Aşkâ Mecnun
Kayıtlı Kullanıcı
müezzin
Ezân okuyan kimse.
Her kim ezân-ı Muhammedîyi işittiği zaman müezzin ile berâber hafifçe okursa, her harfine bin sevâb verilir, bin günâhı affolur. (Hadîs-i şerîf-Ey Oğul İlmihâli)
Ezân-ı Muhammedîye ta'zîm ve hürmet edenler ve onun harflerini, kelimelerini değiştirmeden, bozmadan ve tegannî etmeden minâreye çıkıp sünnete uygun okuyan müezzinler, yüksek derecelere vâsıl olacaklardır. (Süleymân bin Cezâ)
_______________________________________________________________________________
yecüc mecüc
Çok eski zamanlarda, bir duvar arkasında bırakılmış, kıyâmete yakın, yeryüzüne yayılacak olan Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes'in soyundan gelecek olan kötü bir millet. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. (Bkz. Ye'cûc ve Me'cûc)
_______________________________________________________________________________
ahiret
Dünyâlığa, mala, mevkiye kıymet vermeyen, ilim ile dünyâlık elde etmeye çalışmayan, âhireti dünyâya tercih eden, ilmiyle amel eden, işi sözüne uyan, ibâdet ve tâate teşvik eden, ilmi âhiretine faydalı olan tevâzu sâhibi âlim.
Denildi ki, şunlar Âhiret âlimlerinin alâmetlerindendir: Haşyet (Allah korkusu), tevâzu (alçak gönüllülük), güzel ahlâk ve zühd (dünyâya rağbet etmemek). (İmâm-ı Gazâlî)
_______________________________________________________________________________
Aşk
Şiddetli sevgi. Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini çok sevmek. Buna hakîkî aşk denir.
Hakîkî aşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir; insanın kalbinde bir ateş olup, Allah sevgisinden başka her şeyi yakar, yok eder. Hak âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi doğru ve saftır. (İbrâhim Hakkı Erzurûmî)
_______________________________________________________________________________
kıyamet
1. Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın sûr denilen ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir âlete üfürmesi, (nefha-i ûlâ: Birinci üfürme) ile bütün canlıların ölüp, her şeyin yok olması, kâinâttaki (varlık âlemindeki) nizâmın, düzenin bozulması , kıyâmetin kopması. (Bkz. Sâat)
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Kıyâmet muhakkak gelecektir. Bunda hiç şüphe yoktur. (Hac sûresi: 7)
Ey insanlar! Rabbinizin azâbından korkun. Muhakkak kıyâmetin zelzelesi (sarsıntısı) pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, analar, emzirdikleri çocuklarını bırakıp unutur, hâmile kadınlar çocuklarını düşürür. O günün dehşetinden sen insanları sarhoş bir hâlde görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Fakat Allahü teâlânın azâbı çok şiddetlidir. (Hac sûresi: 1,2)
Kıyâmet kötü insanlar üzerine kopar (iyi insanlar bulundukça, Allahü teâlâ kıyâmeti koparmaz). (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)
Yeryüzünde Allah diyen bir kimse kalıncaya kadar kıyâmet kopmaz. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Allahü teâlâ, sûr üfürüldükten sonra, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu vakit, dağlar uçar, bulutlar gibi yürümeye başlar. Denizlerin bâzısı bâzısına taşar. Güneşin nûru giderek simsiyâh olur. Dağlar toz hâline gelir. Âlemler birbirine girer. Yıldı zlar, dizili incinin kopup dağıldığı gibi olur. Gökler gülyağı gibi erir ve değirmen döner gibi döner ki, şiddetli bir şekilde hareket eder. Bâzan toplanır, bâzan da dümdüz olur. Allahü teâlâ, göklerin parça parça olmasını emr eder. Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ve kürsîde diri olarak kimse kalmaz. Her canlı vefât etmiş olur ve eğer rûhânî ise, rûhu gitmiş olur. Yerde taş üstünde taş kalmaz. Göklerde hiç canlı kalmaz. (İmâm-ı Gazâlî, Kurtubî, Kâb-ül-Ahbâr)
2. Her canlının ölüp, âlemin nizâmının düzeninin bozulmasından bir müddet sonra, yine Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın ikinci defâ sûra üfürmesi ile bütün ölülerin yeniden dirilip, hayat bulmasından, yeni bir hayâtın başlamasından sonr a herkesin bulundukları yerden, kabirlerinden kalkıp, mahşer (Arasât meydanı) denilen yerde toplanıp, dünyâda yaptıklarından hesâba çekilecekleri ve herkesin Cennet'e veya Cehennem'e gidinceye kadar devâm edecek olan zaman. Bu zamâna kıyâmet günü de denir.
...O (Allahü teâlâ) elbette sizi kıyâmet günü mahşerde (Arasât meydanında) kabirlerinizden toplayacaktır. Bunda aslâ şüphe yoktur... (Nisâ sûresi: 87)
Kıyâmet günü, herkes dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamayacaktır. Ömrünü nasıl geçirdi? İlmi ile nasıl amel etti? Malını nereden kazandı ve nerelere harcadı? Cismini bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
_______________________________________________________________________________
kul
1. İbâdet eden, itâat eden, hizmet eden, canlı mahlûk (insan, melek ve cin).
Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum!Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın, verâ' sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi olursun, kimseye muhtâc kalmazsın. (Hadîs-i kudsî-Riyâz-üs-Sâlihîn)
Ben kulum. Kullar gibi yere oturur yerim. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Cenâb-ı Hakk'ın kulları üzerindeki hakkı; onların kendisine ibâdet etmeleri ve başka hiçbir varlığı O'na şirk (ortak) koşmamalarıdır. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Bir kimsenin Allahü teâlâya kul olması için, O'ndan başka şeylere kul olmaktan ve bağlanmaktan tam kurtulması lâzımdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Kulun hakîkî îmâna kavuşması için, dört şey lâzımdır; bütün farzları edeble yapmak, helâl yimek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan, yasaklardan sakınmak ve bu üçüne ölünceye kadar devâm etmeye sabretmek. (Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî)
2. Köle. (Bkz. Abd ve Köle)
_______________________________________________________________________________
cennet
Bahçe. Âhirette müslümanların nîmet ve mutluluk içerisinde sonsuz olarak yaşayacakları yer.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Rabbinizden (af ve) mağfiret istemeye ve Cennet'e girmeğe koşunuz. Bunun için çalışınız! Cennet'in büyüklüğü, gökler ve yer küresi kadardır. Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hazırlandı. Bunlar, az bulunsa da mallarını Allah yolunda verirler, öfkelerini belli etmezler, herkesi affederler. Allahü teâlâ, ihsân edenleri sever. (Âl-i İmrân sûresi: 133)
Dikkat edin, Cennet için hazırlanan yok mudur? Kâbe'nin Rabbi'ne (Allahü teâlâya) yemîn olsun ki, Cennet'te tehlike diye bir şey yoktur. Cennet, parlayan bir nûr, etrâfa yayılan bir kokudur. Binâları kuvvetlidir. Irmakları devamlı akar, bol ve kemâle ermiş meyve yeridir. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Cennet, anaların ayağı altındadır. (Hadîs-i şerîf-Nesâî, Ahmed bin Hanbel)
Allahü teâlâ arş ve kürsî altında, yedi kat göklerin üstünde, arşın nûru ile birbirinden yüksek sekiz Cennet yaratmıştır: Birincisi, Dâr-ül Cinân, beyaz incidendir. İkincisi, Dâr-üs-Selâm, kırmızı yâkuttandır. Üçüncüsü, Cennet-ül-Me'vâ, yeşil zeberce ddendir. Dördüncüsü, Cennet-ül-Huld, kırmızı ve sarı mercandandır. Beşincisi, Cennet-ün-Naîm, beyaz gümüştendir. Altıncısı, Cennet-ül-Firdevs, kırmızı altındandır. Yedincisi Cennet-ül-Adn büyük beyaz incidendir. Sekizincisi Dâr-ül-Karâr, kırmızı altı ndandır. (Peygamberler Târihi)
Cennet'e girmek îmâna bağlıdır. Îmân da Allahü teâlânın ihsânıdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Kalbinde zerre kadar îmânı olan kimse, Cehennem'de sonsuz kalmıyacak, Allahü teâlânın rahmetine kavuşarak Cennet'e girecektir. (İmâm-ı Rabbânî) Şol Cennet'in ırmakları Akar Allah deyû deyû. Çıkmış İslâm bülbülleri, Öter Allah deyû deyû.
(Yûnus Emre)
_______________________________________________________________________________
cehennem
Kâfirlerin devamlı, günahkâr müslümanların ise, günahları kadar âhirette azab görecekleri yer.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Kim Allahü teâlâ ve Resûlüne ısrarla isyân eder, inkar etmek sûretiyle Allahü teâlânın koyduğu sınırları çiğneyip geçerse, onu içinde sonsuz kalıcı olarak Cehennem'e koyar. (Allahü teâlânın ve peygamberi Muhammed'in (aleyhisselâm) emirlerine aldırış etmiyenler, beğenmiyenler, asra, fenne uygun değildir, modern ihtiyâçlara kâfi değildir diyenler, kıyâmette Cehennem ateşinden kurtulamıyacaklardır.) Bunlara Cehennem'de, çok acı azâb vardır. (Nisâ sûresi: 14)
Ey müslümanlar topluluğu! Allahü teâlânın sizi teşvik ettiği şeye rağbet ediniz ve O'nun yasak ettiklerinden kaçınınız. Allahü teâlânın korkuttuğu şeylerden korkunuz. O'nun cezâsından, azâbından Cehennem'inden korkunuz. Şu bulunduğunuz dünyâda O'nun ateşinden bir damla kıvılcım bulunmuş olsa, bu dünyâyı sizler için yaşanmaz hâle getirir. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn, Tezkîre-i Kurtubî)
Cehennem yedi tabakadır: Birinci tabaka en hafifidir. Fakat dünyâ ateşinden yetmiş kat daha şiddetlidir. Adı Cehennemdir. Burada müslümanlardan bir kısmı yanıp, günahlarından temizleneceklerdir. Kâfirlerin devamlı azab görecekleri Cehennemin diğer ta bakaları ise; Sa'îr, Sakar, Cahîm, Hutame, Lazy ve Hâviye'dir. (Bkz. İlgili maddeler) (Seâdet-i Ebediyye)
Bir şeyi arayan onun peşinden koştuğu ve bir şeyden korkan ondan kaçtığı halde, Cennet'i arayıp, Cehennem'den kaçan kimselerin bunlara hiç aldırış etmeden uyuyup kalmaları ne kadar şaşılacak şeydir. (Âmir bin Abdullah)
Cehennem'e girmek ve sonsuz olarak orada kalmak, îmânı duyduktan sonra şirk (Allah'a ortak) koşanlar içindir. (Kâdızâde)
Cennet ve Cehennem hâlihâzırda vardırlar ve ebediyyen bâkidirler (kalıcıdırlar). ( Ömer Nesefî)
Cehennem'den en son çıkacak mü'min, yedi bin âhiret senesi yanacaktır. Âhiretin bir günü, dünyânın bin senesi kadar uzundur. (Kâdızâde Ahmed Emîn Efendi)
Günahlar gaflete, Allahü teâlâyı unutmaya, gaflet ise, kalbin katılaşmasına sebeb olur. Kalbin katılaşması, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Allahü teâlâdan uzaklaşmak ise, Cehennem'e ****ürür. (Hâris el-Muhâsibî)
_______________________________________________________________________________
cin
Ateşin alev kısmından yaratılan, her şekle girebilen; evlenme, yeme-içme, çoğalmaları bulunan ve gözle görülmeyen varlıklar. Fârisî dilinde cine peri denir.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Cinleri ve insanları ancak beni bilip ibâdet etmeleri için yarattım. (Zâriyât sûresi: 56)
Ey Habîbim! Onlara de ki: "Cinlerden bir grubun Kur'ân-ı kerîm dinlediği bana bildirildi. Onlar şöyle demişlerdi." Muhakkak ki biz doğru yola ****üren, akıllara durgunluk ve hayranlık veren bir Kur'ân (-ı kerîm) dinledik. O'na inandık. Rabbimize hiç bir şeyi ortak koşmayacağız. (Cin sûresi: 1,2)
Cinler çeşitli şekillere girip şaşılacak işler yaparlar. Bunlar tenâsüh (rûhun başka bedene geçmesi) değildir. Cinler insanlar gibi Peygamber efendimizin getirdiği İslâm dînine uymakla mükelleftir. (İmâm-ı Rabbânî)
Cinlerin insanlara zarar verdikleri, yardım ettikleri, insanların isteklerini yerine getirdikleri, çeşitli zamanlarda bir çok müslüman ve kâfir tarafından görülmüş ve haber verilmiştir. İbn-i Sinâ, Kânun adlı kitabında Sar'a hastalığını anlatırken, c inden bahs etmektedir. Diyor ki: "Hastalıklara bir çok maddeler (mikroblar) sebeb olduğu gibi, cinnin hâsıl ettiği hastalıklar da vardır ve meşhûrdur." (Abdülhakîm Arvâsî)
Cin hakkında bilgi, her peygamberin kitabında vardır. Süleymân aleyhisselâmın emri ile iş görürlerdi. İnsanların yanlarında bulunan Muhâfaza melekleri insanı cinden koruduğu gibi, âyet-i kerîme ve duâ okuyup Allahü teâlâya sığınanlara
_______________________________________________________________________________
cenaze
Ölü.
Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, bir günâh işleyince derhal tövbe etmek. (Hadîs-i şerîf-Eşi'at-ül-Lemeât)
Cenâzeyi kırk adım taşıyanın kırk büyük günâhı affolur. (Hadîs-i şerîf-Künûz-üd-Dekâik)
Cenâzeye ve cenâze çıkan yere siyah örtü örtmek ve siyah giyinmek câiz değildir. (Kâdı Hindî)
Ezân okuyan kimse.
Her kim ezân-ı Muhammedîyi işittiği zaman müezzin ile berâber hafifçe okursa, her harfine bin sevâb verilir, bin günâhı affolur. (Hadîs-i şerîf-Ey Oğul İlmihâli)
Ezân-ı Muhammedîye ta'zîm ve hürmet edenler ve onun harflerini, kelimelerini değiştirmeden, bozmadan ve tegannî etmeden minâreye çıkıp sünnete uygun okuyan müezzinler, yüksek derecelere vâsıl olacaklardır. (Süleymân bin Cezâ)
_______________________________________________________________________________
yecüc mecüc
Çok eski zamanlarda, bir duvar arkasında bırakılmış, kıyâmete yakın, yeryüzüne yayılacak olan Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes'in soyundan gelecek olan kötü bir millet. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. (Bkz. Ye'cûc ve Me'cûc)
_______________________________________________________________________________
ahiret
Dünyâlığa, mala, mevkiye kıymet vermeyen, ilim ile dünyâlık elde etmeye çalışmayan, âhireti dünyâya tercih eden, ilmiyle amel eden, işi sözüne uyan, ibâdet ve tâate teşvik eden, ilmi âhiretine faydalı olan tevâzu sâhibi âlim.
Denildi ki, şunlar Âhiret âlimlerinin alâmetlerindendir: Haşyet (Allah korkusu), tevâzu (alçak gönüllülük), güzel ahlâk ve zühd (dünyâya rağbet etmemek). (İmâm-ı Gazâlî)
_______________________________________________________________________________
Aşk
Şiddetli sevgi. Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini çok sevmek. Buna hakîkî aşk denir.
Hakîkî aşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir; insanın kalbinde bir ateş olup, Allah sevgisinden başka her şeyi yakar, yok eder. Hak âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi doğru ve saftır. (İbrâhim Hakkı Erzurûmî)
_______________________________________________________________________________
kıyamet
1. Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın sûr denilen ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir âlete üfürmesi, (nefha-i ûlâ: Birinci üfürme) ile bütün canlıların ölüp, her şeyin yok olması, kâinâttaki (varlık âlemindeki) nizâmın, düzenin bozulması , kıyâmetin kopması. (Bkz. Sâat)
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Kıyâmet muhakkak gelecektir. Bunda hiç şüphe yoktur. (Hac sûresi: 7)
Ey insanlar! Rabbinizin azâbından korkun. Muhakkak kıyâmetin zelzelesi (sarsıntısı) pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, analar, emzirdikleri çocuklarını bırakıp unutur, hâmile kadınlar çocuklarını düşürür. O günün dehşetinden sen insanları sarhoş bir hâlde görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Fakat Allahü teâlânın azâbı çok şiddetlidir. (Hac sûresi: 1,2)
Kıyâmet kötü insanlar üzerine kopar (iyi insanlar bulundukça, Allahü teâlâ kıyâmeti koparmaz). (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)
Yeryüzünde Allah diyen bir kimse kalıncaya kadar kıyâmet kopmaz. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Allahü teâlâ, sûr üfürüldükten sonra, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu vakit, dağlar uçar, bulutlar gibi yürümeye başlar. Denizlerin bâzısı bâzısına taşar. Güneşin nûru giderek simsiyâh olur. Dağlar toz hâline gelir. Âlemler birbirine girer. Yıldı zlar, dizili incinin kopup dağıldığı gibi olur. Gökler gülyağı gibi erir ve değirmen döner gibi döner ki, şiddetli bir şekilde hareket eder. Bâzan toplanır, bâzan da dümdüz olur. Allahü teâlâ, göklerin parça parça olmasını emr eder. Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ve kürsîde diri olarak kimse kalmaz. Her canlı vefât etmiş olur ve eğer rûhânî ise, rûhu gitmiş olur. Yerde taş üstünde taş kalmaz. Göklerde hiç canlı kalmaz. (İmâm-ı Gazâlî, Kurtubî, Kâb-ül-Ahbâr)
2. Her canlının ölüp, âlemin nizâmının düzeninin bozulmasından bir müddet sonra, yine Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın ikinci defâ sûra üfürmesi ile bütün ölülerin yeniden dirilip, hayat bulmasından, yeni bir hayâtın başlamasından sonr a herkesin bulundukları yerden, kabirlerinden kalkıp, mahşer (Arasât meydanı) denilen yerde toplanıp, dünyâda yaptıklarından hesâba çekilecekleri ve herkesin Cennet'e veya Cehennem'e gidinceye kadar devâm edecek olan zaman. Bu zamâna kıyâmet günü de denir.
...O (Allahü teâlâ) elbette sizi kıyâmet günü mahşerde (Arasât meydanında) kabirlerinizden toplayacaktır. Bunda aslâ şüphe yoktur... (Nisâ sûresi: 87)
Kıyâmet günü, herkes dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamayacaktır. Ömrünü nasıl geçirdi? İlmi ile nasıl amel etti? Malını nereden kazandı ve nerelere harcadı? Cismini bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
_______________________________________________________________________________
kul
1. İbâdet eden, itâat eden, hizmet eden, canlı mahlûk (insan, melek ve cin).
Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum!Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın, verâ' sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi olursun, kimseye muhtâc kalmazsın. (Hadîs-i kudsî-Riyâz-üs-Sâlihîn)
Ben kulum. Kullar gibi yere oturur yerim. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Cenâb-ı Hakk'ın kulları üzerindeki hakkı; onların kendisine ibâdet etmeleri ve başka hiçbir varlığı O'na şirk (ortak) koşmamalarıdır. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Bir kimsenin Allahü teâlâya kul olması için, O'ndan başka şeylere kul olmaktan ve bağlanmaktan tam kurtulması lâzımdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Kulun hakîkî îmâna kavuşması için, dört şey lâzımdır; bütün farzları edeble yapmak, helâl yimek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan, yasaklardan sakınmak ve bu üçüne ölünceye kadar devâm etmeye sabretmek. (Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî)
2. Köle. (Bkz. Abd ve Köle)
_______________________________________________________________________________
cennet
Bahçe. Âhirette müslümanların nîmet ve mutluluk içerisinde sonsuz olarak yaşayacakları yer.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Rabbinizden (af ve) mağfiret istemeye ve Cennet'e girmeğe koşunuz. Bunun için çalışınız! Cennet'in büyüklüğü, gökler ve yer küresi kadardır. Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hazırlandı. Bunlar, az bulunsa da mallarını Allah yolunda verirler, öfkelerini belli etmezler, herkesi affederler. Allahü teâlâ, ihsân edenleri sever. (Âl-i İmrân sûresi: 133)
Dikkat edin, Cennet için hazırlanan yok mudur? Kâbe'nin Rabbi'ne (Allahü teâlâya) yemîn olsun ki, Cennet'te tehlike diye bir şey yoktur. Cennet, parlayan bir nûr, etrâfa yayılan bir kokudur. Binâları kuvvetlidir. Irmakları devamlı akar, bol ve kemâle ermiş meyve yeridir. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Cennet, anaların ayağı altındadır. (Hadîs-i şerîf-Nesâî, Ahmed bin Hanbel)
Allahü teâlâ arş ve kürsî altında, yedi kat göklerin üstünde, arşın nûru ile birbirinden yüksek sekiz Cennet yaratmıştır: Birincisi, Dâr-ül Cinân, beyaz incidendir. İkincisi, Dâr-üs-Selâm, kırmızı yâkuttandır. Üçüncüsü, Cennet-ül-Me'vâ, yeşil zeberce ddendir. Dördüncüsü, Cennet-ül-Huld, kırmızı ve sarı mercandandır. Beşincisi, Cennet-ün-Naîm, beyaz gümüştendir. Altıncısı, Cennet-ül-Firdevs, kırmızı altındandır. Yedincisi Cennet-ül-Adn büyük beyaz incidendir. Sekizincisi Dâr-ül-Karâr, kırmızı altı ndandır. (Peygamberler Târihi)
Cennet'e girmek îmâna bağlıdır. Îmân da Allahü teâlânın ihsânıdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Kalbinde zerre kadar îmânı olan kimse, Cehennem'de sonsuz kalmıyacak, Allahü teâlânın rahmetine kavuşarak Cennet'e girecektir. (İmâm-ı Rabbânî) Şol Cennet'in ırmakları Akar Allah deyû deyû. Çıkmış İslâm bülbülleri, Öter Allah deyû deyû.
(Yûnus Emre)
_______________________________________________________________________________
cehennem
Kâfirlerin devamlı, günahkâr müslümanların ise, günahları kadar âhirette azab görecekleri yer.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Kim Allahü teâlâ ve Resûlüne ısrarla isyân eder, inkar etmek sûretiyle Allahü teâlânın koyduğu sınırları çiğneyip geçerse, onu içinde sonsuz kalıcı olarak Cehennem'e koyar. (Allahü teâlânın ve peygamberi Muhammed'in (aleyhisselâm) emirlerine aldırış etmiyenler, beğenmiyenler, asra, fenne uygun değildir, modern ihtiyâçlara kâfi değildir diyenler, kıyâmette Cehennem ateşinden kurtulamıyacaklardır.) Bunlara Cehennem'de, çok acı azâb vardır. (Nisâ sûresi: 14)
Ey müslümanlar topluluğu! Allahü teâlânın sizi teşvik ettiği şeye rağbet ediniz ve O'nun yasak ettiklerinden kaçınınız. Allahü teâlânın korkuttuğu şeylerden korkunuz. O'nun cezâsından, azâbından Cehennem'inden korkunuz. Şu bulunduğunuz dünyâda O'nun ateşinden bir damla kıvılcım bulunmuş olsa, bu dünyâyı sizler için yaşanmaz hâle getirir. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn, Tezkîre-i Kurtubî)
Cehennem yedi tabakadır: Birinci tabaka en hafifidir. Fakat dünyâ ateşinden yetmiş kat daha şiddetlidir. Adı Cehennemdir. Burada müslümanlardan bir kısmı yanıp, günahlarından temizleneceklerdir. Kâfirlerin devamlı azab görecekleri Cehennemin diğer ta bakaları ise; Sa'îr, Sakar, Cahîm, Hutame, Lazy ve Hâviye'dir. (Bkz. İlgili maddeler) (Seâdet-i Ebediyye)
Bir şeyi arayan onun peşinden koştuğu ve bir şeyden korkan ondan kaçtığı halde, Cennet'i arayıp, Cehennem'den kaçan kimselerin bunlara hiç aldırış etmeden uyuyup kalmaları ne kadar şaşılacak şeydir. (Âmir bin Abdullah)
Cehennem'e girmek ve sonsuz olarak orada kalmak, îmânı duyduktan sonra şirk (Allah'a ortak) koşanlar içindir. (Kâdızâde)
Cennet ve Cehennem hâlihâzırda vardırlar ve ebediyyen bâkidirler (kalıcıdırlar). ( Ömer Nesefî)
Cehennem'den en son çıkacak mü'min, yedi bin âhiret senesi yanacaktır. Âhiretin bir günü, dünyânın bin senesi kadar uzundur. (Kâdızâde Ahmed Emîn Efendi)
Günahlar gaflete, Allahü teâlâyı unutmaya, gaflet ise, kalbin katılaşmasına sebeb olur. Kalbin katılaşması, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Allahü teâlâdan uzaklaşmak ise, Cehennem'e ****ürür. (Hâris el-Muhâsibî)
_______________________________________________________________________________
cin
Ateşin alev kısmından yaratılan, her şekle girebilen; evlenme, yeme-içme, çoğalmaları bulunan ve gözle görülmeyen varlıklar. Fârisî dilinde cine peri denir.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Cinleri ve insanları ancak beni bilip ibâdet etmeleri için yarattım. (Zâriyât sûresi: 56)
Ey Habîbim! Onlara de ki: "Cinlerden bir grubun Kur'ân-ı kerîm dinlediği bana bildirildi. Onlar şöyle demişlerdi." Muhakkak ki biz doğru yola ****üren, akıllara durgunluk ve hayranlık veren bir Kur'ân (-ı kerîm) dinledik. O'na inandık. Rabbimize hiç bir şeyi ortak koşmayacağız. (Cin sûresi: 1,2)
Cinler çeşitli şekillere girip şaşılacak işler yaparlar. Bunlar tenâsüh (rûhun başka bedene geçmesi) değildir. Cinler insanlar gibi Peygamber efendimizin getirdiği İslâm dînine uymakla mükelleftir. (İmâm-ı Rabbânî)
Cinlerin insanlara zarar verdikleri, yardım ettikleri, insanların isteklerini yerine getirdikleri, çeşitli zamanlarda bir çok müslüman ve kâfir tarafından görülmüş ve haber verilmiştir. İbn-i Sinâ, Kânun adlı kitabında Sar'a hastalığını anlatırken, c inden bahs etmektedir. Diyor ki: "Hastalıklara bir çok maddeler (mikroblar) sebeb olduğu gibi, cinnin hâsıl ettiği hastalıklar da vardır ve meşhûrdur." (Abdülhakîm Arvâsî)
Cin hakkında bilgi, her peygamberin kitabında vardır. Süleymân aleyhisselâmın emri ile iş görürlerdi. İnsanların yanlarında bulunan Muhâfaza melekleri insanı cinden koruduğu gibi, âyet-i kerîme ve duâ okuyup Allahü teâlâya sığınanlara
_______________________________________________________________________________
cenaze
Ölü.
Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, bir günâh işleyince derhal tövbe etmek. (Hadîs-i şerîf-Eşi'at-ül-Lemeât)
Cenâzeyi kırk adım taşıyanın kırk büyük günâhı affolur. (Hadîs-i şerîf-Künûz-üd-Dekâik)
Cenâzeye ve cenâze çıkan yere siyah örtü örtmek ve siyah giyinmek câiz değildir. (Kâdı Hindî)