Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"İslam'da,Bilim ve Teknoloji" (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Otomatik kapılar
smilev.gif
kuyulardan motorsuz su çeken aygıtlar demir kalay ve kurşun gibi metallerin hassas belirlenmiş yoğunlukları zamanın göreceliği
smilev.gif
otomatik kontrol sistemleri… Bunların hiçbiri içinde bulunduğumuz yüzyılın keşifleri değildir; bunlar 6-7 yüzyıl öncesine ait buluşlardır.



Bilim ve teknoloji yaşadığımız yüzyılda dünya tarihini etkileyecek önemli gelişimlere ve değişimlere vesile oldu. Tüm ülkelerde
smilev.gif
yaşam koşullarını köklü ve süratli bir şekilde etkileyen teknoloji artan dünya nüfusunun pek çok sorununa çözüm getirdi.




Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı oldu.

Peki
smilev.gif
bilim ve teknolojinin önderliğini üstlendiği uygarlık ve kültür alanındaki bu değişimin tarihsel başlangıcı hangi dönemlerde başlamıştır?




Yukarıda saydığımız keşiflerin tamamı dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde dönemin en ileri uygarlığı olan “İslam Uygarlığı”nın ürünüdür.




Tüm yaşamlarını dolayısı ile bilime dair tüm çalışmalarının temelini Kuran ayetlerine dayandıran Müslümanlar o dönemde bile bilime sahip çıkmışlardır. Akıla ve bilgiye dayanan uygarlıkları dünyanın bugün sahip olduğu pek çok değere de kaynaklık etmiştir.




Kuran'da evrenin yaratılışı ve kainatın düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi doğada Allah'ın varlığının delillerinin görülmesi evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermiştir.



Teknik ilimler tıp astronomi cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamları medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır. Buluşlarıyla uygarlığın ilk adımlarının atılmasına vesile olan Müslümanlar ilerlemenin yolunu açmışlardır.



İslam tarihinde bilim dallarını tek tek incelediğimizde hepsinin kaynağının Kuran-ı Kerim olduğunu bilimin maddi-manevi herşeyin Allah'ın yarattığı sistemin bir parçası olduğunu defalarca ispat ettiğini görmekteyiz.




Müslüman bilim adamları öncelikle Batı’da Roma ve Doğu’da başta Çin olmak üzere diğer devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojiyi rehber almışlar ve önemli kaynakları tercüme etmişlerdir.

Bu bilgi birikiminin içinden imanî ve teknik anlamda yanlış ve tutarsız olan noktaları çıkartarak kendilerine fayda sağlayacak duruma getirmişlerdir. İlk adım niteliğindeki çalışmalarının ardından elde ettikleri bilgileri değerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkıda bulunmaya başlamışlardır.




Beşinci yüzyılın ikinci yarısında doğup gelişen İslamiyet deneye ve gözleme dayalı bilimin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Emevi halifelerinden Muaviye bir milyon civarında kitabı barındıran "Darü'l-Hikme"yi (İlim Kültür Yuvası) kurar. Halife el-Hakim de 400 bin ciltlik bir kütüphane kurarak bilim adamlarını Kurtuba'da toplar.


8. Yüzyıl’ın sonlarına doğru Halife Harun-el-Raşid Aristoteles'in tüm kitaplarını
smilev.gif
Galen ve Hipokrat gibi büyük bilim adamlarının birçok eserini Arapçaya çevirtir. Halife el Memun Bizans'a ve Hindistan'a elçiler göndererek çevirmeye değer kitap aratır ve Bizanslıları yendiği savaşta savaş tazminatı olarak sadece Eski Yunan yazmalarını ister.





Böylece İslam dünyası önceki dönemlerde yapılan tüm bilimsel çalışmaları toparlayarak kaybolmasını önler; daha sonra bu çalışmalar Arapçadan Batı dillerine çevrilir. Endülüs Devleti'nin kurulması ile Musevi, Hıristiyan ve İslam kültür geleneklerinin buluşması, İspanya'yı bilim ve kültür merkezi haline getirir.




İslam dünyasında yetişen bilim adamlarından Cabir Bin Hayyan, 'Kimyasal maddeleri, uçucu maddeler, uçucu olmayan maddeler, yanmayan maddeler ve madenler' olarak dört grupta toplar. Cabir Bin Hayyan’ın bu çalışması, modern kimyanın kurucusu olarak bilinen Lavoisier'e öncülük eder.
İbn-i Sina
Al Razi




El-Kindi, Einstein'dan 1100 yıl önce 800 yılında
smilev.gif
izafiyet teorisi ile uğraşır. El-Kindi, "Zaman cismin var olma süresidir" zamanla bilinebilen ve ölçülebilen hız ve yavaşlıkta hareketin sonucudur. Zaman mekan ve hareket birbirinden bağımsız değildir göğe doğru çıkan bir insan ağacı küçük görür inen insan ise büyük görür' der.





Tıp ve eczacılıkta İbn-i Sina ve Razi gibi alimler anatomi ve tedavi alanına pek çok yeni bilgi eklerken; tarih ve coğrafya bilimlerinde Idrisi Hamevi ve Taberi ve adını bu satırlara sığdıramayacağımız pek çok İslam âlimi bilimsel teorilerde önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir.

Özellikle optik alanında, on birinci yüzyılda İbn-i Heysem, bu bilim dalını tek başına yeniden inşa etmiştir. Dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan Sabit bin Kurra, astronomi alanındaki ilk büyük yeniliği gerçekleştirmiş; Batlamyusçu sisteme, dokuzuncu yıldızsız küreyi eklemiştir.
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
On üçüncü yüzyılda bu sistemin karşılaştığı güçlükleri fark eden yine Müslüman astronomlar olmuş ve Batlamyusçu olmayan gezegen modellerini geliştirmişlerdir.



Bunlar gerçekten zamanlarının çok ilerisinde çalışmalardır. Söz konusu çalışmaları ile bilim tarihine adlarını yazdıran Müslüman bilim adamları devlet tarafından maddi-manevi destek görmüş teşvik edilmiş
smilev.gif
halk arasında itibar kazanmışlardır. Aynı dönemin Avrupa’sında ise durum tamamen farklıdır.





Bilime hizmet eden Avrupalı bilim adamları pek çok engelleme ile karşılaşıp kısıtlanmakta hatta çalışmaları tamamen durdurulmak istenmekteydi.




Harezmi Hint rakamlarına sıfır rakamını ekleyerek bugün kullandığımız rakamları oluşturuyor; fen bilimlerinde
smilev.gif
deneyle sabit olmayan bilgilere itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen Ahmet Fergani enlemler arasındaki mesafeyi hesapladığı gibi Dünya’nın eksenindeki eğimi en doğru şekilde hesaplıyordu.




Trigonometrik bağlantıları bugünkü kullanılan şekliyle formülleştiren El-Battani 877 yılından 929 yılına kadar sürekli astronomik gözlemler yapar; Tanjant ve Kotanjant'ın tanımını yaparak Sinüs Tanjant ve Kotanjant'ın sıfırdan doksan dereceye kadar tablosunu hazırlar.



Ebubekir er-Razi cerrahide dikiş malzemesi olarak ilk kez hayvan bağırsağını kullanır; tıp biliminde deney ve gözlemin çok önemli olduğundan bahseder ve başhekimi olduğu hastanede görev alacak olan doktorların uzmanlaşmaları gerektiğini söyler.






Ebü'l-Vefa trigonometriye Sekant ve Kosekant kavramlarını kazandırır. Gözün görülebilir cisimler doğrultusunda ışınlar yaydığını söyleyen Öklid ve Batlamyus'a karşı; 'Görülecek cismin şekli ışık vasıtasıyla gözden girer ve orada mercekler vasıtası ile nakledilir' diyerek yaptığı sayısız denemelerle 'göze gelen uyarıların görme sinirleri ile beyne iletildiğini' söyleyen İbnü-l-Heysem ise optik biliminin öncüsüdür.





Çeşitli maddelerin birbirinden ayırt edilme yollarından birinin maddelerin özgül ağırlıkları olduğunu söyleyerek sıcak su ile soğuk su arasındaki özgül ağırlık farkını tespit eden el-Beyruni; 973 yılında 'Bilimsel çalışmaların deneylerle ispat edilmesi gerektiğini ve belgelere dayanmasının zorunlu olduğunu' söyler. İbnu'n-Nefis 1200'lü yıllarda küçük kan dolaşımını keşfeder.





Bütün İslam ülkelerinde matematik tıp
smilev.gif
uzay bilimleri ve daha birçok ilimin okutulduğu eğitim kurumları rasathaneler; dönemin en gelişmiş teçhizatları ile donatılmış hastaneler herkese açık kütüphaneler bulunmaktaydı. Bağdat
smilev.gif
Harran ve Endülüs başta olmak üzere Mısır Kuzey Afrika ve Doğu Fırat çevresindeki birçok İslam şehrinde eğitim sistemi ve ilim söz konusu döneme örnek teşkil edecek düzeyde geliştirilmişti.



Müslümanlar yaşadıkları şehirleri uygarlık merkezleri haline getirmişlerdi. Bunlardan biri olan Kurtuba hastaneleri kütüphaneleri ve Orta Avrupa'dan öğrencilerin eğitim görmek üzere geldiği okulları ile Avrupa'nın en modern şehri olarak bilinmekteydi.




Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atılımlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji Osmanlı devleti döneminde doruğa ulaşmıştır. Hazerfen Ahmet Çelebi Lagari Hasan Çelebi gibi alimler alanlarında tarihin ilk örnek çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.




14. Yüzyıl’da matbaanın icadı ile 1400-1500 yılları arasında Arapçadan ve Eski Yunancadan birçok kitap Latinceye çevrilir. Aristoteles'in tüm kitapları 1495 yılında basılır.


Thales'in Mısır'a İslam dünyasının da Bizans ve Hindistan'a yaptığı bilimsel amaçlı seyahatler gibi Avrupa'dan birçok bilim adamı da İslam dünyasına gelerek bilimsel kitapları toplarlar. Bilimsel eserler Doğu Uygarlığı’ndan Batı Uygarlığı’na doğru yönelir. Eski Yunancadan Arapçaya çevrilen bilimsel eserler yeniden Arapçadan Latinceye çevrilmeye başlanır.



Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra doğa bilimlerinin öğretilmesi medreselerden yavaş yavaş kalkar. Bu dönemden sonra İslam anlayışındaki yetersizlik İslam dünyasının zaman içerisinde bilim dünyasından silinip yok olmasına neden olur.


İDRAK'IN YÜCELİĞİNE EREMİYORSANIZ,

İNKAR'IN BASİTLİĞİNDEN SIYRILINIZ…



 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt