Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam Gençliği Nasıl Olmalı? (1 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Nasıl bir GENÇLİK?

Gençlik, hepimizin en çok istediği fakat yeteri kadar değerini bilemediğimiz, elimizden bir su gibi akıp giden önemli bir yaş dilimidir. Her birimiz söze başlarken ya "ah, gençlik, ah" diye hayıflandığımız veya " hele bir büyüyüp gençliğe ayak basayım, o zaman siz beni görürsünüz" diye hasretle beklediğimiz hayatın en önemli bir bölümü.

Genellikle genç insan, vücudundaki bütün uzuvlarını en ideal şekilde (her türlü hareketleri yapabilmek, beyniyle karışık meseleleri çözebilmek, uzun mesafe koşabilmek, en ağır şeyleri kaldırabilmek, uzun süre yorulmadan çalışmak gibi) kullanabilmektedir. Çocukluk ve yaşlılıkta bu hareketlerde dağınıklık ve yorgunluk halleri görülmekte, bu da yapılan hareketin verimliliğini azalmış olmaktadır. Bunlara mukabil gencin hayat tecrübesinin az olması, herkesi kendisi gibi dürüst samimi bilmesi, birçok kereler aldatılması ve ihanete uğraması ile henüz mal ve para hırsına kapılmamış idealist insanlardır.
Günümüzde ve özellikle ülkemizde insanlar, gençlik ve hatta çocukluk devresinden itibaren yaşlar ilerledikçe idealistlikleri kaybolmakta, gencin samimiyeti, gayret ve çabası azalmakta ve genç yavaş yavaş ortama uymaya başlamakta ve bir müddet sonra ortamın şeklini almaktadır. Artık mal ve para canlısı bir insan olarak karşımıza çıkan genç, yeri geldikçe menfaati (çıkarı) uğruna inandığı doğrulardan bile taviz verir durumlara gelmektedir. Bunların uydurduğu ve atalarımıza isnat ettikleri bir takım sözleri de vardır. " Zaman sana uymazsa, sen zamana uy…" diye. Yaşanan zamanda, insanlar bir takım baskıcı ve derebeyleri tarafından eziliyor ve sömürülüyorsa genç bu sözlerle yanlış anaforun içine itilmekte, onlara uyması istenmektedir.


İnsanların en mükemmeli ve "üsvetün hasene" en güzel örneği olan Peygamberimiz; "Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Daha sonra ebeveyni (anası, babası ve çevresi) onu Müslümansa Müslüman, Hiristiyansa Hiristiyan, Mecusi ise Mecusi yapar" Resûlî bir ifadesi ile bunu belirtmesidir.
Çevrenize bir bakarsanız bunlardan yüzlercesini görebilirsiniz. Adam gençken idealisttir. Sosyalizm ona göre en iyi sistemdir. Öyle bir mücadele ortamındadır ki, bu uğurda canı dâhil her şeyini feda edebilecek yapıya sahiptir zannedersiniz. Aradan biraz zaman geçer bu genç adamı "uydum kalabalığa, durdum televizyonda spikerliğe veya bir holdingde paranın başına…" demeye başladığını ve dün karşı çıktığı adamlarla kol kola gezdiğini görürsünüz. Artık eski ideolojisi onun için mutlu bir hatıra olmuştur.


Bir başka gençlik kesiminde genç adam, insanları kurtarmak(!) adına mücahitlik yapmaktadır. Sohbetlerde, toplantılarda "mangalda kül bırakmaz" insanların mutluluğu için neler yapmış, daha neler neler yapabilecektir. Bir müddet sonra bu tiplerde de bir kırılma görürüsünüz. Bir değişim rüzgârı esmiş, bu mücahidi(!) mizi almış, oraya buraya savurmuştur. Gencimiz de mücahitliği bırakarak hiç olmazsa ona ismen yakın olan müteahhitliğe soyunmuştur. Bu değişikliğin gerekçesi hazırdır. Şu ana kadar yaptığı çalışmaların ve fedakârlıkların karşılığı imiş ve bu müteahhitlik onun hakkıymış.
Ülkemizde grup grup gençlerden bir diğer gençlik örneği de, kafese kapatılmış gençliktir ki, onlar oradan bütün dünyaya şekil vereceklerini zannetmekte, buna inandırılmış bulunmaktadırlar. Kafeste olmanın, kafeste büyümenin faziletlerini anlata anlata bitiremezler. Kanatları vardır ama uçmak için değildir, sadece bir çubuktan diğerine sıçramak içindir. Kafeste kendini ziyarete gelen gençlere öğüt verir, onların da kendileri gibi "etliye-sütlüye karışmayıp" kafesin içine girmelerini isterler. Hemen yanı başlarında kafesin dışında insan eziyet görmektedirler, olsun o olaylar kafesin dışında zuhur etmektedir ve bunları ilgilendirmemektedir.
Kafesin içindekilerin sayısı oldukça fazladır. Bu fazlalık, genci kafeslemek için kafestekilerin yaptıkları davetin yanı sıra, bozuk bir ortamın düzeltilebilmesi için gerekli gücü kendinde göremeyenlerin kafese girme arzularından ve "dumanlı havanın kendilerine yaradığına inananların" oyunlarının bozulmaması için bu gençlerin kafes içinde olmaları gerektiğini söyleyerek bunun şartlarını hazırlayanların temin etmeleriyle oluşmuştur.
Kafesler, içindeki kuşları muhafaza etmek içindir ama kafes malzemeleri farklı farklıdır. Altından, gümüşten, bakırdan yapılmış kafesler bulunduğu gibi, mahviyet göstermek ve tevazu örneği olmak üzere tahtadan yapılmış olanları da vardır.
Ülkemden gençlik manzaraları bununla da kalmamakta, tarihin her döneminde bütün insanlığa ilim, insanlık, hak, hukuk ve adalet öğretmiş bu milletin gençlerine "ırki asabiyet" telkin edilerek onların taşıdığı idealleri elinden alınmakta ve kendilerine, çevresine ve milletine hiçbir faydası olmayacak "ırk üstünlüğü hobisi" aşılanmaktadır. Gencimiz bunun rozetini yakasına takmakta ve alımlı çalımlı yürümektedir.

Zannedersiniz ki "büyüklerini değil ama küçük dağları kendileri yaratmıştır." Bu asabiyetin ilmi, hukuki, idari ve siyasi yönü ile ekonomik ölçüleri bulunmadığından, ırkçılıkla kendilerine, topluma ve toplumun dertlerine hiçbir çözüm sunamayacaklarını bilmezler.

Çevrenizde dünya ve ahirette genç kalmanın yolunu bulamamış bir insan varsa onu ikaz ederek ebedi genç kalmasını sağlamak bizim asli görevlerimizdendir. Bu ona, ailesine, çevresine, milletine ve tüm insanlığa yapılmış en büyük hizmet olacaktır.

Nevzat Laleli
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
SELAMUNALEYKÜM...ALLAH c.c. razı olsun...​

kardeşim ALLAH C.C. razı olsun emeğinize sağlık (TALİP abi sizden de ALLAH c.c. razı olsun)

ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile İNŞALLAH...


Ve aleyküm selam ablam..Yorumunuz için çok teşekkür ederim..Rabbimiz c.c sizden de razı olsun daimen, kıymetli Talip Amcamızdan da inşallah..B)Rabbimize emanetsiniz..Selam ve baki dua ile inşallah..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
SELAMÜN ALEYKÜM DAVA SAFINDA NENE HATUNLAR GİBİ ÖN SAFTA YER ALAN DEĞERLİ MÜCAHİDE KARDEŞİM ÇOK GEREKLİ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ RABBİM RAZI OLSUN BİR MÜSLÜMAN OLARAK KALBİM BU KONUDA KANAMAKTA DEĞERLİ KARDEŞİM RABBİM GEÇLİĞİMİZİ UYANDIRSIN GAYESİ RIZA OLAN GENÇLİK NASİP ETSİN AÇTIĞINIZ KONUNUN DEĞERİNİ BİLİP İBRET ALANLARDAN EYLESİN RABBİM NESİL PERİŞAN RABBİM KALPLERİMİZ SENİN ELİNDE KALBİMİZİ DİNİN ÜZERE SABİT KIL AMİN RABBİM SİZİ CENNET YOLUNDA DAİMİ VE BAKİ KILSIN HER KÖTÜLÜKTEN RABBİM SİZİ KORUSUN CENNETTE CEMALİYLE BULUŞUN İNŞALLAH DAİMİ SELAM VE DUAM VE BAKİ MUHABBETİMLE RAHMAN VE RAHİM OLAN RABBİME EMANETSİNİZ MÜCAHİDE KARDEŞİMB)B)


Ve aleyküm selam can mücahidem...İçten ve çok değerli yorumunuz için teşekkür ederim güzel kardeşim..Samimi dualarınız Rahman c.c katında kabul görsün inşallah..Bu güzel dualara ben de tüm kalbimle amin diyorum..Rabbimiz c.c İslam'a hizmetkar gençlerden eylesin bizleri ve davamız yolunda büyük adımlar atanlardan, özlenen asr-ı saadet gençliğini ahir zamanda yaşamak güzelliğine erişenlerden eylesin inşallah. Öyle ihtiyacımız var ki buna güzel kardeşim..Rahman c.c yolumuzda muvaffak eyler inşallah..Amin..

Rabbimiz c.c siz değerli mücahide kardeşimden de her iki cihanda razı ve memnun olsun..Güllerin ve Gönüllerin Sultanı Efendimiz (s.a.v)'e ve Cennet Seyyidesi Hz. Fatıma (r.a) validemize komşu eylesin ve şefaatlerine nail eylesin inşallah..Rabbimiz c.c sizi de her türlü şerden muhafaza eylesin güzel kardeşim..B)Dualarımda daimsiniz..Rabbel Alemin'e emanetsiniz..Selam, baki dua ve kardeşlik ile..B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İmam Humeyni’den Müslüman Gençliğe Öğütler

1- Beş vakit namazı vaktinde kılın, gece namazı da kılmaya çalışın.

2- Vacipleri yerine getirip, haramlardan uzak durun.

3- Pazartesi ve Perşembe günleri mümkün oldukça oruç tutmaya çalışın.

4- Çok fazla uyumayın ve kuranı kerimi çokça okuyun.

5- Sözünüzde durun ve anlaşmalarınıza önem verin.

6- Sade ve gösterişten uzak giyinin.

7- Yoksullara yardım edip, her gün sadaka vermeye çalışın.

8- Çok masraf edilmiş lüks toplantılara katılmayın, kendinizde böyle toplantılar düzenlemeyin.

9- Çok konuşmayın, çok dua edin.

10- Kendinizi bilgi yönünden geliştirin, dini konuşmalara katılın.

11- Yaptığınız iyilikleri unutun ve geçmişte işlemiş olduğunuz günahları hatırlayın.

12- Spor yapmaya özen gösterin.

13- Bir İslam ülkesinin ihtiyaç duya bileceği tüm bilimleri öğrenin.

14- Her bakımdan dikkatli ve uyanık olun.

15- Kuran okumasını ve tecvid kurallarını öğrenin.

16- Aktüalite ile ilgilenin, güncel haberleri özellikle de Müslümanları ilgilendiren haberleri takip edin.

17. Maddi yönden yoksullara, manevi yönden de rabbani âlimlere bakın.

18- Her akşam yatmadan önce kendinizi hesaba çekin, gün boyu işlemiş olduğunuz günahlardan tövbe edin ve yaptığınız güzel işler içinde şükür edin.

19- Âlimlerle arkadaşlığı asla kesmeyin, sürekli onların sohbetinde bulunun.



ES SELAMUN ALEYKÜM CANIM KARDEŞİM.ÖYLE GÜNCEL Bİ KONUYA DEĞİNMİŞSİNKİ,ELLERİNE EMEĞİNE SAĞLIK.YOLUNU KAYBETMİZ GENÇLERİMİZE IŞIK OLSUN İNŞAALLAH.RAB'BİM C.C. RAZI OLSUN SENDEN,SEVABINI KAT KAT YAZSIN İNŞAALLAH.DAİMİ DUALARIMDASIN.SELAM VE DUA İLE.BAKİ MUHABBETLERE CANIM KARDEŞİM....B)

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü gönlü güzel kardeşim.Rabbimiz c.c senden de her daim razı ve memnun olsun..Katkın çok güzeldi..Emeğine ve o güzel yüreğine sağlık olsun.Rabbimiz c.c bu değerli nasihatleri uygulayanlardan eylesin bizleri inşallah..Amin..Dualarımda daimsin canım kardeşim.Rahman c.c her daim yar ve yardımcın olsun..Selam, daimi dualar ve baki muhabbetle inşallah..B)B)
 

KaranLıq

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ara 2007
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
çok sağol kardeşim gerçektende güzel bir konuya deyinmişsin burdaki konuda bana belki bilirsniz huzur sokağı adlı romanı çok etkisinde kalmıştım o güçlü iman sevgisini okurken bu yazıda bana onu hatırlatıı.selematle ALlah'a emanet ol
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Esselamun aleyküm canım kardeşim



Rahman razı olsun paylaşımınızda biz gençleri konu ettiğiğiniz için.
Biz gençlere çok vazifeler düşüyor.Toplumu düzeltmek birer örnek olma açısından.
Çok hoşuma giden bir söz vardır.
Gençken ibadet yapmak mermere yazı yazmak , İhtiyarlılıkta ibadet yapmak ise kuma yazı yazmak gibidir.
Mermere yazılan yazı silinemez ama kuma yazılan yazı hemen siliniverir.
Gençliğimizde islama hizmetimizde ve ibadetlerimizde önem verelim inşaallah güzel kardeşim.
Paylaşımınız için tekrar teşekkür ederim Rabbim sevabınıza yazsın inşaallah.

Hayırlı Bayramlar Baki selam ve dua ile..B)


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü ahsenü'l- ismeyn, canım kardeşim. Beğendiğinize çok sevindim, Rahman c.c sizden de daimen razı olsun ve ecrinizi en güzeliyle, en hayırlısıyla size her iki cihanda ziyadesiyle bahşeylesin inşallah canım kardeşimB)..Yazmış olduğunuz bu güzel söz için de çok teşekkür ediyorum, Rabbimiz c.c bu güzel sözden tefekkür edebilmeyi, nefislerimize pay çıkarmayı, ibretlenmeyi nasip eylesin bizlere inşallah..Gençlik, her bakımdan insanın ''ateşle imtihanı'' denilebilecek bir çağ..Ve Rabbimiz c.c katında da en kıymetli insanlar, ''harama en meyilli ve her türlü kötü akımlardan v.s en fazla etkilenilen çağ olan gençlik çağında'' her türlü haramları arkasına atarak tüm kalbiyle Rabbine yönelmiş gençlerdir..Bu çağlarda ibadet ve kulluk bilincinin vermiş olduğu lezzet ve sevap bu yüzden olsa gerek, hiçbir çağda yoktur..Ve aslolan da böylesi zorlu bir dönem olan gençlikte Rabbimizi tanımak, O'na hakkıyla kulluk edebilmek ve kıblemizi O'na çevirebilmektir..

Canım kardeşim, her daim dualarımdasınızB)..Rabbimiz c.c, gönlünüzden geçen tüm güzelliklerin kat be kat fazlasını size bahşeylesin, her iki cihanda da sizden razı ve memnun olsun, ecrinizi de ziyadesiyle size sunsun inşallah..En Emin'e emanetsiniz güzel kardeşim..Selam, daimi dualar ve baki kardeşlik ile inşallah.B)
 

Ahmet&Gizem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2007
Mesajlar
478
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ALİYECİM ALLAH RAZI OLSUN EMEGİNE SAĞLIK RABBİM GENÇLİĞİNİ ONUN YOLUNDA TÜKETEN KULLARINDAN EYLESİN BİZLERİ İNŞALLAH.AMİN ECMAİN.:A
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
DIŞ GÖRÜNÜŞ BAKIMINDAN MÜSLÜMAN GENÇLİĞİN SEÇKİNLİK VE FARKLILIĞI







Rabbimiz Bakara Sûre’sinin 120. Âyet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor:

“Onların milletlerine (dinlerine) uymadıkça yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmazlar. (Ey Habibim, onlara) de ki: “Allah’ın hidâyeti (olan İslâm), doğru yolun tâ kendisidir. Sana gelen ilimden (Ku’an’dan) sonra eğer, onların arzu (ve heves)lerine uyarsan, senin için Allah’dan (başka koruyacak) ne bir dost ne bir yardımcı vardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, ibn-i Cerir’in rivâyet ettiği bir Hadiste şöyle buyuruyor:

“Sizden önceki milletlerin ahlâkına, yaşayışına arşın arşın, karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Hattâ onlardan birisi kelerin teliğine girse siz de oraya gireceksiniz.”

Gerçekte genç erkek ve genç kızların bir çoğu bşıboşluklarıyla, dinsiz milletlerin giyim-kuşamına çözülme, gevşeme ve kötü yaşayışlarıyla sapık toplulukların ahlâkına uymuşlardır. Dahada ileri giderek ahlâksızlıkta onların metoduna uymuşlar, günahkârlık ve cıvıklıkta onların izinden gitmişlerdir. Böylece, maalesef, onlara göre iyi ile kötü mefhumları yer değiştirmiştir. Ama bütün bunlar kör taklîdin ve şuursuzluğun neticesidir.

Körü körüne taklit milletleri kesin helâke, yokolmaya götürür. Bu milletlerin varlıklarını sağlayan bütün güçlerini kalıcılıklarını ve şereflerinin sebeplerini yok eder. Çünkü onlar küfür, isyan ve günâh yoluna sapmışlardır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurur:

“Bir memleketi helâk etmek istediğimiz vakit, onun nimet ve refahdan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada (bu emre rağmen) itaatten çıkarlar. Artık o memlekete karşı azab sözü hak olmuştur. O memleketi artık kökünden helâk etmişizdir.”

Binaen aleyh; Müslüman genç dış görünüş bakımından seçkinlik ve farklılık arzetmelidir.

Bu kişiliğin hazırlanması ve şahsın oluşması bakımından en açık prensiplerdendir. Hattâ müslümana delâlet eden, onun ne olduğunu belirten, kişiliğine işaret eden en ayırıcı özelliktir.

Bunun için İslâm ve cihan Peygamberi (s.a.v.)’in, bu ümmeti terbiye ederken dış görünüşe itinâ göstermenin gerekli, şekle önem vermenin zaruri olduğuna dair verdiği açık işaretleri görüyörüz. Çünkü İslâm ümmetinin diğer ümmetlerden dış görünüşüyle de ayrılması gerekir.



Bu İtinanın Alâmetleri:



a) Temizlik: Ebû Davûd’un rivayetine göre Rasûlüllah (s.a.v.), bir yolculukta beraberindeki Sahâbe topluluğuna şöyle vasiyet etmişti:

“Sizler kardeşlerinize gidiyorsunuz. Bineklerinizi düzeltiniz, kıyafetlerinizi de düzeltiniz ki, insanlar arasında bir nişâne gibi olunuz. Zira Allah Teâlâ kötü hali ve kötü söylemeyi sevmez.”

b) Kılık kıyâfette başkalarına benzememek: Müslim Abdullah b. Amr b. El-Âs (r.a.)’den rivâyet etmiştir: “Rasûlüllah (s.a.v.) üzerimde safran boyasıyla boyanmış iki elbise görünce: -Bu kâfirlerin elbiselerindendir, bir daha onları giyme, buyurdu. Bir rivâyette: “Onları yıkasam olur mu ?” dedim. “Bilâkis yak!” buyurdu.”

Buharı ve Müslim’in rivâyetine göre Hazret-i Ömer (r.a.) Fars diyârında oturan müslümanlara şu emirnâmeyi gönderdi:

“Refah içinde gevşemekten ve müşriklerin kıyâfetini giymekten sakının.”

c) Sakal bırakmak: Müslim’in Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyeti şöyledir: “Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: -Bıyığı kısaltınız, sakalı uzatınız ve bu surette mecûsilere muhalefet ediniz.”

d) Müslüman olmayanlara benzemeyi men’etmek: Tirmzî’nin Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyetine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Biz müslümanlardan başkasına benzemeye uğraşan bizden dğildir. Yahudilere ve hıristiyanlara benzemeye çalışmayın.”

İmam Ahmed ve Ebû Davûd’un, ibn-i Ömer (r.a.)’den rivâyetine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir kavme benzerse, o onlardandır.”

Saydığımız ve bunlara benzer diğer naslardan şu neticeyi çıkarıyoruz: Müslümanın görünüşü, şekli itibariyle diğer bütün insanlarınkinden ayrı bir kişiliği vardır. Giyinişinde başkalarını taklîd etmesi caiz değildir. Çünkü o yeryüzünde en üst makama, efendiliğe, örnekliğe namzettir.


~*~ B)B)B)B) ~*~
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
DIŞ GÖRÜNÜŞ BAKIMINDAN MÜSLÜMAN GENÇLİĞİN SEÇKİNLİK VE FARKLILIĞI







Rabbimiz Bakara Sûre’sinin 120. Âyet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor:

“Onların milletlerine (dinlerine) uymadıkça yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmazlar. (Ey Habibim, onlara) de ki: “Allah’ın hidâyeti (olan İslâm), doğru yolun tâ kendisidir. Sana gelen ilimden (Ku’an’dan) sonra eğer, onların arzu (ve heves)lerine uyarsan, senin için Allah’dan (başka koruyacak) ne bir dost ne bir yardımcı vardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, ibn-i Cerir’in rivâyet ettiği bir Hadiste şöyle buyuruyor:

“Sizden önceki milletlerin ahlâkına, yaşayışına arşın arşın, karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Hattâ onlardan birisi kelerin teliğine girse siz de oraya gireceksiniz.”

Gerçekte genç erkek ve genç kızların bir çoğu bşıboşluklarıyla, dinsiz milletlerin giyim-kuşamına çözülme, gevşeme ve kötü yaşayışlarıyla sapık toplulukların ahlâkına uymuşlardır. Dahada ileri giderek ahlâksızlıkta onların metoduna uymuşlar, günahkârlık ve cıvıklıkta onların izinden gitmişlerdir. Böylece, maalesef, onlara göre iyi ile kötü mefhumları yer değiştirmiştir. Ama bütün bunlar kör taklîdin ve şuursuzluğun neticesidir.

Körü körüne taklit milletleri kesin helâke, yokolmaya götürür. Bu milletlerin varlıklarını sağlayan bütün güçlerini kalıcılıklarını ve şereflerinin sebeplerini yok eder. Çünkü onlar küfür, isyan ve günâh yoluna sapmışlardır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurur:

“Bir memleketi helâk etmek istediğimiz vakit, onun nimet ve refahdan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada (bu emre rağmen) itaatten çıkarlar. Artık o memlekete karşı azab sözü hak olmuştur. O memleketi artık kökünden helâk etmişizdir.”

Binaen aleyh; Müslüman genç dış görünüş bakımından seçkinlik ve farklılık arzetmelidir.

Bu kişiliğin hazırlanması ve şahsın oluşması bakımından en açık prensiplerdendir. Hattâ müslümana delâlet eden, onun ne olduğunu belirten, kişiliğine işaret eden en ayırıcı özelliktir.

Bunun için İslâm ve cihan Peygamberi (s.a.v.)’in, bu ümmeti terbiye ederken dış görünüşe itinâ göstermenin gerekli, şekle önem vermenin zaruri olduğuna dair verdiği açık işaretleri görüyörüz. Çünkü İslâm ümmetinin diğer ümmetlerden dış görünüşüyle de ayrılması gerekir.



Bu İtinanın Alâmetleri:



a) Temizlik: Ebû Davûd’un rivayetine göre Rasûlüllah (s.a.v.), bir yolculukta beraberindeki Sahâbe topluluğuna şöyle vasiyet etmişti:

“Sizler kardeşlerinize gidiyorsunuz. Bineklerinizi düzeltiniz, kıyafetlerinizi de düzeltiniz ki, insanlar arasında bir nişâne gibi olunuz. Zira Allah Teâlâ kötü hali ve kötü söylemeyi sevmez.”

b) Kılık kıyâfette başkalarına benzememek: Müslim Abdullah b. Amr b. El-Âs (r.a.)’den rivâyet etmiştir: “Rasûlüllah (s.a.v.) üzerimde safran boyasıyla boyanmış iki elbise görünce: -Bu kâfirlerin elbiselerindendir, bir daha onları giyme, buyurdu. Bir rivâyette: “Onları yıkasam olur mu ?” dedim. “Bilâkis yak!” buyurdu.”

Buharı ve Müslim’in rivâyetine göre Hazret-i Ömer (r.a.) Fars diyârında oturan müslümanlara şu emirnâmeyi gönderdi:

“Refah içinde gevşemekten ve müşriklerin kıyâfetini giymekten sakının.”

c) Sakal bırakmak: Müslim’in Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyeti şöyledir: “Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: -Bıyığı kısaltınız, sakalı uzatınız ve bu surette mecûsilere muhalefet ediniz.”

d) Müslüman olmayanlara benzemeyi men’etmek: Tirmzî’nin Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyetine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Biz müslümanlardan başkasına benzemeye uğraşan bizden dğildir. Yahudilere ve hıristiyanlara benzemeye çalışmayın.”

İmam Ahmed ve Ebû Davûd’un, ibn-i Ömer (r.a.)’den rivâyetine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir kavme benzerse, o onlardandır.”

Saydığımız ve bunlara benzer diğer naslardan şu neticeyi çıkarıyoruz: Müslümanın görünüşü, şekli itibariyle diğer bütün insanlarınkinden ayrı bir kişiliği vardır. Giyinişinde başkalarını taklîd etmesi caiz değildir. Çünkü o yeryüzünde en üst makama, efendiliğe, örnekliğe namzettir.



Gençler!



İslâm’ın körü körüne taklîdi niçin haram kıldığını biliyor musunuz?



Çünkü körü körüne taklit kişinin ruh ve nefsi açısından yenilgiye uğradığının, kendisine inanmadığının delilidir. Onda, sevdiği ve taklit ettiği kişinin potasında kişiliğinin erimesi, varlığının kaybolması mânâsı vardır.

Sünen yazarlarıyla Ahmed b. Hanbel’in rivâyet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz İslâm’ın yoluna uymayı şöyle teşvik etmektedir:

“Benim sünnetime ve hidâyet rehberi olan Raşid halifelerin sünnetine sarılın. O sünnetleri dişlerinizle tutun (onlara sarılma yolunda dişlerinizi sıkın) sonradan uydurulan şeylerden sakının. Çünkü soradan uydurulan her şey bid’attır. Her bid’atte sapıklıktır.”

Körü körüne taklit bir çoklarını dünya hayatının fitnesine ve gösterişine iter. Bu durumda olan kişi giyim-kuşama, gösterişe, şöhrete aldandığı için kibir ve gurura kapılır. Bu ise İslâm’da yasaklanan bir şeydir.



Yeniden idrak etmemiz gereken husus şudur:



Siyonizmin, masonluğun, haçlının, komünizmin, kapıtalizmin, kemalizmin ve emperyalizmin proğramları İslâm toplumlarını, içki, fuhuş, şehevî arzuları başıboş bırakmak, giyim-kuşam peşinde koşmak ve kör taklîd yoluyla bozmayı hedef alır. Bu ibâhiyecilik çağrısında ve bu hilekâr ortamda kadın, bu proğramciların ilk hedefidir. Kadın, düşünmeksizin propağanda ve fitnenin arkasından sürüklenen his dolu zayıf bir elemandır. Aynı zamanda ahlâkı bozma konusunda doğrudan etki yapan bir elemandır.

Büyük masonlardan birisi şöyle demiştir: “Kadını kazanmamız gerekir. Hangi gün kadın bize elini uzatırsa haramı ele geçirmiş olacağız ve dinin zaferini isteyen topluluklar dağılacaktır.”

Emperyalistlerin önderlerinden birisi de şöyle der: “Kadeh ve kadın... Bu ikisi Muhammed ümmetine bin topun yapamadığını yapar. Müslümanları para hırsıyla şehevî duygulara boğun.”

Siyonist ustaların protokollerinde şöyle denmektedir: “Otoridemizin kolayca sağlanması için dünyanın her yerinde ahlâkın yıkılmasına çalışmamız gerekir. Freud bizdendir. Yakında cinsel ilişkiler güneş ışığında açıkça yapılmalıdır ki gencin gözünde mukaddes diye bir şey kalmasın ve en büyük gayreti cinsel arzularını tatminden ibaret olsun. İşte o zaman ahlâk yıkılır.”

Bu düşman güçlerin ve yıkıcı plânların ardında yahudi vardır. Yahudi kendisini, metafizik alanda, ahlâkî alanda, yahudilik dışındaki dini değerleri yıkma alanında her bâtıl fikri odak noktasına oturtmuş insanların inanç düşünce ve ahlâkını bozmakta, bunun arkasında da liderliğini, köleleştirme arzusunu, otoritesini, hakimiyetini garantiye almak istemektedir.

Yahudiler Protokollerinde, ahlâk ve inanca şüphe tohumları ekmek suretiyle insanların kalblerini fesada uğratmaya bütün güçleriyle çalıştıklarını, hakkı küçültüp bâtılı büyütmek suretiyle akılları bozmaya gayret ettiklerini utanmadan ilân etmektedirler. İblîsce, kurnaz ve hîlebaz tabiatlariyla bir defa da iyi ahlâkı yıkmaya gayret göstermektedirler. Bu yolla bir çok insanın inancını, kalbini, aklını bozmuşlardır.

İnsanın hareketlerine cinsel içgüdünün hâkim olduğunu iddia eden yahudi Freud’un fikirlerini benimsediklerini ilân ederler.

İş yahudilerin insanlığı ifsâd etme yolunda özel proğramlar yapıp bunu iletişim araçları, yayınevleri, tiyatro, sinema, radyo ve televizyon proğramları yoluyla uygulamaya koyma noktasına gelmiştir. Bunun için hain uşaklar, parayla tutulmuş yazarlar onlara yardımcı olmuştur. Hilekârlıkları ve pislikleriyle genel kültür, fenler, oyun yerleri ve genelevler kanalıyla milletlerin ahlâkını bozmayı başarmışlardır. Şeytanî zekâları ve oynaklıkları sebebiyle Avruba, Amerika, Türkiye ve birçok doğu üniversitelerindeki psikoloji ve sosyoloji kürsülerini ellerine geçirmişlerdir. Bu iki ilim sayesinde halkın inanç ve ahlâkını bozabileceklerini gayet iyi bilmektedirler. Habîs proğramlarını uygulamışlardır da... Dolayısıyla bu kürsülerin hepsini ele geçirmişlerdir. Bu demektir ki, onların fikrî ve felsefî liderlikleri tamam olmuştur.

Bakınız dokuzuncu protokolde ne diyorlar: “Yahudi olmayanları doğru yoldan saptırabildik. Ahlâklarını da bozabildik. Kendimiz batıl kabul ettiğimiz bazı prensipleri telkîn yoluyla onlara öğretip kafalarını çalışamaz hale getirebildik.”

Gençler! Yahudi liderlerinin nasıl plânlar hazırladıklarını anladınız mı? İnsanların akıllarını bozmayı hedef aldıklarını gördünüzmü? İnsanların doğru düşünce, yapıcı çalışma, Allah, Peygamber, din ve vatan sevgisi yerine, oyunlarla, eğlencelerle ihtiraslarla nasıl oynadıklarına dikkat ettiniz mi?

Gençler! Gençlerimizin hippiliğe özenmesinin, kadınlarımızın günahgârlığa meyletmesinin, ülkemizde, içkinin, zinanın, kumarın ve ahlâkî düşüklüğün yaygınlaşmasının, yahudinin plânlarından olduğunu biliyor musunuz? Genç kız ve genç erkeklerden zinanın, dinsizliğin, hippiliğin, çözülmenin ve şehevî duyguların peşinde koşanların, bilsin veya bilmesin, gerçekte yahudilerin plânlarını uyguladıklarını biliyor musunuz?

Altatılan gençlerin, düşmandan gelen bu tehlikeyi tanımaları gerekir. Yaşlıların, tecrübeli terbiyecilerin ve düşünürlerin insan kalıntısı ve beşeriyet süprüntüsü şu yahudilerin plânlarını iyi tanımaları gerekir.

Müslüman bir genç, kendisi için, İslâm’a uymayan bir kıyâfeti nasıl hoş karşılayabilir?

Müslüman bir genç, toplumda ahlâksızlığa ve çözülmeye delâlet eden bir görünüşe nasıl bürünebilir?

Rasûlüllah (s.a.v.) : Bir kavme benzeyen onlardandır.” Buyurduğu halde, müslüman bir genç, kokuşan cemiyetlerin kıyâfetine bürünerek, nasıl müslüman bir toplumda günahkâr kişilerin sayısını artırabilir?

Müslüman bir genç, iyi yaptığını zannederek her modaya nasıl uyar ve her kıyâfeti nasıl giyer?

Şahsen ben, müslüman gençleri, güçlerinin yettiğince, giyimlerinde-kuşamlarında başkalarından ayrılacak bir çaba içine girmeye çağırıyorum. Bu çabayı bütün dış görünüşteki, bütün giyinişteki sahalarda yapmaya dâvet ediyorum. Bu konuda kusur işlememek onların sorumluluğudur. Bu çalışmayı, müslümanlar nizamlarına kavuşuncaya kadar yapmak zorundadırlar. O gün gelince sorumlular, nereye giderse gitsin, nerede bulunursa bulunsun müslüman şahsiyetini gösterecek bir kıyâfeti seçeceklerdir. İnşâallah o gün yakındır.

Gençler! Bu gün biz yolların ayırımındayız. İslâm âlemini yabancı prensiplerin, düşüncelerin, ahlâk ve adetlerin cereyanları kasıp kavurmaktadır. İslâmî toplumumuzda genç kız ve genç erkekler bu azgın dalgalara, bu günahkâr medeniyet görüntülerine kapılmış durumdadırlar.

Gençler! Toplumumuz hastadır. Bu toplumun insanlarını arzuları esir almış, aldatıcı şeyler onları cezbetmiştir. Bu toplumu hastahaneye, şifâ yurduna kim kaldıracaktır? Onun elinden tutup kurtuluş gemisine bindirecek, selâmet sahiline çıkaracak kimdir?

Bu toplumun kurtuluş ümidi, hidâyet ve düzelmeye kabiliyeti varsa, biliniz ki, onun kurtuluş ümidi de, kalkınmasının ve ebediliğinin sırrı da sizlersiniz ey gençler!

İbâdet, muâmele, ahlâk, görünüş, karalılık, hareket, fedakârlık, şehîdlik arzusu gibi sizi başkalarından ayıracak, size işâret edip size delâlet edecek her hususta kusursuz bir örnek olunuz. Umulur ki, insanlar size uyarlar, davetinizi kabul ederler, cemaâtinizin saflarının bir üyesi olurlar. Uğruna çalıştığınız, cihâd ettiğiniz İslâm, varlık binâsının bir yapı taşı olmaya gayret ederler.



Selamün Aleyküm kardeşim. Allah c.c razı olsun, sevabınızı yazsın inşallah..Paylaştığınız yazı çok güzeldi..Rabbimiz c.c faydalı kılsın ..Çok teşekkür ederim bu değerli katkınız için..Rabbimize emanet olun.Selam ve dua ile inşallah.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum ellerine yüreğine saglık gül tanem

rabbim razı olsun rabbimize emanetsin inşallah

<< B)>>



Ve aleyküm selam canım kardeşim. Allah c.c senden de daimen razı olsun kankaB) Rabbimize emanetsin, Hayırlı Cumalar dilerim. Selam, daimi dualar ve baki muhabeetle inşallah nur damlam.B)B)
 

asaint

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
145
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
∂üηуα∂αη
Web Sitesi
www.asaint.tr
selamün aleyküm hayırlı cumalar arkadaşlar

bu arada bu konuyu değindiğiniz ve ceşitli bilgiler verdiğiniz için herkese teşekkür ediyorum...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
çok sağol kardeşim gerçektende güzel bir konuya deyinmişsin burdaki konuda bana belki bilirsniz huzur sokağı adlı romanı çok etkisinde kalmıştım o güçlü iman sevgisini okurken bu yazıda bana onu hatırlatıı.selematle ALlah'a emanet ol


Selamün Aleyküm kardeşim..Şule Yüksel Şenler'in Huzur Sokağı adlı eserini ben de beğeniyle okumuştum..Gerçekten kıymetli ve güzel bir eser.. Gençlik adına önemli mesajlar içeren bu eserden, ben de ilgilenen kardeşlerimizin istifadelenmesini tavsiye ediyorum..Rabbimize emanet olun kardeşim.Selam ve dua ile inşallah.
 

asaint

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
145
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
∂üηуα∂αη
Web Sitesi
www.asaint.tr
daha öncede bahsettim gencleri sosyal faaliyetlere yöneltmek ve iyi şeylere sevketmek gerekir

aşırı fanatizm olan şeylerden mümkünse uzak durmaları gerekir
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Nasıl Bir İslam Gençliği?
Gençlik, insanın hayatı boyunca aktifliğinin en yoğun olduğu zaman dilimidir. Bu zaman diliminde insanlar, birçok meşgaleyi bir arada gerçekleştirebilecek enerjiye sahiptir. Bu maksatla, gençlik kavramı yoğun bir anlam ifade etmektedir. Kavrama, İslâmî bir perspektiften bakmayı denersek görüyoruz ki Asr-ı Saadet döneminden bu yana birçok olayda gençlerin yüklendiği görevler küçümsenemeyecek kadar yoğun bir içerik arz ediyor.

Hz. Peygamber zamanında askeri görevlerden içtimaî görevlere, muallimlikten hükümet sorumluluğuna kadar birçok alanda gençler aktif olarak rol almıştır. Yine bundan sonraki dönemlere göz attığımızda İslâmî davayı sahiplenmiş, kendisine İslâmî davayı şiar edinmiş nice gençlerin, üzerlerine aldıkları ağır sorumlulukları doğru bir İslâm gençliği tasavvuru ile rahatça yerine getirdiklerini görüyoruz. Ve yine görüyoruz ki, İslâmî davanın atardamarı misyonunu genç nesil oluşturmaktadır.

Biraz daha yakın tarihe baktığımızda, İslâmî hassasiyetlerin daha yoğun olarak yaşandığı zaman dilimlerinde Müslüman gençlerin yoğun çalışmaları göze çarpıyor. Elbette, İslâm’ın gençlere yüklediği bu misyonun farkında olan İslâm karşıtları belirli periyotlarla İslâmî gençliği pasifize etme çabaları içerisine girmişlerdir ve hala da bu çalışmalarına devam etmektedirler, Bizlerin son zamanlarda Müslümanların üzerlerinde dolaşan kara bulutların nedenlerini de bu çerçevede değerlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü biliyoruz ki, genç nesli yok edilen veya pasifize edilen herhangi bir ideoloji veya dine saldırmak çok daha kolaydır. Bu sebeple şu anda batı emperyalizmi ve amerikan emperyalizminin İslâm dünyası üzerinde tasavvur hakkı elde etmek için İslâmî gençliği bitirmek, geriye kalan Müslüman gençlerin de farklı İslâmî tasavvurlarla hareket etmelerini sağlamak için yapmış oldukları yoğun çalışmaları vardır.

Bugün görüyoruz ki gençlerin cezbeden, nefsine hoş gelen birçok faktör, içinde bulunduğumuz zaman diliminde mevcut. Yapılmak istenen, gençlerin İslâm ile bağlantılarını koparmak ve onları dünyanın geçici zevkleri ile kandırmak. Böylece Hakk’ın karşısında batılı güçlü kılmaktır. Maalesef, bu zaman diliminde görüyoruz ki gençlik gerek yoğun ders tempoları ile ilgilenmekten, gerek internetin bitmeyen cazibesine kapılmaktan, gerek arkadaş ortamının oluşturduğu şartlardan, gerekse de televizyonda birbiri ardına gelen dizilerden kafasını kaldıramamasından dolayı akletme melekesini kaybederek İslâmî bir hayat nizamından uzaklaşarak yaşamaktadır.

Gençlerin akletmelerini, zikretmelerini ve dolayısıyla doğruları görmelerini engellemek amacıyla yapılan bu çalışmalar maalesef İslâmî bir yaşantıya sahip olan genç kardeşlerimizi de etkilemektedir. İslâmî bir fikre sahip olan kardeşlerimiz yoğun bir şekilde ters yönden esen batıl(ı)laşma rüzgârından nasiplenmektedirler. Ve bu yüzden ortaya çıkan nesil pak-berrak bir İslâmî anlayış yerine bulandırılmış bir İslâmî anlayışa sahip olmaktadır. Bu nedenle de 1,5 milyarlık İslâm dünyasında bir bütünlük oluşamamakta, bir Müslüman diğer bir Müslüman’dan haberdar olamamaktadır. Tüm bu sorunları çözebilmek için önce doğru bir İslâm gençliği tasavvuru oluşturmamız ve böylece yeni sağlıklı nesiller yetiştirerek tüm insanlığa ışık tutacak bir İslâm medeniyeti oluşturmamız gerekmektedir. Bu sorunlara çözüm yolları sunabilmek için doğru bir İslâm gençliği tasavvurunun nasıl olması gerektiği noktasında biraz kafa yormamız gerekmektedir.

Öncelikle İslâmî hayat nizamının bizlerin hayatının tümüne hitap ettiğini bilmemiz gerekir. Bir genç, bindiği otobüsten, gittiği sınıfına, yattığı yatağından yaşadığı tüm hayata kadar Allah-u Teâla’nın kendisini gözetlediğini bilerek hareket etme zorunluluğundadır. Bu durum göz önünde bulundurulacak olursa, bizlerin İslâmî çalışmaları bir fantezi olmamalıdır. Eğer bizler İslâmî sohbetlerde bulunduğumuz yerlerde farklı, başka ortamlarda farklı isek, kıldığımız namaz hakkı temsil ederken, yaptığımız hareketler batılı temsil ediyorsa, okuduğumuz kitap aydınlığı temsil edip, dinlediğimiz müzik karanlığı temsil ediyorsa bu noktada bir yanlışlık var demektir. Unutulmamalıdır ki, bir insan “La ilâhe illâllah Muhammeden Rasulullah” dediyse Hakk’ın karşısındaki bütün batılları elinin tersiyle geriye itmiş demektir. Bir Müslüman genç bu bilinçle hareket etmelidir.

Ve yine İslâm gençliğinin yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi İslâm’ın bütünleyici rolünü üstlenmek yerine tek tarafa yönelmeyi tercih etmeleridir. Yani eylem-söylem, ibadet-siyaset, ahlâk-marifet sınırlarını bozarak ya eylemci ya sufi, ya akıl ehli ya kalp ehli tarzında İslâmî hayat nizamıyla uzaktan yakından hiçbir alâkası olmayan ayrılıklar ortaya çıkarmak, İslâmî davayı güçlendirmek yerine İslâmî davaya zarar verir. Ve yine İslâm gençliğinin yanılgıya uğradığı olaylardan bir tanesi de hayatın ta içine hitap eden İslâm’ı sanal âleme hapsederek, internette, “chat”lerde tartışma konusu, polemik konusu haline getirmeleridir.

Unutulmamalıdır ki İslâm bütünlük arz eden bir hayat nizamıdır, İslâmî bilinç hem ibadetlerde yoğun olmayı(gerek gece namazları, gerek diğer nafile ibadetlerde bunun içine dâhildir ve İslâmî bilincin oluşmasında son derece önemli kilometre taşlarıdır), hem ahlâk ve edep çerçevesinde hareket etmeyi, hem siyasî anlamda İslâm’ı savunmayı, hem de zalime karşı baş kaldırmayı gerekli kılar. Buradan da anlıyoruz ki, İslâm bir bütünlük arz eder. Evet, doğru bir İslâmî nizam oluşturmak istiyorsak, geleceğin büyükleri olan gençleri doğru bir İslâm tasavvuru ile yetiştirmemiz gerekmektedir. İslâmî konularda yorum yapmak insanlara kolay gelmektedir. Fakat şu zamanda bırakın boş konuşmayı, sıradan konuşmalara bile çok fazla vakit yoktur. Dışarıda İslâm’a aç insan toplulukları kendilerine İslâm’ı anlatacak İslâmî gençliği bekliyor. Bilinmelidir ki, hastalıklı köklerden hastalıklı dallar yetişir. Buna binaen, bizlerin hastalıklı olan köklerdeki hastalıkları temizlememiz ve sağlam kökler olarak, yeni nesli oluşturacak sağlam dallar oluşturmamız gerekmektedir. Üzerinde onlarca kitap yazılan İslâmî gençlik konusunu bir sayfalık bir yazıyla anlatmanın imkânı yoktur. Fakat sayfa sınırlılığından dolayı ancak İslâmî gençliğin bazı hastalıklarına ve bunların ne şekilde çözümlenmesi gerektiğine yüzeysel bir şekilde değinmeye çalıştık. Doğru İslâm tasavvuru ile yetişmiş, Hakk’ı batıldan ayırmış, söylediklerinin pratiğini gerçekleştiren genç nesiller olmamız ve başka genç nesiller yetiştirmemiz dileğiyle. Allah’a emanet olun.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
5654184-lg.jpg
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Esselemu alaykum,elinize yüreğize sağlık çok önemli bir konu ve konun üzerine yapılmış hayırlı paylaşımlar Allah c.c. sizden razı olsun kardeşim.Rabbim yapmış olduğunuz hayırlarınızı kabul eylesin amin.Rabbime emanet olun,hayırlı günler...

ÖNCÜ NESİL
Resulun muştusu öncü nesil
Geliyor müminler haberdar olsun
Allahın hükmünü yeniden hakim
Kılacak dünyaya müjdeler olsun

Hakta sebat eden tavizden uzak
Bir nesil geliyor mübarek olsun
Bu neslin elinden beklenen şafak
Doğacak dünyaya müjdeler olsun

Tevhid sancağını dünyaya dikip
Canlansın yeniden yüce adalet
İnşallah islamı bir medeniyet
Kuracak dünyaya müjdeler olsun

Ahlakı rabbanı yolu rabbani
Rabbim nasib etsin bize furkanı
İnsanlık bekliyor ümidler onu
Gelecek dünyaya müjdeler olsun

Canını malını rabbine satıp
En öne geçirmiş yüce davayı
İnsanı saptıran bütün putları
Kıracak dünyaya müjdeler olsun
 

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Beni yine o pideciye göndersene, dedim. Tekrar gittiğimde Afganlı pideci dede vefat etmişti. Sonra öğrendim ki o sıradan bir pideci değilmiş; o bir Medine âşıkı, o bir Rasûlullah dostu, değerli bir ilim adamı ve gönül erbabı imiş. Annem beni aslında pide almaya değil, Medine âşıkı olan bir Hocaefendiden ders almaya göndermiş. Annelerimiz böyleydi. Bizi daima hayra yönlendirirlerdi. Bizi onlar böyle yetiştirdiler. Allah rahmet eylesin.

bu yazıya dikkat çekmek istiyorum
çünkü islam aileleri nasıl olursa islam gençligide öyle olacaktır,
inşallah daha inançlı ,daha biliçli islam aileleri oluruz ,
işte ozaman daha inançlı ,daha biliçli gençler yetişir
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt