Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kuran bilgimiz ne durumda (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Kuran, Cenab- Hakın Cebrâil (as) vâsıtasıyla Efendimiz’e toplam 23 senede Arapça olarak indirdiği, bize kadar ilk nâzil olduğu şekilde tevâtürle, yani yalan söylemeleri mümkün olmayan üstün vasıflı insanların ortak rivayetleriyle gelen ve mushaflarda yazılı olup, okunması ile ibâdet edilen, hiçbir kimsenin bir benzerini getiremediği ve getiremeyeceği son ilâhî kitaptır.



Sûre nedir?

Kuranın ayrıldığı 114 bölümden her birine sûre denir. Kuranı Kerim, Fatiha sûresiyle başlar, Nas sûresiyle son bulur. Ayrıca Mekke döneminde inen sûrelere Mekkî, Medine döneminde inen sûrelere ise Medenî sûreler denilir.

Vahiy kâtipliği nedir?

Vahiyleri yazıya geçiren, Efendimiz’in devamlı yanında bulunan kişilere vahiy kâtibi denir. Sayıları 42 ye kadar yükselen kâtiplerden bazıları şunlardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Zeyd b. Sabit.

Hafız nedir?

Kuranın tamamını ezberleyen kimselere hâfız denir.

Hatim nedir?

Hatim, mühürlemek, sona erdirmek ve bitirmek anlamlarına gelmektedir. Terim olarak ise Kuranı sonuna kadar okuyup bitirmek demektir. Bir kimsenin Kuranı Kerimi hatmetmesi demek, Kur’an’daki 114 sûrenin tamamını okuyup bitirmesi demektir. Hatim, Kuranı yüzünden okumak suretiyle yapılabileceği gibi ezberden okunarak da yapılabilir.

Mukâbele nedir?

Ramazanlarda Efendimiz, Cebrail (as) ile o zamana kadar mevcut vahiy metinlerini karşılıklı okuyorlardı. Efendimiz, son Ramazan’ında ise Cebrail’le (as) Kuranı iki defa mukâbele ettiklerini bildirdi. O zamandan beri Ramazan aylarında Kur’an mukâbele halinde (karşılıklı) olarak okunmaktadır.

Kaç senede nâzil oldu?

Miladi 610 senesinde inmeye başlayan Kuran, yaklaşık 23 yıl sonra Miladi 632 senesinde inen Maide Sûresinin üçüncü ayeti olan, Bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. ayeti kerimesi ile tamamlandı.

Kitap haline getirilmesi

Kuran, Efendimizin (sas) sağlığında kitap haline getirilemedi. Hz. Ebu Bekir bu iş için vahiy katiplerinden hâfız Hz. Zeyd bin Sabiti görevlendirdi. Miladi 633 yılında Kuran yazılı bir kitap haline getirildi. Hz. Osman zamanında da çoğaltıldı.

Kuran dinliyor muyuz?

Kuranı okumak kadar dinlemek de önemlidir. Kuranı Kerimi hem okuma hem de dinleme mevzuunda değişik seviyeler, farklı duyuş ve hissedişler vardır. Hak rızasına ulaştıracak bir okumada, okuyan insan her şeyi nazarından silip sadece Allaha müteveccih olmalı; dinleyenler de, ses ve nağme kime ait olursa olsun, Kur’an’ın kendisini, İlahi kelamın mana ve muhtevasını dinlemeye çalışmalıdır. Okunan, Allah’ın kelamıdır; onu ruhanîler de dinler, melekler de. Kuranı istenen seviyede dinleyebilmek için de, okuyan kim olursa olsun, önce onu zihnen ortadan kaldırmak ve tamamıyla okunan ayetlere, Allah’ın kelamına yönelmek gerekir.

Latin harfleriyle olsa olmaz mı?

Sadece Arapçasını öğrenene kadar okunuşu Latin harfleriyle yazılmış olanı okumakta çok mahzur görülmese de bir müslümana yakışan orijinalini öğrenmektir. Çünkü dünyadaki birçok dilde olduğu gibi Arapçada da sesi birbirine benzeyen bazı harfler vardır. Bunlar doğru telaffuz edilmediğinde anlam değişmekte, hatta bazı durumlarda kişinin dindeki konumunu bile zora sokmaktadır. Bu açıdan Cenab-ı Hakkın hoşnut olacağı şey orijinalini öğrenmektir. Zaten en fazla bir hafta sürecek ve ahirette bizim yoldaşımız olacak bir eğitimi gözümüzde büyütmenin pek fazla anlamı yoktur.

Kuran her derde şifadır

Arşı azamdan gelen Kuranın mübarek ilahi hitabı o kadar feyizlidir ki bir Asâyı Mûsa (as) gibi vurulduğu yerden oluk oluk nur, oluk oluk hidayet fışkırmaktadır. Tarihte hangi toplumda, hangi insanda bir meziyet bir kabiliyet bir zindelik varsa hep Kuranîdir. Hep onun apaçık dehlizlerden ulaşan ışığıdır, nurudur.

Cehaletin son noktasına ulaşmış bedevileri aleme muallim kılan, çocuklarını diri diri toprağa gömenleri bir şefkat abidesi eyleyen, söz sultanı olduklarını iddia edenleri kapıkulu yapan, kendi elleriyle yapıp ardından taptıkları putlardan onları halas eden yine Kur’an’dır. O sadece Arabistandaki çöllere hayat vermekle kalmamış tüm alemi bir Nili mübarek gibi ihya etmiş. O çöldeki bir serap olmamış. Görenleri, duyanları yanına koşturan berrak bir ırmak gibi kaynağı Mekkeden tüm dünyayı dolaşmış.

İslamiyeti insanların ruhuna, hissiyatına, düşüncesine nakış nakış işleyen bir Nuru ezelidir. Onu dinleyelim! O nur ile nurlanalım.

Kuran öğrenmemiz şart mı?

Kuran, bizi cennete ulaştırıp, cehennemden koruyan merhamet ve şefkat dolu bir kitaptır. Asla zatını kavrayamayacağımız ama isim ve sıfatların tecellilerini kâinatta mutlaka bulmamız gereken Yüce Allahımızın bizi muhatap kabul edip bir mektup göndermesi eşsiz bir güzelliktir. Kuranı okurken, insan bir nokta gelir ki, Cenabı Hakla konuşur gibi olur. Ayetler bizzat ona ait olduğu için ağızdan çıkan her kelime Onun emir, müjde ve yasaklarının yeniden canlanmasına vesile olur. Her bir kelimeye karşılık olarak yaratılan güzel ruhlar ve melekler hadislerin ifadesiyle kıyamete kadar o güzel kelimeyi zikreder ve sahibine sürekli sevap yazılır. Şart mı? sorusunu daha rahat anlayabilmek için şöyle de sormak mümkün: Gurbettesiniz ve annenizden size mektup gelmiş. Okumanız şart mı?Bir sınava hazırlanıyorsunuz ve birisi size o sınavla ilgili en önemli kaynak kitabı göndermiş. Canım başkası okusun!der misiniz?

Âlemlerin Rabbi olan Allah, bir lütuf eseri olarak kullarıyla konuşmuş ve onlara kitaplar göndermiş. O da yetmemiş izah etmesi ve yaşantısıyla da bire bir örnek olması için peygamberler göndermiş. Bazı vaatlerde ve uyarılarda bulunmuş, tâ ki insanoğlu imtihanını başarıyla verebilsin. Kekeleyerek, çat pat” da olsa Kuran okumaktan vaz geçmeyelim.

Kuranın kalbi: Ayetül-Kürsî

Bakara Suresinin 255. ayeti, ayette geçen kürsî tabirinden dolayı bu ismi almıştır. Kuranı Kerimin bütünü içinde ayrı bir fazîleti olan bu ayet hakkında Resulullahtan bazı hadisler nakledilmiştir. Muhammed b. İsâdan nakledildiğine göre İbnül-Aska şöyle der: Adamın biri Hz. Peygamber’e gelip Kur’an’ın en faziletli ayeti hangisidir?” diye sordu. Resulullah (sas) şöyle buyurdu: Âllâhu lâ ilâhe illâ huvel-Hayyul-Kayyûm. (Müslim, Müsafirîn, 258). Başka bir hadiste de: Kuranın en faziletli ayeti Bakara Suresi’ndeki Âyetül-Kürsîdir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman Şeytan oradan uzaklaşır. (Tirmizî, Fedâilül-Kuran, 2) Resulullah (sas) bir defa Kabın oğlu Ubey’e, ezberinde olan ayetlerden hangisinin daha yüce olduğunu sormuş, Allah ve Resulü daha iyi bilir.” cevabını alınca, soruyu tekrar etmiş, bunun üzerine Ubey, bildiği en yüce ayetin Âllâh’u lâ ilâhe illâ huvel-Hayyul-Kayyûm. olduğunu söylemiştir. Resulullah (sas) aldığı cevaptan memnun olarak Ubey’in göğsüne vurarak Ey Ebû Münzir! İlim sana kutlu olsun buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Vitr, 17) Ayrıca Hz. Peygamber (sas) Âyetül-Kürsî Kur’an âyetlerinin şahıdır. buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilül-Kuran, 2)

Bu ayeti kerîmede Cenâb- Allahın yüceliği, sıfatları, kâinatta meydana gelen büyük olayların tamamen O’nun iradesi doğrultusunda vukû bulduğu, Onun isteği ve izni olmadan hiçbir kimsenin başkasına şefaat edemeyeceği anlatılmaktadır.Yazar: ALİ DEMİREL
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
48
S.a. Kardeşim.Rabbım razı olsun sizlerden,güzel bir paylaşımda bulunmuşsunuz,sağolun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt