Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an insan için konuştu güzel düşünmek güzel davranmak-4. BÖLÜM (1 Kullanıcı)

ozdenozgur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2008
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
ŞEYTANI ---------HAFİFE Mİ ALIYORSUNUZ-,------ -------------BÜYÜK İHTİMALLE- ------------- --ŞEYTANIN UŞAĞI OLDUNUZ GİTTİ.--

Evliya gibi adam aslında şeytan olabilir mi…Herkes onu seviyor sayıyor.Herkese yardıma koşuyor.Her derde deva oluyor.Hayır kurumlarına bağış yapıyor.Okullar hastaneler yaptırıyor.Yani tam dört dörtlük biri.Sizce şeytan olabilir mi.?
Kuran şeytanın da evliyaları olur dediğine göre,böyle bir adam bile şeytan olabilir.
Peki bir insan düşünün mükemmel bir insan ama dost göründüğü kişiyle konuşurken öyle bir laf ediyor ki,onun yüreği bir konuda kuşku ve kuruntu ile doluyor.Dikkat Kur’an insandan da şeytan olur ve yüreklere kuşku ve kuruntu sokar diyor.
Şeytan size en yakın arkadaşınızdan daha yakındır.Ama siz fark edemezsiniz bile.Elbette hayırlı bir yoldaş değildir.Kah eşinizle aranızı bozar,kah dostunuzun kalbini kırdırır,kah tatlı tatlı dedikodu yaptırır.
Hadi canım sen de diyebilirsiniz,Bunları insanın kendisi yapar şeytan niye karışsın ,aklı var fikri var insanın mı diyorsunuz .Böyle mi düşünüyorsunuz, yandınız , şeytanla işbirliğini kabul ettiniz bile.
Şeytan asla o kadar hafife alınacak bir varlık değildir.Şeytan orduları olan ,evliyaları olan, her türlü kötülüğe yalancı bir kılıf uydurma yeteneği olan , bunları kah açıkça insan olarak ,insanı kullanarak, kah yüreğimize kuşkular kuruntular sokarak yapan son derece kurnaz bir varlıktır.Nereden nasıl geleceğini asla bilemezsiniz.Boş anınızı bulduğu anda sağdan soldan saldırır.En sevdikleri de cahillerdir.Çünkü en kolay onlar aldatılır.Ne doğa hakkında ne evren hakkında,ne de Allah Peygamber ve Kur’an hakkında da elle tututlur bilgileri vardır.Bunları Allah ile aldatmak şeytan için çocuk oyuncağıdır.Önce bol bol Allah peygamber lafı eder,sonra kafalarını hurafelerle doldurur.Bunun için kadın para şan şöhret düşkünü insanları kullanır. . Peki nasıl savaşılır bu nalet şeytanla.Tek yolu var okumak ve anlamak.Bir kere üniversite bitirmek en azından lise mezunu olmak şart.Sonra en önemlisi de Kur’an’ın mealini alıp ayetleri incelemek ,okuyup anlamak.Üniversite bitirmesen de ,okuma yazman varsa bol kitap okumak ve bir meal alarak her gün bir iki ayetin ne dediğini düşünmek.Şeytan burada şöyle aldatıyor cahilleri.Sakın ha ,siz anlamazsınız Kur’an’ı.Arapça bilen anlar ancak.Bunu duydunuz mu hemen o kişinin yanından uzaklaşın o bir şeytan işbirlikçisidir.1400 yıldır Müslümanların sefil hallerinin sebebi bu cümlede yatar.Anlarsınız hem de onlardan bile iyi anlarsınız.Kur’an’ın ilk ayeti ikra yani oku demiş.Siz meali elinize alsanız Alak suresinin ilk ayetini anlamayacak mısınız?Yazıyorum Lütfen okuyun ve anlayıp anlamadığınızı kendinize sorun,

ALAK SURESİ 1. AYET—Yaratan Rab’binin adıyla oku,
Anlamadınız mı?Elbette anladınız.Şimdi size mealden okumayın anlamazsınız diyenlerin şeytani yanlarını anladınız mı ? Onlar şu yalanları da söylerler:Mealler yalan yanlış yazılmıştır ya da tefsir okumadan meal anlaşılmaz ya da kardeşim fıkıh bilmezsin kıyas bilmezsin sen nasıl anlayacaksın kur’an’ı ,aman sakın bu şeytani telkinlere aldanmayın.Allah Yüce Kur’an’da demiştir ki sizin okuyup ta anladıklarınız size yeter.İşte dostlar bu hakkın sözüdür.İster gidin el etek öpün ister bir meal alın okuyun…
Şeytanı hafife almayın.
Şeytanın da evliyaları var orduları var.Bu Yüce Kur’an’ın sözüdür.
O sizi özellikle Allah ile aldatır ve insanlarla işbirliği yapar.
Şeytanla Kur’an’ı anlamadan savaşamazsınız.Hemen bir meal alın.Ufak boylu mealin tanesi bir lira.Bir liranız da mı yok.

ŞEYTANI TA ALNINDAN VURACAK EN ETKİLİ KURŞUN.

Hiç düşündünüz mü,insanların en fazla arasını bozan şey nedir.Önce Ezop ne demişti onu bir anımsayalım.

Ezop, Sisam Adasının Kralı Ladmon'un kölesi olmadan önce, çağın tanınmış bilginlerinden Ksantus'un kölesi imiş. Ksantus, bir gün Ezop'a demiş ki: "Çarşıya git, bu akşamki misafirlerime en iyi, en lezzetli yemekleri yapman için ne gerekiyorsa satın al." Fakat Ezop'un, Ksantus'un misafirleri şerefine verdiği ziyafet için pişirdiği bütün yemekler, yaptığı tatlılar hep "dil"den yapılmıştı. Ksantus, Ezop'a misafirleri önünde bağırmış: "Nedir bu kepazelik? Ben sana en lezzetli, en nefis, en tatlı yemekleri yap, dedim. Sen hepsini dilden yapmışsın." Ezop şu cevabı vermiş: "Evet efendim, en lezzetli yemekleri, en nefis tatlıları, hep dilden yaptım. Dünyadaki en güzel, en tatlı şey dildir. İnsanlar dilleriyle anlaşırlar, dilleriyle dua ederler, diğerlerine karşı sevgilerini dille anlatırlar. Dünyadaki en iyi, en tatlı, en güzel şey dildir. Dil olmasaydı, insanların hâli ne olurdu?"
Aradan zaman geçmiş, Ksantus, dostlarına yine bir ziyafet vermek istemiş; ama bu defa Ezop'tan, en kötü yiyecekleri hazırlamasını istemiş. Ezop, bir önceki ziyafet gibi, çorbadan tatlılara kadar bütün yiyecekleri dilden yapmış ve sebebini şöyle anlatmış: "Gerçi dünyadaki en iyi, en tatlı, en güzel şey dil ise de, zaman zaman en acı, en çirkin, en kötü şey de dildir. İnsanları, birbirlerine gücendiren, kızdırtan, aralarını açan da dildir. İnsanların başına gelen felâketlerin sebebi, birçok defa onların dilidir."

Konfüçyüs te bir öğrencisinin sorusuna verdiği yanıtta dille ilgili şunları söyler.
Öğrencileri bir gün Konfüçyüs’e sorarlar: “Şayet elinizde memleketin işlerini düzeltmek için yetki olsaydı, işe nereden başlarsınız?” “lisanın doğru kullanılmasına çalışırdım ” cevabını verdi. Öğrenciler biraz şaşkın tekrar sordular: Fakat bu küçük bir şey değil mi? Akıllı filozof şu cevabı verdi: ’Eğer lisan doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan kelimeler ifade edilmek istenen şeyler değillerdir; söylenenler ifade edilmek istenen şeyler olmayınca da yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılmazsa, ahlak ve sanat soysuzlaşır. Ahlak ve sanat soysuzlaşınca adaletsizlik başlar ve halk da ne yapacağını bilemez hallere düşer.’
Yani dostlar dil din kadar önemlidir. Çünkü dini ancak zengin bir dil sayesinde öğrenebiliriz. Hoca Ahmed Yeseviler, Yunus Emreler, Hacı Bektaşi Veliler ve daha birçok Anadolu ereni bu sebepten dile ayrı bir önem vermişler ve Türk Dili’ne sahip çıkıp ölümsüz eserleriyle Türkçe’ye kan verip dilimizi çağların ötesine taşımışlardır.
Kutadgubilikte şöyle yazar: İnsanda dilince değişir kader/Ya yurda baş olur ya başı gider. . Hz Ali’nin şu sözü de ne kadar anlamlıdır : Bir insan, dilinin altında gizlidir

Neden birden dil konusuna daldım,Çünkü Kur’an da bu konuya güzel düşünüp güzel davranma anlamında şöyle yaklaşmaktadır: Kullarıma de ki: En güzel olan neyse onu söylesinler. Çünkü seytan, aralarına yamukluk sokar. Seytan, insan için apaçık bir düsmandır. . Yani şeytan, dilimizin eğilip bükülerek, insanı en rahatsız edici sözcükleri bulup, aramızın bozulmasına teşvikçidir.Bakın şeytan bize emir verir yaptırır demiyoruz.O teşvik eder, bilemediğimiz bir dalga boyundan bizi etkilemeye çalışır.Uymak uymamak aklını kullanan yada kullanamayan insanın kendisi ile ilgilidir.Şeytanı ta alnından mı vurmak istiyorsunuz ,birbirinize güzel sözlerle hitap edelim buna güzel davranışları da ekleyelim ,eminim ki şeytanın bir anlık ta olsa alnından vurularak yere serildiği andır
.isra 7. Eger güzel davranırsanız, kendi benlikleriniz için güzellik sergilemis olursunuz. Ve eger kötülük yaparsanız o da benlikleriniz aleyhine olur. Bu sırada, yüzlerinizi çirkinlestirsinler, ilk kez girdikleri gibi mabede girsinler ve egemenlik altına aldıklarını yerle bir etsinler diye ikinci vaat geldi
isra 53. Kullarıma de ki: En güzel olan neyse onu söylesinler. Çünkü seytan, aralarına yamukluk sokar. Seytan, insan için apaçık bir düsmandır.


SAĞLIKLI DÜŞÜNMENİN ÇOK ÖNEMİ VAR


Bir kahve önünde şu tartışılıyordu:Camide namaz kılarken önümdeki kişi kafama basacak,arkamdaki kişinin kafasına da ben basacağim diye namaz kılamıyorum doğru dürüst (Yani kardeşim huşu içinde namaz kılmak istiyor.) diyordu biri.Öteki de şöyle diyordu:Ne yani camiye gitmeyelim,namaz kılmayalım mı? Bu iki düşünce üzerinde duralım biraz.Birinci kişi Kur’an’ın da istediği gibi huşu içinde namaz kılmak istiyor,en azından kimsenin kimseyi rahatsız etmediği bir ortamda namaz kılmak istiyor.Herkes bilir ki imam yada müezzin safları sık tutmamızı söyler bunun sevap olduğu yüzyıllardır kafasına kazınmış olan vatandaş zaten sıkışık olanların arasına öyle bir dalar ki sıradakilerin pestili çıkar.Hele de hava sıcaksa ve klima da yoksa ateşte pişerek namaz kılmaya çalışılır.Bunun yanlış olduğunu söylesen hadis var derler.Cehennemde yanmak daha mı güzel diye insanı bir güzel de haşlarlar.Dikkat etmişseniz birinci kişi bir rahatsızlığı ortaya koymaktadır.Kimseye camiye gitmeyin yada namaz kılmayın dememiştir.Ama ikinci kişi onu söylemediği,hatta kastetmediği şekilde suçlamıştır.Yani maksat üzüm yemek değil de bağcıyı dövmektir.
Şimdi şu soruları kendimize soralım.Hadis peygamberimizin sözü olduğuna göre peygamberimiz insanların pestil gibi namaz kılmasından hoşlanır mıydı… cevap :Bu soru o muazzez peygambere hakarettir.Elbette böyle namaz kılınmasını öğütleyenlere kızardı.Peygamberimizin o derme çatma camisinde insanların birbirlerinin kafalarına basma diye bir korkuları var mıydı.Elbette yoktu.Bizim dinimiz insanlara eziyetten hoşlanan bir din mi ki camilerde eziyet çektiriliyor insanlara.Bu güzel dini eziyet dini haline getirenler bunun hesabını nasıl verecekler…Ve bizler, eziyet çekerek cennete gireceğimizi düşünenler, aklımıza pislik yağdığını nasıl göremeyiz.Hele bir de camiye sığmadı diye yağmur yağarken ,çamur içinde dışarıda Cuma ve bayram namazı kılanlar var ki aymazlıklarından sorumlu tutulacaklardır.Cami dolmuşsa evine geri dönenler onlardan bin kat daha hayırlı düşünüyorlar,çünkü pisliğe direniyorlar.Yer bulamamışlarsa O yüce Allah’ın neden dışarıda pislik içinde kılmadın demiyeceğini çok iyi biliyorlar.Çünkü Allah temiz insanları sever.Cennet satın alacağım diye pis yerlerde namaz kılanları değil. . Peygamber sözü diye ,Kur’an denetiminden geçmemiş hadisleri din haline getirenler bu ,bidatları din diye yutturanlar elbette o Yüceler yücesi Rab’bimizin divanında hesaba çekileceklerdir.Ama o yalancı hadislere uyan bizler de hesaba çekileceğiz elbet..Bu nedenledir ki peygamberimizin yanında her sözüne şahit olan halifeler ve sahabiler çok az hatta yok denecek kadar az hadis nakletmişlerdir.Çünkü onlar bir zaman gelir hadisler Kur’an yerine konulur diye çok korkmuşlardır.Ne yazık ki o günler geldi.Şimdi müridi en hızlı artan bir tarikatın mensupları şöyle konuşurken şahit oldum,diyorlardı ki :Kur’an hadisler tarafından kontrol edilmelidir.ALLAH’A SIĞINIRIM, BU İNSANLAR AKILLARINI KAÇIRMIŞ OLMALI ,
.NASIL OLUR DA ALLAH’IN SÖZÜNÜ PEYGAMBER SÖZÜ BİLE OLDUĞU ŞÜPHELİ OLAN HADİSLERLE KONTROL ETMEYE KALKARLAR…
Ama ey kur’an’ı mealden anlamaya çalışan temiz yürekli dostlar,yine Kur’an’ın sözüyle söyleyelim ;size anladığınız ayetler yeter çünkü o ayetler (Yani muhkem, yani açıkça anlaşılır ayetler)Kur’an’ın anasıdır.
Hiç Kur’an’ı anlamaya çalışanla,anlamadığı bir dil olan Arapça okuyan aynı olur mu.İkisi de güzel elbet ama anlamak daha güzel hatta farz değil mi…Çünkü bir çok ayette kuranın öğüt verici düşündürücü olduğu yazılı.Anlamadığımız bir ayetten nasıl öğüt alabiliriz ki.Bakınız zuhruf suresi 44. ayette ne diyor:
Zuhruf 44. Gerçek su: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düsündürücü/bir seref/bir ögüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.

Sorumlu olcağım.Ben bu sorumluluğu yüreğimde hissediyorum.Bana sorulduğunda o yüce Kur’an’dan az çok cevaplarım olacak.Son gayretimi gösteriyorum,gerisini Allah’ım bilir elbette.Ondan başka kime sığınacağım ki.Ama hiçbir şey yapmadan da O’na sığınma kolaycılığına hiçbir zaman kaçmayacağım.Biliyorum ki güzellik götürürsem fazlasıyla karşılığı var.Yüzüm kara olmayacak ve utanç içinde olmayacağım.Aşağıdaki Yunus suresinin 26. ayeti de böyle demiyor mu?

yunus 26. Güzel düsünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulasmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.

DEVAMI VAR
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
ANTOLOJİ.COM ŞAİRİ
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt