Çocuklarımızda sorunlar ortaya çıkmasın istiyorsak, onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini henüz onlar dünyaya gelmeden öğrenmeliyiz.
Günümüzde ailelerin çocukları ile yaşadıkları sorunların sayısını ve niteliği gün geçtikçe artıyor. Bu sorunları kendi içinde çözemeyen aileler pedagogların ve psikologların kapısını aşındırıyor. Bu yazımızda çocuk problemlerini nasıl çözeceğimizi ele alacağız. Her sorunu kendi başınıza çözemeyebilirsiniz ama en azından bazı sorunları atacağınız ufak adımlarla çözebilirsiniz.
Sorunun en kolay çözümü, sorun henüz ortaya çıkmadan harekete geçmektir. Bu hareketlere, davranışlara önleyici davranışlar denir. Sorunu ortaya çıktıktan sonra çözmek, sorunu üretmemekten daha zordur. Gribe yakalanmadan önce beslenmenize, giyinmenize dikkat etmek daha kolay ve masrafsızdır. Ancak grip olduğunuzda tedavi daha uzun süreli ve meşakkatlidir. Bu nedenle öncelikle önleyici tedbirlerden bahsedelim.
Sevgi, sevgi ve sevgi gösterin
Çocuk sorunlarının temelinde sevgi yatar. Aileler tarafından sevgi ya fazla verilmiş, ya da az verilmiştir. Sevgi yokluğu içe kapanıklığa, agresifliğe yol açarken sevginin aşırı verilmesi sınır tanımaz, her istediği olsun isteyen, ukala çocukların yetişmesine neden olabilir. Demek ki, öncelikli olarak sevgiye dikkat etmemiz gerekiyor. Yani çocuğumuzda sorun varsa, öncelikli olarak sevgi penceresinden soruna yaklaşalım. Çocuğumuzun sevgi deposu dolduğunda sorunlar otomatik olarak azalacaktır. Bu noktada “5 Sevgi Dili” kavramını öğrenmek ve kullanmak çok faydalı olacaktır.
Yıkıcı davranışlardan uzak durun
Aşırı koruyuculuk, mükemmeliyetçilik, baskı, şiddet, dayak gibi takip ettiğimiz kimi yıkıcı davranışlar çocuklarımızda sorunlara yol açabilir. Bu nedenle sorunu çözmeden önce, o sorunun ortaya çıkmaması için çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmek daha iyidir. Bu konuda kitaplar, seminerler, makaleler, televizyon programları işimizi kolaylaştıracaktır. Birçok çocuk sorununda anne-babaların yıkıcı davranışları sorunlara neden olmaktadır. İyi niyetimiz doğru davranışla birleşmediğinde çocuklarımızda sorunlara bizzat biz neden olabiliyoruz.
Şimdi gelelim ortaya çıkmış olan sorunları çözmeye.
Sorunun kaynağını bulun
Çocuklarda bir sorun görünüyorsa bu sorun olumsuz bir olaydan ya da ortamdan kaynaklanır. Bu sorunu çözmek için soruna neden olan olayın ya da ortamın bulunması gerekir. Sorunu üreten kaynağı yok etmeden sadece sorunun görünen yüzüyle uğraşmak yorucudur. Bataklığı kurtarmadan sinekleri öldürmeye çalışmak genelde faydalı olmaz.
Sorunlu çocuklarında problem genelde ortamdadır. Bu ortam aile, okul ya da arkadaş çevresi olabilir. Örneğin saçları dökülen bir çocuğun, okul ortamındaki arkadaş baskısı bu sorunu doğurmuş olabilir. Tırnak yiyen bir çocuk, eve yeni gelen kardeşten ötürü ihmal edilmiş olabilir. Ortam düzenlendiğinde, kaygı faktörü izale edilip, sevgi ortamı inşa edildiğinde sorunun çözümünde önemli bir adım atılmış olur.
Bazen sorunların kaynağı ortam değil, geçmişte yaşanan bir olay olur. Çocuk bir ölüm merasimine katılıp, ölüme dair bir korku geliştirebilir. Ya da geçmişte bir haciz olayına şahit olup çeşitli davranış bozuklukları gösterebilir. Bu durumda çocuktaki davranış bozukluğuna neden olan olayı bulmak sorunu anlamak açısından daha kolaydır. Olayı bulurken, sorun davranışın ne zaman başladığını ve başladığı zamanda meydana gelen önemli olayları tarayabilirsiniz.
Eğer sorun ortam değil de olaysa, o olayda çocuğun bilinçaltına yerleşen düşünce sorunun kaynağıdır. Bu durumda o bilinçaltına yerleşen düşünce ile müracaat etmek gerekiyor. Örneğin bir çocuk, karşıdan karşıya geçerken ona araba çarptı. Çocuk yaralandı. Bu olayda çocuğun zihnine “Yollar ve sokaklar tehlikelidir.” düşüncesi yerleşebilir. Bu düşüncenin sonucu olarak da sokağa çıkmak ve yola adım atmak istemeyebilir. Ya da bir akşam karanlık odasında korkan bir çocuk “Karanlık korkutucudur” düşüncesini geliştirip, karanlık olan tüm ortamlardan kaçabilir. Eğer sorunun kaynağı ortam değil de olaysa, o olayda çocuğun zihnine yerleşen düşünce ile savaşmak gerekir. O çocuğun zihnine “Karanlık kötüdür.” Düşüncesi yerine “Karanlık güzeldir.” düşüncesinin ekilmesi gerekir. Peki, çocuğun zihnine yeni düşünceler yerleştirmek nasıl olur?
Öykülerle terapi
Çocuğun zihnine yeni düşünceler yerleştirmenin en kolay yollarından biri öykülerdir. Karanlıktan korkan bir çocuğa neşe ile karanlıkta oynanan bir saklambaç oyunu anlatabiliriz. Ya da yola çıkmaktan korkan bir çocuk için, çocukların sokakta güzelce oyun oynadığı öyküler anlatılabilir. Bu öyküleri kendimiz üretebiliriz. Bizim yaptığımız en büyük hata çocuklara direk nasihatte bulunmaktır. Çocuk “Yavrum karanlıktan korkmana gerek yok” gibi cümleleri pek anlamaz. Bu cümleler bir kulağından girer diğerinden çıkar. Bunun yerine öyküler çocuk dünyasında iz bırakır. Akılda kalır ve değişimi gerçekleştirebilir.
Oyunla terapi
Bazen öyküleri oyunlarla birlikte destekleyerek de sorunu çözebiliriz. Örneğin karanlıktan korkan çocukla birlikte ilk önceleri hafif loş ışıkta eğlenceli oyunlar oynanabilir. Bu oyunlar esnasında çocuğun bilinçaltına “Karanlık eğlenceliymiş” düşüncesi yavaş yavaş yerleşir. Bu düşünce güçlendiğinde çocuğun karanlık korkusu da çözülmüş olur.
Birkaç örnek vererek bitirelim isterseniz: Örneğin yalan söyleyen bir çocuğunuz var. Öncelikle yapmanız gereken bu yalana neden olan ortamı keşfetmektir. Bu ortam televizyon ya da bizzat ailenin kendisi olabilir. Sorunun kaynağını keşfetmedikçe sorun çözülemez. Sorunun kaynağını düzenledikten sonra dürüstlüğü içeren öyküleri aktarmak faydalı olacaktır. Agresif bir çocuğa iyi davranmakla ilgili öyküler anlatılabilir. İlla da piyasadan öykü bulacağız diye bir kaide yok. Sabah kalkınca yüzünü yıkamayan bir öğrenci için içinde yüz yıkamanın olduğu öyküler anlatılabilir. Bu öyküyü siz de yazabilirsiniz. Sabahları yüzünü yıkamayan bir çocuk, arkadaşlarının yanına gidince arkadaşları kirli yüzünden dolayı onunla oyun oynamak istemesin, çocuk pişman olsun ve sonrasında yüzünü yıkamaya başlasın.
Özetle, çocuklarımızda sorunlar ortaya çıkmasın istiyorsak, onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini henüz onlar dünyaya gelmeden öğrenmeliyiz. Eğer bir şekilde sorun ortaya çıkmışsa, o zaman sorunun kaynağına ulaşmamız gerekiyor. Bu kaynak bir ortam ya da olay olabilir. Kaynağın durumuna göre, ortam düzenlemesi, hikâyeler ya da oyunlarla sorunları çözebiliriz.