erciyes1984
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Kas 2007
- Mesajlar
- 1,019
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
KABUL OLAN DUANIN MEYVESİ
Remzi ihtiyar bir adamdı! Fakat o çok mutlu ve huzurlu bir ihtiyardı! Bu mutlu ihtiyar mutluluğunu ve huzurunu her zaman her yerde dile getiriyordu ve Allaha sonsuz şükürler ediyordu!
Bir oğlu vardı! Ve tüm olumsuzluklara rağmen onu en iyi bir şekilde yetiştirmeye Kuran ve sünnetle eğitmeye çalışmıştı.
Kendisi yetim büyümüş, bir çok yavrusunuda küçük yaşta kaybetmesine rağmen bu ihtiyarın gözlerinden fışkıran mutluluk ve huzuruna millet akıl sır erdiremiyordu. Onun için ona sormadan edemiyorlardı.
- Siz neden bu kadar mutlu ve huzurlusunuz?
O bu soruya şöyle cevap verirdi:
- Ey dostlarım! Ben mutlu olmayayımda kim olsun? Allahu tealaya sonsuz şükürler olsun, benim acizane yaptığım duamı kabul buyurmuştur!
Soruyu soranlar bu cevapla dahada şaşırır soru yağmurlarına devam ederlerdi:
- Siz nasil bir dua ettiniz? Hangi duanız kabul edildi?
O dudaklarında gülümseme yüzünde huzur başlardı konuşmaya:
- Sizde biliyorsunuzki ben yetim büyüdüm! Büyük zorluk ve meşekkatlerle büyüdüm! Evlenme çağına girdiğimde Allahu teala bana güzel bir müslüman olan eşimi nasip etti! Ve bizlere evlatlar bağışladı fakat onlar fazla yaşamıyor ve bu dünyadan ayrılıyorlardı.
O esnada sözünü kesip:
- Sen hiç üzülmüyormuydun? Diye soruyorlardı.
- Yo! Hiç üzülmüyordum!
- Nasıl?
- Dostlarım! İşte sizin ilk sorunuzun cevabının sırrı burada! Ben Allah ve peygamberini bilmeyen, anne ve babasını saymayan çok çocuk gördüm. Onlar büyüklerine saygı küçüklerine sevgi göstermiyor, helal, haram nedir bilmiyorlardı. Ben çocukları seyiyorum ama Allahımı daha çok seviyorum! Onun için çocuklarımın Allahı tanımayan, dinini bilmeyen çocuklar gibi olmaları olasılığı aklıma geldikçe tir-tir titrer ellerimi kaldırır kalbimin derinliklerinden yüce Rabbime dua ederdim:
- Allahım! Sen çocukları ne kadar sevdiğimi biliyorsun fakat Sen, seni ne kadar sevdiğimide biliyorsun! Allahım! Bana Seni bilen ve sayan helal evlad nasib et! Rabbim tek olsun ama helal olsun yoksa bana Seni saymayan evlat verme Allahım!
İşte buydu benim duam! Onun için çocuklarım vefat ettiklerinde üzülmüyordum, çünkü ben Allahtan ne istediğimi biliyordum!
Dinleyenler bu cevaba şaşırırlarken aynı anda Remzinin-Allahın dinini yaşamaya çalışan-saygı değer oğlu gözlerinin önüne gelirdi. Gerçekten Salihö ismi gibi-Allahını seven, büyüklerini sayan bunun için tanıdıklarının saygısını sevgisini kazanmış-Salih bir çocuktu.
Bunun için herkes ona:
“Kabul olan duanın meyvesi!” derdi.
Remzi ihtiyar bir adamdı! Fakat o çok mutlu ve huzurlu bir ihtiyardı! Bu mutlu ihtiyar mutluluğunu ve huzurunu her zaman her yerde dile getiriyordu ve Allaha sonsuz şükürler ediyordu!
Bir oğlu vardı! Ve tüm olumsuzluklara rağmen onu en iyi bir şekilde yetiştirmeye Kuran ve sünnetle eğitmeye çalışmıştı.
Kendisi yetim büyümüş, bir çok yavrusunuda küçük yaşta kaybetmesine rağmen bu ihtiyarın gözlerinden fışkıran mutluluk ve huzuruna millet akıl sır erdiremiyordu. Onun için ona sormadan edemiyorlardı.
- Siz neden bu kadar mutlu ve huzurlusunuz?
O bu soruya şöyle cevap verirdi:
- Ey dostlarım! Ben mutlu olmayayımda kim olsun? Allahu tealaya sonsuz şükürler olsun, benim acizane yaptığım duamı kabul buyurmuştur!
Soruyu soranlar bu cevapla dahada şaşırır soru yağmurlarına devam ederlerdi:
- Siz nasil bir dua ettiniz? Hangi duanız kabul edildi?
O dudaklarında gülümseme yüzünde huzur başlardı konuşmaya:
- Sizde biliyorsunuzki ben yetim büyüdüm! Büyük zorluk ve meşekkatlerle büyüdüm! Evlenme çağına girdiğimde Allahu teala bana güzel bir müslüman olan eşimi nasip etti! Ve bizlere evlatlar bağışladı fakat onlar fazla yaşamıyor ve bu dünyadan ayrılıyorlardı.
O esnada sözünü kesip:
- Sen hiç üzülmüyormuydun? Diye soruyorlardı.
- Yo! Hiç üzülmüyordum!
- Nasıl?
- Dostlarım! İşte sizin ilk sorunuzun cevabının sırrı burada! Ben Allah ve peygamberini bilmeyen, anne ve babasını saymayan çok çocuk gördüm. Onlar büyüklerine saygı küçüklerine sevgi göstermiyor, helal, haram nedir bilmiyorlardı. Ben çocukları seyiyorum ama Allahımı daha çok seviyorum! Onun için çocuklarımın Allahı tanımayan, dinini bilmeyen çocuklar gibi olmaları olasılığı aklıma geldikçe tir-tir titrer ellerimi kaldırır kalbimin derinliklerinden yüce Rabbime dua ederdim:
- Allahım! Sen çocukları ne kadar sevdiğimi biliyorsun fakat Sen, seni ne kadar sevdiğimide biliyorsun! Allahım! Bana Seni bilen ve sayan helal evlad nasib et! Rabbim tek olsun ama helal olsun yoksa bana Seni saymayan evlat verme Allahım!
İşte buydu benim duam! Onun için çocuklarım vefat ettiklerinde üzülmüyordum, çünkü ben Allahtan ne istediğimi biliyordum!
Dinleyenler bu cevaba şaşırırlarken aynı anda Remzinin-Allahın dinini yaşamaya çalışan-saygı değer oğlu gözlerinin önüne gelirdi. Gerçekten Salihö ismi gibi-Allahını seven, büyüklerini sayan bunun için tanıdıklarının saygısını sevgisini kazanmış-Salih bir çocuktu.
Bunun için herkes ona:
“Kabul olan duanın meyvesi!” derdi.