IRAK NAKŞİBENDİ TARİKATI BAĞLILARI ORDUSU RESMİ SÖZCÜSÜ
DR. SELÂHADDİN EYYÛBÎ:
“İŞGALCİ KÂFİRİ VE ONUNLA BERABER GELENLERİ KOVACAĞIZ!”
Röportaj: Osman Akyıldız
Osman Akyıldız- Röportaja başlarken Nakşibendi Tarikatı Ordusu’nun Resmi Sözcüsü Komutan Dr. Selâhaddin Eyyûbî kimdir? Hayat seyriniz hakkınız bize bilgi vermeniz mümkün mü?
Dr. Selâhaddin Eyyûbî- Mücahid Müslümanlardan bir adam. Nakşibendi Tarikatı’nın bağlılarından ve bu orduya mensup birisi. Kendisini dinine, ümmetine ve ülkesine hırslı bir şekilde bağlı, sadık mücahid sıfatıyla donatmaya çalışan, Nakşi Tarikatı Bağlıları Ordusu Resmi Sözcüsü makamı için kültürel yeterlilik ve askeri yeterlilik okulunu bitirmiş bir kişi. Şeyhim ve Üstadım (ordumuzun genel komutanı, manevi mürşidimiz Seyyid -Allah onu korusun-) beni bu şekilde vasıflandırdı. Bundan dolayı da Nakşi Ordusu’nun resmi sözcüsü olarak seçti.
O.A.- Nakşi Tarikatı Bağlıları Ordusu ismini niçin seçtiniz?
S.E.- Pek çok sebeplerden dolayı.
Evvela; Nakşi Tarikatı Bağlıları’nın beldeleri işgal edildiği zaman savaş meydanlarında kâfirlere karşı sebatı, cesareti ve şecaati meşhurdur. Bunu mümin dosttan önce kafir düşman bilir. Müminleri ferahlattığına ve kafirleri kızdırdığına inandığımız için bu ismi seçtik.
İkincisi; Bu ordunun özünü esas olarak Nakşibendi Tarikatı bağlıları oluşturdu. Bundan sonra orduya Nakşi Tarikatı bağlılarının ihlas ve doğruluğuna güvenmeleri sebebiyle Müslüman mücahidlerden pek çok kişi intisap etti. Allah’a hamd olsun.
Üçüncüsü; Hangi ordu tesis edilirse edilsin tesis anında örgütlenmeye muhtaçtır. Şüphesiz ki bu tarikat (Nakşi tarikati) orduyu sağlam ve hazır esaslı bir yapıya kavuşturmak için yalnız rûhî-itikâdî örgütlenmeyi esas almıştır.
Dördüncüsü; Nakşibendi ismiyle bilinen bu tarikatın bağlılarının şecaati işgalden yüzyıllar öncesine dayandığı için bu isim seçildi. Bu sebeple onların yiğitliği herkesin gözü önünde açık bir şekilde durmaktadır. Bu durum onların şecaatine delildir, ki onlar hiçbir zorlama olmaksızın düşman üzerine gittiler. Nefislerini sınırlandırdılar. Düşmanla savaşmaya ve Allah yolunda cihad etmeye daima sabrettiler ve düşmanın önünü kestiler. Bu şekilde onlar nefislerini imânî ve ahlâkî sınırlarla kayıtlı tutmayı lüzumlu gördüler.
O.A.- Bize cihâdî yolculuğunuzu kısaca sunabilir misiniz?
S.E.- Cihâdî yolculuğumuz, kâfirin ülkemizi işgal etmek için güçlerini sevk etmeye başlamasıyla başladı. Eski Irak ordumuzla beraber yan yana savaştık. İşgalci kâfirle savaşımız ve Allah yolundaki cihadımız bu ana kadar sürdü ve Allah’ın inayetiyle sürecek. Savaş yüzyıllara da uzasa işgalci kâfiri ve onunla beraber gelenleri kovacağız.
O.A.- Ordunuzun teşkilat fikri hakkında bilgi rica edeceğiz.
S.E.- Yaygın ve dağınık toplulukları temel alan cihâdî fikir. Yani merkezî değil, vur-kaç taktiği ve gerilla harbi. Sonra bu şekilde bir örgüt diğerine eklendi ve cihâdî operasyonlar açısından gayr-i nizâmî bir ordu oldu. Zorunluluk ve disiplin, emir ve yasak, idare açısından ise nizâmî ordu oldu. Ordumuzun internetteki sitesinde cihâdî metodumuz hakkında geniş bilgi bulabilirsin.
O.A.- Nakşibendi mücahidin askerî, rûhî ve terbiye açısından yöntemi nedir?
S.E.- Rûhî yöntem Allah Resulü Aleyhisselâtü Vesselâm’ın ahlâkı üzere terbiye eden, Allah’ın şeriatını uygulayan ve Allah Resulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem’e ittiba eden Allah yoluna girmiş sûfî yöntemidir. Ordumuzdaki mücahid, ordu içinde amirinin emirlerini yapmaya ve Allah’ın şeriatının hududları içersinde konulan yasaklardan da kaçınmaya mecburdur.
O.A.- Cihadın gidişâtında metodun açık olması ve Kuran ve Sünnet’le istikametlendirilmesinin önemi nedir?
S.E.- Cihad yolculuğunda metodun açık olması ve Kitap ve Sünnetle istikametlendirilmesi mücahidin âlî himmet, sebatkar ve basiretli olmasını sağlar. Çünkü şüpheli olmayan bu cihadda asıl hedef Allah’ın adını yüceltmek, hak bayrağı yükseltmek, dini muzaffer kılmak ve hakkı gasıp zalimden alarak başkasına değil ehline vermektir.
O.A.- Tasavvuf niçin önemlidir?
S.E.- Tasavvuf mühimdir, çünkü o ince anlayış sahibi olmak için gereklidir. O müslümanı güzel ahlâk ile donatır ve rezil ahlâktan uzaklaştırır. Yani kalp ve kalıp safâsı verir.
O.A.- Irak’taki mücahid cemaatlerden birisi olarak Nakşibendi Ordusu Irak’ta ne gibi bir rol oynadı?
S.E.: O rolü dosttan önce düşman apaçık bilmektedir;
Evvelâ; Ümmetin bu kritik zamanında müslümanın rolünü hatırlatması, cihad farzıyla Müslümanları bilinçlendirmesi ve eğitmesi.
İkincisi; Cihad gruplarının çoğundaki mücahidlerin eğitilmesi. Çünkü bu ordunun bağlıları askerî deneyim, teknik ve örgütlülüğe sahiptir. Bu durumun düşmanın zayıflamasındaki rolü açıktır. Ordumuzun kararlarındaki sebatkârlığına cihad meydanı şahittir.
Üçüncüsü; Allah’a hamd olsun ordumuz Müslümanların güvenini, inancı ve askeri metodu açısından da pek çok cihadi grubun itimadını kazanmıştır.
O.A.- Nakşibendi Ordusu işgalciye direnmek için gerekli olan maddi desteği nereden elde ediyor?
S.E.: Nakşibendi Ordusu’nda her mücahidin bizzat kendisi ordunun mâlî unsurunu oluşturur. Kim işin başında canını Allah’a satmışsa bu karşılıksız satış şüphesiz maldan daha üstündür.
O.A.- Orduyu oluşturan unsurların sayısı hakkında bilgi vermeniz mümkün mü? Onlar hangi ırktan oluşuyor?
S.E.: Ordumuzun bütün unsurlarını yalnız Iraklılar oluşturur. Bütün kavimlerden, bütün inançlardan, bütün gruplardan Iraklılar… Daha önce de zikrettiğim gibi bu ordu bütün halkın güvenini kazanmıştır.
O.A.- Washington ve Irak Hükümeti, zaman zaman Irak'a komşu ülkelerin silâhlı grupları desteklediğini söylüyor. Bunun doğruluğu nedir? Herhangi bir Arap veya İslâm ülkesinden yardım alıyor musunuz?
S.E.- Ordumuzun herhangi bir İslâm, Arap veya yabancı ülkeyle alâkası yoktur. Bütün imkânlarını ve unsurlarını Iraklılar oluşturur.
O.A.- Diğer direniş gruplarıyla ilişkiniz veya birlikteliğiniz var mı? Niçin diğer direniş gruplarıyla birlik olmuyorsunuz?
S.E.- Evet. Diğer direniş gruplarıyla ilişkimiz ve birlikteliğimiz var. Biz başlangıçta diğer cihâdî direniş gruplarıyla birlikteliğimizi ilan etmiştik. Onlarla birlikteyiz, inşallah onların isimlerini daha sonra ilan edeceğiz.
O.A.- Bazı direniş grupları siyasi alana da giriyorlar. Sizin, yürürlükte olan Irak’taki siyasi arena hakkında görüşünüz nedir?
S.E.- Siyasi arenaya kim dahil olmuşsa onun hakkındaki görüşümüz şudur: Bu boyun eğiş, ihanet ve işgalciye yağcılıktır. Bunu yapan işgali onaylamış demektir.
O.A.- Irak ordusu ve polisiyle savaşıyor musunuz?
S.E.- Vazifesi ve vasfı ne olursa olsun hiçbir Iraklıyla savaşmıyoruz. Fakat kim işgalci kâfirle beraber olursa ve onu savunursa o ondandır ve onunla savaşırız.
O.A.- Şia hakkında ne dersiniz?
S.E.- Şia müslümandır ve onlar bizim bu topraklardaki kardeşlerimiz ve ortaklarımızdır. Biz şeriatça sabit olan bir şeyi inkâr etmedikçe ehl-i kıbleden hiç kimseyi tekfir etmeyiz.
O.A.- Râfizi ile Şia arasında fark var mıdır?
S.E.- Evet vardır.
O.A.- Peki Şia arasında farklar var mıdır?
S.E.- Ehl-i Sünnet mezheplerinde nasıl farklı içtihadlar varsa Şia mezhepleri arasında da farklı içtihadlar vardır. Bu konu fıkıh kitaplarında zikredilmiştir.
O.A.- İran’ın Irak’taki gerçek rolü nedir?
S.E.- İran’ın Irak’taki rolü aşağılık, hain ve işgalci bir roldür.
O.A.- Şia hakkındaki tavrınız ve onların Irak’taki siyasi hakları konusundaki görüşünüz nedir?
S.E.- Onlar bu ülkede ortaklarımız ve kardeşlerimizdir. Ve onlardan Nakşibendi Ordumuz da savaşan çok kimseler vardır. Onların siyasi hakları da herhangi bir Iraklının hakkı gibidir.
O.A.- Türkiye halkına bir mesajınız var mı?
S.E.- Türkiye halkına mesajımız davamızı anlamaları, aramızdaki sevgiyi çoğaltmaları ve bize karşı düşmana yardım etmemeleridir. Çünkü Türkiye halkı tarih boyunca bizim kardeşimizdir. Bu yüzden biz onlardanız, onlar da bizdendir. “Şüphesiz ki bütün müminler kardeştir.”
O.A.- Özel olarak Üstadımız Mahmud Efendi’ye -Allah O’nu korusun- ve Nakşibendi cemaatimize bir mesajınız var mı?
S.E:- Faziletli kardeşimiz Mahmud Efendi’ye müminleri Allah yolunda cihad etmeye teşvik etmesini, Nakşibendi cemaatinin de Irak’taki Müslümanlara ve diğer işgal edilmiş ülkelere yardım elini uzatarak desteklemesini ve en azından tazarru ile Allah’a dua etmelerini istiyoruz.
O.A.- Sayın Dr. Selahaddin Eyyubi, Şair ve Mütefekkir Sayın Salih Mirzabeyoğlu, Üstadı Necib Fazıl’dan -Allah ona rahmet etsin- aldığı Büyük Doğu fikir sistemini “İbda” keyfiyetiyle yaşatan insan. Müslümanlara faydalı olacak 52 kitap yazdı. Fakat o şu anda İslâm devleti istediği için Türk Devleti’nin hapishanelerinden bir hapishanede bulunmakta. Türk hükümetine bu konuda ne dersiniz?
S.E.- Saygıdeğer Türk hükümetinden Müslümanların üzerindeki, özellikle Müslümanların liderlerine, mütefekkirlerine ve kültürlü kişilerine yönelik baskıyı kaldırmalarını istiyoruz. Çünkü onlar bu ümmetin parlak zekaları ve yollarını aydınlatan kandilleridir.
O.A.- Röportajın sonunda Nakşibendi Tarikatı Bağlıları Ordusu resmi sözcüsü Sayın Dr. Selahaddin Eyyubi’ye Furkan dergisine bu fırsatı verdiği için teşekkür ederiz. Allah sizleri mübarek kılsın.
S.E.- Ben de size teşekkür ederim, Allah sizleri de mübarek kılsın.
Furkan Dergisi, Şubat 2008, Sayı 21
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz..
Kaynak:Furkan dergisi/siyahsancak.com
DR. SELÂHADDİN EYYÛBÎ:
“İŞGALCİ KÂFİRİ VE ONUNLA BERABER GELENLERİ KOVACAĞIZ!”
Röportaj: Osman Akyıldız
Osman Akyıldız- Röportaja başlarken Nakşibendi Tarikatı Ordusu’nun Resmi Sözcüsü Komutan Dr. Selâhaddin Eyyûbî kimdir? Hayat seyriniz hakkınız bize bilgi vermeniz mümkün mü?
Dr. Selâhaddin Eyyûbî- Mücahid Müslümanlardan bir adam. Nakşibendi Tarikatı’nın bağlılarından ve bu orduya mensup birisi. Kendisini dinine, ümmetine ve ülkesine hırslı bir şekilde bağlı, sadık mücahid sıfatıyla donatmaya çalışan, Nakşi Tarikatı Bağlıları Ordusu Resmi Sözcüsü makamı için kültürel yeterlilik ve askeri yeterlilik okulunu bitirmiş bir kişi. Şeyhim ve Üstadım (ordumuzun genel komutanı, manevi mürşidimiz Seyyid -Allah onu korusun-) beni bu şekilde vasıflandırdı. Bundan dolayı da Nakşi Ordusu’nun resmi sözcüsü olarak seçti.
O.A.- Nakşi Tarikatı Bağlıları Ordusu ismini niçin seçtiniz?
S.E.- Pek çok sebeplerden dolayı.
Evvela; Nakşi Tarikatı Bağlıları’nın beldeleri işgal edildiği zaman savaş meydanlarında kâfirlere karşı sebatı, cesareti ve şecaati meşhurdur. Bunu mümin dosttan önce kafir düşman bilir. Müminleri ferahlattığına ve kafirleri kızdırdığına inandığımız için bu ismi seçtik.
İkincisi; Bu ordunun özünü esas olarak Nakşibendi Tarikatı bağlıları oluşturdu. Bundan sonra orduya Nakşi Tarikatı bağlılarının ihlas ve doğruluğuna güvenmeleri sebebiyle Müslüman mücahidlerden pek çok kişi intisap etti. Allah’a hamd olsun.
Üçüncüsü; Hangi ordu tesis edilirse edilsin tesis anında örgütlenmeye muhtaçtır. Şüphesiz ki bu tarikat (Nakşi tarikati) orduyu sağlam ve hazır esaslı bir yapıya kavuşturmak için yalnız rûhî-itikâdî örgütlenmeyi esas almıştır.
Dördüncüsü; Nakşibendi ismiyle bilinen bu tarikatın bağlılarının şecaati işgalden yüzyıllar öncesine dayandığı için bu isim seçildi. Bu sebeple onların yiğitliği herkesin gözü önünde açık bir şekilde durmaktadır. Bu durum onların şecaatine delildir, ki onlar hiçbir zorlama olmaksızın düşman üzerine gittiler. Nefislerini sınırlandırdılar. Düşmanla savaşmaya ve Allah yolunda cihad etmeye daima sabrettiler ve düşmanın önünü kestiler. Bu şekilde onlar nefislerini imânî ve ahlâkî sınırlarla kayıtlı tutmayı lüzumlu gördüler.
O.A.- Bize cihâdî yolculuğunuzu kısaca sunabilir misiniz?
S.E.- Cihâdî yolculuğumuz, kâfirin ülkemizi işgal etmek için güçlerini sevk etmeye başlamasıyla başladı. Eski Irak ordumuzla beraber yan yana savaştık. İşgalci kâfirle savaşımız ve Allah yolundaki cihadımız bu ana kadar sürdü ve Allah’ın inayetiyle sürecek. Savaş yüzyıllara da uzasa işgalci kâfiri ve onunla beraber gelenleri kovacağız.
O.A.- Ordunuzun teşkilat fikri hakkında bilgi rica edeceğiz.
S.E.- Yaygın ve dağınık toplulukları temel alan cihâdî fikir. Yani merkezî değil, vur-kaç taktiği ve gerilla harbi. Sonra bu şekilde bir örgüt diğerine eklendi ve cihâdî operasyonlar açısından gayr-i nizâmî bir ordu oldu. Zorunluluk ve disiplin, emir ve yasak, idare açısından ise nizâmî ordu oldu. Ordumuzun internetteki sitesinde cihâdî metodumuz hakkında geniş bilgi bulabilirsin.
O.A.- Nakşibendi mücahidin askerî, rûhî ve terbiye açısından yöntemi nedir?
S.E.- Rûhî yöntem Allah Resulü Aleyhisselâtü Vesselâm’ın ahlâkı üzere terbiye eden, Allah’ın şeriatını uygulayan ve Allah Resulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem’e ittiba eden Allah yoluna girmiş sûfî yöntemidir. Ordumuzdaki mücahid, ordu içinde amirinin emirlerini yapmaya ve Allah’ın şeriatının hududları içersinde konulan yasaklardan da kaçınmaya mecburdur.
O.A.- Cihadın gidişâtında metodun açık olması ve Kuran ve Sünnet’le istikametlendirilmesinin önemi nedir?
S.E.- Cihad yolculuğunda metodun açık olması ve Kitap ve Sünnetle istikametlendirilmesi mücahidin âlî himmet, sebatkar ve basiretli olmasını sağlar. Çünkü şüpheli olmayan bu cihadda asıl hedef Allah’ın adını yüceltmek, hak bayrağı yükseltmek, dini muzaffer kılmak ve hakkı gasıp zalimden alarak başkasına değil ehline vermektir.
O.A.- Tasavvuf niçin önemlidir?
S.E.- Tasavvuf mühimdir, çünkü o ince anlayış sahibi olmak için gereklidir. O müslümanı güzel ahlâk ile donatır ve rezil ahlâktan uzaklaştırır. Yani kalp ve kalıp safâsı verir.
O.A.- Irak’taki mücahid cemaatlerden birisi olarak Nakşibendi Ordusu Irak’ta ne gibi bir rol oynadı?
S.E.: O rolü dosttan önce düşman apaçık bilmektedir;
Evvelâ; Ümmetin bu kritik zamanında müslümanın rolünü hatırlatması, cihad farzıyla Müslümanları bilinçlendirmesi ve eğitmesi.
İkincisi; Cihad gruplarının çoğundaki mücahidlerin eğitilmesi. Çünkü bu ordunun bağlıları askerî deneyim, teknik ve örgütlülüğe sahiptir. Bu durumun düşmanın zayıflamasındaki rolü açıktır. Ordumuzun kararlarındaki sebatkârlığına cihad meydanı şahittir.
Üçüncüsü; Allah’a hamd olsun ordumuz Müslümanların güvenini, inancı ve askeri metodu açısından da pek çok cihadi grubun itimadını kazanmıştır.
O.A.- Nakşibendi Ordusu işgalciye direnmek için gerekli olan maddi desteği nereden elde ediyor?
S.E.: Nakşibendi Ordusu’nda her mücahidin bizzat kendisi ordunun mâlî unsurunu oluşturur. Kim işin başında canını Allah’a satmışsa bu karşılıksız satış şüphesiz maldan daha üstündür.
O.A.- Orduyu oluşturan unsurların sayısı hakkında bilgi vermeniz mümkün mü? Onlar hangi ırktan oluşuyor?
S.E.: Ordumuzun bütün unsurlarını yalnız Iraklılar oluşturur. Bütün kavimlerden, bütün inançlardan, bütün gruplardan Iraklılar… Daha önce de zikrettiğim gibi bu ordu bütün halkın güvenini kazanmıştır.
O.A.- Washington ve Irak Hükümeti, zaman zaman Irak'a komşu ülkelerin silâhlı grupları desteklediğini söylüyor. Bunun doğruluğu nedir? Herhangi bir Arap veya İslâm ülkesinden yardım alıyor musunuz?
S.E.- Ordumuzun herhangi bir İslâm, Arap veya yabancı ülkeyle alâkası yoktur. Bütün imkânlarını ve unsurlarını Iraklılar oluşturur.
O.A.- Diğer direniş gruplarıyla ilişkiniz veya birlikteliğiniz var mı? Niçin diğer direniş gruplarıyla birlik olmuyorsunuz?
S.E.- Evet. Diğer direniş gruplarıyla ilişkimiz ve birlikteliğimiz var. Biz başlangıçta diğer cihâdî direniş gruplarıyla birlikteliğimizi ilan etmiştik. Onlarla birlikteyiz, inşallah onların isimlerini daha sonra ilan edeceğiz.
O.A.- Bazı direniş grupları siyasi alana da giriyorlar. Sizin, yürürlükte olan Irak’taki siyasi arena hakkında görüşünüz nedir?
S.E.- Siyasi arenaya kim dahil olmuşsa onun hakkındaki görüşümüz şudur: Bu boyun eğiş, ihanet ve işgalciye yağcılıktır. Bunu yapan işgali onaylamış demektir.
O.A.- Irak ordusu ve polisiyle savaşıyor musunuz?
S.E.- Vazifesi ve vasfı ne olursa olsun hiçbir Iraklıyla savaşmıyoruz. Fakat kim işgalci kâfirle beraber olursa ve onu savunursa o ondandır ve onunla savaşırız.
O.A.- Şia hakkında ne dersiniz?
S.E.- Şia müslümandır ve onlar bizim bu topraklardaki kardeşlerimiz ve ortaklarımızdır. Biz şeriatça sabit olan bir şeyi inkâr etmedikçe ehl-i kıbleden hiç kimseyi tekfir etmeyiz.
O.A.- Râfizi ile Şia arasında fark var mıdır?
S.E.- Evet vardır.
O.A.- Peki Şia arasında farklar var mıdır?
S.E.- Ehl-i Sünnet mezheplerinde nasıl farklı içtihadlar varsa Şia mezhepleri arasında da farklı içtihadlar vardır. Bu konu fıkıh kitaplarında zikredilmiştir.
O.A.- İran’ın Irak’taki gerçek rolü nedir?
S.E.- İran’ın Irak’taki rolü aşağılık, hain ve işgalci bir roldür.
O.A.- Şia hakkındaki tavrınız ve onların Irak’taki siyasi hakları konusundaki görüşünüz nedir?
S.E.- Onlar bu ülkede ortaklarımız ve kardeşlerimizdir. Ve onlardan Nakşibendi Ordumuz da savaşan çok kimseler vardır. Onların siyasi hakları da herhangi bir Iraklının hakkı gibidir.
O.A.- Türkiye halkına bir mesajınız var mı?
S.E.- Türkiye halkına mesajımız davamızı anlamaları, aramızdaki sevgiyi çoğaltmaları ve bize karşı düşmana yardım etmemeleridir. Çünkü Türkiye halkı tarih boyunca bizim kardeşimizdir. Bu yüzden biz onlardanız, onlar da bizdendir. “Şüphesiz ki bütün müminler kardeştir.”
O.A.- Özel olarak Üstadımız Mahmud Efendi’ye -Allah O’nu korusun- ve Nakşibendi cemaatimize bir mesajınız var mı?
S.E:- Faziletli kardeşimiz Mahmud Efendi’ye müminleri Allah yolunda cihad etmeye teşvik etmesini, Nakşibendi cemaatinin de Irak’taki Müslümanlara ve diğer işgal edilmiş ülkelere yardım elini uzatarak desteklemesini ve en azından tazarru ile Allah’a dua etmelerini istiyoruz.
O.A.- Sayın Dr. Selahaddin Eyyubi, Şair ve Mütefekkir Sayın Salih Mirzabeyoğlu, Üstadı Necib Fazıl’dan -Allah ona rahmet etsin- aldığı Büyük Doğu fikir sistemini “İbda” keyfiyetiyle yaşatan insan. Müslümanlara faydalı olacak 52 kitap yazdı. Fakat o şu anda İslâm devleti istediği için Türk Devleti’nin hapishanelerinden bir hapishanede bulunmakta. Türk hükümetine bu konuda ne dersiniz?
S.E.- Saygıdeğer Türk hükümetinden Müslümanların üzerindeki, özellikle Müslümanların liderlerine, mütefekkirlerine ve kültürlü kişilerine yönelik baskıyı kaldırmalarını istiyoruz. Çünkü onlar bu ümmetin parlak zekaları ve yollarını aydınlatan kandilleridir.
O.A.- Röportajın sonunda Nakşibendi Tarikatı Bağlıları Ordusu resmi sözcüsü Sayın Dr. Selahaddin Eyyubi’ye Furkan dergisine bu fırsatı verdiği için teşekkür ederiz. Allah sizleri mübarek kılsın.
S.E.- Ben de size teşekkür ederim, Allah sizleri de mübarek kılsın.
Furkan Dergisi, Şubat 2008, Sayı 21
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz..
Kaynak:Furkan dergisi/siyahsancak.com