Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an-i Kerimde Mü'minlerin 100 Vasfi (1 Kullanıcı)

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
63
selamün aleyküm kardeşim ALLAH senden razı olsun eline kolune emeğine sağlık cok güzel bir konu gerçekten bütün bunları yapabiliyorsak ne mutlu bize
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
96. Mü’min, mü’min olmayanları dost ve sırdaş edinmez. Onların, Müslümanların hayrını istemediklerini, bilakis kötülüklerini arzu ettiklerini bilir. (Al-i İmran 3/118) Kafirleri dost edinmez. (Nisa 4/144) Yahudi ve Hıristiyanları da dost edinmez; onların birbirlerinin dostu olduğunun farkındadır. (Maide 51, 57)
97. Mü’min, kendisiyle savaşan kafirlerle Allah yolunda savaşır, fakat aşırıya kaçmaz. (Bakara 2/190) Düşmana karşı dâima hazırlıklı olur, düşmanı korkutucu ve caydırıcı güç ve savaş gereçleri hazırlar (Enfâl 8/60; Nisâ 4/71).

98. Savaşa karar verilip başlandığı zaman mü’min bütün gücüyle savaşır, canını Allah yolunda seve seve vermekten çekinmez. Korkaklık göstermez. Gerçek mümin, din, can, vatan, nâmus gibi yüce değerleri korumak uğruna malını ve canını fedâ etmeyi göze alabilen kimsedir. (Tevbe 9/111; Saff 61/11) (Buhârî, Cihâd, 112; Müslim, Cihâd, 20)
99. Mü’min, Allah yolunda savaşıp şehid olmayı arzu eder. Şehitlere Allah’ın büyük nimetler hazırladığını, onların bizim farkında olmadığımız bir hayatla yaşamaya devam ettiklerini bilir (Bakara 2/154; Al-i İmran 3/169-171)...............Allahcc yar ve yardımcın olsun kardeşimiz...
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
96. Mü’min, mü’min olmayanları dost ve sırdaş edinmez. Onların, Müslümanların hayrını istemediklerini, bilakis kötülüklerini arzu ettiklerini bilir. (Al-i İmran 3/118) Kafirleri dost edinmez. (Nisa 4/144) Yahudi ve Hıristiyanları da dost edinmez; onların birbirlerinin dostu olduğunun farkındadır. (Maide 51, 57)
97. Mü’min, kendisiyle savaşan kafirlerle Allah yolunda savaşır, fakat aşırıya kaçmaz. (Bakara 2/190) Düşmana karşı dâima hazırlıklı olur, düşmanı korkutucu ve caydırıcı güç ve savaş gereçleri hazırlar (Enfâl 8/60; Nisâ 4/71).
98. Savaşa karar verilip başlandığı zaman mü’min bütün gücüyle savaşır, canını Allah yolunda seve seve vermekten çekinmez. Korkaklık göstermez. Gerçek mümin, din, can, vatan, nâmus gibi yüce değerleri korumak uğruna malını ve canını fedâ etmeyi göze alabilen kimsedir. (Tevbe 9/111; Saff 61/11) (Buhârî, Cihâd, 112; Müslim, Cihâd, 20)
99. Mü’min, Allah yolunda savaşıp şehid olmayı arzu eder. Şehitlere Allah’ın büyük nimetler hazırladığını, onların bizim farkında olmadığımız bir hayatla yaşamaya devam ettiklerini bilir (Bakara 2/154; Al-i İmran 3/169-171)...............Allahcc yar ve yardımcın olsun kardeşimiz...


SELAMÜN ALEYKÜM ALLAH RAZI OLSUN İNŞAALLAH.SELAM VE DUA iLE
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
43. Ancak mümin, gerektiği durumlarda Allah’ın kısas emrinin yerine getirilmesine yardımcı olur. Bir insanı haksız yere öldüreni öldürmenin, yaralayanı yaralamanın insanın hayat ve dokunulmazlık haklarına saygının gereği olduğu şuuruyla hareket eder. (Bakara 2/178; Mâide 5/45)

Selamun aleykum bülent abi okurken gözlerim acıdı:)Çok sindirerek okuymadım gerçi.Hakkınızı helal edin.Ama hepsini okudum yukarıdaki meseleyi tam anlayamadımda..Biri haksız yere birini öldürdümü onuda öldürmekmi gerekli??..Dua ile
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
43. Ancak mümin, gerektiği durumlarda Allah’ın kısas emrinin yerine getirilmesine yardımcı olur. Bir insanı haksız yere öldüreni öldürmenin, yaralayanı yaralamanın insanın hayat ve dokunulmazlık haklarına saygının gereği olduğu şuuruyla hareket eder. (Bakara 2/178; Mâide 5/45)

Selamun aleykum bülent abi okurken gözlerim acıdı:)Çok sindirerek okuymadım gerçi.Hakkınızı helal edin.Ama hepsini okudum yukarıdaki meseleyi tam anlayamadımda..Biri haksız yere birini öldürdümü onuda öldürmekmi gerekli??..Dua ile

SELAMÜN ALEYKÜM NEVİN KARDEŞİM ŞERİAT HÜKÜMLERİNE GÖRE HAKSIZ OLARAK BİR İNSANI ÖLDÜREN KİŞİNİN CEZASI İDAMDIR.BU ŞERİAT İLE YÖNETİLEN ÜLKELERDE HALA GEÇERLİ,LİĞİNİ KORUMAKTADIR.FAKAT BİZİM ÜLKEMİZDE İDAM KALDIRILMIŞTIR.BU KONU İLE TEFSİR ALİMLERİNİN YAZILARINI OKUMAK DAHA SAĞLIKLI OLACAKTIR ELBETTE.SELAM VE DUA iLE KALIN
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
43. Ancak mümin, gerektiği durumlarda Allah’ın kısas emrinin yerine getirilmesine yardımcı olur. Bir insanı haksız yere öldüreni öldürmenin, yaralayanı yaralamanın insanın hayat ve dokunulmazlık haklarına saygının gereği olduğu şuuruyla hareket eder. (Bakara 2/178; Mâide 5/45)

Selamun aleykum bülent abi okurken gözlerim acıdı:)Çok sindirerek okuymadım gerçi.Hakkınızı helal edin.Ama hepsini okudum yukarıdaki meseleyi tam anlayamadımda..Biri haksız yere birini öldürdümü onuda öldürmekmi gerekli??..Dua ile


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İşte bu şekilde kısas uygulamak, ümmete ve imama farzdır. İmamın kendisi de haksız yere birini öldürürse, o da bu hükümden müstesna değildir. O da aynı şekilde kısas edilir. İslâm yurdunda gerek müslümanların ve gerekse andlaşma ile duran gayr-i müslimlerin yaşama hakları, böyle eşit olarak saygın ve canları, eşit olarak suçsuz ve korunmuştur. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şimdi buna kasten tecavüz eden katile kısas yapılması, adam öldürmenin asıl gereği olarak yazıldığı anlaşıldıktan sonra; herhangi bir katil için öldürülenin kardeşi tarafından küçük bir şey bağışlanmış bulunursa, kısas hemen düşer de, iş artık o katil hakkında öldürülenin velisi tarafından, akıl ve din açısından örf haline gelmiş olan iyiliğe tabi olmak, katil tarafından da örfte belirlenen miktarı, öldürülenin velisi olan kardeşine güzellikle ödemek hususlarından ibaret kalır. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Eğer af, hürde diyet, kölede kıymet gibi az veya çok mal üzerine bir şart ileri sürülmeksizin mutlak olarak meydana gelmiş ise varisin, bu iyiliğe kayıtsız şartsız uyması ve affa karşılık diyet ve benzeri bir şey istemeye kalkmaması gerekir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Eğer tamamen veya kısmen diyet ve kıymet, yahut diğer bir mal verilmek şartıyla anlaşma tarzında bir af ise, katilin de bunu kabul edip, güzellikle ödemesi gerekir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Nefsin, canın parçalanması mümkün olmadığından, isterse bir kılının veya binde birinin affı gibi en küçük bir af bile tamamını affetmektir. Yine aynı şekilde varislerden birinin affı, hepsinin affıdır. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Burada "kardeşinden" ifadesindeki kardeşten maksat, "Her kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki vermişizdir. Ama o da kısas yoluyla öldürülmede aşırı gitmesin." (İsrâ, 17/33) âyeti gereğince öldürülenin varisi olan velisidir. Katilin hasmı olan, bu öldürülenin velisi burada katilin kardeşi olmakla vasıflandırılmıştır ki, bu kardeşlikten maksat, din veya vatan kardeşliğidir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bundan dolayı bu vasıflandırmada, İslâm yurdu içinde bulunan hür veya köle, erkek veya kadın, müslüman veya müslümanların himayesinde bulunan gayr-i müslim insanların hepsinin kanlarının, canlarının, yaşama haklarının kardeş gibi masum ve saygın bilinmesi lazım geleceğine ve bunların birbirini öldürmesinin, kardeşini öldürmek gibi kötü bir şey olduğuna işaret edilmektedir. Bununla beraber aynı zamanda öldürülenin velisini insanî, ahlakî ve ictimaî derin bir mânâ ile affa teşvik ve rağbet ettirmek için ifade buyurulmuştur. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Öldürülenin velisi tarafından, bilinen iyiliğe tabi olmak da," bu kardeşlik mânâsını takdir ederek affedecek olan, öldürülenin velisine, müsamaha ve affına karşılık isteklerinde sertlik göstermeyip, nihayet alışılagelen âdet çerçevesi içinde güzellikle diyet taleb etmesini tavsiye eder. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Katil tarafından o bilinen diyetin öldürülenin velisi olan kardeşine güzellikle verilmesi" de affedilen katili, bu affın ve kardeşlik takdirinin kıymetini bilerek, karşılığında borcunu zorluk çıkarmaksızın güzelce, ihsan karakteri içinde ödemeye mecbur etmektir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Af ve diyet hakkındaki bu hüküm, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bunun için, Bundan sonra her kim bu hüküm ve emirlere uymayarak haddini aşar, katil olmayanı öldürür veya affettikten ya da diyeti aldıktan sonra katili öldürürse, onun için acı veren bir azab vardır. Dünyada kısas edilir, ahirette cehennem ateşine atılır. Yani "size kısas farz kılındı" nassından da anlaşıldığı üzere adam öldürmede asıl hak ve gerekli olan aslî hüküm kısastır. Katilin bilmesi gerekir ki, öldürdüğü insan hür veya köle, erkek veya kadın kim olursa olsun, o da kendi gibi bir can ve saygın bir hayat hakkına sahip, ilâhi bir yapı idi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Hem Allah'ın hakkı, hem de kulun hakkı olan bu saygın ve masum yaşama hakkına saldırmak ve bu yapıyı öldürüp yıkmak; kanun, adalet ve dengenin gereği olan "bir kötülüğün cezası onun gibi bir kötülüktür." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif](Şûrâ, 42/40) hükmünce kendini de yaşama hakkından mahrum etmektir. Yaşama hakkına saldırı, hakkın yaşamasına saldırıdır. Bu ise saldırıdan korunmuş bulunduğu için, bunun ilk eserinin, saldırganın kendinde ortaya çıkması lazım gelir. Bu bakımdan adam öldürmenin hakkıyla verilecek asıl hükmü, kısas yoluyla katilin kendisini öldürmektir. Öldüren, öldürülmeyi hak etmiştir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kararlı bir şekilde düşünüldüğü zaman adam öldürmenin bundan başka hükmü ve gereği olmaması gerekir. Nitekim önceleri Tevrat'ta da yalnız kısas meşru kılınmıştı. Fakat hayatın aslı sırf Allah'ın ihsanı olduğu ve kısasta kul hakkından başka bir de Allah'ın hakkı bulunduğu cihetle Cenab-ı Allah, Muhammed ümmetine kısası yazarken, bir hafifletme ve rahmet olmak üzere af ve diyeti de meşru kılmıştır. Bu affı da, hak sahibi olan öldürülenin varisi ve velisinin eline vermiştir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kısasa göre bu meşruluğun katil hakkında ne kadar bir hafifletme ve rahmet olduğu, şüpheden uzaktır. Çünkü ondan kısası affetmek, yaşama hakkını iade ederek, yeniden diriltmek demektir. Bu aynı zamanda öldürülenin velisi hakkında da bir hafifletme ve rahmettir. Çünkü her ne olursa olsun, bir insan öldürmek, her gönlün ve özellikle iman ehlinin arzu edeceği, seve seve yapacağı bir şey değildir. Kısasın kendisi, düşünüldüğü zaman kendi nefsinde ağır bir hükümdür. Bununla beraber mutlak olarak af mecburiyeti de genellikle bu taraf hakkında kısastan daha ağır bir teklif olur. Kısasın, aslî bir hak olduğu bilinmedikçe affın mânâsı olmaz. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu bakımdan ne Tevrat'ta olduğu gibi yalnız kısasta, ne de İncil'de olduğu gibi yalnız afta ısrar edilmeyerek, duruma ve menfaatin gereğine göre, ikisinden birinin tatbikine imkan bırakılması için öldürülenin velisine bir seçim hakkı verilmiştir. Bundan başka, af karşılığı diyet ve benzeri gibi örfe göre malî bir karşılık almaya da meşru bir yol gösterilmiş bulunmaktadır. Bunun, her iki taraf hakkında da bir hafifletme ve aynı zamanda dünya ve ahiretle ilgili birçok faydaları içine alan ilâhî bir rahmet olduğunda da şüphe yoktur. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Affın, daha faziletli ve daha uygun olması, kısasın aslî hüküm olmasına engel değildir. Bu konuda öldürülenin velisine verilen seçme hakkı bile, aslî hükmün, kısas ile diyet arasında tereddütlü bulunan muhayyer bir vacib olmasını gerektirmez. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Çünkü önce "Kısas, size farz kılındı." buyurulmuş, sonra da af, "Her kim için bir af yapılırsa..." diye "fâ-i takîbiye" ile ifade edilmiş ve diyet üstü kapalı bir şekilde gösterilmiştir. Üçüncü olarak da bunun, bir hafifletme ve rahmet olduğu da ilave edilmiştir. O halde aftan önce kısasa karşılık diyetin sabit bir hükmü yoktur. Mutlak olarak affeden varisin, Şâfiî'nin dediği gibi diyet istemeye hakkı kalmaz. Ancak affetmeyen diğer varisler var ise, onlar diyet alabilirler. Yine aynı şekilde diyet veya diğer bir bedel karşılığı affeden varis de bunu alabilir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kısaca kısas, aslî bir hak ve ilk borçtur. Af ise bunun üzerine gerekebilecek bir fazilettir. Bu fazilet, ya tam olarak kayıtsız ve bedelsiz veyahut eksik olarak diyet ya da başka bir bedel karşılığında yapılır. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu şekilde kısas, aslî bir vacib olarak meşru olmasaydı, af bir fazilet değil, insanları öldürme cinayetini mübah bırakacak olan bir ihmal olurdu. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Daha doğrusu kısas, meşru olmasaydı, söylediğimiz gibi affın hiçbir mânâsı kalmazdı. Buna göre Tevrat'taki kısas borcunun icrası yürürlükte bulunmasaydı İncil'deki affın hiçbir mânası kalmazdı. Bu affın, insan öldürmeyi mübah kabul ettirecek bir cinayet şüphesi halini almaması için, İncil'in hükmünün, Tevrat'ın hükmü ile beraber düşünülmesi şartıyla meşru kabul edilmesi lazım gelir. Bu da affın, hıristiyanların zannettiği gibi bir vacib olamayacağını ispat eder. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İşte Kur'ân, bu gerçeği tesbit ederek kısası, öldürülen kimse için bir hak, kamu için aslî bir görev, affı da öldürülen kimsenin velisi için bir fazilet, "iyilik ve ödeme" kelimeleri altında diyet almayı da bir ruhsat olmak üzere meşru kılmıştır. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şu halde anlaşılıyor ki, af ve diyetin bir hafifletme, bir rahmet olabilmesi, kısasın aslî bir vacib olarak meşru bir şekilde devamına bağlıdır. Buna göre "Madem ki af bir rahmet ve fazilettir, o halde kısasın büsbütün neshi ve kaldırılması ile yalnız affın vacib kılınması, daha fazla bir rahmet olurdu." gibi bir soru mümkün değildir. Böyle bir düşünce ile İncil'in hükmünün, Kur'ân'ın hükmünden daha ahlâki olduğu zannedilmemelidir. Çünkü affın ahlâkî oluşu, kısasın aslî bir hak olarak meşruluğunun devamına bağlıdır. [/FONT]
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Rabbim Kuran a uygun yaşamayı ,hakiki bir müslüman olmayı hepimize bnasip etsin inşallah
selam ve dua ile...
 

Cihat-82

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ara 2009
Mesajlar
232
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Rabbim Kuran a uygun yaşamayı ,hakiki bir müslüman olmayı hepimize bnasip etsin inşallah
selam ve dua ile...


Amin. Sevgili kardeşim temennilerine katılmamak elde değil.

Allah, hakiki bir müslüman olma yolunda ilerlemeye çalışan biz aciz kullarının önündeki engelleri kaldırsın inşallah.

Konuyu açan kardeşimizden de Allah razı olsun.
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
Rabbim Kuran a uygun yaşamayı ,hakiki bir müslüman olmayı hepimize bnasip etsin inşallah
selam ve dua ile...

Amin. Sevgili kardeşim temennilerine katılmamak elde değil.

Allah, hakiki bir müslüman olma yolunda ilerlemeye çalışan biz aciz kullarının önündeki engelleri kaldırsın inşallah.

Konuyu açan kardeşimizden de Allah razı olsun.

SELAMÜN ALEYKÜM PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN ALLAH RAZI OLSUN İNŞAALLAH.ALLAH CÜMLEMİZE KUR'AN NIN GÖSTERDİĞİ YOLDA GİDEN.VASIFLARI İLE ÖRNEK BİRER MÜSLÜMAN OLAN KULLARINDAN EYLESİN SELAM VE DUA iLE
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamünaleyküm kardeşim
Rabbim razı olsun çok faydalı bir paylaşım emeğine sağlık..

Bülent kardeşim benim naçizane bir önerim olacak , konularda yazıların puntolarını biraz daha küçük kullanırsak hem okunması açısından hem de sayfanın görüntüsü bakımından daha iyi olacağını düşünüyorum..
Ben kendi şahsıma konuşuyorum çok büyük yazıları okumakta küçük yazılardan daha çok zorluk çekiyorum..

Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile...
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
Selamünaleyküm kardeşim
Rabbim razı olsun çok faydalı bir paylaşım emeğine sağlık..

Bülent kardeşim benim naçizane bir önerim olacak , konularda yazıların puntolarını biraz daha küçük kullanırsak hem okunması açısından hem de sayfanın görüntüsü bakımından daha iyi olacağını düşünüyorum..
Ben kendi şahsıma konuşuyorum çok büyük yazıları okumakta küçük yazılardan daha çok zorluk çekiyorum..

Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile...
VE ALEYKÜM SELAM GÜLSENGÜL KARDEŞİM.ALLAH SİZDENDE RAZI OLSUN İNŞAALLAH.YAZILARIMDA BÜYÜK PUNTO SEÇMEMEMİN SEBEBİ YAZI DİKKAT ÇEKSİN DİYE ALGILANMASIN.BİLAKİS İNSANLARIN BİLGİSAYARA ÇOK BAKTIĞINI DÜŞÜNEREKTEN GÖZLERİNİ YORUP HAK ALMAMAK İÇİN TERCİH EDİYORUM.BU KONUDAKİ KENDİ ŞAHSİ DÜŞÜNCEM GÖZLERİ İYİ GÖREN HER İNSAN BU YAZILARI OKUYABİLİR.AMA GÖZ PROBLEMİ OLAN VYA YAŞLI BİR İNSAN OKUMAKTA ZORLUK ÇEKEBİLİR.VEYA GÖZ YORGUNLUĞU OLAN İNSANDA ZORLUK ÇEKEBİLİR DÜŞÜNCESİ İLE BU ŞEKİLDE DAVRANIYORUM.EĞER YANILGIM VARSA DÜŞÜNCELERİMDE HATALI İSEM ELBETTE YAZIM ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİRİM.SELAM VE DUA iLE
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
27
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Okunması ve kesinlikle uyulması gereken bir konu,
emeğinize yüreğinize sağlık.
Rabbim yolundan ayırmasın.
Selametle kalın.
 

hanife deniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
4,279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Bursa
Allah Razı olsun,ecrini kat kat versin inş.İnş.Rabbim cümlemizi tüm bu vasıfları taşıyanlardan eylesin.
Selam ve Dua ile
 

beyazkus58

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Eki 2011
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Selamün Aleküm. Sevgili Kardasim Bayagi uzun bir calisma yapmissin ,Emegine ve Temiz niyetine saglik.

Hepimizin evde bir dis fircasi olduguna eminim,Ama nedense cogunlukla Bu fircayi kullanmak istemeyiz,Cenabi Rabbil Alemiyn hepimize bir Akil(Beyin) vermistir. Ama nedense Kimimiz bu emaneti geregi gibi Kullanmamakta israr ederiz.

Mü`minlere Zor yoktur,Onlarin en büyük yardimcilari Onlari yoktan var eden Rableri olduguna emin ve inanmislardir.Eger Islamdaki Tarikatlarin gercegine inerseniz,Bütün Tarikatlar 4 kapidan bahsederler.
1-Seriat,
2-Tarikat,
3-Marifet,
4-Sirri Hakikat, Yunus emreyi iyi inceleyin.?
Mü`mün olmak isteyenlerinde iki secenegi vardir,Ya Varlik kapisina Kul olur,Bu Dünyayi ister. Yada Yokluk Kapisina Kul olur Ahiretin Güzelliklerini secer,Rabbin Rizasini kazanir,Cennetü Alaya yolcu olur,Dünyaligi secenlerin sonu Malüm, özlemle bekleyeni Cehennemdir. Secim Biz Rabbin kullarin,Isteyen istedigini secme hakkina sahiptir.Kolay gelsin.....!!!
 

SHAHADAT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2012
Mesajlar
148
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web Sitesi
www.shahadat.net

Mü’min temizdir. Hem bedeni hem ruhu temizdir. Temizlik onun ayrılmaz vasfıdır. Çünkü Allah’ın temizliğe dikkat eden ve çok çok temizlenen kimseleri sevdiğini bilir.
(Bakara 2/222)
 

can-dan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
68
Yüce Allah'ım sizden sonsuz razı olsun Sevgili BULENT TUNALI kardeşim.Ne güzel bir derleme ve ne güzel paylaşım .Ben de Kur'an'dan ayetler üzerine çalışıyorum .Burada yazdıklarınızı da çalışmalarıma eklemek istiyorum müsaade ederseniz.Yüreğimden geçenlere kelimeler yetmiyor şu anda.Ne güzel bir siteye gelmişim .Ne güzel insanlar arasındayım....Hepimizin de SEVDİĞİ AYNI..NE GÜZEL O'NU SEVMEK.NE GÜZEL O'NU SEVENLERLE OLMAK... NE GÜZEL O'NU SEVENLERİ SEVMEK...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Allah’ın mümin kulları için en önemli farz ibadeti İslam’ı tebliğ etmektir. Kişi namaz kılabilir, oruç tutabilir, zekat verebilir, arkadaş ortamlarında Allah’ı anabilir, Kuran okuyabilir… Ancak diğer insanların da Allah’ı tanıması, sevmesi, O’ndan sakınarak yaşaması için çaba sarfetmiyorsa ve İslam’a karşı olan felsefe ve akımlarla mücadele etmiyorsa, en büyük farz ibadeti olan tebliği yerine getirmemiş olur.
Müminler için tüm ayetler, istisnasız yerine getirilmesi gereken kesin emirlerdir. En büyük farz olan tebliğ ibadetinin nasıl yapılacağı konusundaki yöntemler de, Kuran’daki kıssalarda açıkça anlatılmıştır. Ancak burada tebliğ yöntemlerinden değil, Kuran’a göre tebliğ ibadetinin önemi ve önceliği konusundan bahsetmek istiyorum.
Peygamberlerin hayatına baktığımızda, ırk, dil, din, cinsiyet ayırmaksızın herkese tebliğ yaptıklarını görürüz. Bir kısım insan kitap ehline, dinsizlere ya da kadınlara tebliğ yapılmaz der. Ancak savundukları bu konu, dinleri konusunda kendi gevşekliklerine bir kılıf uydurmaktan başka birşey değildir. Çünkü tüm peygamberler İslam’ı yaymak için kitap ehline de, firavun gibi azılı bir ateiste de, Sebe Melikesi Belkıs gibi bir bayana da tebliğ yapmışlardır.
Allah Nur Suresi 55. ayette, İslam’ı dünyaya hakim edeceğini müjdelemiştir. Şu ana kadar İslam tüm dünyaya hakim olmadığına göre, içinde olduğumuz ahir zamanda bu müjde gerçekleşecek demektir. (Allah en doğrusunu bilir) Herkes evinde oturup sadece namaz kılar, yılda bir ay oruç tutar, arada da fakir doyurup geri kalan zamanını tv karşısında, hafta sonları piknikte, yazın tatilde…. geçirirse bu, kişinin kendi nefsine yaptığı büyük bir zulüm olur.
Ortalama 60-70 yıl süren yaşamımızın yarısının uykuda, büyük bir kısmının da yıkanmak, tuvalete gitmek, yemek yemek gibi eksikliklerimizi gidermek için geçtiğini düşünürsek, geriye Allah’ı razı edebileceğimiz 4-5 yıl gibi kısa bir zaman kaldığını görürüz. Bu 4-5 yıllık süreyi de içinde hiç Allah rızası barındırmayan, sadece nefsi tatmin etmeye yönelik keyfi eylemlerle geçiriyorsa insan, kendini güzel iş yapmakta sanırken, yapıp ettiklerinin de boşa gittiğini farkedemeyebilir.
“Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.” (Kehf Suresi, 104)
Allah’a inandığını söyleyen pek çok insana rastlarız hergün. Ancak inandığı Rab’binin dininden ve Kitabı olan Kuran’dan habersizdir çoğu. Hapisaneler Allah’a inanıyorum diyen hırsızlar, katiller, tecavüzcülerle doludur. Bu kişilerin çoğu yüzeysel bir bakışla dine bakarlar. Dilleri Allah’ın varlığına inandığını söylerken kalpleri bunu tasdik etmez. Allah’ın büyüklüğünü, gücünü, ölüm ve ahireti kavrayamadıkları ve üzerinde düşünmedikleri için kolaylıkla kötülüklere bulaşabilirler.
Çevremizde bulunan bu kişilerin işlediği her suçtan bir anlamda bizlerde sorumlu oluruz. En büyük ibadet olan tebliği yerine getirmiş olsak, Allah’ın büyüklüğünün kavranmasına vesile olacak olan iman hakikatlerini, Kuran mucizlerini gece gündüz her ortamda anlatsak, insanları güzel ahlaka teşvik etsek elbette artan bu vahşet haberleri de zamanla yok olup gidecektir.
Kuran’ın geneline baktığınızda aynı konuların çok kere tekrar edildiğini görürsünüz. İslam’ı tebliğde tekrar ve telkin çok önemlidir. Bir konu farklı şekillerde defalarca anlatılabilir. İnsanların şuuru şeytani sistemin telkinleri ile o kadar kapanmıştır ki; bu kirliliğin açılması zaman alabilir. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığı şeytanın telkinlerinden biridir. Bu zihniyette olan insan evinde çoluğu cocuğu ile rahatsa, ticari işleri de yolunda ise, rahatını kaçıracak konulara girmek istemez. Mesela İslam’ı gece gündüz tebliğ etmesi, ihtiyacından arta kalan malının tümünü Allah’ın dinini yaymak için kullanması, Rab’binin nimetini durmaksızın anlatması gerektiği emredilen ayetler hatırlatıldığında nedense duymazdan gelir. Çünkü bu ayetleri yerine getirecek olursa, nefsinin isteklerine engel olması gerekecek, bu da ona zor gelecektir.
Ama aynı kişiler, evde pijama mücahitliği yaparken, İslam’ı gece gündüz tebliğ eden, hayatını Allah’a adamış, bu uğrurda nefsinin tüm istek ve tutkularını arkada bırakmış, maddi manevi tüm imkanları ile küfre karşı dünya çapında mücadele veren insanlara dil uzatmayı da en büyük ibadet sayarlar. Hapisaneler dolup taşmış, ‘İslam ülkeleri küfrün zulmüne uğruyormuş, medya şeytanın elinde oyuncak olmuş’ umurlarında bile olmaz. Böyle müşrik ve münafık karakterlerinin de ifşa edilmesi ve Kuran’la bu kişilere karşı mücadele verilmesi, onların da Kuran’a davet edilmesi çok acil ve önemli bir konudur. Çünkü iman etmemiş insanların çoğu Kuran ahlakından uzak, hurafeleri din diye yaşayan ve kendisini dindar zanneden yobaz güruhun yaşadığını İslam zannederek dinden uzaklaşmışlardır.
İslam’ın kolaylık dini olduğu, sevgi ve barışı esas aldığı, temizliği, kaliteyi, görgü, bilgi ve bilimi emrettiği her ortamda anlatılmalı ve gösterilmelidir. İnsanları terslemek yerine sözün en güzel olanı ile hitap edilmelidir. Ayette Rab’bimizin bildirdiği üzere tebliğ yapılan kişiye nefsine yönelik güzel ve etkileyici sözler söylenmelidir. Tebliğ yapan kişi ayaklı Kuran gibi olmalıdır. Her tavrı, eylemi veya sözü ile güzel ahlakı insanlara tebliğ etmelidir. Bunu üç kişi yapar, derken beş olur, derken on… Bir de bakarsınız ki Kuran ahlakı tüm dünyaya yayılmış.
Sizlerin bu şerefli ibadeti yapmak için engeliniz nedir? Unutmayın, engel olarak sunacağınız herşey, şeytanın dosdoğru yolunuza kurduğu tuzaklardan başka birşey değil. İster şeytanın eğri yolunu tercih edersiniz, isterseniz de Allah’ın dosdoğru yolunu. Ama bilin ki bir orda iki burda olmaz. Ecir fırsatlarının bol olduğu bu muhteşem dönemde ister üçlü koltuğunuzda uzanıp dizileri izlerken uyuyun, ister İslam’ı tebliğ edip uyanın ve uyandırın. Tercih sizin. Ahirette uyandığınızda çok geç olabilir. İnşaAllah…
 

can-dan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 May 2011
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
68
Allah razı olsun ,Allah'ım sonsuz razı olsun Sevgili Gül Berra..Paylaşımınız çok aydınlatıcı.Allah'ım cümle yarattıklarını da de anlayabilenlerden ve uyabilenlerden eylesin inşaALlah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt