mustafa_xtar
Kayıtlı Kullanıcı
Tevbede sebat etmedikçe ve günahları terk etmedikçe ilâhi yardımı ummak doğru olmaz. Allahın rahmet, bereket ve inayeti sonsuzdur ama hesabı ve azabı da şiddetlidir.
Kâmil bir tevbe için büyük günahları terketmek lazım geldiği gibi, küçük günahları da terk etmelidir ve günahların hem zahirde hem de bâtında terki gerekir. Hırs, haset, kötü zan, Ümmet-i Muhammede karşı kin ve nefret gibi içten işlenen günahları, dıştan işlenen günahlar gibi terk etmedikçe insan günahtan kurtulmuş olamaz.
Allah Tealâ: Eğer siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, diğer kusurlarınızı örter, sizi üstün, seçkin bir yere koyarız. (Nisa, 31) buyuruyor.
İbn Hacer Heytemî k.s. Hazretleri, Büyük Günahlar isimli iki ciltlik eserinde dört yüz küsur günah-ı kebairi bildirmiş, hükümlerini arzetmiştir. Küçük günahlar da küçük diyerek fütursuzca işlenirse, büyük günahların vebali içine düşülür.
Rasululah s.a.v. Efendimiz, ashabıyla (Allah onlardan razı olsun) bir vadiye geldi. Ashabına odun toplamalarını söyledi. Oysa görünürde odun yoktu. Ashap, çalı-çırpı dışında çevrede odun göremediklerini söylediler. Rasulullah s.a.v.: Ele geçirdiklerinizi küçük görmeyin, bir kimse üst üste bir şeyler bulup biriktirirken bunların büyüyüp gittiğini görür. buyurduktan sonra şöyle devam etti:
Hayır ve şer cinsi küçük şeyleri de böyle görmelisiniz. Küçük günah küçük günaha, büyük günah büyük günaha katılır. Hayır hayıra, şer de şerre katılıp, bunlar bir araya geldiği zaman büyür, gider. Tek başına olduğu gibi küçük kalmaz.
Şu halde bu çok önemli bir emr-i rabbanîdir.
Onun için İki Cihan Serveri s.a.v. buyurmuştur ki:
Mümin bir kul, işlediği günahı üzerine yıkılacak bir dağ gibi görür, münafık ise bir sinek gibi görür. Günahın küçüklüğüne büyüklüğüne bakmayıp, kime karşı işlendiğine bakmak lazım gelir.
Eğer işlenen günahın kime karşı işlendiği düşünülmez de herkes anlayışına, dünyadaki yaşayışına uyarak çirkin ameller işlerse, başımıza birbirini takip eden bela, musibet ve hastalıklar çöker. Bunun için Kuranda buyurulmuştur ki:
Sizin başınıza gelen belalar kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır.
İnsanın başına hayır gelirse Allahın rahmetinden, şer gelirse nefsinden, şeytandan, dünyadan olduğu bilinmelidir.
Musibetlere düşen kimse bu musibetleri dünyevî sebeplerle izah edemez. Eğer yakîn sahibi ve şeksiz-şüphesiz Allahın hükümlerine inanmış ise, başına gelen bütün bela ve musibetlerin Allaha karşı işlediği günahtan ve günahlarına tevbe etmeyişinden, günahta ısrar etmesinden ileri geldiğini bilmelidir.
Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselamın kavmine hitabıyla bize bildirmektedir ki:
(Nuh) dedi ki: Ey kavmim, gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım. (Nuh, 2)
Ayetin tefsirinde; Ey kavmim, itaat etmediğiniz sürece başınıza gelecek azabı beyanla ben sizi korkutucuyum. Eğer isyan ederseniz, helâk edici azabın geleceğini haber vererek sizi Allaha itaat etmeye davet ediyorum. denilmektedir.
Sonraki ayetlerde de Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselamın:
Allaha kulluk edin, Ondan korkun ve bana itaat edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allahın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz. (Nuh, 3-4) dediğini bildirmektedir.
Cenab-ı Hak iki şeyi vaad buyurmuştur: Birincisi, bütün emirlere uyarak günahlarına tevbe edenlerin kurtuluşa ereceği, ikincisi tevbe edenlerin tehiri mümkün olan bir zamana kadar ecellerinin tehiriyle helâktan ve dünyanın zarar-ziyanından kurtulacağı...
Aksi halde, verilen mühlet ne kadar olursa olsun, insan ilâhi hükümlere uymadıkça, dünya ve ahirette uğrayacağı zarar katidir.
Mehmet ILDIRAR SEMERKAD DERGİSİ
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. Şura, 30
Allah bizi affeylesin. Onun merhameti, rahmeti o kadar büyük ki rahmetim gazabımı geçti buyuruyor.
Büyük günahları işlemeyin küçükleri affedecem diyor. Resulullah a.s. şefaatim büyük günahları işleyenlere diyor. Dikkat edelim kardeşler, namaza, oruca, kul hakkına, zinaya, içkiye, kumara, faize, yalancı şahitliğe vb. aklıma gelenler bunlar. Bunlara dikkat edeli gerisi kolay inş.
Ve en önemlisi namaz. Geçenki yazılarda da vardı. Müminlere, imandan sonra ilk sorgu namazdan olacaktır, imanı sağlam, namazı tam olanların sonraki hesapları kolay olacak; diğer amellerindeki kusurların fazla üzerinde durulmayacaktır. İman ve namazdan sonra mizana konacak en güzel amel güzel ahlaktır.
Allah razı olsun yine kafanızı şişirdim.
Kâmil bir tevbe için büyük günahları terketmek lazım geldiği gibi, küçük günahları da terk etmelidir ve günahların hem zahirde hem de bâtında terki gerekir. Hırs, haset, kötü zan, Ümmet-i Muhammede karşı kin ve nefret gibi içten işlenen günahları, dıştan işlenen günahlar gibi terk etmedikçe insan günahtan kurtulmuş olamaz.
Allah Tealâ: Eğer siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, diğer kusurlarınızı örter, sizi üstün, seçkin bir yere koyarız. (Nisa, 31) buyuruyor.
İbn Hacer Heytemî k.s. Hazretleri, Büyük Günahlar isimli iki ciltlik eserinde dört yüz küsur günah-ı kebairi bildirmiş, hükümlerini arzetmiştir. Küçük günahlar da küçük diyerek fütursuzca işlenirse, büyük günahların vebali içine düşülür.
Rasululah s.a.v. Efendimiz, ashabıyla (Allah onlardan razı olsun) bir vadiye geldi. Ashabına odun toplamalarını söyledi. Oysa görünürde odun yoktu. Ashap, çalı-çırpı dışında çevrede odun göremediklerini söylediler. Rasulullah s.a.v.: Ele geçirdiklerinizi küçük görmeyin, bir kimse üst üste bir şeyler bulup biriktirirken bunların büyüyüp gittiğini görür. buyurduktan sonra şöyle devam etti:
Hayır ve şer cinsi küçük şeyleri de böyle görmelisiniz. Küçük günah küçük günaha, büyük günah büyük günaha katılır. Hayır hayıra, şer de şerre katılıp, bunlar bir araya geldiği zaman büyür, gider. Tek başına olduğu gibi küçük kalmaz.
Şu halde bu çok önemli bir emr-i rabbanîdir.
Onun için İki Cihan Serveri s.a.v. buyurmuştur ki:
Mümin bir kul, işlediği günahı üzerine yıkılacak bir dağ gibi görür, münafık ise bir sinek gibi görür. Günahın küçüklüğüne büyüklüğüne bakmayıp, kime karşı işlendiğine bakmak lazım gelir.
Eğer işlenen günahın kime karşı işlendiği düşünülmez de herkes anlayışına, dünyadaki yaşayışına uyarak çirkin ameller işlerse, başımıza birbirini takip eden bela, musibet ve hastalıklar çöker. Bunun için Kuranda buyurulmuştur ki:
Sizin başınıza gelen belalar kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır.
İnsanın başına hayır gelirse Allahın rahmetinden, şer gelirse nefsinden, şeytandan, dünyadan olduğu bilinmelidir.
Musibetlere düşen kimse bu musibetleri dünyevî sebeplerle izah edemez. Eğer yakîn sahibi ve şeksiz-şüphesiz Allahın hükümlerine inanmış ise, başına gelen bütün bela ve musibetlerin Allaha karşı işlediği günahtan ve günahlarına tevbe etmeyişinden, günahta ısrar etmesinden ileri geldiğini bilmelidir.
Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselamın kavmine hitabıyla bize bildirmektedir ki:
(Nuh) dedi ki: Ey kavmim, gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım. (Nuh, 2)
Ayetin tefsirinde; Ey kavmim, itaat etmediğiniz sürece başınıza gelecek azabı beyanla ben sizi korkutucuyum. Eğer isyan ederseniz, helâk edici azabın geleceğini haber vererek sizi Allaha itaat etmeye davet ediyorum. denilmektedir.
Sonraki ayetlerde de Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselamın:
Allaha kulluk edin, Ondan korkun ve bana itaat edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allahın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz. (Nuh, 3-4) dediğini bildirmektedir.
Cenab-ı Hak iki şeyi vaad buyurmuştur: Birincisi, bütün emirlere uyarak günahlarına tevbe edenlerin kurtuluşa ereceği, ikincisi tevbe edenlerin tehiri mümkün olan bir zamana kadar ecellerinin tehiriyle helâktan ve dünyanın zarar-ziyanından kurtulacağı...
Aksi halde, verilen mühlet ne kadar olursa olsun, insan ilâhi hükümlere uymadıkça, dünya ve ahirette uğrayacağı zarar katidir.
Mehmet ILDIRAR SEMERKAD DERGİSİ
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. Şura, 30
Allah bizi affeylesin. Onun merhameti, rahmeti o kadar büyük ki rahmetim gazabımı geçti buyuruyor.
Büyük günahları işlemeyin küçükleri affedecem diyor. Resulullah a.s. şefaatim büyük günahları işleyenlere diyor. Dikkat edelim kardeşler, namaza, oruca, kul hakkına, zinaya, içkiye, kumara, faize, yalancı şahitliğe vb. aklıma gelenler bunlar. Bunlara dikkat edeli gerisi kolay inş.
Ve en önemlisi namaz. Geçenki yazılarda da vardı. Müminlere, imandan sonra ilk sorgu namazdan olacaktır, imanı sağlam, namazı tam olanların sonraki hesapları kolay olacak; diğer amellerindeki kusurların fazla üzerinde durulmayacaktır. İman ve namazdan sonra mizana konacak en güzel amel güzel ahlaktır.
Allah razı olsun yine kafanızı şişirdim.