“Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah’ın emrine dönünceye kadar siz de vuruşun. Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep âdil olun, çünkü Allah âdil davrananları sever” (Hucurat, 49/9) mealindeki ayetten anlaşılacağı üzere, Kaddafî bir nevi bağî taraf olmuştur. Çünkü bütün çabalara rağmen, halkın haklı taleplerine kulak vermemiş, barış elini uzatmamış, askeri gücüne güvenerek halkını öldürmeye, yok etmeye karar vermiştir. Bu açıdan onun zalim bir diktatör olduğunda şüphe yoktur.
İslam hukukuna göre, savaş esiri olan kimselerin esir muamelesi görmesi gerekir. Esir ise, -prensip olarak- öldürülmez, mahkemece yargılanmadan infaz edilemez.
Kaldı ki, müslümanlar arasında meydana gelen bu gibi iç savaşlarda uluslararası savaş hukuku da uygulanmaz. Çünkü harici savaşta düşmanın malı ganimet olur. Fakat iç savaşta kimse karşı tarafın malına da dokunamaz. Zira karşıdakiler zalim ve baği de olsa müslümandır. Biz Kaddafi’nin ve taraftarlarının da müslüman olduklarını düşünüyoruz.
Bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki, yakalandıktan sonra Kaddafi’ye yapılanlar İslam hukukuna uygun olmadığı gibi, İslamın yasakladığı ve haram kıldığı şeylerdir.
Diğer taraftan, Kaddafi’nin bu şekilde öldürülmesi, bazı iç ve dış menfaat şebekelerinin planı olabilir. Kaddafi’nin kendileriyle olan kirli ilişkilerinin ortaya çıkmaması için onun linç edilmesini istemeleri de mümkündür.
Sorularla İslamiyet