Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2 (15 Kullanıcı)

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

a.s. muaz kardeşim.
cevabın doğru olduğuna göre hadi sorunuda sor bakalım.
k.s.e.o.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

Ayeti kerimelerle iktidara yürüyüş ve gerçekleştirilmesi hangi surede ve kim örnek alınmıştır?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

S.A. Muaz kardeşim.
Yani benim gibi ihtiyar birini bu saatte bu kadar yoracak ne vardı. Benim gibi kolay bir soru soramazmıydın.
Neyse madem soru soruldu , biraz araştıralım inşallah cevabı bulmaya çalışayım.
k.s.e.o.
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
iStAnBuLL
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

Yusuf suresi ve Yusuf (a.s.) örnek alınmıştır
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

mtekik yazdı:
S.A. Muaz kardeşim.
Yani benim gibi ihtiyar birini bu saatte bu kadar yoracak ne vardı. Benim gibi kolay bir soru soramazmıydın.
Neyse madem soru soruldu , biraz araştıralım inşallah cevabı bulmaya çalışayım.
k.s.e.o.

abi vallahi kolay sordum sen yorulma cevaplarlar inş..
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

s.a. muaz
kardeş soruna cevap verildi, sen uyudunmu nettin. doğrumu değilmi bi desende kardeşimiz sorusunu sorsa.
Bak beşe kadar sayacam ortaya çıkmazssan paryosa kardeşe soru sorma hakkını vereceğim.
k.s.e.o.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

mtekik yazdı:
s.a. muaz
kardeş soruna cevap verildi, sen uyudunmu nettin. doğrumu değilmi bi desende kardeşimiz sorusunu sorsa.
Bak beşe kadar sayacam ortaya çıkmazssan paryosa kardeşe soru sorma hakkını vereceğim.
k.s.e.o.

abi yazdım yukarıda...kızma..:)
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
iStAnBuLL
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

Efendimiz salatü selam ile ilgili ayet nedir?
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

paryosa_t yazdı:
Efendimiz salatü selam ile ilgili ayet nedir?
s.a kardeşim.
Ahzab Suresi’nin 56. ayetinde muslumanlardan istenen salat u selam gorevi ile ilgilidir. O ayette yuce Mevla soyle buyurmaktadir:

“Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey muminler, siz de O’na salevat getirin ve ona selam verin, esenlik dileyin!”
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

s.a. arkadaşlar
nuresma ablam, soru sorma hakkını bana verdi inş. soruyorum .

Ashabı Kehf den bahseden ayetleri yazarmısınız
k.s.e.o
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

Eshab'ül - Kehf suresinin başında: " ALLAHA'' sonsuz övüş olsun, o sapıtanlara uğrayacakları pek kötü akibeti haber vermek ( inzar ) ve güzel davranışlı inananlara ebediyyen sahip olacakları bir mükafatı ( ecr ) müjdelemek için dosdoğru bir kitap indirmiştir.
- Tanrı kendisine " oğul edindi " diyenleri korkutmak için bu gerçek kitabı indirmiştir. - tanrı oğul edindi- diyenler yok mu, ne onlar ne de ataları bu hususta bir şey bilirler. Ağızlarından çıkan bu ağır söz sadece bir yalandan başka bir şey değildir." İfadeleri yer alıyor
9. ayette: " sen Eshab'ül-Kehf'i ve " rakim " i ( yani kitabeyi ) kerametlerimizden ( min ayetina ) biri mi sandın " sözleri ile Hazret-i Peygambere hitap edildikten sonra mağara arkadaşları üzerinde şu bilgiler veriliyor:
Hani o zaman gençler bir mağaraya sığınıp " Ey Rabbimiz bize iyilikte bulun ve işimizde başarılı kıl" dediler. Onları, o mağaranın içinde uykuya daldırdık. Yıllarca hiç bir şey duymadılar. Sonra her iki taraftan hangisinin iddiasında isabet olduğunun bilinmesi için onları uyandırdık. Sana mağara arkadaşları hakkında gerçek haberleri anlatıyoruz. Şüphe yok ki onlar, Rabblerine iman etmiş bir kaç genç idiler. Bizde onların doğruluk yolundaki gayretlerini, hidayetlerini artırıp, kalplerini inançla güçlendirdik. O zaman onlar şöyle söylemişlerdi: " Rabbimiz göklerin ve yer yüzünün ıssıdır. Biz ondan başkasına tapmayız; taparsak bu gerçekten, pek saçma bir şey olur. Şu bizim kavmimiz yokmu ? Onlar Tanrı' dan başka ilahlar edinmişler; fakat bunun için kuvvetli bir delil getirmeli idiler. Tanrı' ya karşı yalan uydurandan daha insafsız kim olabilir ? Mademki onlardan ve onların taptıklarından ayrıldınız, mağaraya çekiliniz. Orada Rabbiniz lütuflarını size göstersin ve işinizi de kolaylaştırsın. Baksa idin güneşin, mağaranın sağ tarafından doğup sol tarafından battığını, onların da mağaranın ortasında olduğunu görürdün. Bu, Tanrı' nın mucizelerindendir. Tanrı, her kime doğru yolu göstermiş ise o doğru yoldadır. Her kimi saptırır ise, artık ona yol gösterecek bir kimse bulunmaz. Sen onları uyanık sanırsın, halbuki onlar uyumakta idiler. Biz onları sağa ve sola çevirip döndürdük. Köpekleri de ön ayaklarını uzatmış bir halde girişte yatıyordu. Sen onları görsen dehşete düşer, kaçardın. Sonra birbirleriyle soruşsunlar diye onları uyandırdık. Onlardan biri " ne kadar kaldık" dedi. " Bir gün veya daha az" cevaplarını verdiler. " Tabii bunu Ulu Tanrı daha iyi bilir " dediler. İçimizden biri şu gümüş para ile şehre gitsin; temiz yiyeceklerden alıp getirsin ve yerimizi öğrenmemeleri için de dikkatlice davransın; ellerine geçirdikleri takdirde ya bizi taşla öldürürler, yahut zorla kendi dinlerine döndürürler. Böyle olunca da artık kurtulamayız. Sonra Tanrı'nın vaadinin doğru olduğunu ve bunda şüphe bulunmadığını bilmelerini onlara duyurduk. Hani halk onlar hakkında çekişmiş ve üzerlerine bir bina yapın demişlerdi. Halbuki Tanrı onların durumlarını daha iyi biliyordu. Çekişmede galip gelenler " üzerine bir mescit yapacağız" dediler. Fakat şimdi mağara arkadaşlarının sayısı hakkında gayba taş atar gibi ( hiç bir şeye dayanmadan ) onlar üç kişidir, dördüncüsü köpektir; yahut dörttür, beşincisi köpektir; beştir altıncısı köpektir, hayır yedi kişi idiler, sekizincisi köpektir" diyecekler. De ki onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onları ancak pek az kimse bilir. Artık bu hususta anlatılanın, belli olanın dışında kimse ile münakaşa etme, kimseye de bir şey sorma; hiç bir şey hakkında da Tanrı dilerse demeden " ben bunu yarın yaparım" diye söyleme, unuttuğun zaman Tanrı' yı an ve şöyle de: " Ulu Tanrı beni daha yakın bir zamanda doğruya ulaştırır." Bununla beraber de ki: " Allah (C.C.) ne kadar durduklarını daha iyi bilir."
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

s.a. kardeşim
sorunuda alalım inşallah.
k.s.e.o
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

Dünyanın herhangi bir yerinde hiçbir şekilde dinden haberi olmayan insanların ahiretteki durumu nedir?
 

paradise_angel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

s.a kusura bakmayın kardeşim kendi yorularımı yazmak isterdim ama henüz ben o kadar bilgiye sahip değilim hakkınızı helal edin alıntı


Şayet günümüzdeki bu kadar iletişim vasıtalarına rağmen hala böyle bir kimse varsa, sadece Allah’ın varlığını bilmekle yükümlü olacaktır. Çünkü insan aklı Yaratıcı’nın varlığını idrake haizdir.
Aklı başında olan her insana, Allah’ın varlığını bilip tasdik etmek farzdır. Kâinatta her zerre, ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı’nın varlığına şahadet edip dururken, her şeyin üstünde bir akla sahip olan insanın bunu anlamaması, bunu düşünüp bulmaması caiz olamaz. Onun içindir ki, insan nerede ve hangi zamanda yaşamış olursa olsun, kendi aklıyla düşünerek Allah’ı bulması ve bilmesi, üzerine farzdır.
Allah Teâlâ insanlara, dinî vecibelerini beyan eden bir Peygamber göndermemiş bile olsa idi, akılları ile Allah’ın varlığını ve birliğini bilmek onların üzerine vacip olurdu, Şu kadar ki, böyleleri, yani Peygamberlerin tebligatından haberi olmayanlar; ibadetler, namaz, oruç, zekât vesaire şer’i hükümlerle mükellef değildirler. Çünkü bu gibi şer’i hükümler yalnız akıl ile anlaşılmaz. Onlar ancak bir Peygamberin haber vermesiyle bilinir.
 

paradise_angel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

SELAMÜN ALEYKÜM ARKADAŞALR YİNE ARA VERİLDİ KİMSE BAKMAYACAK MI SORULARINIZI BEKLİYORUM
ALLAH A EMANET OLUN DUA İLE
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

S.A. UZUN ZAMANDIR İLGİSİZ KALINAN FORUMUMUZU BİRDAHA CANLANDIRALIM İNŞALLAH.

Biz hiç bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın.(5) Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır, dilediğini hidayete yöneltip-iletir.(6) O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.(

HANGİ SURE VE AYETİ DİR. LÜTFEN KISA TEFSİRİ İLE BİRLİKTE ALALIM

K.S.E.O.
 

paradise_angel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

esselamün aleyküm

ibrahim suresi 4.ayet

Biz hiçbir peygamberi gerek özel, gerek genel bir şeriat veya kitap getiren hiç bir peygamberi başka türlü göndermedik. Ancak kavminin dili ile gönderdik. Yani Allah'ın adeti böyledir. Öteden beri her Peygamber, gönderildiği ümmetin ve özellikle içlerinde oturduğu topluluğun dili ile gönderilmiştir. Ki onlara açıklasın. Tebliğine emredilmiş olduğu şeyleri kavmine anlatsın anlattırsın. Bilenin bilmeyene, hazır bulunanın bulunmayana anlayacağı bir dil ile açıklaması ve tebliğ etmesinin bir vazife olduğunu anlatsın. Çünkü bir peygamberin peygamberliği gerek kavmine ait olsun ve gerek daha başkalarını da kapsasın ve bu kapsamlılık gerek Hz. Muhammedin peygamberliğinde olduğu gibi bütün insanlara ve hatta insan ve cinlere kadar genel olsun ve gerekse birkaç topluma ait bulunsun mutlaka o peygamber, kavmini davet edecek ve ilk işi onlara peygamberliğini anlatmak olacaktır. Bu ise onların en iyi, en kolay anlayabilecekleri kendi dilleri, kendi lehçeleri ile açıklamaya bağlıdır. Her şeyden önce "Önce en yakın akrabalarını korkut.." (Şuârâ, 26/214) gereğince en yakından başlayarak peygamber, kavmine bu açıklamayı yapar, Allah'ın emirlerini açıklar ve ilan eder. Bunun üzerine Allah da dilediğini saptırır, yani gerek o kavimden olsun ve gerek dışardan bulunsun bizzat veya vasıta ile etraflıca veya özetle o açıklamayı işiten insanların kimisini Allah, yola getirmez, hakkı sevdirmez, o açıklamadan faydalanmaz, imana başarılı kılmaz, sapıklığa mahkum eder. Dilediğini de hidayete erdirir. Peygamberin dilinden, o açıklamadan faydalandırır, hakkı sevdirir, iman ve ilim ve onun gereğince amel etmeyi nasib eder ve bundan ötürü bir taraftan Arapça bilenler, bilmeyenlere bildikleri diller ile nakil ve tercüme ederek Hz. Peygamberin açıklamalarını tebliğ ederler ve açıklarlar. Elçisinin elçisi, peygamberlerin varisleri olmak şerefine erişirler. Diğer taraftan bu şerefe erişmek için birtakımları da Arapçayı öğrenirler ve bu şekilde Hz. Peygamberin dilini esas olarak anlatırlar ve onunla davet dilden dile ve bir topluluktan diğer topluluğa yayılıp umumîleşir. Allah'ın saptırdığı bahtsız, hidayet ettiği mutlu olur. Ve o Allah öyle aziz, her şeyden üstün, iradesi bütün sebeplere ve etkenlere hâkimdir. Bundan ötürü iradesi ile çekişmek mümkün değildir. Onun için onun sapıttığını yola getirecek, hidayet ettiğini şaşırtabilecek hiçbir kudret, hiçbir irade bulunamaz. Ve Peygamberin açıklaması ne kadar kuvvetli ve açık olursa olsun Allah'ın izni olmayınca hidayet için yeterli olmaz, hem de öyle hakîmdir. Hiçbir sebebe muhtaç olmamakla beraber yaptığını hikmet ile düzenli yapar, iradesi yalnız hikmet olur. Onun için de açıklama yapmadan önce kimseyi sapıklığa mahkum etmez.

Saptırması da, hidayeti de hikmeti ile gerçekleşir. Ululuğundan dolayı, Peygamberini dilediği kavimden seçer ve hikmetinden dolayı açıklamasını o kavmin diliyle yaptırır. Bundan dolayı;
"Ey Muhammed! Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve övülmeye layık olan Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 1) hitabıyla bütün insanları Allah'ın izniyle aydınlatmak hidayet ve sapıklığın birbirinden ayrılmasında kesin delil olmak için Hz. Muhammed'in peygamberliği ile gönderilen bu kitabın, bu apaçık Kur'ân'ın Arapça olarak indirilmesinde ve indiği gibi Arapça hakim kılınmasında da nice ilâhî hikmetler vardır. Kur'ân, başka bir dil ile indirilseydi, Peygamberin içlerinde bulunduğu ve ilk önce hitap edeceği kavmi anlamayacak, "Fussilet Sûresi"nde geleceği şekilde "Âyetleri uzun uzadıya açıklansaydı ya, Araba yabancı dil mi?" (Fussilet, 24/44) demeye hakları olacak ve diğer kavimlere tebliğ etmek ve umumîleştirmek için ilk neşredenler yetişmeyecek ve bundan dolayı hiçbir topluluk hakkında Allah'ın kesin delili gerçekleşmeyecekti. Ve eğer bütün dillerle indirilseydi de Arapçası gibi birçok Kur'ân bulunsaydı böyle bir mucize büsbütün zararlı ve tevhid hikmetine aykırı olurdu, kavimler arasında kavga ve anlaşmazlığı azaltacak yerde çoğaltır, birleştirecek yerde dağıtırdı.

Çünkü her biri yalnız kendi dilini esas ve hakim tanıtması gerekecek ve aralarında hakim ve furkan (hakkı batıldan ayıran) bir kitap bulunmamış olacaktı. Hem bu sayının artması, terceme ihtiyacından kurtarmayacak, her topluluk kendi dilindeki Kur'ân ile diğerlerinin birbirine uygun olup olmadığını anlamak ihtiyacında bulunacak ve bundan dolayı sayıları ne kadar çoksa terceme ihtiyacı da o oranda artacak ve bir çevirmenin bütün dilleri bilmesi gerekecek ve dayanılmaz bir şeyi teklif etmek durumunu alacaktı.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ-2

S.A. ARKADAŞLAR
BUGÜN İLK SORUYU BEN SORAYIM İNŞAALLAH.

"Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak olan yoktur; her neyi de kısar-tutarsa, artık onu da ondan sonra salıverecek olan yoktur. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."BU AYETİ KERİME HANGİ SUREMİZDE GEÇMEKTEDİR.
K.S.EO.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt