Kestane kebap, yemesi sevap!
Asya, Afrika ve Amerika’da yetişen kestanenin en lezzetli türü ülkemizde yetişmekte. Soğuk kış gecelerinin bu harika lezzeti tam bir sağlık iksiri. Potasyum, fosfor, magnezyum, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri ile C, B1 ve B2 vitaminleri içeren kestane kış aylarının kötü şartlarına, fiziksel ve zihinsel yorgunluklara oldukça iyi geliyor. Şeker, protein ve yağ açısından zengin olan kestanenin diğer özelikleri ise şöyle:
• Kandaki yüksek kolesterolü düşürür.
• Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar.
• Kansere karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir.
• Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenler.
• Çok önemli bir enerji kaynağıdır.
• Potasyum eksikliğinden yakınanlar için etkili bir ilaçtır.
• Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önler.
Söylenceye göre, Osmanlı padişahlarından biri, Tophane semtinde, şimdi Kavaklı Camii diye bilinen yere cami yaptırmış.
Adamın biri de gelmiş caminin önüne, bugün hâlâ yaşayan bir çınar dikmiş. Çınarı gören padişah pek memnun olmuş, "Bunu kim dikti ise çağırın gelsin" demiş. Adamı getirmişler. Padişah bakmış, değneğine dayanarak ayakta zor duran bir ihtiyar.
Padişah "Dede" demiş, "Şimdi değneğini havaya at. Yere düşene kadar dile benden ne dilersen." "Peki" demiş ihtiyar ve değneğini havaya atmış... "Bursa kestaneleri vakıf olsun" diye bağırmış, işte o zamandan ağaçları kuruyana kadar Bursa kestaneleri "vakıf" olarak kalmış.
Bu şifalı lezzetin Anadolu'daki en bilinen adresi, hiç şüphesiz Bursa... Tarihi, efsaneleri, ipeği kadar nefis yemekleriyle de ünlü olan şehrin adı onunla bir tutulur. Ve bu yapılması pek zahmetli şekerin bu şehrin adıyla ünlenmesi sadece lezzetinden değil; burada yetişen kestanelerin her yerdekilerden daha iri olmasından!.. Öyle ki halk diline yerleşmiş güzel bir söyleyiş var; "Bursa'nın kestanesi, okka çeker beş tanesi"... Bir zamanlar sadece beşi bir okka-yani 1280 gram- gelen bu kestaneler yerlerini, bugün ağaçların sayısının gitgide azalması nedeniyle, Türkiye'nin başka bölgelerinden getirilen kuzu kestanelerine bırakıyorlar.
Asya, Afrika ve Amerika’da yetişen kestanenin en lezzetli türü ülkemizde yetişmekte. Soğuk kış gecelerinin bu harika lezzeti tam bir sağlık iksiri. Potasyum, fosfor, magnezyum, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri ile C, B1 ve B2 vitaminleri içeren kestane kış aylarının kötü şartlarına, fiziksel ve zihinsel yorgunluklara oldukça iyi geliyor. Şeker, protein ve yağ açısından zengin olan kestanenin diğer özelikleri ise şöyle:
• Kandaki yüksek kolesterolü düşürür.
• Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar.
• Kansere karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir.
• Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenler.
• Çok önemli bir enerji kaynağıdır.
• Potasyum eksikliğinden yakınanlar için etkili bir ilaçtır.
• Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önler.

Söylenceye göre, Osmanlı padişahlarından biri, Tophane semtinde, şimdi Kavaklı Camii diye bilinen yere cami yaptırmış.
Adamın biri de gelmiş caminin önüne, bugün hâlâ yaşayan bir çınar dikmiş. Çınarı gören padişah pek memnun olmuş, "Bunu kim dikti ise çağırın gelsin" demiş. Adamı getirmişler. Padişah bakmış, değneğine dayanarak ayakta zor duran bir ihtiyar.
Padişah "Dede" demiş, "Şimdi değneğini havaya at. Yere düşene kadar dile benden ne dilersen." "Peki" demiş ihtiyar ve değneğini havaya atmış... "Bursa kestaneleri vakıf olsun" diye bağırmış, işte o zamandan ağaçları kuruyana kadar Bursa kestaneleri "vakıf" olarak kalmış.
Bu şifalı lezzetin Anadolu'daki en bilinen adresi, hiç şüphesiz Bursa... Tarihi, efsaneleri, ipeği kadar nefis yemekleriyle de ünlü olan şehrin adı onunla bir tutulur. Ve bu yapılması pek zahmetli şekerin bu şehrin adıyla ünlenmesi sadece lezzetinden değil; burada yetişen kestanelerin her yerdekilerden daha iri olmasından!.. Öyle ki halk diline yerleşmiş güzel bir söyleyiş var; "Bursa'nın kestanesi, okka çeker beş tanesi"... Bir zamanlar sadece beşi bir okka-yani 1280 gram- gelen bu kestaneler yerlerini, bugün ağaçların sayısının gitgide azalması nedeniyle, Türkiye'nin başka bölgelerinden getirilen kuzu kestanelerine bırakıyorlar.