Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

La sonsuzluk hecesi (3 Kullanıcı)

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Havva dünde kalsa da Âdem onu hep bugünmüş gibi bildi.

Hiçbir şey giderek uzaklaşmadı. Hiç olmamış gibi olmadı. Artık zaman vardı ve Âdem’in istemediği kadar çoktu. Lâkin Havva yoktu ve bir tek Havva’nın hasretinin üzerinden zaman geçmiyordu.

Yeryüzünün o zamanları bu zamanlarına uysaydı, Âdem’in kırk yıl ağladığı, seksen yıl beklediği, Havva’nın yüz yıl gelmediği bile söylenebilirdi. Ama mutlak olan sadece kalbin zamanı.

Kalbin zamanı: Cennet zamanı.

Canlıydı orada her hatıra. Onda unutuş yoktu.

Aşkın zamanı: Ân-ı ebedi: Bitimsiz şimdi.

Âdem kalbinin zamanında o kadar bekledi. Havva o kadar gelmedi.

Nazan BEKİROĞLU / Lâ Sonsuzluk Hecesi
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Bir genç,mahallesinden bir kızı sevmişti.Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı.Aradan uzun yıllar geçti,içindekiaşktan zerre miktar eksilme olmadı.Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:

-A gönlüme hükmeden!..Bunca yıl geçti,yolunu gözledim.Ne bir haber,ne bir mektup?..Meğer ne kadar vefasızmışsın?...

Hakiki âşık başını yere eğdi,gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

-Ey sevgili!Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..


İSKENDER PALA - AŞKNAME
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Kapı..." dendi mi, hep "ümit" koşup gelir.
Kapı ümittir; ümit kapıdır. Çalmayı bilelim yeter ki...
Çalmanın, vurmanın bir notası vardır. Kapılar açılmak içindir. İnsan mı? Çabuk açılan çabuk kapanan bir kapı mı?
Şu var ki... çok kapısı olduğu "açık." "O kelime"yi bulursan... ta uzaklardan çıkıp gelir. Kapı açana kapı açılır.
Hazır acizliğimiz var ya... Sonsuz dua kapısı... İhtiyacı bitmeyenin dua kapısından başka gideceği yer var mı!


Ali Hakkoymaz
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Feridüddin Attar Aşknâme’de anlatıyor:



Sultanın kızına bir gariban âşık olmuştu.

Sultan bunu duyunca âşıkı huzura getirtip,

-Ya ülkemi terk eder gidersin, dedi, ya da kelleni vurdurtacağım,

kararını hemen ver.

Zavallı adam, düşündü, taşındı ve gitmeye karar verdi.

Sultan ise adamın cevabını duyunca cellatları çağırttı. Vezir dedi ki:

-Hünkarım, neden suçsuz birinin kellesini vurdurttunuz?

-Çünkü

gerçek bir âşık değildi o, sahtekardı. Eğer gerçekten âşık olsaydı,

başının kesilmesini seçerdi. Eğer başının kesilmesini seçseydi,

tahtımdan kalkıp onu yerime oturtacaktım.


Hayatını

sevgilisinden daha çok seven kişi aşk davasına kalkışmamalı. Bir an

durup düşünelim; Sevgili’yi hayatımızdan daha çok sevebiliyor muyuz?!..
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
“İnsanlar ikiye ayrılırlar:
Başkalar için yaşayanlar, başkaları sayesinde yaşayanlar.
Sorun olanlar, çözüm olanlar...
Ümit kıranlar, ümit verenler...
Dert üretenler, deva üretenler...
Şikayet edenler, çare bulanlar...
Aynı havayı soluyan, aynı sıkıntıyı yaşayan, aynı sevince ortak olan iki insandan biri dert küpü olur çıkar, diğeri deva küpü.
Biri şikayet üretir, öbürü çare.
Biri yük olur, öbürü yük taşır.
İç dünyalarında düğümlenir bütün iş..
Afâki âlemden kopup gelen her mâlûmat, her olay, her keyifiyet, bizim ruh dünyamızı, zihniyet dünyamızı, gönül iklimimizi nasıl ve neye göre biçimlendirip işlettiğimize göre dönüşür, değişir.
Ağaç olmalı her insan...
Ağaç gibi olabilmeli her mü’min.
Müslüman müslümana kötülük etmemeli...
Kötü ortamı mazeret belleyip dönüşmemeli...
Bilakis, dönüştürmeli.
Ağaçlardan ders almalı.
Karbondioksit aldığı ortamlardan bile oksijen üretmeli...
Ve ağaçlar misali, birbirine bakmalı, birbirine destek olmalı...
Orman olmalı...”


Metin Karabaşoğlu
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
-Ey sevgili!Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..


İSKENDER PALA - AŞKNAME

Selamun aleykum kardeşim.Çok güzel dizelerdi..."Aşk" dolu dizelerdi..Emekleriniz zayi olmasın inşallah.Selametle kardeşim...
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Ninovalı Yunus'u yutmadan önce isimsizdi o balık.Ancak denize düşmüş bir aşığı kurtardığından,balıklar içinde peygamber adıyla anılır oldu.Ey sevgili!Gel beni kurtar bu ayrılıktan da sana adımı vereyim.

KAMİL YEŞİL
(KAYIP DİLİN ÖYKÜLERİ)
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
[ı]-ey sevgili!yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..[/ı]


[ı]iskender pala - aşkname[/ı]
[ı][/ı]
[ı]selamun aleykum kardeşim.çok güzel dizelerdi..."aşk" dolu dizelerdi..emekleriniz zayi olmasın inşallah.selametle kardeşim...[/ı]​

sağolun kardeşim sizinde gözlerinize sağlık...
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
- Neden sustun?
- Sanki yüreğim titredi.
- Haklısın. ‘O’nu yüreğine sığdır.
- Ama çok büyük!
- Ne çıkar, imanın O’na yeter.
- Nerede O?
- Her yerde!
- Nasıl?
- Yüreğini aç görürsün.
- Nasıl açarım yüreğimi?
- Bir tebessümle bak her şeye!
- Tebessüm?
- Her kapının anahtarı…
- Kapı?
- Girmeden bilemezsin ki!
- Korkuyorum.
- İnsan bilinmeyenden hep korkar.
- Ben bilmiyorum.
- Belli oluyor, neyi bilmiyorsun?
- Ben’i, kendimi.. Ben kimim, neyim?
- Sen sevgiyle beklenensin.
- Kimin sevgisiyle?
- O’nun.
- O zaman sen kimsin?
- Sen’im.
- ??


Taşkın Tuna / İki Elma İki Ayna
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
- Neden sustun?
- Sanki yüreğim titredi.
- Haklısın. ‘O’nu yüreğine sığdır.
- Ama çok büyük!
- Ne çıkar, imanın O’na yeter.
- Nerede O?
- Her yerde!
- Nasıl?
- Yüreğini aç görürsün.
- Nasıl açarım yüreğimi?
- Bir tebessümle bak her şeye!
- Tebessüm?
- Her kapının anahtarı…
- Kapı?
- Girmeden bilemezsin ki!
- Korkuyorum.
- İnsan bilinmeyenden hep korkar.
- Ben bilmiyorum.
- Belli oluyor, neyi bilmiyorsun?
- Ben’i, kendimi.. Ben kimim, neyim?
- Sen sevgiyle beklenensin.
- Kimin sevgisiyle?
- O’nun.
- O zaman sen kimsin?
- Sen’im.
- ??


Taşkın Tuna / İki Elma İki Ayna
kardeşim buda çok güzeldi:)
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Yû-suf!

İki hecenin, sancılı ah'ı. Perişandır seni sevemeyenler! Ya sevenler!... Yû-suf! İmânın körelmiş kanadında din çağırıyorlar bize. Çağımız din doğurma çağı! Yû-suf! Dilimiz kurtlandı, sabır Eyyüb sabrını dileniyor. Dayanamıyorum Yû-suf!

Ar düştü içime. Çat kaşlarını! Bağır... Sesin geçmişin alnını yırtıp deprem eylesin başlarımıza. Parmaklarını kesemesin kadınlar! Ve âşıkların, kalbinden dikilip sökülsün ağlamaya hece hece.
Yamalarımızı açtılar Yû-suf! Şerefin üç kuruşa dans ettiği, namusun bir bir nefs kıvılcımına kurban gitmesi yüz kızartmıyor! Zinâlar apaçık yapılıyor! Gözlerimize kızgın şişler soksak, kör olsak, yetmiyor! Elimizin deydiği yerler kirli kan! Kulaklarımızın işittikleri, şehvet!

Şeytanın kadınlarını çağırıyorlar! Lânetlenecek gibiyiz bu alçalmışlıkta! Bulutlar rahmetini keseli çok oluyor. Kurudu aşk. Kurudu hayâ. Kurudu...

Gözlerimizi bağlasak da niyeti âr dışı olanın bedeni de kirli, ruhu da, sözleri de!..

Adımız kirlendi Yû-suf! Bize Eyyüb sabrı gerek...
 

hayri07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
emeğin çok güzel olmuş selametle kalın kardeşim
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Yusuf olmaksa muradın ya da Züleyha;

Korkmayacaksın ölümden. Ölümün ayrılık değil kavuşmak olduğunu bileceksin.Dünyaya kafa tutacaksın tek başına. Yandaş yoldaş aramayacaksın. Bir Allah’ına bir kendine güveneceksin sadece. Yol arkadaşın terk etse bile seni yarı yolda, aşkına sahip çıkacaksın sonuna kadar. Tek başıma taşıyamam demeyeceksin. Ölünceye kadar taşıyacaksın şerefle.Karşılık beklemeyeceksin. Sevmek olacak tek amacın. Sevilmemişsin ne fark eder.

Ayıplanmaktan korkmayacaksın. Sevgini gurur madalyası olarak taşıyacaksın göğsünde, kim ne derse desin…Sevgin için zindana atılmayı da attırmayı da göze alacaksın. Karanlıklar sırdaşın, böcekler yoldaşın olacak.Bileceksin sonunda ayrılık olduğunu. İsyan etmeyeceksin, vuslat beklemeyeceksin.
Zaman ve mekan sizi ayıramayacak. Nerede olursan ol, her daim sevdiğinin yanında olacaksın. Üzüntüsüne üzülecek, sevincine sevineceksin. Sanma ki beraber olmak için yan yana olmak lazım. Gönüller beraberse mesafenin ne önemi var!..

Gönül gözüyle görecek, duyacaksın. Gönül diliyle konuşacaksın. Bilmez misin gönlü kainat bile kuşatamaz dar gelir. Gönül dilinden anlamam konuşamam, dayanamam bu çileye karşılıksız hiçbir şey veremem diyorsan; talip olmayacaksın Yusufluğa. Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek, gönül gerek, iman gerek. Züleyha değilsen eğer peşine düşmeyeceksin Yusufların. Kendi ayarında birini seveceksin ki mutlu olasın.



Her babayiğidin harcı değildir Yusufluk ve her kadının harcı değildir Yusuf yüreklileri taşıyabilmek, layık olabilmek, Züleyha olabilmek!..Fahrettin Petriçli
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Yusuf'u Kaybettik...

Yusuf’u kaybettik… Allah rahmet eylesin…

Kaç gömleğimiz yırtıldı ön yanımızdan sayamadığımız…

Yusuf bir teşbihti… Yusuf bir temsil… Yusuf olabilmek ise hakikat.

Kuyusuna düştüğümüz günahlarımız var. Yalnızlığımız var itildiğimiz kuyuda. Ve düştüğümüz bu günah kuyusunda bizi bırakıp giden güya kardeşlerimiz…

Kurtarılmayı beklediğimiz kervan var Yusuf gibi.. Fakat kurtuluş ümidiyle elimizi tutup bizi bırakan… çarşıda satan…

ve rüyalarımız var avuçlarımızda onbir yıldız bir güneş ve ayımız olan…

Ne garib bir de hakikat var Yusufu sultan yapan… Yusufu sultan yapan bir Sultan var…

Gömleğimizde kaç sultanlık bıraktık… Kazanamadığımız…

Simamıza baktığımızda parmakla kesilmiyor artık!!!

Parmağı kestiren şey Yusufun sureti mi sandık… İçteki suretti… Haya idi… edeb idi… takva idi… nur idi..

Kaybettiğimiz Yusufluğumuz var… Gömleklerimizde öldürdüğümüz… Kuyularda boğduğumuz…

Kölelikten geçen sultanlığımız var köle olmaya razı olamadığımız…

Sultan olmanın sırrı o gömlekteydi oysa…

Kaç defa yırtıp değiştirdik gömleğimizi… Kaç defa züleyhalar yırttı… Dönemedik…

Ne çare Yusufu Kaybettik… Yusufluğu… Yusuf olamayacağız…

Gömleğimiz dikiş tutmuyor..
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Selamün Aleyküm kardeşim..
Emeğinize sağlık. Çok güzel berceste-i nameler..
Devamını beklerim inşallah.. Allah c.c razı olsun paylaşımınız için.
Selam ve Dua ile.
SİZDENDE ALLAH RAZI OLSUN ABLACIM...ARKASI YARIN İNŞAALAH...:a15:
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
SIR------
Su, kendine sırdaş arıyordu.

Önce buluta verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta.

Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.

Sonra göle gitti su. Ona anlattı derdini.

Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp,

kar yapıp savurduğu için,

zaman zaman taşıyordu göl ve çıkıyordu suyun sırrı iyice açığa .

Sonra nehre verdi su sırrını.

Nehir de aldı suyun sırrını çekti gitti.
Dereye verdi.

Dere biraz daha yavaş olsa da nehirden,

o da götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze...

Çağlayanlar, şelaleler, akarsular... Hepsi kayboluyordu bir anda.

Sonra bir gün su takip etti dereyi.

Dereye okyanusa kavuşunca fark etti su, bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla...

okyanusa taşındığını..

Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti.

Öyle de yaptı zaten. Tüm sırlarını okyanusa verdi.

Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.

Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de kurudu....

Geçenlerde karşılaştık suyla.

Bir bardaktaydı. Suskundu.
Çok uğraştım konuşturamadım.
Ben tam giderken '' Dur !'' dedi su. Durdum!

'' Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!
Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar....'' dedi
.

Çevrenizde hep "okyanus yürekli"

ve " korkusu" olan dostlarınızın olması dileğiyle .....
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
"selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü"
çook güzel bir paylaşımdı.allah razı olsun.selametle kalın.devamını bekliyorum.emeğinize yüreğinize sağlık.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt