Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslâm Devletinde Nifak ve Münafıklar (1 Kullanıcı)

ؤشىثق

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
148
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
İslâm'ın siyasî maddî gücü ve etkisinden dolayı İslâm ülkesinde büyük ölçüde öyle bir sınıf türemişti ki; bu sınıf İslâm'ı kabul etmesine etmişti ama İslâm onların ahlâkına davranışlarına kalp ve kafalarına tam olarak hakim olmamıştı. Onlarda gerçek iman ve Allah'ın "İslâm'a tam olarak girin" emri lâyıkıyla tecelli etmemişti. Bizzat müslümanlarm tam islâmî bir eği¤timle yetiştirilemeyen yeni neslinde câhiliyet alışkan¤lıklarının etkisinden temizlenmemiş pek çok insan var¤dı. Onların İslâm'la derinden ilişkileri ve yaşadıkları hayatta Allah'ın emirleri önünde baş eğip ona uyma huyları meydana gelmemişti. İçlerinde Önemli sayıda -özellikle devlet adamları ile emîr ve zenginler sınıfın¤da- öyle kimseler vardı ki; onlarda eski münafıkların ahlâkı davranışları onların düşünce ve karakterleri¤nin görüntüsü göze çarpıyordu. Genel hayata da bunlar
hâkimdi. Devlette sarayda ordunun kilit noktalarmr da ticarî merkezlerde bunların hâkimiyeti vardı. Onla nn yaşayış biçimi toplumda moda değeri taşıyordu.
Bazılarına göre nifak özel bir zaman kesiminin ve bölgenin hastalığı idi. Peygamberimizin döneminde Medine-i Münevvere'ye özgü durum ve şartlardan dola¤yı ortaya çıkmıştı. İslâm'ın galip gelişi ve küfrün mağ¤lup oluşu ile bu son bulmuştur. Bundan dolayı da iki kuvvetin çekişmesi zamanla kaybolmuş ve sadece orta¤da İslâm kalmıştır. Bu bakımdan da tabiî olarak bu iki¤sinin arasında (İslâm'la küfrün arasında) kararsız ve tereddüt eden ve herhangi birine sadık taraftar olama¤yan bir sınıfın ortaya çıkmasına bir sebep ve fırsat kal¤mamıştır. Artık ya alenî küfür vardır veya apaçık İslâm vardır. Bu ikisinin arasında tereddüt etmeye hiç¤bir sebep kalmamıştır demektedirler. Bu görüşün etkisi tefsir ve tarihlerde göze çarpmaktadır.
Bu görüşü ileri sürenler; nifakın insan tabiatının bir hastalığı ve zayıflığı olduğunu ve onun kadar eski ve yaygın olduğunu görmemezlikten gelmişlerdir. Bu hastalığın ortaya çıkması için İslâm ve küfrün iki ayrı güç olarak mutlaka ortada bulunması ve aralarında ça¤tışma sürmesi gerekmez. Hakikî ve saf İslâm'ın üstün gelip hâkim olması halinde de herhangi bir sebepten dolayı İslâm'ı hazmedemeyen böyle bir zümre meydana gelebilir ve onun kafasında kalbinde İslâm yer edemez. Ama onun bunu inkâr etmeye ve böyle bir şeyle ilgisi olmadığını açıklamaya ahlakî cesareti yoktur. Ya da müslüman görünmekle İslâm devletinden veya müslü-man toplumundan elde ettiği menfaatlerin elinden çık¤ması buna izin vermez. Bu bakımdan o bütün Ömrü bo¤yunca bu iki fiilî tereddüt hah içinde yaşar. Onun psi¤kolojik durumları ahlâk ve davranışları ahlâkî zayıfbğı menfaatperestliği makam ve mevki düşkünlüğü hayattan zevk alma hırsı dünyaya sarılması âhireti unutması iktidar ve mevki sahipleri karşısında kur¤nazlığı ve zayıflar ile yoksullara zulmetmesi onlara kö¤tülük yapması ilk dönem münafıklarını (münâfıkîn-i evvelin) hatıra getirir.
(alıntı)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt