Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuranda ibadet kavramı (1 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
muhammed25,
Allah CC sizden de razı olsun
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Tâğuta İbâdet

"Andolsun biz, her millet içinde: 'Allah'a ibâdet edin, tâğuttan kaçının' diye bir elçi gönderdik."
(16/Nahl, 36)
Bu âyette "tâğut", ibâdet konusunda Allah'ın karşısına konulmuş ve ondan kaçınılması emredilmiştir. Şu âyette ise, tâğuta ibâdetten sakınan ve Allah'a yönelen kimsenin müjdelenmesi istenmiştir: "Tâğuta ibâdet etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var."
(39/Zümer, 17)
Şu âyette de, tâğuta ibâdet edenler şiddetle kınanmaktadır: "De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size söyleyeyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymun, domuz ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler; işte onların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır."
(5/Mâide, 60) (Ayrıca, tâğutu reddetmek konusunda bkz. 2/Bakara, 256, 257; 4/Nisâ, 51, 60, 76; 16/Nahl, 36)


Nedir tâğut?
"Tâğut" kelimesinin kökü "tuğyan"dır. Tuğyan, isyanda haddi aşmak, azmak, zulmetmek, sapmak, ölçüsüz şekilde hareket etmek, büyüklenmek anlamlarına gelir. Tâğut; şeytana, putlara, Allah'tan başka tapılan her varlığa, insanı azdıranlara, insanları haktan ve hidâyetten saptıranlara, hayır yolundan men edenlere, haddi aşanlara, küfür ve dalâlette önderlik edenlere, gaybdan haber verdiğini ileri süren kâhinlere/medyumlara, insanların Allah'a ibâdet etmelerine ve İslâm'ı yaşamalarına engel olanlara denir. Put olsun, ağaç olsun, insan veya hayvan olsun, Allah'tan başka tapınma konumunda olan her şey; kanunlarında Allah'ın dinine karşı sınırı aşan zâlim yönetici ve Allah'ın indirdiği hükümlerin gayrisiyle hükmeden idareci; İslâm şeriatına uymayan bütün metod, düşünce, fikir, ideoloji, pozisyon, âdet, gelenek ve görenekler tâğut kapsamına girer. Ayrıca tâğuttan hoşnut olup ona bağlanan, tâğuta kulluğa çağıran, tâğutun dâvet ettiği şeye sahip çıkan da kendi sapıklığı içinde tâğuttur.

Kur'an-ı Kerim'de tâğutla ilgili bütün âyetleri dikkate aldığımızda şu sonuca varırız: Kulu Allah'a kulluktan, dinde ihlâslı olmaktan, Allah ve Rasülüne itaatten alıkoyan ve çeviren her şey tâğuttur. Tâğut; hakkı ezmeye çalışan, Allah'ın kulları için çizdiği sınırları çiğneyen her kimse veya her nesnedir. Allah ile bağlantısı olmayan her program ve Allah'a bağlanmayan her çeşit düşünce, sistem, edep ve alışkanlık; otoritesini Allah'ın sisteminden almayan her idare, Allah'ın otoritesine, ulûhiyetine ve hâkimiyetine düşman olan her şey tâğuttur. Allah'a isyan konusunda herhangi bir kimseye itaat eden kişi, o kimseye ibâdet etmiş olur ve bu itaat edilen kimse tâğuttur. Mevdûdi, tâğut kelimesini şöyle izah eder: "Tâğut, Allah'a karşı azan, isyan eden, kulluk haddini aşarak kendisi için ulûhiyet ve rubûbiyet iddiâsına kalkışan her şahıs, zümre ve idareye denir. Tâğut, Allah'a karşı haddi aşan ve zulmeden her türlü üstünlük, otorite, başkanlık veya komutanlıktır. Tâğut, mülkünde hükmünü yerine getirir; kullarını zorla, aldatmakla yahut kötü yollarla kendine itaate çağırır. Kişinin bu türlü otoriteye, başkanlığa, liderliğe boyun eğmesi ve ona tapması tâğut için bir ibâdettir.

Kur'an'a göre tâğut;
Allah'ın, dininin, elçisinin ve kitabının karşısına konulan, Allah yerine tapılan, İslâm'ın hükümleri, emir ve yasakları, helâl ve haramları yerine ikame edilen, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in yerine önder seçilen, Kur'an düşüncesi, inanç ve hayat tarzı yerine başka düşünce, inanç, hayat ve yönetim biçimi koyan, hayata geçiren, bunlara öncülük eden ve uyulan her insanın, her sistemin ortak adı ve sembolüdür.
Buna göre tâğuta ibâdet, Allah'tan başka şeytan, insan, önder, kâhin gibi canlı ve cansız varlıklara, Allah'a isyan anlamına gelecek şekilde itaat etmek, boyun eğmek, Allah'ın hükmü yerine Allah'tan başkalarının hükümlerini kabul edip isteyerek uygulamak demektir ki bu, insanı şirke, küfre götürür.

Günümüzde, kelime-i şehâdet getirip namaz kılan, oruç tutan, hacca giden bazı kimselerin tâğutun hükmüne rızâ gösterdikleri, tâğuta itaat ettikleri, sadece Allah'a mahsus olan sıfatları başkalarına verdikleri bilinen bir gerçektir. Yine bu kimselerin Allah'ı bırakıp birtakım armaları, şiarları, işaretleri, bayrakları, gelenek ve görenekleri yücelttikleri ve bu sayılan değerler uğruna mallarını, namuslarını, ahlâklarını fedâ ettikleri, böylece bu değerlere kulluk ve ibâdet ettikleri ortadadır. Bu şahısların tâğutun ortaya koyduğu nefsanî, şehvanî ve indî değer yargılarıyla Allah'ın kanunları ve şeriatı çatışacak olsa, hep Allah'ın şeriatını onların istekleri doğrultusunda yontarak şekil verdikleri, kısacası putların veya putların arkasına sığınmış olanların emir ve yasaklarını harfiyyen yerine getirdikleri ve Allah'ın şeriatına tamamen zıt olan sistemleri kabul ederek onların hükümlerini tatbik ettikleri de inkâr edilemez. Bundan daha açık putçuluk düşünülebilir mi?

Putların emir ve direktifleri doğrultusunda hareket ederek onların yolundan en küçük çapta ayrılmayanlar, Allah'ın Kitabına ve Rasülünün sünnetine kulaklarını tıkayarak putların ve onların işbirlikçilerinin çağrısına kulak verenlerden daha iyi putperest olur mu? Bunlar apaçık müşrik olduklarını kendileri bile ilân ediyorlar. Bu tür insanlar; ister namaz kılsın, ister oruç tutsun, ister haccetsin ve isterse sabahlara kadar Allah diyerek tesbih çeksinler. Ne yaparlarsa yapsınlar, kendilerini putçu müşrik olmaktan kurtaramaz, kimse de onları zorla temize çıkararak müslüman yapamaz; onlar tevbe edip, her türlü puta ve tâğuta kulluk/ibâdetten vazgeçmedikleri müddetçe...

Bir kimse tâğutu reddetmedikçe gerçekten iman etmiş sayılamaz. Tevhid'in şartı, Allah'a imandan önce tâğutları reddetmek, onları tanımamaktır. Bu durum, Kur’an’da açıkça beyan edilmiştir: "Artık kim tâğutu reddedip Allah'a iman ederse, kopmayan sağlam kulpa yapışmış olur." (2/Bakara, 256)
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Bilginlere ve Din Adamlarına İbâdet

Allah'a şirk koşmanın bir çeşidi de Allah'ın izin vermediği alanlarda insanlara itaattir. Oysa ibâdette esas olan Allah'a itaat, Peygamberine itaat ve müslümanlardan olan emir sahiplerine itaattir
(4//Nisâ, 59). Ne var ki, insanoğlu, çoğu zaman kendi cinsinden olan beşerden bazı kimselerin birtakım üstün özelliklere sahip olduklarını düşünerek onları rab konumuna getirmiş ve böylece onlara ibâdet etmiştir.
Kur'an-ı Kerim, yahudi ve hıristiyanların, ulûhiyet ve rubûbiyet makamına Allah'tan başkasını koyarak kullukta ona yöneldiklerini, oysa itaat ve ibâdetin sadece Allah'a has kılınması gerektiğini şöyle dile getiriyor:
"(Ehl-i kitap), bilginlerini ve râhiplerini Allah'tan ayrı rablar edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de (rab edindiler). Oysa kendilerine yalnız tek ilâh olan Allah'a ibâdet etmeleri emredilmişti. O'ndan başka tanrı yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir."
(9/Tevbe, 31)
Yahudi ve hıristiyanların, bilginlerini ve râhiplerini rab edinmeleri, onlara ibâdet etmeleridir. İbâdetleri ise, onların, Allah'ın haram kıldığı şeyleri helâl, helâl kıldığı şeyleri haram kılmalarını kabul edip itaat etmeleridir. Yahudi ve hıristiyanlar, Allah'ın emrine, hakkın hükmüne değil; onların irâdelerine tâbi oldular; onlara Allah'a tapar gibi taptılar. Hatta Allah'ı bırakıp onlara taptılar. Allah'ın emrine, Kitabın sözüne, hakkın gerektirdiğine açıktan açığa muhâlif olan hususlarda Allah'a isyan ettiler; onların arzularına ve emirlerine itaat ettiler. Allah'ın haram kıldığı şeyleri, onların emriyle helâl kıldılar. Allah'ın “yapmayın” dediği şeyleri yaptılar; “yapın” dediğini yapmadılar. Bunun hilâfına onların emir ve yasaklarına, hevâ ve heveslerine tâbi oldular. (Elmalılı, IV, 2511) (Bu konuyla ilgili olarak Adiy b. Hâtem'le ilgili hadis için bkz. Tirmizî, Tefsir 9).

Buna göre âyetteki râhipleri ve bilginleri rab edinip ibâdet etmek, Allah'ın helâlini haram, haramını helâl saymaları konusunda onlara itaat etmek anlamına gelmektedir. Yoksa onlar, bilginleri için oruç tutuyor, namaz kılıyor değillerdi. Demek ki herhangi bir insanın, ister bilgin olsun ister yönetici, Allah'ın emir ve yasağına, helâl ve haramına ters düşen emir ve hükümlerine gönülden katılmak, onu hüküm/kanun koyucu olarak kabul etmek, ona itaat ederek Allah'ın hükmüne muhalefet etmek; onu Allah'tan başka rab edinmek ve ona ibâdet etmek demektir.
(Elmalılı Tefsiri, IV, s. 2512).
"Yaratıcıya isyan etme konusunda yaratılana itaat edilmez."
(Buhâri, Ahkâm 4; Müslim, İmâre 39, 46)
Hakkı bâtıl, bâtılı hak yapmaya çalışanlar, ilim haysiyetinden yoksun birer tâğutturlar. Bu şekilde davranışlar, şirk, küfür ve Allah'tan başkalarını rab edinmek ve onlara tapmaktır.
(Elmalılı, IV, s. 2513, 2514).
Allah'ın kitabına yetki tanımaksızın helâl ve haram sınırlarını belirleme yetkisini kendisinde görenlerin nefislerini ilâve rab ittihaz ettiklerini ve onlara kanun koyma yetkisi tanıyanların da onları rabler edindiklerini yukarıdaki âyet ve hadislerden öğrenmiş oluyoruz.
Kur'an'ın on dört asır önce getirdiği en büyük prensiplerden biri de, hangi makam ve mevkide olursa olsun, insana değil; yalnız Allah'a ibâdet edilmesi prensibidir. İslâm, beşeriyeti saâdete erdirmek, zulmü ortadan kaldırmak, insana kulluk etmeye sevkeden istismarı yok etmek yolunda birleşilmesi gerekli olanı belirterek yahudi ve hıristiyanlara bakın nasıl hitap ediyor: "De ki: Ey Kitap ehli, gelin aramızda birleşebileceğimiz bir kelime üzerinde toplanalım: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazımız bazımızı Allah'tan başka rablar edinmeyelim!"
(3/Âl-i İmrân, 64)
Kur'an-ı Kerim, kula kulluğu ortadan kaldırmak ve sadece Allah' kulluğu tesis etmek üzere gönderilen Kitap olduğu için, insanların Allah'ı bırakıp hemcinslerinden olan insanlara ibâdet/kulluk etmesini önlemek amacıyla çeşitli deliller serdetmiş, bu konuda geniş açıklamalar yapmıştır: "Hiçbir insana yaraşmayacak/yakışmayacak bir şey varsa, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve nebîlik vermesinden sonra onun insanlara: 'Allah'ı bırakın da bana kul olun' demesidir. Tam aksine o; 'Kitabı öğrendiğiniz ve okuduğunuz yönüyle Allah'a kul olun' der. O, size: 'melekleri ve peygamberi ilâh edinin' diye emretmez. Siz müslüman olduktan sonra size hiç imansızlığı emreder mi o?"
(3/Âl-i İmrân, 79-80)
İstisnasız bütün peygamberler: "Ey kavmim, Allah'a ibâdet edin; sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur."
(7/A'râf, 59, 65, 73, 85; 12/Yûsuf, 40; 11/Hûd, 1-2; 16/Nahl, 36) buyurmuşlardır.

Tarihe ibret nazarıyla baktığımız zaman çok değişik ve çeşitli şirk görüntüleri içerisinde insanların bazı bilge kimseleri veya kimi peygamberleri ilâh kabul ettiklerini görüyoruz. Mesela, bazı kimseler tarafından peygamber olduğu iddia edilen ve en azından yüce vasıflara sahip bilge bir kimse olduğu herkesçe kabul edilen Buda, sağlığında ilâhlık iddia etmemiş, bilâkis insanları Allah'ı tek ilâh edinmeye çağırmış olduğu halde, tâbîleri onu ölümünden sonra ilâh edinmiş ve ona tapmışlardır.

Aynı şekilde Hz. İsa (a.s.) sağlığında kendisinin, Allah'ın kulu olduğunu ilân etmiş ve insanları da sadece Allah'a kul olmaya çağırmış olduğu halde, vefatından hemen sonra, bizzat kendi kavmi tarafından ilâh kabul edilerek Allah'a şirk koşulmuştur. İslâm bu tür bir sapıklığın önüne geçmek için deliller getirmiş ve bunun şirk olduğunu her fırsatta vurgulamıştır. Kur'an, kullara kulluğu ortadan kaldırarak yeryüzünde hâkimiyeti sahte ilâh ve rablerin elinden çekip alarak sadece Allah'a vermek için delil üstüne delil getiriyor ve bu noktanın son derece önemli olduğunu insanlara ısrarla vurguluyor.
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Şeytana İbâdet

Yüce Allah, insanlara şeytana ibâdet etmemelerini, kendisine ibâdet etmelerini emretmektedir: "Ey Âdemoğulları! Ben size, 'Şeytana ibâdet etmeyin. Zira o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana ibâdet edin. En doğru yol budur' diye tavsiye etmemiş miydim?
(36/Yâsin, 60-61)
Şeytana ibâdet, vesvese verdiği, süslü gösterdiği şeylerde ve Allah'a isyan olan konularda kendisine itaat ve ittibâ etmektir. Allah, insanlara, "şeytanın adımlarına uymayın."
(2/Bakara, 168, 208)
"Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır."
(17/İsrâ, 53) "
Onu düşman edinin."
(35/Fâtır, 6) buyurmuştur.

Kur'an-ı Kerim, ister insanlardan olsun, isterse cinlerden, tüm şeytanların
(6/En'âm, 112)
insanları şirke düşürdüğünü bizlere hatırlatır. Sebe’ kraliçesi hakkında bilgi edinmeye gönderilen Hüdhüd, Hz. Süleyman'a döndüğünde şunları haber verir: "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, onlara işlerini süslemiş de onları doğru yoldan çevirmiş, bu yüzden yola gelemiyorlar."
(27/Neml, 24)

Kur'an, şeytanın insanlar üzerinde, onların irâdelerini ortadan kaldıracak bir güce sahip olmadığını, ancak insanların şirk koşmaları ve böylece onların sapmaları noktasında vesvese verdiğini açıkça bildirmiştir. "Görmedin mi biz kâfirlere şeytanları gönderdik, onları oynatıp duruyorlar."
(19/Meryem, 83)
"Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını süslü gösterdi."
(6/En'âm, 43)
"O (şeytan)lar bunlar (insanlar)ı yoldan çıkardıkları halde, bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar."
(43/Zuhruf, 37)

Şeytan, insanlara fuhşu ve münkeri emreder
(2/Bakara, 268; 24/Nûr, 21).
İnsana vesvese verir
(7/A'râf, 20; 20/Tâhâ, 120).
İnsanlar arasında kin ve düşmanlık tohumları saçar
(5/Mâide, 91).
İnsanlara, yaptıkları kötülükleri süslü gösterir
(6/En'âm, 43; 8/Enfâl, 48).
Boş şeyler vaad eder
(4/Nisâ, 120; 17/İsrâ, 64).
Gerçekleri unutturur
(6/En'âm, 68).
Tuzak kurar
(4/Nisâ, 76).
İnsanı saptırmak ister
(4/Nisâ, 60).
Onu doğru yoldan meneder
(27/Neml, 24; 29/Ankebût, 38).
Bu sebeple insanın, şeytanın vesvesesine aldanıp ona uymaması gerekir; uyarsa ona ibâdet etmiş olur.

Kur'an'da içki, kumar, putlar, heykeller, şans okları, talih oyunları, şeytanın işi olarak ifade edilmiştir
(5/Mâide, 91).
Demek ki, Allah'ın haram kıldığı, yasak ettiği şeyleri yapanlar, şeytana itaat etmiş olmaktadırlar. Kur'an, bu itaati, şeytana ibâdet olarak ifade etmiştir. İbrahim (a.s.), babasına: "Ey babacığım! Şeytana itaat etme; çünkü şeytan, Rahman'a isyan etmişti" demiştir
(19/Meryem, 44).
İnsanı, Allah'tan başkasına, putlara ve benzeri şeylere ibâdet etmeye ve onları şirke, küfre ve isyana teşvik eden, şeytan ve şeytanlaşan insanlardır. Âsî kimseye itaat eden, âsîdir. Şeytana ve küfrü, şirki ve kötülükleri emredenlere itaat edenler, Allah'a isyan etmiş, şeytana ibâdet etmiş olurlar.

Şeytana ibâdet konusunu açıklamaya çalışırken, satanizmden, yani direkt olarak şeytana tapınma dininden uzunca bahsetmeyi, toplumu çok az ilgilendirdiği için gereksiz görüyoruz.
Yeni dinler edinerek, bunalımlarına güya çözüm arayan, düzenin ve toplumun kurbanı bazı marjinal gençlerin, yenilik ve moda olsun, değişiklik olsun diye, düzen ve toplum şeytanından; gerçek şeytanın kucağına sığınıp ona sahiden tapınmaya yöneldiklerini gözlüyoruz. Satanizm denilen bu şeytan severlik ve kötülükçülüğün aslında pek de yeni bir din olduğu da söylenemez. Özellikle Suriye topraklarında günümüze kadar varlığını devam ettiren Yezidîlik de bir satanizmdir.
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Cinlere İbâdet

Cinler, Allah'ın kendisine ibâdet etmeleri için dumansız saf ateşten yarattığı varlıklardır.
(51/Zâriyât, 56; 55/Rahmân, 15)
İnsanlar gibi ibâdet ve isyan edebilme yeteneğine sahiptirler. Bu sebeple müslüman ve kâfir, sâlih ve fâsık olanları vardır. Zaten İblis de cinlerdendir. Sebe' sûresinde cinlere ibâdetten söz edilmiştir: "O gün, kâfirlerin hepsini mahşere toplar, sonra meleklere, 'Bunlar size mi ibâdet ediyorlardı?' der."
(34/Sebe', 40)
Bu soruya melekler, "(Ey Rabbimiz!) Seni tenzih ederiz. Onlar değil; Sen bizim velîmizsin. Hayır, onlar (bize değil) cinlere ibâdet ediyorlardı. Çoğu onlara iman eden kimselerdi."
(34/Sebe' 41) şeklinde cevap vermişlerdir.
Cinlere ibâdet, onlara sığınmak, korkulardan, mal ve canların kaybından onlara ilticâ etmek ve onlardan yardım talep etmektir. Âyette geçtiği şekliyle cinlere iman ise, muhafaza ve sığınma hususunda onların gücüne inanmaktır.
"İnsanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı, cinler de onların azgınlıklarını artırırlardı."
(72/Cin, 6)
Bu âyet, insanların cinlere ibâdetlerinin, onlara sığınmak olduğunu ortaya koymaktadır. Yüce Allah, sadece kendisine ibâdet edilmesini emretmiş, kendisinden başkalarına ibâdet edilmesini şiddetle menetmiştir. Ancak, imtihan gereği olarak, insanları ve cinleri bu konuda zorlamamıştır. Bu sebeple cin ve insanlardan, Allah'a ibâdet edenlerin yanında, O'nun dışındakilere ibâdet edenler de vardır. Allah'tan başkalarına ibâdet; sadece putlara, heykellere, ateşe, aya, güneşe, mezara tapmaktan ibaret değildir. Kur'an'ın hilâfına hareket eden insanların buyruklarını isteyerek kabul edip bunları uygulamak da Allah'tan başkalarına ibâdet etmektir. Allah'tan başkalarına ibâdet, şirk ve küfürdür.

Ne mutlu, Allah’tan başkasının önünde eğilmeyip sadece O’na secde ederek ibâdet edenlere ve her yaptıkları eylemi Allah’a ibâdet ölçüsünde yapanlara!
Yazıklar olsun, kula kulluk yapan kullara ve tâğutlara, putlara, ya da hevâ ve heveslerine tapanlara!


İbâdetle İlgili Âyet- i Kerimeler

İbadet Etmek:
Hicr, 99; Hacc, 77; Furkan, 77; Neml, 91; Ankebut, 17, 36; Ahzab, 35; Yasin, 60-61; Mü'min, 14.

İbadet (Kulluk) Yalnız Allah'a Yapılır:
Fatiha, 5; Bakara, 21-22, 83; Nisa, 36; En'am, 3, 102, 162; Yunus, 3; Hud, 2, 123, Nahl, 52; İsra, 23, Meryem, 65; Zümer, 2, 66; Fussılet, 37-38.

İnsanlar ve Cinler, İbadet İçin Yaratılmıştır:
Zariyat, 56-57; Cin, 16-17.

Allah'a Kulluk Etmenin Misali:
Rum, 28.

Kibirlenerek Allah'a Kulluk/İbadet Etmekten Çekinmek:
Nisa, 172-173; A'raf, 146-147, 207; Nahl, 48; Fussılet, 37-38.

Herkes Allah'ın Huzuruna Kul Olarak Varacaktır:
Meryem, 93.

Allah'ın İbadete İhtiyacı Yoktur:
Ankebut, 6.

Peygamberler Allah'a İbadete Davet Ederler:
Al-i İmran, 79-80; Enbiya, 90; Neml, 45; Ahzab, 7-8.

Cenneti Kazanmak İçin Kulluk:
Tevbe, 111.

İbadeti İhlasla, Samimiyetle Yapmak:
A'raf, 29; Tevbe, 112; Zümer, 2, 11, 14; Mü'min, 14, 65.

İbadette İhsan:
Bakara, 112.

Münafıklar İbadeti Gösteriş İçin Yaparlar:
Nisa, 142; Tevbe, 107.

Gece İbadeti:
Furkan, 64; Müzzemmil, 1-4, 6-7, 20, 41, 46; İnsan, 26.

Allah CC hamd olsun konuyu bitirmiş olduk Allahım! Bu yazdıklarımızdan sebep bizi sıratı müstakimde yürüyenlerden eyle. Amin
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt