Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'anı Kerim neden bu kadar kalın? (2 Kullanıcı)

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
Ne şefkatli ki Rabbimiz, bize kalınca bir Kur’ân indirmiş! Bizimle uzun uzun konuşmaktan usanmamış, bıkmamış... Her hatamızda, yeni baştan beyaz sayfalar açacak denli severmiş bizi. Gözden çıkarmazmış. “Ne haliniz varsa, görün!” demezmiş! Kalınmış Kur’ân, çok kalınmış! Diyorum ki, bundan böyle, Kur’ân’ı hiç olmazsa kitaplığımıza kalınlığını görecek şekilde koyalım. Sırtı değil, sayfaları görünür olsun. Kur’ân’ı okumasak da, Rabbimizin rahmetini sayfa sayfa sayalım.
 

ceylantur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2009
Mesajlar
2,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

Paylaşım için Rabbim razı olsun inşAllah,

Selam ve dua ile,

kuranikerim.jpg

Çantamda taşımaya çalışıyorum. Ama zorlanıyorum. Kolayca sığmıyor. İnce kâğıda basılmışları da var ama sayfa sayısı yine fazla. Bir de meali ve meale dair notları ekleyince, iyice kalınlaşıyor. Kur'ân'dan söz ediyorum. Toplam 30 cüz ve her biri 20’şer sayfa. Kur'ân'ı okumuyoruz. Okuyamıyoruz.
Kolay mı? Tam 600 sayfa. Niye bu kadar kalın? Sanki Rabbimiz, “Alın size sayfalarca Kur’ân; okuyabilirseniz okuyun bakayım” diye meydan mı okumuş biz kullarına? Hafız olmak isteyenlere de haddini bildirmek mi istemiş? “Yıllarca ezber yap da göreyim seni?
Yüzlerce tekrar yap da, adam ol!” Azıcık olsaydı Kur’ân’ın sayfaları, hemen hepimiz az bir gayretle hafız olabilirdik!

Sayfalar sayfaları izlemeseydi, meselâ otobüs beklerken bir hatim indirebilirdik! Ne hoş olurdu! Celâlini göstermek için mi bunca kalın tuttu Rabbimiz Kur’ân’ı? Korkutup da hizaya getirmek için mi bunca cüz, bunca uzun sureler, ayetler?
Hayır, hayır; eğer bizi vahiy karşısında ezmek olsaydı Rabbimizin dilediği, aksine, yarım sayfalık bir Kur’ân indirirdi. Ve derdi ki bize “İşte sizden istediklerim; bunları yaptınız yaptınız, yapmadınız yandınız!” Bizi korkutmak isteseydi, yıldırmayı tercih etseydi ,
meselâ sadece Fatiha’yı indirip “Ben anlattıklarımı anlattım; size anlayacak akıl da verdim, göreyim sizi anlayın! Hadi bakayım, kendinizi beğendirin bana! Bir yolunu bulun, gözüme girin!” diye kestirebilirdi. Ne gerek vardı ki Bakara’da uzun uzun konuşmalara? Niye anlatsındı ki kulu Mûsa’yı (as), Meryem’i, Yusuf’u (as), Yunus’u (as), Eyyûb’u (as) ve onca kıssaları hoş bir sohbet edasıyla? Mecbur muydu ki Rabbimiz, sanki biz O’na değil de O bize muhtaçmış gibi nezaketle, sabırla, her defasında yeni baştan hatırlatarak konuşmaya?
Çok iyi biliriz ki şefkatli öğretmenler, dersi tekrar ederler, bir defada anlaşılmayacağını anlayışla karşılayarak, yine yeni baştan alırlar. Dersi net olarak anlatsa da, kısa kesen, hiç tekrar etmeyen öğretmenlerde bir meydan okuma tavrı buluruz. Anlamayız o dersi.
Korkarız öğretmeninden. Bir anlatışta anlayamayabileceğimizi anlayışla karşılamayan öğretmenden tırsarız, uzak dururuz. Dersi tekrarlayarak uzatan, örnekleri çoğaltarak bizimle daha uzun kalan öğretmenler daha şefkatlidir bize. Hele de “Şimdi not almayı bırakın, şöyle bir arkanıza yaslanın, beni dinleyin!” demesi vardır öğretmenlerin ki, şeker gibi gelir o dakikalar. Anlarız ki, öğretmenimiz bizim anlayabileceğimize inanıyor. Anlarız ki, öğretmenimiz hemen anlamasak da yeniden anlatmaya hevesli. Anlarız ki, not almadan bile anlayabileceğimiz bir dersimiz var.
Kur’ân’ın uzunluğu ve tekrarları, bir bakıma, “Hadi arkana yaslan benim güzel kulum, sana anlatacağım kıssalar var!” rahatlığını sunar bize. Böylece kalınlaşır Kur’ân. Sayfa üstüne sayfa eklenir. Der ki adeta Rabbimiz bize: “Bakara’yı kaçırdıysan, Al-i İmran var! Maide’de uyuduysan, Rahman var! Dilersen, sana anlatacağımın hepsini bir satırda bile anlatırım: İhlas var!” Bu da olmadıysa, kulağına pınar suyu gibi akacak, kalbine bahar meltemi değdirecek Rahman var! ‘Rabbinin hangi nimetlerini edersiniz inkâr?’ diye diye hatırlattıklarım, bir bir saydıklarım var!”

Yani ki... Kur’ân’ın bunca kalınlığının sebebi, Rabb-i Rahimimizin tekrar etme şefkatindendir. Anlayamayabileceğimizi anlayışla karşılama inceliğindendir. Unutabileceğimizi de unutmama olgunluğundandır.
Ey kulum, [az önceki surede] açıkça ve defalarca söyledim sana, anlamadın mı? Bak bir daha söylüyorum! Unuttuysan da, üzülme! Ben bıkmam, usanmam, umut kesmem senden. Olsun, yine
söylüyorum.”

“Sevgili kulum, kendine yazık ediyorsun, biricik ömrünü heba ediyorsun; işin ciddiyetini kavramamış gibisin. Demiştim ya sana; ‘Şeytan sana apaçık düşmandır!’ İyi dinle, tekrar ediyorum!”
“A benim güzel kulum; az önce hatırlattım sana, yine mi unuttun? Bir daha hatırlatıyorum. Kulum ve elçim Mûsa’nın başından gelenleri anlattığımda yok muydun? Öyleyse, şimdi sana biraz da kulum İbrahim’den (as) bahsedeyim, kulaklarını iyi aç. Hem böyle daha iyi anlayabilirsin. Olmadı mı? Hadi gel, bir de İsâ’dan (as) söz açalım.”

“Bak yine yanıldın, şeytana yeniden kandın. Hadi sil gözünün yaşını. Yeni baştan başlayalım. Hani demiştim ya sana, rahmetimden ümidini kesmeyeceksin diye. Yine söylüyorum... Sözümdeyim ben! Sen gel, yeter ki.. Gel!”

Bunlar çok hafif geliyorsa, bir de Risale-i Nur Külliyatı’na bakalım: “Kur'ân, kitab-ı zikir, kitab-ı dua, kitab-ı dâvet olduğundan, içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir, belki eblâğdır. Zira, zikrin şe'ni, tekrar ile tenvirdir. Duanın şe'ni, terdad ile takrirdir. Emir ve davetin şe'ni, tekrar ile te’kiddir.”

Ne şefkatli ki Rabbimiz, bize kalınca bir Kur’ân indirmiş! Bizimle uzun uzun konuşmaktan usanmamış, bıkmamış... Her hatamızda, yeni baştan beyaz sayfalar açacak denli severmiş bizi. Gözden çıkarmazmış. “Ne haliniz varsa, görün!” demezmiş! Kalınmış Kur’ân, çok kalınmış! Diyorum ki, bundan böyle, Kur’ân’ı hiç olmazsa kitaplığımıza kalınlığını görecek şekilde koyalım. Sırtı değil, sayfaları görünür olsun. Kur’ân’ı okumasak da, Rabbimizin rahmetini sayfa sayfa sayalım.
SENAİ DEMİRCİ
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
aslında kalın olması şuna benziyor.

10 sayfa olsa 10 çeşit yemek

600 sayfa 600 çesit yemek

bol bol vermiş Allah celle celaluh; rahmeti
 

cemcemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
177
Tepki puanı
1
Puanları
16
Yaş
33
sitede okuduğun en iyi yazılardandı
 
G

Goldenrose

Allah sizden binlerce kez razı olsun. Okurken ağladım çok duygulandım. Çok güzel bir paylaşımdı. Emeğinize sağlık.
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
aslında kalın olması şuna benziyor.

10 sayfa olsa 10 çeşit yemek

600 sayfa 600 çesit yemek

bol bol vermiş Allah celle celaluh; rahmeti

sitede okuduğun en iyi yazılardandı

Allah sizden binlerce kez razı olsun. Okurken ağladım çok duygulandım. Çok güzel bir paylaşımdı. Emeğinize sağlık.

:) Rabbimiz sizlerdende razı olsun inşaallahu Teala
 
G

Goldenrose

İzninizle 'güncelleme' yapıyorum. Çünkü okunması gereken bir yazı :)
 

_ilknur_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Nis 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
ağzına yüreğine sağlık çok güzeldi yahu:D
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt