Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

iSLAMDA ÇOCUK HAKLARI (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
İslâm dini, terbiye ile alâkalı olarak çocukları belli başlı yaş safhalarına ayırır. Doğumdan itibaren bu safhalar şöyledir:

1- Doğum ve ilk yedi gün:
Temizlik, ad konması, akika kurbanı kesilip ziyafet verilmesi, hatta sünnet edilmesi, ilk yapılacak işlerin başında gelir.

2- İlk iki yıl:
Süt devresidir. Kur’ân-ı Kerim: “Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler” buyurarak, meseleye çocuğun haklarından biri olarak yer verir.
Bu devre, çocuğun biyolojik gelişmesinde en mühim devredir
ve anne sütü esas olmak üzere, gıdasına iyi dikkat edilmesi gerektiğini ortaya koyar.

3- Konuşma yaşı:

Sistemli ve şuurlu öğretimin başladığı devredir.

4- Temyiz yaşı:
Çocuğun söylenenleri tam olarak anlayıp, doğru olarak cevap vermeye başladığı yaş olarak tavsif edilir.

İslâm âlimleri, temyiz yaşına kadar çocuklara sert davranılamayacağını, dayağın “haram olduğunu” söylerler.
Bu yaştan önce verilen cezaların faydalı bir tesir yapmayacağı kanaatı vardır.

5- İstiğna yaşı:
Çocuğun kendi kendine bazı ihtiyaçlarını görebilme yaşıdır.

6- 10 yaş:
Namazın ciddiyetle ele alınması gereken yaştır.

7- Mürahık yaşı:
Çocuğun 12 yaşından bülûğ çağına kadar olan devresidir.

8- Bülûğ yaşı:
Mükellefiyet yaşıdır.
Çocuk bu yaştan sonra artık genç’tir ve aklî gelişmesinde bir aksaklık yoksa, Allah’a karşı mükelleftir.

İslâmî terbiye, bülûğ öncesini hayata hazırlama safhası olarak kabûl eder
ve temyiz öncesi devrede çocuğun çocuksu isteklerine müdahale edilmemesini ister.



İslâm, bülûğdan önceki yaşlarda çocukları aklen yetersiz görür ve onları kesin bir çizgiyle büyüklerden ayırır.
Bu ayırım, onun aleyhine durum hâsıl etmez.
Meselâ, çocuklara karşı işlenen bir suç, büyüğe verilecek cezaları hafifletmez veya çocuğun mirastan alacağı payın miktarını büyükten aşağı tutmaz.
Bu ayırım, çocuğun aleyhine olacak durumları önler. Çünkü Efendimiz (S.A.V.), bülûğa erinceye kadar çocukların sorumlu olmayacağını belirtmiştir.

Batı âlemi, asırlar boyu “çocuk küçük insan, insan büyük çocuk” telâkkisine kapılarak, çocuğun ayrı bir fıtrata sahip olduğunun farkına varamamış,
bu yüzden ayrı hükümlere ihtiyaç duymamış,
herhangi bir suçun kanundaki karşılığı ne ise, idam etmeye varıncaya kadar,
yaşına bakmaksızın, bütün çocuklara uygulayarak onları perişen etmiştir.

Batı âleminde son zamanlarda çocuk üzerinde derinleşen araştırmalar ortaya çıkarmıştır ki;
çocuk, büyükten oldukça ayrı bir varlıktır.
Öylesine ayrı ki; çocuğu, büyük insanı tahlil eden antropoloji esasları çerçevesinde incelemek zordur.
Bazı âlimler, ayrı bir çocuk antropolojisinden bahsetmeye başlamışlardır.
Resûlullah’ın 1500 yıl önce beyan buyurduğu bir gerçeği nihayet keşfetmiş olmaları bile, onlar için büyük bir hamle sayılabilir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt