Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun."

Buhari, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizi, Talak 12, (1188).

Amr İbnu'I-Ahvas (radıyalİahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.''

Tirmizi, Tefsir Tevbe, (3087).

Hakim İbnu Mu'âviye babası Mu'âviye (radıyallahu anh)'den anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?''

"Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hariç onu terketmemen."

(Ebu Dâvud, Nikâh 42, (2142, 2143, 2144).

KOCANIN KADIN ÜSTÜNDEKİ HAKKI

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi, uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir."

Abdullah İbnu Ebi Evfa radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Muaz Şam'dan dönünce Resulullah aleyhissalatu vesselam'a secde etmişti. Aleyhissalatu vesselam hayretle : "Ey Muaz! Bu da ne?" dedi. O açıkladı: "Şam'a gitmiştim, onların reislerine ve patriklerine secde ettiklerine rastladım. İçimden, aynı şeyi size yapmak arzusu geçti." Aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine: "Bunu yapmayın! Zira, şayet ben, bir kimseye, Allah'tan başkasına secde etmeyi emretseydim, kadına kocasına secde etmesini emrederdim. Muhammed'in nefsi elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim ki, bir kadın, kocasının hakkını eda etmedikçe Rabbinin hakkını da eda edemez. Kadın (deve sırtındaki) semere binmiş iken kocası nefsini talep edecek olsa, kadın bu isteğe mani olamaz."
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

ALLAH RAZI OLSUN EMEGİNİZE SAGLIK.
 

yelda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2006
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

ALLAH RAZI OLSUN
 

fidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2006
Mesajlar
947
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM EMEĞİNE SAĞLIK GERÇEKTEN BU KADAR YÜKÜMLÜLÜK OLDUĞUNU BİLMİYORDUM ALLAHA EMANET OLUN
 

FATIH_TELSIM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

ALLAH ugraşlarınızın karşılıgını fazlasıyla versın ınsallah. ALLAH razı olsun
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

allah razı olsun kardeşlerim. birde bir abim bana şöyle demişti hiç unutmam ve her daim sevdiklerime soyledigim bir söz...

KADININ CENNETİ KAZANMASI KOCASININ RIZASINDA, ERKEĞİN CENNETİ KAZANMASI ANNESİNİN RIZASINDADIR...
 

cigdem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2006
Mesajlar
548
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

PAYLAŞIMINIZ İÇİN ALLAH RAZI OLSUN.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Kadının genel haklarını kısaca açıklamaya çalışalım:
"Birisine bir kız çocuğu müjdelenirse, üzüntüsünden yüzü simsiyah kesilir..." (Nahl, 16/58 )
Bu âyette Allah (c.c.) cahiliyyet insanının kadına bakışını anlatır ve takbih eder. Halbuki,
"Allah dilediğine kız, dilediğine erkek, dilediğine ikisini birden verir, dilediğini de kısır yapar."(Şûrâ, 42/49)
Kadın da tıpkı erkek gibi doğar, erkek gibi insan yavrusudur. Şefkatte ve hediyede aralarını ayırırlarsa, anne baba sorumlu olurlar. Peygamberimiz (asv)'in vasiyyetini gözetmemiş olarak şefaatten mahrumiyeti hak ederler. Cahiliyyet duygularının insanlarda zaman zaman depreşeceğini bildiği için, Efendimiz (asv) kız çocuklarının, eğitimini özellikle vurgular ve "üç, iki, hattâ bir kız çocuğunu, haklarını koruyarak yetiştiren babanın, Cennette kendisiyle beraber olacağını" (Ibn Mâce, edep3) duyurur.
Çocuğun kız doğmasında da erkekte olduğu gibi, "şükür" olarak "akîka" kurbanı kesilir. Ismi güzel verilir, zorunlu eğitimi yaptırılır. Gerekli cinsel bilgileri anneden alır. Kur'ân'da ve Sünnette ilme teşvik eden hiç bir nas, kadınları bundan ayırmaz. Tersine, ihmale uğrayacaklarını bildiği için, Peygamberimiz (asv) özellikle kadın eğitimini tavsiye etmiş. haklarının korunmasını emretmiştir. Onun devrinde "müctehid" olan kadınlar yetişmiştir. (Meselâ Resûlüllah (asv)'ın zevceleri Âişe validemiz bunlardan biridir.)
Kadın, hiçbir konuda erkekten ayrı tutulmadan büyütülmüş ve yetiştirilmiş, sıra evlenmesine gelmiştir. Damat adayını görmesi bir hakkı ve aynı zamanda bir sünnettir. Beğenmezse reddeder, velîlerin ve damat adayının ısrarı hiçbir şeyi değiştirmez.
Evlenirken ağırlığını koyar, damat adayından istediği kadar "mihir" alır. Mihir onun Allah tarafından belirlenmiş en tabii hakkı ve hayat garantisidir. Harcama sahası, meşru çerçevede tamamen kendi iradesine bağlıdır. Mihrini, ya da varsa diğer mal varlığını, hayır yolunda harcayabileceği gibi ticarî işletmelerde kullanabilir, şirketler kurar, şirketlere hisse senetleriyle ortak olur, kazanır ve kazandığını da istediği yerde harcar. Çünkü kendi sosyal güvenliği, kocaya varmakla garanti altına alınmıştır. Ev için ve kendisi için gerekli bütün zarûri harcamalar erkeğin sırtınadır. Erkek, elbiseni ya da süs malzemeni kendi kazancınla al, diyemez. Kendi varlığı ölçüsünde kadının nafakasını sağlamak zorundadır. Sağlayamayacaksa evlenemez. Evlendikten sonra sağlamazsa kadının boşanma talebi olumlu sonuçlanır.
Kocası onu tahkir edemez, onun hayat arkadaşı olduğunu unutmamak zorundadır, darılıp evinde yalnız bırakamaz. Erkeğin en hayırlısı, kadına en iyi davranandır. (bk. Buhâri, nikâh 43; Müslim, fedâil 68)
Evde hanımıyla şakalaşmak, eğlenmek ve onu eğlendirmek kocanın görevlerindendir.
Kadının hak-hukuk tanımayıp isyan etmesi dışında, sudan bahanelerle erkek karısını dövemez, (1) hastalık kıskançlığından kaynaklanan şüphesinden ötürü, karısını anî baskınlarla rahatsız edemez. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadîslerinde ailesinden uzun zaman ayrı kalan birisinin, haber vermeden gece ansızın eve gelmesini yasaklamıştır. Bunda ayrıca koltuk altı, etek tıraşı ve süslenip taranmayla kocasına hazırlık yapabilme imkânı bulması da, sebep olarak zikredilmiştir. Bu konuda bir hadîs-i şerîfin meâli şöyledir:
"(Uzaklardan) geceleyin geldiğinde hanımmn yanına girme ki, bıçak kullanıp tıraş olsun, dağınıksa tarasın. (gelişine hazırlansın)"(Buhârî, nikâli 121,122; Müslim, radâ' 58, imâret 181,182; Dârimî, nikâh 32, cihâd 163; Müsned NI/298.)
Hadîs şerhleri buna sebep olarak bir de, eve geceleyin aniden girmesinin, hanımının ihanetinden şüphelendiği anlamına gelebileceği ihtimalini gösterirler.
Kocanın karısını cinsel yönden tatmin görevi de vardır. Peygamberimiz (asv), karısını düşünmeden, işini bitirerek hemen inen insanları horoza, yani hayvana benzetmiş ve sevişip okşama olmadan cinsel ilişkiye geçilmemesini tavsiye etmiştir.(2) Çünkü erkek bakmakla hemen tahrik olabilir, ama kadın cinsel ilişkiye ancak uzun bir okşama döneminden sonra hazır hale gelir. Iyi bir erkek, karısını bu işe hazırlamayı başarabilen ve kendi doyduğu gibi onu da doyurabilen erkektir. Cinsel ilişkide sadece kendisini düşünen erkekler, karşısındakine zulmettiklerini ve işkence ederek zevk aldıklarını unutmamalıdırlar.
Evlendikten sonra bir yıl içerisinde hiç cinsel ilişki yapamayan erkekten kadının ayrılma hakkı vardır. Kadın "peşin mihrini" almadan kendisini erkeğe teslim etmeyebilir.
Kadının nafakası gibi, tedavisi ve ilâç harcamaları da kocaya aittir. Kadın ekmek yapamayan birisi ise, erkek hazır ekmek almak zorundadır. Süslenmesini istiyorsa, süs malzemeleri ve koku masrafi erkeğe aittir. Yılda yazlık ve kışlık olmak üzere iki takım elbise erkeğe aittir. Anlaşmazlik söz konusu olursa elbisenin nitelikleri mahalli idarelerce tesbit edilir. Kadın, kocası sefere çıkarken, gelmediği günler için nafakasına, ondan kefil alabilir. Âdetli günlerinde kocasından ayrı yatmak isterse, ayrı bir yatak istemek hakkıdır.
Durumuna göre kadın kocasından hizmetçi isteyebilir. Hizmetçinin ücreti kocasına aittir. Örfe göre kadınların yapmaması ayıplanan ev işleri dışında kadın, hiçbir iş yapmak zorunda değildir.
Ihtiyaç duyarsa kocasıyla aylık nafaka miktarında anlaşırlar. Yetmediğini anlarsa artırmasını ister, koca kabul etmezse mahkemeye başvurabilir.
Kadın, kocanın yakınlarını istemediği takdirde, kocası onu müstakil bir evde oturtmak zorundadır. Buna sebep olarak, kocasıyla oynaşmak ve yararlanmak arzusuna, onların bulunmasının engel olacağı gösterilmiştir. Hattâ cinsel ilişkiyi bilmeyecek kadar küçük olan çocuğu dışındakiler için de aynı sebeble ayrı odalar istemek, kadının hakkıdır.
Kadının, haftada bir kez anne-babasını ziyaret hakkı vardır, erkek buna engel olamaz.
Erkeğin haklarına bir zarar vemeyen meşru işlerde; kadının meşru çerçevede çalışmak hakkıdır.
Âdet ve lohusalıktan ötürü hamama gitmek istediği takdirde, hamam parasını erkek verir, ancak hamamda avret yerlerinin açılmamasına riayet edilmediği biliniyorsa, kadın hamama gönderilmez.
"Ric'î" (dönülebilir) ya da "bâin" talakla boşanan karısının her türlü nafakasını, iddeti içerisinde erkek verir.
Bu söylediklerimiz bütün fıkıh kitaplannda kadının erkek üzerindeki hakları sayılırken açıklanan konulardan sadece birkaç örnektir. Sonra bunlar birer tavsiye niteliğinde değil, yaptırımı olan kanûni haklardır.
Karadeniz'de, Anadolu'da. şurada-buradâ kadınlar çalıştırılıyor ve ancak erkeğin yapabileceği zor işler altında eziliyorlarsa, bunun suçu İslam'ın değil, Islâmı onların hayatından uzaklaştıranların olsa gerektir.,
Bir seçim söz konusu olduğunda kadının seçme hakkının bulunduğunu çoğu Islâm bilginleri söylemişlerdir. Çünkü onların böyle bir hakkının olmadığına dair hiçbir delil yoktur. Kaldı ki seçme, "bey"at"tan ibarettir. Halbuki, Peygamberimiz (asv) kadınlardan da bey'at almıştır. (bk. Mümtahine, 60/12 âyeti ve tefsirleri.) Hz. Ömer (ra)'den sonra seçilecek halife için, evlenmemiş genç kızlar dahil, herkesten fikir alınmıştır.[bk. Muhammed Hamîdullah, Islâm Müesseselerine Giriş Ist.1981, s. 112 (Ibn Kesîr'den nakil)]
Nihayet kadın öldüğünde kefeni de kocasına aittir. (3)
Görüldüğü gibi kadın geçim konusunda hiçbir derdi ve endişesi olmayan, yani alabildiğine sosyal güvenliği bulunan bir insandır. Ve bütün bunlar bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda mahkeme kararı ile belirlenecek olan kanunî haklardır. Yoksa Islâm'da karı-koca birbirinden devamlı hak koparmak için çekişip duran iki düşman kutup değildirler. Birbirlerini tamamlayan, birbirlerine yardım eden, destek olan, huzur ve moral kaynağı oluşturan, bir bütünün iki yarım parçasıdırlar. Tıpkı Peygamberimiz (asv)'in ev işlerine yardım etmesi, Hz. Ali (ra) ile eşi Fatıma (r.anha) arasında iş bölümü yapması gibi.
Dipnotlar:

(1) Karının dövülmesi konusunda Nisâ suresi 34. âyeti ve tefsirlerine bakılabilir. Örnek olarak bk. Ibn Kesîr N/257; Kurtubî NI/170,172,173; Elmalı N/1351; Ebû Dâvûd, menâsik 56; Ibn Mâce, menâsik 84; Müslim hac 147; Tirmizi, Rada'11; Ebû Dâvûd, menâsik 56; Halebî Sağîr s. 395; Halebî Kebîrs. 621; Canan, Terbiyes. 391.
(2) bk. Deylemî'den, Gazâlî, Ihyâ N/52 (Terc. N/129); Ayrıca bk. Suyutî, el Camiu's-sağîr (Fethu'I-Kadîr ile) VI/323
(3) Özet olarak sunduğumuz bu maddelerin daha geniş bir açıklaması için bk. Ibn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, Mısır 1380 (1960) NI/571 vd. Ayrıca bütün fıkıh kitaplarının nafaka bölümleri ve özellikle Serahsî, Mebsût V/180 vd.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

 

botanik_3727

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
158
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web Sitesi
sites.google.com
Erkeğin Karısı Üzerindeki Hakları

Erkeğin Karısı Üzerindeki Hakları

paylaşıom için teşekkürler çorbada benimde tuzum olsun azcık :p

bu dersleri iyi bilmek lazım kadın mehir olarak boşanma bile isteyebiliyomuş. mesela sen içersen, aldatırsan şunu yaparsan ben seni boşarım ... gibi ...

Bu mevzuda söylenebilecek olan sözün özü sudur:

Nikâh bir çesit bagliliktir; Kad:n erkegin canyesidir. Buna göre kadin, kocasinin; mâhiyeti günâh olmayan her emrine kayitsiz - sartsiz olarak uymak zorundadir. Erkegin haklarina saygi gösterilmesi konusunda bir çok hadisler vardir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kocasi kendisinden hosnut bir halde ölen kadin. Cennet'e girer.»

Peygamber'imiz zamaninda adamin biri bir yolculuga çikarken karisina evin üst katindan alt katina inmemesini tembih eder. Kadinin babasi alt katta oturmaktadir. Adam hastalanir. Kadin birini Peygamber'imize göndererek evin alt katina inip babasini görmeye izin ister. Peygamber'imiz «Kocanin emrine uy» diye haber gönderir. Bu orada kadinin babasi ölür. Kadin yine alt kata inmek için Peygamberimizden izin ister. Peygamber'imiz tekrar «Kocanin emrine uy» diye haber gönderir. Kadinin babasi topraga verildikten sonra Peygamber'imiz ona, kocasinin emrine uydugu için Allah'in, babasini afvettiginî bildirir.

ERKEGIN KARISI ÜZERINDEKI KAKLARI:

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Kadin, farz namazlarini kilinca. Ramazan Orucunu tutunca, irzini koruyunca ve kocasinin emrine uyunca, Rabb'in Cennetine girer."

Görülüyor ki. Peygamber'imiz kocanin emrine uymayi. Islâm'in temel sartlan ile birlikte zikretmistir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Hâmile olan, çocuk doguran, çocuk emziren ve çocuklarina sefkatle bakan kadinlar, eger kocalarina itaatsizlik etmezlerse, namaz kilanlari Cennete girer.»

Peygamber'imiz

«Bana Cehennem gösterildi. Cehennemliklerin çogunu kadmlarin meydana getirdigini gördüm.» buyurdu. Kadinlar «Ne yüzden ya Rasûlallah diye sordular. Peygamber'imiz «Cok lanet okuduklari ve iyi geçimli kocalarina karsi nankörlük ettikleri için» diye cevap verdi.

Diger bir hadiste Peygamberimiz

«Cennet bana gösterilince oradakilerin arasinda kadinlarin azinlikta oldugunu gördüm. «Kadinlar nerede?» diye sorunca Cebrail (A.S.) Bana: «Altin ve parlak boyalar onlari alakoydu» diye cevap verdi.»

Hz. Ayse buyurur ki:

«Bir gün evlilik çagma Varmis gene bir kiz Peygamberimize gelerek «Yâ Rasülallah

evlenmekten korkuyorum, kocanin kadin üzerindeki haklari nelerdir?» diye sordu. Peygamber'imiz de ona

«Eger onun vücudu tepeden tirnaga irin olsa da onu dilin ile yalayip temizlesen yine hakkini ödeyemezsin» diye cevap verdi.

Genç kiz bunun üzerine «O halde evlenmeyeyim mi» diye sordu. Peygamberimiz
«Hayir, ne münâsebet, evlen, çünki o daha hayirlidir» diye cevap verdi.

Ibni Abbâs buyurur ki;

«Hasam kabilesinden bir kadin Peygamber'imize gelerek

«Yâ Rasülallah ben dul bir kadinim, evlenmek istiyorum, koca haklari nelerdir» diye sordu. Peygamber'imiz ona su cevabi verdi:

«— Kocanin karisi üzerindeki baslica haklan sunlardir:

1 — Kocasi kadin ile yatmak isteyince kadin deve sirtinda bile olsa onu reddetmemelidir.

2 — Kocasinin evinden, onun iznini almadan hiç bir sey vermemesidir, eger verirse sevabi kocasinin, günâhi onun olur.

3 — Kocasinin iznini almadan nafile oruç tutmamasidir. Eger tutarsa sâdece açtik ve susuzluk çekmis olur, hiç bir sevabi olmaz.

4 — Eger kocasindan izinsiz, evden çikarsa eve dönünceye veya yaptigina tevbe edinceye kadar melekler ona lanet eder.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Bir insanin diger insana secde etmesini emretseydim, karisi üzerindeki hakkinin öneminden dolayi, kadinin kocasina secde etmesini emrederdim.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kadinin Rabb'inin Rizâsi'na en yakin durumu evinin dört duvari arasinda bulundugu zamandir. Evinin dört duvari arasinda kildigi namaz, camide kilacagi namazdan, odasinda kildigi namaz, evinin diger her hangi bir yerinde kilacagi namazdan ve iç odasinda kilacagi namaz, odasinda kilacagi namazdan daha faziletlidir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kadin avrettir. Disariya çikinca onu seytan gözetler.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kadinin on tane avret yeri vardir. Evlenince kocasi bir avret yerini, ölünce toprak bütün avret yerlerini örter.»

Buna göre erkegin esi üzerinde bir çok haklari verdir. Baslicalars ikidir.

Biri namusunu korumak ve örtmek» öbürü de ihtiyaci disinda kocasindan bir talebde bulunmamasi ve onu haram yollar ile kazanç saglamaktan alakoymasidir.
Ilk müslüman kadinlarin hâlleri böyle idi. Kadinlar kocalarini ve kizlar babalarini disariya ugurlarlarken onlara «Sakin haram kazançlara sapma. Biz açlik ve sikintiya dayaniriz, ama cehenneme kazanamayiz» derlerdi.

Ilk müslümanlardan bir erkek, bir yolculuga niyetlenir. Komsulari yola çikmasini dogru bulmazlar. Karisina «Kocanin yolculuga çikmasina niye razi oluyorsun? Halbuki sana nafaka birakmadi» derler. Kadin komsularina su cevabi verir. «Kocami bildim bileli rizik verici olarak degil, yiyici olarak tanidim. Benim rizkimi veren Rabbim var. Simdi yiyici gidiyor, fakat riziklandirici bakîdir.»

Ismail'in kizi Râbia Hatun Ahmed ibni Ebül Havariye evlilik teklif eder. Fakat Ahmed ibadet ile mesgul oldugu için: «Ben, kendi halim ile mesgul oldugumdan kadinlara karsi arzu duymuyorum.» diyerek bu teklife yanasmaz.

Râbia' da ona «Ben de kendi hâlimle senden daha mesgulüm. Cinsî arzum yok. Fakat kocamdan bana yüklü bir miras kaldi. Bu mali din kardeslerine dagitarak senin vasitan ile sâlihleri tanimak ve kendime Allah'a giden bir yol hazirlamak istedim» diye cevap verdi.

Râbia'nin bu cevabi üzerine Ahmed «Hocama danisayim» dedi ve Ebû Süleyman-üd Daranî'ye gitti: (Hadisenin devamini Ahmed'den dinleyelim):

Hocam; «Dostlarimizdan kim evlendi ise bozuldu» diyerek daha önce evlenmeme karsi çikardi. Fakat, Râbia'nin söyledigi sözleri duyuna« bana «Onun ile evlen, çünkü o bir Allah Dostudur. Bu söz siddiklarin söyleyebilecegi bir sözdür.» dedi.

Râbia ile evlendim. Evimizde kerpiçten bir bölme vardi. Yemekten sonra hemen çikmak isteyenlerin el yikamasi yüzünden yikildi. Yemekten sonra ellerini sabunla yikayanlar buna dahil degildir, üzerine üç sefer evlendim. O bana helâlinden yedirir, güzel kokular sürer ve «Simdi haydi öbür eslerinin yanina kuvvetli olarak git» derdi.

Sam'li olan bu Râbia. Basrali Râbia-ül Adeviye'ye benzerdi.

Kadinin kocasina karsi olan vazifelerinden birisi de, malini israf etmemesi, daha dogrusu onu korumasidir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kadinin, kocasinin iznini almaksizin onun evinden yiyecek bir sey vermesi helâl degildir. Sadece bozulmasindan endise edilebilecek sulu yemek müstesna. Eger kocasinin izni ile yemek yedirirse kocasinin mükâfati kadar mükâfat kazanir. Eger onun iznini almaksizin yemek verirse, mükâfati Kocasinin, günâhi ise kendisinin üzerine olur.»

Kadinin ana - babasina düsen vazifeler de vardir. Bunlarin en önemlisi kizlarina kocasi ile iyi geçinmeyi ögretmeleridir. Nitekim, bildirildigine göre. Haricet-ül Ferazî'nn kizi Esma, kizini evlendirirken ona söyle der:

«Sen içinde yetistigin yuvadan çikip tanimadigin bir yataga giriyor ve bilmedigin bir arkadasa variyorsun.

Sen ona yer ol ki, o da sana gök olsun. Sen ona dösek ol ki, o da sana direk olsun. Sen ona köle ol ki, o da sana kul olsun. Onu hic bir zaman gücendirme ki
, seni üzmesin. Ondan uzak kalma ki, seni unutmasin. Sana sokulursa sen de ona yaklas. Senden kaçarsa, sen de ondan uzak dur. Burnunu, kulagini ve gözünü muhafaza et, senden yalniz güzel koku alsin, sadece güzel söz duysun ve sirf güzel sey görsün.»

Sâirin biri karisina söyle seslenir:

«Kusurlarimi görmezlikten gel kî. Sevgimin devamliligini
saglayasin.

Kizdigim zaman beni daha da öfkelendirecek söz söyleme.

Tef çalar gibi isin aslini ögrenmeden beni tefe koyma.

Çünki isin iç yüzünün ne oldugunu bilemezsin.

Arzuna kapilip asiri sekilde yakinma ki.

Kalbim senden uzaklasir, cünki kalbler degisir.

Benim görüsüme göre sevgi ve sikinti bir kalbde biraraya gelirse.

Sevgi durmaz, gider.»
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt