Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam'da Müzik Meselesi (4 Kullanıcı)

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
İslam'da Müzik Meselesine Toplumsal Bir Bakış
Doç.Dr. Hüdaverdi Adam
Bedii zevke yani güzelden hoşlanma zevkine ve selim noksanlardan uzak bir yaradılışa sahip olan her insan, musikiden ve etrafında duyduğu güzel, ahenkli seslerden haz duyar. Hatta musikiden sadece insanlar değil, hayvanlar dahi haz ve lezzet duyar. Musikiden ve ahenkli güzel seslerden hoşlanmayan, manevi bir haz ve lezzet duymayan insan, bedii zevki körelmiş ve selim yaratılışı bozulmuş bir kimse demektir...Güzel bir sesle kurallarına uyularak okunan Kur'an'dan veya sabahın şafağını takip eden alaca karanlıkta okunan ezandan haz duymamak mümkün mü? Eğlenme, insani yapıdan (fıtrat) kaynaklanan bir istek ve ihtiyaçtır. Beşeri yapının gereği olan hiçbir istek ve ihtiyaç dinde cevapsız bırakılmamıştır. Fakat bu isteklerin tatmini başıboş ve sınırsız da değildir. Günlük hayatın çeşitli problemleri karşısında yorulan, bunalan ve sıkılan insanın meşruiyet sınırını aşmamak şartıyla eğlenmesi, dinlenmesi, ferahlaması caizdir.
...............
Müzik denilince, yüzyıllardır insanlığa hiçbir ayrım gözetmeden merhamet, şefkat, hoşgörü ve sevgi ışıkları saçan bir büyük insanı, ulu bir bilgeyi yani Mevlana'yı hatırlamamak mümkün mü? Mevlana büyük eseri Mesnevi'sine "Dinle neyden" diye başlamakta, devam eden on sekiz beyitte de neyden bahsetmektedir.İslam dünyasında şerif, yani çok şerefli adı ile anılan üç kitap vardır. Bunlar Mushaf-ı Şerif, Buhari-i Şerif ve Mesnevi-i Şerif'tir. Böylesine değerli bir eser kabul edilen Mesnevi-i Şerif'te bizim inancımıza göre "Ney"de sembolize edilen hakikat musikidir. Bu manada "Ney"e yüklenilmiş olan mana musikiye-müziğe yüklenilmiş olmaktadır. O'nun yolundan gidenlerin musikiye neden bu kadar önem verdikleri ve bu sahada inanılmaz güzellikte musiki eserleri vücuda getirdikleri gerçeğinin ardında onun bu irşadı aranmalıdır.
İnsanlık tarihi kadar uzun bir geçmişe sahip olan ve zamanla değişik boyutlar kazanan müziğin, insanlar üzerine çok çeşitli tesirleri vardır. Bu tesirler hem menfî hem de müspet olabilmektedir. Müzik, halk arasında genellikle bir eğlence vasıtası olarak görülse bile aslında duygu ve düşünceleri seslerle anlatma veya sesi düzenli ve estetik maksatlara uygun şekilde kullanma sanatıdır. Davudî bir sesle okunan Kur'ân musikisi, bülbül sesi, yağmur ve suların sesleri, deniz dalgalarının nağmeleri ve kâinatta Allah'ın varlığını, birliğini terennüm eden kozmik senfoni müziğin sadece bir eğlence aracı olmadığını, insan ruhunun ve vicdanının derinliklerinden zihin ve düşünce dünyasına kadar uzanan bir iletişim yolu olduğunu göstermektedir.Yüce Yaratıcı'nın bir lütfu olarak her canlı, hayatını ve neslini sürdürmek için çevresinin farkında olacak ve cevap üretecek şekilde programlanmıştır. Ses pek çok canlı tarafından kullanılan önemli bir iletişim vasıtasıdır. Bunun için gelen sesleri algılayan işleyen ve değerlendiren bir işitme sistemi birçok canlıya verilmiş bir nimettir.Seslerin belli bir ritm ve tempo hâlinde melodi olarak çıkarılmasına veya sözlerin diziminden oluşan ahenkli seslere müzik/musiki adı verilir. Kâinatta canlı veya cansız sistemlerin çıkardığı sesler, bir ritm, tempo ve ahengi çağrıştırıyorsa veya kişi tarafından bu sesler böyle algılanıyorsa, buna kâinatın veya tabiatın musikisi denir. Eğer kişi tabiattaki bu seslerdeki motifi, ritmi ve ahengi algılayamıyorsa, bu onun için gürültü olarak değerlendirilebilir. Duyulan seslerin birer melodi mi, yoksa gürültü mü olduğu, hem sesin ritmik özelliklerine, tınısına ve ahengine, hem de kişinin niyetine ve algılama paradigmalarına bağlıdır. Bu niyet ve paradigmalara göre, kâinattaki faaliyetlerin bir göstergesi olan (rüzgârın cisimlere vurarak çıkardığı sesler, su sesleri, kuş sesleri vb) sesler inanan bir insan için Yaratıcı'yı akla getirirken, inanmayan biri için insanı dinlendiren ve onu tabiatla bütünleştiren tabiî bir hâdise olarak değerlendirilebilir.Kişilerin durumlarına ve inanç dünyalarında açacağı ilâhî pencerelere göre seçilerek dinlendiğinde, insanın hem biyolojik yapısına, hem de öğrenmesine ve sosyal başarısına katkıda bulunabilecek bir musikiye ait nağmelerin faydası inkâr edilmemelidir. Burada bize düşen görev, her şeyde olduğu gibi, müziği de sadece bir eğlence vasıtası olarak değil, iyiyi, güzeli, doğruyu yakalamada ve inşa etmede kullanabilmek olmalıdır. Bu açıdan, sadece fen ve teknolojik alanlarda değil, musiki sahasında da insanımızın yeni buluşlara, icatlara ve sentezlere ihtiyacı olduğu göz ardı edilmemelidir.İnsanla birlikte var olan ve insan kadar gerçek olan müziğe ilgisi olmayan bir insan düşünülemez. "Çocuk doğduğunda kulaklarına okunan ezan ile kaamet bir müzik olduğu gibi kültürümüzde (dindeki yeri tartışılsa bile) insan öldükten sonra salâ ve mevlidin okunması da bir müziktir. Müzik, melodi ve ritim'den oluşur. Ritim ile başlayan musikiye melodi sonradan katılmıştır. "Özellikle Mevlevilikte aletli olarak icra edilen musikiye çok ehemmiyet verilmektedir. Semazenler her çark atışta yani dönüşte bir defa Allah (c.c.) diyerek İsm-i Celal zikri yapar. Bu açıdan bakıldığında aslında her sema dönüşünde hafi bir şekilde zikir yapılmaktadır.
.....................
İslam açısından konuya baktığımızda bu konuda verilecek hüküm "müzik"ten ne anlaşıldığına bağlıdır. Tarih boyunca İslam kaynaklarında müzik çeşitli isimler altında anılmış, her kavram kendi içinde başka şeyleri de ifade etmiş ve müziği dini açıdan yorumlayanlar da bu kavramlar ve içeriklerine göre müziği yorumlamışlardır. Günümüzde müziğin dini yönü ile ilgili tartışmalarda da bu husus geçerliliğini korumaktadır. Peygamber (s.a.s.) dönemi musiki terimleri ve aletleri ile ilgili olarak Tarih, Edebiyat, Hadis, Tefsir vb. kaynaklarda farklı tespitler bulunmaktadır. Bu tespitlerin ve rivâyetlerin mukayesesi, konunun netleşmesi bakımından önem arz etmektedir. Peygamber (s.a.s.)'in hadisleri ve diğer İslâm kaynaklarında tespit edilebilen başlıca mûsikî terimleri "el-Gınâ", "el-İnşâd", "el-Hudâ", (.....) olarak görülmektedir.
................
Hz. Peygamber, eşi ve bazı arkadaşları toplum içinde cereyan eden bu tür faaliyetlerin içinde dinleyici ve seyirci olarak yer alırken Kur'an-ı Kerim, diğer bazı konularda olduğu gibi musiki ve bu sanatı icra eden sanatçılar için doğrudan herhangi bir yasaklama getirmemiştir. Ancak bir kısım şartlarla sınırlamıştır. Hz. Peygamber güzel sesin Kur'an'ın güzelliğini artıracağını belirterek6 onun güzel ses ve teğanni ile okunmasını istemiştir. Buna işareten o, bir hadis-i şeriflerinde "Cenab-ı Hakk'ın güzel sesiyle teğanni yaparak cehren Kur'an okuyan bir peygambere kulak verdiği kadar hiçbir şeye kulak vermediğini"7 bildirmiş, bir başka hadis-i şeriflerinde ise her şeyin bir süsü olduğunu, Kur'an'ın süsünün ise güzel ses olduğunu8 haber vermiştir. Hz. Peygamber'in ezan okumak üzere Hz. Bilal el-Habeşi'yi seçmesinin en önemli sebebi, sesinin güzel olmasıdır. Zira bir hadis-i şeriflerinde -Hz. Bilal'i kastederek- namaza çağırma görevinin Habeşlilerde9 olduğunu, çünkü ezanı en güzel şekilde Habeşlilerin okuduğunu10 bildirmiştir.
...................
Müziğin hüznün, neşe ve sevincin ifade edilmesinde çok müessir bir araç olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bütün toplumlarda müziğin en yaygın tezahürlerinden biri bu noktada görülmektedir. Hz. Peygamberin içinde yaşadığı Asr-ı Saadet toplumunu bunun dışında düşünemeyiz. Her şeylerini Mekke'de bırakıp Medine'ye hicret eden Sahabe Efendilerimizde sıla hasretiyle yanıp tutuşurlarken sık sık bu duygularını dile getirirler. O kadar ki, Abdullah b. Zübeyr "Muhacirden tanıdığım hiç kimse yoktu ki, (hasreti) terennüm etmesin"14 diyecektir... Burada şu hususu hemen belirtmemiz lazım: Cahiliyye döneminde "kayne" ve "muğanniye" denilen şarkıcılar vardır. Bunlar genellikle fuhuş yapılan, alkol alınan ve kumar oynanan mekânlarda şarkı söyleyen kişilerdir. İslam, bunların yapılmasını haram kılıp yasaklayınca bu tür mekânlar kapanmıştır. Bu kişiler bunu bir meslek haline getirmeden çeşitli vesilelerle sevinç ve sürur günlerinde şarkı söylemeye devam etmişlerdir. Mesela Hz. Peygamber bir Kurban Bayramı günü Hz. Aişe'nin yanına girmiş, bu sırada (bunu meslek haline getirmeyen) Ensardan iki kız çocuğu (veya cariye) def çalarak Buas denilen eyyamu'l-Arap'tan Evs ve Hazrec'in ileri gelenlerinin öldüğü günde onlar için söylenen mersiyeler okuyorlardı. Hz. Peygamber onlara sırtı dönük olarak, üstünü de yatağına örtmüş olarak uzanmıştı. Biraz sonra içeri giren Hz. Ebu Bekir "Bu ne hal? Allah Resulünün yanında şeytan nameleri mi?" diye kızınca yattığı yerden üstündeki örtüyü atarak doğrulan Hz. Peygamber: "Onları bırak! Her milletin bir bayramı vardır. Bu gün de bizim bayramımızdır."17 buyurmuşlardır.
..........
Bilindiği gibi İslam'da ahkam tedrici bir surette gelmiştir. Bu nedenle bazı rivayetlerden hicretin ilk yıllarında henüz içki kesin olarak haram kılınmadan önce kendilerine "kayne" veya "muğanniye" denilen şarkıcılar insanların bir araya geldikleri ve genelde alkollü içkilerin tüketildiği eğlence meclislerinde şarkı söylemeye devam etmişlerdir.20 Alkollü içkilerin yasak kılınmasından sonra ise bu kişiler daha çok düğün ve bayram gibi etkinliklerde şarkı söylemişlerdir. Bunların yanında mesleği şarkıcılık olmayan ama buna kabiliyeti olan hanım Sahabeler de vardı. Mesela, Erneb veya Zeyneb el-Ensariyye,21 Feray'a binti Muavviz b. Afra22 ile Hammame23 bunlardan bazılarıdır.
.................
Hz. Aişe Resulullah'ın bu türden faaliyetleri men etmediğini, hatta bizzat içinde yer aldığını belirten bir olayı şöyle nakleder: "Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılınç-kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resulullah Aleyhissalâtuvesselâm'dan taleb etmiştim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliğinden) mi "Seyretmek ister misin?" buyurdular. Ben:
"Tabii!" dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı, yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk. "Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)!" diyordu. Ben usanınca (ya kadar böyle devam ettik. Usandığımı farkedince):
"Yeter mi?" buyurdular. Ben:"Evet!" dedim. "Öyleyse git!" dediler."28
.......................
Yalnız burada şu hususu da belirtmek gerekir: Buralarda söylenenler lehviyatı körükleyecek, sefahete sevk edecek, günah ve harama teşvik eden, dolayısı ile dinin yasakladığı şeyler değildi. Mesela Hz. Peygamber Rubeyyi binti Muavviz'in düğününe geldiği sırada evde def çalıp Bedir şehitleri ile ilgili mersiyeler söyleniyordu. İçlerinden biri "Aramızda yarın ne olacağını bilen biri var" deyince Hz. Peygamber, "Bunu bırak, önceden söylemekte olduğuna devam et" diyerek onu uyarmıştır.30 Aynı olayla ilgili bir başka rivayette Hz. Peygamber, "Yarın ne olacağını Allah'tan başka kimse bilemez" diyerek müdahale etmiştir.31
Görüldüğü üzere Hz. Peygamber sadece söylenen sözdeki yanlışlıklara müdahale etmiş, aşırılık bulunmayan mersiye ve benzeri şeylerin dinlenmesine müsaade etmiştir. Bundan da bu tür şeylerin şartlarına uygun bir şekilde icrası halinde söylenilmesinin ve dinlenilmesinin caiz olduğu sonucuna gidilebilir. Hz. Peygamber döneminde toplumda bu anlayışın yaygın oluşundan olsa gerek, bazı kabilelerin şarkıcısı olarak anılan ve bununla tanınan kayneleri vardır.32
.................
Şu hususu iyice bilmek lazım gelir: Musiki demek, şarkı ve çalgı demek değildir. Her ne kadar ahenkli ve düzenli sesler olması sebebiyle şarkı ve çalgılarda musikiye dahil iseler de, şarkı ve çalgı dışında olup, musiki içerisinde mütalaa edilen ahenkli okunan bilumum Kur'an ve mevlid sesleri, ilahiler, kaside ve kahramanlık marşları gibi nice sesler vardır. Ama maalesef bugün musiki denince, sadece şarkılar ve çalgılar anlaşılmaktadır.

Sonuç Olarak Söylemek Gerekirse:
1- İslam, fıtrat dinidir ve selim (bozulmamış) fıtrata muhalif olmayan hiçbir şeye karşı çıkmaz. Bu nedenle yaratılışın derinliklerinde yatan hisleri harekete geçiren ve sahibini ruhen lahuti alemlere götüren ahenkli, ölçülü güzel seslere yani musikiye haram demenin imkanı yoktur. Zaten bu anlamda böyle bir hüküm, İslami kaynaklarda mevcut değildir.
2- Musiki; bilumum ahenkli ve ölçülü sesleri ifade eden bir kelimedir. Bu itibarla; musiki-müzik dar bir anlayışla değerlendirilmemelidir.
3- Fıkıh kaynaklarında şartları belirlenen, doğrudan haram işlemeye ya da vesile olmaya sevk eden şeyler dışında kalan beste, güfte ve icra, şahsın vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır. Yani, İlahi ve müsbet hisler uyandırıyorsa helaldir. Menfi duyguları kamçılıyorsa haramdır.
4- Kur'ân-ı Kerim'de bir ses sanatı olarak "müzik" kavramını ifade eden özel bir kelime ve kavram bulunmamaktadır. Ancak müziğin muhtevası, icrası ve sonuçlarını ilgilendiren ve bu hususlarda temel ölçü sayılabilecek şekilde müziğin, insanları Allah yolundan alıkoymaması, din ve dince mukaddes kabul edilen şeyleri alay konusu etmemesi, dini sorumluluk ve görevleri ihmal edecek seviyede olmaması, dini değerlere aykırı konularda propaganda özelliği taşımaması, söz veya icrâsında yalana, iftiraya, zinaya teşvik gibi din tarafından yasaklanan hususların yer almaması, ibadet olarak telakki edilmemesi, Kur'ân okuma ve dinleme kültürünün önüne geçmemesi, insanları nefsânî arzularına esir edecek bir muhtevada olmaması, insanları faydasız şeylerle meşgul etmemesi, maddi ya da manevi herhangi bir zarar unsuru taşımaması gibi kurallardan söz eden bir çok ayet-i kerimenin yer aldığı söylenebilir.
5- Hadis kaynaklarında ise Resulullah'dan (s.a.s) çeşitli yorum ve uygulamalar nakledilmektedir. Sahih rivâyetlerde Resulullah'ın (s.a.s.) müziği Kur'ân-ı Kerim'de belirtilen ölçüler ışığında değerlendirdiği, dini açıdan sakıncalı gördüğü müzik icralarını yasakladığı, dini açıdan herhangi bir sakınca görmediği müzik icralarına ise izin verdiği hatta bizzat kendisinin de bu gibi müzikleri dinleyip, Ashabını teşvik ettiği ifade edilmektedir.
Eserlerinde müzik konusuna yer veren (özellikle) fıkıh ve hadis alimleri bu hususta farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu bağlamda kimi İslâm alimleri müziği bütünüyle haram sayma yoluna giderken, kimisi mekruh kabul etmiş, kimisi de bütünüyle mübah olduğunu savunmuştur. Bütün bunların yanında müziği çeşitli yönleriyle tahlil ederek olumlu/mübah olanını, olumsuz/haram olanından ayıklamaya çalışarak, gerek muhteva gerekse icrasında dinin temel kurallarına aykırılık bulunmayan ve insanlarda olumlu sonuçlar doğuran müziğe cevaz verip, bu özellikleri taşımayan müziği haram sayanlar da olmuştur.
Aslında kaynaklar dikkatli incelendiği zaman müziği haram, mekruh ya da mübah sayan alimlerin hemen bütününün konuyu yaşadıkları toplumların sosyo-kültürel yapısına göre değerlendirdikleri anlaşılmaktadır. Kanaatimizce doğru olan da budur.
............
http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=67
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz

Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
CEVAP
Asla doğru değildir. Bu sözü söyleyenin bir hoca olmaması gerekir. Veya bir yanlış anlama var. Cahilce bir söz olup, dinen çok yanlıştır. Çünkü müzik, haram ise, haram iyi niyetle de işlense helal olmaz. Mesela kuvvetlenmek için içki içilmez. İçki içen, namaz kılmaya kuvvet bulmak niyeti ile içiyorum dese bir kıymeti var mıdır? Bir fahişe de, niyetim sadece erkeklerin ihtiyacını gidermektir dese, iyi niyetle onlara yardım ediyorum dese, zina haram olmaz mı? Bildirilen hadis-i şerif mubahlar içindir.

Sual: Bir hoca, “Müzik, çalgı ne kadar müstehcen olursa olsun Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur” dedi. Haram olan şey mubah olabilir mi?
CEVAP
Çok yanlış bir kıyas. Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu ve açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü, anlamazlar. Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Karıya kıza bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse İslamiyet'e uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. (Kimya-i saadet)

“Çalgı insanı Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur” demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Çalgının Dindeki Yeri

Çalgının Dindeki Yeri

Çalgının dindeki yeri
[Aşağıdaki suallerin hepsi aynı kişiye aittir]

Çalgı ile ilgili hadisler
Sual: Çalgıyı yasaklayan hiçbir hadis yoktur. Varsa birini bildirir misiniz?
CEVAP
Bir değil pek çoktur. Yirmiden fazlası şöyledir:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]

(Melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır.) [Taberani]

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]

(Bir zaman gelecek, zina, içki ve mizmarı [çalgıyı] helal sayanlar çıkacaktır.) [Buhari]

(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [Beyheki]

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür.) [Deylemi]

(Rabbim içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkıcı kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]

(İçkilere başka isim verilerek içilir. Çalgılarla eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yere batırır, domuz ve maymun haline getirir.) [İbni Mace]

(Şunlar zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Lanetleşmeler, içkiler, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemi, Hâkim]

(Mizmarları, putları yok etmek için gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İ. Neccar]

(İblise, “Mizmarlar [çalgılar] müezzinin, yazıların dövme, Resulün [elçin] kâhinler, ve falcılardır” denildi.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir, Taberani]

(İki ses melundur: Nimete kavuşunca çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]

(Nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak] gazabı ilahiye sebep olur.) [Deylemi]

(Şarkılar, içkiler yayılınca, yere batmalar görülür.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace]

(Kur’an mizmarlardan okunmadan önce salih amel işlemekte acele edin.) [Taberani]

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

(Belaya maruz bırakan 15 kötü âdetten biri çalgıların yayılmasıdır.) [Tirmizi]

(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]

Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı. (Begavi)

Cariyelerin şarkı söylemesi
Sual: Buhari ve Müslim’de bildiriliyor ki: Hazret-i Âişe anlatır:
"Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullahın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Bu olay, kadınların erkeklerle beraber oturmasının, çalgı çalmasının, şarkı söylemesinin ve seslerini erkeklere duyurmasının helal olduğunu gösteriyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Yukarıdaki ifadeleri İslam âlimleri nasıl açıklıyor, ona bakalım:
1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Hatta efendisiyle nikaha lüzum görmeden ilişkiye girmeleri de caizdir. Çünkü cariyenin dindeki statüsü farklıdır. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’ım diyen kimseye yakışmaz.

2- Hazret-i Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Bu ve benzeri hadis-i şeriften İslam âlimleri şu hükmü çıkarmışlardır:

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda kendi aralarında def çalması caizdir. Bunun dışındakiler haramdır. (Hadika)

Kahramanlık şarkılarının, mehter marşlarının, düğünlerde davul ve def çalmanın caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez.

3- Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur. Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

İbadete müzik karıştırmak
Sual: İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden birisi; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygamber var” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:

1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

2- Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.

Sevinç türküleri
Sual: Habeşliler, harbeleriyle, [küçük mızraklarıyla] oynarken Hazret-i Ömer, yerden aldığı çakıl taşlarını onlara fırlattı. Resulullah (Ya Ömer, bırak onları oynasınlar. Zira onlar Beni Erfidedirler) buyurdu. (Buhari, Müslim) [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]
Resulullah Medine'ye hicret edince, onun gelişinden sevinen Habeşliler harbeleriyle oynadılar (Ebu Davud) [Dikkat edilirse burada da, çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]
İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Peygamber bir kere Medine’de bir yerden geçerken def çalıp türkü söyleyen kızların, (Nahnu cevarin min beni’n-neccar /Ya habbeza Muhammedün min car) = (Biz Neccaroğuları kabilesine mensup kızlarız. Hazret-i Muhammed ne iyi ve ne hoş bir komşudur) beyitlerini söyleyen kızlara, “Allahu ya’lemu inni uhibbukünne” (Allah bilir ki ben de sizi seviyorum) diyerek iltifatta bulundu. [Resulullah efendimizin Müslümanlara sizleri seviyorum demesi gayet normaldir. Buradaki kızlar da cariyedir, hür kadın değildir.]
Hazret-i Enes bildiriyor ki: Veda Haccında Resûlullah kâfilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle canlı tutan bir kölesi vardı ve adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi ve Resûlullahın zevceleri ile bir kısım Müslüman kadınların develerini sevk ediyordu. Enceşe bazı ezgiler okumuş, okuduğu ezgilerle develeri hızlandırmıştı. Resûlullah, Enceşe’den okuduğu ezgilerin ritmini değiştirmesini ve develerin yürüyüş temposunu ağırlaştırmasını emrederek “Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma) buyurmuştu. (Buhari Müslim) [Dikkat edilirse burada da nağme söyleyen hür insan değil köledir. Kadın köleye cariye denir. Kölelerin statüsü farklıdır. Kadın kölelerin saçlarını kollarını açmaları günah değildir. Şarkı söylemeleri, şarkılarını başkalarına duyurmaları da günah değil. Bunlar örnek verilerek, sinsi bir şekilde Müslüman kadınların şarkı söylediğini bildirmek ne kadar çirkin bir oyundur.]
Resulullah, oynayan bir grup Habeşliyi görünce, takdir ederek (Yahudiler ve Hıristiyanlar bilsinler ki, bizim dinimizde genişlik vardır) buyuruyor. [Dikkat edilirse burada oynayanlar da Habeşli kölelerdir. Hür insanın bile mubah oyunlar oynaması haram değildir. Buradan haram olan çalgıların mubahlığına cevaz çıkarmak art niyetli olmayı gösterir.]
Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. İslam âlimleri bu ve benzeri hadis-i şeriflerden şu hükmü çıkarmışlardır:
Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

Sevgi gösterisi
Sual: Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadınların kapanmaları yasak edilmeden, kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshabı-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.

Düğünlerde def çalmak
Sual: Bir evden kulağına gelen def sesleri üzerine Resulullah, evde ne olduğunu sorar. Düğün cevabını alınca, (Bu nikâhtır, sifah [zina] değildir” der. İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Âişe, Medineli bir yakınını evlendiriyor. Düğün yerine gelen Peygamber Efendimiz, (Kızı gelin ettiniz mi?) diye sorar. Evet derler. Peygamber Efendimiz, (Kızla birlikte türkü söyleyecek birini de gönderdiniz mi?) buyurur. Hazret-i Âişe, hayır deyince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Ensar arasında böyle günlerde eğlence geleneği vardır. Keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlar şöyle söyleyiverseydi: “Size geldik, size geldik. Bize şenlik, size şenlik”)
Muâz İbni Cebel anlatır: Ensârdan birinin düğününde bulunuyorduk. Hazret-i Peygamber, nikâhı kıydıktan sonra, (Allah iyi geçim, hayırlar ve uğurlar nasip etsin, rızkınıza bolluk bereket versin, sizi mübarek kılsın) diye duâ eder. Âdet veçhile damadın başı üzerinde def çalınmasını söyler. Def çalınır.
Nesai bildiriyor ki: Amir b. Sa’d anlatıyor: “Bir düğünde, Bedir ashabından olan Kurayza b. Ka’b ve Ebûl-Mesûd-ül-Ensârî’nin yanına vardım. O esnada genç kızlar [cariyeler] türkü söylüyorlardı. Ben, Siz Resulullahın ashabından ve Bedir savaşına katılanlardansınız. Sizin yanınızda kızlar türkü söylüyorlar; siz ise ses çıkarmıyorsunuz” dedim. Onlardan biri dedi ki: “İstersen otur, bizimle beraber dinle; istersen git! Düğünde eğlenmemize izin verildi! [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, ikincisi, düğün için sevinç gösterisinde bulunuluyor, üçüncüsü de bunları söyleyenler cariyelerdir, hür kızlar değildir. Buradan kızlara şarkı söyletmenin caiz olduğunu çıkarmak, Resulullahın arkadaşlarının karı kız oynattıklarını çıkarmak olur ki çok çirkin bir art niyettir.]
Nâfi anlatıyor: Abdullah ibni Ömer, bir çalgı sesi işitince kulaklarını parmaklarıyla tıkayarak yoldan uzaklaştı. Bana “Ey Nâfi, kulağına hâlâ ses geliyor mu?” diye sordu. “Hayır” dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından çıkarıp,“Bir defasında Hazret-i Peygamber ile beraberdim. Böyle bir ses işitti ve aynen benim davrandığım şekilde davrandı.
Eğer çalgı haram olsa idi. Nafi’ye sen de kulağını kapa derdi. Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Olay eksik anlatılmış. Doğrusu şöyledir:
Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nafi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)

Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrı. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.

Devamı aşağıdaki linkte mevcuttur.

Çalgının dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49


Huyela kardeşim, kırmızı yazılarla belirtilen senin gönderdiğin linkten alıntılardır. Ve benim gönderdiğim yazıyı, ya okumadığını ya da anlamadığını düşünüyorum. Çünkü müzik: sesler ve belli bir ritim kalıbından oluşan insanların duygularını ve düşüncelerini ifade etmede kullandıkları bir vasıtadır.(yani burada ritim kalıbı derken serbest ritim de olabilir ör: ezan bunlardan biridir, gazeller vb.). " Musiki demek, şarkı ve çalgı demek değildir. Her ne kadar ahenkli ve düzenli sesler olması sebebiyle şarkı ve çalgılarda musikiye dahil iseler de, şarkı ve çalgı dışında olup, musiki içerisinde mütalaa edilen ahenkli okunan bilumum Kur'an ve mevlid sesleri, ilahiler, kaside ve kahramanlık marşları gibi nice sesler vardır. Ama maalesef bugün musiki denince, sadece şarkılar ve çalgılar anlaşılmaktadır." Birde Kahramanlık marşlarını kimin söylediğine dikkat çeken bir bölüm var sizin yazınızda. Burada kimin neyi söylediğinden yola çıkarsanız kişilere odaklanarak müzikleri kişiler üzerinden yorumlarsınız. Yani Ezan okuyanların kötülük yapıp yapmadığını yalnız Allah (C.C.) bilebilir.
Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
Yani ezanın da, çalgısız ilahilerin de bir müzik olduğunu anlamak çok zor olmasa gerek. Siz müziğe illa kötü bir anlam yükleyip bu şekilde yorumlara kulak kabarttığınız için müzik haramdır diyorsunuz. İnsan sesi ile çalgı sesi arasında ne fark vardır? Birinde ses kaynağı insan diğerinde ise bir eşya. Bence burada tartışılması ya da düşünülmesi gereken konu müziğin kullanılış şekli olmalıdır. Söyleyenler ve dinleyenler nasıl ortamlarda nasıl müzikleri dinliyorlar bunun üzerine düşünmek gerekmez mi? İnsanların bir bıçağı ekmek kesmek için kullanmasıyla, insan öldürmek için kullanmasını aynı kefeye koyamayız. İki şekilde de bıçak araç görevi görüyor. Müzik de öyledir. Sanırım son paragrafı da okumadınız. Şuydu: "Aslında kaynaklar dikkatli incelendiği zaman müziği haram, mekruh ya da mübah sayan alimlerin hemen bütününün konuyu yaşadıkları toplumların sosyo-kültürel yapısına göre değerlendirdikleri anlaşılmaktadır. Kanaatimizce doğru olan da budur." Lütfen daha farklı değerlendirmelere de önyargılı davranmadan dikkat edelim. Anlamaya çalışalım.
Aksi takdirde yani sizin bahsettiğiniz anlamda müziği değerlendirecek olursak tüm islam aleminde temiz dileklerle, duygularla dinlenen ilahileri ve bu ilahileri dinleyen dinleyicileri günahkar olarak değerlendirmiş oluruz. Bu da büyük bir günah değil midir?
(Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?) sorusu da çok yersiz ve tek boyutuyla düşünülen bir ifadedir. Çünkü yasaklayıp yasaklamadığı hususunda İlahiyat profesörleri dahi birbirinden farklı görüşleri savunmaktayken, bu kadar kesin bir ifade kullanılmamalıdır.
Allah'a emanet olunuz. Saygı ve Selamlarımla.
Not: Yazıya linki tam ekleyememişim. Lütfen terar gözden geçiriniz. Bu yazının aslı da da hadislerden yaralanılarak ortaya konan düşüncelerdir. Yazının aslında dipnot kısmında belirtilmiştir. Lütfen bakınız.
Paylaşımın için ayrıca sağol kardeşim.
KÖPRÜ - ?slam'da Müzik Meselesine Toplumsal Bir Bak?? - Hüdaverdi Adam
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
İslamiyet nakil dinidir, selim olan akla uygundur.

İslamiyet nakil dinidir, selim olan akla uygundur.

Siz ilahiyat profesörlerine tabisiniz, ittiba ediyorsunuz biz ise ehli sünnet alimlerine. Yazınıza dikkat ederseniz 'bence' diyorsunuz. Dini konuda ne sizin ne benim yorumumuzun kıymeti olmaz.

Bence dediğiniz için tartışmanın anlamı yok. 1,5 milyar müsliman varsa hepsi bence dese 1,5 milyar din çıkar ortaya. O zaman senelerdir islam alimlerinin yazdıklarına ne gerek var dime !

Allahü teala selamet versin.

Musikinin dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

ping_pong

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2008
Mesajlar
691
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Müzik meselesinde 2 ta ne hadis yazayımm


1.si ÇalGı zinayı çaGırıcı

Hadisi şerif


2.si =) çalGı dinlermek GünahtıR

o mecliste oturmak fasıklıktır

o çalgIyla lezzetLenmek küfürdür
Hadisi şerif
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Siz ilahiyat profesörlerine tabisiniz, ittiba ediyorsunuz biz ise ehli sünnet alimlerine. Yazınıza dikkat ederseniz 'bence' diyorsunuz. Dini konuda ne sizin ne benim yorumumuzun kıymeti olmaz.

Bence dediğiniz için tartışmanın anlamı yok. 1,5 milyar müsliman varsa hepsi bence dese 1,5 milyar din çıkar ortaya. O zaman senelerdir islam alimlerinin yazdıklarına ne gerek var dime !

Allahü teala selamet versin.

Musikinin dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.


Huyela kardeşim nasıl böyle söyleyebiliyorsunuz. Sadece birbirinden farklı hadislerin olduğunu ve yalnızca müziğin, çalgının haram olduğunu söyleyen hadisler dışında hadislerin varlığını da belirtmek istedim. Tek boyutuyla gördüğünüz herşey taraflıdır ve diğer insanlara haksızlık etmiş olursunuz. İlahiyat profesörlerini ehli sünnet alimlerinin karşısına koymak büyük bir hata. Üstelik "İslam ve Musıki" meselesini, ilahiyat profesörleri de ehli sünnet alimlerinin söyledikleriyle açıklarken, bunu görememeniz çok üzüntü verici.

İkinci bir husus ise "bence" dediğim konuları yanlış değerlendirmeniz. Bence dediğim konu bizim kendi aramızda düşünebileceğimiz ya da düşünmemiz gereken konulardı. Yani günümüzde ilahi olarak söylenen, dinlenen vs. eserlerin nasıl nerelerde kimler tarafından dinlendiği olmalıydı. Ama sanırım beni anlamanız için elinizi vicdanınıza koyup, tabiri caizse at gözlüklerinizi çıkarmanız gerekecek(Bunu üzülerek söylemek zorundayım, sizi kırmak istemem). Ortada farklı görüşler varken illa bunlar bunlar doğrudur derseniz. Tekrar söylemem gerekecek ki herkesi günahkar olarak değerlendirmiş olursunuz. Ör: İslamiyet.gen.tr de hergün farklı farklı ilahiler yayınlanıyor. Hepimiz dinliyoruz ve Allah (c.c.) senden razı olsun şeklinde pek çok mail atıyoruz birbirimize. Hepimiz günah mı işliyoruz bu müzikleri dinlerken. Bunu mu söylüyorsunuz yani. Lütfen bu soruma net cevap verin. Yalnızca ehli sünnet alimlerinin söylediklerini yazarak bunu kastediyorsanız da cevap verin lütfen. Allah'a emanet olun.

İSLAM AÇISINDAN MUSİKİ VE SEMA*​

.............

Musikinin İstismar Edilmesi ve Kötüye Kullanılması

İnsanlar; iyi, güzel ve doğru olan herşeyi kendi ihtirasları için istismar etmişlerdir. Din, iktisat, ahlak, namus, siyaset, ilim ve teknik gibi şeylerin muhteris ve ahlaksız kimseler tarafından kendi gayeleri için sömürüldüğü ve kötüye kullanıldığı sık sık görülür. Musiki için de durum böyledir. Dinin istismar edildiğini ileri sürerek lüzumsuz ve zararlı olduğunu iddia etmek ne kadar yanlışsa, istismar edilen ve kötü maksatlar için kullanılan musikinin bu özelliğinden dolayı lüzumsuz ve zararlı olduğunu iddia etmek de o kadar yanlış olur.

Güzel sanatların, bu arada musikinin talihsizliği; ideolojilerin, dinlerin, çeşitli felsefi fikirlerin ve siyasi akımların yayılmaları için çok kullanışlı bir araç olmasıdır. Örneğin Hıristiyanlık; resim, mimari, heykeltraşlık, edebiyat ve musiki gibi güzel sanatları kendi yanlış inançlarının yayılması ve tutunması için, bir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Mozart, Beethoven, Pascal gibi sanat ve fikir adamları büyük ölçüde Hıristiyanlığın tesirinde kalmışlar ve bu tesirleri verdikleri eserlerde yansıtmışlardır. Çeşitli ideolojiler ve diktatörler, hedeflerine ulaşmak için sanattan faydalanmışlar hedeflerine ulaşmayı çabuklaştırmak için marşlar bestelemişlerdir.

İslam'ın aleyhinde propaganda yapma gayesi taşıyan sanat eserlerine İslamiyetin müsamaha göstermesi kendi kendisiyle çelişmesi demektir. Bir inançlar manzumesi olan, mü'minlerini belirlediği hedefe ulaştırmak isteyen İslamiyet, iman ve hedefine uygun olmayan, davasının gerçekleşmesini engelleyen sanatları yasaklamıştır.

İslam'ın Doğuşunda Musiki​

İslamiyet doğduğu zaman güzel sanatlar ve musiki ilkel dinlerin yayılma vasıtası durumundaydı. Dinle ilgili beste ve nağmeler büyük bir yekün tutmaktaydı. Buna karşılık ilk zamanlarda müslümanların dini besteleri yoktu.

Güzel sanatlar her türlü ideolojik ve dini tesirden uzaklaştırılarak, sanat sadece sanat olduğu için ele alınıp o gaye için kullanılırsa (sanat için sanat) bu meyanda İslamiyetin sanatın aleyhinde bir tutum almayacağı tereddütsüz söylenebilir. Bu bakımdan İslami kaynaklar incelendiğinde İslam'ın sanatı kendi gayesi için bir vasıta olarak kullanmak istediği de görülür. Örneğin Hz. Peygamber zamanının en gözde sanatı olan şiir sanatının İslamiyetin yayılması ve saldırılara karşı korunması için kullanılmasını desteklemekte ve İslam şairlerini şiir söylemeye teşvik etmektedir. Hz. Peygamber'in, şairi Hasan B. Sabit'e: "Benim namıma onları hicvet" demiş olması bu durumu açıkça göstermektedir.

Sonuç olarak: Musiki İslam nazarında mutlak olarak mübahtır. Fakat bunun günah olan bazı çeşitleri vardır. Günah olan musiki ile, günah olmayan musiki arasında herkesin kabul edeceği bir sınır çizmek mümkün değildir. Hangi musiki türünün mübah, hangi musiki türünün günah olduğunu bir kaide halinde ifade etmek oldukça güçtür. Bu konuda şimdiye kadar yapılan tariflerin yetersiz kalması bunu göstermektedir. Yapılacak iş bu konuda tarifler vermek veya kurallar koymak değil, meseleyi geniş bir şekilde incelemektir. Musiki ile ilgili yazı yazan İslam müellifleri, musikinin hükmünü kesin ve açık bir şekilde ifade etmenin güçlüğünü belirtmek için umumiyetle: "Bu konu inceleme ve araştırmaya ihtiyaç gösteren bir konudur." tabirini kullanmışlardır.

--------------------

* Bu metin, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ tarafından kaleme alınan ve Uludağ Yayınları'ndan neşredilen "İslam Açısından Musiki ve Sema" adlı kitaptan sadeleştirilerek ve kısaltılarak alınmıştır. Gelecek sayıda bu kitaptan "Kur'an'a Göre Musiki" konusu işlenecektir.

40ikindi.com / Mzik




ÇALGI ÇALMA​

Herhangi bir müzik aleti ile ritimli ses çıkarma.

Kur'ân-ı Kerîm'de çalgı çalmayla ilgili ne lehte ne de aleyhte açık bir hüküm yoktur. Ancak müctehidler bu mevzuda, Kur'ân'ın bazı âyetleriyle peygamber (s.a.s.)'den rivayet edilen bir takım hadislere dayanarak ictihadda bulunmuşlar; neticede farklı farklı hükümler çıkarmışlardır. Ne var ki müctehidlerin vardıkları sonuçları bize ulaştıran ve halen elde mevcut kaynaklarda yer alan rivayetler arasında da çelişkiler vardır. Meselâ, bir rivayette çalgı çalmanın haram olduğunu ifade eden bir müctehidin diğer bir rivayette bunun aksini savunduğunu görebiliyoruz.

Müziğin ve çalgı çalmanın haram olduğunu söyleyenlerle, buna itiraz ederek aksini savunanların ileri sürdükleri deliller incelenecek olursa, her iki tarafın da sundukları delillerin kendi iddialarını ispatlayacak açıklıkta olmadığı görülecektir. Meselâ:

"İnsanlar arasında bilgisizce Allah yolundan sapıtmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözleri satın alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap onlar içindir." (Lokman, 31/6) âyeti; çengiler, şarkıcılar ve şarkı-türkü söyleme hakkında nazil olmuştur, (el-Vâhidî, "Esbâbü'n-Nüzûl ", Mısır 1968, 197-198; İbnü'l-Cevzî, "Telbîsü İblîs", 257) diyen müzik aleyhtarlarına karşılık, aksini savunanlar, bu âyetin, Kureyşliler'i, Kur'ân'ı dinlemekten alıkoymak için İran'dan satın aldığı masalları onlara anlatan Nadr b. Hârise hakkında nazil olduğunu iddia etmektedirler (el-Vâhidî, a.g.e., 197). Gerçekten de söz konusu âyet Mekkî olup, henüz şarap içmenin ve domuz eti yemenin dahi yasaklanmamış olduğu bir dönemde indiği düşünülürse bunun çalgı âletlerini yahut musikiyi yasaklamak için geldiği söylenemez.

Musikî aleyhinde delil olarak gösterilen âyetlerin (en-Necm, 53/59, 60, 61; İsrâ, 17/64; el-Enfâl, 8/35; Kasas, 28/55; ve Furkan, 25/72) de aynı şekilde konu ile doğrudan alakaları yoktur.

Musikiyi ve çalgı âletlerinin çalınmasını caiz görenlerin delil olarak gösterdikleri (er-Rûm, 30/15; ez-Zümer, 39/18, Fâtır, 35/1; Lokman, 31/19 ve A'râf, 7/32) âyetleri de kezâ, iddialarını ispatlayabilecek özellikte değildir.

Bu konudaki hadislere gelince; her iki tarafın iddiaları doğrultusunda pek çok hadis vardır. Ancak bu hadislerin de bir kısmı ya hadis âlimlerince tenkid edilmiş veya muhâlif görüşte olanlar tarafından değişik şekillerde yorumlanmışlardır.

Nafi' şöyle anlatır: Bir gün Abdullah b. Ömer beni terkisine aldı. Yolda giderken bir çobanın çaldığı kaval sesini işitti. Bu sesi işitir işitmez parmaklarıyla kulaklarını tıkadı ve yoldan uzaklaştı. Bir müddet gittikten sonra bana "Kaval sesi hâlâ geliyor mu?" diye sordu. "Hayır" demem üzerine parmaklarını kulaklarından ayırdı. "Bir kere de Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte bulunuyordum. Böyle bir ses işitmişler ve aynen benim yaptığım gibi yapmışlardı." dedi. (Ebu Davud Edeb, 52).

Hadisi, Sünen'inde rivayet eden Ebu Davud, bunun münker (güvenilir bir râviye muhalif olarak rivayet edilen hadis) olduğunu söylemiştir. (Ebu Davud, aynı yer) Kaldı ki sahih kabul edilse bile kaval çalmanın veya onu dinlemenin haram oluşuna delil teşkil etmez. Öyle olsa, Rasûlullah (s.a.s.) kulaklarını tıkama yerine çobanı ikaz eder, onu bu işten men ederdi. İbn Ömer'e de dinleme izni vermezdi. (Bu konudaki diğer hadisler ve tenkidleri için bk: İbnü'l-Cevzî, a.g.e. 261 dipnotlar; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VIII, 96-106; Süleyman Uludağ, "İslâm Açısından Musikî ve Semâ", İstanbul 1976)

Müziğin ve çalgı çalmanın caiz olduğu görüşünde olanlar delil olarak şunları ileri sürerler:

"Nikahı def çalarak ilan ediniz. " (İbn Mâce, Nikah, 20)

"Nikahı ilân ediniz, mescidlerde kıyınız ve nikahta def çalınız. " (Tirmizî, Nikah).

"Nebî (s.a.s.) gizli yapılan ve def çalınarak: "Size geldik, size geldik. Bizi selâmlayın sizi selamlayalım." türküsü söylenmeyen nikahlardan hiç hoşlanmazlardı." (eş-Şevkânî, "Neylü'l-Evtâr", VI, 189).

Hz. Âişe'den: "Bir kere Rasûlullah (s.a.s.) yanıma gelmişti. Yanımda, Buas günü ile ilgili şiirleri def çalarak terennüm eden iki câriye bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.s.) yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra Hz. Ebu Bekir içeri girdi. "Bu ne hal! Rasûlullah'ın huzurunda şeytan mizmarı (şeytan düdüğü sesi) ne gezer?" diye beni azarladı. Bunun üzerine Rasûlullah ona dönüp: "Bırak onları, her milletin bir bayramı var bu da bizim bayramımızdır. " buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim dışarı çıktılar." (Buhârî, İdeyn) Hadisleri İbnü'l-Cevzî, "Telbîsü İblîs" adlı eserinde genel olarak şu şekilde tenkid etmektedir:

"Hz. Âişe hadîsinde, câriyeler teğanni etmemiştir. Belki Buas günü ile ilgili şiir terennüm etmişlerdir. Bunun şarkı söylemek ile arasında çok fark vardır. Kaldı ki günümüzde yapılan teğannî. kızdan kadından, yanaktan, boydan-bostan ve nefsi şehevî arzularla coşturan ğına türüdür. Ensâr'ın mâsumane şiirleriyle kıyas edilemez" (İbnü'l-Cevşî, a.g.e., 265)

Mezhep imamlarının ve fıkıh âlimlerinin bu konudaki görüşleri:

İmâm-ı A'zam Ebu Hanife'ye göre eğlenmek için çalınan tüm çalgılar haramdır. (el-Merginânî, el-Hidâye, IV, 80)

el-Hidâye sahibi, Hanefi mezhebinin görüşlerini şöyle açıklar:

Düğün yemeğine davet edilen kimse düğüne gittiği zaman orada oyun ve çalgının bulunduğunu görse oturup yemeğini yemesinde bir sakınca yoktur. Ebu Hanife der ki: "Bir kere böyle bir şeye mübtelâ olmuştum, fakat sabrettim." Yani davet mahalli olan düğün yerinden ayrılmadım. Oyun ve çalgı bulunan yeri terketmemekten ibaret olan bu hüküm, davete icabet etmenin sünnet oluşundandır. Hadiste: "Davete icabet etmeyen Ebu'l-Kasım'a asi olmuştur. " buyurulmuştur. O halde düğünde çalgı ve oyun gibi bidatler vardır diye sünnet olan davete icabet terkedilemez. Bu, başkaları için örnek olma durumunda olmayan kimseler hakkında söz konusudur. Başkalarına örnek olanlar bu gibi şeyleri önleme gücüne sahip değillerse orada oturmaz çekip giderler. Çünkü gitmemelerinde dine kötülük etme ve müslümanlara günah kapısını açma gibi mahzurlar vardır. İmâm-ı A'zam'ın bahis konusu hareketinin, örnek olma durumuna gelmeden önceki dönemine ait olduğu nakledilir.

Çalgı ve oyun, düğün yapılan evin yemek yenen kısmında ise, örnek olmayan insanların bile orada oturmaları caiz değildir. Çünkü Kur'ân'da:

"Sana Kur'ân nazil olduktan sonra zâlim insan gruplarıyla oturma." (el-En'âm, 6/68) buyrulur.

Bu hüküm, çalgı ve oyunun olup olmadığını bilmeden düğüne gidenler için söz konusudur. Gitmeden evvel bunu bilenler düğüne gidemezler. (el-Merginânî, a.g.e., IV, 80)

İmâm Mâlik'in meazif (genellikle telli çalgılar) ve ûd gibi çalgı aletlerini mübah gördüğünü Keffâl ve Reyyânî naklederler. (Şevkânî, a.g.e., VIII, 105)

Medine uleması, çalgı aleti ile bile olsa, mûsikînin caiz olduğunu söylemişler, Şafiîlerle Zâhirîler de bu hususta onlara uymuşlardır. (Şevkânî, a.g.e., aynı yer)

İbnü'l Cevzî, İmam Mâlik'in: "Medinelilere hangi mûsikî türü hakkında ruhsat veriyorsun?" diye sorulduğunda "Hiçbir türüne müsaade etmiyorum bunu içimizden fâsık olanlar yapıyor" diye cevap verdiğini nakleder. (ibnü'l-Cevzî, a.g.e., 256)

Hanbeliler; ûd, davul ve saz gibi çalgı âletlerini caiz görmezler; bu tür aletlerin çalındığı düğüne gitmenin doğru olmadığına inanırlar. Fakat mücerred musikiyi, yani güzel sesle terennümü mübah görürler. (el-Fıkhu ala mezâhibi'l-erbaa, II, 44)

İbn Hazm, mûsikî'ye dair bağımsız bir eser yazmış ve mûsikîyi yasaklayan tüm hadisleri tenkid ederek bunlardan hiçbirinin sahih olmadığını ileri sürmüştür. Bu mezhebe göre mûsikînin her çeşidi helâldir. (Süleyman Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ, İstanbul 1976, 187)

İmam Gazâlî, semâın (müzik dinleme) mübah olduğunu zikreder ve sesleri; canlılardan çıkan seslerle, cansızlardan çıkan sesler diye iki kısma ayırır; bunları dinlemenin caiz olduğunu söyler. Ancak içki ile çalınması mûtâd olan çalgıların haram olduğunu ifade eder. (Gazalî, İhya, Kahire 1967, I, 343-348).

ÇALGI ÇALMA
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Müzik meselesinde 2 ta ne hadis yazayımm


1.si ÇalGı zinayı çaGırıcı

Hadisi şerif


2.si =) çalGı dinlermek GünahtıR

o mecliste oturmak fasıklıktır

o çalgIyla lezzetLenmek küfürdür
Hadisi şerif

Saygıdeğer kardeşim yalnızca iki hadisle bu derin mevzuya değinmeyi yeterli bulmışsun. Ne diyeyim. İnsanoğlu istediğini alır istemediğini görmez bile. Saygılarımla. Allah'a emanet ol.
 

ping_pong

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2008
Mesajlar
691
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Saygıdeğer kardeşim yalnızca iki hadisle bu derin mevzuya değinmeyi yeterli bulmışsun. Ne diyeyim. İnsanoğlu istediğini alır istemediğini görmez bile. Saygılarımla. Allah'a emanet ol.

sizce yeterlı degılmı kardesımmm
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi Sitesinden İslam'da Müzik

Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi Sitesinden İslam'da Müzik

sizce yeterlı degılmı kardesımmm

Lütfen okuyunuz.



.:: D?B ::.


Not: Alt konu kısmından SANAT, SPOR ve EĞLENCE'yi seçip metnin devamını açınız ve müzik ile ilgili olan c) kısmını okuyunuz lütfen. İki cümle ile zinayı hangi durumlarda çağırdığını ya da nasıl olursa günah olduğunu açıklamaz iseniz tabiiki yetmez kardeşim. Saygılarımla.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Huyela kardeşim nasıl böyle söyleyebiliyorsunuz. Sadece birbirinden farklı hadislerin olduğunu ve yalnızca müziğin, çalgının haram olduğunu söyleyen hadisler dışında hadislerin varlığını da belirtmek istedim. Tek boyutuyla gördüğünüz herşey taraflıdır ve diğer insanlara haksızlık etmiş olursunuz. İlahiyat profesörlerini ehli sünnet alimlerinin karşısına koymak büyük bir hata. Üstelik "İslam ve Musıki" meselesini, ilahiyat profesörleri de ehli sünnet alimlerinin söyledikleriyle açıklarken, bunu görememeniz çok üzüntü verici.

İkinci bir husus ise "bence" dediğim konuları yanlış değerlendirmeniz. Bence dediğim konu bizim kendi aramızda düşünebileceğimiz ya da düşünmemiz gereken konulardı. Yani günümüzde ilahi olarak söylenen, dinlenen vs. eserlerin nasıl nerelerde kimler tarafından dinlendiği olmalıydı. Ama sanırım beni anlamanız için elinizi vicdanınıza koyup, tabiri caizse at gözlüklerinizi çıkarmanız gerekecek(Bunu üzülerek söylemek zorundayım, sizi kırmak istemem). Ortada farklı görüşler varken illa bunlar bunlar doğrudur derseniz. Tekrar söylemem gerekecek ki herkesi günahkar olarak değerlendirmiş olursunuz. Ör: İslamiyet.gen.tr de hergün farklı farklı ilahiler yayınlanıyor. Hepimiz dinliyoruz ve Allah (c.c.) senden razı olsun şeklinde pek çok mail atıyoruz birbirimize. Hepimiz günah mı işliyoruz bu müzikleri dinlerken. Bunu mu söylüyorsunuz yani. Lütfen bu soruma net cevap verin. Yalnızca ehli sünnet alimlerinin söylediklerini yazarak bunu kastediyorsanız da cevap verin lütfen. Allah'a emanet olun.

İSLAM AÇISINDAN MUSİKİ VE SEMA*​

.............

Musikinin İstismar Edilmesi ve Kötüye Kullanılması

İnsanlar; iyi, güzel ve doğru olan herşeyi kendi ihtirasları için istismar etmişlerdir. Din, iktisat, ahlak, namus, siyaset, ilim ve teknik gibi şeylerin muhteris ve ahlaksız kimseler tarafından kendi gayeleri için sömürüldüğü ve kötüye kullanıldığı sık sık görülür. Musiki için de durum böyledir. Dinin istismar edildiğini ileri sürerek lüzumsuz ve zararlı olduğunu iddia etmek ne kadar yanlışsa, istismar edilen ve kötü maksatlar için kullanılan musikinin bu özelliğinden dolayı lüzumsuz ve zararlı olduğunu iddia etmek de o kadar yanlış olur.

Güzel sanatların, bu arada musikinin talihsizliği; ideolojilerin, dinlerin, çeşitli felsefi fikirlerin ve siyasi akımların yayılmaları için çok kullanışlı bir araç olmasıdır. Örneğin Hıristiyanlık; resim, mimari, heykeltraşlık, edebiyat ve musiki gibi güzel sanatları kendi yanlış inançlarının yayılması ve tutunması için, bir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Mozart, Beethoven, Pascal gibi sanat ve fikir adamları büyük ölçüde Hıristiyanlığın tesirinde kalmışlar ve bu tesirleri verdikleri eserlerde yansıtmışlardır. Çeşitli ideolojiler ve diktatörler, hedeflerine ulaşmak için sanattan faydalanmışlar hedeflerine ulaşmayı çabuklaştırmak için marşlar bestelemişlerdir.

İslam'ın aleyhinde propaganda yapma gayesi taşıyan sanat eserlerine İslamiyetin müsamaha göstermesi kendi kendisiyle çelişmesi demektir. Bir inançlar manzumesi olan, mü'minlerini belirlediği hedefe ulaştırmak isteyen İslamiyet, iman ve hedefine uygun olmayan, davasının gerçekleşmesini engelleyen sanatları yasaklamıştır.

İslam'ın Doğuşunda Musiki​

İslamiyet doğduğu zaman güzel sanatlar ve musiki ilkel dinlerin yayılma vasıtası durumundaydı. Dinle ilgili beste ve nağmeler büyük bir yekün tutmaktaydı. Buna karşılık ilk zamanlarda müslümanların dini besteleri yoktu.

Güzel sanatlar her türlü ideolojik ve dini tesirden uzaklaştırılarak, sanat sadece sanat olduğu için ele alınıp o gaye için kullanılırsa (sanat için sanat) bu meyanda İslamiyetin sanatın aleyhinde bir tutum almayacağı tereddütsüz söylenebilir. Bu bakımdan İslami kaynaklar incelendiğinde İslam'ın sanatı kendi gayesi için bir vasıta olarak kullanmak istediği de görülür. Örneğin Hz. Peygamber zamanının en gözde sanatı olan şiir sanatının İslamiyetin yayılması ve saldırılara karşı korunması için kullanılmasını desteklemekte ve İslam şairlerini şiir söylemeye teşvik etmektedir. Hz. Peygamber'in, şairi Hasan B. Sabit'e: "Benim namıma onları hicvet" demiş olması bu durumu açıkça göstermektedir.

Sonuç olarak: Musiki İslam nazarında mutlak olarak mübahtır. Fakat bunun günah olan bazı çeşitleri vardır. Günah olan musiki ile, günah olmayan musiki arasında herkesin kabul edeceği bir sınır çizmek mümkün değildir. Hangi musiki türünün mübah, hangi musiki türünün günah olduğunu bir kaide halinde ifade etmek oldukça güçtür. Bu konuda şimdiye kadar yapılan tariflerin yetersiz kalması bunu göstermektedir. Yapılacak iş bu konuda tarifler vermek veya kurallar koymak değil, meseleyi geniş bir şekilde incelemektir. Musiki ile ilgili yazı yazan İslam müellifleri, musikinin hükmünü kesin ve açık bir şekilde ifade etmenin güçlüğünü belirtmek için umumiyetle: "Bu konu inceleme ve araştırmaya ihtiyaç gösteren bir konudur." tabirini kullanmışlardır.

--------------------

* Bu metin, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ tarafından kaleme alınan ve Uludağ Yayınları'ndan neşredilen "İslam Açısından Musiki ve Sema" adlı kitaptan sadeleştirilerek ve kısaltılarak alınmıştır. Gelecek sayıda bu kitaptan "Kur'an'a Göre Musiki" konusu işlenecektir.

40ikindi.com / Mzik




ÇALGI ÇALMA​

Herhangi bir müzik aleti ile ritimli ses çıkarma.

Kur'ân-ı Kerîm'de çalgı çalmayla ilgili ne lehte ne de aleyhte açık bir hüküm yoktur. Ancak müctehidler bu mevzuda, Kur'ân'ın bazı âyetleriyle peygamber (s.a.s.)'den rivayet edilen bir takım hadislere dayanarak ictihadda bulunmuşlar; neticede farklı farklı hükümler çıkarmışlardır. Ne var ki müctehidlerin vardıkları sonuçları bize ulaştıran ve halen elde mevcut kaynaklarda yer alan rivayetler arasında da çelişkiler vardır. Meselâ, bir rivayette çalgı çalmanın haram olduğunu ifade eden bir müctehidin diğer bir rivayette bunun aksini savunduğunu görebiliyoruz.

Müziğin ve çalgı çalmanın haram olduğunu söyleyenlerle, buna itiraz ederek aksini savunanların ileri sürdükleri deliller incelenecek olursa, her iki tarafın da sundukları delillerin kendi iddialarını ispatlayacak açıklıkta olmadığı görülecektir. Meselâ:

"İnsanlar arasında bilgisizce Allah yolundan sapıtmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözleri satın alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap onlar içindir." (Lokman, 31/6) âyeti; çengiler, şarkıcılar ve şarkı-türkü söyleme hakkında nazil olmuştur, (el-Vâhidî, "Esbâbü'n-Nüzûl ", Mısır 1968, 197-198; İbnü'l-Cevzî, "Telbîsü İblîs", 257) diyen müzik aleyhtarlarına karşılık, aksini savunanlar, bu âyetin, Kureyşliler'i, Kur'ân'ı dinlemekten alıkoymak için İran'dan satın aldığı masalları onlara anlatan Nadr b. Hârise hakkında nazil olduğunu iddia etmektedirler (el-Vâhidî, a.g.e., 197). Gerçekten de söz konusu âyet Mekkî olup, henüz şarap içmenin ve domuz eti yemenin dahi yasaklanmamış olduğu bir dönemde indiği düşünülürse bunun çalgı âletlerini yahut musikiyi yasaklamak için geldiği söylenemez.

Musikî aleyhinde delil olarak gösterilen âyetlerin (en-Necm, 53/59, 60, 61; İsrâ, 17/64; el-Enfâl, 8/35; Kasas, 28/55; ve Furkan, 25/72) de aynı şekilde konu ile doğrudan alakaları yoktur.

Musikiyi ve çalgı âletlerinin çalınmasını caiz görenlerin delil olarak gösterdikleri (er-Rûm, 30/15; ez-Zümer, 39/18, Fâtır, 35/1; Lokman, 31/19 ve A'râf, 7/32) âyetleri de kezâ, iddialarını ispatlayabilecek özellikte değildir.

Bu konudaki hadislere gelince; her iki tarafın iddiaları doğrultusunda pek çok hadis vardır. Ancak bu hadislerin de bir kısmı ya hadis âlimlerince tenkid edilmiş veya muhâlif görüşte olanlar tarafından değişik şekillerde yorumlanmışlardır.

Nafi' şöyle anlatır: Bir gün Abdullah b. Ömer beni terkisine aldı. Yolda giderken bir çobanın çaldığı kaval sesini işitti. Bu sesi işitir işitmez parmaklarıyla kulaklarını tıkadı ve yoldan uzaklaştı. Bir müddet gittikten sonra bana "Kaval sesi hâlâ geliyor mu?" diye sordu. "Hayır" demem üzerine parmaklarını kulaklarından ayırdı. "Bir kere de Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte bulunuyordum. Böyle bir ses işitmişler ve aynen benim yaptığım gibi yapmışlardı." dedi. (Ebu Davud Edeb, 52).

Hadisi, Sünen'inde rivayet eden Ebu Davud, bunun münker (güvenilir bir râviye muhalif olarak rivayet edilen hadis) olduğunu söylemiştir. (Ebu Davud, aynı yer) Kaldı ki sahih kabul edilse bile kaval çalmanın veya onu dinlemenin haram oluşuna delil teşkil etmez. Öyle olsa, Rasûlullah (s.a.s.) kulaklarını tıkama yerine çobanı ikaz eder, onu bu işten men ederdi. İbn Ömer'e de dinleme izni vermezdi. (Bu konudaki diğer hadisler ve tenkidleri için bk: İbnü'l-Cevzî, a.g.e. 261 dipnotlar; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VIII, 96-106; Süleyman Uludağ, "İslâm Açısından Musikî ve Semâ", İstanbul 1976)

Müziğin ve çalgı çalmanın caiz olduğu görüşünde olanlar delil olarak şunları ileri sürerler:

"Nikahı def çalarak ilan ediniz. " (İbn Mâce, Nikah, 20)

"Nikahı ilân ediniz, mescidlerde kıyınız ve nikahta def çalınız. " (Tirmizî, Nikah).

"Nebî (s.a.s.) gizli yapılan ve def çalınarak: "Size geldik, size geldik. Bizi selâmlayın sizi selamlayalım." türküsü söylenmeyen nikahlardan hiç hoşlanmazlardı." (eş-Şevkânî, "Neylü'l-Evtâr", VI, 189).

Hz. Âişe'den: "Bir kere Rasûlullah (s.a.s.) yanıma gelmişti. Yanımda, Buas günü ile ilgili şiirleri def çalarak terennüm eden iki câriye bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.s.) yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra Hz. Ebu Bekir içeri girdi. "Bu ne hal! Rasûlullah'ın huzurunda şeytan mizmarı (şeytan düdüğü sesi) ne gezer?" diye beni azarladı. Bunun üzerine Rasûlullah ona dönüp: "Bırak onları, her milletin bir bayramı var bu da bizim bayramımızdır. " buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim dışarı çıktılar." (Buhârî, İdeyn) Hadisleri İbnü'l-Cevzî, "Telbîsü İblîs" adlı eserinde genel olarak şu şekilde tenkid etmektedir:

"Hz. Âişe hadîsinde, câriyeler teğanni etmemiştir. Belki Buas günü ile ilgili şiir terennüm etmişlerdir. Bunun şarkı söylemek ile arasında çok fark vardır. Kaldı ki günümüzde yapılan teğannî. kızdan kadından, yanaktan, boydan-bostan ve nefsi şehevî arzularla coşturan ğına türüdür. Ensâr'ın mâsumane şiirleriyle kıyas edilemez" (İbnü'l-Cevşî, a.g.e., 265)

Mezhep imamlarının ve fıkıh âlimlerinin bu konudaki görüşleri:

İmâm-ı A'zam Ebu Hanife'ye göre eğlenmek için çalınan tüm çalgılar haramdır. (el-Merginânî, el-Hidâye, IV, 80)

el-Hidâye sahibi, Hanefi mezhebinin görüşlerini şöyle açıklar:

Düğün yemeğine davet edilen kimse düğüne gittiği zaman orada oyun ve çalgının bulunduğunu görse oturup yemeğini yemesinde bir sakınca yoktur. Ebu Hanife der ki: "Bir kere böyle bir şeye mübtelâ olmuştum, fakat sabrettim." Yani davet mahalli olan düğün yerinden ayrılmadım. Oyun ve çalgı bulunan yeri terketmemekten ibaret olan bu hüküm, davete icabet etmenin sünnet oluşundandır. Hadiste: "Davete icabet etmeyen Ebu'l-Kasım'a asi olmuştur. " buyurulmuştur. O halde düğünde çalgı ve oyun gibi bidatler vardır diye sünnet olan davete icabet terkedilemez. Bu, başkaları için örnek olma durumunda olmayan kimseler hakkında söz konusudur. Başkalarına örnek olanlar bu gibi şeyleri önleme gücüne sahip değillerse orada oturmaz çekip giderler. Çünkü gitmemelerinde dine kötülük etme ve müslümanlara günah kapısını açma gibi mahzurlar vardır. İmâm-ı A'zam'ın bahis konusu hareketinin, örnek olma durumuna gelmeden önceki dönemine ait olduğu nakledilir.

Çalgı ve oyun, düğün yapılan evin yemek yenen kısmında ise, örnek olmayan insanların bile orada oturmaları caiz değildir. Çünkü Kur'ân'da:

"Sana Kur'ân nazil olduktan sonra zâlim insan gruplarıyla oturma." (el-En'âm, 6/68) buyrulur.

Bu hüküm, çalgı ve oyunun olup olmadığını bilmeden düğüne gidenler için söz konusudur. Gitmeden evvel bunu bilenler düğüne gidemezler. (el-Merginânî, a.g.e., IV, 80)

İmâm Mâlik'in meazif (genellikle telli çalgılar) ve ûd gibi çalgı aletlerini mübah gördüğünü Keffâl ve Reyyânî naklederler. (Şevkânî, a.g.e., VIII, 105)

Medine uleması, çalgı aleti ile bile olsa, mûsikînin caiz olduğunu söylemişler, Şafiîlerle Zâhirîler de bu hususta onlara uymuşlardır. (Şevkânî, a.g.e., aynı yer)

İbnü'l Cevzî, İmam Mâlik'in: "Medinelilere hangi mûsikî türü hakkında ruhsat veriyorsun?" diye sorulduğunda "Hiçbir türüne müsaade etmiyorum bunu içimizden fâsık olanlar yapıyor" diye cevap verdiğini nakleder. (ibnü'l-Cevzî, a.g.e., 256)

Hanbeliler; ûd, davul ve saz gibi çalgı âletlerini caiz görmezler; bu tür aletlerin çalındığı düğüne gitmenin doğru olmadığına inanırlar. Fakat mücerred musikiyi, yani güzel sesle terennümü mübah görürler. (el-Fıkhu ala mezâhibi'l-erbaa, II, 44)

İbn Hazm, mûsikî'ye dair bağımsız bir eser yazmış ve mûsikîyi yasaklayan tüm hadisleri tenkid ederek bunlardan hiçbirinin sahih olmadığını ileri sürmüştür. Bu mezhebe göre mûsikînin her çeşidi helâldir. (Süleyman Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ, İstanbul 1976, 187)

İmam Gazâlî, semâın (müzik dinleme) mübah olduğunu zikreder ve sesleri; canlılardan çıkan seslerle, cansızlardan çıkan sesler diye iki kısma ayırır; bunları dinlemenin caiz olduğunu söyler. Ancak içki ile çalınması mûtâd olan çalgıların haram olduğunu ifade eder. (Gazalî, İhya, Kahire 1967, I, 343-348).

ÇALGI ÇALMA


Çalgılı ilahi dinlemek haramdır. Kim dinlerse dinlesin değişmezki.
Bana bir tane islam alimi gösteriniz talebelerine ilahi dinleten (Dinde reformcu değil, ehli sünnet alimi) .Son yüz senedir fitne zamanında yaygınlaştırılmaya çalışılan bir şey nasıl savunulur. Naklettiklerinize bakarmısınız, neredeyse hepsi düğünle ilgili hadisi şerifler. Yazdıklarımı okumadığınız anlaşılıyor. Kadınların düğünlerde kendi aralarında zilsiz def çalmalarına zaten izin var. Ama bu evinde oturup çalgılı ilahi dinlemek caizdir anlamına gelmez. Haramları ibadete karıştırmak çok tehlikelidir. Sitede düğünmü varki hep beraber çalgı dinleyelim. ?

Yazdıklarınızın hepsinin birer birer cevabı aşağıdakilinkte var. Bizim gibilerin burada ulu orta delilsiz senetsiz kafamıza göre tartışmasının yarardan çok zararı olur. Allahü teala dilediğini doğru yola kavuşturur.

Doğru yolda olanlara selam ederim.

Çalgının dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Çalgılı ilahi dinlemek haramdır. Kim dinlerse dinlesin değişmezki.
Bana bir tane islam alimi gösteriniz talebelerine ilahi dinleten (Dinde reformcu değil, ehli sünnet alimi) .Son yüz senedir fitne zamanında yaygınlaştırılmaya çalışılan bir şey nasıl savunulur. Naklettiklerinize bakarmısınız, neredeyse hepsi düğünle ilgili hadisi şerifler. Yazdıklarımı okumadığınız anlaşılıyor. Kadınların düğünlerde kendi aralarında zilsiz def çalmalarına zaten izin var. Ama bu evinde oturup çalgılı ilahi dinlemek caizdir anlamına gelmez. Haramları ibadete karıştırmak çok tehlikelidir. Sitede düğünmü varki hep beraber çalgı dinleyelim. ?

Yazdıklarınızın hepsinin birer birer cevabı aşağıdakilinkte var. Bizim gibilerin burada ulu orta delilsiz senetsiz kafamıza göre tartışmasının yarardan çok zararı olur. Allahü teala dilediğini doğru yola kavuşturur.

Doğru yolda olanlara selam ederim.

Çalgının dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.

Sitede çalgı dinlenmiyor mu yani?
Size çalgının ne olduğunu sormak istiyorum.
Kafanızdaki çalgı tanımı nedir? Ya da çalgı dendiğinde ne anlıyorsunuz? ( gerçi şimdi buna da cevap olarak aynı siteyi göstereceksiniz ama neyse)
İslamiyet.gen.tr'deki ilahilerin özellikle de klipleri olanların hemen hemen hepsinde çalgı çalınıyor zaten.
Hatta Türkiyedeki ilahilerin %80'inde çalgı kullanılıyor. (bunu uydurmuyorum. sadece ilahi satışı yapan dükkan sahiplerinin söylediği ve zaten söylemeye de gerek olmayan herkesin bildiği bir şey bu).
Dinlediğimiz pek çok ilahide gitardan tutun, kaval, bağlama, piyano, flüt, ney, darbuka, klavye (org), def, vb. pek çok çalgı kullanılıyor. Bunlar çalgı değil de ne peki ? . Yine de söyleyeyim çalgı: müzik aleti demektir. Kısaca: 'Çalgı' (müzik aleti) müzik yapmak için kullanılan aletlere verilen genel addır.

Enstrüman da Fransızca instrument (alet, makine, cihaz; çalgı, saz; senet, evrak). bu kelime dilimizde son zamanlara kadar daha çok çalgı aleti anlamıyla kullanılmıştır. Müzikle ilgili bir konuşmada enstrüman dendiğinde buradan müzik aleti anlaşılır. Elektrik mühendisliği ile ilgili bir konuşmada enstrüman deniyorsa o alanla ilgili aletler vb. akla gelir.
"Sitede düğün mü varki hep beraber çalgı dinleyelim" demen kadar, çocukça bir yorum olamaz. Saygılarımla. Allah'a emanet ol.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Sitede çalgı dinlenmiyor mu yani?
Size çalgının ne olduğunu sormak istiyorum.
Kafanızdaki çalgı tanımı nedir? Ya da çalgı dendiğinde ne anlıyorsunuz? ( gerçi şimdi buna da cevap olarak aynı siteyi göstereceksiniz ama neyse)
İslamiyet.gen.tr'deki ilahilerin özellikle de klipleri olanların hemen hemen hepsinde çalgı çalınıyor zaten.
Hatta Türkiyedeki ilahilerin %80'inde çalgı kullanılıyor. (bunu uydurmuyorum. sadece ilahi satışı yapan dükkan sahiplerinin söylediği ve zaten söylemeye de gerek olmayan herkesin bildiği bir şey bu).
Dinlediğimiz pek çok ilahide gitardan tutun, kaval, bağlama, piyano, flüt, ney, darbuka, klavye (org), def, vb. pek çok çalgı kullanılıyor. Bunlar çalgı değil de ne peki ? . Yine de söyleyeyim çalgı: müzik aleti demektir. Kısaca: 'Çalgı' (müzik aleti) müzik yapmak için kullanılan aletlere verilen genel addır.

Enstrüman da Fransızca instrument (alet, makine, cihaz; çalgı, saz; senet, evrak). bu kelime dilimizde son zamanlara kadar daha çok çalgı aleti anlamıyla kullanılmıştır. Müzikle ilgili bir konuşmada enstrüman dendiğinde buradan müzik aleti anlaşılır. Elektrik mühendisliği ile ilgili bir konuşmada enstrüman deniyorsa o alanla ilgili aletler vb. akla gelir.
"Sitede düğün mü varki hep beraber çalgı dinleyelim" demen kadar, çocukça bir yorum olamaz. Saygılarımla. Allah'a emanet ol.

Naklettiğiniz hadisi şeriflerin neredeyse hepsi düğün zamanında çalgı aletlerinden bir kısmına izin verildiğiyle ilgili olduğundan sitede düğünmü var dedim. Düğünlerde kadınlara verilen ruhsatı kendi aklınıza göre genele yaydığınız için böyle yanlış bir hüküm çıkartıyorsunuz. Çoğunluk dinliyor diye bir şey helal olmaz. yer yüzündeki insanların büyük bir çoğunluğu müsliman değil, yaptıkları doğrudur denemez. Müslimanlara gelince belki çoğu içki içiyor, zina ediyor, içki ve zina mubah oldu denirmi. Hatta bütün müslimanlar yapsa o haram yine helal olmaz. İki hadisi şerif yetmez demişsiniz. Size attığım linkte yirmiden fazla hadisi şerif naklediliyor. Ehli sünnet alimlerinin yazdıkları fıkh kitablarıda cabası. Bunların üstüne seçim sizin tabiki. Herkes istediğine tabi olmakta serbest.

Tartışmaya gerek yok. Bin dörtyüz senedir islam alimleri yazılacakları yazmışlar, bunlar varken kusura bakmayın ama ben türedi reformcuların sözleriyle amel edemem.

Allahü teala hiç kimseyi doğru yoldan ayırmasın.
 

hira34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Naklettiğiniz hadisi şeriflerin neredeyse hepsi düğün zamanında çalgı aletlerinden bir kısmına izin verildiğiyle ilgili olduğundan sitede düğünmü var dedim. Düğünlerde kadınlara verilen ruhsatı kendi aklınıza göre genele yaydığınız için böyle yanlış bir hüküm çıkartıyorsunuz. Çoğunluk dinliyor diye bir şey helal olmaz. yer yüzündeki insanların büyük bir çoğunluğu müsliman değil, yaptıkları doğrudur denemez. Müslimanlara gelince belki çoğu içki içiyor, zina ediyor, içki ve zina mubah oldu denirmi. Hatta bütün müslimanlar yapsa o haram yine helal olmaz. İki hadisi şerif yetmez demişsiniz. Size attığım linkte yirmiden fazla hadisi şerif naklediliyor. Ehli sünnet alimlerinin yazdıkları fıkh kitablarıda cabası. Bunların üstüne seçim sizin tabiki. Herkes istediğine tabi olmakta serbest.

Tartışmaya gerek yok. Bin dörtyüz senedir islam alimleri yazılacakları yazmışlar, bunlar varken kusura bakmayın ama ben türedi reformcuların sözleriyle amel edemem.

Allahü teala hiç kimseyi doğru yoldan ayırmasın.

Haklısın kardeşim herkes istediğine tabi olmakta serbest. Paylaşımın için sağol. Saygılarımla.Allah'a emanet ol.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Haklısın kardeşim herkes istediğine tabi olmakta serbest. Paylaşımın için sağol. Saygılarımla.Allah'a emanet ol.

Sizde Allahü teala ya emanet olunuz. Kendimize ve birbirimize beş vakit namazdan sonra dua edelim. ' Ya rabbi ahir zamanda razı olduğun yol hangisi ise beni ona kavuştur' diye.

Dua eder dua beklerim.
 

hakaNet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ağu 2008
Mesajlar
301
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
selamun aleyküm...bu konuda tam olarak bir bilgim yoktu ama şimdi oldu..Allah razı olsun..selametle
 

bugrahancan61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
120
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Konum
Boztepe-Trabzon
Web Sitesi
www.teksen.org
Ben ilk duyduğumda biraz tedirgin oldum 3-4 Hocaya birden sordum ve İçinde içkiyi,zinayı ve bu gibi feasatları öven (örneğin arabesk müzik) bunlar haramdır . Ama içinde Allah'ı öven Peygamberi öven bir müziğin Hiçbir mahsuru yoktur Dediler hepsi ! Akla ve Mantığa uygun olan da bu ! İslam Kolaylıklar Dinidir Hiçbir Kimse Müzik Dinlemeden Yaşayamaz Acaba Bunları yazan Arkadaşlar Hiç mi Müzik dinlemiyor ?
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Ben ilk duyduğumda biraz tedirgin oldum 3-4 Hocaya birden sordum ve İçinde içkiyi,zinayı ve bu gibi feasatları öven (örneğin arabesk müzik) bunlar haramdır . Ama içinde Allah'ı öven Peygamberi öven bir müziğin Hiçbir mahsuru yoktur Dediler hepsi ! Akla ve Mantığa uygun olan da bu ! İslam Kolaylıklar Dinidir Hiçbir Kimse Müzik Dinlemeden Yaşayamaz Acaba Bunları yazan Arkadaşlar Hiç mi Müzik dinlemiyor ?

Dinlemiyor tabi. Herkesi kendiniz gibi zannetmeniz büyük yanlış . Herkes zina ediyor diye bu zamanda zina etmeden yaşanamaz demek ne kadar yanlışsa bütün haram olan işler içinde aynı şey geçerlidir. Çoğunluğun yapıp yapmaması ölçü olmaz. İslamiyet nakil dinidir, selim olan akla uygundur.

Müziği dine sokmak .:.: www.dinimizislam.com :.:.

Çalgının dindeki yeri .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

bugrahancan61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
120
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Konum
Boztepe-Trabzon
Web Sitesi
www.teksen.org
Ben Şahşen Dursun Ali Erzincanlıyı dinledikten sonra bir toparlanıyorum bir kendime geliyorum Neden bunlar haram olsun ben onu anlamıyorum tamam cahiliye devrinde bunlar çalınıyomuş ama onlar putların karşısında ayin yapaken çalıyolardı biz öle bişey yapmıyoruz biz sadece ruhmuzu dinlendiriyoruz ben hayatımda ilk defa bu sitede duyuyorum İlahinin haram olduğunu Bir sürü cemaatle birlikte oldum toplantılara katıldık ama hiç böle birşey duymadım ?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt