-i kabul başkadır; kabul-ü adem başkadır.” Bilmeyenler ve kasıtsız bulunanlar, bildiği halde kabul etmeyenlerle bir değildir. Kendisine Son Peygamber’in (asm) tebliği yapılmamış, Allah’ın son dîni ulaştırılmamış, câhil kalmış, kalbinde son dîn ve son Peygambere (asm) karşı her hangi bir kin, kasıt, inat, garaz ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah’ın var ve bir olduğunu tasdik eden bir Hıristiyan’ın, bir ehl-i Kitab’ın ve sâir insanların ehl-i necat olduğunu; binâenaleyh Allah dilerse Cennet’e girebileceklerini söylemek mümkündür. (3) Netîcede Cennetin kapıları onlar için de açıktır.

Çocuklara gelince; ergenlik çağına ulaşmadan ölen çocukların -kâfir çocukları da dâhil- Cehenneme gidecekleri ile ilgili hiçbir haber ve delil zaten mevcut değildir. Öyleyse, mükellef yaşına ermeden ölen tüm çocukların âkıbetlerini Allah’ın rahmetine, takdirine ve irâdesine bırakmak en sağlıklı itikat olacaktır.

Takdir Allah’ındır. Allah en iyisini bilir.

Dipnot:
(1) Âl-i İmrân Sûresi, 3/64;
(2) Hutbe-i Şâmiye, s.20;
(3) Mektûbât, S.322
]
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
“İslâm ülkesinden çok uzakta ve yabancı bir ülkede yaşayan bir Hıristiyan veyahut değişik bir dine mensup kişi İslâm’ı tanımadan kırk elli yaşına gelip öldükten sonra âhirette onun yeri nasıl olacaktır? Veyahut İslâm’ı tanımayarak öldüğü için onun bundan ne suçu var? Aynı şekilde ergenlik çağına ulaşmadan yabancı bir dîne mensup olan ve daha sonra ölen bir çocuğun bundan ne suçu var? Âhirette onun yeri nasıl olacak?”

Allah zâlim değildir; hiç kimseye zulmetmez. Allah âdildir, herkese her işinde her zaman adâletle hükmeder. Allah kullarıyla ya adâletle, ya da rahmet ve mağfiretle muâmele buyurur. Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Eğer gazap edecekse, bu yine adâlet içinde cereyan eder.

Her nimet, nimet değeri oranında şükür ister. Müslüman bir çevrede yetişen ve İslâmiyet gibi bir büyük nimete eren bizler Müslümanlığı bilmek, yaşamak, Allah’ın adını başkasına bildirmek ve iyi örnek olmakla mükellefiz. Her Müslüman elinden geldiği kadar kendi çevresinden sorumludur. Hıristiyanlarla veya başka din mensuplarıyla birlikte yaşayan Müslümanlar da bu sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar.

Hıristiyan bir çevrede doğup büyüyen ve kendisine İslâmiyet tebliğ edilmeyen birisi ise ilk etapta Allah’a bir olarak inanmak ve Hazret-i Muhammed’in (asm) Peygamberliğini inkâr etmemekle mükelleftir. Başlangıçta bu îman onu kurtarır. Ancak İslâmiyet’i öğrenebilecek imkân ve fırsatları elde ettikçe îmanını ve irfanını genişletmek, bilgisini artırmak ve dîn-i mübîni yaşamakla o da mükellef olur.

Hıristiyanları sorgulayacaksak eğer, önce Kur’ân açısından değil, kendi Kitapları açısından sorgulamalıyız. Ellerindeki kitabın, Allah’ın vahyettiği kitap olup olmadığına bakıyorlar mı? Yoksa körü körüne mi inanıyorlar? Bir Müslüman kendi dînini ve kitabını defalarca sorgulamakta hiç bir mahzur görmezken; bir Hıristiyan “İlâhî Kitap” diye bağlanıp inandığı Kitabı hiç mi sorgulamıyor? Neden sorgulamıyor?

Oysa, Allah’ın vahyine sâdık kalmayıp İlâhî Kitabı bozmakla aslında kendilerine en büyük zararı ve ihâneti, kendi dinlerinin yaklaşık üçüncü kuşaktan dindaşları yapmışlar. Öyle bir ihânet ki, iki bin yıldan beri kendi dindaşlarını kör ve hurafe bir inancın eşiğine sürüklemişlerdir.

Kur’ân ehl-i Kitaba diğer inanç sahipleri yanında husûsî bir yakınlık duyar ve ehl-i Kitabı îmana çağırır: “De ki: “Ey ehl-i Kitap! Gelin, sizinle aramızda bulunan ortak bir sözde buluşalım: Ancak Allah’a ibâdet edelim; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp, bir birimizi Rab olarak benimsemeyelim!” Eğer yüz çevirirlerse, “bizim Müslüman olduğumuza şahit olun.” deyin!” (1)

Hıristiyanların; geçmişte her ne kadar Allah’ın sıfatlarını yanlış tanımış ve yanlış inanmış olsalar da, günümüzde eski bâtıl inançlarından her geçen gün biraz daha uzaklaşarak “Tevhid İnancına” yaklaştıkları, hattâ çok yerlerde “Tevhid İnancına” ulaştıklarını şükranla görmek mümkün. Geçmişin kini, husûmeti ve düşmanlığı da günümüzde yerini dinsizliğe karşı “ehl-i Kitap” olmanın verdiği dînî bir duyarlılık ile ittifak ve yakınlaşmaya bıraktığını dikkatimizden uzak tutmamalıyız. Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretlerinin (ra) ifâde buyurduğu gibi eğer biz Müslüman’lar İslâm ahlâkını kemaliyle yaşayıp, îmânımıza yaraşır olgunluğu fiillerimizle gösterebilirsek, Hıristiyanların ve sâir din mensuplarının cemaatlerle İslâmiyet’e girmekte zorlanmayacaklarını (2) aklımızdan çıkarmamalıyız.

İslâmiyet Allah katında en makbul, en son ve en mükemmel dindir. Hiç şüphesiz İslâmiyet’in bu vasfını bilen ve Hazret-i Muhammed’in (asm) son Peygamber olduğunu bildiği halde kabul etmeyen ve yüz çeviren birisinin, Allah’ın bir olduğuna îman etse de, bu îmanın kendisini kurtaracağını söylemek zordur.

Ancak Üstad Bedîüzzaman’ın (ra) ifâdesiyle “adem-i kabul başkadır; kabul-ü adem başkadır.” Bilmeyenler ve kasıtsız bulunanlar, bildiği halde kabul etmeyenlerle bir değildir. Kendisine Son Peygamber’in (asm) tebliği yapılmamış, Allah’ın son dîni ulaştırılmamış, câhil kalmış, kalbinde son dîn ve son Peygambere (asm) karşı her hangi bir kin, kasıt, inat, garaz ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah’ın var ve bir olduğunu tasdik eden bir Hıristiyan’ın, bir ehl-i Kitab’ın ve sâir insanların ehl-i necat olduğunu; binâenaleyh Allah dilerse Cennet’e girebileceklerini söylemek mümkündür. (3) Netîcede Cennetin kapıları onlar için de açıktır.
Çocuklara gelince; ergenlik çağına ulaşmadan ölen çocukların -kâfir çocukları da dâhil- Cehenneme gidecekleri ile ilgili hiçbir haber ve delil zaten mevcut değildir. Öyleyse, mükellef yaşına ermeden ölen tüm çocukların âkıbetlerini Allah’ın rahmetine, takdirine ve irâdesine bırakmak en sağlıklı itikat olacaktır.

Takdir Allah’ındır. Allah en iyisini bilir.

Dipnot:
(1) Âl-i İmrân Sûresi, 3/64;
(2) Hutbe-i Şâmiye, s.20;
(3) Mektûbât, S.322
]


sen ne diyorsun ?! hasa
zalim olan sizsiniz ve avukatligini yaptiginiz hrsitiyanlardir sen onlara masum diyorsan mazlum diyorsan otomatikman katlettikleri Muslumanlari zalim ve suclu dur demis oluyorsun

(Beni duyup da Peygamber olduğumu kabul etmeyen Yahudi ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.) [Hâkim]

onlar Peygamberimizi mi duymadilar ? karikaturlerini bile ciziyorlar Muslumanlara yapmadiklari hakaret mi kaldi
hepsini yeryuzunden kadlirirz diyorlar haritalar ciziyorlar o haritalardan Islam ulkeleri siliniyor...BOPu gerceklstiriyorlar


Allah cennete gireceklerini dilemedi ne diledigini bize Kuranda beyan etti !
bu hukumler disina cikan da kafirdir !


Cennete sadece Hz Muhammede inananlar girer ki Musa da Isa da Hz Muhammede inaniyordu


al beddiuzzmanini da gidin kiliseye zaten orda namaz kiliyor iftarlar yapiyorsunuz Islami rahat birakin nasil yalanlar uyduruyorsunuz Allahsizlar


yeter yaa a

Gazzzede katliam yapan masumlar mazlumlari savunma burda bari bugunlerde
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
“İslâm ülkesinden çok uzakta ve yabancı bir ülkede yaşayan bir Hıristiyan veyahut değişik bir dine mensup kişi İslâm’ı tanımadan kırk elli yaşına gelip öldükten sonra âhirette onun yeri nasıl olacaktır? Veyahut İslâm’ı tanımayarak öldüğü için onun bundan ne suçu var? Aynı şekilde ergenlik çağına ulaşmadan yabancı bir dîne mensup olan ve daha sonra ölen bir çocuğun bundan ne suçu var? Âhirette onun yeri nasıl olacak?”

Allah zâlim değildir; hiç kimseye zulmetmez. Allah âdildir, herkese her işinde her zaman adâletle hükmeder. Allah kullarıyla ya adâletle, ya da rahmet ve mağfiretle muâmele buyurur. Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Eğer gazap edecekse, bu yine adâlet içinde cereyan eder.

Her nimet, nimet değeri oranında şükür ister. Müslüman bir çevrede yetişen ve İslâmiyet gibi bir büyük nimete eren bizler Müslümanlığı bilmek, yaşamak, Allah’ın adını başkasına bildirmek ve iyi örnek olmakla mükellefiz. Her Müslüman elinden geldiği kadar kendi çevresinden sorumludur. Hıristiyanlarla veya başka din mensuplarıyla birlikte yaşayan Müslümanlar da bu sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar.

Hıristiyan bir çevrede doğup büyüyen ve kendisine İslâmiyet tebliğ edilmeyen birisi ise ilk etapta Allah’a bir olarak inanmak ve Hazret-i Muhammed’in (asm) Peygamberliğini inkâr etmemekle mükelleftir. Başlangıçta bu îman onu kurtarır. Ancak İslâmiyet’i öğrenebilecek imkân ve fırsatları elde ettikçe îmanını ve irfanını genişletmek, bilgisini artırmak ve dîn-i mübîni yaşamakla o da mükellef olur.

Hıristiyanları sorgulayacaksak eğer, önce Kur’ân açısından değil, kendi Kitapları açısından sorgulamalıyız. Ellerindeki kitabın, Allah’ın vahyettiği kitap olup olmadığına bakıyorlar mı? Yoksa körü körüne mi inanıyorlar? Bir Müslüman kendi dînini ve kitabını defalarca sorgulamakta hiç bir mahzur görmezken; bir Hıristiyan “İlâhî Kitap” diye bağlanıp inandığı Kitabı hiç mi sorgulamıyor? Neden sorgulamıyor?

Oysa, Allah’ın vahyine sâdık kalmayıp İlâhî Kitabı bozmakla aslında kendilerine en büyük zararı ve ihâneti, kendi dinlerinin yaklaşık üçüncü kuşaktan dindaşları yapmışlar. Öyle bir ihânet ki, iki bin yıldan beri kendi dindaşlarını kör ve hurafe bir inancın eşiğine sürüklemişlerdir.

Kur’ân ehl-i Kitaba diğer inanç sahipleri yanında husûsî bir yakınlık duyar ve ehl-i Kitabı îmana çağırır: “De ki: “Ey ehl-i Kitap! Gelin, sizinle aramızda bulunan ortak bir sözde buluşalım: Ancak Allah’a ibâdet edelim; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp, bir birimizi Rab olarak benimsemeyelim!” Eğer yüz çevirirlerse, “bizim Müslüman olduğumuza şahit olun.” deyin!” (1)

Hıristiyanların; geçmişte her ne kadar Allah’ın sıfatlarını yanlış tanımış ve yanlış inanmış olsalar da, günümüzde eski bâtıl inançlarından her geçen gün biraz daha uzaklaşarak “Tevhid İnancına” yaklaştıkları, hattâ çok yerlerde “Tevhid İnancına” ulaştıklarını şükranla görmek mümkün. Geçmişin kini, husûmeti ve düşmanlığı da günümüzde yerini dinsizliğe karşı “ehl-i Kitap” olmanın verdiği dînî bir duyarlılık ile ittifak ve yakınlaşmaya bıraktığını dikkatimizden uzak tutmamalıyız. Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretlerinin (ra) ifâde buyurduğu gibi eğer biz Müslüman’lar İslâm ahlâkını kemaliyle yaşayıp, îmânımıza yaraşır olgunluğu fiillerimizle gösterebilirsek, Hıristiyanların ve sâir din mensuplarının cemaatlerle İslâmiyet’e girmekte zorlanmayacaklarını (2) aklımızdan çıkarmamalıyız.

İslâmiyet Allah katında en makbul, en son ve en mükemmel dindir. Hiç şüphesiz İslâmiyet’in bu vasfını bilen ve Hazret-i Muhammed’in (asm) son Peygamber olduğunu bildiği halde kabul etmeyen ve yüz çeviren birisinin, Allah’ın bir olduğuna îman etse de, bu îmanın kendisini kurtaracağını söylemek zordur.

Ancak Üstad Bedîüzzaman’ın (ra) ifâdesiyle “adem-i kabul başkadır; kabul-ü adem başkadır.” Bilmeyenler ve kasıtsız bulunanlar, bildiği halde kabul etmeyenlerle bir değildir. Kendisine Son Peygamber’in (asm) tebliği yapılmamış, Allah’ın son dîni ulaştırılmamış, câhil kalmış, kalbinde son dîn ve son Peygambere (asm) karşı her hangi bir kin, kasıt, inat, garaz ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah’ın var ve bir olduğunu tasdik eden bir Hıristiyan’ın, bir ehl-i Kitab’ın ve sâir insanların ehl-i necat olduğunu; binâenaleyh Allah dilerse Cennet’e girebileceklerini söylemek mümkündür. (3) Netîcede Cennetin kapıları onlar için de açıktır.

Çocuklara gelince; ergenlik çağına ulaşmadan ölen çocukların -kâfir çocukları da dâhil- Cehenneme gidecekleri ile ilgili hiçbir haber ve delil zaten mevcut değildir. Öyleyse, mükellef yaşına ermeden ölen tüm çocukların âkıbetlerini Allah’ın rahmetine, takdirine ve irâdesine bırakmak en sağlıklı itikat olacaktır.

Takdir Allah’ındır. Allah en iyisini bilir.

Dipnot:
(1) Âl-i İmrân Sûresi, 3/64;
(2) Hutbe-i Şâmiye, s.20;
(3) Mektûbât, S.322
]

VAY ANAM VAY..

İnanca bak itikada bak..

bu yazıyı hangi (z)alim yazmış neden belirtmiyorsunuz.. kim yazmış bu çöpü.. söyleyinde bilelim..

mazlum hristiyanlar.. o kadar mazlumlarki; insan acıyor hallerine..
amozon ormanın'ın içinde kalmış, bu güne kadar gün görmemişler dünyadan haberleri yok, taş devri yaşıyorlar hiç haberleri olmamış islamdan, muhammed mustafadan.. hiç duymamışlar ki islamı nasıl iman etsinler.. dimi..? yazık hristiyanlara yaww, haydin el birliği ile cennete sokalım onları...(kinayedir/mecazdır kimse yanlış anlamasın..)

acaba her haltı karıştıran, her naneyi araştıran, mazlum! hristıyanlar... islamdan haberleri olmamış mı...? muhammed(sas) ismini hiç duymadılar mı..?
küçücük kabilelerin batıl inançlarını biliyorlar, hatta temsilcisi kalmamış tarihe gömülmüş sapık inançların bile içeriğini biliyorlarda..

yaşayan 1,5 milyar kişinin inacı olan islamdan haberleri mi yok.. hemde bu çağda.. peh peh peh...

ülkemize uçuk bir cemaat var..

"tilki mağaraya sığmamış birde kuyruğuna süpürge bağlamış" hesabı hristiyanları cennete sokmaya çalışıyorlar...
dolayısı ile bu çabaları sebebiyle korkarım! kendileride giremeyecek cennete..
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35

VAY ANAM VAY..

İnanca bak itikada bak..

bu yazıyı hangi (z)alim yazmış neden belirtmiyorsunuz.. kim yazmış bu çöpü.. söyleyinde bilelim..

mazlum hristiyanlar.. o kadar mazlumlarki; insan acıyor hallerine..
amozon ormanın'ın içinde kalmış, bu güne kadar gün görmemişler dünyadan haberleri yok, taş devri yaşıyorlar hiç haberleri olmamış islamdan, muhammed mustafadan.. hiç duymamışlar ki islamı nasıl iman etsinler.. dimi..? yazık hristiyanlara yaww, haydin el birliği ile cennete sokalım onları...(kinayedir/mecazdır kimse yanlış anlamasın..)

acaba her haltı karıştıran, her naneyi araştıran, mazlum! hristıyanlar... islamdan haberleri olmamış mı...? muhammed(sas) ismini hiç duymadılar mı..?
küçücük kabilelerin batıl inançlarını biliyorlar, hatta temsilcisi kalmamış tarihe gömülmüş sapık inançların bile içeriğini biliyorlarda..

yaşayan 1,5 milyar kişinin inacı olan islamdan haberleri mi yok.. hemde bu çağda.. peh peh peh...

ülkemize uçuk bir cemaat var..

"tilki mağaraya sığmamış birde kuyruğuna süpürge bağlamış" hesabı hristiyanları cennete sokmaya çalışıyorlar...
dolayısı ile bu çabaları sebebiyle korkarım! kendileride giremeyecek cennete..

yorumunuza saglık kardeşimB)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Küfürle iman birleşmez

Küfürle iman birleşmez

Küfürle iman birleşmez


Sual: Bir arkadaşa, (Niye kiliseye gidiyorsun?) dedim. (Ben Müslüman Hıristiyanlarla görüşüyorum. Ehl-i kitabın, yani Yahudi ve Hıristiyanların içinde hak yolda olanların da bulunduğunu Kur’an haber veriyor) dedi. İşte o âyet: (Ehl-i Kitabın hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir ümmet vardır ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar.) [Al-i İmran 113]
“Müslüman kitap ehli” veya “Müslüman Hıristiyanlar” diye bir şey var mı?
CEVAP
Elbette, öyle bir şey olamaz. Bir insan, Müslümandır veya gayrimüslimdir. Müslüman Yahudiler veya Müslüman Hıristiyanlar, Müslüman Protestanlar olmaz. Tersi de olmaz. Yani Protestan Müslümanlar, Hıristiyan Müslümanlar da olmaz. Başka bir ifadeyle iki zıt şey bir arada olmaz, imanla küfür zıttır, bir arada olmaz.

(Müslüman Hıristiyan) tabiri dinimize zıttır; çünkü İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İslam’la küfür birbirinin zıttı, tersidir. Birinin bulunduğu yerde, öteki bulunamaz, gider. Bu iki zıt şey bir arada bulunamaz. Birisine kıymet vermek, ötekini aşağılamak olur. (1/163)

Allahü teâlâ, birçok âyette, hatta bu âyetten üç âyet önce, ehli kitabın kâfir olduğunu bildiriyor. Bu âyette de onların doğruluk üzere bulunduklarını bildirir mi hiç? Hâşâ, böyle çelişkili olur mu?

O arkadaş, ne diye 110, 111, 112. âyeti almıyor da sadece 113. âyeti alıyor? Âyetin dördü birlikte alınınca mesele ortaya çıkıyor. Kurtubi, Beydavi ve diğer tefsirlerde bildirilen olay şudur:

Orada bahsedilen ehl-i kitaptan kasıt Hıristiyanlar değil, Yahudilerdir. Hak yolda olup namaz kılanlar da, Yahudilerden Müslüman olanlarıdır; yoksa Hıristiyan veya Yahudi secdeye kapanıp namaz kılar mı? Kılsa da, iman etmedikçe faydası olmaz. Âyet-i kerimenin sebeb-i nüzulünde buyuruyorlar ki:
Yahudi hahamları, Müslüman olan Yahudiler için, (Bizim ırkımızdan olduğu halde, Muhammed’e iman edenlerde hayır yoktur, eğer hayır olsaydı ecdatları olan benî İsrail’in dinini bırakıp da Müslüman olmazlardı) dediler. Bunun üzerine bu âyetler indi. O âyetlerin mealleri:

(Siz [Müslümanlar], insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da [Yahudiler de] inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. İçlerinde iman edenler, [Müslümanlığı kabul edenler] varsa da, çoğu yoldan çıkmıştır. Onlar [Yahudiler] size, incitmekten başka zarar veremezler. Sizinle savaşacak olsalar, arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.) [Al-i İmran 110, 111]

(Onlar [Yahudiler], nerede bulunurlarsa bulunsunlar [öldürülmek, esir edilmek, malları elinden alınmak, cizye vermek, her yerde, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında hakir olmak gibi] üzerlerine zillet [damgası] vurulmuştur [kurtulamazlar]. Meğerki Allah’ın ipine [dinine] ve [inanan] insanların ahdine [sığınmış] olsunlar. Onlar döne dolaşa, Allah’ın hışmına uğradılar. Üzerlerine de bir miskinlik vuruldu. Bunun sebebi, onlar Allah’ın âyetlerini inkâr etmişler, Peygamberleri haksız yere öldürmüşler, isyan etmişler ve aşırı gitmişlerdi. Ehl-i kitabın [Yahudilerin] hepsi bir değildir, onlardan [Müslüman olanlar] dimdik ayakta [iman edip İslam’ın emirlerini yerine getiren] bir ümmet [hak yolda olan bir topluluk] vardır ki, geceleyin secde ederler [namaz kılıp, namazda] Allah’ın âyetlerini okurlar.) [Al-i İmran 112, 113]

Beydavi tefsirinde diyor ki: Ehl-i kitaptan olup da, iman eden Müslümanlar, diğer Müslümanlar gibi gece vaktinde Kur’an-ı kerimi yatsı namazlarında okurlardı. Resulullah efendimiz, bir gün yatsı namazına, her günkünün aksine geç geldi, cemaatin beklediğini görünce yukarıdaki âyetleri okuyarak buyurdu ki:
(Bu vakitte, siz Müslümanlardan başka Allah’ı zikreden [namaz kılan] hiçbir din ehli yoktur.)

Müslüman olmayanların içinde, hak yolda olan olur mu hiç? Yani Cennetlik Yahudi, Cennetlik Hıristiyan olmaz. Allah indinde hak din yalnız İslam’dır. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:

(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]

(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

(İslam’dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]

Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]

(Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette Cehenneme girecektir.) [Müslim]

Çünkü gayrimüslimler, imansızdır. Peygamber efendimiz imanı şöyle tarif etmiştir:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe [yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmak ve Muhammed aleyhisselamın Allahın kulu ve Resulü olduğuna şehadet getirmektir.) [Buhari, Müslim, Nesai]

Amentü’deki altı esastan birini inkâr eden kâfir olur. Sadece Allah’a inandım demek kâfi değildir. Hıristiyan ve Yahudiler, bizim peygamberimiz dâhil bütün Peygamberlere inanmadıkça kâfirlikten kurtulamazlar. Yahudiler, Hazret-i İsa’ya, Hıristiyanlar da, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için kâfir oldular. Amentü’de bildirilen altı husustan birini, mesela kaderi inkâr eden, kâfir olur, bütün iyi amelleri yok olur. (Redd-ül-muhtar)






Ehl-i kitabın hepsi bir değildir. Onların içinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki, Gece saatlerinde Allah’ın âyetlerini okuyarak secdelere kapanırlar.

Bunlar Allah’ı ve âhireti tasdik eder, iyiliği yayar, kötülükleri önler ve hayırlı işlere yarışırcasına koşarlar. İşte onlar salihlerdendirler.

Yaptıkları hayır ve iyiliklerden, mükâfatsız kalan bir tek iyilik bile bulunmayacaktır. Allah günahlardan korunan takvâ ehlini pek iyi bilir. (Ali İmran 113-114-115)


konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.Ayeti okuduğumda benim de dikkatimi çekmişti..
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
konu bu ayetin yanlış yorumlanmasından kaynaklanabilir.

altı çizgili belirteyim ki benim insanların bu ayeti yanlış yorumladığını ifade ettiğim anlaşılsın ya da anlaşılır inşallah .
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,120
Tepki puanı
8,195
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Soruları doğru okuyalım ve cevapları da at gözlüksüz anlamaya çalışalım...
Bizler kimiz ki Yüce Allah CC. hakkında hüküm veriyoruz...:a43:
Alalh CC. niyetleri en iyi bilendir vesselam...
 

Erzurumli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
1
Puanları
0
Esselamu aleykum,

Arkadaşlar Allah Teala islam dan başka din ile gelenin yerinin cehennem olduğunu zati çoğunuz açık ayet lerle belirtmişsiniz,yanlız bazı mevzular varki,islamdan haberi olmayan insanlara yapılacak muamele hakkında,Kütübü Sitte de okuduğumu SANIYORUM,ancak hocama da sormuştum,bu insanlar ne olacak diye ,mesela geçmiş yüzyılda gerçekten de bu teknoloji yoktu onlar hakkında islam dan haberi olmayanlara ahirette yapılacak muamele ne olur? diye,
Aldığım cevap şuydu,İslam dinin den haberi olmayan kişiler,Allah Teala indinde Cennetlik değildirler,ancak kendi aralarındaki birbirlerine yaptıkları haksızlıklar sonucu cezaları tamamlanana kadar cehennemde azap görüp sonrada hayvanat gibi toprak olacaktırlar,yani ebedi azap değil fakat diyelimki biri diğerinden bir şey çaldı,yada öldürdü,işte bu haksızlıklar sonucu edinilen cezalar Hak dağıtıcı olan Mevla Teala tarafından böyle dağıtılıp daha sonra tamamen yok olacaktırlar.Yinede en doğrusunu Yüce Allah (c.c) bilir.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Esselamu aleykum,

Arkadaşlar Allah Teala islam dan başka din ile gelenin yerinin cehennem olduğunu zati çoğunuz açık ayet lerle belirtmişsiniz,yanlız bazı mevzular varki,islamdan haberi olmayan insanlara yapılacak muamele hakkında,Kütübü Sitte de okuduğumu SANIYORUM,ancak hocama da sormuştum,bu insanlar ne olacak diye ,mesela geçmiş yüzyılda gerçekten de bu teknoloji yoktu onlar hakkında islam dan haberi olmayanlara ahirette yapılacak muamele ne olur? diye,
Aldığım cevap şuydu,İslam dinin den haberi olmayan kişiler,Allah Teala indinde Cennetlik değildirler,ancak kendi aralarındaki birbirlerine yaptıkları haksızlıklar sonucu cezaları tamamlanana kadar cehennemde azap görüp sonrada hayvanat gibi toprak olacaktırlar,yani ebedi azap değil fakat diyelimki biri diğerinden bir şey çaldı,yada öldürdü,işte bu haksızlıklar sonucu edinilen cezalar Hak dağıtıcı olan Mevla Teala tarafından böyle dağıtılıp daha sonra tamamen yok olacaktırlar.Yinede en doğrusunu Yüce Allah (c.c) bilir.


Aleyküm selam abi. İmam-ı Rabbani hazretleride 'kuddise sirruh' böyle buyuruyor zaten. Hocanız doğru söylemiş yanlız konumuzda anlatılan farklı hiç bir din işitmiyenlerle bu günki hristiyanlar farklıdır. Biz peygamber göndermedikçe azab edici değiliz mealindeki ayeti kerime bunu göstermektedir. Ama işitenler mesuldür. İşitipte inanmayan kafirdir.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Soruları doğru okuyalım ve cevapları da at gözlüksüz anlamaya çalışalım...
Bizler kimiz ki Yüce Allah CC. hakkında hüküm veriyoruz...:a43:
Alalh CC. niyetleri en iyi bilendir vesselam...

Zannedersem islamiyeti hiç işitmemiş kimselerden bahsediyorsunuz siz. Yanılıyormuyum yanlış anlaşılma olmasın. Bugün islamiyeti işitmemiştim duymadım diyen olamıyacağı için bu sözünüz bugün için geçerli değil yanılıyormuyum yanlışmı anlıyorum. ?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt