Asım Abimizin ağzından çok güzel bir hikaye dinlemiştim geçenlerde, aslında başlığı ilginç gelmişti bana: "ALLAH için sevmek.."
Hikayeyi dinledikten sonra, internette biraz araştırma yaptıktan sonra konuyla ilgili çok güzel bir yazı gözüme çarptı.. Sizinle de paylaşmak istedim...
"Kişi sevdiğiyle beraberdir.."
SUAL: İyilerle beraber olmanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:
Allahü teâlâ da ona, altı ikramda bulunur:
Bir kimse, Peygamber efendimize, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sordu.
Ona cevaben Peygamber Efendimiz, “Kıyamet için ne hazırladın?” diye buyurdu.
O kimse, “Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum” dedi.
Peygamber Efendimiz de o kimseye, ”Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın” diye buyurdu. (Buhari)
Hikmet ehli buyuruyor ki:
Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
İyilerle arkadaşlık, dostluk böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen, “Benim yolumda gidenlere uy” buyuruluyor. (Lokman 15)
Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama vahyetti ki:
“Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.” [İ.Gazali]
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve arkadaşı da salih ise ne mutlu ona.
Kötülerden uzak durmalı
İmanımızın üç düşmanı vardır: Şeytan, nefs ve kötü arkadaş. En zararlısı kötü arkadaştır. O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene cenâb-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
Kur'an-ı kerimde de namaz kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer. Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder. Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. “Allah artık beni affetmez” diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tevbeden kaçmamalı. En büyük günahların da tevbesi olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
Gayri meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?
İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine kızmamalı. Meselâ gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Biz gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir?
Kötülerle düşüp kalkmak
Sual: Kötüleri düzeltmek niyetiyle, onlarla düşüp kalkmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
İnsana çeşitli vesveseler gelir. Günaha, hatta Allah saklasın küfre de meyledebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Bunun için kötü arkadaşlardan ve kötü işlerden uzak kalmalıdır. Kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse, kendisinin bozulma ihtimali daha fazladır.
Kalb, kötü kimselerin yanında gaflete dalınca, şeytan da vesvese verir. Aydınlıkla karanlığın çarpışması gibi, Allahü teâlâyı anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan gelir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
Şeytanın galebe çalmaması için kötü arkadaşlardan uzak durmalıdır. Kötülere yaklaşanın, kötülüklerden uzak durması zordur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Ben kötülerle gezerim ama, onların bana zararı dokunmaz" demek çok yanlıştır. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Farkında olmadan arkadaşının huylarına sahip olur. O halde iyilerle arkadaş olmaya çalışmalıdır!
İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
Böyle salih kimseler bulunmazsa kötülerden uzak durmalıdır.
Dağda yaşayan birisine, “Burada ne yapıyorsun” demişler. O da “Köpek çobanlığı yapıyorum” demiş. “Hani burada köpek yok” demişler. “Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır. Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım” demiş.
Uzlet ve az konuşmak
İslamiyet’e uymayanlardan, günah işleyenlerden ve bid'at ehlinden uzlet etmeli, yani bunlardan uzak durmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Böyle insanlarla zaruret kadar görüşmelidir! "Halk bozuldu aşikâre, müdaradır tek çare" buyurulmuştur. Yani onlarla iyi geçinmek gerekir.
Vakitleri, çalışmakla, Allah’ı anmakla, tefekkürle ve ibadetle geçirmelidir! Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz Müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır! Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir! Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir. İslam düşmanlarının kitapları, gazeteleri, radyoları, tvleri; dini, İslamiyet’i yok etmek için sinsice çalışıyor. Gençleri, dinsiz, ahlaksız yapmak için, planlar kuruyorlar. Bunların tuzaklarına düşmemelidir!
Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir! Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir! Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır! Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar) buyuruldu. Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyurdu ki:
Ebu Muhammed Abdullah Raşi hazretleri de buyurdu ki:
Aileye ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır! Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır! Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır! (Mektubat-ı Masumiyye c.2, m.110)
Üç şey insanı harap eder: Kibir, öfke, şehvet. Müslüman, başkalarının yükünü çeker, başkalarına yük olmaz. Sıkıntı ne kadar artarsa, ibadet de o kadar kıymetli olur. Gönül kırıcı latife yapmamalıdır!
Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
Sevdiğini dil ile de söylemeli
SUAL: Takdir edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz kâfi midir?
CEVAP
Kâfi değildir. Dil ile de söylemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
Kişi sevdiği ile beraber olur
SUAL: Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?
CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.
“Allah ve Resulünü seviyorum” diyen bir zâta, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, “İbadetin efdali, Müslümanı Müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir” buyuruldu. Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, “Allah’ı da seviyorum” demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için, ”Allah’ı ve Hazret-i İsa'yı seviyoruz” deseler de, faydası olmaz. Yahudiler de, Hazret-i İsa'yı sevmedikleri için, “Hazret-i Musa'yı seviyoruz” deseler de, kıymetsizdir.
Âlimler, “Kişi sevdiği ile beraber olur” hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:
Bir kimse de hem Müslümanları, hem de gayrimüslimleri sever, gayrimüslimlerin itikatlarını beğenirse, gayrimüslimlerle birlikte Cehenneme gider. “Kişi sevdiği ile birlikte olur” demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)
Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikatlarını beğenmek, insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir.
Hiçbir menfaat beklemeden sırf Müslüman olduğu için bir kimse ile dost olmak çok iyidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Üç kişiyle evlense
SUAL: Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir?
CEVAP
Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz.
Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir.
Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki:
Kıyamet günü, dünya günlerinin uzunluğu ile mukayese edilmez. Çok uzundur ve çok sıkıntılıdır. Fakat salihlere çok kısa gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Salihlere dua etmeli
SUAL: Salih arkadaşlarımız var. Fakat ben onların çoğunu sevemiyorum. Her birisinin bir kusurunu görüyorum. Kimileri ile konuşmuyorum. Onları sevmemem günah olur mu?
CEVAP
Elbette günah olur. Çünkü hubb-i fillah, buğdi fillah imanın esasıdır. Salihleri sevmeli, fasık ve facirleri sevmemeli. Başkalarının kusurunu görüp onlardan kendini üstün görmek kibirdendir. Kibir her hayra manidir. Bu hastalıktan kurtulmaya çalışmalı. Bilhassa sevmediğimiz salihlere özel dua etmeliyiz. Kur'an-ı kerimde iyilerin ettiği dua şöyle bildiriliyor:
Bu âyet-i kerimede bildirildiği gibi, sevmediğimiz salih arkadaşlara böyle dua etmeliyiz.
Salihleri anmak
SUAL: Salihleri anmak nasıl olur?
CEVAP
Enbiyayı, evliyayı ve salih kimseleri anmak, onların yüksek mertebelerini, hallerini, güzel ahlaklarını hatırlamak, söylemek demektir. Bunları böylece hatırlayıp sevmek, Allah sevgisindendir. Bunları işitenler, bunlar gibi olmaya çalışırlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
[Hadis-i şerifteki rahmet, Cennetlik olmak demektir. Salihler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer.]
Tasavvuf, Cenab-ı Hakkı anmak, arifleri hatırlayıp sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır.
Hikayeyi dinledikten sonra, internette biraz araştırma yaptıktan sonra konuyla ilgili çok güzel bir yazı gözüme çarptı.. Sizinle de paylaşmak istedim...
"Kişi sevdiğiyle beraberdir.."
SUAL: İyilerle beraber olmanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:
- İlim talebesinin faziletine kavuşur.
- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur.
- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer.
- Onlara inen rahmetten o da faydalanır.
- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır.
- Melekler ondan memnun olup, dua eder.
- Attığı her adım, günahına kefaret olur.
Allahü teâlâ da ona, altı ikramda bulunur:
- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.
- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.
- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur.
- Günahkârların gittiği yerlerden soğur.
- O da salihlerin yoluna girmiş olur.
- Dinimizin emirlerine uymuş olur.
Bir kimse, Peygamber efendimize, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sordu.
Ona cevaben Peygamber Efendimiz, “Kıyamet için ne hazırladın?” diye buyurdu.
O kimse, “Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum” dedi.
Peygamber Efendimiz de o kimseye, ”Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın” diye buyurdu. (Buhari)
Hikmet ehli buyuruyor ki:
- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.
- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.
- Fasıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.
- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.
- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar.
Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.” [Müslim]
Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- “Çok dostunuz olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan kuluna azap etmekten haya eder.” [Şir’a]
- “Çok tanıdığınız olsun! Kıyamette hepsi de şefaat eder.” [Şir’a]
- “Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir.” [İ. Ebiddünya]
- “Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever.” [Ey Oğul İlm.]
İyilerle arkadaşlık, dostluk böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. Şu halde kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin!” [Hakim]
Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen, “Benim yolumda gidenlere uy” buyuruluyor. (Lokman 15)
Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama vahyetti ki:
“Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.” [İ.Gazali]
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce arkadaş edinin! Yolculuktan önce de azık tedarikine çalışın!” [Taberani]
Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve arkadaşı da salih ise ne mutlu ona.
Kötülerden uzak durmalı
İmanımızın üç düşmanı vardır: Şeytan, nefs ve kötü arkadaş. En zararlısı kötü arkadaştır. O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.” [Buhari]
Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene cenâb-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.” [Hakim]
İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- “İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.” [Taberani]
- “Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.” [İbni Asakir]
Kur'an-ı kerimde de namaz kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer. Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder. Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. “Allah artık beni affetmez” diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tevbeden kaçmamalı. En büyük günahların da tevbesi olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
- “Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların hepsini affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.” [Zümer 53]
Gayri meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, ahirette kalacağın kadar çalış! Allah’a, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!” [Eyyühel veled]
Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?
İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine kızmamalı. Meselâ gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Biz gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir?
Kötülerle düşüp kalkmak
Sual: Kötüleri düzeltmek niyetiyle, onlarla düşüp kalkmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
İnsana çeşitli vesveseler gelir. Günaha, hatta Allah saklasın küfre de meyledebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Müminin kalbi, kaynayan tencereden çok değişikliğe maruz kalır.” [Hakim]
Bunun için kötü arkadaşlardan ve kötü işlerden uzak kalmalıdır. Kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse, kendisinin bozulma ihtimali daha fazladır.
Kalb, kötü kimselerin yanında gaflete dalınca, şeytan da vesvese verir. Aydınlıkla karanlığın çarpışması gibi, Allahü teâlâyı anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan gelir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
- “Şeytan onlara galebe çaldı ve onlara Allah’ı anmayı unutturdu.” [Mücadele 19]
Şeytanın galebe çalmaması için kötü arkadaşlardan uzak durmalıdır. Kötülere yaklaşanın, kötülüklerden uzak durması zordur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- “Uçurumun kenarında dolaşan, uçuruma yuvarlanabilir.” [Buhari]
- “Töhmete sebep olacak yerlerden kaçının!” [İ. Gazali]
"Ben kötülerle gezerim ama, onların bana zararı dokunmaz" demek çok yanlıştır. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Farkında olmadan arkadaşının huylarına sahip olur. O halde iyilerle arkadaş olmaya çalışmalıdır!
İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
- “Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur.” (İ.Ahmed)
- “Salihleri anmak günahlara kefarettir.” [Deylemi]
- “Fazilet ehlini ancak fazilet sahipleri tanır.” [Deylemi]
- “Fıkıh öğrenilen yerde bulunmak, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır.” [Deylemi]
- “Kırk gün içinde, bir ilmi sohbette bulunmayanın kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü ilim, kalbe hayat verir.” [Mektubat-ı Rabbani]
- “Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.” [Deylemi]
- “Ya âlim, ya talebe veya bunları dinleyenlerden olun! Yahut ilim ehlini sevenlerden olun! Bunlardan gayrısı olan helak olur!” [Beyheki]
- “Evliyayı görünce, Allah hatırlanır.” [H.Tirmizi]
- “Her şeyin kaynağı vardır. Takvanın menbaı ariflerin kalbleridir.” [Taberani]
- “Büyüklerle oturun, âlimlere sorun ve hikmet ehli ile beraber olun!” [Taberani]
Böyle salih kimseler bulunmazsa kötülerden uzak durmalıdır.
Dağda yaşayan birisine, “Burada ne yapıyorsun” demişler. O da “Köpek çobanlığı yapıyorum” demiş. “Hani burada köpek yok” demişler. “Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır. Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım” demiş.
Uzlet ve az konuşmak
İslamiyet’e uymayanlardan, günah işleyenlerden ve bid'at ehlinden uzlet etmeli, yani bunlardan uzak durmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Hikmet, on kısımdır. Dokuzu uzlette, biri de, az konuşmaktadır.” [Beyheki]
Böyle insanlarla zaruret kadar görüşmelidir! "Halk bozuldu aşikâre, müdaradır tek çare" buyurulmuştur. Yani onlarla iyi geçinmek gerekir.
Vakitleri, çalışmakla, Allah’ı anmakla, tefekkürle ve ibadetle geçirmelidir! Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz Müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır! Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir! Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir. İslam düşmanlarının kitapları, gazeteleri, radyoları, tvleri; dini, İslamiyet’i yok etmek için sinsice çalışıyor. Gençleri, dinsiz, ahlaksız yapmak için, planlar kuruyorlar. Bunların tuzaklarına düşmemelidir!
Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir! Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir! Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır! Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar) buyuruldu. Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyurdu ki:
- “Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.”
Ebu Muhammed Abdullah Raşi hazretleri de buyurdu ki:
- “Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi aciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.”
Aileye ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır! Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır! Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır! (Mektubat-ı Masumiyye c.2, m.110)
Üç şey insanı harap eder: Kibir, öfke, şehvet. Müslüman, başkalarının yükünü çeker, başkalarına yük olmaz. Sıkıntı ne kadar artarsa, ibadet de o kadar kıymetli olur. Gönül kırıcı latife yapmamalıdır!
Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
- “İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir.” (Buhari)
İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
- “İnsanın dini arkadaşının dini gibidir” (Tirmizi)
Sevdiğini dil ile de söylemeli
SUAL: Takdir edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz kâfi midir?
CEVAP
Kâfi değildir. Dil ile de söylemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Arkadaşını seven, onun yanına gidip "Seni Allah rızası için seviyorum" desin!” [İ.Ahmed]
Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı verme! Ona buna arkadaşının hâlini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep olabilir.” [Ebu Nuaym]
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- “Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında çalışır.” [Deylemi]
- “Allahü teâlâ bir kuluna hayır murat edince rüyasında onu ikaz eder.” [Deylemi]
Kişi sevdiği ile beraber olur
SUAL: Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?
CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.
“Allah ve Resulünü seviyorum” diyen bir zâta, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- “Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.” [Müslim]
Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, “İbadetin efdali, Müslümanı Müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir” buyuruldu. Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, “Allah’ı da seviyorum” demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için, ”Allah’ı ve Hazret-i İsa'yı seviyoruz” deseler de, faydası olmaz. Yahudiler de, Hazret-i İsa'yı sevmedikleri için, “Hazret-i Musa'yı seviyoruz” deseler de, kıymetsizdir.
Âlimler, “Kişi sevdiği ile beraber olur” hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:
- “Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur."
Bir kimse de hem Müslümanları, hem de gayrimüslimleri sever, gayrimüslimlerin itikatlarını beğenirse, gayrimüslimlerle birlikte Cehenneme gider. “Kişi sevdiği ile birlikte olur” demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)
Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikatlarını beğenmek, insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir.
Hiçbir menfaat beklemeden sırf Müslüman olduğu için bir kimse ile dost olmak çok iyidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Cennette öyle güzel saraylar vardır ki, bunlar Allah rızası için birbirini sevenler içindir.” [Ebuşşeyh]
Üç kişiyle evlense
SUAL: Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir?
CEVAP
Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- “Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.” [B. Arifin]
Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz.
Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir.
Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki:
- “Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!” [Ebu Ya'la]
Kıyamet günü, dünya günlerinin uzunluğu ile mukayese edilmez. Çok uzundur ve çok sıkıntılıdır. Fakat salihlere çok kısa gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- “Allahü teâlâ istediği kula, kıyamet gününün uzunluğunu bir farz namazı vakti kadar kısa hissettirir.” [Beyheki
Salihlere dua etmeli
SUAL: Salih arkadaşlarımız var. Fakat ben onların çoğunu sevemiyorum. Her birisinin bir kusurunu görüyorum. Kimileri ile konuşmuyorum. Onları sevmemem günah olur mu?
CEVAP
Elbette günah olur. Çünkü hubb-i fillah, buğdi fillah imanın esasıdır. Salihleri sevmeli, fasık ve facirleri sevmemeli. Başkalarının kusurunu görüp onlardan kendini üstün görmek kibirdendir. Kibir her hayra manidir. Bu hastalıktan kurtulmaya çalışmalı. Bilhassa sevmediğimiz salihlere özel dua etmeliyiz. Kur'an-ı kerimde iyilerin ettiği dua şöyle bildiriliyor:
- “Rabbimiz, bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi affet; kalblerimizde, mümin kardeşlerimize karşı hiçbir kin bırakma!” [Haşr 10]
Bu âyet-i kerimede bildirildiği gibi, sevmediğimiz salih arkadaşlara böyle dua etmeliyiz.
Salihleri anmak
SUAL: Salihleri anmak nasıl olur?
CEVAP
Enbiyayı, evliyayı ve salih kimseleri anmak, onların yüksek mertebelerini, hallerini, güzel ahlaklarını hatırlamak, söylemek demektir. Bunları böylece hatırlayıp sevmek, Allah sevgisindendir. Bunları işitenler, bunlar gibi olmaya çalışırlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- “Salihleri anmak, günahları temizler.” [Deylemi]
- “Peygamberleri anmak, ibadettir, salihleri anmak günahlara kefarettir. Ölümü anmak sadaka vermek gibidir. Kabri hatırlamak sizi Cennete yaklaştırır. Cehennemi hatırlamak cihad etmek gibidir.” [Deylemi]
- “Her hastalığın şifası vardır, kalbin şifası, Allahü teâlâyı anmaktır.” [Deylemi]
- “Salihler anılınca rahmet iner.” [İ.Ahmed]
[Hadis-i şerifteki rahmet, Cennetlik olmak demektir. Salihler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer.]
Tasavvuf, Cenab-ı Hakkı anmak, arifleri hatırlayıp sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır.