haydar-kerrar
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Ağu 2009
- Mesajlar
- 98
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 48
İslamı Nasıl Yok Edelim – Vehhabilik ve Kuran Bize Yeter Diyenlere Tarihi Gerçekler.
Evet bir İngiliz ajanının hatıraları olan İslamı Nasıl yok edelim adlı eser den bazı bölümler sunacağım. sizler de çok net göreceksiniz ki Vehhabilik özünü Kurandan değil Masonlardan alıyor ve yönlendiriliyor. Günümüzde bazı çevreler tarafından İslam adına savunulan bu hurafelerin İslam ile bağdaşan bir tarafı yoktur.
Sömürgeler bakanlığı Abdulvehhabın yapacağı vazifeleri şöyle sıralıyor:
1- Abdulvehhab Mezhebine katılmayan tüm Müslümanları tekfir etmelidir.
2- Mümkün olduğu takdirde, Kabe binasının putperestlik eseri olduğu gerekçesiyle yıktırılması sağlanmalı, Müslümanların Hac farizasını ifa etmelerine mani olunmalıdır.
3- Arap kabilelerin Halifenin (Osmanlının) emrini dinlemelerini engelleyerek Osmanlı devleti ile savaşmaya teşvik etmek.
( Nitekim bunu başardılar Osmanlılar Vehhabilerle savaşmıştır. Hicri 1227-1228 yıllar)
4- Mekke, Medine ve diğer şehirlerde Müslümanların ziyaret ettikleri türbeleri, mezarları putperestlik işareti ve Allah’a şirk olduğu, Hz. Muhammed (s.a.v) ve halifelere ve islam’ın seçkin şahsiyetlerine ihanet olduğu gerekçesiyle tahrip etmek.(Nitekim bunu da yaptılar Vehhabi olan Abdülaziz bin Suud hicri 1215 yılında Mekke, Medine ve Taifi ele geçirerek yakıp yıkmış, kadın, çocuk, ihtiyar demeden işkencelerde bulunmuş ve bu maddeleri aynen uygulamıştır. Geniş bilgi edinmek isteyenler Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyan adlı eserine bakabilirler)
5- Eksiltilmiş ve artırılmış yeni Kuranlar bastırıp dağıtmak ve mevcut kuranda fazlalık veya eksiklik olduğunu yaymak ve bu görüşlere kaynaklık edecek hadisler uydurmak.
Bakan bu maddeleri sıraladıktan sonra sözlerini şöyle sürdürdü: sakın ola ki bu planın zorluğu seni korkutmasın hepimizin görevi o topraklara İslam’ın yok oluş tohumlarını ekmektir. Ta ki gelecek nesiller bizim bu yolumuzu kolaylıkla sürdüre bilsinler ve tam bir sonuca varabilsinler. Büyük Britanya Devleti uzun süre sabretmeye alışıktır. Biz bu uzun yolları teker, teker güvenli adımlarla kat edeceğiz. Muhammed (s.a.v) böyle büyük bir inkılabı gerçekleştirirken tek bir kişi değimliydi? Muhammed Abdulvehhab da İslam peygamberi gibi tek başına bizim geleceğe yönelik olarak düşündüğümüz İnkılap ateşini tutuşturacaktır. Gördüğünüz gibi bunu başarmışlardır. O zaman ektiklerini şimdi biçiyorlar.
Yazar devamla diyor ki: bu maddelerin samimi bir şekilde uygulanacağına dair Abdulvehhab tan güvence aldık. Bununla birlikte Abdulvehhab iki hususta kesin söz vermemişti.
Bunlardan biri Kaben’in tahrip edilmesi idi. Zira Abdulvehhaba göre oranın şuan ele geçirilmesi tehlikeli ve faydasızdı. Müslümanlar Kabe’yi ziyaret etmekle putperst olunacağı iddiasını kesinlikle kabul etmezler. Diğeri ise yeni bir Kuran yazma hususunda kendini güçsüz kabul ediyordu. Eğer Kabe’yi harap edip ve yeni bir Kuran yayınlarsak Osmanlıların Arabistan’a güçlü bir ordu göndererek kendisini yok edeceğinden korkuyordu. Ben onun mazeretini yerinde buldum. Zira bugünkü siyasi, Dini havada Müslümanlar yeni bir Kuran ve Kabenin yıkılışını kabul edemezlerdi.
Birkaç yıl içinde Abdulvehhabın yeni Mezhebi yayılarak başarılar elde etti. Necd yakınlarında Dariye şehrini başkentleri haline dönüştürmeye başardılar. Merkezi hükümet tüm Arap yarım adasına nüfuz ve tasallutunu yaymayı başarmıştır. İstenmeyen bir gelişme veya büyük bir facia olursa İslam topraklarında tohumunu ektiğimiz yeni bir fidan öncekinden daha çabuk gelişir, olgunlaşır, tadı güzel meyveler verir. Gelelim bu ifadeler den sonra sömürgeler bakanlığının yüzyıl içinde İslam ve Müslümanları yenmek için takip edecekleri çizgiyi belirleyen maddelere.
1- İran ve Osmanlı arasında ki çok eskiye dayanan anlaşmazlıkları körüklemeli, Türkler ile Farslar arasında ırk düşmanlığı ateşini alevlendirmeliyiz. Irak ve İranın büyük şehirleri civarında yaşayan kabile ve aşiretler arasındaki anlaşmazlığı kışkırtmalıyız. İslam’dan önceki din ve mezhepleri yaymalıyız. Hatta İran, Mezopotamya ve Mısırda unutulmuş gelenekler yeniden canlandırılarak buradaki Müslümanlar ile diğer dinlere mensup olanlar arasında geçimsizlik ateşlendirilmelidir.
2- Fransa ve Rus imparatorları ile bölgede bulunan Müslüman devletleri içten ve dıştan yıkmak hususunda geniş planlar düzenlemek için işbirliği yapılmalıdır.
3- Güçlü Osmanlı ve İran devletlerini parçalayarak küçük yerli yönetimler icat etmek çatışma ve anlaşmazlık çıkarmak. Diğer taraftan bu gün Hindistan da uygulanan program gibi “Böl Yok et” planını uygulamak için çok dakik ve uygulanabilir haritalar hazırlamak.
4- Düzgün ve planlı bir şekilde İslami bölgelerde uyduruk mezhep ve inanışların propagandasını yapmalıyız ki müsait fikri zeminler oluşturulabilsin. Dört Sünni mezhep arasında da uydurma mezhepler icat edilmelidir. Bu fırkalar arasında da şiddetli çatışmalar çıkarılmalı, her fırka kendini gerçek Müslüman ve diğerlerini kafir, Mürted ve katli Vacip addetmelidir.
5- Zina, Livata, içki içmek, kumar oynamak Müslümanlar arasında yaygınlaştırılmalıdır. Bu fesatların yayılmasında İslam’dan önceki mezheplerden azami derce de yararlanılmalıdır.
6- Arap olmayan Müslüman kabilelerde arap dilinin yayılması önlenmelidir. Böylece Müslümanların Kuran ve sünnetle bağları kopmuş olur.
7- Müslüman toplumlarda daha iyi bilgi toplamak ve Hristiyanlığı daha iyi yaymak amacıyla, İslam topraklarında kurulan kilisilerde Rahip, Papaz ve Rahibe adıyla İngiliz casuslarını görevlendirmeliyiz. Bu papaz gürünümlülerin bazıları İslam bilimcisi, Müsteşrik ve diğer adlar altında tarihi gerçekleri tahrif etmeğe çalışmalıdırlar. İslam ülkeleri hakkında gerekli bilgileri edindikten sonra İslam’ın zararına ve Hristiyanlığın yararına makaleler, kitaplar yazılmalıdır. Müslüman genç erkek ve kızlar arasında kayıtsızlık ve dinsizliği yaymalıyız. Mümkün olan her vesileyi kullanarak Müslüman gençleri tuzağa düşürmeliyiz.(bu madde de İslam Bilimcisi(İlahiyatçı) Müsteşrik ifadelerini görüyor musunuz? Maalesef bunu da başardılar.)
8- İslam ülkeleri içinde ve dışında Müslüman fırkalar arasındaki ittihadını zayıflatmalıyız.
9- Müslümanların ellerinde bulunan Kuranları tahrif etmeliyiz. Özellikle Yahudi ve Hristiyanlıkla alakalı ayetleri çıkartarak yeni Kuranlar bastırmalıyız. (Nitekim bunu da yaptılar 1980’li yıllarda Tayyar Altıkulaç’ın Diyanet işleri başkanlığı yaptığı dönemde aynı böyle 500 bin civarında Kuran Türkiye’ye sokulmuş, bu kuranlar Diyanet tarafından tespit edilip toplatılmıştır.)
Arap olmayan hükümetler, Kuran, namaz ve ezan gibi ibadetlerin Arapça okunmaması hususunda kışkırtılmalıdır. Diğer önemli bir konuda hadis ve rivayetler hususunda şüphe uyandırmaktır. Hadislerde de Kuran ayetleri gibi tahrifat yapılmalıdır.(Türkiye de son günler de artan kuran bize yeter ve Türkçe ibadet yaygaralarının nereye dayandığını ve bunu savunan İlahiyatçılarında neye ve kime hizmet ettikleri bu maddeden çok net anlaşılıyor.)
10- Cami, Okul, Eğitim merkezleri, hayrat kavramları gibi tesislerin yapını teşvik eden İslami gelenekler kaldırılmalıdır. (Yani Sadakayı Cariye Fikri)
11- İslam öğretilerini kesinlikle evrenselliği reddedilmeli, İslam’ın aslında genel anlamda bir hidayet dini olmadığı bir kabile dini olduğu vurgulanmalıdır.
12- Müslümanların zihinlerine özgürce düşünme fikrini, niçin ve nedenleri yerleştirmeliyiz.
13- Peygamber soyundan gelen Seyyidlere gösterilen ilgi ve bağlılığı onların Peygamberin soyundan olup olmadıkları hususunda kuşku uyandırarak bertaraf etmeliyiz.
14- Müslümanların mübarek ve mukaddes türbeleri ziyaret etmelerini engellemek bidat ve şeriata aykırı olduğunu, Peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığını ölülere ibadet yapılmadığını delilleriyle ispat etmek.
15- İmamlara ve cemaate yönelik çeşitli ithamlarda bulunarak cemaat namazlarının ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır.
16- Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için olağan üstü çaba sarf etmeliyiz. Kadının hicabı ortadan kalkınca ajanlarımız gençleri sevişmeye, gayri meşru cinsel ilişkilere teşvik etmelidirler. Gayri Müslim kadınlar açık saçık dolaşmalıdırlar ki Müslüman kadınlar onları taklit etsinler.
17- İslam’ı kışkırtıcı bir din olarak tanıtmalıyız.
18- İslam Peygamberinden Yahudi dini inkar eden hadisler naklolmuştur. Bu tür hadislerin doğruluğunda kuşku uyandırmalıyız. Örneğin bu tür hadisler doğru olsaydı Peygamber hiçbir zaman Yahudi bir kadınla evlenmezdi. Talha gibi bazı sahabeler Yahudiler ile evlenmezdi veya Hristiyanlar ile barış antlaşması imzalamazdı.
19- İçki, kumar, fesat ve fuhuşu yaymak , domuz eti kullanmayı teşvik etmek. Bu tür faaliyetlerde, Yahudi, Hristayan, Zerdüşt gibi azınlıklar birbirleriyle işbirliği yapmalıdırlar.dolayısıyla içki, kumar, fuhuş ve domuz eti yeme gibi dörtlü fesadı her şer şeyden fazla yayacak kişiler hazırlanmalıdır. İslam ülkelerinde ki ajanlarımız her türlü vesileyi kullanarak para, hediye vererek gizli ve açık bu fesadın yayılmasına çalışmalılar. Diğer taraf tan Müslümanların İslam Ahkamının ayaklar altına almalarını Allah’ın emrettiği nehiylere uymamalarını teşvik etmek. Örneğin Faizcilik Kuranda şiddetle kınanmış ve büyük günahlardan addedilmiştir. O halde faiz ve haram alış verişin yaygınlık kazanmasına çalışılmalı ve ekonomi dağıtılmalıdır. Şu da unutulmamalıdır ki Kuran-ın bir emrini dinlememek diğerlerini de dinlememeğe, hiçe saymaya zemin oluşturacaktır.
20- Din alimleri ile halk arasında ki karşılıklı saygı ve dostane ilişkiler bozulmalıdır. Bu yolda iki iş yapılmalıdır. a) Din Alimleri ve Müçtehitleri töhmet altına almak, iftira etmek. b) Din Alimleri arasına, Sömürgeler bakanlığı memurlarını din alimi kisvesinde yerleştirmek. Bu sözde alimleri özellikle, Mısır da El-Ezher Üniversitesine, İstanbul’da bulunan ilim merkezlerine Necef ve Kerbela ilim merkezlerine yerleştirmek gerekir.
21- Müslümanları şuna inandırmak gerekir ki Peygamberin dinden maksadı sadece İslam dini değildir. Kuranda zikredildiği gibi Yahudi,Hristiyan ve diğer dinlerin takipçisi de Müslümanlardır. Kuranda Hz. Yusufun Allah’tan Müslüman olarak ölmeyi istediği kaydedilir. Nitekim İbrahim ve İsmail gibi peygamberler: Allah’ım bizi Müslümanlardan ve ailemizi İslam ümmetinden kıl” diye dilekte bulunmuştur. Bakara 128)
İşte bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Vehhabiliğin fikirlerinin bu maddeler üzerine oturduğu görülmektedir. Abdulvehhab Keşfüş-Şübuhat adlı eserinde Kelime-i Tevhidi de kendine göre açıklamış ve kendi yolundan gitmeyen, fikirlerini tasdik etmeyen bütün Müslümanları kafir ilan etmiştir. Özellikle Peygambere tevessül ve kabir ziyaretleri hususunda aksini iddia edenlerin katlinin vacip olduğu fetvasını vermiştir. Ehli sünnet alimlerinin bunlara yazdıkları reddiyeleri ve cevaplarla alakalı daha geniş bilgi edinmek isteyenler Tarihi Cevdet Paşanın 7 cildi- Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyun- Hamher İslamı Nasıl Yok Edelim Nehir yay.- Dinde Reformcular ve Din adamının din düşmanlığı H.Hilmi ışık Vehhabiliğin iç yüzü Muhammed Fadlurrasul-Vehbi Zuhayli Mezhepler tarihi –Ahmed Davutoğlu Din tahribcileri – Vehhabiliğe Reddiye Zeyni Dahlan – Sadreddin Yüksel Teymiyecilik ve Vehhabilik adlı eserlere baka bilirler.
Bu bilgilerden sonra gelelim bu maddelerden birine müsteşrik ilahiyatcılar yetiştirmek madde 7-20 ye örnekler verelim.
Ignaz Goldziher (1923) Macar Şarkıyatçısı olan Golddziher 22 Haziran 1850 de (Zigetvar)da doğdu 13 Kasım 1921 de Rotlaufda öldü. Yahudi olan bu şahıs oryantalistlerin en ünlüsü ve saldırgan olanıdır. Sami dilleri üzerine yaptığı araştırmaladn sonra Arap ve İslam araştırmalarına yöneldi Müsteşriklerin şeyhi sayılan bu zat “Muhammedanische Studien” adlı eserinde hadis usulünü kendince tenkide tabi tuttu. Ona göre hadisler İslamın ilk iki asrındaki tecrübelerdir.
Dozy(1883) Sünnetin büyük kısmının Sahabe ve tabiinin hafızasında sağlam bir tarzda muhafaza edildiğini kabul etmekle beraber hadislerin çoğunun uydurma olduğunu da beyan etmekten geri kalmamıştır.
1958 tarihinde Mahmud Ebu Reye tarafından neşredilen “Edva ales-sünnetil Muhammediyye” adlı eser sünnet inkarcılığı ve sahabeyi tenkit eden en saldırgan kitaplardandır. Buhari ve Müslim gibi kaynaklarda ki hadisleri tekzip eden sahih hadis kitaplarındaki hadisler “İsrailiyat ve Mesihiyyatla” doldurulmuştur diyen hadis Alimlerinin koydukları Cerh, Tadil ve Usüle ait bütün temelleri inkar eden bu hususta şahsının çizdiği prensipler dışında hiçbir ilke kabul etmeyen Ebu Reye şöyle diyor: Peygambere nispet edilen hadisler hususun da olgunluğa kavuştum hadislerden dilediğimi alıp dilediğimi terk ediyorum ve böyle yapmakla kendime bir günah da görmüyorum”. (Dr. M.Mustafa Dirasetünfil hadisin-Nebevi 1-2 N.Hatipoğlu Kuranın anlaşılmasında Hadislerin önemi s.28)
Çok ilginçtir bu şahısta Ebu Hureyre kanalından gelen muhteşem bir hadis külliyatını yok saymıştır.
Rasulullah’ı müdafaa iddiasıyla sünnete karşı çıkanlardan biride çağdaş düşünürlerden Dr.Ahmed Zeki Ebu Şadi dir. “Sevretül İslam” adlı eserimde şöyle diyor: İşte şu İbni Mace, şu Buhari ve bütün hadis ve sünnet kitapları aklın sıhhatini kabul edemeyeceği hadis ve haberlerle doludur. Aynı kitabında hadis Alimlerini tenkit ederken oryantalistleri övüyor.
Bu arada Hint yarım adasında gelişen sünneti inkar hareketinin tanınmış simalarından Seyyid Ahmed Han (1898)- Çarağ Ali (1895) Ahmeddin el-emristeri (1936) ve perviz sayılabilir. Bunların bir kısmı Kadıyani bir kısmı ise Ehli Kuran diye tanınır ve hepsinin ortak niteliği sünnete karşı olmalarıdır.
Hicri 1353-1933’te Mısırda ortaya çıkan İsmail Edhem hadis tarihi hakkında bir kitap yazdı sünnetin uydurma olduğunu şüpheyle karşılanması gerektiğini iddia etti. ( Yukarıda maddeler halinde verdiğim İngiliz ajanın ifadelerin de geçen Kuranı tahrif etmek sünneti tahrif etmek gibi fiiller ve bu hareketlerin yapılacağı, filizleneceği şehir ve Ülke isimleri hep aynıdır.)
Oryantalistlerin bu çalışmalarını İslam alemine taşıyan çalışmalar Mısırda başladı bir tıp doktoru olan Tevfik Sıdki(1920) El-Menar dergisinde “İslam sadece Kurandır” başlığı ile iki makale yayınlamıştır. Yazılarında sünnetin tarihselliği iddiasını ön plana çıkarmıştır. Ona göre tek kaynak Kurandır. Sünnetin Rasulün zamanında yazılmadığını onun uydurma olduğunu söylemiştir
Evet bir İngiliz ajanının hatıraları olan İslamı Nasıl yok edelim adlı eser den bazı bölümler sunacağım. sizler de çok net göreceksiniz ki Vehhabilik özünü Kurandan değil Masonlardan alıyor ve yönlendiriliyor. Günümüzde bazı çevreler tarafından İslam adına savunulan bu hurafelerin İslam ile bağdaşan bir tarafı yoktur.
Sömürgeler bakanlığı Abdulvehhabın yapacağı vazifeleri şöyle sıralıyor:
1- Abdulvehhab Mezhebine katılmayan tüm Müslümanları tekfir etmelidir.
2- Mümkün olduğu takdirde, Kabe binasının putperestlik eseri olduğu gerekçesiyle yıktırılması sağlanmalı, Müslümanların Hac farizasını ifa etmelerine mani olunmalıdır.
3- Arap kabilelerin Halifenin (Osmanlının) emrini dinlemelerini engelleyerek Osmanlı devleti ile savaşmaya teşvik etmek.
( Nitekim bunu başardılar Osmanlılar Vehhabilerle savaşmıştır. Hicri 1227-1228 yıllar)
4- Mekke, Medine ve diğer şehirlerde Müslümanların ziyaret ettikleri türbeleri, mezarları putperestlik işareti ve Allah’a şirk olduğu, Hz. Muhammed (s.a.v) ve halifelere ve islam’ın seçkin şahsiyetlerine ihanet olduğu gerekçesiyle tahrip etmek.(Nitekim bunu da yaptılar Vehhabi olan Abdülaziz bin Suud hicri 1215 yılında Mekke, Medine ve Taifi ele geçirerek yakıp yıkmış, kadın, çocuk, ihtiyar demeden işkencelerde bulunmuş ve bu maddeleri aynen uygulamıştır. Geniş bilgi edinmek isteyenler Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyan adlı eserine bakabilirler)
5- Eksiltilmiş ve artırılmış yeni Kuranlar bastırıp dağıtmak ve mevcut kuranda fazlalık veya eksiklik olduğunu yaymak ve bu görüşlere kaynaklık edecek hadisler uydurmak.
Bakan bu maddeleri sıraladıktan sonra sözlerini şöyle sürdürdü: sakın ola ki bu planın zorluğu seni korkutmasın hepimizin görevi o topraklara İslam’ın yok oluş tohumlarını ekmektir. Ta ki gelecek nesiller bizim bu yolumuzu kolaylıkla sürdüre bilsinler ve tam bir sonuca varabilsinler. Büyük Britanya Devleti uzun süre sabretmeye alışıktır. Biz bu uzun yolları teker, teker güvenli adımlarla kat edeceğiz. Muhammed (s.a.v) böyle büyük bir inkılabı gerçekleştirirken tek bir kişi değimliydi? Muhammed Abdulvehhab da İslam peygamberi gibi tek başına bizim geleceğe yönelik olarak düşündüğümüz İnkılap ateşini tutuşturacaktır. Gördüğünüz gibi bunu başarmışlardır. O zaman ektiklerini şimdi biçiyorlar.
Yazar devamla diyor ki: bu maddelerin samimi bir şekilde uygulanacağına dair Abdulvehhab tan güvence aldık. Bununla birlikte Abdulvehhab iki hususta kesin söz vermemişti.
Bunlardan biri Kaben’in tahrip edilmesi idi. Zira Abdulvehhaba göre oranın şuan ele geçirilmesi tehlikeli ve faydasızdı. Müslümanlar Kabe’yi ziyaret etmekle putperst olunacağı iddiasını kesinlikle kabul etmezler. Diğeri ise yeni bir Kuran yazma hususunda kendini güçsüz kabul ediyordu. Eğer Kabe’yi harap edip ve yeni bir Kuran yayınlarsak Osmanlıların Arabistan’a güçlü bir ordu göndererek kendisini yok edeceğinden korkuyordu. Ben onun mazeretini yerinde buldum. Zira bugünkü siyasi, Dini havada Müslümanlar yeni bir Kuran ve Kabenin yıkılışını kabul edemezlerdi.
Birkaç yıl içinde Abdulvehhabın yeni Mezhebi yayılarak başarılar elde etti. Necd yakınlarında Dariye şehrini başkentleri haline dönüştürmeye başardılar. Merkezi hükümet tüm Arap yarım adasına nüfuz ve tasallutunu yaymayı başarmıştır. İstenmeyen bir gelişme veya büyük bir facia olursa İslam topraklarında tohumunu ektiğimiz yeni bir fidan öncekinden daha çabuk gelişir, olgunlaşır, tadı güzel meyveler verir. Gelelim bu ifadeler den sonra sömürgeler bakanlığının yüzyıl içinde İslam ve Müslümanları yenmek için takip edecekleri çizgiyi belirleyen maddelere.
1- İran ve Osmanlı arasında ki çok eskiye dayanan anlaşmazlıkları körüklemeli, Türkler ile Farslar arasında ırk düşmanlığı ateşini alevlendirmeliyiz. Irak ve İranın büyük şehirleri civarında yaşayan kabile ve aşiretler arasındaki anlaşmazlığı kışkırtmalıyız. İslam’dan önceki din ve mezhepleri yaymalıyız. Hatta İran, Mezopotamya ve Mısırda unutulmuş gelenekler yeniden canlandırılarak buradaki Müslümanlar ile diğer dinlere mensup olanlar arasında geçimsizlik ateşlendirilmelidir.
2- Fransa ve Rus imparatorları ile bölgede bulunan Müslüman devletleri içten ve dıştan yıkmak hususunda geniş planlar düzenlemek için işbirliği yapılmalıdır.
3- Güçlü Osmanlı ve İran devletlerini parçalayarak küçük yerli yönetimler icat etmek çatışma ve anlaşmazlık çıkarmak. Diğer taraftan bu gün Hindistan da uygulanan program gibi “Böl Yok et” planını uygulamak için çok dakik ve uygulanabilir haritalar hazırlamak.
4- Düzgün ve planlı bir şekilde İslami bölgelerde uyduruk mezhep ve inanışların propagandasını yapmalıyız ki müsait fikri zeminler oluşturulabilsin. Dört Sünni mezhep arasında da uydurma mezhepler icat edilmelidir. Bu fırkalar arasında da şiddetli çatışmalar çıkarılmalı, her fırka kendini gerçek Müslüman ve diğerlerini kafir, Mürted ve katli Vacip addetmelidir.
5- Zina, Livata, içki içmek, kumar oynamak Müslümanlar arasında yaygınlaştırılmalıdır. Bu fesatların yayılmasında İslam’dan önceki mezheplerden azami derce de yararlanılmalıdır.
6- Arap olmayan Müslüman kabilelerde arap dilinin yayılması önlenmelidir. Böylece Müslümanların Kuran ve sünnetle bağları kopmuş olur.
7- Müslüman toplumlarda daha iyi bilgi toplamak ve Hristiyanlığı daha iyi yaymak amacıyla, İslam topraklarında kurulan kilisilerde Rahip, Papaz ve Rahibe adıyla İngiliz casuslarını görevlendirmeliyiz. Bu papaz gürünümlülerin bazıları İslam bilimcisi, Müsteşrik ve diğer adlar altında tarihi gerçekleri tahrif etmeğe çalışmalıdırlar. İslam ülkeleri hakkında gerekli bilgileri edindikten sonra İslam’ın zararına ve Hristiyanlığın yararına makaleler, kitaplar yazılmalıdır. Müslüman genç erkek ve kızlar arasında kayıtsızlık ve dinsizliği yaymalıyız. Mümkün olan her vesileyi kullanarak Müslüman gençleri tuzağa düşürmeliyiz.(bu madde de İslam Bilimcisi(İlahiyatçı) Müsteşrik ifadelerini görüyor musunuz? Maalesef bunu da başardılar.)
8- İslam ülkeleri içinde ve dışında Müslüman fırkalar arasındaki ittihadını zayıflatmalıyız.
9- Müslümanların ellerinde bulunan Kuranları tahrif etmeliyiz. Özellikle Yahudi ve Hristiyanlıkla alakalı ayetleri çıkartarak yeni Kuranlar bastırmalıyız. (Nitekim bunu da yaptılar 1980’li yıllarda Tayyar Altıkulaç’ın Diyanet işleri başkanlığı yaptığı dönemde aynı böyle 500 bin civarında Kuran Türkiye’ye sokulmuş, bu kuranlar Diyanet tarafından tespit edilip toplatılmıştır.)
Arap olmayan hükümetler, Kuran, namaz ve ezan gibi ibadetlerin Arapça okunmaması hususunda kışkırtılmalıdır. Diğer önemli bir konuda hadis ve rivayetler hususunda şüphe uyandırmaktır. Hadislerde de Kuran ayetleri gibi tahrifat yapılmalıdır.(Türkiye de son günler de artan kuran bize yeter ve Türkçe ibadet yaygaralarının nereye dayandığını ve bunu savunan İlahiyatçılarında neye ve kime hizmet ettikleri bu maddeden çok net anlaşılıyor.)
10- Cami, Okul, Eğitim merkezleri, hayrat kavramları gibi tesislerin yapını teşvik eden İslami gelenekler kaldırılmalıdır. (Yani Sadakayı Cariye Fikri)
11- İslam öğretilerini kesinlikle evrenselliği reddedilmeli, İslam’ın aslında genel anlamda bir hidayet dini olmadığı bir kabile dini olduğu vurgulanmalıdır.
12- Müslümanların zihinlerine özgürce düşünme fikrini, niçin ve nedenleri yerleştirmeliyiz.
13- Peygamber soyundan gelen Seyyidlere gösterilen ilgi ve bağlılığı onların Peygamberin soyundan olup olmadıkları hususunda kuşku uyandırarak bertaraf etmeliyiz.
14- Müslümanların mübarek ve mukaddes türbeleri ziyaret etmelerini engellemek bidat ve şeriata aykırı olduğunu, Peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığını ölülere ibadet yapılmadığını delilleriyle ispat etmek.
15- İmamlara ve cemaate yönelik çeşitli ithamlarda bulunarak cemaat namazlarının ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır.
16- Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için olağan üstü çaba sarf etmeliyiz. Kadının hicabı ortadan kalkınca ajanlarımız gençleri sevişmeye, gayri meşru cinsel ilişkilere teşvik etmelidirler. Gayri Müslim kadınlar açık saçık dolaşmalıdırlar ki Müslüman kadınlar onları taklit etsinler.
17- İslam’ı kışkırtıcı bir din olarak tanıtmalıyız.
18- İslam Peygamberinden Yahudi dini inkar eden hadisler naklolmuştur. Bu tür hadislerin doğruluğunda kuşku uyandırmalıyız. Örneğin bu tür hadisler doğru olsaydı Peygamber hiçbir zaman Yahudi bir kadınla evlenmezdi. Talha gibi bazı sahabeler Yahudiler ile evlenmezdi veya Hristiyanlar ile barış antlaşması imzalamazdı.
19- İçki, kumar, fesat ve fuhuşu yaymak , domuz eti kullanmayı teşvik etmek. Bu tür faaliyetlerde, Yahudi, Hristayan, Zerdüşt gibi azınlıklar birbirleriyle işbirliği yapmalıdırlar.dolayısıyla içki, kumar, fuhuş ve domuz eti yeme gibi dörtlü fesadı her şer şeyden fazla yayacak kişiler hazırlanmalıdır. İslam ülkelerinde ki ajanlarımız her türlü vesileyi kullanarak para, hediye vererek gizli ve açık bu fesadın yayılmasına çalışmalılar. Diğer taraf tan Müslümanların İslam Ahkamının ayaklar altına almalarını Allah’ın emrettiği nehiylere uymamalarını teşvik etmek. Örneğin Faizcilik Kuranda şiddetle kınanmış ve büyük günahlardan addedilmiştir. O halde faiz ve haram alış verişin yaygınlık kazanmasına çalışılmalı ve ekonomi dağıtılmalıdır. Şu da unutulmamalıdır ki Kuran-ın bir emrini dinlememek diğerlerini de dinlememeğe, hiçe saymaya zemin oluşturacaktır.
20- Din alimleri ile halk arasında ki karşılıklı saygı ve dostane ilişkiler bozulmalıdır. Bu yolda iki iş yapılmalıdır. a) Din Alimleri ve Müçtehitleri töhmet altına almak, iftira etmek. b) Din Alimleri arasına, Sömürgeler bakanlığı memurlarını din alimi kisvesinde yerleştirmek. Bu sözde alimleri özellikle, Mısır da El-Ezher Üniversitesine, İstanbul’da bulunan ilim merkezlerine Necef ve Kerbela ilim merkezlerine yerleştirmek gerekir.
21- Müslümanları şuna inandırmak gerekir ki Peygamberin dinden maksadı sadece İslam dini değildir. Kuranda zikredildiği gibi Yahudi,Hristiyan ve diğer dinlerin takipçisi de Müslümanlardır. Kuranda Hz. Yusufun Allah’tan Müslüman olarak ölmeyi istediği kaydedilir. Nitekim İbrahim ve İsmail gibi peygamberler: Allah’ım bizi Müslümanlardan ve ailemizi İslam ümmetinden kıl” diye dilekte bulunmuştur. Bakara 128)
İşte bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Vehhabiliğin fikirlerinin bu maddeler üzerine oturduğu görülmektedir. Abdulvehhab Keşfüş-Şübuhat adlı eserinde Kelime-i Tevhidi de kendine göre açıklamış ve kendi yolundan gitmeyen, fikirlerini tasdik etmeyen bütün Müslümanları kafir ilan etmiştir. Özellikle Peygambere tevessül ve kabir ziyaretleri hususunda aksini iddia edenlerin katlinin vacip olduğu fetvasını vermiştir. Ehli sünnet alimlerinin bunlara yazdıkları reddiyeleri ve cevaplarla alakalı daha geniş bilgi edinmek isteyenler Tarihi Cevdet Paşanın 7 cildi- Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyun- Hamher İslamı Nasıl Yok Edelim Nehir yay.- Dinde Reformcular ve Din adamının din düşmanlığı H.Hilmi ışık Vehhabiliğin iç yüzü Muhammed Fadlurrasul-Vehbi Zuhayli Mezhepler tarihi –Ahmed Davutoğlu Din tahribcileri – Vehhabiliğe Reddiye Zeyni Dahlan – Sadreddin Yüksel Teymiyecilik ve Vehhabilik adlı eserlere baka bilirler.
Bu bilgilerden sonra gelelim bu maddelerden birine müsteşrik ilahiyatcılar yetiştirmek madde 7-20 ye örnekler verelim.
Ignaz Goldziher (1923) Macar Şarkıyatçısı olan Golddziher 22 Haziran 1850 de (Zigetvar)da doğdu 13 Kasım 1921 de Rotlaufda öldü. Yahudi olan bu şahıs oryantalistlerin en ünlüsü ve saldırgan olanıdır. Sami dilleri üzerine yaptığı araştırmaladn sonra Arap ve İslam araştırmalarına yöneldi Müsteşriklerin şeyhi sayılan bu zat “Muhammedanische Studien” adlı eserinde hadis usulünü kendince tenkide tabi tuttu. Ona göre hadisler İslamın ilk iki asrındaki tecrübelerdir.
Dozy(1883) Sünnetin büyük kısmının Sahabe ve tabiinin hafızasında sağlam bir tarzda muhafaza edildiğini kabul etmekle beraber hadislerin çoğunun uydurma olduğunu da beyan etmekten geri kalmamıştır.
1958 tarihinde Mahmud Ebu Reye tarafından neşredilen “Edva ales-sünnetil Muhammediyye” adlı eser sünnet inkarcılığı ve sahabeyi tenkit eden en saldırgan kitaplardandır. Buhari ve Müslim gibi kaynaklarda ki hadisleri tekzip eden sahih hadis kitaplarındaki hadisler “İsrailiyat ve Mesihiyyatla” doldurulmuştur diyen hadis Alimlerinin koydukları Cerh, Tadil ve Usüle ait bütün temelleri inkar eden bu hususta şahsının çizdiği prensipler dışında hiçbir ilke kabul etmeyen Ebu Reye şöyle diyor: Peygambere nispet edilen hadisler hususun da olgunluğa kavuştum hadislerden dilediğimi alıp dilediğimi terk ediyorum ve böyle yapmakla kendime bir günah da görmüyorum”. (Dr. M.Mustafa Dirasetünfil hadisin-Nebevi 1-2 N.Hatipoğlu Kuranın anlaşılmasında Hadislerin önemi s.28)
Çok ilginçtir bu şahısta Ebu Hureyre kanalından gelen muhteşem bir hadis külliyatını yok saymıştır.
Rasulullah’ı müdafaa iddiasıyla sünnete karşı çıkanlardan biride çağdaş düşünürlerden Dr.Ahmed Zeki Ebu Şadi dir. “Sevretül İslam” adlı eserimde şöyle diyor: İşte şu İbni Mace, şu Buhari ve bütün hadis ve sünnet kitapları aklın sıhhatini kabul edemeyeceği hadis ve haberlerle doludur. Aynı kitabında hadis Alimlerini tenkit ederken oryantalistleri övüyor.
Bu arada Hint yarım adasında gelişen sünneti inkar hareketinin tanınmış simalarından Seyyid Ahmed Han (1898)- Çarağ Ali (1895) Ahmeddin el-emristeri (1936) ve perviz sayılabilir. Bunların bir kısmı Kadıyani bir kısmı ise Ehli Kuran diye tanınır ve hepsinin ortak niteliği sünnete karşı olmalarıdır.
Hicri 1353-1933’te Mısırda ortaya çıkan İsmail Edhem hadis tarihi hakkında bir kitap yazdı sünnetin uydurma olduğunu şüpheyle karşılanması gerektiğini iddia etti. ( Yukarıda maddeler halinde verdiğim İngiliz ajanın ifadelerin de geçen Kuranı tahrif etmek sünneti tahrif etmek gibi fiiller ve bu hareketlerin yapılacağı, filizleneceği şehir ve Ülke isimleri hep aynıdır.)
Oryantalistlerin bu çalışmalarını İslam alemine taşıyan çalışmalar Mısırda başladı bir tıp doktoru olan Tevfik Sıdki(1920) El-Menar dergisinde “İslam sadece Kurandır” başlığı ile iki makale yayınlamıştır. Yazılarında sünnetin tarihselliği iddiasını ön plana çıkarmıştır. Ona göre tek kaynak Kurandır. Sünnetin Rasulün zamanında yazılmadığını onun uydurma olduğunu söylemiştir