Zikir (cenâb-ı hakk'ı unutmamak)
Zikir (cenâb-ı hakk'ı unutmamak)
Ey cemâat! Rabbimize ibâdetinizi artırın, uzatın, çünkü O kendisine samimiyetle, çokça ibâdet edenleri övmüştür. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Kulun Rabbi için namaz kılarken kıyâmı uzadığında, kurumuş yaprakların şiddetli rüzgârın estiği günde ağaçtan yere serpildiği gibi günahları kendisinden dökülür."1 Kul, Allâh'a itâatinde ne kadar samîmi olursa günahları o derecede zâhirinden ve bâtınından dökülür. Kalbi nurlanır. Sırrı safa bulur.
Ey oğul! Sahih ol ki, fasih olasın. Halvetinde sahih ol ki, celvetinde fasih olasın. Dünyâda sahih olursan, âhirette Allâh'ın huzûrunda konuşmada fasih olursun. Şefaat eder ve şefaat edilirsin. Seni yarattıklanndan istediğine kendi izni ve emriyle şefaatçi kılar. Senin başkalarına şefaat etmeni sana bir ikram Olsun diye ve indindeki değerini göstermek açısından kabul eder. Rabbin ile arandaki işlerde sahih ol ki, halkını eğitmede fasih olasın. Halka bir terbiyeci, bir öğretici olasm.
Yazık sana! Bu makamda oturuyorsun, İnsanlara vaaz ediyorsun ve sonra da onlarla berâber gülüyorsun, komik fıkralar anlatıyorsun; zaran yok, ne sen felah bulursun, ne de onIar! Vâiz bir ilim öğreticisidir, bir edep öğreticisidir, vâiz bir öğretmen ve bir eğitmendir. Dinleyiciler çocuk gibidir. Çocuklar kendilerine sert davranılırsa, asık surat gösterilirse öğrenirler. Ama onlardan çok az kimse de vardır ki, Allâhü Teâlâ'nın kendilerine bir mevhibesi(bağışı) olarak bunun tersi metotla öğrenirler.
Ey sûfiler! Dünyâ fânidir. Dünyâ ayak bağı, hüzün, sıkıntı ve Rabbinize bir perdedir. Ona baş gözlerinizle değil, kalp gözlerinizle bakın. Kalp gözü mânâya bakar, baş gözü ise sûrete bakar. Mü'min her şeyiyle Allâhü Teâlâ içindir, onda halk için bir zerre dahi olamaz. O zâhiriyle de, bâtınıyla da O'nunla beraberdir. Hareketi O'nadır, sükûnu O'nun içindir. Ancak O'nunla hareket eder, ancak O'nunla sükûn eder. Mü'min O'ndandır, O'nunladır, O'nun içindir. Mü'minin kısmeti, o habersiz olduğu halde gelir ve onun kapısını bulur. Ona gelir ve onun hizmetini bekler. Sizin ise bütün meşguliyetiniz kısmetinizin sırtına atlamak ve ona karşı haris ormak. Ölümü ve sonrasını unuttunuz. Cenâb-ı Hakk'ı unuttunuz. O'nu sırtınızın arkasına attınrz. O'dan yüzçevirdiniz ve dünyâya, halka ve sebeplere sanldınız. Sizden pek çok kimse dünyâya ve dirheme tapıyor. Hâlık'a ve Rezzâk'a kulluğu terkediyor. Bütün bu hastalıklar nefislerinizdendir. Onu, kuru yiyeceklere ve bir yudum suya râzı olup, ondan emin oluncaya kadar mücâhede
hapishanesinde hapsetmeli ve gıdalarından mahrum bırakmalısınız. Bunlar bile onun zevkleridir. Eğer onu türlü zevkleriyle beslerseniz o zaman sizi de yer. Tıpkı şu sözdeki gibi olur: "Köpeğini beslersen seni yer." Allâhü Teâlâ onun hakkında: "Muhakkakki, nefis kötülüğü emredicidir, Rabbimin merhamet ettigi mustesna"1 diye buyurmuşken, nefisten ne hayır beklenir?
Ey sûfîler! Hakk'ı hatırlayın ve zikredin, Zirâ ancak "lüb" (gönül) sâhipleri O'nu hatırlar. Sûfiler gönül sâhibidirler. Onlar dünyâyı anlamışlardır da, ona karşı zâhid olmuşlardır. Sonra da âhireti anlamışlar ve ona dalmışlardır, tâ ki, âhiret ağaçları onlar için bitmiş, büyümüştür. Âhiretin nehirleri onlar için akmıştır. Uyku hâlinde olsun, uyanıklık hâlinde okun onda yer edinmişlerdir, Cenâb-ı Hakk'ın mubabbeti onlara gelince, âhiretten kalkmışlar, oradan sefer etmişler ve oradan göçmüşlerdir. Kalplerini kuvvetlendirip, Rablerinin kapısına doğru yönelmişlerdir. Başka bir şey değil, sâdece O'nun nzâsını umanlardan olmuşlardır. Bu topluluğu tebrik edin. Onlara karşı samîmî olun. Onlara hizmet edin. Onları iyi tanıyın. Onlann sohbetinde edepli olun.
Allâh'ım! Bizi her hâlimizde, sana ve sâlih kulanna karşı güzel edeple nzıklandır. "Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru."3
1 Bk.: Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/179.
2 Yûsuf, 12/53.
3 Bakara, 2/201.
Abdülkadir Kadir Geylani Cilau'l Hatır Yolun Esasları