gebzeli hakan
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Haz 2008
- Mesajlar
- 65
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Kader Nedir
Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmi ile, kullarının kendi istekleri ile yapacakları işleri bilmesidir.
Allahü teâlâ, ezelî ilmi ile, kullarının yapacakları işleri, Cennete ve Cehenneme gideceğini bilir. Bilmiyen ilah olmaz. İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki: Kulların bütün işlerini Allahü teâlâ yaratır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Her şeyin halıkı Odur.) [Rad 16]
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allahtır.) [Saffat 96]
(Yaratan, sinelerde olanları da bilir. Yaratan hiç bilmez mi) [Mülk 13, 14]
Allahü teâlânın kullarının ne yapacaklarını bilmesi, kulun yapacağı işlere tesir etmez. İşte Allahü teâlânın da, kulların kendi istekleri ile günah veya sevab işleyeceklerini, Cennete veya Cehenneme gideceklerini bilmesi kulların işlerine müdahale sayılmaz. Mesela bir öğretmenin, tembel talebesinin imtihanı kazanamayacağını önceden bilmesi, o talebenin imtihanına tesir etmez. Talebe imtihanı kazanamayınca (Sen benim kazanamayacağımı imtihana girmeden önce söyledin) diyerek suçu öğretmene yüklemesi haksızlık olur.
Kadere inanmak, îmân esaslarındandır
İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere kader deniyor. Kader hakkında birçok âyet-i kerîme vardır. Birkaçının meâli şöyledir:
(Ölümü Allahın iznine bağlı olmıyan hiç kimse yoktur.) [A.İmrân 145]
(Ölüm zamanını takdîr eden ancak Allahtır.) [En’âm 2]
(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) [Kamer 52, 53]
(Herkesin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [A’râf 4]
(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfûz’da] dır.) [Hûd 6]
(Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir musîbet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfûz’da yazılmış] olmasın. Elbette bu, Allaha kolaydır.) [Hadîd 22]
(Biz, herşeyi kader ile [bir ölçüye göre] yarattık.) [Kamer 49]
(Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.) [Sebe 3]
(Allahın bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır, ne doğurur. Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.) [Fatır 11]
Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerîmeleri açıklamıştır. Kadere inanmak, îmânın altı şartından biridir. Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
(Îmân, Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhıret gününe, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme, hesâba, mîzâna, kadere, hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna inanmaktır.) [Nesâî]
(Kadere inanmak, îmân esaslarındandır.) [Ebû Dâvüd, Tirmizî]
(Kadere îmân etmek, tevhîdin nizâmıdır.) [Deylemî]
(Âhır zamanda şerli kimseler kader hakkında konuşur.) [Hâkim]
(Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz) [Taberânî]
(Kaderi inkâr eden helâk olur.) [Taberânî]
(Allahü teâlâ, “bana îmân edip de kadere, hayır ve şerrin benim takdîrimle olduğuna îmân etmiyen, benden başka Rab arasın” buyurdu.) [Şîrâzî]
(Allahü teâlâ, ilk önce Kalemi yaratıp, “Kaderi, olanı ve sonsuza kadar olacak olanı yaz” buyurdu.) [Tirmizî, Ebû Dâvüd]
(Her şey ezelde yazıldı. Allahın ilmine göre, kalem kurudu.) [Tirmizî]
[Takdîr son buldu ve kaleme yazacak bir şey kalmadı.]
(Kadere, hayra ve şerre îmân etmedikçe, başına gelenin aslâ şaşmayacağına, başına gelmemesi mukadder olanın da aslâ gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse îmân etmiş sayılmaz.) [Tirmizî]
Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmi ile, kullarının kendi istekleri ile yapacakları işleri bilmesidir.
Allahü teâlâ, ezelî ilmi ile, kullarının yapacakları işleri, Cennete ve Cehenneme gideceğini bilir. Bilmiyen ilah olmaz. İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki: Kulların bütün işlerini Allahü teâlâ yaratır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Her şeyin halıkı Odur.) [Rad 16]
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allahtır.) [Saffat 96]
(Yaratan, sinelerde olanları da bilir. Yaratan hiç bilmez mi) [Mülk 13, 14]
Allahü teâlânın kullarının ne yapacaklarını bilmesi, kulun yapacağı işlere tesir etmez. İşte Allahü teâlânın da, kulların kendi istekleri ile günah veya sevab işleyeceklerini, Cennete veya Cehenneme gideceklerini bilmesi kulların işlerine müdahale sayılmaz. Mesela bir öğretmenin, tembel talebesinin imtihanı kazanamayacağını önceden bilmesi, o talebenin imtihanına tesir etmez. Talebe imtihanı kazanamayınca (Sen benim kazanamayacağımı imtihana girmeden önce söyledin) diyerek suçu öğretmene yüklemesi haksızlık olur.
Kadere inanmak, îmân esaslarındandır
İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere kader deniyor. Kader hakkında birçok âyet-i kerîme vardır. Birkaçının meâli şöyledir:
(Ölümü Allahın iznine bağlı olmıyan hiç kimse yoktur.) [A.İmrân 145]
(Ölüm zamanını takdîr eden ancak Allahtır.) [En’âm 2]
(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) [Kamer 52, 53]
(Herkesin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [A’râf 4]
(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfûz’da] dır.) [Hûd 6]
(Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir musîbet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfûz’da yazılmış] olmasın. Elbette bu, Allaha kolaydır.) [Hadîd 22]
(Biz, herşeyi kader ile [bir ölçüye göre] yarattık.) [Kamer 49]
(Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.) [Sebe 3]
(Allahın bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır, ne doğurur. Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.) [Fatır 11]
Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerîmeleri açıklamıştır. Kadere inanmak, îmânın altı şartından biridir. Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
(Îmân, Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhıret gününe, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme, hesâba, mîzâna, kadere, hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna inanmaktır.) [Nesâî]
(Kadere inanmak, îmân esaslarındandır.) [Ebû Dâvüd, Tirmizî]
(Kadere îmân etmek, tevhîdin nizâmıdır.) [Deylemî]
(Âhır zamanda şerli kimseler kader hakkında konuşur.) [Hâkim]
(Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz) [Taberânî]
(Kaderi inkâr eden helâk olur.) [Taberânî]
(Allahü teâlâ, “bana îmân edip de kadere, hayır ve şerrin benim takdîrimle olduğuna îmân etmiyen, benden başka Rab arasın” buyurdu.) [Şîrâzî]
(Allahü teâlâ, ilk önce Kalemi yaratıp, “Kaderi, olanı ve sonsuza kadar olacak olanı yaz” buyurdu.) [Tirmizî, Ebû Dâvüd]
(Her şey ezelde yazıldı. Allahın ilmine göre, kalem kurudu.) [Tirmizî]
[Takdîr son buldu ve kaleme yazacak bir şey kalmadı.]
(Kadere, hayra ve şerre îmân etmedikçe, başına gelenin aslâ şaşmayacağına, başına gelmemesi mukadder olanın da aslâ gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse îmân etmiş sayılmaz.) [Tirmizî]