Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran kuran için konuştu (1 Kullanıcı)

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
YOKSA SİZİN BİR KİTABINIZ VAR DA ONDAN DERS Mİ GÖRÜYORSUNUZ ?
KALEM SURESİ 37. AYET



KALEM SURESİ

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
KALEM 37-Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz? KALEM 38-Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.

ELMALILI HAMDİ YAZIR
KALEM 37 - Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz KALEM 38- O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı

DİYANET İŞLERİ MEALİ KALEM 37. Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtıl inanışları) onda mı okuyorsunuz? KALEM- 38.- Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)

SUAT YILDIRIM MEALİ
KALEM 37 – Yoksa size ait bir kitap var da bu kabîl bilgileri oradan mı okuyorsunuz?
KALEM 38 – Onda “Siz neyi tercih ederseniz size verilir.” diye bir bilgi mi buluyorsunuz?

HİCR SURESİ

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
HİCR 91.Onlar ki Kuran'ı parça parça/bölük bölük yaptılar

ELMALILI HAMDİ YAZIR
HİCR 91 - Onlar, Kurân'ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak onu kısım kısım böldüler.

DİYANET İŞLERİ MEALİ
HİCR 91. Onlar, Kuran’ı bölüp ayıranlardır

SUAT YILDIRIM MEALİ.
HİCR 90-91 – Tıpkı o bölüşenlerin, O Kur’ân’ı parça parça edenlerin başlarına indirdiğimiz felaket gibi.

EN’AM SURESİ

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
EN’AM -91.Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbirşey vahyetmemiştir" dediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi.? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra da bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.
ELMALILI HAMDİ YAZIR
EN’AM - 91 - Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.

DİYANET İŞLERİ MEALİ
EN’AM -91. (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler. De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir. (Resûlüm) sen "Allah" de, sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursun

SUAT YILDIRIM MEALİ
EN’AM 91 – Bazı Yahudiler de Allah’ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü “Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmemiştir.” dediler.Sen onlara de ki: “Peki, Mûsâ’nın insanlara bir nûr ve rehber olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıtlar haline koyup işinize geleni gösterdiğiniz, fakat çoğunu gizlediğiniz ve sizin de babalarınızın da bilmediğiniz birçok şeyleri sayesinde öğrendiğiniz o kitabı kim indirdi?”Ey Resulüm sen: “Allah indirdi.” de! sonra bırak daldıkları batıllarında oynaya dursunlar.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
EN'AM -153-.Bu benim dosdoğru yolumdur, onu izleyin, başka yolları izlemeyin ki, sizi O'nun yolundan ayırıp parçalara bölmesinler. Sakınıp korunasınız diye O bunu önermiştir size

ELMALILI HAMDİ YAZIR
EN'AM -153 - İşte benim doğru yolum budur; ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın. (Azabından) korunmanız için Allah size böyle tavsiye etmiştir.

DİYANET İŞLERİ MEALİ
EN'AM -153. Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.

SUAT YILDIRIM MEALİ
EN’AM -153 – Bir de şu: “İşte benim dosdoğru yolum. Ona tâbi olun. Yoksa başka yollara uymayın ki sizi O’nun yolundan ayırmasın. İşte kötülüklerden sakınasınız diye Allah, size bunları emretti.”

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
EN'AM -159.Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

ELMALILI HAMDİ YAZIR
EN'AM -159 - Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir
.

DİYANET İŞLERİ MEALİ
EN’AM -159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir . SUAT YILDIRIM MEALİ
EN’AM -159 – Dinlerini parça parça edip fırka fırka olanlar yok mu, senin onlarla hiç bir alakan yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah, onların yaptıklarını ileride bir bir onlara bildirip cezalarını verecektir.


ZUHRUF SURESİ

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
ZÜHRUF -21.Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?

ELMALILI HAMDİ YAZIR
ZUHRUF -21 - Yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mı sarılıyorlar?

DİYANET İŞLERİ MEALİ
ZUHRUF -21. Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mi tutunuyorlar?

SUAT YILDIRIM MEALİ
ZUHRUF -21 – Yoksa Bizim onlara daha önce verdiğimiz bir kitap varmış da onlar buna mı sarılıyorlar?


Bazı örnekler:
1-kuran insan için konuştu -Allah'a yönelmek (Allah'a yönelmeyi öğütleyen tüm ayetler.)
2-Kuran insan için jkonuştu-Güzel düşünüp ,güzel davranmak (İlgili tüm ayetler.Kuranın güzel düşünme ve davranmaya ne kadar önem verdiğini görünce şaşıracaksınız.)
3-Kuran insan için konuştu-İnsan olmak
4-Kuran kuran için konuştu.
5-Kuran kadın için konuştu.
6-Kuran Peygamberimiz (SAS)için konuştu
Bunlar 4 mealden yapılan araştırmalardır.

Evat dostlar hepinize selamlar saygılar

ELBETTE ALLAH EN İYİSİNİ BİLİR.
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kur'an insan için konuştu-PAYLAŞMAK MI O DA NE ?

Kur'an insan için konuştu-PAYLAŞMAK MI O DA NE ?

PAYLAŞMAK MI O DA NE ?



İnsanlar o kadar çıkar odaklı oldular ki ,bazı olaylar karşısında şaşkınlığım bile şaşırıyor.Bir dernek yararına araştırma yapıyordum.Tabii her masrafı kendim karşılıyordum.Tanıdık biri bana şöyle dedi::pEKİ O ZAMAN SENİN ÇIKARIN NE…
Artık insanlar yardım için kurulan derneklerde bile çıkar arıyorlardı.Şok oldum.Ama deniz feneri olaylarını duyunca acaba soruyu soranın da hakkı mı var diye düşünmedim değil.Çocuklarınızı izleyin ,delikanlıları genç kızları izleyin,kadınları erkekleri izleyin insanların nasıl her şeyde bir çıkar aradıklarını göreceksiniz.Bu çok acı ama gerçek bir tesbit.Dinde bile Allah için değil de cennet için davranışlar sardı her yeri.Allah’a yakınlık Allah için adalet,Allah için ticaret,Allah için güzel davranışlar nerede kaldılar…Her şeylerini paylaşan o güzel insanlar nereye gittiler…güzel düşünüp güzel işler yapan o alçak gönüllü insanlar neredeler.Yukarda Allah var diyen bu insanlar nereye gittiler…
Yeni trend-PAYLAŞMAK MI ,O DA NE-


Bakara 195-Allah yolunda harcama yapın/nimetleri paylaşın; kendi
ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın! Güzel düşünüp güzel işler yapın! Çünkü Allah, güzellik sergileyenleri sever.

ismail uysal özden özgür
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kur'an insan için konuştu-YOLLARA ULAŞMAK AMA NASIL ?

Kur'an insan için konuştu-YOLLARA ULAŞMAK AMA NASIL ?

YOLLARA ULAŞMAK AMA NASIL ?


Allah’a ulaşmanın yolları çeşit çeşittir.Her insan bu yollardan yeteneğine ,inanç gücüne göre ,birkaçını azını ya da çoğunu dener.Bazısı hızla yolları aşar Bazısı dikenli yollarla karşılaşır ,yan yollara saparak ana yolu bulmaya çalışır.Ama bunlardan en güzelleri yollarına çıkan engelleri olağanüstü çaba harcayarak ortadan kaldırarak ,yılmadan usanmadan yollarına devam edenlerdir.Bu insanları toplumda ya da çevremizde zaten fark eder onları hayranlıkla izleriz.
Bu insanların ortak özelliklerine baktığımızda çok çalışan ,çok çabalayan,ama asla şikayet etmeyen,ayrıca tok gözlü hayırsever insanlar olduklarını görürüz.En belirgin özellikleri ise hem bedenen hem akıl olarak hem de ruh olarak birlikte bir çaba içinde olmalarıdır.
Bu dünya için çabalar olarak anlattıklarımız ,Allah için de güzel şeylerdir.Bir koşulla ki Karun olmaya karar vermeyelim.Yani bu çabaların Allah için yapıldığını O’nun yolunda çaba harcandığını düşünürsek,yani her anımız Allah’la iletişim için olursa,ne güzel bir yola girmiş oluruz.Burada bir tehlikeye dikkat çekelim.Allah yolunda olmak ,Allah’la bir çeşit manevi iletişim içinde bulunmak,yaşarken dünyayı terk etmek,insanları unutup inzivaya çekilmek değildir.Allah’a giden yolda devamlı insanlar yoksa o yol tam doğru yol olmayabilir.Yani Allah’a insan ile olan ilişkilerimizden geçerek varacağız.Aksi takdirde nasıl karne alacağız öğretmenden.Hani ufak çocukların davranış notları var ya.Allah söz konusu olduğunda ,büyükler için davranış notları büyük önem taşımaktadır.
Oturduğu yerden birden ermiş olanlara derviş olanlara rastlarsınız.Dikkat ediniz onlar için takke,sarık,şalvar,tesbih,tekke,medrese,kişileri kutsallaştırma,el etek öpme,kendini çok mütevazi göstermeye çalışma ama aslında ben ayrı bir varlığım kutsallarla doluyum sizden farklıyım demek istemektedir.Zaten insanların arasında olmaktan çok,kutsallaştırdığı sarıklı cüppeli dedeler yanında olmak ister,Onların her dediklerini hiç sorgulamadan dinler ,kabul eder.Soru sormak ne haddine.Bir de sarığını caminin içinde göstere göstere sarar.Demek ister ki bakın marifet bu sarıktadır,hani sizin sarığınız bakayım.Sizin tarikatınız bile yok.Tarikatı olmayanın dini de olmaz.Yani sizler şu anda dinsiz birer kulsunuz ,rehberiniz bile yok,oysa bizim efendi size neler anlatır bizim tarikata girseniz.
Ben bunlara cami içinde şahit oldum.Bir tanesi de yine camide önünden geçen şeyhinin eteklerini öpüyordu.Tam da yanımda oturuyordu.Seneler evvel bir milletvekili olan M.K P nin elini öpmek için köylü sıraya dizilmişti Ankara’nın bir köyünde stajımı yaparken.Köylü ayrıca para altın toplayıp hazrete vermişti.Sorduğumuzda bu paralarla Kur’an basıyor dediler.Vah benim Allah’la aldatılan köylüm vah demiştim o zamanlar.Şimdi Allah’la aldatma açıktan gazeteler ve şirketler tarafından yapılıyor.Müşteriler de köylerde değil şehirlerin varoşlarında…
İşte bu tür insanlar da irşat ediyoruz ,mürşidiz diyerek insanların içinden ama menfur bir yoldan yüryor ama arkalarından aklını kullanmayıp bu yola baş koyan nice Allah ile aldatılmış zavallılar bırakıyorlar.Ne yazık ki uyanmaları asırlarca sürecek.Hele bir de çocuklarını bu fesat yuvalarına yollayan anne babalar var.Daha sonra bu çocukların kendilerine bile ne eziyetler ettiklerini görerek pişman oluyorlar ama iş işten geçiyor.Onları kurtarma işine soyunan çocuklarından maddi manevi eziyetler görüyorlar.Kurban kesmeyi kutsal sayan bir mürit,annesi babası yoksul olduğu için kurban kesemeyince kendisini asmıştı.Bıraktığı notta MADEM KURBAN KESEMİYORSUNUZ BEN KENDİMİ KURBAN EDİYORUM yazıyordu.Dikkat ediniz farz bile olmayan hele hele yoksula hiç sorumluluk yüklemeyen kurban yüzünden Allah’ın verdiği cana kıyan bu çocuk ,cana kıymayı yasaklayan Allah’tan habersizdi.Tarikat kurban derilerini kendilerine toplamak amacı ile ona kurban kesmeyi yoksula bile farz diye öğretmişti.Bugün yoksulların neredeyse hepsi kurban keser duruma gelmiştir.Hatemi öğretmenlerin kurbanda katliam yapılıyor sözlerine yürekten katılıyorum.İşte bu kurban olayı da Allah’la aldatmanın en somut örneklerinden biridir.Kurban bayramlarında bakın,ne kadar çok yoksul kurban kesiyor.
İşte Allah’a varan yollardan yürürken böyle aldatmalarla da karşılaşılacaktır .Kim ki aklını işletir de bu zalimlere uymazsa ,Allah ona yolların en güzelini bulmada yardımcı olacaktır.Kim ki aklını işletmez de bu zalimlere uyarsa Yunus suresi 100. ayette denildiği gibi: (yunus 100. Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisligi, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.) olacaktır.O zaman yine döndük dolaştık aynı yere geldik.Allah kendi yolunda çaba harcayanlara yardım edecektir ama bir şartı vardır –GÜZEL DÜŞÜNECEK GÜZEL DAVRANACAKSIN-İşte ispatı ,Ankebut suresi 69. ayet

Ankebut 69, Bizim ugrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulastıracagız. Allah, güzel düsünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
ismail uysal özden özgür
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kur'an insan için konuştuGÜZEL DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ ERMİŞLİK GİBİ

Kur'an insan için konuştuGÜZEL DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ ERMİŞLİK GİBİ

GÜZEL DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ ERMİŞLİK GİBİ.


İman ettik,kimse hakkında kötülük düşünmüyoruz iyilikler yapıyoruz,kavgadan değil barıştan yanayız .Ayrıca barış için kavgalar veriyoruz,horlanıyor çileler çekiyoruz.hayırlar yapıyoruz.Fakirlere yetimlere çaresizlere yardım ediyoruz.Yolda kalmış olanlara koşuyoruz.İyi bir yolda koşarak ilerliyor ve yolumuzun kirlenmemesi için elimizden geleni yapıyoruz.Yani imanımızın gereğini yerine getirmek için temiz bir yürekle bilgi sahibi olmak için de çaba harcayarak okuyor yazıyoruz.İbadetleri ayetlerin anlamını da bilerek yerine getiriyoruz.Bidatlardan kaçınıyoruz.Kur’an’ı rehber edinmişiz.Mealden her gün ayetler okuyor derin derin düşünüyoruz.
Daha da ileri giderek takva sahibi oluyoruz.Artık çok büyük bir sorumluluk altındayız .Her sözümüzü her hareketimizi ölçüp tartmak zorundayız.Hata payımız yok denecek kadar az olmalı,Bedenimizi ve ruhumuzu ayrık otlarından (Gurur , kibir,büyük görme,küçük görme,hırs kin nefret,şan şöhret,haset fesat,acelecilik,küfür,cehalet,öfke,oburluk,para mal altın gümüş tutkusu,ben davası gütmek,egomuzu yenememek,şeytanın farkına varamamak,Allahı unutmak,Kur’an peygamberini bilmemek yerine melek peygamber yaratmak,insanları zorlamak,güleryüz yerine asık suratlı olmak,onu bunu azarlamak,uykuyu terk edememek,ölümü unutmak,dönüşün Allah’a olacağını unutmak,İbadetleri huşu içinde değil de alışkanlık olarak yapmak,camide namazdan sonra birbirini tebrik ederek namazı heder etmek.)temizlemeliyiz.Ben bunlardan birkaçını paranteze aldım.Hepsini yazmaya kalksak kitaplara sığdıramayız.
Tamam bunları da yaptık.İmanda kamil olduk.İnsanlar bize saygı duyuyor.Herkes sizden sitayişle saygıyla söz ediyor.İşte insan böyle iman sahibi olmalı diye söyleniyorlar.İşte bundan sonrası çok zor.Artık şeytanın en nefret ettiği insanlar arasındasınız.Şeytanda tuzak çok.Karşınıza binbir engel çıkaracaktır.İmanınızdan kuşkulanmaya bile başlayabilirsiniz.Yolunuzdan geri dönmek isteyebilirsiniz.Birden öyle olaylar yaşarsınız ki her şeyden vazgeçip bir mağaraya sığınmak isteyebilirsiniz.İhanetler eziyetler işkenceler hem fiziksel hem ruhsal olarak sizi yıpratabilir.Ama siz hala güzel düşünüp güzel davranmaya devam edebiliyorsanız ,yüceler yücesi Allah bakın ne diyor: sonra takvaya sarılıp
imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmıs olduklarından ötürü
hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düsünüp güzel davrananları sever.
Bütün dikkatinizi veriniz şimdi.Güzel düşünüp güzel davranmak,İman edip takva sahibi olmaktan , giderek imanı kamil olmaktan daha değerli Allah’ın sözünde.Her şey dönüp dolaşıp güzel düşünüp güzel davranmaya bağlanıyor.Maide suresi 93. ayette bu bağlantıyı çok net görebiliyoruz.

Maide 93. İman edip hayra ve barısa yönelik isler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi isler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmıs olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düsünüp güzel davrananları sever.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-uyari araba ingilizce yapilamaz , uyari türk’e arapça yapila

Kuran insan için konuştu-uyari araba ingilizce yapilamaz , uyari türk’e arapça yapila

UYARI ARABA İNGİLİZCE YAPILAMAZ , UYARI TÜRK’E ARAPÇA YAPILAMAZ

Muazzez peygamberimiz uyarıcıydı.Kuran da onu uyarıcı ve müjdeci olarak niteler. Müşriklerin Allah inançları vardı.Onlar Allah’a inanıyorlardı.Ama onların en büyük yanlışları putları Allah’a ortak koşmalarıydı.Yani peygamberimiz daha çok ateistlerle değil şirk koşanlarla savaşmıştı.Uyarma görevinin büyük bir kısmını şirke bulaşmış bu kavmi uyarmaya ayırmıştı. Ama uyarılarını Arapça yapmıştı.Çünkü başka dilden yapsa bu ne biçim Kuran ,bizim dilimizden bile değil.Anlamıyoruz diyecekler ve haklı da olacaklardı.Bunu bilen Yüce Rab’bimiz Kuran’ı Araplar iyice anlasın diye Arapça indirdi.Yani Araplara kolaylık yaptı, onları zora sokmadı.
Peki iş Türk’lere gelince dedi ki :Hayır ille de Arapça bileceksiniz mealden yani kendi dilinizden anlamaya çalışamazsınız.Bir çocuğa bile bunu böyle anlatsanız hayır der.Allah böyle bir şey yapmaz der. Allah hiç zorluk ister mi der.
AMA BİN YILDIR BİZE BUNU BÖYLE DEDİLER.DİYENLER MEAL OKUYUP NASİHAT ETTİLER AMA BİZE SİZ DE OKUYUN BU MEALİ , KURAN’I ANLAYIN DEMEDİLER. AKSİNE SİZ ANLAMAZSINIZ DEDİLER.
BİZ DE ONLARIN YALANLARINA KANDIK , KANMAYA DEVAM EDİYORUZ.
ALLAH’IM BUNLARDAN SANA SIĞINIRIM. BEN MEAL OKUYARAK SANA NE KADAR DA ÇOK YAKLAŞTIM.SEN ŞAHİDİMSİN.BENİ MEAL OKUMAKTAN ALIKOYMA YA RAB’BİM.
Şura suresinin aşağıdaki ayetleri bunları düşündürdü.

şuara 193. O güvenilir Rûh indirdi onu,
şuara 194. Senin kalbine ki, uyarıcılardan olasın.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-Kuran inananlara kilavuz ve rahmettir.

Kuran insan için konuştu-Kuran inananlara kilavuz ve rahmettir.

KURAN İNANANLARA KILAVUZ VE RAHMETTİR.

Kuran inananlara kılavuzdur.Nasıl olmasın ki…İçine alemlerin sığdığı bir kitap.Ne ufak ne büyük hiçbir şey yok ki onun içinde olmasın. Tamam da okumazsak anlamazsak yani Türkçe tercümesinden bihabersek o zaman Kuran dilsiz ve sağırların konuşamadığı gibi insanla konuşmayan bir kitap olmaktan öteye gidemez.Düşünün ki ava gideceksiniz ,size dünyanın en iyi kılavuzunu vediler ama siz kılavuzun tersine giderek avlanmak istiyorsunuz. Ve garip olan da şu ki hala benim kılavuzum dünyanın en iyi kılavuzu diye övünüyorsunuz.Oysa kılavuz şöyle diyor:Behey akılsız benim ardıma düşmezsen nasıl avların en iyisini bulacaksın.
İşte Kuran o şerefli ve insana öğütler dolusu sayfalarıyla kılavuzluk etmek için karşımızda duruyor.Biz ise şaşkın avcı gibi Kuran’ı bırakıp Türkçe tercümesini mealini okuyup anlayacağımız yerde başka izler sürerek , bize ne güzel kılavuzdur Kuran deyip duruyoruz. Nasıl kılavuzu be kardeşim.Okumadın anlamadın hiçbir ayetin manasını o sayfalar içinden çıkarıp derin derin manasını düşünmedin ki…Her namazda okuduğun Fatihanın manasını bile bin yıldır öğrenemedin.İhlas suresini düşünüp te bu nasıl olur diye ağlamadın. Zuhruf suresi 44. ayetten habersizsin. Kamer suresi 17 ,22,32,ve 40. ayetlerin neden harfi harfine aynı olduğunu bilmiyorsun.Arkeoloji ilmine teşvik eden ayetlerden bihabersin.Güzel düşünmenin yetmediğini güzel davranmak gerektiğini söyleyen ne kadar çok ayet var biliyor musun…Ya Allah’a yönelmekle ilgili ayetlerin manasını biliyor musun ? Ya insan olmakla ilgili ne kadar çok öğüt olduğundan haberin var mı…Bana var demeyin.Dünya Müslümanlarının bir kitabı var , adı Kuran Ama kitapsız yaşıyorlar.Manasını bilmedikleri gibi merak bile etmiyorlar.Yalansa yalan deyin.Acıyor yüreğim,kahroluyorum ama meal okuyun deyince art niyet arayanlara da üzülüyorum.

neml 77. Ve elbette o, inananlara bir kılavuz ve rahmettir.
neml 92. "Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!"

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-sen kuran okumazsin , kuran seni okur.

Kuran insan için konuştu-sen kuran okumazsin , kuran seni okur.

SEN KURAN OKUMAZSIN , KURAN SENİ OKUR.


Bir zaman gelir .Hayır hayır baştan alayım.Meal okumaya başlarsınız.Aylar geçer yıllar geçer.Okumadığınız yer kalmadı zannedersiniz.Ama her açtığınızda şöyle dersiniz.Hay Allah ben bu ayeti nasıl görmemişim.İşte o an anlarsınız ki siz Kuran’ı değil Kuran sizi okumaya başlamıştır.Neye ihtiyacınız varsa o ayet karşınıza çıkmaktadır.Bir güç size yardımcı olmaktadır.Sizi yönlendirmektedir.Dersiniz ki ,evet Kuran bir rahmetmiş meğer. Kuranın manasını anlamadan geçen yaşadığınız onlarca yıllara acırsınız.
Bu deneyimi yaşayanlar şükürler olsun ki gittikçe çoğalmaktadır.Onlar mealden tefsire oradan hadise kıyasa oradan icmaya oradan Maturidi’nin ya da başka bir alimin kitaplarını okumaya yani basamak atlamaya başlar.Meal ilk ve en önemli basamaktır.Ondan başlamak diğer bilgilere götürecektir insanı.En önemlisi halka yalan yanlış bilgiler veren ve başlarında saygın ekler olan ama islamı yuıkmaya çalışanlardan koruyacaktır meal insanı.Elbette size beş on gün meal okuyan alim olur falan demiyorum.Hele bir en azından bir yılınızı verin.Sonra zaten ömrünüzü vereceksiniz.
Bir arkadaşım mealden böylesine huşu ile bahsedince meali istedi.Okudu.Ve dedi ki :Bana hiçbir şey anlatmıyor.Evet meal Kuran ancak inanalara bir uyaran bir rahmet bir müjdedir.Yoksa inanmayanlara ona yönelmek istemeyenlere ne yapsın.Tekrar edelim Kuranın manasını anlamak ta inanmakla başlar.Önce diyeceksin ki :Allah bana öğüt dolu bir Kuran yolladı.Tercümeleri de var.Üç lira verip alayım da ayetler ne öğütler veriyor öğreneyim. İşte bu harika bir niyettir.Allah bu halisane niyetini anında duyar ve sana bu konuda öyle yardım eder ki anlayamazsın bile.Nasıl ki Kuran ezberleyen hafızlara onca sayfayı ezberlemede yardım ettiği gibi..
Evet bir zaman gelir artık sen Kuran mealini değil, Kuran meali seni okur…
Kuran’a kim mirasçı olacak bilbilir misiniz.Ancak Yücelerin yücesi Rabbimiz bazı kullarını seçecek ve onları mirasçı kılacaktır.İsterseniz Fatır suresi 32. ayete bir bakın.

Elbette en iyisini Allah bilir.
Fatır 32. Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.

neml 77. Ve elbette o, inananlara bir kılavuz ve rahmettir.
neml 92. "Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!"

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-kuran kelimeleri tek tek açiklama ve 26 meal (alintidir )

Kuran insan için konuştu-kuran kelimeleri tek tek açiklama ve 26 meal (alintidir )

KURAN KELİMELERİ BAKARA 4. 5. VE 6. AYETLER. TEK TEK AÇIKLAMA VE 26 MEAL (ALINTIDIR )
Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 4
وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn(yûkınûne).
1. ve : ve
2. ellezîne : o kimseler, onlar
3. yu'minûne : îmân ederler
4. bi mâ : şeye
5. unzile : indirildi
6. ileyke : sana
7. ve mâ : ve şey
8. unzile : indirildi
9. min : den
10. kabli-ke : senden önce
11. ve : ve
12. bi el âhireti : ahirete (ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşmasına)
13. hum : onlar
14. yûkınûne : yakîn hasıl ederler (kesin olarak inanırlar)
İmam İskender Ali Mihr
: Onlar (takva sahipleridir) ki; sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) îmân ederler ve onlar ahirete (ruhlarını Allah'a ulaştıracaklarına) yakîn hasıl ederler (yakîn seviyesinde inanırlar).
Diyanet İşleri : Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilenlere de; ahirete de iyice inanmışlardır.
Adem Uğur : Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.
Ali Bulaç : Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
Ali Fikri Yavuz : O kimseler ki, sana gönderilene (Kur’an’a) ve senden önceki Peygamberlere gönderilene (Tevrât, İncil, Zebûr ve diğer suhufa) îman ederler ve âhirete (kıyamete) ise şüphesiz yakînen inanırlar.
Bekir Sadak : Onlar, sana indirilen Kitab'a da, senden once indirilenlere de inanirlar; ahirete de yalniz onlar kesinlikle inanirlar.
Celal Yıldırım : Ve onlar ki, Sana indirilene de, Senden önce indirilene de imân ederler. Âhiret'e de ancak onlar kesin bir bilgiyle inanırlar.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar, sana indirilen Kitap'a da, senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar.
Diyanet Vakfi : Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.
Edip Yüksel : Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Ahiret konusunda da hiçbir kuşkuları yoktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler hem senden evvel indirilene, ahırete yakini de bunlar edinirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. Ahirete kesin inancı da bunlar edinirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.
Fizilal-il Kuran : Yine onlar gerek sana ve gerekse senden önce indirilen kitaplara inanırlar ve Ahiretten hiç kuşku duymazlar.
Gültekin Onan : Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Ahiret konusunda da hiçbir kuşkuları yoktur.
Hasan Basri Çantay : (O takvaa saahibleri ki Habîbim) onlar sana indirilene de, senden evvel indirilenlere de inanırlar. Âhirete ise onlar şübhesiz bir bilgi ve inan beslerler.
İbni Kesir : Onlar ki sana indirilene de, senden önce indirilmiş olanlara da inanırlar. Ve onlar ahireti de yakınen tanırlar.
Muhammed Esed : Ve onlar (ey peygamber), sana indirilene de senden önce indirilmiş olana da iman ederler, öteki dünyanın varlığından bütün kalpleriyle emindirler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlar o kimselerdir ki sana indirilmiş ve senden evvel indirilmiş kitaplara da imân ederler ve onlar ahirete de yakînen kani olurlar.
Şaban Piriş : Onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
Suat Yıldırım : Hem sana indirilen kitabı, hem de senden önce indirilen kitapları tasdik ederler. Âhirete de kesin olarak onlar inanırlar.
Süleyman Ateş : Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; âhirete de kesinlikle iman ederler.
Tefhim-ul Kuran : Ve (yine) onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
Ümit Şimşek : Onlar sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilene de. Âhirete de onların tam ve kesin bir imanı vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Hem sana vahyedilene hem de senden önce vahyedilene inananlardır onlar. Âhıreti gereğince kavrayıp anlayanlar da onlardır.


Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 5


أُولَٰئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
1. ulâike : işte onlar
2. alâ : üzere, üzerinde, ... e
3. huden : hidayet
4. min : den
5. rabbi-him : kendi Rab'leri, onların Rabbi
6. ve : ve
7. ulâike : işte onlar
8. hum : onlar
9. el muflihûne : felâha erenler, kurtuluşa erenler
İmam İskender Ali Mihr
: İşte onlar, Rab'lerinden bir hidayet üzeredirler. Ve işte onlar, muflihundurlar (felâha, kurtuluşa erenlerdir).
Diyanet İşleri : İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlardır rablerinden doğru yolu bulanlar, onlardır kurtulup muratlarına erenler.
Adem Uğur : İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.
Ali Bulaç : İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.
Ali Fikri Yavuz : İşte böyle kimseler, Rablerinden olan hidâyet ve doğru yol üzeredirler; ve bunlar azabdan kurtulup sevaba erenlerdir.
Bekir Sadak : Iste Rab'lerinin yolunda olanlar ve saadete erisenler bunlardir.
Celal Yıldırım : İşte bunlar, Rabları tarafından doğru yol üzeredirler ve korktuklarından kurtulup umduklarına kavuşanlar da bunlardır.
Diyanet İşleri (eski) : İşte Rab'lerinin yolunda olanlar ve saadete erişenler bunlardır.
Diyanet Vakfi : İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.
Edip Yüksel : İşte, Rableri tarafından yol gösterilenler ve mutluluğa erenler bunlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunlar işte rablarından bir hidayet üzerindedir ve bunlar işte bunlar o murada eren müflihin
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunlar işte Rablerinden bir hidayet üzerindedir ve bunlar işte o murada eren kurtulmuşlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir.
Fizilal-il Kuran : İşte onlar Rabblerinden gelen hidayet yolundadırlar ve kurtuluşa erenlerdir.
Gültekin Onan : İşte bunlar, rablerinden (olan) bir hidayet üzerindedirler ve felaha erenler / erdirilenler bunlardır.
Hasan Basri Çantay : İşte onlar Rablerinden (gelen) Hidâyetin tam üzerindedirler. Asıl muradlarına kavuşanlar da işte onlar.
İbni Kesir : İşte onlar, rablarından bir hidayet üzeredirler ve işte onlar, felaha erenlerdir.
Muhammed Esed : İşte Rablerinin gösterdiği yolda yürüyenler onlardır, mutluluğa erişecek olanlarda!
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte onlar Rabb-i Kerîm'leri tarafından bir hidâyet üzeredirler. Felâh bulanlar da ancak onlardır.
Şaban Piriş : İşte, Rab’lerinin yolunda olanlar ve kurtuluşa erecek olanlar onlardır.
Suat Yıldırım : İşte bunlardır Rableri tarafından doğru yola ulaştırılanlar. Ve işte bunlardır felâh bulanlar.
Süleyman Ateş : İşte onlar, Rablerinden bir hidâyet üzeredirler ve umduklarına erenler, işte onlardır!
Tefhim-ul Kuran : İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de bunlardır.
Ümit Şimşek : İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler. Ve onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bunlardır Rablerinden bir hidayet üzere olanlar, işte bunlardır gerçek anlamda kurtuluşu bulanlar.

Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 6

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).
1. inne : muhakkak
2. ellezîne : o kimseler ki, onlar
3. keferû : inkâr ettiler
4. sevâun : eşittir, birdir
5. aleyhim : onlara, onlar için
6. e : mı
7. enzerte-hum : onları uyardın
8. em : yoksa, veya
9. lem tunzir-hum : onları uyarmadın
10. lâ yu'minûne : âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler)
İmam İskender Ali Mihr
: Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir, onlar mü'min olmazlar.
Diyanet İşleri : Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Kâfir olanlara gelince: İster korkut onları, ister korkutma, birdir; inanmazlar.
Adem Uğur : Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
Ali Bulaç : Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar.
Ali Fikri Yavuz : Muhakkak ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler.
Bekir Sadak : suphe yok ki, inkar edenleri, baslarina gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun tehlikeli sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir; inanmazlar, d).
Diyanet İşleri (eski) : Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Diyanet Vakfi : Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
Edip Yüksel : İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Amma o küfre saplananlar, ha inzar etmişin bunları ha etmemişin onlarca müsavidir, imana gelmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca aynıdır. İman etmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.
Fizilal-il Kuran : Kâfirlere gelince onları uyarsan da uyarmasan da farketmez; onlar iman etmezler.
Gültekin Onan : Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir / aynıdır; onlar inanmazlar.
Hasan Basri Çantay : Şu muhakkak ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar.
İbni Kesir : Şüphesiz ki o küfretmiş olanları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Muhammed Esed : Unutma ki, hakikati inkara şartlanmış olanlar için kendilerini uyarıp uyarmaman fark etmez; onlar inanmazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler.
Şaban Piriş : Kafirlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Suat Yıldırım : İnkâra saplananları ise ister uyar ister uyarma onlar için birdir, imana gelmezler.
Süleyman Ateş : İnkâr edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; inanmazlar.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz, küfredenleri uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da, onlar için farketmez; iman etmezler.
Ümit Şimşek : İnkâr etmiş olanlara gelince, sen onları uyarsan da onlar için birdir, uyarmasan da; onlar inanmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.

ALINTIDIR.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
arapçasını da okurum türkçesinide
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Güloksam kardeşime

Güloksam kardeşime

Her yazıma koyamıyorum ama ben de hem arapçasını hem tercümesini okurum .Herkese de söylüyorum.Ama meal üzerinde fazla durunca arapçasını okumayın dermişim gibi algılanıyor.Asla böyle bir düşüncem yok ,olamaz da zaten.Cebrail (AS) indirip ilahi okunuşunu öğrettiği Kuran Arapça okunmasın diyen ne kadar bedbahttır.Saygılarımla efendim.
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-sözü ardarda getirdik , hadi öğüt alin !

Kuran insan için konuştu-sözü ardarda getirdik , hadi öğüt alin !

SÖZÜ ARDARDA GETİRDİK , HADİ ÖĞÜT ALIN !
Bu kitapta habire tekrar ettiğim bir şey var.Öğüt almamız gerekli.Kuran öğüt verici ve düşündürücü bir kitaptır.Meal okumadan öğüt almayı nasıl başaracağız.Şeyhlere şıhlara gidelim desek milyarlarca Müslüman şeyh şıh peşine mi düşecek.Oysa milyarlarca Müslüman meal peşine düşebilir.Hem de sadece üç lira vererek.Şeyh şıh neticede insandır.Alnında Allah’ın ermiş kulu damgası da yoktur.Yanılabilir.Ama Kuran yanılmaz.Bu öğüt üzerinde ben durmuyorum.Şu ana kadar yazdığım tüm ayetler öğüt üstüne.Yani kitap öğüt ayetleri üzerine yazılıyor.Yani öğüt alın ,öğüt alın diyen ben değilim Kuran’ın ta kendisi. Elbette bu fakiri dinlememe hakkınız var.Ama Kuran’ı dinlememe hakkınız yok.Cuma namazlarının vaaz sonunda imamın nahl suresi 90. ayette ne dediğini hatırlayın . En iyisi ben ayeti aşağıya yazayım.

Nahl 90. Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden/edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık-doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. DÜŞÜNÜP İBRET ALIRSINIZ ÜMİDİYLE SİZE ÖĞÜT VERİYOR.

Allah düşünüp ibret alırız ümidiyle bize öğüt veriyor.Ne ile öğüt veriyor ? Kuranla elbet.Bu yüzden o muazzez peygamberimiz veda haccında ne demişti :SİZE KURANI BIRAKIYORUM.ONA UYAN SAPITMAZ.

Ben şunu hiç anlayamıyorum.Bu kadar açık ayetten sonra hala Kuran mealini kötü görenler var.Hala bu garibe kuşku ile bakanlar var.Oysa bu zavallının tek istediği insanları Kuran’ın manasıyla buluşturmak.Bu neye benziyor biliyor musunuz.Ben sizlere altın tabak içinde dünyanın en leziz yemeğini sunmaya çalışıyorum.Sizlerden bazıları da şöyle diyor.Anlamadım sanma ,sen bu yemeğin içine zehir katmışsın.Ben de diyorum ki ,hadise karşı olmam ,Kuran’ın Arapça okunmasına karşı olmam kıyas icma ve alimlerin fikirlerine yabancı kalmam ne mümkün.Ama bırakın da bin yıllık Kuranın manasını öğrenmeye sırt çevirme sona ersin.Kötü mü diyorum…
Rab’bimizden rahmet olan peygamberimizin rahmet olmasının nedeni Kuran mesajını tebliğ etmesi değilse nedir.O rahmete nail olmak için de mesajın manasını bilmek gerekmez mi.Sormazlar mı öteki alemde :Bir meal alamadın mı diye.Her gün bir ayetin olsun manasını öğrenemedin mi diye. Kuran’ı benim gibi cahiller nasıl anlayacak diyenlere ise biz muhkem ayetleri çocuğun bile anlayacağı gibi kolaylaştırdık. Televizyon dizilerini anlıyordun da bunları mı anlamadın.Spor sayfalarını okuyup maçlara yorum getiriyordun da bunları mı anlamadın.Verilen söz sorumluluk gerektirir dedik,bu Kurandan sorumlu tutulacaksınız dedik, öğüt alın dedik, namazı kılın zekatı verin dedik, güzel düşünün güzel davranın dedik, mirası haksız yere yemeyin dedik,yetimlere ,yoksullara ,yolda kalmışlara ,çaresizlere yardım edin dedik ,bunu mu anlamadınız. Muhkem ayetler Kuran’ın anasıdır dedik bunu mu anlamadınız.Evet böyle derlerse vay halime.Ne cevap vereceğim.Şeyhim bunları anlatmadı mı diyeceğim.Herkesin yaptığı kendine demezler mi.Şeyhinin de yaptığı kendine demezler mi. Ey Müslüman alemi ! Çektiğin acılar bu Kitabın manasını anlamamandan kaynaklanıyor.Dön kendine.Sor kendine manayı anlayanla anlamayan bir olur mu…Yoruldum.

En iyisini elbette Allah bilir.

kasas 46. Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden öce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor.
kasas 51. Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.


İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-uğursuzluk kuşunuzu boynunuza astik.--1. BÖLÜM

Kuran insan için konuştu-uğursuzluk kuşunuzu boynunuza astik.--1. BÖLÜM

UĞURSUZLUK KUŞUNUZU BOYNUNUZA ASTIK.

Elbette bu yukardaki sevimli kuşun uğursuzlukla bir işi olamaz.Uğursuzluk insanın yaptığı eylemlerin bir sonucudur. İsra suresi 13.ayette herkesin boynuna uğursuzluk kuşunu doladık derken , yaşam boyu sorumlu olacağı ve özgür iradesiyle yaptığı eylemler kastedilmiştir.Gayb alemini elbette Allah bilir.Yapıp ettiklerimizin bir çeşit kayıt sistemi altına alındığını ama en ufak bir kıpırtı yada sesin bile atlanmadığını Kuran kendi söylüyor.O aleme göçüp hesap vakti geldiğinde vay canına hiçbir yaptığımı atlamamış , dünyadaki gibi delil yok diyemem , suçsuzum deme şansım yok şimdi ne yapacağım,geri de gidemem ki durumumu düzelteyim. ……….Pişmanlığın içine girmeden uğursuzluk kuşunu boynumuzdan atmaya bakmalıyız.Ama görünen o ki İslam alemi bırakın uğursuzluk kuşunu boynundan atmayı bu kuşu beslemektedir. Bu durumdan şikayetçi olan da bizleriz.Allah için dediğimizde , adaletten şaşmadan konuştuğumuzda hem kendimizi kınarız hem diğer Müslümanları.Ama diğer dinlerle yarışa çıktığımızda bizden başka takva sahibi kalmaz.Din tüccarlığı yapanlar en takva sahibidirler.Bir kez bırakalım şunu bunu kendimizi hesaba çekelim.İslamın şartlarıyla imanın şartlarını saymak yeter mi çağımızda iyi bir Müslüman olmak için…Oku kitabını dediklerinde içinde Kuranın manasını anlamak için ne göstereceğiz.Kuran’ı okudum ,anladım.uydum diyebilecek miyiz.Yoksa biz Müslümanlar parça parça olmuş idik birbirimizi kınar dururduk mu diyeceğiz. Biz Müslümanlar birbirimizden kuşku duyardık bir kısmımız bir kısmımızdan kendini daha inançlı , daha namuslu ve şerefli,daha Müslüman,daha cumaları mubarek ,daha kandilleri kutlu görüyorduk. Hatta hatim kampanyaları açıyorduk , salavat kampanyaları açıyorduk,onlar kampanya bile yapmıyorlardı mı diyeceğiz. Beri taraf ta biz mealden Kuran’ın manasını anlamaya çalışıyorduk , tefsirlere bakıyorduk, Arapça okunan Kuran bize huşu veriyordu,alimlerin eserlerini okuyorduk biz onlardan daha üstünüz mü diyeceğiz.Şimdi bakın televizyonlarda konuşanlara hep bu eksen etrafında dönüp duruyorlar.
Ben diyorum ki :Bırakın da bana Fatihanın manasını öğretin.Bana Kuıran’dan doğru yola yönlendiren ayetler bulup manasını açıklayın. Bana Kuran’ın manasını öğretin bırakın takvayı yüce Rab’bim ölçsün.Bizi bize bırakın.Bizi partilere bırakmayın din öğrenmek için.Bizi cahil ama kendini bilgin gibi satanların ellerine bırakmayın.Sadece Kuran ile öğüt verin , ben Kuran’ımı istiyorum.Bana Kuran’ımı verin.Bin senedir duvara asıp manasını merak etmediğimiz yada birilerine havale ettiğimiz Kuranımı bana geri verin…(Sakın hadis düşmanı sanmayın beni. Hadisler sahih iseler tam bir yol göstericidirler. )
Ben bin senedir Kuran’a hasretiz diyorum İsra suresinin 41. ayeti de aynı şikayeti dile getiriyor.Biz diyor gerçekleri Kuran’da çeşitli şekillerde anlattık ama bu onların kaçışını artırıyor.Aynı şikayet Kamer suresinin 17,22,32 ve 40. ayetlerinde harfi bile değiştirilmeden aynen 4 kere tekrar edilir.Der ki bu ayetlerde.

Kuran-ı Kerim » 54 / KAMER - 17 (ALINTI)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve lekad yessernel kur’âne lîz zikri fe hel min muddekir(muddekirin).
1. ve lekad : ve andolsun
2. yessernâ : kolaylaştırdık
3. el kur'âne : Kur'ân'ı
4. lî ez zikri : zikir için
5. fe : fakat, buna rağmen
6. hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
İmam İskender Ali Mihr
: Ve andolsun ki Biz, Kur'ân'ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?
Diyanet İşleri : Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?
Adem Uğur : Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?
Ali Bulaç : Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?
Bekir Sadak : And olsun ki Kuran'i, ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur?
Celal Yıldırım : And olsun ki biz, Kur'ân'ı ibret ve öğüt için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Diyanet Vakfi : Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?
Edip Yüksel : Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Elmalılı Hamdi Yazır : Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Fizilal-il Kuran : Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?
Gültekin Onan : Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı?
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?
Muhammed Esed : Bu nedenle Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?
Şaban Piriş : Andolsun ki Kur’an’ı da öğüt olması için kolaylaştırdık, öğüt alan var mı?
Suat Yıldırım : Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?
Süleyman Ateş : Andolsun biz, Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Tefhim-ul Kuran : Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ümit Şimşek : And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-uğursuzluk kuşunuzu boynunuza astik --2. Bölüm

Kuran insan için konuştu-uğursuzluk kuşunuzu boynunuza astik --2. Bölüm

UĞURSUZLUK KUŞUNUZU BOYNUNUZA ASTIK Kuran-ı Kerim » 54 / KAMER - 22 (ALINTI)
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve lekad yessernel kur’âne lîz zikri fe hel min muddekir(muddekirin).
1. ve lekad : ve andolsun
2. yessernâ : biz kolaylaştırdık
3. el kur'âne : Kur'ân
4. lî ez zikri : zikir için
5. fe : fakat, buna rağmen
6. hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
İmam İskender Ali Mihr
: Ve andolsun ki Biz, Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?
Diyanet İşleri : Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?
Adem Uğur : Andolsun biz Kur'an'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?
Ali Bulaç : Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?
Bekir Sadak : And olsun ki, Kuran'i ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur? *
Celal Yıldırım : And olsun ki biz, Kur'ân'ı öğüt ve ibret almak için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Diyanet Vakfi : Andolsun biz Kur'an'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?
Edip Yüksel : Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Elmalılı Hamdi Yazır : Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Fizilal-il Kuran : Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?
Gültekin Onan : Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı bir düşünen?
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?
Muhammed Esed : Bu nedenle Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?
Ömer Nasuhi Bilmen : (21-22) O halde nâsıl olmuş oldu azabım ve tehditlerim? Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?
Şaban Piriş : Andolsun ki Kur’an’ı öğüt olması için kolaylaştırdık. Öğüt alan var mı?
Suat Yıldırım : Yemin olsun! Biz ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?
Süleyman Ateş : Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Tefhim-ul Kuran : Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ümit Şimşek : And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?

Kuran-ı Kerim » 54 / KAMER - 32
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve lekad yessernel kur’âne liz zikri fe hel min muddekir(muddekirin).
1. ve lekad : ve andolsun
2. yessernâ : biz kolaylaştırdık
3. el kur'âne : Kur'ân'ı
4. li ez zikri : zikir için
5. fe hel : var mı
6. min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
İmam İskender Ali Mihr
: Ve andolsun ki Biz, Kur'an'ı zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?
Diyanet İşleri : Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?
Adem Uğur : Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?
Ali Bulaç : Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?
Bekir Sadak : And olsun ki, Kuran'i ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur?
Celal Yıldırım : And olsun ki, biz Kur'ân'ıöğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Diyanet Vakfi : Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?
Edip Yüksel : Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Elmalılı Hamdi Yazır : şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Fizilal-il Kuran : Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?
Gültekin Onan : Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı?
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?
Muhammed Esed : Bu nedenle Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?
Ömer Nasuhi Bilmen : Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?
Şaban Piriş : Andolsun ki Kur’an’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık. Öğüt alan var mı?
Suat Yıldırım : Yemin olsun, Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?
Süleyman Ateş : Andolsun Biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Tefhim-ul Kuran : Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ümit Şimşek : And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

Kuran-ı Kerim » 54 / KAMER - 40
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve lekad yessernel kur’âne liz zikri fe hel min muddekir(muddekirin).
1. ve lekad : ve andolsun
2. ye es sernâ : biz kolaylaştırdık
3. el kur'âne : Kur'ân
4. li ez zikri : zikir için
5. fe : buna rağmen
6. hel : var mı
7. min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
İmam İskender Ali Mihr
: Ve andolsun ki Biz, Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?
Diyanet İşleri : Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?
Adem Uğur : Andolsun biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?
Ali Bulaç : Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?
Bekir Sadak : And olsun ki, Kuran'i ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur? *
Celal Yıldırım : And olsun ki biz, Kur'ân'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Diyanet Vakfi : Andolsun biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?
Edip Yüksel : Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
Elmalılı Hamdi Yazır : Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Fizilal-il Kuran : Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?
Gültekin Onan : Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı düşünen?
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp ibret alan var mı?
Muhammed Esed : Bu nedenle, Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?
Ömer Nasuhi Bilmen : (39-40) «Artık azabımı ve tehditlerimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?
Şaban Piriş : Andolsun ki öğüt olması için Kur’an’ı kolaylaştırdık. İbret alan var mı?
Suat Yıldırım : Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi, var mı düşünen ve ibret alan?
Süleyman Ateş : Andolsun biz Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Tefhim-ul Kuran : Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?
Ümit Şimşek : And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

İşte Kuran insan için konuşunca insanın sözünün bittiği yerdir.Söz bitti dostlar.Düşünme zamanı.


isra 13, . Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:

isra 14. "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter."

isra 41. Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kuran insan için konuştu-işte öğüt, şifa , kilavuz, rahmet ama kimlere…

Kuran insan için konuştu-işte öğüt, şifa , kilavuz, rahmet ama kimlere…

İŞTE ÖĞÜT, ŞİFA , KILAVUZ, RAHMET AMA KİMLERE…

Ayetleri görmek.Hiç düşünüyor muyuz.Nice ayetler akıp gidiyor gözlerimizin önünden de umursamıyoruz bile. O elleri öpülesi yaşlılar bazen yağan yağmura bakıp “ver Allah’ım ver ya da Senin rahmetin tükenmez Allah’ım “ derler.Şimşekler çakar gök yarılırcasına gürlerken “Allahım afat verme “ derler.Bazen bir çiçeğe böceğe bakarak “Hey kurban olduğum Rab’bim neler de yaratmışsın “ derler.Bu sözler yaşlı insanların saçma sapan sayıklamaları değildir.Yaşanmış koca bir ömrün Yaradan Allah ile yakınlaşma sözleridir.Yaradan Allah’ın büyüklüğünü canı gönülden tasdiktir.Dünya yaşamının o kadar da değerli olmadığını gerçek yaşamın ölümden sonra başladığını anlamak ve yaradana bir şekilde yakarmaktır.İmandır.İnançtır.Safiyettir.Kabulleniştir teslimiyettir.Boyun eğmektir.Sevgidir.İmanın verdiği korkusuzluktur.
Dağlar,gökler ,denizler,yıldızlar güneş evren galaksiler kuasarlar.Doğa,insan,hayvanlar olaylar,düşünme denilen şey,aşk sevda ,hüzün gözyaşı .Evet her şey bir ayet değil de nedir.Ama biz bunları fark etmeyiz bile.Onlar zaten vardır.Hiçbir özellikleri de yoktur gibi alışkanlık olurlar bizde.Fakat yaradılışın ilk bilgilerine doğru bir yolculuğa başlarsak , tümü başka bir anlam kazanırlar.Her şey o ilkte düğümlenir.ilk müthiş bir güçtür.Aklın durduğu tasavvurun betimlemenin sustuğu yerdir.Ya isyandasındır ya teslimiyette.Bir kere o gücü hissedip tam teslimiyette olduğunda uyarılar tehditler,ayetler mesajlar anlam kazanır.Ölüm derecesinde bir hastanın hiçbir şeyi yokmuş gibi dirilmesine benzer bu.Düşmanın kalmamıştır.Daha doğrusu sen artık kimseye düşman diye bakamazsın.O bağırdığında dağlar titreten sesin insanın ruhuna işleyen bir ney sesiyle hafif hafif söylenen harika bir ezgiye döner.Bir inkarcı görsen sevinirsin bir gün anlayacak diye.Başkaları onu dinsiz diye aşağılarken sen Rab’binin rahmetinin sonsuzluğuna sığınırsın.Yarın ne olacağını kimsenin bilmediğini bilirsin.O kişinin yarının takva sahibi biri ıolabileceğini yabana atmazsın.Örneklerin çok olduğunu bilirsin.
Hele hele Kuran’ın nasıl bir kılavuz rahmet gönüllere şifa olduğunu anlarsın.Gezdiğin yerde aklında Allah ve mesajlarının manaları döner durur . Biri bir söz söylemesin hemen ilgili bir ayet koşarak gelir aklına.Sanki her söz için bir ayet vardır.Şaşar kalırsın.Artık uykuların azalmaya başlar.Erkenden kalkarsın.Bir parktaki yüzlerce serçenin hep birlikte ettikleri duaya tanıklık edersin.
İşte imanın inancın insanı götüreceği mana alemidir bu.Bu mana aleminin kapısı da Kuran’ın Arapçasını ama özellikle manasını öğrenmek için mealini tefsirini elimizden bırakmamak gerekir diye düşünüyorum.Elbette Allah’a giden yollar çok çeşitlidir.Bu da bir yol.Ve peygamber yolu… Yunus suresi 57 ve 101. ayetler buralara götürdü beni.
Her şeyin en iyisini Allah bilir.

yunus 57,. Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.

yunus 101. De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın!" O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
Kardeşime teşekkür ederim.Sağlık ve esenlik içinde ol inşallah.
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
.Kim ki aklını işletir de bu zalimlere uymazsa ,Allah ona yolların en güzelini bulmada yardımcı olacaktır.Kim ki aklını işletmez de bu zalimlere uyarsa Yunus suresi 100. ayette denildiği gibi: (yunus 100. Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisligi, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.) olacaktır.O zaman yine döndük dolaştık aynı yere geldik.Allah kendi yolunda çaba harcayanlara yardım edecektir ama bir şartı vardır –GÜZEL DÜŞÜNECEK GÜZEL DAVRANACAKSIN-İşte ispatı ,Ankebut suresi 69. ayet

Ankebut 69, Bizim ugrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulastıracagız. Allah, güzel düsünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
ismail uysal özden özgür
Allah yoluna eren kullarından eylesin inş...
Allah razı olsun..
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
SÖZÜ ARDARDA GETİRDİK , HADİ ÖĞÜT ALIN !
Bu kitapta habire tekrar ettiğim bir şey var.Öğüt almamız gerekli.Kuran öğüt verici ve düşündürücü bir kitaptır.Meal okumadan öğüt almayı nasıl başaracağız.Şeyhlere şıhlara gidelim desek milyarlarca Müslüman şeyh şıh peşine mi düşecek.Oysa milyarlarca Müslüman meal peşine düşebilir.Hem de sadece üç lira vererek.
yazılara canı gönülden katılıyorum karşı deilim bende dediniz gibi herkesin sevabıda günahıda kendine günümüzde kuranı okuyoruz ama anlamıyoruz ögüt almıyoruz yazılarınızı okudum çogunu begendim Allah daim etsin
ben tarikatlara karşı deilim ama kişi kuranı hayatında yaşamak istiyorsa tarikattan önce mealini örenmeli sonra tarikat yoluna girmeli bence..
türçe hatim olurmu diye bende yazmıştım ama kapatıldı neden bilmiyorum
meal bence çok önemli anlayıp yaşamak için kuranı anlayıp uygulayanlartdan ögüt alanlardan eylesin RABBİM
herşey gönlünüzce olsun
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
ben sizi anlıyorum kuranı okumak ve anlamak çok önemli elbetteki arapça olarak inmiştir ve bakın allah onu korumaktadır ve anlamamız için rabbim bizlere yardımcı olur türklere türçe meal yabacılara dillerinde meal düşünelim şimdi eger rabbim kuranı anlamamızı istemeseydi yani ögüt almamızı istemeseydi meale ne luzum vardı kuranı koruyan rabbim kaç yüz yıllarca anlamlarınıda söylemez ve sadece arapça okuyun ve ögrenin ancak öyle anlayın demezmiydi ama dinimiz zorluk dini deildir
rabbim bizler öğüt alalım hallerimizi düzeltelim diye bizlere fırsat veriyor hiç kimse yaptıklarından hesaba cekilceni unutmasın ve bence okudumuz kuran arapçadır ve bence okuyoruz ama anlamıyoruz neye yarıyor tabikide sevabı var yok demekte olmaz ama anlayanla anlamayan bir olmaz demi sevgili dostlar
yüce rabbim bizleri okudumuz kuranı anlayan ve uygulayan kullarından eylesin
bu anlayışı kıralım artık kuran bizi çarıyor gelin benden ögüt alın anlayarak okuyun diye
benim kendi düşüncem her ikisinıde okumalıyız gayret gösterirde anlar ve ögüt alırsak rabbime yaklaşmanın anlamanın tadını alırsak takva sahiplerinden oluruz inş...
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
şte imanın inancın insanı götüreceği mana alemidir bu.Bu mana aleminin kapısı da Kuran’ın Arapçasını ama özellikle manasını öğrenmek için mealini tefsirini elimizden bırakmamak gerekir diye düşünüyorum.Elbette Allah’a giden yollar çok çeşitlidir.Bu da bir yol.Ve peygamber yolu… Yunus suresi 57 ve 101. ayetler buralara götürdü beni.
Her şeyin en iyisini Allah bilir.

yunus 57,. Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.

yunus 101. De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın!" O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
Allah razı olsun kardeş
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt