EHL-İ BEYT
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Mar 2009
- Mesajlar
- 731
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
İnsan oğlu fıtri olarak süs ve süslenmeyi güzelliği sevmektedir. Güzel manzaraları, tabiatın güzelliklerini, güzel sözü, güzel sesi, güzel elbiseyi sevmekte ve onlardan hoşlanmaktadır. Gençlik çağında insanlar bu hissi daha çok hisseder ve daha kabarık olur.
Yüce dinimiz İslam da insanın yaratılışında koyulan bu hisse diğer fıtri şeylerde olduğu gibi hiçbir zaman karşı çıkmamış, aksine ona teşvik bile etmiştir.
Ancak İslam insanın bu ihtiyacına da belli bir çerçeve içerisinde cevap ve cevaz vermeye ve kontrollü tutmaya çalışmıştır.
Araf suresinin 31. ve 32. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
"Ey Adem oğulları, her mescit yanında ziynetlerinizi kendinize alın; mescitlere gittiğimizde süslenin yiyin için ve israf etmeyin."
Ey Resulüm, de ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızkları kim haram kılmıştır?
De ki bunlar dünya malı için iman edenler içindir kıyamet günü ise sadece onlar içindir. Bilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıklarız."
Görüldüğü gibi Kur'an'ın tavsiye ve buyrukları bu gün bir çok Müslümanın düşündüğünün tam tersinedir.
Bir çoklarımız bir kimsenin giyim kuşamına, tertip düzenine ehemmiyet verdiğini gördüğümüzde onun daha çok takvalı, zühd ehli olduğunu zannediyoruz. Halbuki böyle değildir.
İman gereklerinden birisi ve fıtratın istediği şey temizliğe, tertip düzene ehemmiyet vermektir.
Özellikle toplum içerisinde ve müminler arasında bu çok önemlidir.
Evet bir mu'min, hareketleri, davranışları tertip düzeni ve temizliği mazbut bir Müslüman görüntüsü vermelidir ve insanları İslam'dan ürkütmemelidir.
Asıl takva ve zühd dünya malına dünya ziynetlerine düşkün ve esir olmamaktır.
Yani bu tür şeyler onu şer'i vazifelerini yerine getirmekten alıkoymamalıdır.
Bunun dışında insanın bir vazifesi de insanların önemsediği ve İslam'ın da te'yid ettiği şeylere önem vermelidir.
Temizlik, tertip ve düzen, helalinden geçimini sağlama, insanlara yardımcı olma, toplumsal yardımlaşma vs...
Yüce dinimiz İslam da insanın yaratılışında koyulan bu hisse diğer fıtri şeylerde olduğu gibi hiçbir zaman karşı çıkmamış, aksine ona teşvik bile etmiştir.
Ancak İslam insanın bu ihtiyacına da belli bir çerçeve içerisinde cevap ve cevaz vermeye ve kontrollü tutmaya çalışmıştır.
Araf suresinin 31. ve 32. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
"Ey Adem oğulları, her mescit yanında ziynetlerinizi kendinize alın; mescitlere gittiğimizde süslenin yiyin için ve israf etmeyin."
Ey Resulüm, de ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızkları kim haram kılmıştır?
De ki bunlar dünya malı için iman edenler içindir kıyamet günü ise sadece onlar içindir. Bilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıklarız."
Görüldüğü gibi Kur'an'ın tavsiye ve buyrukları bu gün bir çok Müslümanın düşündüğünün tam tersinedir.
Bir çoklarımız bir kimsenin giyim kuşamına, tertip düzenine ehemmiyet verdiğini gördüğümüzde onun daha çok takvalı, zühd ehli olduğunu zannediyoruz. Halbuki böyle değildir.
İman gereklerinden birisi ve fıtratın istediği şey temizliğe, tertip düzene ehemmiyet vermektir.
Özellikle toplum içerisinde ve müminler arasında bu çok önemlidir.
Evet bir mu'min, hareketleri, davranışları tertip düzeni ve temizliği mazbut bir Müslüman görüntüsü vermelidir ve insanları İslam'dan ürkütmemelidir.
Asıl takva ve zühd dünya malına dünya ziynetlerine düşkün ve esir olmamaktır.
Yani bu tür şeyler onu şer'i vazifelerini yerine getirmekten alıkoymamalıdır.
Bunun dışında insanın bir vazifesi de insanların önemsediği ve İslam'ın da te'yid ettiği şeylere önem vermelidir.
Temizlik, tertip ve düzen, helalinden geçimini sağlama, insanlara yardımcı olma, toplumsal yardımlaşma vs...