RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.
Buşdum ablacım buldum. Hemde olayı çok güzel anlatıyor.
Yrd. Doç. Dr. Ali Rıza AYAR Ondokuz Mayıs Ü. Amasya Eğitim Fak.
İslâmın ilk günlerinden beri yeni dine inananların daha fazla olmasını isteyen Hz. Peygamber, Kureyş yetkilileri ile çok önemli bir görüşme yapıyordu. Belki de bu fırsatı bir daha hiç bulamayacaktı.... Nasıl, güzel şeyler söyleyen bir din... değil mi? diye tasdik bekliyordu. Tam bu sırada, Hz. Hatice'nin dayısı oğlu Abdullah, Beni irşad et Ya Muhammed! Bana yeni dini öğret! Kuranı anlat... diyerek oturuma bomba gibi düştü. Bu şahsın gözleri görmediği için, oradaki nazik durumu bilemezdi. Peygamberimizin konuşmalarını duyarak sesin geldiği yöne doğru ilerliyordu. Yanındakiler tarafından uyarıldı ise de o, isteklerini tekrarlıyor ve tartışmanın ortasına giriyordu. Kim bilir, nasıl bir istek ve inanma aşkı onu böyle ısrarlı kılmıştı? Allahın elçisi ne yapmalıydı? Bir yanda, neredeyse yeni dini kabullenecek kabile büyükleri, bir yanda da etrafını göremeyen, fakat Kuranı dinlemeye hazır bir kişi...! Ders esnasında sınıfa giren bir yabancı gibi, kendisini kenara çektiler. Ne var ki, dikkat dağılmış, herkes konuşmaya başlamıştı. Kureyş yetkilileri, tam böyle bir bahane arar gibi, hakaretle söylenerek, kalkıp gittiler. Sonuçta istenen olmadı! Abdullah ise, üzgün ve dargındı. Halbuki Hz. Muhammedin üzüntüsü ise iki yönlü idi. Hem müşrikleri inandıramadı; hem de gözleri görmeyen bu şahsın isteğine cevap veremedi!
Ardından Kur'an-ı Kerim'in "ABESE" suresinin ilk ayetleri nazil oldu

1) "Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla".
1- Surat astı ve yüzünü öteye çevirdi.
2- Kör kendisine geldi diye...
3- Ne bilirsin? Belki o, arınacak!
4- Yahut öğüt dinleyecek de bu öğüt ona fayda verecek.
5- Kendisini; zengin (kibirli) görüp, tenezzül etmeyene gelince...
6- Sen ona yöneliyorsun!...
7- Onun arınmasından sana ne?!
8- Fakat koşarak (istekle) sana gelen.
9- Saygılı ve istekli olarak sana gelmişken,
1O- Sen onunla ilgilenmiyorsun...
11-Hayır; böyle olmaz. O ayetler bir hatırlatmadır.
12- Dinleyen ve isteyen, onun üzerinde düşünür ve öğüt alır.