Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam Alimlerimizden Hikmetli Sözler (1 Kullanıcı)

Tolga

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2005
Mesajlar
183
Tepki puanı
0
Puanları
0
Peygamber Efendimiz (sav), bir hadis-i şerifinde "Alim, Allah'ın yeryüzündeki halifesidir" buyurmuşlardır. İslam alimleri de, bu hikmetli söz doğrultusunda hareket ederek ilimde derinleşmişler ve çeşitli konularda yaptıkları çalışmalarla tüm dünyaya öncülük etmişlerdir. Allah'ın büyüklüğünü, yüceliğini ve sonsuz sanatını kavramaya ve kavratmaya yönelik hizmetlerde bulunmuşlardır.

Birbirinden farklı dönemlerde yaşamış olan ve geçmişten günümüze İslam dünyasına ışık tutan İslam alimlerimizin ortak noktası, Allah'a olan derin sevgileri, Allah korkuları ve ahiretteki cennet yurduna olan özlemleridir. Değerli İslam alimlerimizin bu üstün ahlaklarının yansıması olan hikmet dolu sözleri ise, İslam tarihi boyunca birer tefekkür kaynağı olarak, Müslümanların imanda derinleşmelerine ve ahireti sürekli olarak hatırda tutmalarına vesile olmuştur. İslam alimlerimizin hikmetli sözlerinden bazı örnekler şöyledir:

Mehmed Zaid Kotku Hazretleri

"Ömrünü boş yere zevk-ü sefâ ile, para pul budalası olarak mahv etme. Son pişmanlık kimseye fayda vermemiştir."(Mehmet Zahid Kotku, T. Ahlak, 2/99)

"Aziz kardeş, hilkatten (yaratılıştan) maksad, Hâlık'ı tanıyıp, O'na kulluk etmektir. O'nu tanımak ve kulluğunu yapabilmek için de, dini bilgilerini artırmak gerekir. Yoksa kahve, sinema köşelerinde, zevk ve sefâ peşinde dolaşmak çok yanlıştır. İnsan kendisini dinsiz kafirlere veya hayvanlara benzetmektense, Peygamberler yolunu, salihler, âbidler izini seçip, dünyadan tertemiz olarak, göz yumup göçmesi ne büyük bahtiyarlıktır."(Mehmet Zahid Kotku, T. Ahlak, 5/148)

"Ey aziz kardeşim, çok uyanık ve müteyakkız olmak gerekir. Nefesleri boşa geçirme, hevây-ı hevesine kapılma. Bir gün vade gelip de "Haydi gel" denilince, artık durmak mümkün değildir. Sonra bu hayatın mesuliyet sorguları var. Sakın bunlara inanmamazlık etme." (Mehmet Zahid Kotku, T. Ahlak, 5/164)

Said Nursi

"Nefsini suçlayan kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, bağışlanma diler. Bağışlanma dileyen Allah'a sığınır. Allah'a sığınan şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa müstehak (layık) olur."

"… Makam mevki sevgisinden gelen şöhretperestlik ateşiyle ve şan ve şeref perdesi altında insanların sevgisini kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle (çekmekle) enaniyeti okşamak ve nefsine bir makam vermektir ki, en mühim bir ruhi illet (ruh hastalığı) olduğu gibi "gizli şirk" tabir edilen riyakârlığa (samimiyetsizliğe), bencilliğe kapı açar, ihlası zedeler…"(Risale-i Nur Külliyatı, İhlas Risaleleri, s. 45)

"Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada (helal dairesi içinde) kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye (İslami terbiye) ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte (ibadete) sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve edebi bir gençlik kazanmasına vesile olacak."

"Şiddetli bir surette endişe ettiği vakit bakar ki; o endişe ettiği istikbale yetişmek için elinde senet yok. Hem rızık cihetinde (yönünde) bir taahhüd (garanti olmayan) altında ve kısa olan bir istikbal, o şiddetli olan endişeye değmiyor. Ondan yüzünü çevirip, kabirden sonra hakiki ve uzun ve gafiller hakkında taahhüd altına alınmamış bir istikbale teveccüh eder (yönelir)." (Mektûbât, s: 37)

"Evet geçen baharın defter-i a'malinin (amel defterinin) sahifeleri ve hidematının (hizmetlerinin) sandukçaları olan tohumları, çekirdekleri muhafaza eden ve ikinci baharda gayet şaşaalı, belki yüz derece aslından daha bereketli bir tarzda muhafaza eden, neşreden Kadir-i Zülcelal (sonsuz kudret sahibi), elbette sizin de netaic-i hayatınızı (hayatın sonuçlarını) öyle muhafaza ediyor ve hizmetinize pek kesretli (fazlasıyla) bir surette mükâfat verecektir."

Seyyid Abdülkadir Geylani

"Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız. Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz. Tevbe kapısı açıkken ve elinizde bu imkan varken bunu fırsat biliniz. Tevbe ediniz. Dua etmeye imkanınız varken, dua ediniz. Salih kimselerle beraber olmayı fırsat biliniz."

"Ey zavallı! Sana fayda vermeyen şeyler hakkında konuşmayı bırak. Dünya ve ahirette sana fayda verecek işlerle uğraş. Boş işlerle uğraşmayı bırak. Kalbinden dünya düşüncelerini çıkar. Çünkü yakında dünyadan alınacak, ahirete ****ürüleceksin. Dünyada rahat ve hoş bir hayat arama. Resul-i ekrem; "Hayat, ahiret hayatıdır" buyurdu."

Prof. Dr. Es'ad Coşan

"Dünya çok kısa... Ahiret sonsuz olunca, sonsuzun yanında asırlar bile kısa kalır. Çok kısa küçük hayırcıklar, az bir şey. Asıl hayır ahiret hayrı..."(02. 02. 2001 - Avustralya, Esat Coşan Hocaefendi)

"İslâm'a hizmet her Müslümanın görevidir; sadece hocaların, müftülerin, vaizlerin, hafızların değil... Her mü'min, kendi meslek alanında ve kendi eğitim birikim, imkan ve müktesebatı (edindiği bilgiler) miktarınca, elinden geldiği kadar İslâm'a ve Müslümanlara faydalı işler yapmaya çalışmalıdır, bu ağır yükün bir kısmını üzerine almalıdır ki, İslâm payidar olsun, gelişsin, yayılsın, güçlensin. Bunun şerefi, sevabı, mükâfatı çok büyüktür. Rabbim cümlenize bu mazhariyeti (şerefi) nasib eylesin!" (İslam Dergisi, Halil Necatioğlu,. Mart 1998)

Süleyman Hilmi Tunahan

"Oğlum! İlimsiz ibâdetin tadı olmaz. Tek kanatlı kuş uçmaz. İnsanların dünyaya dalıp, istikbâl sevdasına düştükleri şu günde, Mevlâ'nın ilmini okuyacağız. O, insana iki cihanda izzet ve şeref veren âli bir iştir. İhlâs ve samimiyetle Allah ve Rasûlune (sav) yönelen kimse, gölge gibi dönen dünyayı ve her hayrı kendine tabi kılar. Âhirete çalışan, dünyayı elde eder. Dünyaya çalışan ise ahireti kazanamaz. Zira âhiret hakikat, dünya haleftir. Ağacı kökünden ****ürürsen, gölge de beraber gider. Âhirette ne varsa, dünyada onun misâli vardır. Eğer olmasa dünya yalan olur. Teyemmüm abdestin halefidir, dünya da ahiretin."

"İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazı olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır. Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme. Zira Allah'ın huzuruna fesatla çıkılmaz."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt