Çok güzel ifade etmişsiniz. Çıplaklığı medeniyet sayanlar bugün fuhşiyat batağında sürüklenmekteler ve toplumu da sonu cehennem olan bir inançsızlığa götürmekteler. Hem gizli inkar ederler, hem fuhşiyatı azdırırlar, hem de "aman bize kimse söz etmesin, ne var ki biraz oramızı buramızı gösteriyorsak" derler. Bir de Machiavelli'nin 3 ana prensibinden biri olan "amacına ulaşasıya kadar her yo mübahtır" düsturunu benimseyeler çoğunlukta. Onun için de mal, mülk, para, şan, şöhret, iyi yaşam mücadelesinde olanlar her yolu mübah kılıyorlar.. Sahtekarlara, kadın satıcılarına, esrar satıcılarına, banka dolandıranlara, devleti soyanlara itibar çok. Milletin hafıza limiti 10 sn nasıl olsa. Reklamın iyisi kötüsü olmaz deyip kendini herhangi bir yolla medyaya atıyorlar. Sonra da "en dürüst, en namuslu, en şerefli, en itibarlı" onlar oluyor.
Eskiden efendi insanlara, sessiz sakin insanlara "molla" derlerdi, "zahid" derlerdi, "edebinden boynunu eğiyor" derlerdi.. Otobüslerde veya halk arasında şahid olduğum bir olay, sessiz kalmanın artık halk arasında "edebsizliği, saygısızlığı, suçu örtmek için bir kalkan olarak kullanıldığı" yönünde kanaatlerin değiştiği idi. Otobüste bir kavga, patırtı oldu Genç bir çocuğun üstüne abandılar da abandılar. Çocuğun ne sapıklığı kaldı, ne başka birşeyliği... Çocuk sustukça yüklendiler üzerine. Yanımdaki bir bayan da dedi ki: "suçu var demek ki hiç sesi çıkmıyor".. Çocuğun herhangi bir suçu var mı yok mu bilmiyorum. Yaşadığım kentte bayanlar zaten aşırı rahatlar ve aşırı açık giyiniyolar. Ben bundan son derece rahatsızım. Kaldı ki genç bir insanın bu kadar rahatlık arasında gözünün kayması veya kötü birşey yapması bana hiç mi hiç ilginç gelmez. Benim için önemli olan, bu kadının söylediği şeydi.. Demek ki herhangi bir zulme maruz kalan bir insan sessiz kalırsa, edebini korursa, kavga çıkartmazsa o kişi suçludur, günahkardır ve her türlü hakareti hak ediyordur. Toplumsal manevi değerlerimizin ne kadar değiştiğine dair kapak olacak bir tecrübe idi benim için.
Konak'ta, Alsancak'ta ve Çankaya'da her dükkanın camekanında, tabelasında veya binaları örtecek şekilde reklam panolarında çıplak, yarı çıplak, gayet teşhirci mahiyette resimler var. Lastikçide, tüpçüde, bakkalda, manavda, bijütericide, kasapta, mobilyacıda, tamircide, gözlükçüde, mağazada, markette velhasılı her yerde kadın resimleri.. Buralarda insanın edebini, gözünü muhafaza ederek gezinmesi ve alışveriş yapması mümkün değil. Hele çığırtkanların yaptıkları edepsizlikleri anlatmakla bitmez. Türlü sapık hareket ve söz... Hele insan ailesi ile buralarda gezinse katil olur. Bu dükkanlarda çıplak veya yarı çıplak kadın resimleri olmasa biz buraların mağaza olduğunu anlamayacak mıyız?
Devletimizin, yerl yönetimlerin, idarecilerin boşverciliği, bananeciliği, amansendeciliği ve AB sevdasını bir kenara bırakıp kendi milletinin kötü gidişatı ile ilgilenmesi icap eder.
Kıyametin kopması yakındır. Göğsümde hep bir sancı var, sıkıntı var. Dünya böylesine kötü mü olmak zorundaydı? Bizler kötülüğe davet çıkartıyoruz ve kötülüğü destekliyoruz. Aslına bakarsanız bu dünya çekilir gibi bir yer değil. Keşke büyük evliyaların zamanında yaşasaydık ta onlara tabi olabilseydik.