Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kuranın tahrifi üzerine şia'ya atılan iftiralara cevaplar
(1 Kullanıcı)
"Tanınmış Şia âlimleri, kutsal kitabımız Kurân-ı Kerim'in hiçbir tahrife uğramadığına ve bugün elimizde bulunan Kur'ân'ın Hz. Peygamber'e s.a.a nazil olan semavî kitabın aynısı olduğuna ve onda hiçbir eksiklik ve fazlalığın bulunmadığına inanırlar. Bu sözün açıklığa kavuşması için bu konuda birkaç kanıta işaret etmek istiyoruz:
Âlemlerin Rabbi, Müslümanların semavî kitabını korumayı vadetmiş ve şöyle buyurmuştur: "Kar'ân'ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız"
Açıktır ki Şiîler, düşünce ve davranışlarında Kur'ân'ı esas aldıklarına göre, bu ayet-i şerifeyi gözden kaçırmamış ve onun Allah tarafından korunacağı yönündeki mesajına iman etmişlerdir."
Günümüz Müslümanlarının elinde bulunan Kur'ân-ı Kerim, Peygamber Efendimize s.a.a gönderilmiş olan Kur anın aynısıdır. Ne ondan bir şeyler eksiltilmiş nede üzerine eklemeler yapılmıştır.
İslam'ın doğuşu ve Kur'ân'ın Peygamber Efendimiz s.a.a gönderilmeye başlanması anından itibaren, sahabelerden özel bir grup, vahiy katipliği görevini üstlenmiş ve Kuran ayetlerini nüzulünden hemen sonra yazmışlardır. Dönemin Müslümanları da inen bu ayetleri gece gündüz okumak ve günlük namazlarında tekrarlamakla vazifelendirilmiştiler. Sahabelerden bazıları Kur'ân ayetlerini ezberleyip hafızalarına yerleştiriyordular. Kur'ân hafızlarının İslam toplumunda sürekli olarak özel bir konumu olmuştur. Halen de bu konumun saygınlığı devam etmektedir.
Bu ve benzeri durumlar, Kur'ân'ın küçücük bir değişime uğraması veya tahrif edilmesini önlemiştir. Bunun dışında ve daha önemlisi ise, Kur'ân'm tahrif edilmemesi için bu yüce kitabın Allah tarafından koruma altına alındığı ve kıyamete kadar korunacağı garantisidir. Bu garanti, tahrif elinin mukaddes kitaba uzanamayacağının en güzel kanıtıdır. "Şüphe yok ki Kur'ân-ı biz indirdik. Ve her halükarda onu koruyacak olanda bizleriz." (Hicr: 9)
Ehl-i sünnet ve Şia âlimleri, araştırmacılanyla beraber Kur'ân'ın tahrif edilmediği konusunda görüş birliğindedirler. İki taraftan da azınlık sayılabilecek küçük bir grup, rivayetleri değerlendirirken, Kur'ân'm tahrif edildiğine dair aksi söylemlerde bulunuyorlar. Ama her iki grupça bu yanlış iddialar kesin bir dille red edilmektedir. Böylesi rivayetlerin uydurma veya manevi tahrife (ayetlerin yanlış tefsir edilmesi) uğradığı ya da ayetleri açıklayan hadisleri Kur'ân ayeti sanmalarındandır görüşü, taraflarca benimsenmiştir.
Dar görüşlü bir takım insanlar, Ehl-i sünnet ve Şia ulemasının kararlı muhalefeti ile karşılaşan Kur'ân'ın tahrif edildiği görüşünü, Şia veya bunun dışındaki bir mezhebe nispet vererek, bilinçsiz bir şekilde Kurân'a zarar vermeye çalışıyorlar. Yakışıksız taassupları uğruna bu yüce semavi kitabı şüphe altında bırakarak düşmanın ekmeğine yağ sürüyorlar.
Peygamber s.a.a döneminde müthiş ehemmiyetler verilerek vuku bulan Kur'ân'ın toplatılması, yazılması ve ezberlenmesi olayı, özelliklede ilk günden itibaren hazır bulunan vahiy kâtiplerinin varlığı, tarihi şu gerçeği su yüzüne çıkarıyor ki; Kur ân'ı Kerim'e tahrif elinin uzanması mümkün değildir...
Kur'an'ın tahrif oluşu görüşü ister Şia ve ister Ehl-i Sünnet hiç bir müslümanın kabul edemeyeceği bir görüştür. Çünkü izzet ve azarnet sahibi olan Allah-u Team'nın kendisi Kur'an'ı koruduğunu belirtmiştir. "Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." O halde hiç kimsenin ondan bir harf eksiltip veya ona bir harf eklemesi mümkün değildir. Kur'an Hz. Resuluılahın s.a.a ebedi olan mucizesidir. O Hakim ve Hamid olan Allah'tan inen Kitap'tır; ona ne önünden ve ne de arkasından batıl yaklaşamaz. Bundan başka, İslam tarihi ve müslümanların asırlar boyunca süregelen yaşayış tarzı da Kur'a'nın tahrif olduğunu reddeder. Zira ashabın bir çoğu Kur'an'ı hıfzederek korumakta ve kendi çocuklarına hıfzettirmekte adeta birbirleriyle yarışıyorlardL O halde hiç bir şahıs, grup ve devletin onu tahrif edip değiştirmesi mümkün değildir. Eğer doğudan batıya, güneyden kuzeye bütün İslam ülkelerini gezersek yine bütün yeryüzünde Kur'an'ın aynı olduğunu ve hiç bir artırma veya eksiltmenin söz konusu olmadığını görürüz. Her ne kadar müslümanlar çeşitli grup ve mezheplere bölünmüşlerse de Kur'an-ı Kerim onların hepsini bir araya toplayan sağlam bir esasdır. Kur'an-ı Kerim hususunda İslam ümmeti arasında herhangi bir ihtilaf yoktur; ihtilaflar ancak Kur'an'ın tefsiri ve manası üzerindedir.
"Biz, Kurân-ı Kerim’in Allah tarafından nazil olduğuna ve Peygamber’in s.a.a dilinden hiçbir ilave ve ya eksiklik olmadan insanlara aktarıldığına inanmaktayız. Kurân-ı Kerim her şeyin açıklayıcısı ve kalıcı bir mucizedir. Kurân-ı Kerim’in fasih ve açık oluşu ve aynı zamanda hakikatine ulaşılamadığından dolayı hiç kimsenin onun bir benzerini getirmesi veya değiştirmesi mümkün değildir. Bugün elimizde bulunan Kurân ile Peygamber s.a.a efendimize nazil olan Kurân arasında hiçbir farklılık yoktur. Bunun dışında bir düşünceye sahip olan kimse ise fasık veya hatalıdır. Çünkü Kurân-ı Kerim Allah’ın c.c kelamıdır. "O’na önünden de ardından da batıl gelemez…"