Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,637
- Tepki puanı
- 1,009
- Puanları
- 113
- Yaş
- 67
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
İslam Ahlak’tır veya Müslüman’ın Ahlak’ı İslam’dır
Prof. Dr. İbrahim Sarmış
Ahlak, insanın davranışlarıdır. İnsan davranış şekillerini aile, çevre, eğitim, yönetim vd. faktörlerin şekillendirmesiyle sonradan kazanır
. Bunu meşhur; “Doğan her çocuk fıtrat üzere doğar, sonra ana babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Müşrik vd. yapar” anlamındaki hadislerde görüyoruz.
Davranış şekillerinin sonradan kazanıldığını görmek için; örneğin ninesi, annesi, ablası, halası, teyzesi, vd. bayan akrabalarının tümü tesettürlü olarak yaşadığı halde ilköğretimden üniversiteye kadar aldığı veya dayatılan eğitimle tesettürün gerekli olmadığına, hatta zararlı olduğuna kızların inanmasına bakabileceğimiz gibi, namaz kılmayan bir kişinin Kur’an Kursu’nda veya İmam Hatip Lisesi’nde aldığı eğitimle namaz kılar olmasına da bakabiliriz.
Olumlu bütün örneklerin aksi olabildiği gibi olumsuz örneklerin aksi de olabilmektedir. İnsanlar davranış şekillerini doğuştan itibaren çevrelerinden aldıkları eğitimle edinirler. Onun için dünyaya beyaz bir sayfa gibi gelen insan Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Müşrik, Ateist, Materyalist, Sosyalist, Komünist, Faşist, Kapitalist, Liberalist, Kemalist, Nihilist, Pragmatist, vd. felsefelerinden hangisi ile eğitiliyorsa onlardan biri olur. Bütün insanlar için bu böyledir.
Bütün sistemler kendilerini ayakta tutacak bireyleri yetiştirmeyi birinci görevleri olarak görürler. Onun için verdikleri eğitimle bireyi, aileyi ve toplumu kendi felsefelerine göre oluştururlar. Çünkü varlıklarının devamı buna bağlıdır. Felsefe ve değerlerini vatandaşlardan etkin bir kesimin benimsemediği sistemler toplumda da görüldüğü gibi bireyleriyle çatışma içinde olurlar ve kendilerini güvende hissetmezler. Bu da sistemler için büyük kâbustur. Onun için egemen bütün sistemler kendi felsefe ve değerlerinin vatandaşlarında ahlak olmasına çalışırlar. Bunun için bütün imkânları ve yolları kullanırlar.
Vahiyde bireyleri ve toplumu bilgilendirmek ve eğitmek için gelir. Ancak vahyin eğitiminde, yönetimlerin yaptığı gibi dayatma ve baskı yoktur.“Senin görevin yalnız bildirmektir, hesabı biz görürüz.”(13 Ra’d/40)
Peygamberler vahyi bireylere bildirirler ve kabul edenlerde ahlak olmasına çalışırlar
. Hz. Peygamber’in “Ben ahlak güzelliğini tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, hüsnü’l-huluk, 8, İbni Hanbel, 2/381) buyruğu, bütün vahiylerin aynı zamanda güzel ahlak olduğunu ve Kur'an’ın bu ahlakın, yani vahyin zirvesi olduğunu ortaya koymaktadır. Onun için İslam, bireylerin ve toplumun kendi öğretilerine göre eğitilmesini ve onlara ahlak olmasını öngörür.
Bunu Kur’an’ın ilk vahyi olan İkra (Oku!) emrinde görüyoruz. Vahyi kabul edenler onu okuyarak bilgilenir ve yaşarlar, yani vahiy onların ahlakı olur. Bu sebepten bireylerde İslam’ın ahlak olabilmesi için Kur'an’ı anlayarak okumaları ve özümseyerek yaşamaları gerekir.
Prof. Dr. İbrahim Sarmış
Ahlak, insanın davranışlarıdır. İnsan davranış şekillerini aile, çevre, eğitim, yönetim vd. faktörlerin şekillendirmesiyle sonradan kazanır
. Bunu meşhur; “Doğan her çocuk fıtrat üzere doğar, sonra ana babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Müşrik vd. yapar” anlamındaki hadislerde görüyoruz.
Davranış şekillerinin sonradan kazanıldığını görmek için; örneğin ninesi, annesi, ablası, halası, teyzesi, vd. bayan akrabalarının tümü tesettürlü olarak yaşadığı halde ilköğretimden üniversiteye kadar aldığı veya dayatılan eğitimle tesettürün gerekli olmadığına, hatta zararlı olduğuna kızların inanmasına bakabileceğimiz gibi, namaz kılmayan bir kişinin Kur’an Kursu’nda veya İmam Hatip Lisesi’nde aldığı eğitimle namaz kılar olmasına da bakabiliriz.
Olumlu bütün örneklerin aksi olabildiği gibi olumsuz örneklerin aksi de olabilmektedir. İnsanlar davranış şekillerini doğuştan itibaren çevrelerinden aldıkları eğitimle edinirler. Onun için dünyaya beyaz bir sayfa gibi gelen insan Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Müşrik, Ateist, Materyalist, Sosyalist, Komünist, Faşist, Kapitalist, Liberalist, Kemalist, Nihilist, Pragmatist, vd. felsefelerinden hangisi ile eğitiliyorsa onlardan biri olur. Bütün insanlar için bu böyledir.
Bütün sistemler kendilerini ayakta tutacak bireyleri yetiştirmeyi birinci görevleri olarak görürler. Onun için verdikleri eğitimle bireyi, aileyi ve toplumu kendi felsefelerine göre oluştururlar. Çünkü varlıklarının devamı buna bağlıdır. Felsefe ve değerlerini vatandaşlardan etkin bir kesimin benimsemediği sistemler toplumda da görüldüğü gibi bireyleriyle çatışma içinde olurlar ve kendilerini güvende hissetmezler. Bu da sistemler için büyük kâbustur. Onun için egemen bütün sistemler kendi felsefe ve değerlerinin vatandaşlarında ahlak olmasına çalışırlar. Bunun için bütün imkânları ve yolları kullanırlar.
Vahiyde bireyleri ve toplumu bilgilendirmek ve eğitmek için gelir. Ancak vahyin eğitiminde, yönetimlerin yaptığı gibi dayatma ve baskı yoktur.“Senin görevin yalnız bildirmektir, hesabı biz görürüz.”(13 Ra’d/40)
Peygamberler vahyi bireylere bildirirler ve kabul edenlerde ahlak olmasına çalışırlar
. Hz. Peygamber’in “Ben ahlak güzelliğini tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, hüsnü’l-huluk, 8, İbni Hanbel, 2/381) buyruğu, bütün vahiylerin aynı zamanda güzel ahlak olduğunu ve Kur'an’ın bu ahlakın, yani vahyin zirvesi olduğunu ortaya koymaktadır. Onun için İslam, bireylerin ve toplumun kendi öğretilerine göre eğitilmesini ve onlara ahlak olmasını öngörür.
Bunu Kur’an’ın ilk vahyi olan İkra (Oku!) emrinde görüyoruz. Vahyi kabul edenler onu okuyarak bilgilenir ve yaşarlar, yani vahiy onların ahlakı olur. Bu sebepten bireylerde İslam’ın ahlak olabilmesi için Kur'an’ı anlayarak okumaları ve özümseyerek yaşamaları gerekir.