11-GÜZELLİĞE GÜZELLİK EKLEMEK İSTEMEZ MİSİN ?
Güzellik üretmek,iyilik üretmek ,bu sözler biraz garip geliyor insana.Ama bir taraftan da sürekliliği anımsattığı için önemli.Bir fabrika mutlaka bir değer üretir.İnsanlar da aslında akıllı birer fabrika gibi değil mi ?Ve insanlar da durmadan iyi ya da kötü değer üretip durmuyorlar mı? Fabrika güdümlüdür ne kalitede mal istenirse öyle üretir .Yani çok kaliteli olabileceği gibi çok kalitesiz de olabilir.Bu işverene bağlıdır.Ama insan değer üretmede özgür bırakılmıştır.Yani ürettiğinin kalitesine kendi karar verecektir.Bu aynı zamanda insana korkunç bir sorumluluk yüklemektedir.Tam şu anda yüreğim bir hoş oldu.Yarın öldükten sonra hesap günü ürettiklerim bir bir gösterilince ne yapacağımı düşündüm.Öyle bir mahkeme ki her anı görsel olarak belgelenmiş.Delilleri karartmak olasılığı sıfır.Yine tam şu anda Allah’a sığındığımı hissediyorum.Çünkü tek sığınılacak limanın o olduğunu yargı makamının yalnız ona ait olduğunu biliyorum.Ve O yargısına kimseyi ortak edecek te değil.Ve ben takiyye yapmadan güzel düşünüp güzel davreanmayı yaşam ilkem haline getirmeliyim. O büyüklüğüne akıl sır ermeyen Allah diyor ki :Siz bir iyilik üretirseniz ben size teşekkür eder ve o iyiliğinizin yanına bir iyilik daha katarım.Bağırasım geliyor adımı anarak.Behey taklitten başka yaratıcılığı olmayan ben.Her şeyin aslını yaratan Allah’ın,Rab’bin sana teşekkür ederken sen nice iyilikleri karşılıksız bıraktın.Şimdi utancından nasıl yerlere batmıyorsun…Sen ki her derdine şikayet etmeden koşan ,çocuklar yetiştirirken en büyük özverileri gösteren kadınına, ne kadar da kötü davrandın.Ona özel bir teşekkürün bile olmadı.Ey kadın kardeşim gece gündüz eve ekmek parası getirmek için sağlığını bile hiçe sayan kocana ta içten gelerek bir teşekkürün oldu mu. İyiliklerinize ne zaman bir iyilik daha eklediniz.Yoksa 15-20 iyilik yapıp 15-20 sene övündünüz mü…
Yüce Rab’bimiz peygamberine şöyle seslenir.Onlara de ki:Ben size bu müjdeleri veriyorum.Sizden tek istediğim akrabalarımı ve ehlibeytimi sevmenizdir.Bu sözlerde müthiş bir şey gizli.Alemlere öğüt olan Kur’an’ı insanlara müjdeleme ve kabul ettirme görevini ,yani dağların kabul etmekten kaçındığı görevi kabul eden yüce peygamberimize ,sakın ha bu iyiliğin ile övünme ,bir şey bekleme ,tek bekleyeceğin akrabalarının ve ehlibeytinin sevilmesi olabilir derken biz yaptığımız en ufak bir iyiliği kaç kere anlatıp övünüyoruz acaba.
Özetle biz insanlara terşekkür eden bir Allah ve Kur’an gibi bir mucizeyi tebliğ edip bir karşılık beklemeyen peygamberimizin karşısında yaptıklarımızı bir daha gözden geçirmeliyiz diyorum.Hem de acele olarak…
Şura suresinin 23. ayeti bunları düşündürdü bana
şura 23. Allah'ın, iman edip hayra ve barısa yönelik iyi isler yapanlara müjdeledigi, iste budur. De ki: "Ben, buna karsılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dısında bir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettigine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr'dur, çok affeder; Sekûr'dur, iyilige karsılık verir/tesekkür eder.
12-PİSLİK AZABI Kur’an aklını işletmeyenlerin üzerine pislik yağdıracağını söyler (Yunus 100 ) ve pislik azabından da söz eder.Bu kez ayetleri inkar edenler için.Şimdi hemen kendimizi savunuruz.Canım ben ayetleri inkar etmedim ki,Zaten Müslüman kişi ayetleri niye inkar etsin.Ayet inkar etmenin yollarında bir gezinelim bakalım iş öyle mi…
İnsan vardır Allah’a ,Peygambere ,Kur’an’a inanmaz ayetleri inkar eder.Açıktan inkarcıdır.İnsan vardır inançlıyım der ama ne bir ayetle ilgisi vardır,ne bir ibadetle .O yer içer zevk eder,gezer tozar dünya umurunda değildir,öylece de ölür gider.Sizce bu insan ayetleri inkar etmemiş mi sayılır.İnsan vardır birkaç ayet birkaç hadis bilir de kendisini allame sanır.Herkese ayet dersi vermeye kalkar.Sizce kıyıdan köşeden bilgi sahibi bu insan ayetleri inkar etmemiş mi oluyor.İnsan vardır her gün az da olsa mutlaka ayetlerle ilgilenir ve ayetler hakkında derin derin düşünür.Yıllarca hatta ömrünce bu ayetlerle yaşar ,yaşamını da bu ayetlerden öğrendiklerine göre düzenler.Ne dersiniz bu insan daha güzel bir iş yapmıyor mu sizce.Çevrenize bir bakınız.Kaç insanın her gün hatta bırakın her günü ayda bir kez mealden okuyup araştırıp birkaç ayetin anlamı üzerinde derin derin düşündüğünü biliyorsunuz.İşte bu yüzden camilerde verilen vaazlarda insanı çıldırtan yalanlar söylenirken hepimiz susmaktayız.Kafa sallamaktayız.Çünkü her şeye kafa sallayan Ahfeşin keçisinden farkımız yok ki…Bir Cuma namazında vaaz eden bir yaşlı vaiz aynen şöyle deyince kalktım karşı geldim.Dedi ki:Bir vakit namaz kılmasan bütün oruçların kabul edilmemiş olur.Tabii ki bu vaiz çok büyük bir hata yapıyordu.Birinci hata buna o değil Allah karar verir.Adam Allah’ın yerine karar vererek şirk koşuyordu.Çünkü söylediği bir ayet hadis yada bilgi bile değildi.Tamamen atmasyondu.İkincisi namazı tek kurtarıcı durumuna sokarak insanları tembelliğe itiyordu.Çünkü namaz her şeyi hallediyorsa ben niye ayetlerle uğraşayım ki…Kılar namazı kurtulurum.Şu anda dünya Müslümanlarının en büyük derdi de bu düşünce değil mi…Benim Kur’an’ım namazdan önce gelir diyen Allah’ın ayeti duyulmuyor bile.
Ankebut 45. Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı/duayı yerine getir! Çünkü namaz/dua, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki, Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptıgınızı biliyor.
Ayeti incelerseniz önce birer zikir olan namaz ve duadan söz eder.Sonra onların namaz ve duanın insanı çirkinliklerden kötülüklerden koruyacağını söyler.Devamında bir kıyaslama yapılır bir şeyin kıyaslanması için diğer şeyin olması gerekir.Yani namaz ve duayı yine namaz ve dua ile kıyaslayamazsınız.İşte ayet üçüncü cümlesinde Kur’an’ın bir çok adlarından biri olan zikiri kullanarak Kur’an’ın her şeyden daha üstün olduğunu vurgulamıştır.Gerçek te öyle değil mi.Allah’ın sözü üstüne başka söz konulabilir mi?Buna peygamberin sözü de dahildir. Kur’an’ın sözü yerine geçecek söz yoktur.Bir kişi var derse açıkça şirke bulaşmış demektir.İşte Allah bu düşüncede olanlar için pislik azabı öngörmüştür .Casiye suresinin 11. ayetinde olduğu gibi.
Üçüncü olarak namaz kılmamakla orucun ne ilgisi var .Onlar ayrı ayrı ibadetler.Bu sayın vaiz nasılsa camidekiler salak diye düşünmüş olmalı.Ya da binlerce senedir vaizlere soru sorulmamasının gelenek haline geldiğini bildiğinden ,nasılsa ben konuşurum kimin haddine soru sormak diye düşünmüştür.Ama benim gibi bir delinin çıkıp soru sorabileceği aklına gelmedi herhalde.
Bu olayın sonrası da çok garip.Namazdan çıkınca emekli bir müftüyle şöyle bir diyaloğumuz oldu
-Sen miydin arkadan konuşan
-evet
-arkadaşım ,tamam sen haklısın da orada talebeler var.Onlara kötü örnek oldun .Ya onlar da sormaya başlarlarsa.
-Zaten bu yüzden sordum ,onlar da sorsunlar.
Bakınız müftü efendi haklı olduğumu kabul ediyor.Ama susmamı istiyor.Haksızlığa ses çıkarmamamı en azında dışarıda dile getirmemi camide namaz kılanların bu cahilliği görüp duymamasını istiyor.Ayrıca o çevrede pek bol olan ışık evlerindeki müritlerin de soru sorma terbiyesizliğine kapılabileceğinden korkuyor.Yani biz onların beyinlerini yıkıyoruz ,soru bile sordurmuyoruz itirafını da yapıyor.Ben her Cuma son on onbeş dakika vaaz dinlediğim halde Kur’an’a iftiralar,yalan yanlış saptamalarla her vaazda karşılaşıyorum.Bir gün yayınlarım inşallah.Siz de dikkat edin, vaazlarda söylenen yalanlara karşı çıkın,baş sallayıp durmayın.
Allah rızası için bir meal alın .Her gün bir iki ayet okuyup düşünün.Gizli inkarcılardan olmayın ve camilerin yalancı vaizlerine cesaretle bilgiyle karşı koyun.
casiye 11. iyiye ve güzele bir kılavuzdur bu! Rablerinin ayetlerini inkâr edenler için, korkunç bir pislik azabı öngörülmüstür.
DEVAMI VAR
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
ANTOLOJİ.COM ŞAİRİ
Güzellik üretmek,iyilik üretmek ,bu sözler biraz garip geliyor insana.Ama bir taraftan da sürekliliği anımsattığı için önemli.Bir fabrika mutlaka bir değer üretir.İnsanlar da aslında akıllı birer fabrika gibi değil mi ?Ve insanlar da durmadan iyi ya da kötü değer üretip durmuyorlar mı? Fabrika güdümlüdür ne kalitede mal istenirse öyle üretir .Yani çok kaliteli olabileceği gibi çok kalitesiz de olabilir.Bu işverene bağlıdır.Ama insan değer üretmede özgür bırakılmıştır.Yani ürettiğinin kalitesine kendi karar verecektir.Bu aynı zamanda insana korkunç bir sorumluluk yüklemektedir.Tam şu anda yüreğim bir hoş oldu.Yarın öldükten sonra hesap günü ürettiklerim bir bir gösterilince ne yapacağımı düşündüm.Öyle bir mahkeme ki her anı görsel olarak belgelenmiş.Delilleri karartmak olasılığı sıfır.Yine tam şu anda Allah’a sığındığımı hissediyorum.Çünkü tek sığınılacak limanın o olduğunu yargı makamının yalnız ona ait olduğunu biliyorum.Ve O yargısına kimseyi ortak edecek te değil.Ve ben takiyye yapmadan güzel düşünüp güzel davreanmayı yaşam ilkem haline getirmeliyim. O büyüklüğüne akıl sır ermeyen Allah diyor ki :Siz bir iyilik üretirseniz ben size teşekkür eder ve o iyiliğinizin yanına bir iyilik daha katarım.Bağırasım geliyor adımı anarak.Behey taklitten başka yaratıcılığı olmayan ben.Her şeyin aslını yaratan Allah’ın,Rab’bin sana teşekkür ederken sen nice iyilikleri karşılıksız bıraktın.Şimdi utancından nasıl yerlere batmıyorsun…Sen ki her derdine şikayet etmeden koşan ,çocuklar yetiştirirken en büyük özverileri gösteren kadınına, ne kadar da kötü davrandın.Ona özel bir teşekkürün bile olmadı.Ey kadın kardeşim gece gündüz eve ekmek parası getirmek için sağlığını bile hiçe sayan kocana ta içten gelerek bir teşekkürün oldu mu. İyiliklerinize ne zaman bir iyilik daha eklediniz.Yoksa 15-20 iyilik yapıp 15-20 sene övündünüz mü…
Yüce Rab’bimiz peygamberine şöyle seslenir.Onlara de ki:Ben size bu müjdeleri veriyorum.Sizden tek istediğim akrabalarımı ve ehlibeytimi sevmenizdir.Bu sözlerde müthiş bir şey gizli.Alemlere öğüt olan Kur’an’ı insanlara müjdeleme ve kabul ettirme görevini ,yani dağların kabul etmekten kaçındığı görevi kabul eden yüce peygamberimize ,sakın ha bu iyiliğin ile övünme ,bir şey bekleme ,tek bekleyeceğin akrabalarının ve ehlibeytinin sevilmesi olabilir derken biz yaptığımız en ufak bir iyiliği kaç kere anlatıp övünüyoruz acaba.
Özetle biz insanlara terşekkür eden bir Allah ve Kur’an gibi bir mucizeyi tebliğ edip bir karşılık beklemeyen peygamberimizin karşısında yaptıklarımızı bir daha gözden geçirmeliyiz diyorum.Hem de acele olarak…
Şura suresinin 23. ayeti bunları düşündürdü bana
şura 23. Allah'ın, iman edip hayra ve barısa yönelik iyi isler yapanlara müjdeledigi, iste budur. De ki: "Ben, buna karsılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dısında bir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettigine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr'dur, çok affeder; Sekûr'dur, iyilige karsılık verir/tesekkür eder.
12-PİSLİK AZABI Kur’an aklını işletmeyenlerin üzerine pislik yağdıracağını söyler (Yunus 100 ) ve pislik azabından da söz eder.Bu kez ayetleri inkar edenler için.Şimdi hemen kendimizi savunuruz.Canım ben ayetleri inkar etmedim ki,Zaten Müslüman kişi ayetleri niye inkar etsin.Ayet inkar etmenin yollarında bir gezinelim bakalım iş öyle mi…
İnsan vardır Allah’a ,Peygambere ,Kur’an’a inanmaz ayetleri inkar eder.Açıktan inkarcıdır.İnsan vardır inançlıyım der ama ne bir ayetle ilgisi vardır,ne bir ibadetle .O yer içer zevk eder,gezer tozar dünya umurunda değildir,öylece de ölür gider.Sizce bu insan ayetleri inkar etmemiş mi sayılır.İnsan vardır birkaç ayet birkaç hadis bilir de kendisini allame sanır.Herkese ayet dersi vermeye kalkar.Sizce kıyıdan köşeden bilgi sahibi bu insan ayetleri inkar etmemiş mi oluyor.İnsan vardır her gün az da olsa mutlaka ayetlerle ilgilenir ve ayetler hakkında derin derin düşünür.Yıllarca hatta ömrünce bu ayetlerle yaşar ,yaşamını da bu ayetlerden öğrendiklerine göre düzenler.Ne dersiniz bu insan daha güzel bir iş yapmıyor mu sizce.Çevrenize bir bakınız.Kaç insanın her gün hatta bırakın her günü ayda bir kez mealden okuyup araştırıp birkaç ayetin anlamı üzerinde derin derin düşündüğünü biliyorsunuz.İşte bu yüzden camilerde verilen vaazlarda insanı çıldırtan yalanlar söylenirken hepimiz susmaktayız.Kafa sallamaktayız.Çünkü her şeye kafa sallayan Ahfeşin keçisinden farkımız yok ki…Bir Cuma namazında vaaz eden bir yaşlı vaiz aynen şöyle deyince kalktım karşı geldim.Dedi ki:Bir vakit namaz kılmasan bütün oruçların kabul edilmemiş olur.Tabii ki bu vaiz çok büyük bir hata yapıyordu.Birinci hata buna o değil Allah karar verir.Adam Allah’ın yerine karar vererek şirk koşuyordu.Çünkü söylediği bir ayet hadis yada bilgi bile değildi.Tamamen atmasyondu.İkincisi namazı tek kurtarıcı durumuna sokarak insanları tembelliğe itiyordu.Çünkü namaz her şeyi hallediyorsa ben niye ayetlerle uğraşayım ki…Kılar namazı kurtulurum.Şu anda dünya Müslümanlarının en büyük derdi de bu düşünce değil mi…Benim Kur’an’ım namazdan önce gelir diyen Allah’ın ayeti duyulmuyor bile.
Ankebut 45. Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı/duayı yerine getir! Çünkü namaz/dua, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki, Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptıgınızı biliyor.
Ayeti incelerseniz önce birer zikir olan namaz ve duadan söz eder.Sonra onların namaz ve duanın insanı çirkinliklerden kötülüklerden koruyacağını söyler.Devamında bir kıyaslama yapılır bir şeyin kıyaslanması için diğer şeyin olması gerekir.Yani namaz ve duayı yine namaz ve dua ile kıyaslayamazsınız.İşte ayet üçüncü cümlesinde Kur’an’ın bir çok adlarından biri olan zikiri kullanarak Kur’an’ın her şeyden daha üstün olduğunu vurgulamıştır.Gerçek te öyle değil mi.Allah’ın sözü üstüne başka söz konulabilir mi?Buna peygamberin sözü de dahildir. Kur’an’ın sözü yerine geçecek söz yoktur.Bir kişi var derse açıkça şirke bulaşmış demektir.İşte Allah bu düşüncede olanlar için pislik azabı öngörmüştür .Casiye suresinin 11. ayetinde olduğu gibi.
Üçüncü olarak namaz kılmamakla orucun ne ilgisi var .Onlar ayrı ayrı ibadetler.Bu sayın vaiz nasılsa camidekiler salak diye düşünmüş olmalı.Ya da binlerce senedir vaizlere soru sorulmamasının gelenek haline geldiğini bildiğinden ,nasılsa ben konuşurum kimin haddine soru sormak diye düşünmüştür.Ama benim gibi bir delinin çıkıp soru sorabileceği aklına gelmedi herhalde.
Bu olayın sonrası da çok garip.Namazdan çıkınca emekli bir müftüyle şöyle bir diyaloğumuz oldu
-Sen miydin arkadan konuşan
-evet
-arkadaşım ,tamam sen haklısın da orada talebeler var.Onlara kötü örnek oldun .Ya onlar da sormaya başlarlarsa.
-Zaten bu yüzden sordum ,onlar da sorsunlar.
Bakınız müftü efendi haklı olduğumu kabul ediyor.Ama susmamı istiyor.Haksızlığa ses çıkarmamamı en azında dışarıda dile getirmemi camide namaz kılanların bu cahilliği görüp duymamasını istiyor.Ayrıca o çevrede pek bol olan ışık evlerindeki müritlerin de soru sorma terbiyesizliğine kapılabileceğinden korkuyor.Yani biz onların beyinlerini yıkıyoruz ,soru bile sordurmuyoruz itirafını da yapıyor.Ben her Cuma son on onbeş dakika vaaz dinlediğim halde Kur’an’a iftiralar,yalan yanlış saptamalarla her vaazda karşılaşıyorum.Bir gün yayınlarım inşallah.Siz de dikkat edin, vaazlarda söylenen yalanlara karşı çıkın,baş sallayıp durmayın.
Allah rızası için bir meal alın .Her gün bir iki ayet okuyup düşünün.Gizli inkarcılardan olmayın ve camilerin yalancı vaizlerine cesaretle bilgiyle karşı koyun.
casiye 11. iyiye ve güzele bir kılavuzdur bu! Rablerinin ayetlerini inkâr edenler için, korkunç bir pislik azabı öngörülmüstür.
DEVAMI VAR
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
ANTOLOJİ.COM ŞAİRİ