Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İşte mahalle baskısı: Yer Şişli (Başörtluluye saldırı) (1 Kullanıcı)

birguldeste

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Emre Aköz, dünkü köşesinde İstanbul'un göbeğinde yaşanan 'mahalle baskısını' yazdı.

Türbanlıya saldırı

Dün Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan aradı. Sesi titreyerek, şöyle bir olay anlattı:

Dün Şişli Adliyesi'nden çıkıp Cevahir Alışveriş Merkezi'ne doğru yürürken şöyle bir olaya şahit oluyor:
Üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz ediyor. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalışıyorlar.
Tuncer Bey müdahale ediyor. Türbanlı kızı kurtarmaya uğraşıyor. Civardaki iki trafik polisinden yardım istiyor. Polisler ilgilenmiyor. O da ancak türbanlı kızı bir araca binerek, uzaklaşmasını sağlıyor.
Av. Erdoğan, " 65 yaşındayım, daha fazla bir şey yapamadım. Kulübe gidecektim, sinirden titreyerek ev geldim" dedi telefonda.

Tuncer Erdoğan'a şöyle dedim...
"Siz de bir avukat olarak bilirsiniz: Her toplumda olduğu gibi, bizde de çeşitli suç vakaları meydana gelir. Kimi bile isteye, kimi yanlışlıkla cinayet dahi işler. Hırsızlık, gasp, darp... Bunların hepsi olur.
Önemli olan bu suçların oranıdır: Eğer suç oranı ciddi biçimde artarsa, telaşlanmamız gerekir.
O türbanlı kız ve siz, bu olayı yaşarken müthiş gerildiniz. Perişan oldunuz. Üzüldünüz. Haklısınız da...
Ancak içinizi ferah tutun: Halktaki hoşgörü ve itidal Türkiye'de gerginliğe izin vermiyor. Bu tip olaylar münferittir. ' Sistemli, sürekli ve yaygın' değildir.
Tersi de olabilir: Başka bir yerde, oruç tutmadığı için bir kıza tacizde bulunanlar çıkabilir. Ancak bu tip olaylar tek tük oluyor; azınlıkta kalıyor.
Kişisel açıdan perişan oldunuz ama toplumsal açıdan müsterih olabilirsiniz."

Telefonu kaparken Tuncer Bey biraz olsun rahatlamıştı. Acaba o türbanlı kız ne durumdaydı?

EMRE AKÖZ -
25.Eylül.2007



Başörtüye karşı olmak islama karşı olmaktır saldıranlar kendilerini çağdaş zannediyorlar ama gerçeği en kısa zamanda anlayacaklar ALLAH TEALA onlara hidayet nasip etsin;kendilerini "modern" sanan ama iş başkalarının giyimine kuşamına gelince saldıracak kadar adi, kendi giyimlerine müdahale olur düşüncesiyle "mahalle baskısı" çığırtkanlığı yapan zavallı insancıklardır. Kendi giyimlerine kimse laf demezken onlar kuduz köpek gibi başkalarına saldırmaya hakları olduğunu sanan .......neyse agzımı bozmadan saldırıya uğrayan o kardeşim Allah kolaylık versin.inşallah zarar verememişlerdir
 

tabiin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
15
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
www.psd.blogcu.com
Başörtüsü anadolu insanının öyle özdeşleşmiş ki, kültürü haline gelmiş... Anadoluda yaşayan farklı dinlere mensup insanlar dahi yüzyıllar başörtüsü ile günlük hayatlarını yaşamış... Gel gelelim günümüz sabataycı kesimin tesiriyle yeni yetme anadolu aydınları kendi özüne düşman kesilmiş olarak karşımıza çıkmakta.... Daha düne kadar namus sayılan başörtüsü, günümüzde kamuoyunda Siyasete konu ettirilerek Dine düşmanlık yapan kesimler her zaman olduğu gibi İslam dinine saldıracaktır... Dün olduğu gibi bugünde değişen bir şey yok...

Kendi özüne düşman yetiştirilen bu insanlar gerçekten kardeşinde ifade ettiği gibi zavallı insancıklar.... ALLAH ıslah eylesin...
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
O güzel hanım kardeşime böyle ne olduğu belirsizler ancaK bir kere saldırır ama kendilerine hergün yüzlerce kez saldırırlar....BU OLAYIN BANA DENK GELMESİNİ ÇOK İSTERDİM....
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bende orda oturuyorum keşke o manzara karşısında bende olsaydım olsaydımda o 5 kişiyi birbirine geçirip tek kişi haline sokardım ben hep diyorum türbanlı değilim ama türbana evet diyenlerdenim
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Kanadoğlu mezheplere saldırdı Sabih Kanadoğlu, "Eğer mezhepleri, tarikatları ortadan kaldıramazsanız ülkenin birliğini koruyamazsınız'' dedi.
11/04/2009
1872.jpg
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin (ÇYDD), 2009 yılı Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülü, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na verildi.

Nişantaşı'ndaki Özel Işık Lisesi Muvaffak Benderli Salonu'nda düzenlenen törende konuşan Kanadoğlu, sanayi ve aydınlama devrimini gerçekleştirememiş bir ülke için laik devlet, hukuk devleti ve ulus devletin kurtuluş olduğunu söyledi.

Laikliğin olmaması durumunda ne çağdaş yaşamın ne de demokrasinin ayakta kalacağını ifade eden Kanadoğlu, ulus devlet olabilmek için de ülkeyi bir bütünlük içinde, aynı düşünce ve ideal çevresinde toplamak gerektiğini belirterek, ''Kim ne derse desin eğer mezhepleri, tarikatları ortadan kaldıramazsanız, eğer etnik ilgileri ve bunun üzerine siyaset ve onun üzerine seçim konusuna girerseniz, o ülkenin birliğini koruyamazsınız'' diye konuştu.

Kanadoğlu, hukuk devletinin ithal edilebilecek ya da dışardan alınan ilhamlarla kurulabilecek bir sistem olmadığını, çağdaş yaşam ve çağdaş demokrasinin hukuk devletiyle mümkün olacağını vurguladı.

Hukuk devleti kurulduğu zaman ise yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini ifade eden Kanadoğlu, şöyle konuştu:

''Yargının bağımsızlığını önemsemez, onu kendinize uygun bir yargı haline getirmek isterseniz, hiç şüphe etmeyin ki bu yargı mutlaka siyasallaşır. Siyasallaşmış bir yargı da bir hukuk devletinin temel ilkesini ortadan kaldırmak demektir. Eğer bir yargı siyasallaşan bir yargı haline gelmişse, 'adalet mülkün temelidir' diyoruz, her şeyden önce bu temeli de ortadan kaldırmış oluruz. Çağdaş demokrasi için katılımcılığı, çoğulculuğu ve yargı bağımsızlığını sağlamak, saydam bir yönetim kurmak zorunludur. O halde her şeyden önce çağdaş bir demokrasiye ulaşmamız için yurttaşları bu yönde bilinçlendirmeyi sağlamamız gerekir. O, kul diye görünmek istenen, hatta kendisinin de kul olmasından mutluluk duyan kimselerle çağdaş demokrasiyi kuramazsanız.''

ÇYDD BAŞKANI SAYLAN

11427.jpg
ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, çocukken hakim olmaya karar verdiğini, ancak daha sonra kendisini başkaları hakkında karar verip, doğru-yanlış değerlendirmesi yapabilecek güçte hissetmediğinden doktor olduğunu söyledi.

Adalet mekanizmasının doğru çalışmasının ve bu mekanizmayı çalıştıranların hukuku evrensel boyutta kavramış olmasının son derece önemli olduğunu kaydeden Saylan, ÇYDD'nin, hukukun üstünlüğünün tüm dünyada hakim olmasını isteyen bir dernek olduğunu, bunun da ancak eğitimle gerçekleşebileceğine inandıklarını vurguladı.

Eğitilmemiş insanların hak ve hukuktan anlamalarının mümkün olmadığını kaydeden Saylan, ''Bizim gibi toplumların gelişmesi kolay değil. Padişahın ayağını öpen, eteğini öpen insanların oluşturduğu bir topluluktan bugün Cumhuriyeti göğüslemişiz. Eşitlikten yanayız. Tanrı'nın yaptığı yasalara değil, insanların yaptığı değişken yasalara tabiyiz. Bütün bunları içselleştirmiş savcılara, avukatlara gerek duyuyoruz'' diye konuştu.

Saylan, yargıya, adalete ve hukuka çok büyük saygı ve sevgileri bulunduğunu, hukukun üstün olduğu, kimsenin yargısız infaz edilmediği bir ortam istediklerini kaydetti.

ÇYDD olarak Cumhuriye'te hizmet eden ve hizmet etmekten yılmayanlara söz konusu ödülü verdiklerini ifade eden Saylan, ''Geçen sene bu ödülü sayın Fazıl Say'a vermiştik. Büyük çıkışlar yapmıştı hatırlarsanız, ama bu sene Türkiye'mizin medarı iftiharı, övünç kaynağı, çok sevdiğim Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu'na bu ödülü vermeyi uygun gördük. Herhalde herkes bu konuda hemfikirdir'' şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından Saylan, Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülü'nü Kanadoğlu'na sundu.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt